0 Comments

Kırım Tatarcasında “Dep ” Yapısı ve işlevleri

Eski Türkçe çevrecinden beri Türkcenin bütün lehçelerinde cok işlek olarak kullanılan bu kalıp, “de-” fiiline getirilen zarf – fiil ekivle oluşmuş bir zarf -fiildir. Günümüzde bu kullanım şekli, “de-” fiiline bazı Türk lehçelerinde “-p”; bazı Türk lehçelerinde ise ünlü (-A/-I) zarf – fiili eklerinden biri eklenmek suretiyle oluşturulmaktadır. Netice itibariyle, Eski Türkçeden günümüze kadar, bazı fonetik değişmeler sonucunda “deyin // tiyin, tep // dep, tip // dip, diyü, diyüp, deye, diye” gibi şekillerde kullanılmıştır.
Çağdaş Türk lehçelerinde de işlek olarak kullanılan bu şekille ilgili ola¬rak, Sovyetler Birliği döneminde bazı çalışmalar yapılmıştır. Türkmen Türkçesinde H. Bavlivev 1944te Aşkabat’ta vavımladığı ‘K semantike form “diyip” i diyen” i v svazi s etim vapros o peredaçe kosvennov reci v turkmenskom vazıke”; N.T.Sauranbavev 1944te Alma-Atada vavımladığı Semantika i funktsii deepriçastiv v kazahskom vazıke ; M. K. Şaripov 1949 yılında hazırladığı “Sintaksiçeskie funktsii deepriçastiva dep v uzbekskom vazıke”; A. Is. Kononov 1944 yılında Taşkent’te hazırladığı “Turetskove deyepriçastiye diye”; 194b da vazdığı “O sintaksiçeskih funktsiyah formı teviıı-tivin”; O soyuznom slove diye v Turetskom Vazıke” ve Grammatika Sovremennogo Turetskogo Lıteraturnogo Yazıka” isimli çalışmalarında bu kalıplaşmış biçimin işlevleri üzerinde durmuşlardır.1 Son yıllarda ise, Zevnep Korkmaz’m Türkıve’de hazırladığı Türkive Türkçesi Grameri’nde “diye”nin kullanımı ile ilgili olarak bir bolüm avrılmıştır.2 Ancak, Kırım Türkçesindeki kullanım şekilleri ile ilgili herhangi bir çalışma yapılmamıştır.
Eski Türkçede ve bugün yaşayan Türk lehçelerinde, bu zarf-fiil, “de-” fiil kökünün sentaks işlevi Özellikleri ile ilgili olarak özel bir kullanıma sahiptir. Zaman zaman kalıplaşarak, zaman zaman da kök manasını koruyarak iki cüm¬lenin birleştirilmesinde bağlaç olarak görev yapmaktadır.
Eski Türkçe devresinden beri, “yardımcı cümle + dep + esas cümle” şeklin¬de kurulan nakil cümlelerinde kendi manasını koruvan “de-” fiili, zarf-fiil gru¬bu oluşturarak birleşik cümle vapısım basit cümle hâline getirir.
Kırım Tatarcasında “de-” fiiline “—p” zarf – fiili getirilerek teşekkül eden bu yapı, çok sevrek de olsa “de-” fiiline “—A” zarf-fiili getirilerek de oluşturulabilir.
Kıpçak Türkçesi hususiyetlerinin belirgin bir şekilde hissedildiği Kırım Türkçesi ağızlarından Büvük Hocalar’da, bu kullanım şekliyle de karşılaşmaktayız.5
Ediğe bay, onun balaları bîyıl bidayaq balalarına uşaydı deye söyledi.4 “Ediğe Ağa, onun yavruları bu yıl baykuş yavrularına benziyor, diye sövledi.”
Günümüz Kırım Türkçesi vazı dilinide “y” sesinin daraltıcı tesiri ile, “de-” fiilinin vokalinde bir daralma olmakta ve Türkıve Türkçesinde olduğu gibi “di¬ye” şeklinde kullanılmaktadır.
