MAMAY

Nogayların başına geçen Seydak Mirza Ruslarla ilişki kurmuş, bu durum bazı Nogay mirzalarını rahatsız etmişti, Seydakın 1540 yılında ölümünden sonra, yerine Musanın kardeşi Şeyh Mamay geçti.
Bir kaynakta 1537-1541 yıllarında Kekobat olduğu, 1541-1549 yıllarında Biy olduğu yazılmaktadır.
Şeyh Mamay 1930 larda Yayık yakınlarından Kazan yakınlarına kadar olan bölümü yönetiyordu.
Mamay destanında mamayın soyu şöyle anlatılır
Mamay ile diğer Nogay mirzalarının arasındaki kardeşlik bağı da şu şekildedir.
OKAS: Nogay Ordası ‘ndaki hanlık süren Edigenin oğlu Nureddinin oğlu Okas’tan üç oğul kalmıştır Musa Bey,Yamgurşı Bey, Mansur Bey.
MUSA: Okas’tan sonra Nogay Ordasında Musa hanlık sürmüştür. Mansur, Kırım’a okumaya gidince, orada evlenip kalmıştır. Yamgurşı öldükten sonra ondan Agıs isminde bir oğlan kalmıştır.Daha önce bahsedildiği gibi, Musa Bey’in iki hatunundan on iki oğlu varmış.;
MAMAY: İlk hatunundan yedi oğlu olmuştur, Yusup, Ali, Kasım, Sığım, Dosım, Sımayıl ve diğeri. Bunların her biri bir anadan doğmuş yedi kardeştir. Bu yedisi Musa ‘nın ilk hatunundan doğan oğullandır.İkinci hatunundan da beş oğlu olmuştur, Alşagır, Mamay, Sıydak, Yanmuhambet, Yavkaştı bunlar da bir anadan doğmuş beş kardeştir. Bunlar da Musa’nın ikinci hatunundan doğan oğullandır. Alşagır Mirza öldüğünde, Orak adında tek bir balası kalmıştır.Yamgurşı’dan kalan Agıs da, Alşagır’dan kalan Orak da Musa Bey’in ikinci hatunundan doğan beş oğlu ile birlikte büyümüştür.
Mamayın Kazan hanları ile akrabalık ilişkisi vardı, Annesi bir Nogay Begümü olan Kazan Hanı Safa Giray, Mamayın kız kardeşi ile evlenmişti, Kendisi Kazan hanlığı içinde meydana gelen bir mücadele sırasında Mamaydan 30000 civarında asker yardımı almıştı, Bu kuvvetlere onun büyük oğlu kumanda ediyordu, Çok kısa bir süre sonra Safa Giray tahttan indirilmiş, Mamayın kızkardeşi de baba evine dönmüştü, Safa Girayın yerine genç Can Ali Kazan hanı olmuştu, Can Ali az sonra Mamayın kardeşi Yusuf Mirzanın kızı Süyünbike ile evlenecekti.
Kırım Hanı Muhammed Giray Moskova ve Leh işini hallettikten sonra hem aşağı İdil
sahasını hâkimiyeti altına almak hem de Moskova seferi esnasında Kırım’a saldıran
Astarhanlılardan intikam almak amacıyla Nogay mirzalarından Mamay ile ittifak kurdu.
1523 yılında büyük bir ordu toplayarak Hüseyin Han idaresindeki Astarhan’a saldırdı. Şehri
ele geçirdi. Oradaki Nogay kabilelerini kendi hâkimiyeti altına alarak hanlığın idaresine
nezaret etmeleri için oğulları Gazi Giray ve Baba Giray’ı bir-kaç mirza ile beraber gönderdi.
Bunlar Nogay kabilesine kötü muamelede bulundular. Bu zulmü işiten Muhammed Giray
Han, mirzalara ve kendi oğullarına kızdı. Onları tekdir etti. Zulmü men için şiddetli emirler
verdi. Giraylar ve mirzalar Hanın bu emirlerinden dolayı ona darıldılar. İşte bu vakıa üzeri-
ne hana adavet bağlayan mirzalar ve Giraylar dahi babaları aleyhine çalışmaya başladılar88.
Ayrıca Muhammed Giray Han’ın Astarhan seferinde ittifak kurduğu Nogay Mirzası
Mamay’ın kardeşi Agiş, Muhammed Giray Han’ın Astarhan’ı ele geçirerek hâkimiyet alanını
genişletmesinde kardeşinin ona yardımcı olmasından yakınmış ve kendisini uyarmıştı. Zira
Muhammed Giray’ın kendilerine de saldıracağından çekinmekteydi. Eğer ona engel olmaz-
salar Kırım Hanlığı tüm Nogay ordasına hâkim olabilirdi. Bunun üzerine güçlerini birleşti-
ren Nogay mirzaları zaferin sarhoşluğuyla tedbirsiz hareket eden Muhammed Giray’a saldı-
rarak onu ve kalgası Bahadır Giray’ı öldürdüler. Böylece Astarhan Hanı da onların yardımıy-
la tahtına kavuştu(NOT:Bir hikayede biz yazalım, Kendisine yardım ettikleri halde Nogaylara kötü davranan Kırımlıların davranışları Muhammed Girayı kızdırmışsa doğal olarak asıl Nogayları kızdırmıştı, Yardımın, dostluğun karşılığı bu olmamalıydı, hem yardım edeceksin hem hakaret edileceksin, Bunun anlamı tüm kültürlerde dostluğa ihanetti, kalleşlikti , Davranışlar Agişin söylediklerini doğruluyordu, Bunların sorumlusu doğal olarak Muhammed Giraydı)
1535 yılında Taybugalılardan Kasım Bek, Nogay Mirzası Şeyh Mamaya karşı savaştı.
Kırım ve Kazan hanlıkları Ruslara karşı ittifak etmişlerdi. 1537 yılının 17
Ekimi’nde Bütün Rusya’nın Büyük Knezi İvan Vasileviç kendisine gelen Astarhan elçilik
heyetini kendi oğluyla beraber Astarhan’a Abdurrahman Han’a yolladı. Ancak Nogay Tatar
mirzalarından Mamay’ın adamları bunlara saldırarak kovdular. Bundan sonra Astarhan’a
gelen Nogay mirzaları şehri ele geçirerek Abdurrahman Hanı tahttan indirdiler ve yerine
Derviş Ali Hanı geçirdiler
İsmail Mirza, Rus hâkimiyetini kabul etmiş, İsmail Bey’in kardeşleri Mamay Mirza ve Urak Mirza ise Ruslara düşman olmuşlar, daha sonra da öldürülmüşlerdir.Şeyh Mamay 1549 yılında öldü.
1556 yılında da Astrahan Hanlığının Rusya’ya bağlanmasından sonra Nogaylar da dağılmaya başlamışlardır. 1552-1558 yıllarında Batı Kazakistan’da İdil ve Yayık havzasında büyük bir kıtlık yaşanmıştır. Göçebe olan ve hayvancılıktan gelir sağlayan Nogay Türkleri bu kıtlıktan çok etkilenmişlerdir. Zamanla Nogay mirzaları arasında da anlaşmazlıklar çıkmaya başlamıştır.
İsmail mirzanın 1549 yılında ölen ağabeyi Şeyh Mamayın oğulları Nogay Ordadan ayrıldılar, onlar altı kardeş idiler, Emba (Cem-Yem) nehrine hareketlenerek, orada Altavul Ordasını kurdular, Altavul Ordası daha sonraları Karakalpakların temelini oluşturacaktı.
Mamay’ın oğlu Yahşi Saat Mirza, Urak’ın oğlu Kadı Mirza ve Yusuf Bey’in oğulları, 1558–1559 yıllarında kendilerine tabi olan halkla birlikte Kafkasya ve Kırım tarafına geçmişlerdir. Bundan sonra İdil’in batısı Kırım tarafı veya Kiçi (Küçük) Nogay, doğusu ise Nogay tarafı veya Ulı (Büyük) Nogay olarak isimlendirilmiştir (Bavbek 1986: 162–163).
Edilde yaşagan Musa-biy dep bolgan. Musa- biydin Asan-abız değen bir dosı da bolgan. Asan- abız başka avılda yaşagan bolgan. Musa-biy’den eki uvıl bar edi deydi. On eki uvıldm yetevi bir anadan, besevi bir anadan. Son, bir aydın bir künlerinde Musa-biy keyfsiz bolganda, oyladı bu: “Bu bolmas. Mennen on eki uvıl bar. Men Asan-abızdı ekelip, uvıllarımdı sınatayım. Kayday bolıp şıgayak eken bulardın akılı-kılıgı.”Bir kün abızdı şakirtti deydi Musa-biy. Asan-abız konakka keldi. Musa dosma bir koydı soydı. Aşadılar, iştiler, balalardı başka termege eltep, yatkardılar. Balalar yatkan son. Musa-biy Asan-abızga aytadı: “Dos, men seni şakıruvımnın sebebi, men özirn de keyfsizben. Balalardı sağa smatayak bolaman.Solar össe kayday bolıp şıgayak ekenler. Bular mennen son on ekisi de birge yaşamayak. Er kimi kılığına köre, hasiyetine köre, yaşayayak. Sulardın enşilesüvi minen vasiyetimdi etip ketsem eken.”- Bolar, -deydi Asan-abız, -eli habarlayık. Balalar uyklasm. Keşe seat on ekide balalardın üstine kirermiz, son kaysı uvılın kayday bolayagm men sağa aytarman. Seat on eki de boldı. Şıraktı aldılar bular. Ol zaman şırak pan yürgenler. Termedin işine kirdiler. Balalar şıraktan-mıraktan bir habarsız, uyklap yatırlarAsan-abız şıraktı kolına alıp balalardı aylanıp şıktı. Musa-biyge ayttı: “Sen kaysı uvılın kalay yatkanın kagıtka yazıp al.” Musa-biy’de kolına kağıt pan kelem alıp, basınnan ayağına yazıp şıktı, yatuvına köre. Son ekevi de kaytıp üyge keldiler.Sonda Asan-abız ayttı: Ey dos! Senin uvıllarının işinde Mamay’dan akıllısı yok. Bek akıllı. Köp edem onıfi akılma yetalmas. Senin uvıllarmmn işinde Oraktan betiri de, tentegi de yok. Agısma da söz yok dedi. Sıydagına da söz yok deydi. Tek Sımayıl değen uvılıfi savlay uvıllarıfidı buzayak. Pitneşi bolayak, dedi. Halktın arasında sonday pitne yüriteyek, senin uvıllarıfidı buzsa-şu Sımayıl buzayak.- Alay bolsa, dos, -deydi Musa-biy, -men sağa sulardı sınatuvımnın sebebi, men vasiyet edip kepeğe kerek bolaman. Men ölgen sofi, sağa ösiyet etip keteyek bolaman. Men ölgen sofi kalay enşileseyeklerin. Bular eli erişi eryakka tayip ta bolmas. Men sulardın en şaluvma. Şu en şaluvına kalay-kalay eteyim eken men? Bu Orak tentek bolayak, betir bolayak, dep aytasın. Olay bolganda, mum kullanuv zor bolayak. Mum Mamay man birse şıgarsam-kalay bolır eken men?- Olla, erüv bolır? -dedi Asan-abız. -Kelüv dep ayttı bir uvılın. Ol bir az mazmun, say akıllı, bakılşı, öpkelevşi bolar dedin. Olay bolganda – dedi Musa, – bu pakır, yangız yaşap da bolmayak. Mum da Mamayga bereyik. Mamay saklasın mum da. Bir tentekti de, bir oysız yazıktı da. – Yarar! -dedi Asan. Agıstı,Sıydaktı ekevin bir eteyek boldı. Üşevin bir eteyek boldı. Süytip bular en şaluvga toktastı. Som man kaldı. Erten turıp, Asan-abız da üyine kaytıp ketti. Bir eki-üş kün ketken sofi, balalardı yiyip kasma ekelip, Musa-biy vasiyetin ayttı. – Men, yaşlar, -dedi, -zelim avırıyman. Bu avıruvdan iygi bolsam da yaray,bolmasam da yaray. Ne bolsa da vasiyet ölim keltirmes değen. Men eteyek vasiyetimdi aytıp koygım keledi.