0 Comments

NOGAYLARDA GìYìM VE KUSAM KÜLTÜRÜ
Bir toplulugun giyimi, yasadiklari bölgenin iklimi ve hayat sartlari ile yakindan ilgilidir. Bu bakimdan Nogaylar gibi uzunca bir süre bozkirda yasamis olan bir Türk toplulugunun giyimi de bu ortama uygun bir tarzda olusmus, bozkirin sartlarina ve gereklerine uygunluk göstermistir. Ancak daha sonralari yerlesik hayata geçtikleri yerlerde de bu giyim tarzi degisiklige ugramistir. Bahattin Ögel, kiyafet tarihinin metodolojisini incelerken, elbise yapmak için gerekli malzemenin o memlekette bulunup, bulunmadigini incelemenin zorunlu oldugu hususu üzerinde durmaktadir. Bu da geçim kaynaklari ile giyim arasindaki iliskiyi ortaya koymaktadir.

Bozkirda yasayan Türk topluluklarinda hayvancilik en önemli geçim kaynagidir. Özellikle bu topluluklar, küçükbas hayvanlardan azamî ölçüde istifade etmekteydiler. XVI. Yüzyilin basinda Özbek ordusu ile Kazaklara karsi savasa katilan Fazlullah b. Ruzbihan bozkirdaki insanin küçükbas hayvanlardan nasil yararlandigini su sekilde izah etmektedir: “Koyunlarin barsaklarindan yay kirisi, midesinden de okluk yaparlar. Koyunun eti de çok bereketli bir nimettir. Bir kaç yil kullanmak üzere kuruturlar. Koyunun basini da Kazaklar akrabalarina ikram ederler. Yününden öncelikle kendilerine gömlek, geri kalani ile de savan yaparlar ve vücudlarini da onunla sararlar.”

Bozkirda yasayan Nogaylarin da bu sekilde küçükbas hayvanlarin derilerinden yararlanarak kiyafetlerini hazirladiklari anlasilmaktadir. Bu durumu Seydî Ali Reis de tasdik etmektedir. O, Nogaylarin koyun derisinden kürkleri oldugunu belirtmektedir. Bununla birlikte özellikle iç giyim bakimindan Nogaylarin degisik kumaslara ihtiyaç duyduklari da anlasilmakta olup, bu kumaslarin az bir kismini kendilerinin imal ettigi, geriye kalan bölümünü ise diger bölgelerden temin ettikleri de kaynaklarda belirtilmektedir.

XV. ve XVI. yüzyillarda Nogay Ordasi’nin güçlü oldugu devirlerde Nogaylar Moskova’dan çuha, her türlü elbise ve keten bezi almakta ve Buhara’daki Nogay kervansaraylari vasitasiyla da Çin ipekleri ile çesitli kumaslar temin etmekteydiler. XVI.-XVIII. yüzyillarda Nogaylar, kürk altina giyecek elbise dikmek için ìran basmasi, kadinlarin kullandigi basörtü için Rus keteni, dikis dikmek için de iplik halinde ipek satin alirlardi.

Bundan baska elbiselerini seritlemek için ipek kaytanlar ve kordonlar, nakis islemek için sahte ve hakikî altin telden iplikler, her türden elbise için de çesitli iplikler de satin almaktaydilar. Bu ithal mallari genellikle zenginler temin edebilirlerdi. Fakirler ise evlerde üretilen kumaslarla yetinmek zorundaydilar. Kiyafetleri kadinlar elleriyle dikmekte olup, dikis makinalari ancak XX. yüzyilin basinda Nogaylarda görülmeye baslamisti.

Gündelik erkek kiyafetlerini su sekilde tasvir etmek mümkündür: Bir erkegin kiyafeti göçebe hayat tarzina ya da yerlesik hayat biçimine göre uyarlanmisti. ìçe giyilen gömlek tunik biçiminde idi. Dizlere kadar uzanan bu gömlek genellikle salvarin içine sokulur, bazi zamanlar da serbest birakilirdi. Bu gömlekler genellikle basmadan yapiliyordu.

