0 Comments

Kırım Türkçesinde “{-Dı} ” Ekinin Kalıplaşması

{-Dİ} eki, Kırım Türkçesinde de eski Türk lehçelerinde ve günümüzde ya­şayan Türk lehçelerinde olduğu gibi konuşan ve dinleyen tarafından kesin ola­rak bilinen ve konuşma anında tamamlanmış bir olayın, bir durumun anlatıl­ması için kullanılır. Ancak, gene diğer Türk lehçelerinde olduğu gibi, Kırım Türkçesinde de yazarın üslup Özelliğinden kaynaklanan zaman kaymaları, sık sık karşılaşılan hadiselerdendir. {-DI} eki, gelecek zaman işlevinde kullanıldı­ğında, bir kesinlik ifadesi verir.

Qart başta idarege kirmege qarar bedri. O em kete, em tüşüne. ‘Arıq yağmur suvunı köterir amma, dağ başından aqıp kelgen suv qoşulsa, onı sığdıralmaz, mıtlaq taşacaq. Yağmur toqtasa qurtuldıq, toqtamasa işler masal.’ “Yaşlı adam önce idare binasına girmeve karar verdi. O hem gidiyor, hem de düşünüyor. ‘Ark yağmur suyunu kaldırır ama, dağ başından akıp gelen su da katıhrsa, onu kaldıramaz, mutlaka taşacak. Yağmur durursa kurtulacağız, durmazsa işler zor.'” (5 Q, 273)

Türkçede, art arda yapılan işler veya art arda oluşan durumlar; ya sıralı cümlelerle veya -ıp zarf-fiili ile teşekkül eden zarf-fiil grupları ile anlatılır. Bu, yazarın tercihi ile ilgili bir durumdur. Ancak esas fiilin teşekkül etme sebebi anlatıhrken, {-DIGI için veya {—IncA} zarf-fiil eki kullanılır. Kırım Türkçesinde bu tip cümlelerde de {-DI} ekinin kullanıldığı görülür

Kel-kele altmışıncı yılların sonlarında partıya davetinen büyük emek cebesine kirgen yaş yüreklerinin romantik hayalları aqiqatqa çevirildi. Suv bu- Ayat balzamı degilmi ya… suv keldi, “Tavriya”ğa şen ayat keldi. “Gelgelelim altmışlı yılların sonlarınd parti davetivle büvük emek cephesine giren genç yüreklerin romantik hayalleri gerçeğe çevrildi. 5u bu, hayat balzamı değil mi ya… su gelince “Tavriva’Va şen hayat geldi/’ (Sen, 14-15}

Yazıq qalpazanhq ettik, bu mesele çoqqa sürdı. Qulağından tutıp seni endi çoqtan ortağa çıqarmaq kerek edi. “Yazık, kalpazanlık ettiğimiz için bu mesele uzun za­man sürdü. Kulağından tutup seni artık çoktan ortaya çıkarmak gerekti.” (SY, 20)

Esas fiilin meydana geliş tarzı anlatılırken, gene yazarın üslup Özelliği ola­rak zaman zaman {-Dlfekinin kullanıldığı görülür.

O zaman imtianlarnı bitirip, eline diplomını alğanınen, iç bir şeyge baqmadan yolğa çıqtı. Evlerine yaqınlaşqanda yuregi kene er vaqıttaki kibi düküldep başladı. Qarşısına rast kelgen adamlarnen de qısqadan selamlaşıp, ep ogge doğru aşıqtı, çaptı. “O zaman imtihanları bitirip, eline diplomasını alır almaz, hiçbir şeve bakmadan yola çoktı. Evlerine yaklaşınca yüreği küt küt etmeve başladı. Karşısına çıkan adamlarla da kısaca selamlaşarak acelevle koştu.” (QG,72—73)

Kırım Türkçesinde bilhassa ket- fiilinin birinci şahıslarla çekilmiş görülen geçmiş zamanı, düzenli bir şekilde istek, dolavısıvla da vakm bir gelecek zaman manası verir. Eski Sovvetlerde ver alan diğer Türk bovlarımn dillerinde de kar­şılaşılan bu durum, büyük bir ihtimalle Rusçanm tesiriyle olsa gerektir. Bilindi­ği gibi Rusçada da, geçmiş zamanın birinci şahıslarıvla çekilmiş şekli, istek ifa­desi vermektedir.