- Ey, ayt atay, ayt! – Aytsam mine şulay: Menim Musa-biy değen atım bar. Men ölgen kün halkka habar yiberersiz. Şulay, şulay dep halktı yiyip, yüreğim süyegen bir- eki hayvannan bir ekisin soyarsız. Mağa tiyişli kepte sadakadı ettirersiz. Men ölgen son Musa- biy din uvılları bulay boldı dep ayttırmassız. Bir yılga deyim bir birinizge haterifiiz kalsa da, öpkefiiz bolsa da, aşşı söylemey, dayanarsız. Bir atadın uvılı da kalmagan en şalmay, ayırılmay. Siz de kalmassız. Bir yılga dayanarsız, bir yıldan son enşilesersiz. Enşilesken zamanda mine bulay enşilesersiz; Balankaş, şulankaş bir bolır, -dep Musa-biy artlı artırman balalarına vasiyetin ayttı bu. Uvılları da: “Sen tınış bol, sen parahat bol”, -dep atalarına ayttılar. Somman bir yeti-segiz ay yatıp, Musa-biy öldü deydi. Sofi bular en salıp bittiler. Musa-biy sav zamanında, beri de doslar, kardaşlar, yuvıklar Musa-biy’ge kelip turgan. Eli yası üyken dep, beri de Mamayga kelgen boldı. Mamaydın halk arasında yürisi köp boldı. Bayağı Kelüvi üyge kelgen musapirdin atma- zatma karaydı. Baylaydı, yem beredi. Orak yas,kolda-yakta toktamaytagan. Dunıyada bu Oraktı terbiyalamaga Mamaydın koli tiymeydi. Arada bir yılma, eki yılma ketti. Asan-abızga bardı Mamay -Atalığım, Asan-abız! -dedi, -atay ölgen son yas üyken bolıp men kaldım. Yürisim, turısım da köp boldı. Keldi ketti de köp. Dunıyada Oraktı bavlıyalmayman men. Soga maslagatlasayık bolıp kelgenmen. – Olla, Oraktı bavlamaga kerek! -deydi Asan. -Eşe, bizim maçada bir bay bar. Onıfi yılkısı da köp. Oraktı eketip sol bayga yılkı baktırmağa bersek, kalay köresiz, atalığım? deydi Mamay, – son da Orak atka-zatka da üyrenir edi.Soga men ak ta tilemes edim. Tegin de berer edim. Tegin zattı bay kişi bek süyedi. Mağa bereyegin bu kededin özine, Orakka, kiyim etip, bir yahşi at minse de, ogar söylemey, yaşavın yahşi etse, terbiya berse, şol boladı edi.-Eşe! – dedi Asan-abız, -ekevimiz eli atka iyer salıp, sol bayga barıp keleyik. Ketip barıp tüstiler. Yolda baraganda bular maslagat ettiler. Bay mınan söylemeğe bir sebep kerek. – Sebebi sol! -dedi Mamay, -onıfi yılkısı bizim yerge tüsedi. Men aytarman: yılkmdı toktat, agay. Yılkmdı yiberip oltırma, “Musa-biyden kalgan uvıllar bir kılıksız uvıllar eken, yılkıdı alat ta ketedi” dep ayttırmayak bolıp, sağa erterek aytıp koymağa kelgemen, dep aytarman men. Barıp tüsken sofi, şaym da işip, bayağı bayga ayttı: – Agay, -dedi, -köresin, bir eki yıllar boldı atam ölgenli. Men de malga-kırga da şıgalmayman, eli bugün keldik sağa. – Ey, ay t balam, yahşilik bolsın! – Bolsa bulay agay. Sizin avlaktan bizim yerge yılkı keledi dep aytadılar. Bügünnen son, agay, bizim yerge yılkmdı yiberme. – Ey, yılladı şa tüsirmeyek edim, balam! – dedi kart, -yılkışım birev, keşe küzetşi karaydı. Kündiz karamağa edem tabılmaydı. Sonm üşin kündiz ketip kalatagan bolır yılkı. Sol kündiz yılkıga karamağa edem tappay turıman. – Ey, sağa men inlerimnin birisin berir edim, – dep Mamay ayttı, -senin akm da, malın da kerek tuvıl edi. Bir erüv etip saklayak bolsan. Kiyindirip, erüv aşahp, süygenin mindirip, mingen zamanda, sen ana attı biyttin, mma baytaldı şüyttin, terlettin-merlettin dep aytpay, süytip saklayak bolsan, men Merminin birisin berir edim. Baydın yanma Mamaydın sözleri yakın. İnişi yılkıdı tüsirse de, inişine bir zat ta aytpas edi.- Ey saklamaytaganım, balam, bertaga munı mağa! Sol zamanda Orak segiz yasma kelip tun edi. Mamay bayağı bayga Oraktı eltep berdi.- Al, atay! -dedi, -yahşi kararsın, yahşi aşatarsın dedi. Ursıspassın, akırmassm, yahşi kiyindirersifi. Atma salagan iyeri-zatı erüv bolsm. Ketti Mamay. Orak yılkı karap kaldı. Orak atka minmege kasanda bek süyedi. Yılkıdı bagadı. Bir kesek zaman ketken son, bir kün Orak yılkıdı bagıp yürgende, kırdan Mamay keldi. Karaydı Oraktın üstin basın, şıraym. Oraktın atı, iyer-turmanı, üsti- bası, şırayı osal körinedi. Sonda Mamay baydın azbarma barıp, tolgaydı.Mamay: Tamın tavga taragan, Butagı aybar karagan, Yarangan delim yapanda, Yalgız bitken tekektey. Atalıklar, delimdi 1 Asırav, saklav köriniz, Tilegini beriniz. Ahırında bu delim Yav kuvmaga kerekti. Tolı harının ulmnan Tuvgan barma delidey. Tuvralaskan künlerde Duşpan basın keser ol. Karsılaskan duşpanga Davıl bolıp eser ol. Son, atın orgıtıp, Mamay bayağı Orakka kaytıp keledi: – Delim, yılkıdı bizim yerge salasıfima? – Salaman, -dedi Orak, -ol kart da süyinedi. Sen bakkanlı beri yılkıdı eketpeydi Mamay. Sen şe yılkıdı üyrettifi, dep aytadı- Erüv, salsan-sal! -dedi Mamay, -men kelip, yılkıdı eketermen. Üyrengen yılkı toktamas. Men küzteşiden yılkıdı ekettirip kapayım. Erten küzetşi yılkıdan kaytıp kelip de aytar: – Orak, yılkıdı sen yamanlıkka üyrettifi. Bu keşe Mamay kelip, yılkıdı alıp ketti. – Nege eketedi, bizim yılkıda ne işi bar Mamaydın? -dep akırırsm-bakırırsın. Ber attı, bu seat ekelirmen men, dep aytarsm bayga. Ol zamanda ol aytar: “Tokta balam, tokta. Olay ekelüv bolmas. Yanına bir kartlar salayım. Tilek salayık, dep aytar. Yanma bir bes-altı kart kosıp yiberer ol seni, dedi Mamay. Yakmlap avılga kelirsif\,yılkı kasanda buruvda bolır. Yetpege turgan zamanda, sen akırırsm, bakırırsıfi. Aytarsm: “Yüriniz, agaylar,yılkı aştan ölmeğe tun, kapap koygan yılkıdı.”- İy, algaspa, balam, algaspa! -dep aytarlar. – İy, algaspaganda ne bolayak? -dep kelirsin de bizin üydin aldma kelip, akırırsm-bakırırsın, söginersifi. Biz birimiz de şıkpaspız. Kelip bazdan yılkıdın avızm aşıp, al da ket. – Erüv! -dedi Orak. Bir keşe Mamay yılkıdı eketip kapaydı. Erten kelip küzetşi ayttı bayga. – Nege berip yiberesifi? -dep Orak akırdı, -ber attı, menbarıp alıp keleyim. Bayağı aytagan kepte, Orakka bir bes-altı kart kosadı. Yakmlaganda, Orak savıp barıp Mamay akırdm azbarına kirip, bakırdı-sögindi, yılkıdın avızm aşıp, aydap alıp ketti.Kartlar da kaytıp barıp, bayağı bayga ayttı:- Olla, yas bolsa da bu ongan zat tuvıl. Beri de korkadı kusaydı munnan. Birevi de şıkpadı kırga. Bizge de karamadı, yılkıdı körgende, ayırılıp şıktı da ketti. Yılkıdı kuvıp alıp keldi. Biz de kaytıp keldik. Bay Oraktı şakırıp aldı: – İy, nettin, balam? Ey, aş bolgan yılkıdı körgende, aşuvım şıgıp ketti. – Ey, ebes etkensin, balam, ebes etkensin. Teris etkensin, dedi.Al endi bay Orakka ne bereyegin bilmeydi. Sonda kart ayttı: – Mine tanla kaladın bazarı. Men barıp, sağa beri zattı da ekelirmen, -dep sol yerde Oraktı kötergişledi. Bazar kün bay kalağa barıp, Orakka bir kümisli iyer de aldı. Kümisli yalav da aldı. Yamışı da aldı. Baslık ta aldı. Ezirli sepken de aldı. Etik te aldı Keltirip, berin de Orakka berdi: “Me, kiy, balam. Attın yahşisin min. Et kerek bolsa, balam, bizden sorap turma, soy, aşa.” Al, solay etip, bu künnen bu yağma Oraktın yaşavı yahşi bolıp başladı. Et kerekse, koy soyadı. Argımak minedi. Süyte süyte yasaydı. Ekinşi bir kere Mamay kelip karadı, bayağı Asan-abız atalık ta keldi. Oraktın astında yorga at, kümisli iyer, kolında kümisli kamışı, şekpen, baslık, kümisli belbav, şırayı tok. – Eli yaray! – dedi Mamay. Süytip Orak yaşay beredi. On yasm bitirip, on birge şıgıp barayatır. Karttın kolmda eki yılma, bir zat turadı. Bir kün Mamay tagı atalığı Asan-abızga baradı. Atalığı Asan-abız man maslagat etpey, Mamaydın bir işi de bolmaydı.- Al endigi! -dedi Mamay, -Orakka bir at karav kerek edi. – Ey, sol baydın yılkısının işimde yokpa eken?- dedi Asan, -yür bir karap şıgayık. Asanday teren akıllı, oylı, sınşı usta ol zamanda bolmagan Nogay arasında.Kettiler. Aprel aydın bas künleri edi deydi. Bir erüv kök te şıgıp, yılkı da otlap tun Mamay attan.tüsip, Oraktın yanına barıp habarlap oltırdı, atalığı Asan-abız yılkıdm işinde kıdırdı. Bir de aylandı yılkıdı, eki de aylandı. Bir şal biyedin kasma barıp toktaydı atalığı, sofi aydap ketedi. Üş, dört kere de aylanadı. Aylangan sayın şal biyedin kasma kelgende, toktap karaydı. Kaytıp barıp, Mamayman Oraktın yanma atalık ta tüsti. – Olla, munda Orakka yaraganday ayvan yok – dedi. Asan-abız, tek munda bir şal biye bar. Şol bir yahşi tukımnan. Burıngı tulpar tukımnan bolgan biye. Kart biye. Balankaş koltıkta, tenizdifi yagasmda kırk yılkı bar. Sol kırk yılkıda bir sarı aygır bar dedi. Bu biye kaşagan künde sol sarı aygırga eketip torıktırsa, sonnan tuvgan kulm Orakka bir zat bolır. Sol şal biye kaşsa, bir uzm arkan kancıgaga baylap yür,kalay şal biye kaşayak bolganlay, yılkıdı tasla da, şal biyedi ıslap yetekke sal da, balankaş koltıkka, tenizdifi yagasmda kırk yılkı turatagan. Edemdi korse, kasıp keter olar. Sen sol yerge eltep arkanla. Sonm küntuvar betinde bir üyken töbe bar. Töbedifi tübinde şukur bar. Sol yerde atındı yiberip, töbedin basında yat ta tur. Yılkı suvdan şıgar. Sarı aygır şabar şal biyege. Torıkkannan son biyedi eltep, yılkıga koşarsın. Tagı kaşsa, tagı da eltersin.- Erüv! – dedi Orak Aprel ayının on yetisi değen kün biye kaştı.Orak biyedi alıp ketip, bayağı aygırga torıktırıp, ekelip yılkıga yiberip koydı. Bular may ayının ızmda, art kimlerinde keldiler. Kelip soradı: – Nettin. Biye kastıma? -Kaştı. – Olay bolsa yahşi! – dedi atalığı Asan-abız, – sorman tuvgan kulın sağa minmege at bolar. Som man kaldılar. Mamay man Asan-abız arada bir kelip, Oraktın amanlıgın bilip yürediler. Oraktın on bir yası da bitti. Biyedin kulınlamaga zamanı da keldi. Keldi Asan-abız yılkıga, biye toltırıp yüri. Biledi şe atalığı Asan ne künde kaşkanm da. Orakka kelip ayttı: – Tanla, birsügün biye kulmlar. Sak bol. Ol biye yatıp kulmlamas. Turagalgan yerinde kulmın taslar. Taslagan zamanda sen neşik te kulındı yerde yatkarmassm. Köterip alıp, yerge tiygistpey, ayaklandırarsm. Kulm yerde yatpasm, suvık kirer.Sommman, bir kün biye kulınladı. Orak kulındı kolma ıslap turıp ayaklandırdı. Yılkı ayvannın balasına ne, bes-on takıykadan ayaklanıp kaladı. Emdi anasın. Mamay man Asan-abız biye kulınlagan bolır, depkelediler. On bes kürmen sofi karasalar, bir sarı erkek kulm tavıptı. – Mine munnan Orakka argımak bolar! – dedi Asan. – Buga at tagayım! – dep Asan-abız sol yerde “Sarazbay” dep at taktı. Kaytıp kettiler. Orak on ekidi bitirip, on üşke şıktı. Tay da birdi kutarıp, ekige şıktı. Bir kün Mamay ayttı atalığı Asan-abızga: – Al endi Oraktı özimizge kaytarayık. – Kaytarayık bolsa, kaytarayık. Ketti bular. Aydap bardı bayga.