Unutma meni Yaqub Çapiçev. 1942 senesi… diye yazılı edi. “Unutma beni Yakup Çapişev. 1942 senesi… diye yazılıydı. ” (YD, 2S)
Büyük Hocalar’dan derlenen metinlerde, bu fiile “-ip” zarf-fiili getirilerek bu kullanım biçiminin deyıp şeklinde de kullanıldığı görülür.
Temir Qan mücdecige ağır mücde verip, kızım Edige’nin deyip köz aydın ülken dügünner kurdular.5 “Temir Han müjdeciye kıymetli hediyeler verip, kızım Edige’nindir diye, göz ay dm için büvük şölenler hazırladı. “
Bugün Kırım Tatarcasmda kullanım verine göre; kalıplaşmış bir zarf, bir edat veva bağlama edatı olan DEP (I. Cümlelerden sonra:
A. Bu zarf – fiilin esas işlevi, konuşanın veya bahsedilenin düşüncesine, gö¬rüşüne atıf yaparken veya kornişon, dinleyen veya bahsedilenden aktarılan bir cümleden sonra gelerek “-arak, -mak suretiyle” gibi anlamlar verir.
1.Birinin söylediği bir sözü naklederken kullanılır.
İtimal, Emirov operatsiya yapqan serjant, “askerlerimiz köynin yaqın soqaqlarına soquldılar”, dep yanılıp aytqanlar.. “Herhalde, harekâtı düzenleyen çavuş Emirov, askerlerimiz köyün yakınlarındaki sokaklara sokuldular, diye yanlışlıkla söylemistir. (AU,54)
Sizni yarın saat beşke Şamilnen beraber çağıram. Mıtlaqa apayınnen keliniz. Bekle¬rim,-dep ayaqqa turdu “Sizi yarın saat beşte Şamille birlikte çağırıyorum. Mut¬laka eşinizle gelin. Beklerim, diyerek ayağa kalktı.” (AD, 94)
2.Bahsedilen veya konuşan insanın görüşüne veya düşüncesine atıf yapar¬ken kullanılır.
Bu qadınçıq o qadar qardası Leylağa benzey ki, eger men onı, apansızdan, diğer bir yerde rastketirgen olsam, bu qadın Leylanın aptesi ekenini mıtlaq sezer edim, dep oy¬landı Murat. “Bu kadıncağız o kadar kardeşi Leyla’ya benzivor ki, Murat, eğer ben onunla ansızın bir yerde karşılaşsam, bu kadının Leyla’nın ablası olduğunu farkederdim, diye düşündü.” (BT5.55)
‘Bu qadın Matvey Petroviçni qaydan bile, aceba?.’ dep tüşündi o. “Bu kadın Matvey Petroviç’i nereden biliyor acaba, diye düşündü o.(5Q,292)
B. dep zarf-fiili, iki cümleyi bağlarken bu cümleler bazen aynı zamanda, bazen de farklı zamanlarda teşekkül edebilir.
1- DEP zarf-fiili tabi olan cümleyi esas cümleye bağlarken her iki cümlenin yüklenilen de aynı zaman dilimi içinde olan durumları veya hareketi belirtebi¬lir. Yani bir iş veya durum teşekkül ederken ikinci bir iş veya durum da mey¬dana gelebilir.
-Abdalla aqa, oturınız!- dep ona skemle kösterdi, ahnı-evalım soradı. “Ab dulla Ağa, oturun, diyerek ona iskemle gösterdi, hâl hatır sordu.” (AD, Sü-37)
Oturıp baqayıq, yaq bir tütün,- dep Muratqa sıgaret qutusını uzattı, “Oturup bakalım, yak bir sigara, diyerek Murat’a sigara kutusunu uzattı.” (BT5,70)
2. DEP zarf-fiili tabi olan cümleyi esas cümleye bağlarken her iki cümlenin yüklemlerinde belirtilen durum veya hareket farklı zaman dilimleri içinde ola¬bilir. Dep zarfı, bazen de cümlede kendinden Önceki bir hareketle, kendiliden sonraki bir hareket arasında avnı zamanda gerçekleşme ilişkisi kurar ve “diye¬rek” manasında kullanılır.
