2 Nisan, 2025
0 Comments
1 category
- NOGAYLARIN ALTIN ORDA ÜZERİNDEKİ ETKİSİARZU AKPUNAR YÜKSEK LİSANS TEZİ Altın Orda Devleti’nin Siyasi Tarihi Altın Orda Devleti’nin kurucusu olan ve “Sayın” lakabı verilen Batu Han herzaman Karakum’daki Büyük Kağan’a itaat etmiştir. Cengiz Han’ın ölümünden sonraKağanlık makamına sırasıyla Ögedey, Güyük sonra da Batu’nun teklifi ile MöngeKağan oturmuştur. Batu Han kendisini kağan ilan etmek isteyenlerin teklifini reddetmişve her zaman Mönge Kağan’a itaat etmiştir.Bölgede irili ufaklı küçük beylikler tarzında siyasi yapılar olan Rus knezlikleri,Altın Orda hâkimiyeti altına alındıktan sonra, Saray şehrine itaatlerini bildirmek vekendi tahtlarına çıkabilmek için müsaade anlamı taşıyan yarlıklarını almak amacıylagelmeye başlamıştır. İlk olarak 1243’de Yaroslavl Knezi Batu Han’a itaatini bildirerekoğlu Konstantin’i Karakum’a göndermiştir. Daha sonra ise 1247 yılında NovgorodKnezi Aleksandr Nevskiy de kardeşi Andrey ve birçok boyar57 ile Batu Han’a hediyelertakdim etmiş, itaatini bildirmiştir.Knezlerin ona gelip itaatini bildirmesi Batu Han’ın bölgedeki gücünü göstermekteydi.atu Han, Müslüman tacirlere Moğol İmparatorluğu’nun hiçbir yerinde olmadığı kadarsaygı duymuş e büyük kazançlar elde etmelerini sağlamıştır. XIII. yüzyılda yaşamış olanel-Cûzcânî: “O, yeterince akılı ve Müslüman sever idi; Müslümanlar onun himayesindemüreffeh bir halde zaman geçirdiler.Ordugâhında ve kabileleri arasında mescitler ve cemaat vardı; tümündeimam müezzin bulunuyordu. Hâkimiyeti süresince ve hayatı boyunca tâbileri veaskerlerinden İslâm beldelerine, herhangi bir emrinden dolayı zarar gelmedi.Türkistan Müslümanları onun himayesi gölgesinde çok rahat ve oldukça emniyetteidi.” diyerek Batu Han’ın tutumunu güzel bir şekilde anlatmıştır. İbn Bîbî de BatuHan ile ilgili “İyi ahlâkı, engin cömertliği, yaratıklara iyi davranıp şefkâtgöstermesiyle tanınan, zayıfa ve güçlüye yardımlarıyla büyük padişahlara üstünlükkazanmış” ifadelerini zikretmiştir.1256 yılında Altın Orda hanı Batu Han vefat etmiş ve onun tahtı oğlu Sartak’akalmıştır. Sartak babasının ölüm haberini Mönge Kağan’ın karargâhındayken almıştır.Mönge Kağan’ın kendisine Altın Orda’nın tahtını vermesi üzerine hemen yola çıkmışancak yolda rahatsızlanıp vefat etmiştir (1257). Ondan sonra yerine Batu’nun diğeroğlu Ulakçı geçse de o da aynı yıl içinde vefat etmiştir. Bunun üzerine 1257’de CuciHan’ın diğer oğlu Berke Han tahta geçmiş ve “Saray Berke” ya da “Yeni Saray”adındaki ikinci Saray’ı kurmuştur. Ayrıca Berke Han, Altın Orda Devleti’nde ilkMüslümanlığı kabul eden kişidir.1266 yılında Berke Han’ın ölümüyle onun tahtını Batu Han’ın torunu MengüTemür devraldı. On üç yıl Altın Orda’nın başında bulunan bu hana sabır ve sakinanlamına gelen “Külik” lakabı verilmiştir. Mengü Han döneminde Rus knezlikleri ileilişkilerin olumlu yönde ilerlediğini ve onlara karşı yürütülen politikanın gayetyumuşak olduğunu görüyoruz. Yeni düzenlemelerle artık Ruslardan vergileriMüslüman tüccarlar yerine memurlar toplamaya başlamış, kilise ve din görevlilerinevergilerden muaf tutan yarlıklar verilmiştir.
Rus knezlikleri arasındaki yönetimi kolaylaştırmak adına Rostov Knezliği, Büyük Knezlik
olarak seçilmiş ve bu görev ona verilmiştir. Böylelikle bu dönemde Altın Orda ve Rus Knezlikleri arasında bir sorun ortaya çıkmamıştır diyebiliriz.Mengü Temür’ün 1282’de ölmesiyle yerine kardeşi Tuda Mengü geçti. BerkeHan zamanında kazandığı zaferlerle adından söz ettiren Emir Nogay, Mengü Temürzamanında güç kazanmış ve Tuda Mengü zamanında açıkça Altın Orda tahtına ortakolmuştur.Nitekim Emir Nogay’ın gücü ve statüsü handan daha üstündü. BöyleceTuda Mengü ve Emir Nogay arasındaki çekişmeler de kaçınılmaz duruma gelmişti.1283 ylında Müslüman olan Tuda Mengü artık devlet işlerinden elini çekmeyebaşlamıştı. Nuveyri’nin “Yanında daima şeyhleri ve dervişleri bulunduran” diyebahsettiği han, dünya işlerini bırakmaya karar vererek tahtını Tula Buka’ya bırakmıştır.Ancak devletin bütün kontrolü Emir Nogay’ın elindeydi. Öyle ki Gazari’ye yaniKırım’a gönderilen heyetin şefi Fransisken rahibi Ladislas, rahip Moise’nin 1287yılında Altın Orda’ya yaptığı seyahat hakkında rapor yazmış ve bu raporda, EmirNogay’ın Tula Buka’yla aynı seviyede olduğunu bildirmiştir. Nogay’ın kışkırtmaları sonucunda Tula Buka’yı idam ettiren Tokta Han, AltınOrda tahtının yeni