Giydikleri poturlar bir çok toplulukda oldugu gibi genis dikimli idi. Kemer yerine uçlari püsküllü, yün ipliginden bir kaytan sicim kullanilirdi. Gömlek üstüne kolsuz ceket giyerlerdi. Bir de “yelen” dedikleri astarsiz hafif bir kaftanlari bulunmaktaydi. Nogaylarin hafif üst giysisi olarak giydikleri ve “sepken” diye isimlendirdikleri deve çuhasindan yapilan bir tür giysileri de vardi.

Erkekler üst giyim olarak ince keçeden yapilmis genis omuzlu yamçilar- kepenekler giyerlerdi (“yamis”). Yamis boyun kisminda ince bir deri ile tutturulurdu. Bu yamislar Nogaylari yagmur, kar, soguk ve sicaktan korurdu. Kisin hafif iç giyimin üstüne kislik kürk (“ton”) giyerlerdi. Kuzu kürklere ise “eltir ton” denmekteydi. Kürkler genellikle uzun olup, dizlerin altina kadar uzanmaktaydi. Kisin postekiden ya da çuhadan eldivenler yaparlardi. Bu eldivenlerde yalnizca bas parmak ayri tutulmustu. Eldivenlere nakisla süslemeler yapmaktaydilar.

Erkek giyiminde önemli bir aksesuar da “bel bagi” dedikleri ince kemerdir. Bu kemerin madenî tokasi ve kayis askilari bulunmaktaydi. Üzerine siyah ya da altin sarisi oyma yapilmis levhaciklar takilmisti. Kemere, kirmizi veya siyah marokenden imal edilmis bir kin içinde bir hançer ya da biçak asilmaktaydi.

Nogaylar baslarina çesitli tipte serpuslar giymekteydiler. Bu serpuslar keçeden, posttan veya kumastan olmaktaydi. Her yastan Nogay’in giydigi kislik sapka (“börk”) koyun postundan yapilmaktadir. Nogaylarda degisik tipde ayakkabilara rastlanmaktadir. En yaygin olani halkin çok giydigi “idiriq” denen ayakkabidir. “Qon sariq” denilen bir çariklari daha bulunmaktadir ki, bu çarik önden kapalidir ve deri bir kaytanla baglanir. Türkistan’daki Türkler de bu tür ayakkabiyi günlük hayatlarinda daimî surette giymektedirler.

Günlük kiyafetlerin yaninda bayram ve tören kiyafetleri de bulunmakta idi. “Aba” dedikleri cübbe bayram-tören kiyafeti olarak görülmekteydi. Aba, Adige kiyafetine benzemektedir. Abayi genellikle yaslilar ve din görevlileri giymekteydi. Silahlar ve teçhizat ise erkek kiyafetinin ayrilmaz bir parçasiydi.

Kadinlarin giyimi de biçim bakimindan erkeklerin kiyafetlerine benzemektedir. Nogaylarin içinde kadin giyimi konusundaki en orjinal degisiklikler Kuzey-Bati Hazar bölgesindeki Nogaylarda görülmüstür.

Kadinlarin iç kiyafeti “istan” olarak isimlendirilmektedir. Bu kiyafet biçim bakimindan erkeklerin pantolonlarina benzemektedir. Istan basma, saten veya ipekten dikilebilir. Istanin üstüne tunik biçiminde bir gömlek giyerler, bu iç gömlekdir. Bu gömlegin üstüne de dis gömlek giyerlerdi. Bu dis gömlegi ise aslinda elbise gibi kullanan Nogay kadinlari, bu elbise gömlegin üzerine kisa ipekten bir de kaftan giymekteydiler. Diger bir üst giysi ise “siba” adini verdikleri elbisedir. Siba uzun ve vucuda oturan korsajli bir elbisedir. Kisin içi tüylü kürkler de giymekte olan Nogay kadinlari, bir üst giyim olarak ev isleri yaparlarken önlük de takmaktaydilar.

Geleneksel kadin basliklari çok çesitlidir. “Taqiya” ve “qunduz börk”, “oqa börk” gibi çesitleri bulunmaktadir. Genç bir kadin evlendikten sonra evli oldugunu gösteren beyaz bir basörtüsü takmaktadir.

Çocuklarin kiyafetleri ise yetiskin erkeklerin giydikleri kiyafetlerle hemen hemen aynidir. Ancak çocuklarin kullandiklari kiyafetler daha rahat ve sadedir.