Maqpule, sabır et azğana. Cezvemni ateşke qoyğan edim,- dep Sebila apte eki qolu¬nen yerge tayanıp turdı. “Makbula, azıcık sabret. Cezvemi ateşe koymuştum, diyerek Sebila Abla iki elivle yere dayanarak kalktı.” (SQ,235)
C. DEP tabi cümlede ifade edilen fikre göre, değişik bir sentaks ilişkisini ve bağlantıyı ifade edebilmektedir.
1. Bildirme kipi alan fiilden sonra “diye” sözcüğünün kullanılması şunları ifade eder.
Sebep bağlantısı:
Gece-kündüz Ayriye tatmini tüşunip yürer edim. Bir balanen yol ortasında qaldı, dep aşağanım, içkenim arqama kete edi. “Gece – gündüz Hayriye Ablanı düşünü-
yordum. Bir çocukla sokakta kaldığı için, yediğim, içtiğim sırama gidiyordu.” (SQ,267)
O Çeşmeciyevağa bir şey olğandır, sağ-selamet ekenmi?-dep can alametinen demir parmaqlıq üstünden atlap samolötqa taraf cııvurdı. “O Çeşmeciyeva’ya bir şey ol¬muştur, diye can havliyle parmaklığın üstünden atlavarak uçağa doğru koş-tu.”(5Q,305)
Plan toldu dep er kes kibi qııvançını içine sığdırıp olamay yıırgen Narmatcannın çırayı bozuldu “İşler planlandığı gibi tamamlandığı için herkes gibi kıvancım içine sığdıramavan Narmatcan’m yüzü asıldı.” (TK,ol-b2)
Doğrusun aytqanda başım qabaq kibi şişti. Patlar dep qorqam. “Doğrusunu söy¬lemek gerekirse, başım kabak gibi oldu. Patlamasından korkuyorum.”(T O, SO)
Qartiy ayaqqa tıırıp, endi qapığa doğrulğan edi. Evge zorlar dep çekinse kerek. En¬di tap bu qadar utançaqlıq oladır da! “Yaşlı kadın ayağa kalkıp, artık kapıya yönelmişti. Eve zorla sokacağından korkuyor olmalı. Artık bu kadar da utangaçlık olur mu?” (TO,5)
Sebep-maksat bağlantısı:
Üşüdik. Men, qaynaq suv ketireyim, içsek qızınırmız, dep kotelogımnı alıp tışarı çıqtım, “Üşüdük. Ben kaynamış su getireyim, içersek ısınırız, diye küçük tence¬remi alıp dışarıya çıktım.” (BTKY/10S-1D9)
Sebep -açıklama bağlantısı:
Özü yazğan, özü tikken ve ‘üç kere bismilla-bismilla’ desen bela-qazanı qaytarır, dep boynuna taqqan edi. “Kendi yazmış, kendi dikmiş ve “üç kere bismillah bis¬millah dersen’ bela kazayı savar, dive boynuna takmıştı.”(TK,119)
Men o ııruştan tesadüfen sağ qaldım, öz köyime ketsem, kene partizanlarğa rast kelirim dep, Çalterek köyine kettim ve onda hizmet etmeğe qalğan edim. “Ben o vu¬ruşmada tesadüfen sağ kaldım, kendi köyüme gidersem, gene partizanlara rast¬larım dive Çalterek köyüne gittim ve orada çalışmak için kaldım.” (Taq,120)
D. Emir ve istek kipinden sonra DEP kelimesinin kullanılması sebep, mak¬sat bağlantısını belirtir. “Bunun için, şunun için” gibi manalar verir.

1. İstek ifade eden emir kipinin 1. şahıslarından sonra DEP bağlacının kul¬lanılması hâlinde maksat ifadesi teşekkül eder.
– Keliniz eridi tanış olayıq,- dep qızlarğa qolunı uzattı. “Gelin, artık tanışalım, diyerek kızlara elini uzattı.”