hanı bir nevi Nogay’ın yeni kuklası olmuştur. Tokta Han, her nekadar Emir Nogay gibi kurnaz ve güç elde etmiş tehlikeli bir şahsiyetten kurtulmayıbaşarsa da, diğer bir tehlikeli şahsiyet olan Atalığı Uygur Bacırtuk-Buka’nın etkisindenmaalesef kurtulamamıştır. Dolayısıyla Tokta Han, Bacırtuk-Buka’nın kışkırtmasıylaSayın Han Sülalesi’nin tüm evlatlarını öldürtmüş ve geriye sadece ve varisi olan oğluİlbasar’ı sağ bırakmıştı. Ancak oğlu Tokta Han’dan evvel ölünce, bu durumadayanamayan Tokta Han da hastalanarak ölmüştür.Tokta Han, Sayın Han sülalesinin tüm mensuplarını öldürtürken kendi özkardeşi Tuğrulca’yı da katletmiş ve onun dul eşi Gelin Beyalin Hatun’u kendi nikâhınaalmıştı. Ancak Gelin-Beyalin, eşi Tuğrulca’dan gebe idi. Bir erkek çocuk dünyayagetiren Gelin-Beyalin, Özbek ismini verdiği oğlunu Kabartay Çerkezlerinin yanınagöndermiş ve onun varlığını herkesten gizlemiştir. Bunun sebebi ise Tokta Han’ın, yenidoğan tüm erkek çocuklarını öldürtüyor olmasıydı. Tokta Han daha sonra kendiveliahdı olan oğlu ölünce, Sayın Han Sülalesi veliahtlarından kimsenin kalmadığınıgörerek kederinden hastalanmıştı. Bunun üzerine Gelin Beyalin Hatun, Özbek Han’ınvarlığından Tokta Han’a bahsetmiş, o da emir vererek derhal Özbek Han’ı getirmelerinibildirmişti. Ancak daha Özbek gelmeden Tokta Han vefat etmiş, bu durumdanfaydalanan Atalığı Uygur Bacırtuk Buka kendisini han ilan ederek tahta oturmuş veGelin Beyalin Hatun’u nikahına almıştı. Ancak Özbek Han’ı getiren Kıyat Astay veSecut Alatay Beğler, hile ile Bacırtuk- Buka’yı öldürüp tahta Özbek’i çıkardılar.Tokta Han’ın halefi olan Özbek Han, güçlü merkezi otorite geleneğini devam ettirmişve Altın Orda Devleti’ne en parlak dönemini yaşatmıştır.Özbek Han döneminde İslam, Altın Orda Devleti’nin resmî dini olarak kabul edildi.1341 yılında vefat eden Özbek Han, bütün saltanatı boyunca hâkimiyetini istikrarlı birbiçimde ayakta tutmayı başarmıştır.Özbek Han’ın ölümünden sonra tahta kardeşi Tinibek’i yenen Canibek Hangeçmiştir. Canibek Han’ın ardından Berdibek’in tahta geçişinde tıpkı Emir Nogay gibietkili bir isim olan Tümen Beyi Kanglı Tulubay’ın rolünü görmekteyiz. Berdibek,Tulubay’ın kışkırtmaları sonucu babası Canibek Han’ı boğdurtarak başa geçmiştir.Hatta bununla yetinmeyip on iki kardeşini ve kendisine itaat etmeyen herkesiöldürtmüştür. Bu yüzden Cuci Ulusu’nda ona “Kökün Kırgan Köten Han” derler.Berdi Bek’in ölümünden sonra Sayın Han sülalesi son buldu. Bundan sonra Altın Ordahanları Şiban ve Tokay Timur sülalesinden gelecektir.Berdibek’in ölümünden sonra Altın Orda’da karışıklıklar başlamış, emirlerbulundukları yerlerde ilk fırsatta bağımsızlıklarını ilan ederek, kendi yerlerinin hanlarıdurumuna gelmiştir. Bu dönemin en tesirli devlet adamı olarak Emir Mamay’ıgörüyoruz. O, Özbek Han’ın oğullarından birisi olan Abdullah’ı han ilan etmiş veSaray şehrini de ele geçirmiştir.Bu karışık durum, Toktamış’ın Kalka ırmağı yakınlarında yapılan savaşta Emir Mamay’ıyenilgiye uğratarak Altın Orda tahtına geçmesine kadar sürdü.Toktamış Han döneminde Altın Orda tekrar yükseliş dönemine geçti ve CuciUlusu birliği yeniden sağlandı. Harezm ile Azerbaycan haricindeki Altın Orda’ya bağlıolan eski topraklar yeniden ele geçirildi.74 Harezm ile Azerbaycan toprakları iseTimur’un elindeydi. Nitekim Emir Timur da Toktamış’ın hamisi durumunda idi.Toktamış, taht kavgaları sırasında Emir Timur’a sığınmıştı ve Emir Timur daToktamış’a Altın Orda tahtını elde etmesi için asker vermişti. Toktamış tahtmücadelesinde Urus Han’a karşı üç defa başarısız oldu. Ancak Emir Timur yine de herseferinde Toktamış’a ihtiyacı olan her şeyi veriyordu. Sonunda 1379’da tahtı elegeçiren Toktamış durumu derhal Emir Timur’a bildirmiştir. Ancak bu olaylar EmirTimur’u Toktamış’ın hamisi durumuna getirmişti.75 Artık Toktamış’ın gözü hamisiTimur’un elinde bulunan Harezm’de idi. Altın Orda tahtına Timur sayesinde geçenToktamış, kendisinin Cengizoğullarından olduğunu, Timur’un ise bir asalet unvanınadahi sahip olmadığını düşünüyor ve onunla mücadele etmekten çekinmiyordu.Emir Timur ile Toktamış’ın ilk karşılaşması Kunduzçe Meydan Muharebesi’ndeolmuştur. Emir Timur kendi yazmış olduğu günlüğünde Toktamış Han’ı tamamen yoketmek için Deşt-i Kıpçak’ta tam beş ay kovaladığını belirtmektedir. Bu süre zarfındaerzakları tükenen askerleri açlıktan iyice yorgun düşmüş ve bu durumu öğrenenToktamış