ÇORA BATIR DESTANI*
Dr. Doğan KAYA
XVI. yüzyılda Kazan‘da tesekkül etmis ve buradan da kuzey Türkleri
arasında yayılmıs Tatar destanıdır. Bu yüzyılda Ruslar, Kazan Hanlıgını
ortadan kaldırmak için her çareye basvurmus ve buradaki Türklere
zulmetmekten geri durmamıstır. Kimi zaman Hanlıgın idarecilerini de kendi
tarafına çekmeyi basarmıslardır. Sözgelisi, Rus ordusunun Kazan’ı
kusatmasında basta bulunan Sah Ali ve diger ileri gelenler Moskof taraftarı
idiler. Bunların içinde Sah Ali’nin Moskova‘ya kaçmasına yardım eden ve bu ve
buna benzer ihanetleri yüzünden öldürülmekten kurtulamayan Çora da vardır.
Çora adında iki kahramanın varlıgı bilinmektedir. Birisi; yukarıda söz
ettigimiz tarihi hüviyete sahip olan ve halkın nefretini kazanmıs olan Çora
Mirza‘dır. Tarihi vasfa sahip Çora Batır, l532’de Safa Giray‘ın Kırım’dan
kovulması sırasında etkili olmus bir isimdir. 1545 yılında Kazan’ın önde gelen
beylerinden Pulat Bey‘in, Çora Batır’ı ve onun kardesi Kadis Bey’i, ikinci defa
han olan Safa Giray’ı tahttan indirmek için Moskova’ya elçi gönderdigi, bunda
da basarı saglandıgı, ne var ki üçüncü defa han olan Safa Giray’ın emriyle, 16.
8. 1546 günü 79 arkadasıyla birlikte Moskova’ya kaçarken yakalanan Çora
Batır’ın öldürüldügü yazılıdır.
Tarihi kisiligi olan Çora Batır’ın aksine destan kahramanı Çora Batır,
beylik ve mirzalıkla ilgisi olmayan ömrünü Ruslar’la savasarak geçiren biridir.
“Tatar Tarihine Ait Vesika ve Materyeller” adlı eserdeki; “…Çok agır serait
içinde altı yıl muharebe yaptılar. Nihayet felåket Müslümanlara yüzünü
gösterdi; onlar maglup oldular. O gün Malik (Dagrusu : Narik) oglu Çora
Batır sehit düstü. Müslümanların merkez kuvveti maglup oldu, birçok
Müslüman sehit oldu..” (Moskova, l937; 122-123) seklindeki ifadelerde
zikredilen yigidin, destan kahramanı olan Çora Batır’ın olduguna süphe yoktur.
Kazan savası sırasında Moskova’da evlendigi Rus kızından dogma oglu
tarafından öldürülmüstür. Bir söylentiye göre de l555’te Kazan’ı ele geçiren
Ruslar Çora Batır’ı yakalamıs, silahları ve zırhıyla birlikte Kaban gölüne atıp
öldürmüstür. Çora Batır, Türklerin kendi vatanperverliginin ideal bir tipi olarak
ortaya koydugu kahramandır. Maceraları ve yigitligi agızdan agıza yayılmıs,
öyleki, Kırım, Baskurt ve Kırgız Türklerinin de sevdigi, benimsedigi ve
yasattıgı bir tip olmustur.
Çora Batır destanının elimizde tam bir metni olmamakla beraber, birçok
rivayeti bulunmaktadır. Üç rivayeti Radloff, “Türk Halk Edebiyatı Numuneleri”
külliyatının yedinci cildinde nesretmistir. Hasan Ortekin de l939 yılında “Çora
* Yayımlandıgı yer: Türk Kültürü, Yıl XXXVI, S. 425, 9.1998, s. 555-559.
Batır Destanı” adlı kitabıyla, manzum ve mensur olarak kısa hacimli bir metin
nesrini saglamıstır. Diger taraftan Abdülkadir _nan, “Makaleler ve
İncelemeler” adlı eserinde Kırım, Kazak-Kırgız ve Baskurt rivayetlerinden
parçalar vermistir.
DESTANIN RİVAYETLERİ
Büyükhocalar Rivayeti:
Narik, Canbek Han’ın yigitleridendir. Karısı Meñli Sulu da oldukça
güzel bir kadındır. Canbek Han, Narik’in karısını görüp âsık olur. Bunun
üzerine Narik, Han’ı öldürüp oradan kaçıp Küküsülü Tamay (Köküs ulu
Tamay!)’a gider. Burada Çora dünyaya gelir. Çora bilegi bükülmez bir yigit
olur, öyleki Han kendisinden vergi alamaz. Birgün, Çora evde yokken Han’ın
Ahtacısı Ali Bey gelir ve evden koyunlar kestirir, hane halkına zulmeder. Çora
galince durumu ögrenir ve Ali Bey’i çarpısmaya davet eder. Nihayetinde onu
öldürür ve Kazan’a gider. Orada Koluncak Batır’a misafir olur. Moskoflar
Çora’nın geldigini haber alır ve ona saldırır. Çora sayısız askerle üzerine gelen
Moskofları maglup eder. Bu arada yakın arkadası Melek’ten ayrılır. Bunun
üzerine talihinin ve kuvvetinin kalmadıgı hükmüne varır. Karasu’ya düsüp ölür.