Men V. N. Knrpenkoğa ekinci sual bermege aşıqtım: Mur ile Roman huruldap başlağan son, Şevket tarsıqtı ve oların ııyantmayını dep, yavaştan yatqan yerinden turdı da tışan çıqtı. “Ben V. N. Karpenko’va ikinci soruyu sormak için acele et¬tim. Mur ile Roman horlamaya başladıktan sonra şevket sıkıldı ve onları uyan¬dırmamak için vavaşça verinden kalktı ve dışarıya çıktı.”(Taq,c’2)
2. III. şahıs emir kipi eklerinden sonra DEP bağlacı, sebep-maksat bağlantısı sağlar.
O halatının düğmelerini iliştirip, qapığa keldi ve suvuq kirmesin dep, zornen keçirip qoyğan zembelekni köterip, qapını açtı. “O kaftanının düğmelerim düğmele¬yip, kapıya geldi ve soğuk girmemesi için zorla geçirdiği sürgüvü kaldırıp ka¬pıyı açtı.”(SQ,34ü)
Valerik meselesine benzemesin,-dep ekisi de Fidanege aytmağa qarar berdiler. “Valerik meselesine benzememesi için ikisi de Fidane’ve söylemeye karar ver-di.”Tesadüfen rast kelgenler kimnin cesedi olğanını bilmesinler dep, Şafiynin gönülli urbalarını aceleliknen çıqarıp alğan son, özüni de cardan aşağı yuvarlattı. “Tesadüfen görenler kimin cesedi olduğunu anlamasınlar dive, Şafiv’in gönüllü elbiselerim çıkardıktan soma. kendini de yardan aşağı’ v.varladı ” (Taq,74)
E.Tabi cümle ile yardımcı cümle ver değiştirebilir. Bu durum cümlenin vurgusunu arttırır.
Şimdi Edigenın babası keldi: Menim oğlum Nuredin ne oldı? dep.6 “Şimdi Edige’nin babası geldi, benim oğlum Nuredin’e ne oldu? dive.”
II. İsimlerin yanında kullanılan DEP zarf-fiili; sebep, açıklama gibi işlevi varımda, değişik kullanım şekillerine de sahiptir.

1.İsimlerden sonra DEP kelimesi neden ve açıklama bağlantısmı ifade eder. İsimlerden sonra gelen dep zarfı; bu ismi, esas fiile “olarak” veya “şeklinde” zarfının yerini tutan bir işlevle bağlamaktadır.
Sebep bağlantısı:
Babannı, partizanlarnen bağlı, dep köy ortasında darağaçqa aslanlar. “Babam partizanlarla ilişkili diye köyün ortasındaki darağacında asmışlar.” (DY,57)
Sen meni acımadın. Kulak balası dep biysinmedin. “Sen bana acımadın. Ağa çocuğu olduğum için benimsemedin.” (TK,llö)
Men om qısır, dep sattım. “Ben onu kısır olduğu için sattım.”(DY,150)
-Bizim Matvey Petroviç kibi pelteklene eken de, -dedi Kaştanov. -Öyle olsa, o esir tüşmegendir. Nemseler om bin esirnin içinden tapıp, çufut dep ğayıp eter ediler. Kim bile, belki de sağdır. “Bizim Matvey Petroviç gibi kekeliyormuş ya, dedi Kaşta-ıiov. Ovle de olsa, o esir düşmemiştir. Almanlar onu bin esirin içinden bulup vahudi olduğu için vok ederlerdi. Kim bilir belki de sağdır.” (5Q,22S)
Açıklama Bağlantısı:
Evelde fııqareden-fuqare bir kişi şeerge barğanda bazarlıq dep balasına bir qalaç ketire edi. “Eskiden en takır bir insan bile, şehire gidince, pazardan dive çocuğu¬na bir börek getiriyordu.” (DY,52)
Slavcı Seviye qızına ciyezlik dep, balaban pionino aldı. “Badanacı Seviye kızına cevizlik dive büyük bir piyano aldı.” (DY/145)
2. Cümlenin belli kısmı ile ilişki kurmak maksadıyla DEP kelimesi, cümle¬deki belirlenen kısmın sonuna getirilir.
Men ona “Cesaretli adını” dep serleva qoydım. “Ben ona ‘Cesaretli Adım’ diye başlık koydum.”(TK,30)
Onun “Yıldırım cenki” dep adlandırğan planında Moskva en muim yerde tura edi. “Onun Yıldırım Cengi diye isimlendirdiği planda Moskova en mühim veri tu¬tuyordu. “(SQ,281)
3.İsimlerden sonra gelen DEP, “olarak” zarfının verini tutar.