Han fırsatı değerlendirerek hemen harekete geçmiştir. Timur’un emir vekomutanları askerlerin durumlarından dolayı Toktamış ile savaşmaktan yana değillerdi.Sadece oğullarından destek gören Timur bu sırada Toktamış ile arası bozulan tuğ beyiile nasıl ittifak kurduğunu şöyle nakletmektedir: “O zaman Tanrı yine önümüzü açtı;Toktamış Han’ın tuğ beyi ondan yüz çevirip benimle anlaştı. Ben ona şu yolugösterdim: “Ne zaman ki savaş kızışmaya başlar birdenbire tuğu tersine çevir.”Böylece savaş sırasında tuğ beyinin Timur ile anlaştığı gibi savaşın en kızgınzamanında tuğu ters çevirmesiyle Toktamış’ın askerleri yenildiğini sanıp geriçekilmişler Toktamış Han da oradan kaçmıştır.Neticede Toktamış, her defasında Timur’a karşı yenilmiş
ve bir de bunun yanında Emir Edigü’nün destekleriyle han olanTimur Kutluk’la savaşmak durumunda kalmıştır. Nihayetinde Toktamış, Edigü veadamlarından kaçarken Karaton ırmağı boyunda atıyla birlikte uçurumdan yuvarlanarakölmüştür.Toktamış Han’dan sonra devlet duraklama dönemine girmiş, bu dönemdeToktamış’a halef olan amcasının oğlu Timur Kutluk Han soyu ile Toktamış soyuarasında taht kavgaları başlamıştır. Bu mücadele ve kargaşa dönemi hanlığınzayıflaması ve dağılmasına kadar devam edecektir.Bu dönemde, daha önceden Nogay ve Mamay’ın kontrolü altında olan AltınOrda’nın, bu defa Edigü Mirza tarafından yönetilmeye başladığını görmekteyiz. Edigühemen tahta Timur Kutluğ’u çıkartmıştır. 1400’de ölen Timur Kutluğ’dan sonra tahtaŞadibek, Fuladbek ve Timur’u çıkarttı. Edigü, Cengiz Han’ın yasalarına ilaveler yapıp,vergi sistemini geliştirdi ayrıca Mısır ile yapılan köle ticaretini yasaklayarak AltınOrda’da düzen ve disiplini oluşturmayı başardı. Moskova’ya sefer düzenleyen Edigü,burada Timur Han’a mağlup oldu. 1411’de ise Toktamış’ın oğlu Celaleddin tahtı TimurHan’ın elinden almayı başardı, Edigü ise Kırım’a kaçmak zorunda kaldı. Edigü,1416’da Litvanya’ya sefer düzenledi ancak Toktamış’ın oğlu Kadir Berdi ile girdiğimücadelede mağlup olarak esir düştü ve 1419’da da vefat etti. Edigü’nün ölümündensonra Altın Orda artık parçalanma dönemine girdi ve bu dönem yeni ulusların teşekkületmesiyle sona erdi. Nogay, Mamay ve Edigü gibi emirler Altın Orda tarihinde oldukçaetkili oldular ve Bizans, Litvanya, İlhanlı, Balkanlar gibi ülkelere seferlerdüzenledikleri göz önünde bulundurulursa, etki alanlarının Altın Orda’yı aştığı görülür.Ancak emirlerin karıştığı taht kavgaları meseleleri neticesinde Rus knezlikleriningüçlendiğini de belirtmek gerekir.Altın Orda’daki çatışmalar gittikçe derinleşiyor, rekabet eden hanlar arasındaduruma hâkim olan hükümdarı bile seçmek güçleşiyordu. Bu rekabet içinde olan kişilerarasında en önemlilerden birisi Uluğ Muhammed Han’dır. Uluğ Muhammed’inhâkimiyetini sadece Altın Orda’nın batı kesimi kabul etti. İtil bölgesinin aşağısı iseToktamış’ın oğlu Kepek’in idaresindeydi. Ayrıca 1422 yılında Özbek Han’ı Borak,Uluğ Muhammed’i mağlup etmiş ve onun Litvanya Knezi Vitov’a sığınmasına nedenolmuştur. Devlet Berdi, tüm bu karışıklardan yararlanarak Kırım’ı ele geçirse de1427’de Uluğ Muhammed onu Kırım’dan kovmuştur. 1437 yılında ise KüçükMuhammed, Uluğ Muhammed Han’a karşı ayaklanıp onu Saray şehrinden kovmuştur.Uluğ Muhammed, Ruslar ile savaşmış ve Belev’e hâkim olduktan sonra Kazan’ı da elegeçirmiştir. Kazan’ın ele geçirilmesiyle burada bir hanlığın kurulmasına sebepolmuştur. Bundan sonra ilk iş olarak Moskova’yı 1439’da kuşattı ve 1445’te MoskovaKnezi II. Vasiliy savaşta esir aldı. Uluğ Muhammed’in bu zaferi Altın Orda’nınRuslara karşı kazandığı son büyük başarı olmuştur. Aynı yıl Uluğ Muhammed’in oğluMamutek babasını öldürmüş ve kendisini Kazan’da Han ilan etmiştir.Bu dönemde II. Vasiliy’in ölürken yazdığı vasiyetinde knezliği Han’dan izinalmadan oğlu III. İvan’a bırakması, III. İvan’ın da Altın Orda hanından yarlık almadantahta çıkması, Moğol hâkimiyetinin knezlikler üzerindeki etkisinin azaldığınıngöstergesidir. Nitekim III. İvan 1472’den itibaren Altın Orda’ya vergi ödememeyebaşladı. Altın Orda-Rus knezlikleri ilişkilerinin 1481’de Ahmet Han’ın vefatıylabirlikte artık sona erdiğini görmekteyiz. Her ne kadar Altın Orda Devleti resmî olarak1502’de tarih sahnesinden çekilse de fiilen daha 1481 yılında ortadan kalkmıştır. III.