Nogaylarin dügün törenlerinde giyim ise su sekilde bir manzara ortaya koyuyordu. Önce gelinin kiyafetine bir göz atalim. Gelinin elbisesi genelde kirmizi ipek elbiseden, ipek salvardan, dize kadar uzanan gerdan bölümü gümüsle islenmis açik renkli duvakdan meydana geliyordu. Büyük tokali genis kemeri ise gümüstendi.

Gelinin saçlarini dümdüz tararlar ve daha sonra da örerlerdi. Örülmüs saçlara küçük akçelerle süslenmis kurdelalar takarlardi. Gelinin basinda gümüsle süslenmis bir özel baslik bulunuyordu.

Bu basligin üzerine büyük bir kunduz börk, daha sonra ise kirmizi bir kumas doluyorlardi. Bu kirmizi kumas evlendikten sonra beyaz bir kumasla degistirilirdi. Gelinin dügün ayakkabisi ise deri iskarpindi. Nogay töresine göre dügün kiyafet ve esyalari gelinin kendi elleriyle süslenmeli ve yapilmaliydi. Bu onun isseverliginin ve yeteneginin de bir göstergesi olarak kabul edilmekteydi.

Takilara gelince, XVIII. yüzyilda Nogay gelinleri burunlarina hizma takmaktaydi. Ayrica küpe, yüzük gibi aksesuarlar da kullanilmaktaydi. Bütün gelin kiyafetleri ve takilari kizin babasi tarafindan temin edilir ve damat hiç bir elbise göndermezdi. Bazi Nogay gruplarinin elbiselerinde farklilik görülürdü. Kuban Nogaylarinin gelinleri Adige gelinlerine benzer sekilde giyinmekteydiler.

Damat, dügünün diger istirakçileri gibi besmetten olusan bir kiyafet giyer,koyun derisinden yapilmis bir baslik takar, yumusak tabanli sahtiyan çizme giyerdi.

Yas kiyafetleri ise kadinlar için önemliydi. Erkekler için yas kiyafeti diye bir husus söz konusu degildi. Onlar sadece 40 gün tras olmazlar, yeni elbise giymezlerdi. Kadinlar yas elbisesi olarak siyah elbise giyerlerdi. Yas elbisesi siyah elbise ve beyaz basörtüsünden olusurdu.

Sonuç olarak: Nogay Türklerinin kiyafetlerinin bozkir kültüründen etkilendigi görülmekle birlikte, buna tesir eden baska faktörlerin de bulundugu görülmektedir. Genellikle deri mamûlleri, giyeceklerinde hâkim unsur olarak görülmekte olup, bunun yaninda özellikle iç giyimde çesitli kumaslarin kullanildigi da anlasilmaktadir. Bu kumaslarin bir çogu diger ülkelerden getirilmekte olup, bitkilerden elde edilen ürünlerle yapilan dokumacilik konusunda fazla ileri olmadiklari da gözlenmektedir. Bu durum onlarin topraklarinda uzun süre bu tür dokumacilik için yeterli hammaddenin yetistirilmemis olmasi ile izah edilebilir. Bununla birlikte oldukça genis bir giyim kültürüne sahip bulunduklari da söylenebilir.
Nogaylardaki bu kültürün diger Türk topluluklari ile bir çok bakimdan benzerlikleri bulundugu gibi, onlarin bazi yönlerden Kafkasya’daki diger topluluklarla kültür alisverisi içinde bulunduklari da tesbit edilmektedir.

Doç. Dr. Mehmet ALPARGU

Nogaylarda Giyim Kuşam
Nogay ulusal giysileri uzun asırların birikimi ile oluşmuştur. Nogay Türk giysileri göçebe ve yerleşik Nogay halklarının tipik yaşam özelliklerini yansıtmaktadır. Giysilerde kullanılan kumaşlar bazen satın alınarak dışardan temin edilmiş ve zaman zamanda Nogay tezgahlarında örülmüşlerdir. 15. yy. da Nogay Ordasının geliştiği bir dönemde kumaş ihtiyacı Moskova’dan karşılanıyordu. Buhara’daki Nogay Kervansarayı’na Çin’den, Hindistan’dan ve diğer üretim merkezlerinden çeşitli kumaşlar getiriliyordu. XIX. Yy.dan itibaren Nogay Türk toplumunda fabrika ürünü olan dokumalar kullanılmaya başlanılmış, üst giyim ve ayakkabılar Rusya’dan alınmıştır. Kuzey Kafkasya halkları arasında birçok kumaş için ortak ad kullanılmıştır. Nogaylarda ipek mendile “Şille Yağlık”, Karaylarda “Çille”, Kabartinlerde “Şille” denilmektedir. Nogaylar kadifeye, “katebi”, Çerkezler “Katabı”, Osetler “hastabae” diyorlardı. Bu giysilerin büyük bir bölümü Türk halklarında ortak iken, bazıları da özellikler Nogaylarca kullanılmışlardır. Nogay giysilerini kadınlar dikerlerdi.[4]