- Ay atay! – dedi Mamay, -dört yıl Orak senin kolında yürdi, endi mağa da keregedi, bul. Ayıp etpe. Ne zamanda da sen Oraktın atalığısın. Orak kelip-ketip yürir. Oraktı eli özimge, yıymasam bolmaydı. Ol kart bir yıladı, bir uvandı, Amali yok endi. – Eketesen eket, -dedi. Orakka ayttı: “Yılkıdı ekel. Özin süygen ayvanınnan minip ket. İyerindi, yüvenindi, berin de eketersin.” Yılkıdı ekeldirip, bazga saldılar. “Süygen ayvanındı” değen zamanda, Orak barıp bayağı tayga arkan taslap, ısladı. Kelip kart ayttı:”Ay balam! Bu taydan ne şıgayak sağa? Birden ekige barayatkan zat? Yahşi atlar bar, yorga atlar. Birisin minsen!” Mamay ayttı: “Ey yaştıtaga. Orak ta bala, tay da bala. Közi kızatagan bolsa yaraydı.” – Köti kızatagan bolsa eketsin. Onnan yahşi at ta minsin. Yorga attı mindi Orak. Bayağı taydı yetekke saldı. Sol yerde kart Orakka, razı bol dep, hatmınnan aksa ekeldirip, aksa bereyek boldı. Mamay ayttı: – Men sermen ak almağa dep bermegenmen. Saklaganma sav bol. Sergenlerin tamam. Som man akşasm da almay, Mamay Oraktı alıp ketti. Mamay Oraktı yorıkka üyine eltemedi.atalıgı Asan-abızga eltedi. Asan üyinde kondılar. Mamay ayttı Orakka: “İnim, atamız ölgen. Atamızdın dosı Asan-abız bizim atalığımız. Bügünnen baslap biz aytamız Asanga “Atalık Asan-abız” dep.- Erüv, bolar! -dedi Orak. – Erüv bolsa! – dedi Mamay, -taydı atayda kaldırarmız. Atay asırasın, seni üyge eketemen, inim. Seni üyge eketip, bes-altı kün yengelerin minen tanıştırıp, saklap, sofi seni de kaytarıp, atalık Asan-abızga beremen. Seni de, taydı da atalığımız Asan-abız karar, bavlar. Atalıktın aytkanın sen de, ben de tutpaga bonşlımız. Atamız ölip, bu atamızdın ornma kalgan. Buga tınlamağa kerekpiz. Bu aytkan sözdift tüyirin biz yerde kaldırmağa kerek tuvılmız. Şol aytagan kepte yürgen edem bolırmız.- Men de tınlar man! -dedi Orak. Taydı, atayda koyıp, Mamay Oraktı alıp, üyine ketti. Orak Mamayda bir yuma turdı, yubandı, oynadı, küldi. Sofi Mamay onı atma mingizip, atalığı Asan-abızga ekelip kaldırdı. – Atan aytkan zattı etersin. Bir yaka şıgıp, kıdırıp ketpessin! -dedi Mamay.- Ataydan izinsiz bir yaka şıkpan! – dedi Orak. Attı aşatadılar. Yetip yuvırtıp, aylandıradılar. Künde bir-eki kere atka minip ketedi. Kişkey- kişkey tatavıllar kazıp koyıptı. Sonnan ırgıtıp- mırgıtıp, üyrete berdiler. Şol kepte Oraktı da üyretedi. Oraktın küni ketedi. Uzm sözdift kıskası, Orakka on üş yas bitip, on dörtke şıktı deydi. Atka da üş bitip, dörtke şıgıp barayatır. Özi de yuvas bolgan. dörtke şıkkanda bu eki kulaş biyik yerden yukpay ketedi. Künnen künge tatavıldı kefilestire beredi Orakka on dört yas bitken zamanda, Mamay ayttı atalığına: – Solardı alıp, men bir anşılap keleyim. – Bar, balam, bar! -dedi Asan da. Sıydak dep Mamaydın bir inişi bar. Sıydak ta Edildin argı küntuvarma şıgıp, sonda bir halktan alımga aksa yıyagan bolıptı. Mamay inilerin karap- karap, akıl-balık değenlerin er bir yerge işletip tun. Orak ta afi urmaga, anşılamaga süyedi. Mamaydın afişılayık değenin buga makul boldı. Kettiler. Anşılamaga bargan zamanda, Oraktın afişılavı mamayga bir az uşamaydı. Sonda Mamay aytadı:- Ey, inim, senin anşılavm mağa bir az uşamaydı. – Ya nege uşamaydı sağa? Kaşkan zat mennen kutılama? Kuvaman, yetemen, uraman. Uramay yiberemenme? Yibermeymen. – Yok, -dedi Mamay, – er zattın da özinin bir öneri bolmaga kerek. Sen bir zattı da yibermeysin, tek kıynaysıfi. Attı da kıynaysıfi, özin de kıynalasın. Ustalık bolmaga kerek. – Yok, -deydi Orak, -yibermesem – boladı tuvılma mağa? -dep Orak Mamayga karsı söyledi. – Sen mağa til kaytarıp nege kalgansın? Deydi Mamay, men seni asırap-beslep edem ettim. Endi sen mennen usta bolayak bolasıfima? – Men özim bolgaman edem!- dedi Orak. – Erüv eşe, -deydi Mamay, -eli kaytayık. Avılga barıp, karsı bolgan edemdi söylettirermiz. Töre etsin. Sen tüz bolsafi, men sen aytkan man yürermen, inim. Meniki tüz bolsa, sen men aytkan manyürersifi. – Bolsm! – dedi Orak. Yürdi bular. Bir avıldın yanınnan keteyatır ediler. Karasa, bir kıskayaklı eki şeleğin alıp, suvga keleyatır. – Ay karındaş, tokta! – dedi Mamay. Mamay kıskayaklıga aylak bir amalsız edem bolıptı. Bek tınlagan bolıptı kıskayaklıga. “Kız heteri – hak heteri” dep, kıskayaklı aytsa amali bolmaptı. – Bizim bir töremiz bar, -dedi Mamay kıskayaklıga – bizge bir töre etpesen, bulmaydı. Biz anga barıp, Orak pman biraz aşuvlanıp, buzılıp keleyatırmız. – Eteyim töre, -dedi kıskayaklı. Tüsti attan bular. Şeleğin yerge saldı bayağı hatm da. Sol yerde bayağı kıskayaklı yırlap başladı bularga:Oraktın Orak bolmagı, Oralıp üyken tavga minmegi, Ortadan orın almağı 01 da Mamay arkası. Sıydaktın Sıydak bolmagı, Sırdan alım almağı, Sıylanıp el işinde yürmegi, Ol da Mamay arkası. Agıstm Agıs bolmagı, Askar tavga minmegi, Ol da Mamay arkası. Mamaydan sofi körermiz Bu Edildin boyınnan Tiyer meken sizlerge Bir agaştın yarkaşı. Sonda Orak basınnan börkin de alıp, üş keren basın iydi deydi Mamayga: “Bu künnen sofi men senlik. Sen aytkannan men şıkpan.”Sorman sofi Mamay, inilerim asıl boldı dep, bılay bir şatlıkka kiredi. Dav bolsa da, kavga bolsa da özinifi küşin de bilip, kedirin de bilip, Mamaydın halk arasında örmeti boldı. Töre bolsm, zat bolsm, ol zatlarga da basşılık etpege amali boladı.Mamaydın “Mamay töbe” dep Edildin Kaspiy tenizge yuvıklagan yerinde töbe bolıptı.bir habar esitilse, bir maslagat etileyek bolsa, Mamay sol töbedin basma minetagan edi deydi. Kalay Mamay töbedin basma mingenley, Asan-abızlar, Targıllar, halk beri yıyılıp, “Mamay bir maslagat eteyek boladı”, dep yıyılıp, töbedin tögeregine oltıratagan edi deydi. Töbege kelip, Asan-abız bay, kardaşları man halktın aldında maslagatlaspay, Mamay bir işti de etkeni yok. Mamay mınan başka Nogay mirzalarının arasmdagı kardaşlıgı mınavday. Nogay ordasmda hanlık sürgen Okastan üş uvıl kalgan: Musa-biy, Yamgurşı-biy, Mansır-biy. Okastan son Nogay ordasmda Musa hanlık sürgen. Mafisır Kırımga okımaga ketip, sonda üylenip kalgan. Yamgırşı ölgennen sofi annan Agıs değen uvıl kalgan. Bağana aytıp ozdım, Musa-biydin eki hatırunnan on eki uvıl bolgan. bir hatırunnan yeti uvıl, ekinşisinnen bes uvıl. Yusup, Ali, Kasım, Sığım, Dosım, Sımayıl em tagı da birev-olar bir anadan tuvgan yeti kardaş. Müsadifi uvılları. Alşagır, Mamay, Sıydak, Yanmuhambet, Yavkaştı bular da bir anadan tuvgan bes kardaş. Bular da Müsadifi uvılları. Alşagır mirza ölgende, Orak değen yalgız balası kalgan. Yamgurşıdan kalgan Agıs ta, Alşagırdan kalgan Orak ta Musa-biydin ekinşi hatınınnan tuvgan beş uvıl man birge öskenler.Musa öleyatkanda uvıllarma ne keder tatım bolmız dep vasiyet etken bolsa da, ataları ölip, yaslar ösip etkende, eki hatırının balaları biri birisi men otka da, suvga da, yenge de, hanlıkka da talasıp, özleri ara yavlasıp baslaydılar. Sımayıl değeni kardaşlarının işinde özi en kişkeyi bolgan üşin, en kılıplısı, en. elşisi, pitneşi, namart bolıp şıkkan. Ol er dayım kardaşları arasında söz kuvıp, yalgan söz şıgarıp, buzgınlık salıp turgan. Mıradı-kardaşları birin biri öltirse-beri baylık ta, orda da özine kalayık. Sımayıldıft zearinnen, ogırsızlıgmnan tamam bezgen kardaşları da, halk ta, oga “elşi”, “eyleşi”, söz yürgisüvşi, pitneşi değen at koyganlar. Yamgurşı man Alşagır ölgennen sofi Müsadifi uvıllarınm işinde yası üyken bolıp Mamay kaladı. Berisine de bas-köz bolıp yüretagan sol.Kişkeyinde Mamaydı Asan-abız değen bek akıllı, üyken okuvı, bolgan kişi yasıragan. Ol Mamaydın atalığı. Sonın üşin Mamay, Asan-abızdı atasının közinnen körip, er zattı om man kenesken. Bir kere Müsadifi yeti uvılı Yamgurşıdın uvılı Agıstı öltireyek boladılar. Sol mırat pan, Agıstı, esirteyek bolıp, buga bal ayak berediler. Agıs ta bal ayaktı alıp, işeyim depturı. Bu Agısofi külşe dep yılkışısı bar edi. Soga hatını aytadı: “Agıstı Musa- biydin uvılları bal ayakka alıp ketti.” – İy, eketse, eketsin! – Ey, kenede barsan. – Bal ayaktı alıp, Mamay Agıska tolgap tun deydi.Mamay: Arayna mirza Mamay özi aytar: Şokşa buzga yol salıp, Şoklı kılış baylanıp, Şokyalgızım, Sen şe yaman turısın. Sen şe tüser usaysıfi Yeti uvıldm eylesine, zorına. İşindeki elşi yavır sandın Uzm avlap, Ken torlagan torına. Sadağın salpı baylagan, Kazak ulan mal tabar, Al-kara kis ton kiyip, Aylanasm aylanıp, Özin özi kazgan ne tabar? Bayağı bal ayaktı elşi Sımayıl aldı deydi: Sımayıl: Sağırdan kaşkan koyan Şan bolır, Şagma ala kümis yer bolır, Şagmda şaft şıgırgan er bolır, Şagmda şan şıgarmas yamanlar Arka avıldın basında Kökiregi yer bolıp ay, Könili kara yer bolır! Ayaktı tagı da Mamay aldı deydi: Mamay: Töredi yıkkan ağalar Özinnen zorga yolıgar, Al-kara kis ton kiyip, Aylanasın kazganlar, Bir yamanga yolıgar! Sol yerde Asan-abızdın kızı Erüv-Apay tolgaydı: Erüv-Apay: Aytuvlı Erüv-Apay Özi aytar: Orağı mman Mamaydın, . Ormahambeti minen Sıydagın, Oralıp kenes etedi. Oravına kelmeydi, Agaşam menim anavda, Asıl tuvgan biy Mamay, Orağına oralıp, Özindi ala tavdan kulatar. Kalganındı senin Mirza akam, Kara da kazday şuvlatar, Bozaktın aldı boz kamış, Yamgurşı ulı Deli Agıs, Şam-şam bassan sen özin, Ton atındı Kayda tüsip baylarsın? Ahırında, Deli Agıs, Bir yamannan ölersin. Kulak salmasafv, Deli Agıs, . Orak mman Sıydaktm Kenes kılgan sözine, Kaldınbugay Deli Agıs, Köp yamannıfi kolına! Deli Agıs uşıp turıp, bal ayaktı alıp, özi tolgadı deydi. Agıs: Bozaktın aldı boz kamış, Yamgurşıdm ulı Deli Agıs, Anda bılay aytıp tolgaydı: Künde mingen atımdı Künde arkanlap tögermen. Musa-biyden kalgan köp yaman, Kuvıp yolga aydarman. Kara-torım savında Birevdin köpligine yalmman. Kankaday kara basım savında, Müşem savda, men savda, Men birevdin anavda Köpligine yalmman! Sol zamanda, “Sağa ne boldı”, dep Külşe kirip, Agıstı alıp, şıktı deydi. Elşi Sımayıl artırman tolgap kaldı.Sımayıl: Bozaktmaldıbokamış, Yamgurşı ulı DeliAgıs,Kısır edin bıyıl kıs, Bıyıldan sofi, Deli Agıs, Ölsen bolar kıyın is!Elşi Sımayıl Agıstı öltireyik, el bileyik