İvan, Altın Orda’nın tekrardan güçleneceği endişesiyle, Kırım hanlarıyla birleşerekhanlık üzerine sefer düzenlemiş ve Altın Orda’ya 1502’de son darbeyi vurmuştur.Altın Orda Devleti’nin son hanı olan Şeyh Ahmet Han (1481-1502), sadeceSaray şehri ve etrafında söz sahibiydi. Ahmed Han, 1481’de Donec kıyısında Aybek’leyaptığı savaşta mağlup olup öldürülmüştür. Bu tarihten sonra artık Altın OrdaDevleti’nde yeni ayrışmalar yaşanmaya devam etmiştir. Birbirleriyle mücadele edenhanlardan hiçbiri güçlü bir devlet kurmayı başaramamıştır.Kırım Han’ı olan Mengli Giray, 1502’de Saray şehrini hâkimiyeti altına almışve şehri yakıp yıktıktan sonra geri dönmüştür. Her ne kadar onun amacı Kazan veAstrahan üzerinde Rusya baskısını azaltmak olduysa da bu durum tam tersinesonuçlanmış ve bundan sonra Rusya’nın bu hanlıklar üzerindeki etkisinin iyiceartmasına sebep olmuştur. Bu olaydan dolayı Mengli Giray kaynaklara “Taht-Algan”olarak geçmiştir. Aslında bu şehrin tarumar edilmesiyle biten Altın Orda Devleti’ningücü bundan çok daha evvel tükenmiştir. NOGAYLARIN ALTINORDA ÜZERİNDEKİ ETKİSİAltın Orda Devleti’nde yönetimde ve askeri alanda zaman zaman etkiliolmuş, hanı dahi baskı altına tutabilmiş, tüm devlet işlerine karışabilmiş, hatta hanıntahttan indirilip yerine yeni bir hanın seçilmesinde etkili olmuş emir ve beylerbulunmaktaydı. Bu emir ve beyler ülke içindeki söz sahibi boylara mensup idi vebunlar kendilerine verilmiş bir boyun yönetimini üstlenen, o boyun beyleri idi.Yukarıda idari teşkilat başlığı altında işlediğimiz karaçibeyler ve bunların da üstündekibeylerbeyi zaman zaman idari teşkilatı elinde bulunduracak kadar hatta hanı bile baskıaltında tutabilecek kadar güç kazanmışlardı. Ancak yine de devlet içinde bu kadar güçkazanabilmelerine rağmen han olma hakkına sahip değillerdi, çünkü han olabilmeninbirinci şartı Cengiz neslinden olmaktı. Devlet içinde güç kazanan beyler ise söz sahibiolan önemli boylara mensup idiler. M. Kafalı, Cuci ulusu içindeki boyları ve önemderecelerini sayarken, ön önemlilerinin sırasıyla Kıyatlar, Kongiratlar, Mangıtlar(Nogay) ve Şirinler olduğunu kaydetmektedir.249 Devlet içinde güç kazanıp idariteşkilatı elinde tutan hatta hanı bile baskı altında tutabilen beylerden birisi Mangıtboyuna mensup Emir Nogay idi. Bir diğeri ise yine Mangıt boyunun beyi olan EmirEdigü idi. Altın Orda Devleti’ndeki Nogayların etkisini bu beyler üzerindenanlatacağız. Şimdi öncelikle Emir Nogay’ı ve Altın Orda içindeki faaliyetleriniincelemeye çalışalım. 3.1. Emir Nogay’ın Altın Orda Üzerindeki EtkisiMangıt boyunun beyi olan Emir Nogay, kendi tümenini de Mangıtlardan teşkiletmişti ve han ailesiyle de akrabalığı bulunmaktaydı. Bu akrabalık Cuci soyundangelmekteydi ve Nogay’ın dedesi Cuci’nin yedinci oğlu idi,250 ancak N.İ. Veselovskiy,Nogay’ın dedesinin Cuci’nin meşru olmayan evladı olduğunu kaydetmektedir vebundan dolayı da Nogay’ın han olamadığını vurgulamaktadır.251 Aynı bilgiyi J.B.Kukatov da ifade etmekte ve Nogay’ın Cuci soyundan Buvala’nın (Reşidüddin ’deBufala veya Bukala) torunu olduğunu ve bu kişinin de Cuci’nin cariyesinden doğmaolduğunu kaydetmektedir.252 Bununla birlikte Nogay’ın soyu hakkında çeşitli görüşlerileri sürülmüştür. Onun soyu hakkında R. Grousset253 “Berke’nin yeğeni”, U.Schamiloğlu254 “Cuci oğlu Bo’al oğlu Nogay”, A. Caferoğlu255 “Cengiz’in büyüktorunu”, O. Bavbek256 “Cuci’nin oğlu Moğol’un torunu” şeklinde açıklamalardabulunmuşlardır. A. Temir257 ve S. Nogay258 ise Nogay’ı “tümen beyi, ordu komutanı”olarak açıklamaktan öteye gidememişlerdir. Müslüman kaynaklarda da bu konuylailgili farklı görüşler vardır. Mısır ve Suriye kaynaklarında Cuci oğlu Moğol, oğlu Tatar,oğlu Nogay (Cuci-Moğol-Tatar-Nogay) şeklinde zikredilir.259 N.İ. VeselovskiyReşidüddin’e atıf yaparak Nogay’ın babasının Tatar olduğunu ancak onun babasınınMoğol değil Bufala (Bukala) olduğunu belirtir. Yine onun nakline göre; BufalaCuci’nin gayrimeşru yedinci çocuğudur. Dolayısıyla Cengiz soyundan olan kişilerin“Han” olabilmeleri için meşru eşlerden doğmaları gerekmektedir.260 Şimdiye dek, bilimadamları, askeri, ekonomik ve idari yetkileri elinde toplayan ve bu yetkiler sayesindebağımsız bir dış politika yürüten ve aynı zamanda Altın Orda hanlarının kararlarınadoğrudan karşı çıkabilen Nogay’ın siyasi liderliğinin ne zaman tezahür ettiği hakkındaortak bir fikre varamadılar. N.M. Karamzin’e göre Nogay, XIII. yüzyılın 60’lıyıllarından itibaren Altın Orda hanlarına itaat etmiyordu.261Nogay’ın yönettiği