Kafkasya halklarında ortak bölgesel bir halk kültürü geliştiğini görüyoruz. Bu kültürün karakterini doğal olarak temas halinde bulunulan soydaş Türkistan üretim ve kültür merkezleri ile halk kesimlerinden etnik ağırlıkta olanlar teşkil ediyordu. Erkek giyimleri göçebe ve yerleşik hayat tarzı yaşayan Nogayların doğal olarak yaşam biçimleri tayin ediyordur. Erkeklerin giysileri bazan dize kadar uzanabiliyordu. Nogay Türk pantolonları diğer Kafkas halklarına nazaran daha geniş oluyordu. Nogay Pantolonları geniş oluşlarıyla biliniyordu. Pantolonların kemerleri yünden hazırlanırdı. Bu kemerlere “Işgır İstabav” deniliyordu. Yün kemerlerin uçlarına küçük “kemikler” bağlanırdı. Üst giyim olarak kolsuz gömlek giyiliyordu. Buna “kısba” veya “kurte ton” deniliyordu. Bu gömlek, genellikle ziraatla uğraşılınca çiftlik hayatında giyilirdi. Bazan astarsız hafif kumaştan yapılmış “cübbe–kaftan” lar da giyilirdi. Bunlara “Elen” denilirdi. Elenlerin sol üst tarafında bir cep olurdu. Zengin step Nogayları kaliteli çuhadan yapılmış yazlık üst giyim olan “Beşmet – Kaptal” giyiyorlardı. Bu giysi kalçalara kadar uzanır, daha sonra belden aşağıya giysinin 12-14 cm kadar olan yırtmaçları bulunurdu. Kadınların giydikleri Beşmetlerin, yan yırtmaçları olmazdı. Kartal’ın genellikle uçları dik duran yakaları olur ve yaka uçları düğme ile birleştirilirdi. Her yaştaki erkek uzun etekli Başmet giyerdi. Kışın üst giysilerin üzerine “ton” diye bilinen kürt giyiyorlardı. Bu kürtler, Boriton / Kurt derisinden, Tilkiton/ Tilki derisinden, Toyınton/ Sincap derisinden, Teriton/ Koyun derisinden, Korpeton/ Karagül derisinden dikilirlerdi. Ayrıca kuzu derisinin ise Eltirton olarak bilinen Kürtler dikilirlerdi. Bütün Kürtlerin çok geniş yakaları olurdu. Bunlardan bir kısmı “Tutba Yago” olarak bilinen bir tür dik duran yakalardı. “Yayma Yaga” ise, yanlara omuzlara doğru yayılır vaziyette idi. Kürtler genellikle dizlerden aşağıya doğru inerdi. Günlük giyilen Kürtler ise, sadece dize kadar iniyor ve çalışmayı kolaylaştırıyordu.[5]

Nogay Türk giysileri büyük ölçüde göçebe veya yarı göçebe Atlı Bozkır Medeniyetinin doğal olarak karakterlerini taşıyorlardı. Bu karakterleri Anadolu Türk giysilerinde de görüyoruz. Daha doğru bir ifade ile şimdilerde nadiren kırsal kesimde ve daha ziyade müzelerde, değişikliğe uğramış şekilleri ile de folklorik kıyafetlerde izlerini görebiliyoruz. Biz, Sarıkamış’taki Kafkasya göçmeni bir kısım Türk halkları ile Kars’daki Karapapah Türklerinde 40-50 yıl evveli itibariyle bu giysileri hatırlıyoruz. Nogay Türk halk giysi isimleri de Anadolu Türkçesi zenginleştirecek karakterdedir. Nogay Türkçesinden yola çıkmak veya etimolojik inceleme yapmak ayrı bir ihtisas işidir. Ancak bu giysi isimlerinin Türkçe olduklarına şahitlik etmek zor değildir.Türk giysileri sözlüğü yapıldığında bu değerlerimize sahip çıkabilmek daha kolaylaşacaktır.