depe korkadı. Sıydaktı öltireyik Sımayıl-Mamaydan korkadı. Endi Mamay alar eli büytip yaşap tursm, eli biz ketemiz Kırımga. Kırımda Mafisır dep bir Nogay mirza bolıptı. Mafisır biy Mamay alardm atası Müsadifi adanası. Ol Kırım hanın kızın özine hatm etip alıptı. Olardan bir ulan tuvıptı. Ol ulanga da at koyıptı Akmırza dep. Akmırza eki yasına kelgen zamanda, ol Kırım hanm kızı da ölip, Mansır da ölip, bayağı Akmırza yetim kaladı. Yetim kalgan son, bu Akmırzadı, Kırım han yiyip, öz kolma yiyenin alıp saklaydı. Bir kün han baladı aldma alıp, oynatıp tun. Bu Nogay mirzalardı Kırım hanı süymegen boladı. “Oy, yiyenim, opım-sopım”, dep uşırıp süyedi, balamnm balası bolsafi da, ata tukımm şa senin, tukım tuvıl av!” Uşırganda, bala korkıp hannın sakalınnan ıslaydı. Oga aşuvlamp, han baladın basın kısadı: “Üyken bolsafi da sizin kavım menim sakalımnan tutayak.” Bek kıskan bolır edi, baladıkı ne, baladın eki közi sokır boladı. Som man Akmırza sokır bolıp ösedi. Akmırza üyken bolıp, Kırım harman tayip, öz aldma yasaydı, sokır emeli minen. Süytip turgan zamanda, Mamaydın bir karındaşı boladı Küse-biyke dep. Sokır bolsa da Akmırza bayağı Küse-biykedi aladı. Mamay da sokır-mokır demeydi, beredi. Yasaydılar. Sonday Mamaydın karmdası Küse- biykeden Bekmirza dep bir uvıl tuvadı. Al Bekmırza da asıl bolıp bir 7-8 yasma kelip turgan zamanda, ol Akmırzadın Erüv-Eli dep bir dosı boladı. Bu Akmırza öledi. Akmırza ölgen son Erüv- Eli Bekmırzadı özine aladı. Bekmırza oramga şıgıp oynagan zamanda bir kün birevdin balasın tokalaydı. Tokalaganda ol bala da yılap üyine keledi. – Ey, sağa kim tiydi? -deydi atası. Habar aladı. – Bekmırza sonday yiğit eken atası Akmırzadıfi Kırım hanı közin şıgargan. Orman alsıntagı aşuvın. Sende ne işi bar? Ekinşi kün balalar tagı oramga şıgadı. Ol birev kede de bir lankalı bolayak. Tagı lanka şıgadı. Bekmırza munı tagı tokalaydı. Ya, sen meni tünegün de tokaladın. Bugün de tokalaysın. Mende ne kullıgın bar senin? Sen sonday mazallı yiğit ekensin, aşuvındı mennen almay atannın közin şıgargan Kırım harman altaga aşuvındı!-deydi bala.Bekmırza sonda burılıp kaytat da ketedi. Barıp anası Küse-biykege aytadı: – Menim atam Akmırzadın közin Kırım han şıgargama? deydi. -Om sağa aytkannıft tili siskey edi, -deydi Küse-biyke, -şıgarmaga közin şıgargan, balam. Koy munı, sen yas eli. Aşuvıfi bolsa, üyken bolganda alırsın. Bu zamanlarda kede togazıga-onga kelgen boladı. “ -Bolsa, -deydi Bekmırza, -ol Kırım harının közin men de şıgarırman. Avızdan şıkkan söz kalama? Habar yayılıp ketedi. Atalığı Erüv-Eli de esitedi. Atalığı Erüv-Eli aytadı: – Ay, balam, teris ettin. îşinde tutsan ne boladı, som? Al hanga habar yetse, seni öltirer. Sen alay etpe, kaş! Edilde nagaş akaların bar, Orak- Mamaylar dep. Olarga kaş. Kede kaşadı. Edilge kaşkannan ne payda, Kırım hanga habar yetip kutılgan. Bayağı Akmırza ölgen sofi, Ayış değen birevge Küse-biyke erge şıgıp kalgan. Bekmırza Edilge kaşkanda, Kırım han vezirlerin yiberedi, Bekmırzadı şakırıp alıp keliniz dep. Üyde yok bolsa, atasın ekelifiiz deydi. Vezirleri kelseler – Bekmırza üyde yok. Ayıştı alıp, hanga kelediler. – Barıp kedendi (ögey ulın) tavıp alıp, kel, – deydi han. – Ekeleyim! – deydi Ayış. Atma minip ketedi.İzleydi. Sonda anavı-mmavı aytadı, bilay-bilay ketti dep.Ayış Bekmırzadın artırman kuvıp yetet, te “anan avırıydı, şakıradı”, dep aldatadı. Kaytıp keledi. Kelse kelsin, anası sakırgan yok. Anası mine bılay-bılay dep habardı aytadı. “Endi menim balamdı öltiredi eken. Ne amal eteyik? -deydi Kaşalmadı. Öltirse-öltirer, dep Bekmirza hanga karap şıgadı. Yol şıkkanda Bekmirza yüreği tömen bolıp, tolgaydı.Bekmirza: Akmırza ulı Bekmırza, Andalar bulay ayhp tolgaydı: Bir söltiktin tilinnen, Kanka yürsin dininnen, Şakırtılıp baraman. Küdireti küşli kudayım, Salmağa tun beleğe ay! Sonda atalığı Erüv-Eli aldırman karsı keldi deydi. Erüv-Eli aytadı: “Balam, sen kayda barasın?”- Kutılalmadım kasıp! – Kutılmasan seni Kırım han öltirer. Sen endi de alay etpe. Baraman dep üyden şıktın tuvılma? Şıktın. Harının kedeleri oynap yatkanlar. Sen barıp, harının eki de kedesin ö^ir. Onnan sofi bar hanga. Erüv-Eli; Akmırza ulı Bekmırzadın Atalığı Erüv-Eli Andalar bulay aytıp tolgaydı: Akmırza ulı Bekmırza, Bek duvladın danınnan. Bu dunıya yüzinde, Kimnin kalgan başında? Akmırzadan tuvgansın, Bügüngisi sen özin Ezizlengen soltan yanınnan Ayırılmaga hırısın. Kudaymm küşi köp, Bulay yazuv yazbaga, Harının eki uvılın Sen sal basın kazbaga! – Erüv eşe! – dep Bekmırza balalar oynagan yerge barıp, harının eki de kedesin öltirip, boklıkka tıgıp, anga yöneydi. Atalığı aldma tagı şıgadı: İy, nettin balam? -Şol sen aytagan kepte ettim. -Eşe endi bar. Ketip barganda, Bekmırza atalığına aytadı: “Men ölmeğe baraman. Sen menim kalay ölgenimdi barıp, nagaş akalarıma ayt.” Solardı aytıp, Bekmırza tolgaydı Bekmırza: Akmırza ulı Bekmırza, Andalar Bulay aytıp tolgaydı: Edildegi anavda Köp tuvganga salam ayt. Yeti künde bir külgen, Yeti künnin yolgavın, Üyip berip bir bergen, Nagaşam menim, anavda Artık tuvgan Mamayga ayt. Şamlansa susı bolat iritken, Tutkasm yezden berk etken. Hanlardı ıfuratıp yüritken, Alşafurday anavda Deli tuvgan Orakka ayt. Sıbırdasım kenim, sırdaşım, Sır alıskan kurdaşım, SırtlarınınuvılıKosaygaayt. Alkalay alıp yerge salagan, Kazıy ulı Toganga ayt. Biyleyik eki ton at yektirgen, Biy Arslanbek mırzaga ayt. Etlerine karasan, Suv iyertken torkaday, Yenlerine karasan, Avız-burm okaday, Adanasım anavda Otargulday agaga ayt. Köş baslagan anavda, Kara-Gerey mmavda, Er Koplanlı betirge ayt. Kırımnm kızıl şaşpav Hanların, Bir yoklavsız koymasın. Agaşam biy Mamay man Deli Orak Kıtay, Kupşak, Kınmnan Öşimdi almay koymasın. Mingeni gayık kusmday, Alganı egev tasınday. Yav yolıkkan yerlerde Yüreği aybolattm basmday, Kazan ullı Targulga ayt. Arabistan Ay y üriğin mingen er, Alıstagı duşpanlar, Ay betin aylak katı körgen er, Katı kıyın yollarda, Kamalıskan yavlarda, Kancıgaga Hanlar basın ilgen er, Er Yantemir agaga ayt. Yan yağma yazuvlar man iş körgen, Agaşam menim bugünde Biy Mamayga küş kelgen, Atalığım anavda Asan-abız agayga ayt. Ol adagan künlerde Akıl tappay, söz aytpas. Argı suv da bergi suv, Agmı tastı dıgırtkan, Kaban değen üyken suv, Bu Nogaydı yarbasma kondırsm, Kara-Budak pan Eydikti, Bu yasavda karsı aldma tiktirsin. Kuvanışlı köp eldi Yalın ottan saklasın. Bu yaşavdı karsı aldına keltirsin, Bu künnen sofi, Endi mennen asuv yok, Atalıkka ayta kör, Menim üşin namıs oylasın. Meni kimik anavda Armanışlı ketken mırzadı Agaşam Deli Orak pan biy Mamay Bir yoklavsız koymasın! Sosı menim kıyınım man korlıgım, İyem Mamay koymasın. Kırımnm Bahtı-Gerey Soltannan, Armanışlı ketken mirza aytar, Öşimdi almay koymasm. Kırımnm kızıl şaşpav hanların Togızı dep aytarsm. Agaşam Deli Orak pan biy Mamay Kıtay, Kıpşak, Kırımnan, Öşimdi almay koymasın!- dep bu vasiyetin aytıp, toktadı deydi. Son, belin katı buvıp, kılışın beline baylap, hanga baradı. Sonda han tolgaydı buga: Betir-han bulay aytıp Tolgaydı: Karşıgam menim kaz alıp, Künadilim menim anavda, Koldan ketip, kuv alıp, İyteligim iytsiz koyan Künde alıp, At yiberip şakirttim, Anda nege kelmedin? Dörtkildep oşakkazdırap, Dört oşaktm üstine Dört tuv biye soydırtıp, Bütinley halkım yıydınp, Seni tagı şakırdım, Anda nege kelmedin? Avlakka otav saldırıp, Sisliğine kunan koylar soydınp, Suvsınmna Şapşak ballar kuydırıp, At yiberip şakirttim, Anda nege kelmedin? Bekmırza: Akmırza ulı Bekmırza, Andalar bulay aytıp tolgaydı: Men atamnın, bilseniz, Yılkı işinde bozı edim, Men ananmm,b ilseniz, Koy işinde kozı edim. Atam mınan anamnın. Uvılı edim, kızı edim, Kırımdagı men özim Okıp yürgen sohta edim. Bir söltiktin tilinnen Han yolmnan taygan kün. A han iyem, han iyem, Bolma duşpan Mamayga. Bolsan duşpan Mamayga, Basındı, Mamay salır arayga. Men ölgen men yer tolmas, Sen de kalma kazağa. Yüreğin tarta bolsakaraga, İliniz menim basımdı Yıyılısıp bugünde Agaştan etken daraga! Han kasında töre yok, Ömirin bitse – sara yok. Edildegi tuvganga Yetilse kerek danım, Ediğe ulı Mamaydan İzlense kerek kanım! | Bir zamanlar İdil’de Musa Bey adında birisi yaşanıaktaymış. Musa Bey’in bir de Asan-abız isminde bir arkadaşı varmış. Asan-abız, başka bir köyde yaşamaktaymış. Asan-abız, Musa Bey’in on iki oğlu olduğunu rivayet etmektedir.. Bu, on iki oğlunun yedisi bir anadan, beşi de başka bir anadan imiş. Aylardan bir gün, Musa Bey hastalanıp rahatsızlanınca, aklından şöyle bir düşünce geçmiş. “Bu böyle olmayacak, bir gün ölüp gideceğim. Benim on iki oğlum var. Acaba bunların her biri nasıl bir adam olacak. Asan-abız ‘ı alıp gelerek, oğullarını sınatacağım.” Asan-abız ‘ı, bir gün Musa Bey çağırtır. Asan-abız, misafirliğe gelir, Musa dostuna bir koyun yüzer. Yerler, içerler balaları başka bir çadıra götürüp yatırırlar. Balalar yattıktan sonra, Musa Bey, Asan-abız’a, “Arkadaş, ben seni rahatsız olduğum için çağırttım. Balaları sana sınatmak istiyorum. Bunlar büyüyünce nasıl bir adam olup çıkacaklar merak ediyorum. Benden sonra bunların on ikisi de bir arada yaşamayacak. Her biri kendi karakterine göre, haysiyetine göre hayatını sürdürecek. Bunların miraslarıyla ilgili vasiyetimi edip gitsem nasıl olur acaba?” der. Asan-abız, “Olur, bunu şimdi konuşalım. Balalar uyusun. Gece saat on iki olunca balaların uyuduğu yere gireriz. Sonra ben sana hangi oğlunun nasıl biri olacağını söylerim” der. Saat on iki olur. Bunlar mumu alırlar ve giderler. Çadırın içine girerler. Balalar, ışıktan rahatsız olmadan uyumaktadırlar Asan-abız, mumu bir eline alıp çocukların etrafını şöyle bir dolanıp çıkar. Musa Bey’e, “Sen şimdi içeri girip hangi oğlumun