0 Comments

–>

 Kazak kimliğinin gerçek yaratıcısı şejire (şecere) geleneğidir. Geleneksel olarak her Kazak erkeğinin yedi atasını bilmesi zorunludur. Bu gelenek bir çeşit kişisel tarih ve geçmişle köprü oluşturur. Bu, aynı zamanda Kazakların efsanevi soykütüğü halini de alır. Yazılı ilk üç şecerede (Meşur Jusıp Köpeyulı 1873, Şekerim Kudayberdiulı 1911, Muhamedjan Tınışbaev 1925) bütün Kazak boyları ve tabi bütün insanoğlu usta bir şekilde tarihin efsanevi parçaları boyunca bu soy ağacına yerleştirilmiştir.Şekerim Qudayberdinin  TÜRİK, KIRGIZ-KAZAK VE HANLAR ŞEJİRESİ

Şekerim Qudayberdinin eski devirlerdeki Kazak hayatını canlandıran ve yaşadığı dönemin sosyal görüntülerini anlatan muazzam eserlerinde, farklı kültürlerin çeşitli tipteki düşünceleri ve onların karşılıklı ilişkilerinin ortak yönleri ele alınmıştır. Onun kendi kendini yetiştirip, Türkçe, Arapça, Farsça ve Rusça öğrenmesinde ve devrinin tanınmış Kazak ayaklılarından birisi olmasında, Kazak halkının büyük şairi Abay Kunanbayulı’nın büyük tesiri vardır. 

11 Temmuz 1S5S tarihinde Şıngıs dağı eteklerinde yer alan şimdiki Doğu Kazakistan’ın Abay ilçesinde dünyaya gelen ve genç yaşta babasını kaybeden Şekerim’i, amcası Abay, kendi rehberliğinde yetiştirmiştir. Abay*m genç yaşta ölen ağabeyi Kudayberdi’nin oğludur.

Şekerim’in eski devirlerdeki Kazak hayatını canlandıran ve yaşadığı dönemin
sosyal görüntülerini anlatan muazzam eserlerinde, farklı kültürlerin çeşitli tipteki
düşünceleri ve onların karşılıklı ilişkilerinin ortak yönleri ele alınmıştır. Onun kendi
kendini yetiştirip, Türkçe, Arapça, Farsça ve Rusça öğrenmesinde ve devrinin
tanınmış Kazak ayaklılarından birisi olmasında, Kazak halkının büyük şairi Abay
Kıuıanbayulı’nın büyük tesiri vardır. 11 Temmuz 1S5S tarihinde Şıngıs dağı
eteklerinde yer alan şimdiki Doğu Kazakistan’ın Abay ilçesinde dünyaya gelen ve
genç yaşta babasını kaybeden Şekerim’i, amcası Abay, kendi rehberliğinde
yetiştirmiştir. Abay*m genç yaşta ölen ağabeyi Kudayberdi’nin oğlu olan Şekerim,

Şecere’nin büyük böKimlerinden biri “Kazakların Kökeninin Nereden Geldiği
Hakkında” olarak adlandırılmıştır. Bu bölümde Kazak halkının kökeni, tarihi ve
Kazak hanları, Kazakların üç cüzü ve onların uruklaıı ile ilgili ayrıntılı bilgi verilmiştir.
Şecere’de Kazak halkının coğrafyası, sosyal dununu, örf-âdeüeri hakkında da çok
değerli bilgiler bultunmaktadır.