topraklar kendisine babasından devredilmişti.262 G.V.Vernatskiy, Emir Nogay’ın Volga’nın orta kısmının doğusunda bulunduğunukaydetmektedir.263 Nogay, 1277 yılına gelindiğinde Don nehrinden Dinyeper nehrinekadar olan toprakları yönetmekte idi ve Tokta Han zamanında ise yönettiği topraklaraKırım da dâhil edilmişti.264 A.Yu. Yakubovskiy, onun Kırım’a sahip olması konusunuteyit ederken, Nogay’ın Kırım’a hangi suretle sahip olduğuna kesin bir açıklıkgetirememiş ve “ister kuvvet yoluyla olsun, isterse hediye yoluyla olsun onun Kırım’asahip olduğunu bilmekteyiz” şeklinde ifade edebilmiştir. A.A. Porsin ise, Nogay’ınTokta Han’ı tahta çıkardığını ve bu olaydan sonra Kırım’ı kendi hâkimiyeti altınaaldığını ve Kırım’da bir darphane kurarak kendi adına sikke bastırdığınıkaydetmektedir.266 Kırım sahasında bulunan paralar üzerinde “Han/adil/Nuhay”yazmaktadır ve Grek yazılı gümüş akçelerde de yine Nogay ismine rastlanmıştır. Budurum Nogay’ın “han” unvanı aldığına267 dair bir düşünce yaratmaktadır. Rusyıllıklarında ise Nogay’ın sıklıkla “çar” olarak adlandırıldığından bahsedilmektedir.Nogay, resmî olarak han unvanı almasa da fiili olarak hana ait bütün yetkileri elindebulundurmaktaydı.268Emir Nogay, yaklaşık kırk yıl Altın Orda Devleti’nde söz sahibi olmuş, devletiniç ve dış siyasetinde etkili olmuş ve büyük bir şöhret kazanmış olan ordukomutanıdır.269 Kırk yıl boyunca Altın Orda Devleti’nin iç ve dış siyasetinde kilit roloynamıştır.270 U. Schamiloğlu Reşidüddin’e atıfta bulunarak, “Altın Orda’nın sağkolunun başı” olarak tanımladığı Nogay’ı, hem Batu Han hem de Berke Handönemlerinde “ordu komutanı” olarak göstermektedir.271 A.N. Kurat ise Nogay’ı,Berke Han zamanında Hülâgû’ya karşı yaptığı savaşlar sırasında Cuci oğullarındanbirisinin soyundan gelen Tatar oğlu, askeri yeteneği ve zekası ile hızlı bir şekilde güçkazanmış, Mengü Temür zamanında kudreti artmış, Tuda-Mengü zamanında içkarışıklıklarda kıvrak zekası ve idari kabiliyeti ile devlet idaresini elinde tutmuş biremir olarak tasvir eder.272 Nogay, Altın Orda’da bir boy beyi ve ordu komutanı idi,ancak o, kurnazlığı ve zekasıyla ilerleyen zamanlarda tüm hanlığı elinde tutacakkudrete ulaşmıştır. İdaresinin ilk yıllarında Moğol boyları arasında huzuru ve birliğikurmayı niyet edinmişti ancak ilerleyen zamanlar bunun böyle olmadığını, Nogay’ınboylar üzerinde kendi hâkimiyetini kurmaya başladığını göstermiştir. O, boylarüzerinde kendi hâkimiyetini kurduktan sonra iktidarla savaşa bile tutuşmuştur.273Nogay hakkında onu tanımlayıcı genel bilgiler verdikten sonra onun Altın Ordaiçindeki faaliyetlerini dönemlere göre anlatmaya çalışalım. 3.1.1. Nogay’ın Berke Han Dönemindeki FaaliyetleriHem Türkçe hem de Rusça araştırma eserlerin büyük çoğunluğunda Nogay’ınBerke Han zamanında ordu komutanı olarak ön plana çıktığı ve şöhret kazanmayabaşladığı kaydedilmektedir. Onun ilk büyük savaşı İlhanlı hanı Hülâgû’ya karşıAzerbaycan için yapılan savaş olmuştur. Bu savaşta Nogay Berke’nin ordukomutanıydı.Berke Han ve Hülâgû Han arasındaki savaşın sebepleri büyük hanın seçimisırasında yaşanan taraf ayrılığına kadar uzanmaktadır. Mengü Han’ın 1259 yılındaölümünün ardından tahta geçecek halefler arasında bir ayrılık oluştu. Kubilay Han,Çin’den gelerek hanlığını ilan etti, diğer taraftan Arık Buka da han olmak içinçalışmaktaydı. Bu mücadelede Berke Han, Arık Buka tarafını tuttu. Ancak Kubilay Hangalip gelince Berke Han merkezi yönetimden uzaklaştı. Bununla birlikte Çağatay Han’ıAlgu Han da Harezm’i işgal etmiş, ardından Otrar şehrini de ele geçirmişti. Harezmbölgesi ise Altın Orda Devleti’ne bağlı idi. Berke Han bu istilalara seyirci kalmıştır.Diğer taraftan Batu Han döneminde başlayan İran’a sefer yapılmasıyla Hülâgû Hangörevlendirilmişti. Hülâgû’nun istilaları sırasında Berke Han da yardım olarak askergöndermişti. Ancak istilalar bittikten sonra ikisi arasında anlaşmazlık çıktı veAzerbaycan’a sahip olma meselesi doğdu. Zaten Azerbaycan’ın vergisini alan BerkeHan, yardım karşılığında bu bölgenin kendisine verilmesini istemekteydi.274 Bununlabirlikte M. Kafalı, Azerbaycan’ın daha Batu Han dönemindeyken Altın Orda askerleritarafından ele geçirildiğini kaydetmektedir. Ona göre Güyük Kağan, Batu’ya olanhırsından dolayı Batu’yu bu bölgeden atmak isterken ölmüştür. Hülâgû ise Tebrizikendisine başkent yaparak Altın Orda’nın Azerbaycan’daki haklarını yok saymıştır.275Bütün bu olaylar Hülâgû ile Berke Han arasında savaşa sebep olmuştur. Bu savaşkonusunda kaynaklarda bilgiler yer almaktadır, ancak biz Hülâgû ve Berke arasındakimücadeleleri ve ilişkileri ayrıntılı olarak ele almaktan ziyade Nogay’ın bu savaştakikonumunu anlatmaya çalışacağız. Nogay ise bu savaşa aktif olarak katılmıştır.Berke Han, Azerbaycan’ın alınması için 30 bin atlı askerden oluşan ordusununbaşına komutan olarak Nogay’ı görevlendirdi. Nogay’ın ordusunun iki hanlık arasındasınır sayılan Derbend’i geçip Şirvan yakınlarında konakladığını haber alan Hülâgû,hemen ordusuna toplanma emri verdi. 