0 Comments

Nogaylar Türkçenin Kıpçak grubuna giren bir dil konuşurlar. 13–15. yüzyıllarda Altın Orda egemenliğinde idiler. Altın Orda’nın parçalanmasından sonra, şimdiki Kuzey Kafkasya’nın kuzeydoğu kesimi Astrahan Hanlığı, kuzeybatı kesimi de Kırım Hanlığı sınırları içinde kaldı. Astrahan Hanlığı 1556′da yıkılıp toprakları Rusya’ya ilhak edildi. Bu nedenle şimdiki Stavropol Kray’ ında bir Nogay nüfus yaşamaktadır.

Astrahan HanlığıAltın Orda‘nın yıkılmasından sonra başkenti Astrahan olmak üzere Cengiz Han‘ın oğlu Cuci‘nin ulusuna bağlı Toka Temür sülalesinden Kasım Han tarafından kurulmuş ve 1466 – 1554 yılları arasında hüküm sürmüş bir hanlıktır. Zaman zaman Kırım Hanlığı vasıtasıyla Osmanlı Devleti’nin nüfuz alanına girmiştir.

Aslı adı “Ejder Hanlığı” (Ajdarhan) [kaynak belirtilmeli]olan ve Ruslar tarafından sonradan değiştirilen Astrahan Hanlığı, Hazar Denizi‘nin kuzey kıyılarında önemli bir ticaret merkezi olarak, 88 yıl boyunca egemen olmuş; ancak sürekli taht mücadeleleri sonucunda zayıflamış ve 1556 yılında Rus Çarı Korkunç İvan tarafından yıkılmıştır.

Rusya’nın Kazan ve Astrahan hanlıklarını yıkarak doğuya doğru genişleme siyasetinden rahatsız olan Osmanlı Devleti Orta Asya’daki Türk Hanlıklarının da kendisinden yardım istemesi üzerine 1563 yılından beri Rusya’yı durdurmak için Astrahan’a yapmayı planladığı bir seferi ancak 1569 yılında yapabilmiş ama hem ordu kumandanlarının kendi aralarındaki anlaşmazlıklardan hem de Kırım Hanı’nın bu kumandanlarla arasındaki anlaşmazlıktan dolayı bu seferde istenilen neticeye ulaşılamamıştır. Buna rağmen Rusya’nın barış istemesi üzerine 1570 yılında yine de Osmanlı ve Orta Asya Türk Hanlıklarının lehine bir barış antlaşması yapılabilmiştir.

Bugün Astrahan ve çevresinde yoğun Türk nüfusu bulunmaktadır.

Astrhan hanları

Xacitaxan Xanlığı
Хаҗитархан Ханлыгы
Astrakhan Hanlığı
Hanlık
 
1446 – 1556 
BaşkentXacitarhan
Resmi diliTatarcaNogayca
DiniSünni İslam
YönetimMonarşi
Han
– 1466-1490Kasım Han
– 1554-1556Devriş Gazi
Tarih
– Kuruluş tarihi1446
– Yıkılış tarihi1556

Astrahan (Astırhan) Hanlığı

Astrahan Hanlığı

 İtil (Volga) Nehri’nin Hazar Denizi’ne döküldüğü yerde

 Astrahan şehrinde kurulmuştur (1466). Astrahan şehrinin asıl adı Hacı Tarhan idi. Altın Ordu hanlarından Küçük Muhammed’in torunu Kasım Han tarafından kurulan bu hanlık

 ancak 91 yıl bağımsız kalabildi.

Astrahan mıntıkası

 Orta Asya ile Güneydoğu

Avrupa bozkırları arasında tabiî bir geçit teşkil ettiği için asırlarca Türk kavimlerinin doğudan batıya doğru giden akınlarına ve bunlar tarafından kurulan birçok devlet teşkilâtlarına sahne olmuştur. Biz burada 5. asırda Bulgarlar’ı 7-10. asırda Hazarlar’ı 10. asırda Peçenekler’i 11. asırda Kumanlar’ı buluyor ve nihayet 3. asırdan itibaren Moğollar’ın rehberliği altında harekete geçen yeni 

ve kuvvetli bir dalganın gelmesiyle Altın Ordu adı altında büyük bir devletin kurulduğunu görüyoruz.

15. asrın sonlarına doğru merkezî kuvvetin zayıflaması ile dağılmak mecburiyetinde kalan Altın Ordu devleti sahasında Kazan Kırım hanlıkları ile Nogay Ordası yanında payitahtı Astrahan olmak üzere Küçük Muhammed’in torunu Mahmud oğlu Kasım Han tarafından bir de Astrahan Hanlığı tesis edilmiştir (1466). En mühim ticaret yolu üzerinde bulunduğu ve zenginliği yüzünden komşu devletler ile göçebe kabileleri celbederek bunların daimî hücumlarına maruz kaldığı için iç istikrarını bulamayan bu Türk hanlığı güçlü ve devamlı bir varlık gösterememiştir. Ahalinin büyük bir kısmının göçebe olup merkezî hükümetten ziyade kendi beylerine bağlı kalmaları da Hanlığın zayıflamasına sebep olmuştur.