Şekerim şeceresinde belgeleri hangi kaynaklardan aldığına dair de bilgiler vermiş,
belgeleri karşılaştırarak kendi fikrini de ortaya koymuştur. Şecerenin esas değeri,
Şekerim’in sadece Kazakların şeceresini yazmayıp, “Istanbul’dagı Osmanlı hem Türk
Sultandan/istanbul’daki Osmanlı ve Türk Sultanları”, ‘Tarsı’dagı hem Zakavkazdaki
Türk Nasili/Iran’daki ve Kafkaslardaki Türk Nesli”, “Künşıgıs Türkistan’dagı
Türkter/Doğu Türkistan’daki Türkler” adlı bölümlerinde Şartlar, Özbekler, Nogaylar,
Başkurtlar, Kalmukİar ve Tölevitler, Türkmenler, Yakutlar, Uranhaylar ve diğer Türk
topluluklarından da söz etmesinden kaynaklanmaktadır.Kudavberdiulı, Şeceresini “Maqsud” adlı şu şiiriyle tamamlamıştır:

Bir alla bagettim sansız şükir.             Bir Allah, verdiğine sonsuz şükür,
Qalgan joq zaya bolıp qılgan pikir.     Kalan yok ziyan ohıp kılan fikir.
Bitirdim türik-qazaq sejiresin.            Bitirdim Türk-Kazak şeceresini,
Bolsa da kemşilikti, qisıq pikir.          Varsa da eksiği, eğrisi bügrüsü.
Jazganda maqsatım köp menin tağı    Yazarken maksadım çoktur benim dahi,
Qazaktın qarangı edi artqı jağı           Kazak’ın karanlıktı arka tararı,
Munı okıp ata jönin bilgen qazaq.      Bunu okuyup soyunu bilen Kazak,
Artımnan duğa qılsan dedim-dağı      Ardımdan dua etsin dedim dahi.
Qur şejire demeniz munın özin.         Sadece şecere sanmayın bunun özünü,
Oylanız gıbrat  alıp erbir sözin.          Düşünün ibret alıp, her bir sözünü.

bir kazak akını şäkerim qudaberdiulı şejeresinden bir bölüm 

türiktiñ ‘saqa’ degen bir tabı edi ol,      türk’ ün ‘ saka’ adlı bir boyu

tavına gimalaydıñ barıptı sol.              himalaya dağına varmış.

saqadan ‘qañlı’ degen tap bölinip,      saka’ dan kanglı adlı bir boy bölünüp

baruvğa ruvm jerine tartıptı jol.          rum toprağına doğru yol almış.

solardıñ ketkenine jeti jüz jıl,            onlar gideli yedi yüz yıl,

artıldı biraz odan munı da bil.            hatta daha fazla bunu da bil.

kez bolğan kezip jürip zor baqıtqa,         rastlamış gezerken büyük bir bahta 

qanday baqıt berdi qayrat sonı esep qıl.  nasıl bir baht verdi kader ona?

qañlı nıñ qanı bolğan qiya degen ,           kanglı’nın kiya adlı bir hanı,

jer alıp, erlik qılıp, el biylegen.                fetihler , kahramanlıktır şanı.

ol ölip, jalğız ulı er süleymen,                  han ölünce tek oğlu süleyman

ol jerden qayta köşip, jönep bergen.       göç etmiş yine oradan.,,

fırat tıñ dariyasına kelip jetken,                fırat nehrine ulaşmış süleyman,

suv tasıp, nöser javıp, asqan şekten.        sağanak yağış, su taşmış,

sel olmuş. aldı-artıña qaza kelse qarata ma,  belâ geliyorum der mi?

qapıda er süleymen suvğa ketken.           suya gömülmüş süleyman.

talaptı tağdır oğan bala bergen,                kaderi ona gayretli çocuk vermiş,

qayratı aqılı artıq dana bergen.                 güçlü, akıl sahibi bir oğlu olmuş.

er tuğrul süleymenniñ jalğız ulı,                  ertuğrul, süleyman’ın tek oğlu,

sol jerde tört jüz üymen qala bergen.        orada dört yüz aile ile kalmış.

köşse de özge qanlı köşpey qalğan,         diğerleri göçse de o göçmemiş,

erlikpen mañındağı elderdi alğan.         erliğiyle komşu ülkeleri fethetmiş.