1262 yılının ağustos ayında Hülâgû Han ordusuile birlikte İlhanlı Devleti’nin yaylağı olan Aladağ’dan Nogay’a karşı koymak içinharekete geçmiştir. Bu iki ordunun karşılaşması aynı yılın aralık ayında Kür ırmağınınkuzeyinde gerçekleşmiştir. Yapılan savaşta Hülâgû’nun ordusu galip gelmiştir. Aynı yılyine Derbend yakınlarında yapılan savaşta Hülâgû’nun ordusu Nogay komutasındakiBerke Han’ın ordusunu bozguna uğratmış ve halka büyük zulümler etmiştir. 1263 Ocakayında Berke Han’ın Hülâgû’nun ordusuna ani baskın yaparak onun ordusunu perişanettiği savaş, tarihi kaynaklara “Demir Kapı” (Derbend) savaşı olarak geçmiştir. Buyenilginin ardından kederlenen Hülâgû 1265 yılında vefat etmiştir.276Azerbaycan seferlerine devam eden Nogay, 1266 yılında ilk önce Derbend’idaha sonra da Kura ırmağını geçerek Moğol Devletinin kalbi olan Azerbaycan’ı tehditetmeye başlamıştır. Ancak Nogay, Aksu yakınlarında yeni İran Hanı olan Abakatarafından bozguna uğratılmıştır. Bu savaş esnasında Nogay gözünden yaralanmış veordusunu Şirvan’a çekmiştir.277 Haberi alan Berke Han hemen 300 bin atlı ordusuylaNogay’ın yardımına koştu. Berke ile Abaka Han arasında yaşanan bu savaşı Reşîdü’ddîn detaylı bir ekilde anlatmaktadır. Buna göre Kür ırmağı etrafında iki ordu arasındakarşılıklı ok yağmuru başlamış ve dört gün boyunca olduğu yerden kımıldayamamıştı.Berke Han sudan geçmek için son çare olarak Tiflis’e yönelse de ne yazık ki yoldahastalanarak vefat etmiştir.278 Berke Han’ın cenazesi Altın Orda’nın merkezi olanSaray şehrine götürülüp defnedilmiş ve onun oğlu olmadığı için yerine Batu Han’ıntorunu Mengü Temür tahta geçmiştir.279Nogay’ın Berke Han döneminde adının zikredildiği bir olay da MemlükSultanıyla olan yazışmada görülmesidir. Berke Han, 1262-1263 yıllarında MemlükSultanı Baybars’a gönderdiği elçilerle İslamiyet’i kabul ettiğini belirtmiş ve gönderdiğilistenin içinde Nogay’ın adı da yer almıştır.280 Bu listede Nogay’ın sadece ismi yeralmıştır, ancak ileride Mengü Temür zamanında Nogay bizzat kendi adıyla MemlükSultanına mektup gönderme cüretinde bulunacaktır.1260’lı yıllardan itibaren güçlenmeye başlayan Emir Nogay, Altın Orda’nınDon Nehri’nden aşağı Tuna’ya kadar uzanan bölgelerinin efendisi olmuştur. Nogay,han olmamasına rağmen bu topraklarda öylesine kudretliydi ki adı Rus kaynaklarında“çar”281 olarak geçmiş ve Altın Orda hanlarıyla aynı seviyede olduğundanbahsedilmiştir.282 Nogay bundan sonra gözünü aşağı Tuna ve Kuzey Bulgaristanbölgesine dikmişti. Dolayısıyla Nogay’ı, Bulgar ve Bizans tarafında olmak üzereBalkan iktidar mücadelelerine sık sık katıldığını görmekteyiz.283 Nogay’ın ismi Berke Han döneminde Bizans ile olan münasebetlerde degeçmektedir. Bu dönemde Bizansla savaşlar yapılmış ve bu savaşlara da aynı şekildeNogay kumandanlık etmiştir. Bu savaşların birisi elçilerin rehin alınması meselesindendolayı diğeri de Anadolu Selçuklu Sultanı II. İzzeddin Keykâvus’un Bizans’ta tutsakolarak tutulmasından dolayı idi.Bizans ile ilk temas Berke Han ile Sultan Baybars arasında oluşmaya başlayanittifak sırasında gerçekleşmiştir. Her iki devlet arasında gidip gelen elçilerle birliktekıymetli hediyeler de gönderilmekteydi. Sultan Baybars’ın Berke’ye göndereceğielçilerin Bizans’ın elinde bulunan İstanbul’dan geçmesi gerekmekteydi. O sıradaHülâgû’nun elçileri de İstanbul’da bulunmaktaydı. Bizans İmparatoru MikhailPaleolog, Hülâgû’nun tepkisinden korktuğu için Baybars tarafından Berke’yegönderilen hediyeleri ve elçileri rehin almıştır. Berke Han bunu duyar duymazNogay’ın başında bulunduğu orduyu Bizans üzerine göndermiş, paniğe kapılan Bizansİmparatoru hemen elçileri serbest bırakmıştır. Ancak Berke Han, Bizans İmparatorunuAltın Orda Devleti’ne her yıl üç yüz atlas elbise göndermesi şartı ile affetmiştir.284Emir Nogay, Berke Han döneminde 1264 yılında Bizans’a karşı yeniden seferdüzenledi. Bunun sebebi ise Bizansın elinde tutsak bulunan Selçuklu Sultanı II.