Çora’nın ölmesini fırsat bilen Moskoflar, Kazan’ı ele geçirir.
Kırım Nogay Rivayeti:
Dagıstanlı Kadı Bey Mirza, avda iken buldugu çocugu eve getirir;
adını Narik koydugu bu çocugu besleyip büyütür. Herkesin sevdigi Narik’i Kadı
Bey Mirza’nın kardesi Han Mirza bir türlü sevmez. Zamanı gelir, Narik evlenir.
Han Mirza, Narik’in esi Meñli Sulu’ ya âsık olur onu elde etmek ister. Narik,
Han Mirza’yı öldürür Astrahan’a Akça Sultan’ın yanına sıgınır. Yolda bir
oglu olur. Çocugun adını Çora kor. Çora büyür, evlenir, Bahadırlıgı dilden dile
söylenir. Birgün Çora evde yokken Aktas oglu Ali Bey, Narik’in obasına gelir,
evdekilere hakaret eder. Çora, obasına geldiginde durumu ögrenir ve Ali Bey’le
çarpısır, onu öldürür. Babası, annesi ve esiyle vedalasıp oradan ayrılır,
Kazan’a gider. Günün birinde Ruslar, Kazan’a saldırır. Çora , askerlerin
basına geçer, Rusları maglup eder. Böylelikle, Sah Ali Han’ın gözüne girer. Bu
arada Çora, Ruslardan esir aldıgı bir kızla evlenir. Fakat kız fırsatını bulut
Kazan’dan kaçar, yolda bir erkek çocuk dogurur.
Çora Kazan’da iken öldürdügü Ali Bey’in yakınları, babası Narik’in
malını yagmalar. Narik yoksullasır. Öyleki dilencilikle geçimini sürdürür.
Dilene dilene Kazan’a kadar gelir. Çora babasına yardım elini uzatır, epeyce
mal mülk verir memleketine gönderir.
Sah Ali’nin kızı Sarı Hanım, batırlara hediyeler gönderir. Çora Batır’ın
hediyesi de kutu içinde yılan gibi kıvrılmıs bir kılıçtır. Bir zaman sonra, Rus
ordusu tekrar Kazan’a gelir ve savas çıkar. Çora bir Rus delikanlısı ile
karsılasır. Bu, gök gözlü yigit Çora’nun esir Rus kızından dogan oglundan
baskası degildir. Epey mücadeleden sonra Çora yorulur, ancak yine de oglunu
öldürmeyi basarır. Yapılan savasta Rus ordusu üstün gelir. Çora Kazan’da
daha fazla kalamaz oradan ayrılır. Kırım’a gitmek ister fakat bir türlü yol
bulamaz. Karasu çayının yanından geçerken atı ve silahlarıyla beraber suya
atlayıp intihar eder.
Karasubazar Rivayeti:
Canbek Han‘ın yanında kapıkulu olarak çalısan Narik, verilen bütün
vazifeleri canla-basla yerine getirir, bu iyi halinden dolayı Han tarafından çok
sevilmektedir. Günün birinde saraya misafir gelen kervana mihmandarlık
yapar. Kervan bunun ilgisinden çok memnun kalır ve bir yıl sonra tekrar
geldiginde Hind’den getirdigi elbiseyi, Turan ülkesinden silahı ve Yemen’den
getirdigi atı Narik’e hediye eder. Bundan etkilenen Canbek Han da ülkesindeki
diledigi kızı kendisine alabilecegi sözünü verir. Narik, Han’ın elini öpmeden
dısarı çıkar. Narik’e gösterilen ilgiden rahatsız olan diger beyler bunu fırsat
bilir, gösterilen saygısızlıgı ileri sürerek Han’a Narik’i kovlarlar. Kervanbası
ileri atılır ve onun saygısız olmadıgını, zamanla kendisinin daha iyi
anlasılacagını söyler.