bir talay, az vaqıtta, äsker jiynap,           az vakitte çok asker toplayarak

er tuğrul esti batır dep atanğan.           ertuğrul’a akıllı batır denilmiş.

xan emes, köp äskerdiñ bası bolğan,       han değil, ordunun başı oldu,

qartayıp, süytip jürip jası tolğan.           yıllar geçti, ihtiyar oldu.

ornına osman degen ulı otırıp,            yerine osman adlı oğlu geçti,

er tuğrul toqsan jasta opat bolğan.         ertuğrul doksan yaşında öldü.

osı osman köp el alıp, xan bolıptı,         bu osman fetihlerle han olmuş,

aqıldı, älem asqan jan bolıptı.             akıllı, dünyaya meşhur han olmuş.

kelgenşe osı kezge sol at öşpey,            bu ad unutulmayıp bugüne gelene dek

osmanlı türik degen dañ bolıptı.          osmanlı türkü  diye şöhret bulmuş.

uğıp al osı sözdi, jas ulandar ,               unutmayın bunları, ey gençler!

öz bavırıñ ol türik te osını añğar .          şunu anla ki öz kardeşindir türkler .

qorıqpa biz qul bolıp otırsaq ta,            korkma, biz kul hayatı yaşasak da

köp şıqqan atamızdan arıstandar .          atalarımızdan çok olmuş aslanlar .

şıñğıs tıñ ülken ulı joşı xan ğoy,            cengiz han ‘ın büyük oğlu cuçi han

balası batuv  dağı batır jan ğoy.            onun oğlu batu dahi batır han.

sart, noğay, qazaq, qalmaq, qırğız, qıpşaq,  sart, nogay, kazak, kalmak, kırgız, kıpçak

basında bäri sağan qarağan ğoy.           hepsi de sana tâbi idi bir zamanlar .

orıs tı alğaş alğan batuv özi,               önce rus ‘u tâbi etmiş batuv kendine,

mıñ eki jüz qırıq üş jıldıñ kezi.             bin iki yüz kırk üç tarihinde.

sağımğa sadaq ilgen sayıp xan dep,        gökyüzüne sadak asan sayıp han 

batuv ğa qoyılğan at laqap sözi.            batu ‘ya takılan ad budur işte.

batuv men bir tuvısqan toqaytemir ,       batu ile akrabadır tokaytemir ,

köşpeli kök ordanı sol biylep jür .           göçebe gök ordu’ yu yönetir .

bizdiñ el onda qazaq atanğan joq,          bizim halka orada kazak denilmezdi,

sart, noğay, qazaq, qalmaq tuqımı bir .    sart, nogay, kazak, kalmuk , soyları bir . 

batuvdıñ jurağatı özbek  xan,              batu’ nun akrabasıdır özbek han ,

tusında bolğan eken, el musılman,         zamanında halkı olmuş müslüman. ‘

din qaldı özbekten’ degen maqal,        “ din özbek’ten kaldı” denen söz

qalmaydı äli künge avzımızdan.           düşmüyor hâlâ ağzımızdan.

temirxan toqaytemir jurağatı,           temirhan, tokaytemir ‘in akrabası

ormambet  xan deytuğın laqap atı.        ormambet han onun lakap adı.

aynıtpay atasınıñ ornın basqan,           atasının işini devam ettiren

türik tiñ o dağı bir asıl zatı.                o dahi türk ‘ün asil zatı.

mıñ tört jüz qırıq jıl kelgende,             bin dört yüz kırk tarihinde

ormambet qaza jetip, ol ölgende.          ormambet eceli gelip ölünce,

talasıp zor xandıqqa usaq xandar ,         büyük hanlık için kavga eden ufak hanlar ,

bıt-şıt qıp noğaylını tört bölgende.        paramparça edip nogayları dörde böldüler .

aştarxan, qırım, qazan qalasında,        astarhan, kırım, kazan yerinde

bolıptı üş bölek xan talasında.             üç hanın gözü bu topraklarda.