İzzeddin Keykâvus’u kurtarmaktı. II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in Rum asıllı karısındanolan Sultan Keykâvus, 1246 yılında Selçuklu Sultanı oldu. Bu dönemde TürkiyeSelçuklu Devleti’nin kontrolü İlhanlıların elindeydi. Dolayısıyla Selçuklu Sultanı veşehzadeleri; Moğol efendileri, Selçuklu emirleri ve Bizans İmparatorunun ellerindekukla gibi oynatılmaktaydılar. 1256 yılında Keykâvus, Baycu Nogay’a karşı mağlupolunca İznik İmparatoru II. Theodoros Laskaris’in yanına kaçmak zorunda kaldı.Bundan sonra Keykâvus ve kardeşi Rükneddin ülkeyi ikiye bölüp paylaştı.Kızılırmak’ın doğusu Rükneddin’e, batısı ise İzzeddin’e kaldı. Aradan geçen birkaçyılın ardından İzzeddin yeniden Memlüklerle temas kurmaya başlamış ve bu durumonun yeniden Moğolların hedefi olmasına sebep olmuştur. 285 Karısı ve oğullarınıyanına alan Sultan II. İzzeddin, bu sefer İmparator VIII. Mikhail Paleolog’un yanınakaçmak zorunda kalmıştı (1259-1282). Sultan II. İzzeddin Keykâvus’un hem annetarafından Bizanslı olması hem daha önce kendisine sığınan Mikhail’i oldukça iyiağırlaması hem de onun varlığının Bizans açısından yarar sağlaması, Bizans İmparatorutarafından oldukça iyi karşılanmasını sağlamıştır.286 Ancak Hülâgû’ya yaranmayaçalışan Mikhail, Sultan II. İzzeddin’e karşı olan davranışını değiştirmiştir. AyrıcaHülâgû’ya olan bağlılığını göstermek için de kızı Despina (Maria)’yı kıymetlihediyelerle birlikte ona göndermişti. Gelin daha yoldayken Hülâgû’nun ölüm haberigelmiş ancak gelin yoluna devam etmiş ve yeni İlhanlı hükümdarı olan Abaka ileevlendirilmiştir. Diğer yandan Selçuklu Sultanı II. İzzeddin Keykâvus, Meriç Nehriağzında bulunan Enez (Enos) kalesine hapsedildi (1262). O.Turan, Rum kaynaklarında,Bizans İmparatorunun İzzeddin’i hapsetmesinin Hülâgû’ya yaranmak amaçlıolmadığını, İzzeddin’in Bizansa karşı Altın Orda Hanı ve Bulgar kralı Konstantin’ikışkırttığını, bu sebepten dolayı Mikhail’in onu hapsettiği ve İstanbul’da olan “MelikKonstantin” adını alan küçük oğlunu Hristiyan olarak yetiştirildiği yönünde bilgilernaklettiğini kaydetmektedir.287 İbn Bîbî’nin naklettiğine göre Sultan II.İzzeddin’inhususi adamları onu Bizans iktidarını ele geçirmek için kışkırtıyordu. Bu komployuİmparatora bildiren kişi ise Sultan II. İzzeddin’in papaz olan Kir Kedid adlıdayısıdır.288Sultan II. İzzeddin Keykâvus’un halası Berke Han’ın nikahlı eşi idi ve onuSultan İzzeddin’i kurtarması için teşvik etti.289 Berke Han, Hülâgû’nun emriyle Bizansİmparatorunun yaptığı bu düşmanca davranış karşısında derhal Nogay komutasında 20bin kişilik bir orduyu Bizans üzerine göndermiştir. Bu sefere Bulgarlar da dâhil olmuşve Balkanlarda Bizans’a ait olan bölgeler yerle bir edilmiştir. Bizans İmparatoru veaskerleri Nogay’ın ordusuna karşı çıkmaya gitmiş, ancak Bulgar sınırında Moğollarıgörünce korkudan kaçıp gitmişlerdi. Bizans İmparatoru kaçıp İstanbul’a dönerken,Nogay’ın ordusu Trakya’yı yağmalamıştır.Enez Kalesi’ne ulaşan Nogay, Sultan II. İzzeddin’i tutsaklıktan kurtarmış, onuve oğullarını alarak Berke Han’a götürmüştü. Onları oldukça sıcak karşılayan BerkeHan, Suğdak ve Solhad bölgelerini tımar olarak Sultan II. İzzeddin’e vermiş ayrıca onukızı ile evlendirmiştir.291Görüldüğü üzere, Emir Nogay’ın Berke Han dönemindeki askeri başarıları onunAltın Orda Devleti içerisinde dikkatleri üzerine çekerek meşhur bir komutan olarakanılmasını sağlamıştır. 3.1.2. Nogay’ın Mengü Temür Han Dönemindeki FaaliyetleriBerke Han’ın ölümünden sonra yerine onun yeğeni ve aynı zamanda Batu’nunoğlu Togan’ın ikinci oğlu olan Mengü Temür geçmişti. On üç yıl Altın Orda’nınbaşında bulunan bu hana sabır ve sakin anlamına gelen “Külik” lakabı verildiği dekaynaklarda geçmektedir.292 Berke Han zamanında Rus knezliklerine olan baskı MengüTemür zamanında azalmış ve Emir Nogay da bu dönem gücünü arttırma imkânıbulmuştur. Berke Han zamanında kazandığı zaferlerle adından söz ettiren Nogay,Mengü Temür zamanında güç kazanmış ve Tuda Mengü zamanında açıkça Altın Ordatahtına ortak olmuştur. Bilhassa bu dönemden itibaren Rus yıllıklarında “çar” olarakgeçmeye başlamıştır.Mengü Temür döneminde Nogay’la alakalı gerçekleşen önemli olaylardan biriside Altın Orda ile İlhanlı Devleti