Episine çıdaymız, çünki Ögey olsa da, o bizim anamızdır. Onı ana dep sevdik… “Hepsine dayanıyoruz, çünkü üvey de olsa, o bizim annemizdir. Onu anne olarak sevdik. {TÖ,25)
Bu yırda qaraman trampetecinin adı anılmay. Mına bunın içün olsa kerek ki, bir çoq memleketlernin balaları onı öz yırları dep sayalar. “Bu türküde kahraman tram-petçinin adı anılmıvor. işte bunun için olsa gerek ki, birçok memleketin çocuk¬ları onu kendi türküleri olarak kabul ediyorlar.” (AU,91}
4. DİYE zarfı bazı kullanışlarda da “…verine” anlamı veren ve bir vamlma bildiren edat işlevindedir. Bu vapıda DEP genellikle isimlerle, zaman zaman da fiillerle birlikte kullanılabilir.
Siz ketken son evde beklegenler şaşmalağanlarından kavyor dep bütün yorganların alıp ketkenler. “Siz gittikten soma evde bekleyenler şaşkınlıktan halı verine bü¬tün yorganları alıp gitmişler.” (5Y,124)
Anasına, derske ketem dep, sovhoznın merkezindeki restoranda çalışqan alasına ba¬ra edi. “Annesine, derse gidiyorum diye, sovhoz çiftliğinin merkezindeki resto¬randa çalışan halasına gidiyordu.” (NY/lo)
5. Kırını Türkçesinde, yaklaşma hali eki alan isimlerden sonra kullanılan DEP, maksat ifadesi verir.
Selamet qartbaba kiyevine dep beslegen sığırğa yem bermege ketken arada qartiyden kimdir. “Selamet büyükbaba damadı için beslediği sığıra vem vermeye gittiği sırada yaşlı kadından biri: (DY,S1)
Emcemiz bir künge dep kelse de,-sovlıozda mekanik ekenr-biz onı aldatıp-bıldatıp, sabaları iske ketkende qapı – pencereni qapatıp, tamam on üç kün evde qapalı tuttıq. “Amcamız bir gün için gelmiş olsa bile, sovhoz çiftliğinde teknisvenmiş, biz onu kandırıp, sabahları işe giderken kapıvı pencereyi kapatıp, tam on üç gün evde kapalı tuttuk.”(TÖ,31)
Qartanay dolmağa dep, bir sepet biber alğan, qartbabay da şorbağa dep, bir kesek et, bir top soğan, bir top da petruşka-metruska alacaq. “Yaşlı kadın dolma yapmak için bir sepet biber almış, yaşlı adam da çorba için bir parça et, bir demet soğan, bir demet de maydanoz alacak.”(TO,101)
Kırım Türkcesındeki bu kullanım biçimi ile eş bir kullanım sekli de yaklaşma hâli eki almış isimle birlikte kullanılan -a zarf fiili ile kalıplaşmış ola kelimesinden kurulmuş yapıdır.
-On kapiklik eki biletke ola bütün yüz kümüşlikni nasıl bozayım,- dedi. “On kapiklik iki bilet için bütün yüz gümüşlüğü nasıl bozayım, dedi.” (DY,154)
6. Bilindiği gibi, Göktürk Abidelerinde “anca tip”, Uygur Türkçesinde “ince tip” şeklinde kalıplaşarak kullanılan “dep”; söylenen şeyden dolayı, böyle de¬yip gibi manalar verir.

Kağanlık budun ertiııı, kağanım kanı ne kağanka işig küçüg birür men tir ermiş. Anca tip Tabğaç kağanla yağı bolmıış. “Kağanlı millet idim, kağanım hani, hangi kağana hizmet ediyorum. Böyle deyip (böylece) Çin kağanına düşman olmuş.” (Köl Tigin, Doğu Cephesi,

îliğin kavşurııp tengri tengrisi burkanka inçe tip Ötüg ötünti: tengrim… “Elini kavuşturup tanrılar tanrısı Burkan’a bu şekilde ricada bulundu: Tanrım.. ,”s (Altm Yaruk, 012. satır.)