biylegen bergi şetti abılqayır ,              bir bölümünü yönetmiş abılkayır

mıñ tört jüz elüv jıldıñ şamasında.          bin dört yüz ellilerde.

osı kez bizdiñ qazaq atanğandıq,          işte o zaman bize kazak denilmiş,

(Not: Şekerim Qudayberdiye göre Nogaylar dörde bölünüyor,Astarhan, Kırım, Kazan, Ebulhayr Hanın yönettiği bölüm şeklinde Kazaklar henüz Nogaylarla birlikteydi, Ebulhayr döneminde artık Kazak denmeye başlanmıştır diyor. (Canıbek ve Kerey Hanlar Ebulhayr döneminde Kazağa çıkmışlardı) ve aşağıda şecerenin devamında, Janıbek Hanın Nogayları yöneten kanunu vardı diyor, yani Janibek Nogayların bir kısmını alıp götürmüş ve Kazak olmuştur/Otoriteyi reddetmiştir şeklindeki görüşünü belirtiyor.

türik te bir ädet bar eski zañdıq.             türk’ ün bir adeti var eskiden kalmış,

tamızıp qanın sütke qosıp işip,                kanını damlatıp süte içerek

‘ anda’ dep jasaydı eken tuvısqandıq.     “ anda ” diye olurlardı kan kardeş.

 tuvısqa anda bolğan qaramaydı,           başka akrabaya böyle yapmazlar ,

jaqın dep qan qosılmay sanamaydı.        kan karışmadan yakın tutmazlar .

işse de qay ruvmen qanın qosıp,            hangi boyla bu sütten içerse

bir tuvğan jaqınım dep bağalaydı.          kardeşim, yakınım diye severler . 

                                                           bütün kabile başları toplanmış,

anda bop qan qosılğan qarındası,          birbiriyle anda diye kan kardeş olmuş.

‘el bolıp öz erkimen tağı jürgen’ .          “ kimseye bağlı olmadan, yalnız yaşayan” 

degen söz qazaqtıqtıñ mağınası.            işte budur kazak ‘ın manası.

qazaq tın äz jänibek xanı bolğan,          kazak’ın az janibek han ‘ı vardı,

biylegen sırtın noğay zañı bolğan.          nogayları yöneten kanunu vardı.

arğınnıñ arğı atası dayır qoja,                argın ‘ın atası dayır hoca diye

deytuğın bir ädil biy janı bolğan.            çok adil bir beyi vardı.

ol biydi abılqayır jaqsı körgen,              bu beyi abılkayır çok sevmiş,

‘ aqjol’ dep oñ tizeden orın bergen.      ‘ akyol’ diye sağ tarafından yer vermiş.

qobılandı qaraqıpşaq batır edi,              kobılandı, karakıpçaklar’ın  kahramanıydı,

namıs qıp, kündestikpen saytanğa ergen.   kıskançlıktan şeytana uydu.

öltirgen anda jürip aqjol biydi,             öldürmüş avdayken akyol beyi

qazaqqa osı jumıs avır tiydi.                 bu haber kazakları çok üzdü.

qısasqa qobılandını öltirem dep,           kobılandı ‘yı öldürüp öç alırım diye

jar salıp äz jänibek xalqın jiydı.            az janibek halkını toplayıp söyledi.

jalınğan üş kisiniñ qunın al dep,            yalvarmış, “ üç kişi değerinde kan hakkı al”

almağan kerek emes bizge mal dep.    almamış, “ bize hacet değildir mal” .

bermegen abılqayır qobılandı nı,          vermemiş abılkayır , kobılandı’ yı

qalğan el munı öltirsem buzılar dep.     bunu öldürürsem baş kaldırır halk.

sondıqtan ökpe qılıp, qazaq köşken.   bu yüzden öfkelenen kazaklar bölünmüş

qıpşaqtı şavıp janşıp qattı öştesken.     kıpçakları basıp ezmiş, savaşmış.