Erkek üst giyiminin en önemli simgesi “Belbacı” diye bilinen kemerdir. Belban, ensiz ve metal tokalı olurdu. Kemere, metal veya altın parçalar takılarak asılırlardı. Kemerde aynı zamanda hançerin takılabilmesi için “kın” asılı olurdu. Kemerle birlikte “kuşak” da takılırdı. Kuşak, 2 metrelik ipek kumaştan yapılırdı. Bu kuşaklardan Nogay çobanlarının da olurdu. Çobanlar bellerine, bıçak, kamçı, çoban çantası ve başka şeyler takarlardı. Nogaylarda çeşitli başlık türleri de vardı. Başlıklar, yünden, keçeden ve ketenden yapılırdı. Genelde yetişkinler, kış şapkası olarak bilinen ve koyun derisinden hazırlanan “börk” giyerlerdi. “Eltır börk”, “körpe börk” gibi börk türleri vardı. Yaz aylarında ise, daha ziyade “kiyiz börk” denilen dairevi ve geniş, yanlarından bantlarla süslenilmiş şapkalar giyilirdi. Bu tür şapkaları daha ziyade yaşlılar ve çobanlar kullanırlardı. Yağmurlu ve karlı havalarda ise Nogaylar “Başlık” diye bilinen bir şapka giyerlerdi. Başlık, kapşon şeklinde dikilir ve omuzların üzerindeki iki geniş kanatla başlıkla boyun örtülürdü.[6]

Nogay Başlığı, M.Ö. 6-4 yy. da Orta Asya halkları ve Hun Türklerinin giydikleri başlıklara benziyordu.Nogaylarda çeşitli erkek ayakkabıları da vardı. “Dırık” diye bilinen ayakkabı daha çok kullanılırdı. Bu ayakkabı türü büyükbaş hayvan derisinden hazırlanıyordu. Dırık’ın yapılmasında, deri ayağın ölçüsünde kesilir. Kürklü kısmı içeride kalacak şekilde bağlanılırdı. Kışın bu tür ayakkabıların içerisine “Şebey” diye bilinen “kurvot” döşenirdi. Bu ayakkabı türü Kuzey Kafkasya’nın diğer halkları tarafından da kullanılırdı.[7] Anadolu’da çarığın malzemesini hazırlanış ve bağ yapısını, kışın içerisine otda serilişini bilenler Anadolu ve Kuzey Kafkasya halklarının ortak bir giysi kültürü geliştirdikleri kolaylıkla anlayacaklardır. Bu ortaklığa sadece aynı iklim kuşağının insanları olmaları yol açmamıştır. İki coğrafya demografik yapı itibariyle de büyük ölçüde aynıdır. Karşılıklı göç yaşamış ve insan varlığının kaynağını büyük ölçüde, Altaylar, Türkistan gibi aynı coğrafya sağlamıştır.

Şebeyler, mestle giyilirdi. Mestler, sarı ve kırmızı marokenden hazırlanır, gümüş ve altınla nakışlanıp bezetilirdi. Eve girilince, mestin dışındaki ikinci pabuç çıkarılır odaya mestle girilirdi.[8] Çarıkların renkli ipliklerle işlendiklerini, renkli ipliklerle onlara püsküller, ponponlar takıldığını Anadolu müzelerindeki örneklerinden biliyoruz. Biz Türk halk inançlarında aynı konusunu çalışırken muhtemelen Tokat etnoğrafya müzesinde üzeri aynalı çarık resimleri çekmiştik. Çocukluğumuzda şehir hayatında çarık – lastik yoktu ama, mest – lastik giyerdik. “Geydim çarıklarımı Gel bağla bağlarını….” artık türkülerde kalmıştı.