ne şekilde yattığını bir kağıda yazıp getir” der. Musa Bey de eline kağıt ile kalemi alarak, balaları yatış şekline göre baştan sona yazıp çıkar. Sonra her ikisi birlikte dönüp eve gelirler. Orada Asan-abız, “Ey dost, senin oğullarının içinde Mamay’dan akıllısı yoktur. O çok akıllı biridir. Birçok insan onun aklına akıl erdiremez. Senin oğullarının içinde Orak’tan daha baturu, daha afacanı da yoktur. Ağısına da Sıydak’ına da diyecek bir sözüm yok. Yalnız Sımayıl ismindeki oğlun bütün oğullarının arasını bozacak. O, fitneci olacak. Halkın arasına fitne sokacak. Senin oğullarının arasını bozarsa bu Sımayıl bozacak.” der. Musa Bey, “Mademki böyle dost, benim bunları sana sınatmamın sebebi, ben öldükten sonra mirası nasıl paylaşacaklarını vasiyet edip gitmek istemememdendir. Bunların şimdi her birinin bir tarafa dağılıp gitmesi de olmaz. Ben öldükten sonra, bunların mirasları nasıl olacak diye sana danışmak istiyorum. Bu miras işini nasıl edeyim acaba ben? Bu Orak afacan olacak, batur olacak diye söylersin. Öyle olunca bunu idare etmek zor olacak. Bunu kurada Mamay ile birlikte çıkartsam nasıl olur acaba? ” der. “Vallahi iyi olur” der Asan-abız. “Kelüv adındaki oğlanı biraz mazlum, aklı kıt, saf, alıngan olacak dedin. Öyle olunca bu fakir de yalnız yaşayamayacak. Bunu da Mamay’a verelim. Mamay bunu da korusun. Bir afacanı bir de düşüncesiz Garip’i”der Musa Bey. ,., “Uygundur” dedi Asan. Agıs’ı, Sıydak’ı her ikisini bir grup edecek oldu. Üçünü de bir grup edecek oldu. Böylece bunlar miras içinanlaştılar. Böylelikle bu iş burada kaldı. Ertesi gün Asanabız da kalkıp evine dönüp gitti. Aradan iki üç gün geçtikten sonra, balalarını toplayıp karşısına alıp gelerek Musa Bey vasiyetini söyledi: “Gençler, ben çok kötü hastayım. Bu hastalıktan iyi olsam da olur, olmasam da olur. Ne de olsa vasiyet ölüm getirmez demişler. Ben edecek olduğum vasiyetimi söyleyip bırakmak isterim ” der. – Ey babacığım, söyle söyle! – İşte söylemek istediklerim şunlar: Benim Musa Bey diye adım var. Ben öldüğüm gün halka haber verirsiniz. Buyrun, buyrun deyip halkı toplayarak, canım gibi sevdiğim hayvanlardan bir ikisini yüzersiniz Benim için gerekli şekilde sadakayı yerine getirirsiniz Ben öldükten sonra Musa Beyin oğulları yaramazmış dedirtmezsiniz. Herhangi bir zaman birbirinizi gücendirseniz de, birbirinize öfkelenseniz de kötü bir söz söyletmeden buna katlanacaksınız. Hiçbir atanın oğlu miras almadan ayrılmaz. Siz de miras almadan kalmazsınız. Bir yıl beklersiniz, bir yıldan sonra mirası paylaşırsınız. Paylaşacağınız zaman da işte şu şekilde paylaşırsınız: “Falan kişi, filan kişi ile bir olur” diyerek Musa Bey ardı artına balalarına vasiyetini söyler. Oğullan da atalarına “Sen rahat ve huzurlu ol” derler. Ardından Musa Bey yedi-sekiz ay yattıktan sonra ölür. Sonra bunlar mirası paylaşıp helalleşirler. Musa Bey’in sağlığında bütün dostları, kardeşleri, yakınları Musa Bey’in yanına gelirlerdi. Şimdi ise yaşı büyük diye, bütün herkes Mamay’in yanına gelmeye başladı. Mamay’in halk arasında itibarı arttı. Mamay ile birlikte olan Kalüv, eve gelen misafirlerin atına arabasına bakardı. Onları bağlar ve yem verirdi. Genç Orak ise elde avuçta durmuyordu. Orak’ı terbiye etmeye Mamay’m hiç eli ermiyordu. Aradan bir yıl mı, iki yıl mı geçmişti. Mamay, Asan-abız’a gitti. – “Atalığım, Asan-abız! Atacığım öldükten sonra genç yaşımda büyük olarak ben kaldım. tibarım da, yaşantım da çok iyi oldu. Yanıma gelen giden de çok oldu. Ama bu hayatta Orak’a sözgeçiremiyorum. Bunun için seninle konuşmaya geldim ” der. -“Vallahi, Orak’a sahip olmakgerek!” der Asan. -“Tamam, bizim orda bir zengin var. Onun yılkısı da çoktur. Orak’ı alıp gidip o zenginin yılkısına baktırmak için versek, nasıl görürsünüz atalığım” der Mamay. Orak, orada ata-arabaya da bakmayı öğrenir. Bunun için ben para da istemem. Hiçbir karşılık beklemeden veririm. Karşılıksız olan bir şeyi zengin kişi pek sever. Bana vereceğini bu fakirin kendisine, Orak’a, giysi diktirse, Orak ona söylemeden iyi bir ata binse, onun hayatını düzene koysa, ona terbiye verse ne iyi olur. -“Tamam, şimdi ikimiz atı eyerleyip, o zenginin yanma varıp gelelim ” dedi Asan-abız. Gidip varıp ulaştılar. Bunlar yolda giderken birbirleriyle görüş alışverişinde bulundular. Zenginle konuşmak için bir sebep gerekli dediler. -“Sebep şu olur dedi Mamay. Onun yılkısı bizim yere gelir. Ben, “Yılkına sahip ol, amca. Yılkını serbest bırakıp oturma. Musa Bey’den kalan oğullar öyle kılıksız oğullarmış ki, yılkıyı alıp gittiler diye söyletmemek için sana önceden söylemeye geldim” diyeceğim. Varıp ulaştıktan sonra, çayını da içip, bahsi geçen zengine şöyle söyler: – Amca, biliyorsun babam öleli bir iki yıl oldu. Ben de mal için etrafa çıkamıyorum, sana ancak bugün Ey, balam söyle, iyilik olsun! – Öyle olsun amca. Sizin taraftan bizim yere yılkı geliyor diye söylerler. Amca, bugünden sonra bizim yere yılkını gönderme – Ey, balam yılkıyı başıboş bırakmayacaktım. Yalnız bir tane çobanım var. O da gece nöbetçilik işini görüyor. Gündüz yılkıya bakmak için adam bulunmuyor. Onun için gündüz yılkı sizin o tarafa gidip orada kalıyormuş. Gündüz yılkıya bakmak için adam bulamıyorum” der ihtiyar. – “Ey amca, ben sana kardeşlerimin birini veririm. Senin paran da, malın da lazım değil. Bir iyilik edip onu koruyacaksın. Giyindirip, güzelce yedirip, sevdiği ata bindirip, bindirdiğin zaman da, “Sen şu atı yordun, işte şu kısrağa bakmadın, terlettin merlettin” diye söylenmeyeceksin, böyle yapıp onu korursan, ben kardeşlerimin birini sana veririm ” der Mamay. Zengin adam için Mamay’in sözleri kabul edilebilirdi. Kardeşi yılkıya bakmasa da, kardeşine hiçbir şey söylemezdi. -“Hey sahip olamayan balam, ver artık şunu banal “der zengin. O vakitler, Orak henüz sekiz yaşına girmek üzereydi. Mamay, bahsi geçen zengine Orak’ı götürüp verir. -” işte amcacığım, iyi bakarsın, güzelce yedirirsin, sinirlenmezsin, bağırmazsın, güzel giyindirirsin. Onun atına bağladığın eyer takımı da güzel olsun ” dedi. Mamay gitti. Orak, yılkı bakmak için kaldı. Orak ata binmeyi ne zamandır çok istemektedir. Yılkı bakmaya başlar. Aradan biraz zaman geçtikten sonra, bir gün Orak yılkı bakmaktayken, Mamay çıkagelir. Orak’ın üstünü başını, durumunu görür. Orak’ın atı, eğerin süsü, üstü başı, durumu kötü görünmektedir. Sonra Mamay, zenginin avlusuna varıp,şöyle bir şiir söylemeye başlar: Mamay: Saçağı dağa dağılan, Budağı heybetli görünen, Yabanda yaranan delikanlım, Yalnız bitmiş ağaç gibi Atalıklar, delikanlımı Görüp gözetiniz, Dileğini veriniz. Sonunda bu delikanlım Düşman kovmaya gerek. Dolu Han ‘in oğlundan Doğmuş var mı delikanlı gibi. Savaşılan günlerde Düşman başını keser o. Karşılaştığı düşmana Rüzgâr olup eser o. Sonra Mamay, atını hızlıca sürüp Orak’ın yanma dönüp gelir: -“Delikanlım, yılkıyı bizim yere salıyor musun?” diye sorar. – Salıyorum. O ihtiyar da seviniyor. “Sen, yılkıyı bakalıdan beri Mamay, yılkıyı artık alıp gitmiyor. Sen, yılkıyı iyi alıştırdın” diyor “İyi salarsan sal! Ben, gelip yılkıyı alıp gideceğim. Alışmış olan yılkı yerinde durmaz. Ben, nöbetçiden yılkıyı uzaklaştırıp ahıra kapatayım. Ertesi gün nöbetçi yılkının yanından dönüp gelerek: -“Orak, sen yılkıyı kötülüğe alıştırdın. Bu gece Mamay gelerek yılkıyı alıp gitti” diyecek. – Sen de, “Niçin alıp gitti, Mamay’in bizim yılkıda ne işi var?” diye bağırıp çağıracaksın. “Ver atı, hemen alıp geleceğim” diyeceksin zengin adama. O zaman, o sana şöyle der: “Dur balam, dur. Öyle hemen alıp gelmek olmaz. Yanına birkaç yetişkin adam vereyim. stediğimizi bildirelim” der. Sonra, “Senin yanına verdiği beş altı yetişkinle birlikte sizi gönderecek” der Mamay. Sonra çıkıp köye geleceksin, yılkı o zaman çevrilmiş durumdadır. Geldiğin zaman sen bağırıp çağıracaksın. Yürüyünüz ağalar, yılkı açlıktan ölmek üzere, Mamay, yılkıyı kapatıp öylece bırakmış” diyeceksin. – “Hey, balam, yaklaşma yaklaşma ” derler. -“Hey, yaklaşmadığım zaman ne olacak?” deyip gelirsin. Bizim evin önüne gelince de bağırıp çağırırsın, hakaret edersin. Hiçbirimiz de dışarı çıkmayız^ Sen de gelerek ahırdan yılkının ağzını açıp, alıp gidersin “Güzeli” dedi Orak. Bir gece Mamay yılkıyı alıp getirip kapatır. Ertesi gün nöbetçi gelerek zengine durumu anlatır. -“Niçin verip bıraktın? Ver atı, ben alıp geleyim” diye Orak bağırır. Önceden konuşulduğu şekilde zengin adam, Orak’ in yanına beş altı yetişkin verir. Köye yaklaşıldığında Orak birden atılıp fırlayarak Mamay’in yılkıyı kattığı ahıra girip, bağırıp hakaret eder. Yılkının ağzını açıp,yılkıyı toparlayıp alıp gider. Yetişkinler de geriye dönüp giderek, zengin adama durumu anlatırlar. – Vallahi, bu genç ise de, akıllı birisi değilmiş. Herkes bundan korktu, çekindi. Hiçbiri dışarıya çıkmadı. Bizi de hiç dinlemedi,yılkıyı görünce, bizim yanımızdan ayrılıp çıkıp gitti. Yılkıyı sürüp alıp geldi. Biz de geri dönüp geldik. Zengin adam Orak’ı çağırdı. . -Hey, balam ne ettin? ;,., – Ah, aç olan yılkıyı görünce, çok sinirlendim. ‘ “Ah, balam ayıp etmişsin, ayıp etmişsin. Kötü davranmışsın ” dedi. işte, o vakit zengin adam Orak’a ne vereceğini bilmiyordu. O sırada yaşlı adam, zengin adama yapması gerekeni söyledi. – Yarın şehrin pazarıdır. Ben gidip, sana her şeyi alıp geleceğim, diyerek orada Orak’in gönlünü aldı. Pazarın olduğu gün zengin adam şehre gidip, Orak’a gümüşlü bir eyer, gümüşlü bir kamçı, işlemeli bir kepenek, başlık, yelek ve bir de çizme aldı. Getirip, hepsini de Orak’a verdi. “Al, giy balam.. Atın iyisine bin, Balam, et ihtiyacın olursa bizden isteyip durma, kendin yüz ve ye” dedi. İşte, böylece, o günden bugüne Orak’m hayatı iyi geçmeye başladı. Et