— Moldabay bizim ekimızge de sadıq bir adamdır, Katüşa. Sana tapqan adresini mana tapmaycaqmı? Aydı, men kettim. “-Moldabay bizim ikimize de sadık bir in­sandır, Katüşa. Senin için bulduğu adresi benim için bulmaz mı? Havdı, ben gideyim.” {5Q, 24)

— Ana, arqadaşlar, lineyka azır, yürünüz kettik,- dedi olarnın birisi. “Onların biri, işte arkadaşlar, araba hazır, yürüyün gidelim, dedi.” (BTKY,13)

Kırım Türkçesinde bu durum, çok sık olmasa bile diğer fiillerde de görül­mektedir.

Bilemız bilemız,-dedı menliğine toqunılğan Aron aqay küskün davuşnen.-Bala degilmiz, beş yıldan berli om toylarda çalamız.

Aydı başladıq!

“Bilivoruz biliyoruz, dedi şahsiyetine hakaret edilmiş olan Aron bey küs-kün bir sesle, çocuk değiliz, beş yıldan beri onu düğünlerde çalıyoruz.

—Haydi, başlayalım!”(Sad, 112)

Diğer Türk lehçelerinde olduğu gibi Kırım Türkçesinde de {-DI}ekinin za­man içinde kalıplaşmış şekilleriyle de karşılaşmaktayız. Bu kalıplaşma netice­sinde, {-DI} eki; zarf, bağlaç, hatta isim olarak kullanılan kelimeler de türetebi­lir.

imambayıldı “yemek ismi”, urdumduymaz “sorumsuz”, Hoşkeldi “köy ismi”, hoş keldige ket- “hoş geldiniz demek için gitmek.” gibi oluşumlarda, {-DI} eki kalıplaşarak isim olarak kullanılan kelimeler yapmıştır.

{-DI} ekinin kalıplaşması neticesinde cümleler arasında bağ kuran, cümle bağlayıcısı diye isimlendirebileceğimiz oluşumlarla da karşılaşmaktayız.

Kırım Türkçesinde yer alan az qaldı kalıbı Türkıve Türkçesinde olduğu gi­bi, yaklaşma fonksiyonun da dır. Ancak bilindiği gibi, Türkiye Türkçesinde sa­dece olumlu fiillerle kullanılan bu yapı, Kırım Türkçesinde olumlu fiillerle ol­duğu gibi, olumsuz fiillerle de kullanılmaktadır. Bu kalıp, olumlu esas fiille kullanılırken, esas fiil yaklaşma ifadesi veren vaz- yardımcı fiiliııi alır. Ancak olumsuz esas fiile getirildiğinde bu durum söz konusu değildir.

Aldasa da aqqi bar, sevimlinnen bir samolötte oturıp kelgey edin, qopaycoralıgına barıp, az qaldi ayağınnı sındırayazdın… “Aldatsa da hakkı var, sevgilinle aynı uçakta gelseydin, havalara girip az kalsın ayağını kırıyordun./’ (5Y, 334)

Tirseginen öyle türtti, az qaldı, yerge yıqılmadım. Gülcian ise küle. “Dirseğiyle övle bir dürttü ki, az kalsın, vere yıkılıyordum.” (BTS, 20)

Şimdi reis bahşiş aqqwda söz ciqarganda Ömar az qaldi kirişmedi… “Şimdi reis hediye ile ilgili konuşmaya başlayınca, Ömer az kalsın lafa giriyordu…” (BTS, 113)

Ol- fiilinin olumlu ve olumsuz şekillerine getirilen şahıs eki almamış {-Dljeki, “nasıl” kelimesiyle birlikte tekrar edilerek şaşkınlık, hayret ifadesi veren bir yapı oluşturur. Kırım Türkçesinde bu yapı, genellikle bilmem kelimesiyle birlikte kullanılırken, ol- fiili bazen “ne”, bazen de “nasıl” soru kelimelerini alır.