Kırım Türkçesinde ise “böyle dep” veya “say dep” şeklindeki bu kullanım, tamamen kalıplaşmış, söylenen bir cümleyle ilgi kurmanm yanında, basit bir cümlenin içinde de kullanılmaya başlanmıştır. “Böyle dep” yapısı Kırım Türkç esinde sövlenen sözle ilişki kurmak için kullanılırken, “şay dep” yapısı, kalıplasarak “böylece” manasım vermektedir.
-Aysa mına saga et parası.
Böyle dep, Qurtasan emce mışıqqa dua oqutacaq olğan qartiyge bir tayaq siliştirgen… Ha-ha ! ha… Olarnı zornen ayırğanlar.
“-Ovlevse işte sana et parası.
Bövle devip Kurasan amca kedive dua okutmak isteven vaşlı kadına bir so¬pa vurmuş.. Ha ha ha.. Onları zorla ayırmışlar/’ (TO,20)
-Qateyinı, kadâm, esli-başlı qadınğa garmon ne kerek? Özüm çahp, ona özüm oynayımmı? Böyle dep tuşüngen son, şu cenabetnin garmonını balaban bir şalğa sar¬dım da, bu qart alımda otu sırtıma urıp, ta Aqtöpe bazarına alkettim… “N’eyapayım kardeşim, vaşını başını almış bir kadına armanika ne lazım? Kendim çalıp ken¬dim mi oynayayım? Bu şekilde düşündükten soma, o cenabetin armonikasını büyük bir şala sardım da, bu vaşlı hâlimde onu sırtıma vurup, ta Aktöpe paza¬rına götürdüm.” (TO,31)
“Meni bekle” dep kestirip yazmaysınmı? Şay dep yazğan olsan, menim canım raat olur edi. Em şay dep yazmağa menim erim olaraq aqqın bar. “Beni bekle, diye yaz-saydın. Bu şekilde vazsavdın, ben de rahatlardım. Hem de o şekilde yazmaya benim eşim olarak hakkın var.” (DY,5o)
Kerim akanın tabiatını, qılığını bilmegenler onı sert, qaba adam belleyler. Bir kor¬sende Seroer de om say dep belledi. “Kerim ağabeyin tabiatım, huyunu bilmeyen¬ler, onu sert ve kaba bir adam sanıyorlar. İlk görüşte Server de onu övle sandı.” (DY,S)
7. Kırım Türkçesinde DEP yapısının kalıplaşması neticesinde teşekkül eden dep tur- kalıbı, bir tezlik ifadesi vererek “-mek üzere” manasında kullanılır..
Onın başı, aqıl çoqluğından, çille qarpızı kibi mına-mına patlayım, dep tura. “Onun başı, akıl çok olduğu için patladı patlavacak.” (TÛ2S)
Siz de menim qadar yer yürdiniz, lakin öglüginiz endi tolayım dep tura,—dedi o yigitke Özüııin, bir kulağında azaçıq paıııuq olğan Ögu’ıgini kösterip. “O, delikanlıya, siz de benim kadar dolaştınız, fakat Önlüğünüz dolmak üzere, dedi, kendinin bir ölümünde azıcık pamuk olan Önlüğünü göstererek.” (X Y,24)
8. Kırım Türkçesinde kalıplaşma sonucu oluşmuş diğer bir vapı da, nasıl manasında kullanılan ne dep kalıbıdır. Oldukça işlek bir kullanım biçimi olan bu yapı “nasıl” anlamını verir.
– Ya, barıp da men senden “dülberlik nedir?”- dep sorasam, sen buna ne dep cevap berirsin? “-Peki, gidip de ben senden güzellik nedir, diye sorarsam, sen buna nasıl cevap verirsin?” (DY,34)
Eski Türkçe dönenimden beri işlek bir şekilde kullanılan “dep” kalıbı Kının Tatarcasmda da işlek olarak cümle veya isimlerden sonra kullanılmakta dır. ‘Dep” nakil cümlelerinde ve yardımcı fiillerle birlikte kullanılırken, “de-” fiili kendi manasıııdadır. Bunun haricinde isim ve cümlelerle birlikte sebep, maksat işlevlerinde kullanılır. Eski Türkçe döneminden beri kalıplasarak tek basma kullanımı olan dep, Kırım Tatarcasmda da kalıplasarak kullanılmaktadır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer Paylaşımlar