ihtiyacı olunca koyun yüzdü. Argımak ata bindi. Mutlu bir şekilde hayatını sürdürdü. Mamay, Asan-abız atalıkla birlikte tekrar Orak’in yanına gelerek onunu halini gördü. Orak’ın altında yorga at, gümüşlü eyer, elinde gümüşlü kamçı, yelek, başlık, gümüşlü bir belbağı vardı. Görünüşü çok iyiydi. -“Şimdi olmuş!” dedi Mamay. Orak, mutlu bir şekilde hayatını sürdürüyordu. On yaşını bitirip, on bir yaşına basmak üzereydi. ki yıl kadar daha ihtiyarın hizmetinde bulundu. Bir gün, Mamay yine atalığı Asan-abız’in yanına gitti. Atalığı Asan-abız ile görüşüp danışmadan, Mamay hiçbir iş yapmazdı. -“Artık, bundan sonra Orak için bir at bulmak gerek” dedi Mamay. -“Acaba, o zenginin yılkısının içinde uygun bir at yok mu ki? Yürü bir bakalım ” dedi Asan. O zamanlarda Nogaylar arasında Asan gibi geniş ufuklu, düşünceli, insanları tanımada ve söz söylemede çok hünerli bir başkası daha yoktu. Gittiler. Nisan ayının ilk günleriydi. Her tarafı güzel bir yeşillik kaplamıştı, bir taraftan da yılkı otlakta otlayıp durmaktaydı. Mamay attan inerek, Orak’ın yanına sohbet etmek için oturdu. Atalığı Asan-abız da yılkının içinde geziniyordu. Yılkının içinde bir dolandı, iki dolandı sonra boz bir kısrağın yanına varıp durdu. Sonra tekrar dönüp gitti. Üç, dört kere daha dolandı. Her dolanışında boz kısrağın yanına gelince şöyle bir durup ihtiyar kısrağa bakıyordu. Sonra atalık da dönüp gidip Mamay ile Orak’in yanına oturdu. -Vallahi burada Orak’a uygun bir hayvan yok. Yalnız burada boz bir kısrak var. Şu iyi soydan, önceki tulpar soyundan olan kısrak. Yaşlı kısrak. Falanca koltukta, deniz tarafında kırk yılkı var. O kırk yılkının içinde sarı bir aygır var. Bu kısrak, çiftleşeceği zaman bu san aygıra getirilip çiftleştirilirse, bundan doğan tay Orak’ın işine yarar. Bu boz kısrak çiftleşmek isteyince, onu uzun bir iple eğerin terkisine bağlarsın. Boz kısrak çiftleşinceye kadar yılkıyı kısraktan ayır, boz kısrağı tutup yedeğe al ve falanca yerde, deniz boyunda yaşayan, insan görünce kaçan kırk yılkının bulunduğu yere götürüp ayağından bir iple bağla. O yerin doğu yüzünde bir büyük tepe var. Tepenin dibinde bir çukur var. Orada atını bırakıp kendin de tepenin başında saklan. Yılkı sudan çıkar. Sarı aygır boz kısrakla çiftleşir. Çiftleştikten sonra kısrağı götürüp yılkıya katarsın. Bir dahaçiftleşmek isterse, yine oraya götürürsün” dedi Asan-abız. -“Güzeli” dedi Orak Nisan ayının on yedinci günü kısrak çiftleşmek istedi. Orak, kısrağı alıp giderek, o bahsi geçen aygırla çiftleştirerek, alıp getirip tekrar yılkıya bıraktı. Bunlar mayıs ayının son günlerinde geldiler. Gelince sordu atalığı: -Ne ettin, kısrak çiftleşti mi? ‘ı -Çiftleşti. – Öyleyse iyi! Ondan doğan kulun, senin bineceğin bir at olacak, dedi atalığı Asan-abız. Bu işi böylece sonuçlandırdılar. Mamay ile Asan-abız arada bir gelerek, Orak’in halini hatırını sorup giderlerdi. Orak, on bir yaşını da doldurmuştu. Kısrağın kulunlamak için zamanı da gelmişti. Kısrak, kulunlayacağı zamanı doldurmak üzereyken Asan-abız yılkıya geldi. Atalığı Asan-abız, kısrağın ne zaman çiftleştiğini de anlayıp. Orak’a şunları söyledi: -“Yarın veya öbür gün kısrak kulunlar. Dikkatli ol. O kısrak yatarak kulunlamaz. Ayakta dururken kulununu doğurur. Doğurduğu zaman da hiçbir surette kulunu yerde yatırmayacaksın. Kaldırıp alarak, yere değdirmeden,ayaklandıracaksın. Kulun yerde yatmasın, soğuk alır.” Nihayet, bir gün kısrak kulunladı. Orak, kulunu kucaklayarak ayaklandırdı. Yılkının balası beş on dakika sonra ayakta durmaya başladı. Sonra anasını emdi. Mamay ile Asan-abız kısrak kulunlamıştır diyerek geldiler. On beş gün sonra bir baksalar ki, san bir erkek kulun doğmuş. -” işte bundan Orak’a argımak at olur!” dedi Asan. -“Buna ad takayım!” deyip kuluna “Sarazban” adını taktı Asan-abız. Sonra dönüp gittiler. Orak, on iki yaşını bitirip, on üç yaşına girdi. Tay da bir yaşını tamamlayıp ikiye ayak bastı. Bir gün Mamay, atalığı Asan-abız’a dedi: -Artık şimdi Orak’ı geri alalım. -“Geri alacaksak, alalım ” dedi Asan. Bunlar gittiler. Atlarını sürüp zenginin yanına vardılar. -“Ey amca! Dört yıl Orak senin elinde durdu, şimdi bu bana da gerek. Bizim bu isteğimizi kınama. Ne zamandan beri sen Orak’m atalığısın. Orak, yine senin yanına gelip gider. Şimdi Orak’ı geri almazsam olmaz” dedi Mamay. İhtiyar, çok ağladı, çok üzüldü. Artık hiç çaresi yoktu: – “Alıp gideceksen alıp git” dedi. Adam, Orak’a “Yılkıyı buraya alıp gel. Hoşuna giden hayvana binip git. Eyerini, dizginini her şeyini de alıp gidersin ” dedi. Yılkıyı alıp getirip avluya saldılar. “Sevdiğin hayvan hangisi? ” denilince Orak gidip, öncede adı geçen taya ipi fırlatarak, tayı yakaladı. htiyar gelip söyle dedi: “Ey balam, bu taydan sana ne fayda olacak? Henüz bir yaşından iki yaşına girmek üzere? yi atlar var, yorga atlar var. Birisine binsen!” Mamay dedi: “Hey amcacığım! Orak da bala, tay da baladır. Gözüne yaramışsa uygundur.” -“Gözüne yaramışsa alıp gitsin. Ondan iyi ata da binsin ” dedi ihtiyar. Orak yorga ata bindi. Meşhur tayı yedeğe aldı. Orada ihtiyar, Orak’a teşekkür edip, hatununa para alıp getirtip para verecek oldu. Mamay dedi: -“Ben Orak’ı sana para için vermedim. Onu koruyup kolladığın için sağ ol. Verdiklerin yeterlidir. Böylece, Mamay ihtiyarın parasını almadan, Orak’ı alıp gitti. Mamay, Orak’ı kendi evine götürmedi. Atalığı Asan-abız’a götürdü. Asan’in evinde konakladılar. Mamay, Orak’a dedi: “Kardeşim, atamız öldü. Atamızın dostu Asan-abız, bizim atalığımızdır. Bu günden itibaren biz Asan ‘a “Atalık Asan-abız ” diyeceğiz. – “Güzel, olur!” dedi Orak. – “Güzel, olursa tayı atamızda bırakacağız. Atamız hayvana baksın, seni eve götüreceğim, kardeşim! Seni eve alıp gidip, beş altı gün yengenlerinle tanıştırıp, sana biraz bakıp, sonra seni tekrar geri getirip atalık Asan- abız’a vereceğim. Sana da, taya da atalığımız Asan-abız bakacak, sahip olacak. Atalığın söylediklerini tutmak ikimizin de boynunun borcudur. Atamız öldükten sonra o, atamızın yerine kalmıştır. Bunun için onu dinlememiz gerekir. Bu söylediklerimizin zerresini bile yerde bırakmamalıyız. Konuştuğumuz şekilde davranan bir adam olacağız ” dedi Mamay. – “Ben de onu dinleyeceğim ” dedi Orak. Mamay, tayı atasına bırakıp, Orak’ı alarak evine gitti. Orak, Mamay’da bir hafta durdu, neşesi yerine geldi, oynadı, güldü. Sonra Mamay onu atına bindirip, atalığı Asan-abız ‘a getirip bıraktı. -“Atanın söylediği her şeyi yapacaksın. Herhangi bir tarafa başına buyruk bir şekilde çıkıp gitmeyeceksin” dedi Mamay. -“Atamdan izinsiz hiçbir tarafa çıkmam!” dedi Orak. Ata, yem yedirip sonra biraz koşturup dolaştırıyor- lardı. Atalık, günde bir iki kere ata binip gidiyordu. Küçük küçük çukurlar kazmışlar. Bu çukurlardan atı atlatıp geçirerek terbiye ediyorlardı. Aynı şekilde Orak’ı da eğitiyorlardı. Orak’ı da atlatıp, zıplatıp, koşturuyorlardı. Ata atlayarak binmeyi, attan atlayarak inmeyi, at ile hızlı bir şekilde giderken yerden parayı kapıp almayı öğretiyor lardı. Orak’tn ömrü böyle geçip gidiyordu. Uzun sözün kısası, Orak on üç yaşını bitirip, on dört yaşına girmişti. Atı da üç yaşını bitirip dört yaşına girmek üzereydi. Çok da yumuşak huylu bir attı. Dört yaşına girdiğinde iki kulaç büyüklüğündeki bir yerden değmeden geçer giderdi. Günden güne hendekleri genişletiyorlardı. Orak, on dört yaşını bitirince, Mamay atalığına dedi: -“Ben bunları alıp, biraz avlanıp geleyim.” -“Git, balam git!” dedi Asan da. Mamay’in Sıydak isminde bir başka kardeşi daha vardı. Sıydak dil’in en doğusuna gidip, orada vergi için bir halktan para topluyordu. Mamay, kardeşlerini yetiştirerek onların aklı başına dökülenlerini bir yerde çalıştırıyordu. Orak da av vurmayı, avlanmayı seviyordu. Mamay’in avlanalım demesi onun için uygunda. Gittiler. Avlanmaya vardıkları zaman, Orak’in avlanma şekli Mamay’a biraz benzemiyordu. Orada Mamay dedi: “Hey, kardeşim, senin avlanma şeklin bana biraz benzemiyor.” – Sana niçin benzemesin? Kaçan bir şey benim elimden kurtulur mu? Takip ederim, yetişirim sonra da vururum. Vurmadan bırakır mıyım? Bırakmam. – “Hayır, her şeyin kendine göre bir usulü olması gerekir. Sen hiçbir şey yapamıyorsun, yalnızca yoruluyorsun. Atı da yoruyorsun, kendin de yoruluyorsun. Usta olman gerek.” dedi Mamay. – “Hayır, benim için avı kaçırmamam yeterli değil mi? ” diyerek Orak, Mamay’a karşılık verdi. – Sen bana niçin karşılık verip duruyorsun? Ben seni besleyip büyütüp adam ettim. Şimdi sen benden daha mı usta olacaksın? – “Ben kendim adam olacağım1.” der Orak. – “Güzel, tamam, şimdi dönelim. Köye varıp, karşımıza çıkan adamın birini bu konuda konuşturalım. Hakemlik etsin. Sen haklı isen, ben senin söylediğine uyacağım, kardeşim. Benin söylediklerim doğru ise, sen benim söylediklerime uyacaksın der Mamay. – “Tamam, öyle olsun!” dedi Orak. Bunlar yola çıktılar. Bir köyün yanından geçmekteydiler. Bir baksalar, kızın biri iki su kovasını alıp suya gelmektedir. – “Hey kardeş dur! Dedi Mamay. Mamay, kıza çok çaresiz bir adammış gibi davrandı. Kıza, pek saygılı göründü. Eğer kız, “Kız hatırı, hak hatırı” derse Mamay’in ümidi kalmazdı. -“Bizim bir meselemiz var. Bize bir hakemlik etmezsen olmaz. Biz, Orak ile birlikte ava gittik. Orada birbirimize biraz sinirlenerek tartıştık.” Dedi Mamay. – “Hakemlik edeyim ” dedi kız. Bunlar attan indiler. Bu hatun da su kovalarını yere bıraktı. Orada kadın bunlara şöyle bir şarkı söylemeye başladı: Orak’ın Orak olması, Kıvrılıp yüce dağa tırmanması, Ortada yerini alması, O da Mamay’m desteği Sıydak’m Sıydak olması Sırdan vergi alması, Saygınca millet içinde gezinmesi O da Mamay ‘in desteği. Agıs ‘in Agıs olması, Ulu dağa tırmanması, ! O