Nogay Türk ayak giysilerinin arasında, deve, inek derisi ve keçeden hazırlanan “bohlar da vardı. Bunlar daha ziyade Kafkas halkları arasında Nogaylar tarafından giyiliyorlardı. Erkeklerin günlük giysilerinin yanısıra, özel olarak hazırlanmış bayram ve tören giysileri de vardı. Bunlardan “Eba” tören giysisi olarak bilinirdi. Eba / Aba7yı daha ziyade yaşlılar ve tören yöneticileri giyerdi. Nogaylarda yas / matem giysisi genellikle kara olurdu. Özel olarak yasda giyinilen şapka vardı. Bu şapka “ölünün yılı” sene-i devriyesi oluncaya kadar giyilirdi. Mekkeyi ziyaret olan yaşlıları hacılar ise; Salma / Sarık giyinirlerdi. Göçebe Nogaylar günlük hayatlarında; yay, ok, balta ve sungi / süngü taşırlardı.[9]

Anadolu’nun bir kısım kırsal kesiminde de sarığa salma denilirdi. Halen Azerbaycan Türkleri sarık değil salma demektedirler. Kara genelde bütün halklarda bu arada Türk ve akraba kültürlü halklarda da kara yas rengidir. Kara bayram, Kara yer, Karagün gibi tabirler yas içeriklidir.[10] Kara genelde yas rengi olmakla birlikte Özbekistan’ın bir kısım Türk halkı yasta mavi giyinmektedir. Derinliklerinde eski Türk inançları yatmakta olan bu inancın hala örnekleri görülebilmektedir.[11] Bir yıl yas şapkasını takmak. Ata ruhu inancı ile izah edilebilir. Bu uygulama da eski Türk inanç sisteminin bir kültüdür. Bazı Türk kesimleri bilhassa yaslı bayanlar daha ziyade eş ve anneler bir yıl, o gün sırtlarında olan elbiseyi hiç değiştirmezler. Ölen şahsın ruhunun giderek azalan fasılalarla evini ziyaret edeceğine inanılır. Bu itibarla giysilerin şekli ve üzerine sinmiş olan kokunun meftanın ruhuna yardımcı olacağına inanılır.[12]

Nogay kadın giysileri erkek giysilerine benziyordu. Ancak kadının başladığında yüzünü hafifçe kapatan bir örtü olurdu. Üsten erkeklerin pantolonuna benzeyen bir pantolon giyilirdi. Kadın pantolonu iki bol paçadan oluşuyor v “şalvar” andırıyordu. Bu model onların rahatça hareket edebilmelerini sağlıyordu. Kadınlar gömleğin üzerine “Koylek” giyiyorlardı. İç giysileri yakasız oluyor ve bellerinden biraz aşağıya iniyorlardı. Kadınların iç gömlekten farklı olarak düğmeli ve yakası olan bir giysidir. Üst gömleğin üzerine ipekten hazırlanmış “Kısa kaftan / Zıbın” giyiyorlardı. Kaftanlar genellikle kalçaya kadar iner ve kadın vücudunu sıkıca sarardı. Daha rahat çalışabilmek için Kaftanlar genellikle kolsuz olurdu. Bu tür kaftanlara “Kıspa” veya “yelen” diyorlardı. Kaftanlar genellikle akrafla bağlanırdı. Diğer bir kadın giysisi ise 4 etekli “Sıba” idi. Sıba genellikle uzun etekli ve uzun kollu olurdu. Bir başka kadın üst giysisi ise Beşmet (Kaptal)dı. Kışın kadınlar ton diye bilinen bir kürk giyerlerdi. Bu kürtler kuzu derisinden (eltir –ton) karagülden (korpe-ton) koyun derisinden (teriton) kunduz derisinden dikilirdi.[13]

Nogay Türklerinde, düğünü yapıldıktan sonra genç kadın, evli olduğunu bildirmek için ağ bir mendil “tasdar” taşırlardı. Evli kadınlar başlarına küçük bir mendil veya keten bir bez dolandırır, üzerine tasdar koyarlardı. Soğuk havalarda kadınlar genelde “Şalma” denilen bir kumaş parçası ile başlarına örterlerdi. Nogay kadınları, “Yağlık”, “Şokana”, “Bastarkış”, denilen baş örtüleri de kullanırlardı. Yağmurlu havalarda “Bastık” gibi dikilen “Yamgırlık” kullanırlardı.[14] Yağlık, Kuzey Azerbaycan’da Kuzey Kafkasya’da Derbent Türklerinde,

Gürcistan’ın Borçalı Bölgesi Karapapah Türklerinde, Güney Azerbaycan’da İran Türklerinde ve Nahçıvan’da Anadolu’da Aros vadisinde de aynı isimle tanınıyordu.