Onın qolında tedaviy olundım. Sağ olsun, bar olsun, qoli yengil, sözge şifalı eken. Nasıl oldı, nasıl olmadı, cenkten son çoq keçmeden Emine Ablayeva bizim maallege köçip keldi. “Beni o tedavi etti. Sağ olsun, var olsun, eli hafif, sözü şifalıvmış. Nasıl olduysa savaştan hemen sonra Emine Ablayeva bizim mahalleye taşındı.” (AU, 110-111)

Men üç balanı artıma taqıp, parkqa çıqtım. Çıptım amma, andaki şeytan kopçegini seyir eteyatqanda, ne oldı-ne olmadı bilmem, üçünden ekisini coydım. Evge birinen qaytıp keldim. “Ben üç çocuğu arkama takıp parka gittim. Gittim ama, oradaki şeytan tekerini seyrederken, nasıl olduysa, üçünden ikisini kaybettim, eve birisiyle döndüm.” (TO, 94)

Kırım Türkçesinde tek basma kullanılan ne oldı yapısı da kalıplaşıp bağla­yıcı olarak kullanılır. Bu kullanımlarda bir şeyin yeni ortaya çıktığı anlatılır.

Köresinmi, Samedinni? Tanda turıp kete. Beremi alla qısmetini? Bere. Daa evlengenıne ne oldı, evi-barqı şeyge tolıp qaldı. “Görüyor musun Sameddin’i? Tan vaktinde kalkıp gidiyor. Veriyor mu Allah kısmetini? Veriyor. Daha veni ev­lenmesine rağmen, evi barkı doldu.” (SQ, 269)

Şahıs ekleriyle çekilmiş {-DI} ekini alan fiilden sonra, “değence” veya “değende” edatları gelerek henüz meydana gelmemiş bir durum ifade edilmek­te ve esas fiildeki hareketin daha Önce meydana geldiği anlahlmaktadu*. Bu tip cümlelerde esas cümle, genellikle geçmiş zamanda olmakla birlikte bazen geniş zaman eki de alabilir.

Olardan birini aylanıp keçtim değende, ekinci biri kelip çıqa. “Onlardan birini dönüp geçene kadar, ikinci biri ortaya çıkıyor/’ (5Y, b)

Pamuqlarnı cıyıp aldıq değende, qapumıznı qara qış qaqtı. “Pamukları toplayıp alana kadar, kapumzı kara kış çaldı.”(5ad, 157)

Kırım Türkçesinde {-DI} eki bir zarf-fiil gibi kuİlanılmaktadu*. Diğer Türk lehçelerinde olduğu gibi, {-DI} + (şahıs ekleri) — {-mì} — asıl cümle şeklinde ku­rulan bu tip cümle yapısında, {-DI} zarf-fiil fonksivonunu üstlenil*. Burada kul­lanılan {-MI} eki, soru olmayıp kuvvetlendirme ifadesi verir. Kırını Türkçesin­de bu kalıplaşmış şekil, şu fonksivonlarda kullanılır.

İ.Iki fiilin de aynı anda veya hemen arka arkaya meydana geldiğini göste­ril*:

Eki közüm kündüzleri qapıda, geceleri pencerede ola. Bir şey «tıq» ettimi, «ana kel­di», dep yerimden atılıp tura da, qapığa çapam. “İki gözüm gündüzleri kapıda, ge­celeri pencerede oluvor. Bir şev tık ettiği anda, işte geldi diye yerimden Fırlaya­rak kalkıyor ve kapıva koşuyorum.” (DY, lü)

2. Bu kalıplaşmış şekil, fiilin bildirdiği işin, esaslı bir surette yapıldığını ve­ya esas fiilin mutlaka yapılması gerektiğini ifade eder.

Anife Hasap Ûseyinge kerçekten ışana edi. Ondan tek söz alması qıyın, lâkin ayttımı, öler-qalır, amma değenini mıtlaqa yapar. “Hanife, Kasap Hüseyin’e gerçek­ten inanıyordu. Yalnız ondan söz alması zor; fakat sövlerse ölür kalır, ama de­diğini mutlaka yapar/’ (Sad, 134)

Em aşamağa da aqqı bar, aqay değen aqay bir ayttımı- qaytmamalı, sonunace sö­zünde turmalı. “Hem yemeve de hakkı var, erkek dediğin erkek bir kere sövlerse donmemeli, sonuna kadar sözünde durmalı” (5ad, 133)

3. Meydana gelen bir durumun sonucunda, ikinci bir durumun teşekkül et­tiğini gösterir. Bu durumda {-DIGI zaman } veya {-IncA} zarf-fiil ekivle de karşı­lanabilir.