Narik ülkeyi dolasır, münasip bir kız arar. Epey dolastıktan sonra bir
köyde Meñli Aru Sulu adlı kızı begenir ve Han’a haber verir. Han, kızı alır,
nikâh kıyılır, dügün yapılır. Bu arada Meñli Sulu’yu görür ve âsık olur. Kız,
Narik’i bir bahaneyle Moskof kralına göndermek ister. Durumu fark eden
karısı, gitmesine engel olmak ister, ama basaramaz. Gece olur, Canbek Han,
Meñli Aru Sulu’ya misafir gelir. Onun kötü niyetini anlayan genç kadın Han’a
ibret alınacak bir hikâye anlatır. (Hikâye söyledir: Sürüden ayrılan genç bir tay
uykudayken, aç bir kurt tarafından ısırılır. O sırada bir köpegin gelmesi üzerine
kurt kaçar, tay ölümden kurtulur, ancak sakat kalır. Yine birgün çölde gezmekte
olan bir aslan bu tayı görür, yemek ister.Tam yiyecegi sıra bacagında kurt disini
görür ve; “Ben aslanım, kurdun agzından kurtulan bir hayvanı yemem.” diyerek
vazgeçer.) Han, kadının ne demek istedigini anlar. Diger taraftan Narik, yolda
karısının sözlerini hatırlar geri döner, evine gelir. Evindeki konusmaları duyar,
canı sıkılır. Han dısarı çıkarken üzerine atılır ve bir kılıç darbesiyle basını
keser. Bu hadiseden sonra Narik, artık orada kalamaz esini alıp Kırım’a gider
Köküslü Kök Damay cemaati içine karısır.
Birgün Meñli Aru, rüyasında iki ayagının arasından yerden göge
yükselen ve bir türlü söndürülemeyen bir ates görür. Atesi ancak gökte peyda
olan kara buluttan dökülen bir yagmur söndürür. Meñli Aru rüyasını söyle
yorumlar. Kendisine hiç bir seyin etki etmeyecegi bir ogul doguracaktır. Bu
çocugu ancak su öldürebilecektir.
Nitekim günü geldiginde bir erkek çocuk dogurur. Çocuga Çora adı
verilir. Çora, sekiz-on yıl içinde batır olur, kimse sırtını yere getiremez.
Birgün uzaklardan gelen bir dervis, Narik’e misafir olur. Narik’in ev
sahipliginden memnun kalan dervis, Çora Batır’a çok çok dua eder. Eline
aldıgı tasmayı bir tayın boynuna baglar ve ona Tasmalı Ker adını koyar.
Günün birinde Köküslü Kök Damay’a vergi toplamak için, Hanın
adamlarından Ali Bey gelir. Çora, Ali Bey’i evine misafir alır, koyunlar keser,
rakılar, ballar ikram eder. Bunun üzerine Ali Bey onlardan vergi almaz. Han,
buna kızar. Vergiyi Çora adlı çocuktan korktugu için almadıgına hükmeder ve
Çora’yı huzuruna ister. Çora’ya haber gider. Çora, Tasmalı Ker’e binip Han’ın
sarayına gider. Yedi yerde temenna eder, sekizincide Han’ın elini öper. Han,
Çora Batır’a, Ali Bey’in daha yigit oldugunu kendisinin de henüz batır
sayılamayacagını söyler. Çora obasına dönmek üzere oradan ayrılır. Han
ardından kırk atlı gönderir. Çora, yolunu kesen kırk atlıyı tepeler, ellerini
baglayıp Han’ın huzuruna getirir. “Bu köpekleri iyi zaptet, yolculara
saldırmasınlar.” der, tekrar yola çıkar.
Olanlara içerleyen Han, Ali Bey’i yanına çagırıp Çora Batır’a gereken
dersi vermesini ve Tasmalı Ker’i kendisine getirmesini emreder. Ali Bey, emre
uyar, Çora’nın evine gelir. O sırada evde bulunmayan Çora’nın yoklugunu
fırsat bilir ve ihtiyar Narik’e hakaretler eder ve evdeki Tasmalı Ker’i alıp kırk
yigidiyle beraber Han’ın yanına döner. Narik oglunu arar ve onu bal evinde
bulur. Olup biteni aglayarak anlatır. Bunun üzerine Çora Batır hemen Kazan
yolunu tutar.
Çora Batır, Kazan’a üç günlük yol kaldıgı zaman gökte akku (kugu)
sürüsü görür. Sürüye ok atar, kugulardan birisini vurur. Ancak yaralı kugu
oraya düsmez gidip Kazan sehrinin ortasına düser. O sırada Kazan’da nisan
talimi yapan Han’ın otuz iki batırı okla vurulmus akkuyu görür. Kendi
oklarından uzun ve farklı okun sahibini merak ederler. Batırların en büyügü
Koluncak Batır, okun Çora Batır’a ait oldugunu söyler ve oku saklar. Bir
müddet sonra Çora Batır Kazan’a gelir ve Koluncak Batır’ın misafiri olur.