da Mamay’ın desteği. Bu dil ‘in boyundan Ulaşır mı ki sizlere “ Bir ağacın dalı. Orada Orak, başından börkünü çıkarıp, üç kere başını eğdi ve Mamay’a şöyle dedi: “Bu günden sonra ben sana itaat ederim. Ben senin söylediklerinden dışarı çıkmam.” Bundan sonra Mamay, kardeşlerinin ahlakı düzeldiği için çok mutlu oldu. Kargaşa olsa da, kavga olsa da artık Mamay kendi gücünü kudretini, ağırlığını ortaya koyarak halk arasında hürmet kazandı. Hakemlik olsun veya başka bir konuda olsun liderlik etmek için kendine güveni gelmişti Mamay’ın “Mamay tepesi” isminde dil’in Hazar denizine yakın taraflarında bir tepesi varmış. Bir haber işitilse, bir sohbet edilecek olsa, Mamay, o tepenin başına çıkıyormuş. Mamay, ne zaman tepenin başına çıkarsa, Asan-abızlar, Targıllar kısacası bütün halk toplanıp “Mamay bir sohbet edecekmiş” diye tepenin etrafına otururlarmış. Mamay, tepeye gelince Asan-abız ve kardeşleriyle halkın önünde görüşüp danışmadan hiçbir iş de yapmazmış. Mamay ile diğer Nogay mirzalarının arasındaki kardeşlik bağı da işte şu şekildedir. Nogay Ordası ‘ndaki hanlık süren Okas’tan üç oğul kalmıştır Musa Bey, Yamgurşı Bey, Mansur Bey. Okas’tan sonra Nogay Ordasmda Musa hanlık sürmüştür. Mansur, Kırım’a okumaya gidince, orada evlenip kalmıştır. Yamgurşı öldükten sonra ondan Agıs isminde bir oğlan kalmıştır. Daha önce bahsedildiği gibi, Musa Bey’in iki hatunundan on iki oğlu varmış. lk hatunundan yedi oğlu,ikinci hatunundan da beş oğlu olmuş. Yusup, Ali, Kasım, Sığım, dosım, Sımayıl ve diğeri. Bunların her biri bir anadan doğmuş yedi kardeştir. Bu yedisi Musa ‘nın ilk hatunundan doğan oğullandır. Alşagır, Mamay, Sıydak,Yanmuhambet, Yavkaştı bunlar da bir anadan doğmuş beş kardeştir. Bunlar da Musa’nın ikinci hatunundan doğan oğullandır. Alşagır Mirza öldüğünde, Orak adında tek bir balası kalmıştır. Yamgurşı’dan kalan Agıs da, Alşagır’dan kalan Orak da Musa Bey’in ikinci hatunundan doğan beş oğlu ile birlikte büyümüştür. Musa öleceği zaman, oğullarına birbirinizle iyi geçinin diye ne kadar vasiyet etmiş olsa da, ataları ölüp gençler yetişince iki hatunun balaları birbirleriyle ateş için, su için, hanlık için tartışarak kendi kendilerine düşman olmaya başladılar. Sımayıl, kardeşlerinin içinde en küçük olduğu için, kardeşlerinin en kurnazı, en hilecisi, en fitnecisi ve en namerdi olup çıkmış. O, her zaman kardeşleri arasında söz taşıyarak, ortalığa yalan söz çıkararak, kargaşaya sebep oluyormuş. Böyle davranmaktan muradı, kardeşleri birbirini öldürürse bütün zenginliğin ve Nogay Ordasının kendisine kalmasıdır. Sımayıl’in kötülüğünden, uğursuzluğundan tamamen bezmiş olan kardeşleri de, halk da ona, “yalancı”, “hileci”, “söz taşıyıcı”, “fitneci” diye ad koymuşlar. Yamgurşı ile Alşagır öldükten sonra Musa ‘nın oğullarının içinde yaşı büyük olarak Mamay kalır. Hepsine de gözkulak olacak olan odur. Küçüklüğünde Mamay’a, Asan-abız adında pek akıllı, çok bilgili birisi bakmış. O, Mamay’in atalığıdır. Bunun için Mamay, Asan-abız ‘ı atası gözüyle görüp, her şeyi ona danışırmış. Bir keresinde Musa ‘nın yedi oğlu, Yamgurşı’nın oğlu Agıs’ı öldürecek olur. Bu maksatla Agıs ‘ı sarhoş etmek için, buna içki kadehi verirler. Agıs da içki kadehini alıp içecektir. Bu Agıs’m Külşe isminde bir de yılkıcısı vardır. Hatunu ona, “Agıs’ı, Musa Bey’in oğulları içki içmeye götürdüler” diye söyler. – Eh, alıp gittikrse, gitsinler! – Hey, yine de bir gitsen. Mamay, içki kadehini alıp, Agıs’a şiir söylemektedir. Mamay: Arayna mirza Mamay söyleyecek: Kalın buzda yola çıkıp, Birçok kılıç kuşanıp, Benim yapayalnızım, Sen kötü görünüyorsun. Sen düşecek gibisin, Yedi oğulun hilesine, kötülüğüne. çindeki hileci sarı düşmanın, Etrafını çeviren Genişçe örülmüş ağına. Sadağını gevşek bağlayan, Kazak oğlu mal kazanır, Allı-karalı samur giysi giyip, Dönüp dolaşarak tuzağını Kendi kendine Kazan ne kazanır? çki kadehini kötü Sımayıl alır, şiir söyler: Sımayıl: Kamışlıktan kaçan tavşan Toz olur, Göz kamaştırıp ala gümüşlü eyer olur. Yalnızken ses çıkaran er olur, Yalnızken ses çıkarmayan kötüler Arka köyün başında Göğsü toprak olup ay Gönlü kara yer olur. Kadehi bir daha Mamay alır: Mamay: Töreyi bozan ağalar Kendinden güçlüye rastlar, Al-kara samur kürk gibi giyip, Tuzak kuranlar, Bir kötüye rastlarlar! Orada Asan-abız’ın kızı Erüv-Apay şiir söyler: Erüv-Apay: Değerli Erüv-Apay . Söyleyecek: Senin Mamay’in, Orağı ile, Senin Sıydak’ın Ormahambeti ile Sarılıp sohbet eder. Yakınına gelmez, Benim ağam o zaman, Asil olan bey Mamay, Orağına sarılarak, Kendini ala dağdan atar. Senin kalan oğlunu Mirza ağam, Şeytan da kaz gibi bağırtır. Bozağın önü boz kamış, Yamgurşı oğlu Deli Agıs, Sen hızlıca koşturursan, Doru atını Nerede inip bağlarsın? Sonunda Deli Agıs. Bir kötünün elinden ölürsün. Kulak vermezsen, Deli Agıs, Orak ile Sıydak’ın Meşveret edilen sözlerine, Kaldın inşallah Deli Agıs, Birçok kötünün eline! Deli Agıs, fırlayıp kalkarak, içki kadehini alıp şiir söyler: Agıs: Bozağın önü boz kamış, Yamgurşı’nın oğlu Deli Agıs, Orada şöyle şiir söyler: Her gün bindiğim atımı Her gün bağlayıp dertleşirim. Musa Bey’den kalan kötüleri, Kovup yola getiririm. Kara-dorumun sağlığında fi Hiç kimsenin çokluğuna aldırmam. Han gibi kara başımın sağlığında Elimin ayağımın sağlığında, Ben, şurada hiç kimsenin Çokluğuna aldırmaml O anda, “Sana ne oldu” diyerek Külşe içeri girip Agıs ‘ı alıp çıkar. Kötü niyetli Sımayıl, ardından şiir söyleyip kalır. Sımayıl: Bozağın önü boz kamış, Yamgurşı oğlu Deli Agıs,, Verimsizdin bu yılki kış, Bu yıldan sonra, Deli Agıs, cpr Ölürsen olacak zor işi Kötü niyetli Sımayıl, Agıs’ı öldürmeyi istemek- tedir. Millet bilecek diye de korkmaktadır. Sımayıl, Sıydak’ı da öldürmek ister. Ama Mamay’dan korkar. Şimdi Mamay ve onlar bu şekilde yaşayadursunlar, biz Kırım ‘a gideceğiz. Kırım’da Mansur isminde bir Nogay mirzası varmış. Mansur Bey, Mamay ve kardeşlerinin atası Musa’nın arkadaşıdır. O Kırım hanının kızı ile evlenmiş. Onlardan bir oğlan doğmuş. O oğlana da Akmirza diye ad koymuşlar. Akmirza iki yaşına geldiği zaman, Kırım Hanının kızı da ölmüş, Mansur da ölmüştür. Akmirza da yetim kalmıştır. Yetim kaldıktan sonra, Akmirza’yi Kırım hanı himayesine alarak korur. Bir gün han balayı gönüne alarak oynatıp durmaktadır. Kırım Hanı bu Nogay mirzalarını da hiç sevmiyordu. Balayı “Oy, yeğenim, soyum-sopum” diyerek hoplata zıplata seviyordu. Balamın balası isen de senin soyun atanın soyu gibi değil” diyordu. Hoplatınca bala korkarak Hanın sakalından asılır. Han ona sinirlenerek balanın başını sıkıştırır. “Büyüyünce de sizin kavim benim sakalımdan çekecek” der. Balayı çok sıkıştırmış olmalı ki, balanın iki gözü de kör olur. Böylece Akmirza kör olarak büyük. Akmirza büyüyünce, Kırım Hanının yanından ayrılıp, kör haliyle kendi başına yaşamaya başlar. Bu şekilde hayatını sürdürürken, Mamay’in Küse Biyke adındaki kardeşiyle evlenmek ister. Mamay da kör-mör demez, kardeşini vermeye razı olur. Böyle yaşayıp giderler. Bir süre sonra Mamay’in kardeşi Küse-biyke’den Bekmirza adında bir oğul doğar. şte bu Bekmirza 7-8 yaşına gelince, Akmirza’nın Erüv-Eli isminde bir arkadaşı vardır. Akmirza bir gün ölür. Akmirza öldükten sonra Erüv-Eli, Bekmirza’yi himayesi altına alır. Bekmirza bir gün avluya çıkıp oynarken birinin balasına tokat atar Tokatlayınca o bala da ağlayarak evine gelir. -“Hey, sana kim vurdu?” der atası. Kimin vurdu- ğunu da öğrenir. – Bekmirza genç iken Kırım Hanı, atası Akmirza’ nın gözünü çıkarmış.. Sinirini ondan alsın. Seninle ne işi var? ikinci gün balalar yine avluya çıkarlar. Yine o iki oğlan mutlaka bir tartışma çıkaracaktır. Gerçekten de kavga çıkar. Bekmirza bunu tekrar tokatlar. – “Yahu, sen beni dün tokatladın. Bugün de tokatlıyorsun. Benimle ne işin var senin? Sen ne kadar zalim bir gençsin, sinirini benden alacağına atanın gözünü çıkaran Kırım Hanından alsanal” der bala. Bekmirza oradan geri dönüp gider. Varıp anası Küse-biyke’ye anlatır: -“Benim atam Akmirza’nın gözünü Kırım Hanı mı çıkardı? ” diye sorar. -“Onu sana söyleyenin dili şişecek. Gözünü çıkarmasına o çıkardı balam. Bırak bunu, sen henüz gençsin. Sinirin varsa da, büyüyünce alırsın” der Küse- biyke. O sıralarda oğlan dokuz on yaşına gelmektedir. -“Nasıl olsa, ben de o Kırım Hanının gözünü çıkaracağım.” der Bekmirza. Ağızdan çıkan söz hiç durur mu? Her yere yayılıp gider. Atalığı Erüv-Eli de işitir. Atalığı Erüv-Eli ona söyler: – Ay balam, yanlış ettin bunu içinde tutsan ne olurdu? şte şimdi bu haber Han’a ulaşırsa, Han seni öldürür. Sen hiç durma, hemen kaç! dil’de Orak ve Mamay isminde dayıların var, onların yanma kaç. Oğlan kaçar. Ama dil’e kaçması ona fayda getirmez. Haber Kırım Hanı ‘na ulaşmıştır. Küse-biyke, Akmirza öldükten sonra Ayış adında biriyle evlenmiştir. Bekmirza dil’e kaçınca,Kırım Han’ı, Bekmirza’yi alıp gelmeleri için vezirlerini gönderir. Evde yoksa atasını alıp gelmelerini söyler. Vezirler geldiğinde Bekmirza evde yoktur. Onlar da Avıs’ı alarak Han’a gelirler. – “Varıp oğlunu (üvey oğlunu) bularak alıp gel” der Han. – “Alıp geleyim” der Ayış. Atına binip gider. Bekmirza yi arar. Aradığı yerlerde, bu tarafa gitti diye söylerler. Ayış, Bekmirza’nın ardından takip edip yetişince “Anan hastalandı, seni çağırıyor” deyip onu aldatır. Bekmirza geri dönüp gelir. Gele gele bir gelir ki anasının onu çağırdığı falan yoktur. Anası işte durum böyle böyle diye anlatır. “Şimdi benim oğlumu öldürür mü ki? Nasıl bir çare bulalım?” der. Bekmirza kaçamaz. Öldürürse öldürsün diyerek Bekmirza Han ‘a doğru yola çıkar. Yola çıkınca Bekmirza, yüreği kırgın bir şekilde şiir söyler: Bekmirza: Akmirza oğlu Bekmirza, Oradakilere böyle şiir