Bu sonki vaqıtlar onın tabiatında yanı bir adet peyda oldı: Aqşamları tenalıqta bir özü qaldımı, defterini çıqara ve oturıp-turıp sevimlisine mektup qaralay edi. “Bu son zamanlarda onda yeni bir âdet peyda oldu. Akşamları tekbaşına kalınca, defte­rini çıkarıyor ve oturup kalkıp sevgilisine mektup karalıyordu.” (SY, 64)

Osman Nedim Tuna’nın “Türkçede Tekrarlar” isimli makalesinde göster­diği gibi, gerundium olarak kullanılan {-Dlfeki, bir şevin belli bir zamandan beri yapıldığını göstermektedir, “bildim bileli”, “geldin geleli” gibi hemen he­men her fiille yapılan tekrarlarda, birinci fiilde bulunan —m eki, birinci teklik

şahıs ekidir. Zaten diğer şahıslarla da çekimi yapılmaktadır.1 Ancak sadece ol-fiilivle yapılan “oldum olası” şeklindeki kalıplaşmış tekrarı bütün şahıslar için kullandığımıza göre, buradaki —m eki için şahıs eki dememiz mümkün değildir.

“Hacı Arif Bey çayı severdi. Ama içmedi. Oldum olası işi gücü olan bir müdürün yahut sıradan bir memurıuı odasında ister iş için, ister iş dışı olsun çok oturmak istemezdi.”(Karanlıkta Mum Işığı, 53)2 cümlesinde de görüldüğü gibi, açıklama işlevinde kullanılan “oldum olası” kalıbında bulunan “oldum” kelimesindeki -m için, şahıs eki dememiz mümkün değildir. Leyla Karahan’ın “Anadolu Ağızlarmda Kullanılan Bazı Zarf-fiiller” isimli makalesinde yer alan “—ınca-m” zarf-fiilinde olduğu gibi, burada zarf-fiil fonksiyonunda kullanılan (-DI) eki, -m pekiştirme eki ile genişletilmiştir, -m eki, Eski Türkçedeki kuvvet­lendirme edatlarmdan “mA”nın bir kahntısı olsa gerektir.5 Gene kalıplaşma sonucu teşekkül eden “çıtkırıldım” kelimesinde de şahıs ifadesi ver almamak-tadır.

Kırım Türkçesinde, Türkiye Türkçesindeki “hiç olmazsa” veya “hiç değil­se” cümle bağlayıcılarının manasını veren “iç olmadım” kalıplaşmış şekli; olumsuz ol- fiiline görülen geçmiş zaman ekinin bilinci teklik şahsını almış çe­kimli bir görünüş arz etmektedir. Ancak, bu kalıbm içinde ne görülen geçmiş zaman, ne de birinci teklik şahıs ifadesi yer almaktadır. Burada, {-DljgÖrülen geçmiş zaman ekinin kalıplaşarak zarf-fiil fonksiyonu kazanmış şekli, “—m” pekiştirme eki ile genişlemiştir. Kırım lurkçesmde sankım , belkım gibi edatlarda da bu pekiştirme ekivle karşılaşmaktayız. Kmm Türkçesindeki “iç olma dun” kalıbı tercih, istek, rica, açıklama, sonuç gibi işlevlerde kullanılmak­ta d u\

Tercih işlevinde kullanılması:

Eteğini boşatqan Niyar ufuqqa köz taşladı da, eteğini yanıdan bağladı.

Yerge qaranlıq tüşkence, iç olmadım, bir etek daa cıyayım,- dep, başlı yolaqlarına taraf aşıqtı.

“Eteğindekini boşaltan Niyar ufuğa göz attı ve eteğini yeniden bağladı.