Astrahan Hanlığı Kasım Han (1466-1490) ile kardeşi Abdülkerim Han (1499-1504) devirlerinde merkezi Saray olmak üzere eski Altın Ordu’nun bir kısmında hüküm süren amcaları ile işbirliği temini sayesinde nispeten sakin bir hayat yaşamışsa da devletin son devirleri bilhassa Kırım Hanı Mengli Giray’ın Saray’ı tahribinden sonra (1502) komşu Kırım Hanlığı ile Nogay Orda’sının bu mıntıkayı kendi nüfuzları altında bulundurmak için yaptıkları mücadeleler içinde geçmiştir. Bu mücadelelerin iç vaziyeti ne kadar sarsmış olduğunu hanların sık sık değişmeleri de açıkça göstermektedir.

Rus Çarı IV. İvan Kazan Hanlığı kuvvetlerini mağlûp edip Kazan’ı zaptettikten sonra (1552) Astrahan üzerine asker sevk ederek kendi tabii sıfatıyla Şeyh Haydar oğlu Derviş Han’ı tahta geçirmiş (1554) fakat Derviş Han’ın Ruslar aleyhine Kırımlılarla münasebete girişmesi üzerine tekrar asker sevk edip Astrahan Hanlığını Çarlığa ilhak etmiştir (1557). Derviş Han kaçarak Azak kalesine sığınmıştır.

Gerek yerli Türk kuvvetleri ve gerek Kırım ve Türkiye Ruslar’ın buralara kadar uzanarak Türkler’in arkasına düşmelerinin iyi bir netice vermeyeceğini anlamışlar ve mühim mıntıkanın Türkler elinde kalması için çalışmışlardır. Fakat kuvvetlerin birlikte hareket etmelerinin temin edilememesi bu yoldaki teşebbüsleri neticesiz bırakmıştır. Bu yüzden Kanunî Sultan Süleyman’ın 1563’te yapmak istediği sefer Malta seferi de araya girdiği için yapılamamıştır.

II. Selim Han devrinde Sokullu Mehmed Paşa gerek İran seferi için nakliyatı ve gerek Türkiye ile Türkistan arasında ulaşımı temin etmek için Don ile İdil (Volga) nehirleri arasında bir kanal açarak Karadeniz ile Hazar denizini birleştirmek istemişti. Bu maksatla Astrahan seferine karar verilmiş ve 1567’de seferin maddî ve manevî bakımdan zarurî olduğu izah edilerek Kırım Han’ına yazı gönderilmişti.

Nihayet 1569 senesinin ilkbaharında Kefe Beyi Kasım Bey kumandasında 3000 yeniçeri ile 20.000 sipahi gönderilmiş Silistre Niğbolu Köstendil Amasya Canik ve Çorum alay beyleri ve 30.000 asker ile Devlet Giray da onlara katılmışlardı. Bu kuvvetler himayesinde kanalın kazılması ancak başlanmakla kalmıştır. Karadan hareket eden kuvvetler Eylülde Astrahan yakınlarına gelince kışlamak üzere bir istihkâm da yapılmağa başlanmıştı. Fakat asker arasında yayılan haberlerden kuşkulanan Kasım Bey Devlet Giray’ın da teşviki ile ağaçtan yapılmış olan istihkâmları yakarak 20 Eylül’de Kırım’a geri çekilmek mecburiyetinde kalmıştır.

III. Murad Han zamanında Astrahan meselesi tekrar gündeme gelmiş Rus Çarı nezdinde teşebbüsler yapılmış ve nihayet bir sefere karar verilmişse de bunun da arkası gelmemiştir. Böylece düşmanın kuvvetinden ziyade Türk zimamdarlarının kendi aralarında anlaşamaması yüzünden bu Türk ülkesinin mukadderatı uzun bir zaman için tayin edilmiş oldu.

Astrahan şehri Altın Ordu Devleti’nin başlangıçlarında eski Hazar Devleti’nin merkezi olan İtil şehri civarında şehrin sağ sahilinde kurulmuş ve ticaret limanı olarak ehemmiyetini bugüne kadar muhafaza etmiştir.

İbn Battuta’nın “büyük çarşıları havi pek güzel bir şehir” diye tarif ettiği bu şehrin o zamanlarda hanların yazlık ikametgâhları olduğu anlaşılıyor. A. Kontarini şehrin hanın üç yeğenine ait olduğunu ve bunların da burada yalnız kışın birkaç ay kaldıklarını alçak duvar ile çevrilmiş olan bu büyük şehrin evlerinin pek iyi olmadığını ve yakında tahrip edilmiş olmaları icab eden büyük binaların harabeleri bulunduğunu zikrettikten sonra şehrin evvelce mühim ticaret merkezi olup Bizans’tan Don yolu ile her nevi malın geldiği söylendiğini kaydediyor.

Şehir 1395/1396’da Timur Han tarafından tahrip edilmişse de 15. asırda bilhassa Altın Ordu’nun payitahtı olan Saray’ın inhitatından sonra tekrar ticaret merkezi olarak eski ehemmiyetini kazanmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer Paylaşımlar

ŞINLAR

Şobanlık degenın aruv şiyCantayda catBostanlarda karbuz kopKırslada sat **************** Bugun…