söyler: Bir yalancının dilinden, Han dönsün dininden. Çağırtılıp gidiyorum. Kudreti güçlü Allah’ım, Atıyor belaya ay! Orada, atalığı Erüv-Eli ile karşılaştığı söylen- mektedir. Erüv-Eli söyler: “Balam, sen nereye gidiyor- sun?” – Kaçıp kurtulamadım! – Kaçıp kurtulamazsan seni Kırım Hanı öldürür. Sen şimdi de hiç durma, şaşkınlığa düşme, Varıyorum deyip evden çıktın değil mi? Çıktın. Hanın oğulları oynayıp duruyorlar. Sen varıp, Hanın iki oğlunu da öldür. Ondan sonra git Hanın yanına. Erüv-Eli Akmirza oğlu Bekmirza ‘nın Atalığı Erüv-Eli Oradakiler e böyle şiir söyler: Akmirza oğlu Bekmirza, Pek şikayet ettin çilenden. Bu dünya yüzünde Kimin kaldı başında ? Akmirza’dan doğmuş, Birisin, bugün sen Tatlı sultan canından Ayrılıyorsun. Allahımın gücü çok, Böyle yazgı yazmaya. Hanın iki oğlunun Başını sen koy mezara! – Güzel tamam! deyip, Bekmirza balaların oynadığı yere giderek, Hanın iki oğlunu da öldürüp, bir bataklığa atıp, Hana doğru yönelir. Atalığı önüne tekrar çıkar: – Hey, ne ettin balam? – Senin söylediğin gibi ettim. – Tamam şimdi git. – Giderken, Bekmirza atalığına söyler: “Ben ölmeye gidiyorum. Sen benim nasıl öldüğümü varıp, dayılarıma söyle” bunları söyledikten sonra, Bekmirza şiir söyler Bekmirza: Akmirza oğlu Bekmirza, Oradakilere böyle şiir söyler: Şuradaki dil’de Yaşayan herkese selam söyle. Yedi günde bir gülen, Yedi günün şansını, Toplayıverip bir veren, Şuradaki benim dayım, Güçlü Mamay’a söyle. Heybetlenince yüzü çeliği eriten, Pirinçten kabzasını güçlü eden, Hanları inletip duran, Alşagır’a benzeyen şuradaki Deli Orak’a söyle. Dert ortağım, sırdaşım, Sır alıp-verdiğim arkadaşım, Sırtlanın oğlu Kosay’a söyle. Halka gibi alıp yere salan, Kazıy oğlu Togan’a söyle. Dizginlenmiş iki doru at koşturan, Bey Arslanbek mirzaya söyle. Vücuduna baksan, Su verilmiş miğfer gibi, Yenlerine baksan, Ağzı burnu süslenmiş gibi Şuradaki kardeşim, Otargulday ağaya söyle. Göç başlamış orada Kara-Gerey burada, Er Kaplanlı batura söyle, Kırım’ın kızıl kurşunlu Hanlarını, Hiç habersiz koymasın. Ağam bey Mamay ile Deli Orak Kıtay, Kupşak, Kırım’dan Öcümü almadan bırakmasın. Bindiği gayık kuşu gibi, Hassaslığı eğe taşı gibi. Düşmanla karşılaştığı yerlerde, Yüreği aybolatın başı gibi, Kazan oğlu Targul ‘a söyle. Arabistan ‘in Cins atına binen er, Uzaktaki düşmanlara, Ay gibi yüzü çok kötü görünen er, Çok zor yollarda, Etrafı sarılan düşman içinde, Kancagaya} Hanlar başını geçiren er Er Yantemir ağaya söyle, Etrafına kader ile iş gören, Bugün benim ağam Bey Mamay ‘a güç gelmiş. Şuradaki atalığım Asan-abız ağaya söyle. O konuştuğu zaman, Düşünmeden, söz söylemez. Öteki beriki kolunun, Akıntısı taşı yuvarlayan, Kuban adlı büyük ırmak, Bu Nogay’ı yar başına kondursun. Kara-Budak ile Ey dik’i Bu hayatta karşısına çıkarsın, Mutlu kalabalık milleti Parlak ateşten korusun Bu hayatı önüne getirsin, Bu günden sonra, Artık benden geçiş yok, Atalığa söyle, Benim için iyi düşünsün. Burda benim gibi Uzaklara giden mirzayı Ağam Deli Orak ile Bey Mamay Hiç habersiz koymasın! Şu benim çilelerimle, eziyetlerimi, Büyüğüm Mamay unutmasın. Kırım’ın Bahtı-Gerey, Sultandan, Uzağa giden mirza söyler, Öcümü almadan bırakmasın. Kırım ‘in kızıl kurşunlu Hanlarını Vursun diye söylersin Ağam Deli Orak ile Bey Mamay Kıtay, Kıpşak, Kırımdan, Öcümü almadan bırakmasın1. diyerek bu vasiyetini söyleyip bırakır. Sonra belini sıkıca sararak, kılıcını beline bağlayıp, Han ‘in yanına gider. Orada Han buna şiir söyler: Batur Han böyle Şiir söyler: Ala doğanım benim kaz alırken, Şurada benim künadilim, Elden uçup, kuğu alırken, yteligim1 itsiz, tavşanı Her gün alırken, At gönderip çağırttım, O zaman niçin gelmedin ? Dört ocak kazdırıp, Dört ocağın üstüne Dört tuv2 kısrak yüzdürtüp Bütün halkımıtoplatıp, Seni de çağırdım, O zaman niçin gelmedin? Ayrı bir otağ kurdurup, Yiyesin diye koyunlar yüzdürüp, çesin diye Yeterince içki koydurup, At gönderip çağırttım O zaman niçin gelmedin? Bekmirza: Akmirza oğlu Bekmirza, Oradakilere böyle şiir söyler: Bilesiniz, ben atamın Yılkı içinde bozu idim. Bilesiniz, ben anamın Koyun içinde kuzusu idim. Atam ile anamın Oğulu idim, kızı idim. Ben Kırım ‘da Okumakta olan öğrenci idim. Bir ikiyüzlünün dilinden Han yolundan dönülen gündür. A hanım, hanım, Olma düşman Mamay’a Düşman olursan Mamay’a Senin başını Mamay sokar belaya Benim ölmemle yer dolmaz, Sen de kalma ecele. Yüreğin isterse kötülüğü, Asın benim başımı Bugün toplanarak Ağaçtan yapılmış damgacına! Han yanında töre yok, Ömrün biterse çare yok. İdil’de yaşayanlara Ulaştırılmalı şanım. Ediğeoğlu Mamay ‘dan Aransa gerekkanım! |
Bir başka kaynaktan Orak ile Mamay özet olarak aktarılmış
ORAK İLE MAMAY
Musahan’ın ilk hanımından Orak ve Mamay adında ikiz oğulları olmuştur. Bu iki kardeş dışarıda aşık oynamayı pek severlermiş. Sıcaktan yanmazlar, soğuktan üşümezlermiş. Uyuduklarında ise altı gün uyanmazlarmış. Nogaylar arasında onların serseri oldukları düşünülse de Musahan onların iyi insan olacağını bilmekteymiş.
Birgün Kalmuklar’ın Kozan adlı hanı üç yüz kişilik bölüğünü Anşıbay’ın soyundan birini getirmeleri için gönderir. Bu bölük yolda uyuyan iki çocuğa rastlar. Askerler bu iki çocuğu mızrakla uyandırırlar. Askerler onlara kim olduklarını sorduklarında Mamay onlara büyük büyük atalarının Anşıbay Batır,ondan sonraki atalarının sırasıyla Baba Tükti Şaştı Aziz, Parpariya Sultan, Kuttıkıya Bey, Nuradın Han, babalarının ise Musahan olduğunu söyler. Bunun üzerine askerler iki çocuğu alıp Kozan’a götürürler. Orak, Kalmuk eline yaklaştıklarında başı açık, ayağı çıplak nasıl insan içine çıkacağını düşünüp ağlamaya başlar. Mamay kardeşine hanın da bir zamanlar çocuk olduğunu, kendilerini anlayacağını kardeşine anlatır. Çocuklar Kozan’ın önüne çıktıklarında Kozan çocuklara atalarını sorar, onlar da atalarını sayınca Kozan çocukları zindana attırır.
O günlerde Hive hükümdarı Bozoğlan adlı padişah Kozan’ın yurduna saldırmak için yola çıkmış; ama atı bir çukura düşünce yakalanıp tutsak olmuştur.
Kozan’ın kızı Karahan, Orak ile Mamay’ın zindana atıldığı haberini alınca onları görmek için kırk kadınla zindana gider. Orak ile Mamay’a giyecek, yiyecek ve kandil temin eder. Mamay ile Karahan birbirlerinin gönüllerini kazanırlar. Karahan, gündüzleri ziyaretlerine gelemeyeceğini; ama ne ihtiyaçları varsa söylemelerini belirtip zindandan ayrılır.
Günlerden bir gün zindana kırlangıç yuva yapmış ve yumurtlamıştır. Yumurtadan çıkıp zindandan ayrılan yavruları görünce Orak, yedi sekiz yaşlarında başlarına gelen olayları hatırlayıp üzülmüş ve aklını kaybetmekten korktuğunu söyleyip ağlamaya başlamışsa da Mamay, ona bunların gelip geçici olduğunu söyleyip teselli etmiştir. Oradan geçmekte olan bir ihtiyar adam Mamay’ın sözlerinin çok ilginç (şairane) olduğunu Kozan’a söyler. Kozan da Mamay’ın Beren aşıkla atışmalarını, yenerse tutsakları memleketlerine gönderebileceğini belirtir. Ancak asıl amacı yense dahi çocukları öldürmektir.
İhtiyar, zindandaki Mamay’ı çağırıp ona Beren aşıkla atışacağını söyler. Mamay da kardeşi ve Bozoğlan ile birlikte dışarı çıkarılırsa teklifi kabul edeceğini ifade eder. Mamay, Orak ve Bozoğlan ile saraya getirilir. Mamay, Beren aşık ile atışmaya başlar. Karşılıklı atışmadan galip gelen Mamay’dır. Kozan; Mamay, Orak ve Bozoğlan’ı memleketlerine göndermeye karar verir.
Orak, Mamay ve Bozoğlan özgürlüklerine kavuşurlar. Bozoğlan yolda Mamay’a kendisinin Eski Ürgenç, Hive şehrinin hanı olduğunu, memleketleri arasında on iki günlük mesafe olduğunu belirtir. Mamay üç ay sonra Bozoğlan’ın Nogay eline gelmesi için davet eder, birbirlerine dostluk sözü vererek ayrılırlar. Tüm bunlar yaşanırken Musahan da haber alamadığı oğulları için telaşlanmaktadır. Oğullarını bulmaları için kırk bahadıra haber salar. Ancak kırk bahadır Musahan’a Orak ve Mamay’ı gören birilerinin olmadığını söyler. Musahan da oğullarını Kozan’ın kaçırdığını belirtip kırk bahadırı oğullarını bulmak için Kozan’a gitmeleri için görevlendirir; zira kendisi bir sefere çıkamayacak kadar yaşlıdır.
Bahadırlar Kozan’a giderlerken yolda Orak ve Mamay ile karşılaşırlar. Her iki taraf da kendilerini tanıtır. Kozan’dan öç almak için beraber Kozan üzerine sefere çıkmaya karar verirler. Mamay Kozan’ın çok güçlü olduğunu, takviye güç istemenin yerinde olacağını söylese de Orak buna gerek olmadığını; zira kırk batırın her birinin bin kişiye denk olduğunu kardeşine anlatır. Orak Er Aysa’nın oğlundan atını, kılıcını, mızrağını; Aysavlı Ahmet’ten ise üstündeki şaraynayı istediği gibi yola düşer. Mamay ve kırk batır da ardından takip eder. İleriden gelen batırları gören Kozan’ın gözcüsü bir karartının geldiği haberini Kozan’a iletir. Kozan da yakalayıp zindana atmaları emrini verdiyse de Orak kaleden içeri girdiği gibi Kozan’a gidip onunla savaşmaya başlar. Arkadaki güç de yetişince 20.günün sonunda Kalmuklar’ın şehirleri alınır.
Batırlardan Ahmet, Kalmuklar’ın en güçlülerinin Ögiz dağında yaşayan Ögizhan olduğunu söyleyince Orak, Ögizhan’a gitmeye karar verir. Arkasında otuz beş bahadırla Orak ve Mamay yola çıkarlar. Ögizhan’a Orak ve Mamay önderliğinde Nogaylar’ın geldiği haberi ulaşınca Ögizhan yetmiş bin askeri hazır eder. Ögizhan ile Orak karşılaşınca yedi gün at sırtında teke tek güreşirler. Ögizhan, güçlü olduğunu ispatlamak için Orak’ın yanına Mamay’ı da çağırınca Orak çok öfkelenip ata ruhlarından yardım ister. O anda ejderha kılığındaki bir güç yardım için Orak’ın belinden sarılınca Ögizhan korkup bayılır. Bunu fırsat bilen Nogaylar Kalmuklar’ı yenip Ögizhan’ı öldürürler.
Memleketlerine doğru yola çıkan kahramanlar ana ve babalarının ellerini öpüp hasret giderirler.