—Ortalık kararana kadar, hiç olmazsa, bir etek daha toplavavnn, diye başlı sıralara doğru acele etti.” (QG,43)

Kabullenme işlevinde kullanılması:

— Aysı, tortsız toy olamı yal Sofranı körgende kelinnin! közleri dört aylansın…

— Çalğı-malğı…

— Aysa, iç olmadım cartı bir patefon. Patefonğa da oyun avaları: kaytarma, lezginka…

“-Tabii ki, pastasız düğün olur mu? Sofrayı görünce gelinin gözleri dön­sün. ..

—Çalgı filan…

— Tabii ki, bari eski bir gramafon. Gramafonda da ovun havaları, kaytar­ma, lezginka…” (TÖ,10S)

İstek işlevinde kullanılması:

Ey, yarabbım, bütün bu lıastalıqlarnı menim qadınıma yüklemesen olmaydımı? Dünyada başqa adanı qalmadımı? İç olmadım, dört-beş danesini ondan al da, anavı yalancı Fadmege bağışla. “Hey Allah’un, bütün hastalıkları benim eşime yüklemesevdin olmaz mıvdı? Dünvada başka adam kalmadı mı? Bari dört beş tanesini al da, o yalancı Fadme’ye bağışla.” (TO, 91)

Açıklama işlevinde kullanılması:

Enver yata, garip. îmtianlarını berdi. Endi raatlana. Arabaçığını tığırdatıp azbarğa çıqa, îsağa oturıp-alıp kitap oquy. İç olmadım şay etip yardım etmeğe istey. “Enver yatıyor, zavallı, imtihanlarını verdi. Artık dinleniyor. Arabasını tıkır rıkır sürerek bahçeye çıkıyor, İsa’ya oturup kitap okuyor. Hiç olmazsa bu şekilde yardım etmek istiyor.” (EK/113)

Sonuç işlevinde kullanılması:

Ey-y, sırası kelip, poyezdğa minse eken! İç olmadım bir kereçik vagonnın penceresinden evlerine, el sallap qalğan ana-babasına küle-küle baqar edi. “Of, sırası gelip trene binseydi! Hiç olmazsa vagonun penceresinden evlerine, el sallaya sallava kalan anne ve babasına gülerek bakardı.” (UV,65)

Çaresizlik işlevinde kullanılması:

Niyarnen Emin ne yaptılar? Oğlum köterip, öz odasına kirdi. Başı patlaycaq dere­cede ağırmaqta. Eger balam iç olmadım eki saat baqqan adam tapsa, deral işke çapar, Umurzaqoviçke yardım eter edi. Lakin köresinmi?.. “Niyar’la Emin ne yaptılar? Oğ­lunu kaldırarak kendi odasına girdi. Başı patlayacak gibi ağrıyor. Eğer çocuğu hiç olmazsa iki saat bakacak adam bulunursa, derhâl işe koşar, Umurzakoviç’e yardım ederdi. Fakat görüvor musun?” (BY, 34)

İtiraz işlevinde kullanılması:

— Emin, zametinni acıma, bizni evge alıp bar,- men er şeyni tüşündim, ölçedim, Öyle olmaq kerek,- dedi Niyar.

— îc olmadım balamıznı…

— Balamıznı da tüşündim, özümizni de, Emin. Em bir kün ola sen de anlarsın, dep ümüt ettim. Lakin teessüf, bunı bu vaqıtqace anlağan adam olmadı.

—Emin, zahmetine acıma., bizi eve götür, ben her şevi düşündüm, ölçtüm, övle olması gerek, dedi Niyar.

—Bari çocuklarımızı…

—Çocuklarımızı da düşündüm, kendimizi de, Emin. Hem gün olur sen de anlarsın, diye ümit ettim. Fakat yazık ki, bunu bu zamana kadar anlayan adam olmadı.” (BY,106)

Sonuç

Mustafa Oner’in “{-mATI} Gerundiumu Hakkında”, Leyla Karahan’m “Görülen Geçmiş Zaman Eki “-DI /-Dİ”nin Tarz ve Bağlama Fonksiyonuna Dair”, Zevnep Korkmaz’m “Türkiye Türkç esindeki madan/meden <>

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer Paylaşımlar