Nogay kadın ayakkabıları genellikle yün ve deriden hazırlanıyordu. Keçeden “uyuk” adlı kadın patiği hazırlanırdı. “Şorap” denilen bir tip kadın ayak giysisi daha vardı. Bunlar günlük ve bayramlık olarak ayrılırlardı. Günlük olan şoraplar tabansız dikilirlerdi ve tokası olurdu.[15] Büyükler için yünden yünden el dokuması patik Kars’da da giyilirdi. Altına deriden veya keçeden altlık yapılırdı. Keçe patik, çorap ve boğazlı çizmemsi ayak giysileri bu arada terlikler hala Kazak Türkleri arasında sade ve işlemeli olarak hazırlanmaktadır. Türkmenistan’da kalın yünden işlemeli kara ve uzun boğazlı bayan çorapların yanısıra içerisine elyaf karıştırılmış yün çorapları bayanlar kırsal kesimde dışarıda da giyebilmektedir. Bu seriden bir diğer Türkmen kadın giysisi de dizliktir. Dizlik karışık renkli yünlerden örülür alt kısmı dar üst kısmı geniştir. Çoraptan yukarı ve entari eteğinden aşağı kısmı için giyilir. Bunlar tarafımızdan resimlenmiştir.

Nogay kadınlarının hayatında “Baş bezeme” ve baş bezekleri önemli yer tutarlar. Gümüş bezekler Nogay kadınının ihtirasını simgeler. Genç ve Nogay kadınların alınlarında veya çenelerinin altında uzanan gümüş takılar ve onlara takılı küpemsi pulları olurdu. Bunlar; Kulakşın, Şırga, Bukpe Şırga, Koraz Kulakşın, Tuyaklı Kulakşın gibi çeşitli küpe türleri idiler. Kızlar genç yaşlarından itibaren burunlarına alka, toga takıyorlardı. Toga’yı sadece kızlar değil, daha dünya’ya gelmeden evvel nişanlanmış erkek çocukları da takıyorlardı.[16]

Nogay Türklerinde olduğu gibi Anadolu Türklerinde de, başın bağlanmış şekli, yazma veya başörtüsünün rengi biçimi, kofigin düz veya yan konuluşu gibi biçimler, giyenin kız, nişanlı kız veya evli hanım olduğuna işaret ederler. Türk Dünyasında baş bezeme ile ilgili kelimelerin derlenilmesi halinde yüzlerce kelimelik bir lügatçanın oluşacağına eminiz. Biz Karakalpakistan’da etnografya müzesinin üç ayrı salonunda sergilenen Karakalpak, Özbek ve Türkmen takılarının isimlerini sergilediğimizde zengin bir liste oluşmuştu.[17] Bu arada Nogay etnografik kaynaklar halhal ve hızmanın vatanı içinde bir bilgi vermektedir. Bu kadın süs eşyalarının vatanı muhtemelen Kafkasya idi. Bir diğer ilginç tespitle “Beşik kertmesi”nden evvel yapılan nişanlanma olayıdır. Beşik kertmesi daha ziyade kırkı içinde dünyaya gelen çocuklar arasında yapılırlarken Nogayda Toga’yı doğmadan nişane kesilen erkek çocuk da takabilmektedir.

Nogay kadınlarında diğer Türk kesimler gibi yaş döneminde kara giyindiklerini belirtmiştik. “Ağları çıkar kara giy gelin” gibi. Ancak Nogay Türklerinden yaptığımız bir tespite göre kadınlar normal günlerde beyaz taşlı takılar kullanırlarken yas dönemlerinde sarı taşlı takılar takınırlardı. Nogay Kadınlar bakımlı olmaya özen gösterirler. Dış görünüşlerine önem verir parfüm de kullanırlardı. Saçlarını Kenosla yıkıyor, tırnaklarına oje sürüyorlardı. Makyajlarında pudra ve allık kullanıyorlardı.genç Nogay kızların giysileri yaşlı hanımların giysisi ile aşağı yukarı aynı idi ancak çok daha pratikti.[18]

DR.YAŞAR KALAFAT

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer Paylaşımlar

şiir

CILDIZLAR CILDIZLAR CARGIRAYDI KESE AVULUMDUN TOBESINDE KAR TUSGEN SIGARAGI TUTEMEYDAGAN…