şuv dağı şağatay dıñ näsilinen,              çu’ daki çağatay’ ın neslinden

qaramaymız toqaytemir xanğa desken.    tokaytemir han’a boyun eğmeyiz ” diyerek                         

äskerin üşke bölgen äz jänibek,             ordusunu üçe böldü az janibek,

ulı jüz, orta jüz ben kişi jüz dep.             ulu cüz, orta cüz ve küçük cüz diye.

şağatay tuqımı men axmet alaş,              çağatay soyu ile ahmet – alaş

üstinen köşpeli eldiñ tuvğan biylep.         göçebe halkı yönetiyordu.

ol kezde qazaq, qalmaq jerge talas,        kazak ile kalmuk düşmandı o zamanlar ,

bolsa da tuqımı bir qanı aralas.               olsa da aynı soydan, kardeşler .

axmet ti äzireyildey alaşı dep,                 ahmet ‘e azrail gibi diyerek

qalmaqtar onıñ atın qoyğan alaş.             kalmuklar ona alaş adını takmışlar . 

mıñ bes jüz jıl tolarda batır şaybaq,         bin beş yüz yılında batır şaybak,

näsilin ämirtemir tügel aydap,                  timur han’ın neslini kırarak

samarxan, buxaranı tartıp alıp,                semerkand, buhara’yı ele geçirmiş,

kelipti täşkenge de ottay jaynap.            taşkent’e de gelmiş ateş gibi parlayarak. 

soğısqan oratöbe degen jerde,               savaşmış oratöbe denilen yerde,

uqsağan ağızğan qan aqqan selge.          akan kanlar benzemiş sele.

özbek öz ağam dep, sart sadağam;        “özbek öz ağabeyim, sart da feda olsun”

bolısqan qazaq sonda şaybaq erge.       diyerek yardım etmiş kazaklar , şaybak ere.               

bul şaybaq, abılqayır nemeresi,           bu şaybak, abılkayır’ın torunudur,

ataqtı özbektiñ şöberesi.                    ünlü özbek han’ın da torununun oğludur.

öltirip alaş xandı, täşkendi alğan,        alaş han’ı öldürüp taşkent’i aldı,

üyirin qayta taptı degen osı.               kendi sürüsünü buldu demek budur işte.

balası äz jänibek qasım edi,               kasım, az janibek’in oğluydu,

atağı sol soğısta asıp edi,                   savaşlarda ünü yayılmıştı.

qasımnıñ qasqa jolın sol şığarıp,        ‘kasım’ın aydın yolunu’ çıkarıp

täşkenniñ altın tağın basıp edi.           taşkent’in altın tahtına oturmuştu.

qasımnıñ balası edi sığay xanıñ,         kasım’ın oğlu sıgay han tur edi

tügel biylep täşken mañın.                  bütün taşkent’in âmiri idi.

sıgaydıñ balası edi tävekel xan,           sıgay’ın oğlu tavekel han aytayın

sart täşkendi qayta alğanın.                  sart, taşkent’i nasıl aldı anlatayım.

mıñ bes jüz toqsan segiz jıldıñ kezi,       bin beş yüz doksan sekiz yılı idi,

tursın xan täşkendi alıp, sol biyledi.        tursın han taşkent’i ele geçirip yönetti.

türikke sart atanğan xan bop turğan,      türkler bu hana sart demişler
bul tursın, şaybaq erdiñ tuqımı edi.        bu tursın, şaybak batırın soyundan idi.

esim xan, tävekelden tuvıp qalgan,        esim han, tavekel’in oğlu idi,

‘esimniñ eski jolı’ zañ şığarğan.           “ esim’in eski yolu” yasası ondan kaldı.

öltirip tün işinde tursın xandı,             öldürüp bir gece tursın han’ı täşkendi

sarttı şavıp, qaytıp alğan.          sartlarla savaşıp taşkent’i geri aldı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer Paylaşımlar