Birgün Çigali Han‘ın kızı Sarı Hanım batırlara emir verir, meydana
da ok atmalarını ister. Nisan dikilir, batırlar birer birer okunu atar. Nisanı
vuran da olur, vuramayan da. Sarı Hanım Çora Batır’ı görür, kim oldugunu
sorar. Koluncak Batır, konuk oldugunu söyler. Çora Batır’ın da ok atması
istenir. Çora, birinden ok-yay alır, hedefi gözler, tam atacagı sıra, yay kırılır
elinde kalır. _kincisinde Koluncak Batır’ın okunu ve yayını denir, bunlar da
kırılır. Çora Batır, atının yanındaki kendi ok-yayını ister. Bir kisi gidip
getiremez. _ki kisinin ancak getirebildigi ok ve yayı ile nisan alın Çora Batır,
hedefi rahatlıkla vurur. Sarı Hanım, Çora Batır’ın kim oldugunu ögrenir.
Batırlara at, kılıç, kaftan gibi hediyeler verir. Çora Batır’a da içi bos bir para
kesesini uygun görür. Çora’nın canı sıkılır, keseyi at gübresine atar.
Çora Batır Kazan’da iken, Moskoflar burayı almak ister. Bunların
karsısına otuz iki batır çıkar. Yedi gün yedi gece çarpısma olur, iki taraf da bir
sonuç alamaz. Çora Batır’ın çarpısmaya katılması içen Kazan ihtiyarları ricaya
gelir, Çora kabul etmez. _kincisinde Han gelir, ancak o da sonuç alamaz.
Üçüncü olarak da cariyeleriyle birlikte Sarı Hanım ricaya gelir, gözyası döker.
Çora Batır, verilen hediyeden dolayı Sarı Hanım’a sitemlidir. Sarı Hanım at
gübresinin içinden keseyi getirtir. Keseyi açtıklarında, içinden sekiz kat
bükülmüs bir kılıç çıkar. Buna sevinen Çora Batır atına biner, savas meydanına
gider. Önce otuz iki batırın bas edemedigi Moskof batırını maglup eder. Batır,
Çora’dan korkar, ödü patlar, ölür. Yedi gün yedi gece çarpısma olur. Moskof
generali bir daha Kazan’a gelmeyecegine ve beline kılıç takmayacagına söz
verir ve sulh yapıp gider. Çora Batır’ı maglup edemeyen düsman müneccimleri
toplayıp yıldıza baktırırlar. Müneccimler; “Bir Rus kızı Çora Batır’dan hamile
kalacak, ondan dogan çocuk Çora Batır’ı öldürecek.” derler. Güzel bir Rus kızı
bulurlar. Kızı, iyi elbiseler giydirip süsledikten sonra, hamile kalınca tekrar
ülkesine dönmesini sıkı sıkı tembihleyip bir atla Kazan’a gönderirler.Çora Batır
kızı begenir, yanında alı kor. Kız, hamile kaldıktan sonra fırsatını bulup
ülkesine kaçar ve orada bir erkek çocuk dogurur.
Epey yıllar Kazan’da kalan Çora Batır, Han’ın bas batırı olur. Birgün
Moskoflar tekrar Kazan’a gelir. Çora Batır pek çok düsman askerini öldürür,
yalnız biriyle bas edemez. Bu, delikanlı kendi ogludur. Çarpısma devam eder .
Çora yine çok sayıda Rus askeri öldürür. Bu arada atı Tasmalı Ker’in ayakları
kızar. At, göle dogru kosar. Çora Batır onu durduramaz atıyla birlikte gölün
sularına gömülür. (Hasan Ortekin nesrinden özet)
Kaynakça:
ÇANDARLIOGLU, Gülçin, (l967), Rusları Titreten Bir Türk Kahramanı Çora
Batır, Hayat Tarih Mecmuası, S. 12 ve 24.
_NAN, Abdülkadir, (l968), Makaleler ve _ncelemeler, Atatürk Kültür Dil ve
Tarih Yüksek Kurumu, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Türk Tarih
Kurumu Basımevi-Ankara, s. 76-85.
Meydan Larousse, Büyük Lügat ve Ansiklopedi, C. III, 245. s.
ORTEK_N, Hasan, (l939), Çora Batır Destanı, _stanbul Eminönü Halkevi Dil
Tarih ve Edebiyat Subesi Nesriyatı X, -Burhaneddin Basımevi,
_stanbul. 23 s.
SALGI, Abdülkadir, (l982), Çora Batır Destanı Hakkında, II. Milletlerarası
Türk Folklor Kongresi, C. II, Kültür ve Turizm bakanlıgı Yayınları:
38, Seminer, Kongre Bildiriler Dizisi: 9, Basbakanlık Basımevi,
Ankara, s. 361-371.
Türk Ansiklopedisi, C.XII, 112. s.
Türkiye Dısındaki Türk Edebiyatı Antolojisi, (2001), C. 17, Ankara, s. 288-
297.
http://dogankaya.com/fotograf/cora_batir_destani.pdf