arasında yapılan barış sonrasında ortaya çıkmıştır.Araştırmalardan elde ettiğimiz bilgiler 1269 yılında Talas’ta bir kurultay düzenlendiğive bu kurultayda Altın Orda ve Çağatay Hanlığı arasında barış yapıldığı 1270 yılındaise Altın Orda ile İlhanlı Devleti arasında barış yapıldığını kaydetmektedir. Bu olaydansonra ise 1270 yılında Nogay, Altın Orda Devleti’nde beylerbeyi rütbesineyükselmiştir.294 Bu bağlamda Nogay, devlet içindeki bütün askeri işleri eline almışoluyordu. Artık devletin ordusu onun emri altındaydı. Kafkaslarda Altın Orda Devletiordularına komutanlık eden Nogay, beylerbeyi olduktan sonra batıya yönelmiş, Bizansve Bulgarlar üzerinde de etkili olmaya başlamıştır.Doğu Avrupa’da Bulgar topraklarının efendisi olan Nogay, artık istediği zamanBulgar çarlarını tahtan indirip tahta oturtmaya başlamıştı.295 Ayrıca Bulgarlarla Bizansarasındaki sorunları da Nogay çözmekte idi. 1272-1273 yıllarında Bizans ile Bulgarlararasındaki ilişkiler gerilmiş, Bulgar çarı Konstantin, Bizans üzerine yürüme kararıalmıştı. Bu durumda Bizans imparatoru VIII. Mikhael ise Nogay’la bağlantı kurarak biranlaşma imzalamış ve gayrimeşru kızı Euphrosyne’i de Nogay ile evlendirerek buanlaşmayı pekiştirmiştir. Nogay ise yeni akrabalarına yardım ederek, Bulgar çarıKonstantin’in Bizans üzerine yapacağı seferi durdurmuştur.296 Ancak onun Bizanslayaptığı anlaşmanın içeriği bilinmemektedir. Görüldüğü gibi bu dönemde Nogay’ın hemBulgarlar üzerinde hem de Bizans üzerinde büyük bir etkisinin olduğu anlaşılmaktadır.Nogay’ın Bulgarlar ve Bizans üzerindeki yaptırım gücü bir başka olayda dakendini göstermiştir. 1277 yılında Bulgar çarlığında İvaylo adında bir çoban Bulgarları,Moğol tahakkümünden kurtarıp bağımsızlığa kavuşturmak için ayaklanmıştır. Bulgarçarı Konstantin ise buna karşı çıkmış ve sonuçta iki taraf arasında bir meydan savaşıgerçekleşmiş ve bu savaşta Bulgar çarı Konstantin ölmüştür. İvaylo, Konstantin’inkarısı Mariya’yı da kendisine eş olarak aldı ve tahta çıktı. Ancak Bizans imparatoruVIII. Mikhael, İvaylo’ya savaş açtı ve onu yendi ardından Terter adında birisini Bulgartahtına çıkarmak istedi. İvaylo ise bu durumda çare olarak Nogay’a başvurdu, ancakNogay onu öldürttü.297 Ardından 1280 yılında Bizans İmparatoru’nun tahta çıkarmakistediği Terteri de saf dışı bırakarak Smileç adında bir Bulgar beyini tahta oturttu.298Böylece Nogay, Bizans ve Bulgarlar üzerinde tekrar söz sahibi olmuş ve meselelerikendi hükmü doğrultusunda çözmüştür.Nogay’la ilgili bir başka faaliyet de mektup ve elçilik meselesidir. Berke Handöneminde Berke’nin gönderdiği mektup vasıtasıyla adından söz ettiren Nogay’ınMemlük Sultanına gönderdiği mektup Mengü Temür zamanındadır. Nogay’ın adındanbahsedilmesine ve hatta han gibi davranılmasına sebep olan faaliyetlerden birisi olarakonun Memlük Sultanına elçilik heyeti ve bu heyetle birlikte bir mektup göndermesinisayabiliriz. Bu elçilik ve yazışma kaynaklardan elde ettiğimiz bilgilere göre aşağıdakişekilde gerçekleşmiştir.Emir Nogay, 1270/1271 yıllarında Memlük Sultanı Baybars’ın Berke Han’asadık olan evladından kimlerin İslamiyet’i seçtiğini öğrenmek istediğini haber alıncakendisi bizzat Sultana mektup yazıp göndermiştir. Nogay’ın Müslüman olduğuMemlük Sultanı’na yazmış olduğu bu mektuptan anlaşılmaktadır, bundan başkaaraştırmalarda onun Müslümanlığı ile ilgili herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır. EmirNogay bu mektubunda “Allah’a ve Peygamberine inandığına ve Berke Han’ın izindengittiğine, kafirlere karşı mücadelede daima Memlük Sultanının yanında olacağını”yazmış, ayrıca Memlük Sultanına “Biz senin elin ve parmakların gibiyiz, sana uygunolana biz de uyarız, karşı gelene biz de karşı geliriz” demiştir ve bundan sonra dadevamlı haberleşmek istediğini yazmıştır. Aynı yıl içinde Sultan Baybars’dan deNogay’a cevap gelmiş ve Sultan mektubunda Nogay’a kalben şükranlarınısunmuştur.299 Nogay’ın Memlük Sultanına mektup göndermesi bazı kaynaklarda, onunbağımsız hareket etmeye başladığı yönünde değerlendirilmiş, onun han kadar kuvvetliolduğu düşünülmüştür. Bir emirin, hanın buyruğu ve izni olmaksızın başka bir devletleyazışması, başka bir devlete elçilik heyeti göndermesi sıra dışı bir olay olarakdeğerlendirilmiştir.300 Mengü Temür’den ayrı olarak elçilik heyeti göndermesi ve dışdevletle yazışma yürütmesi onun vazifesinin ve görevinin üstünde bir davranışsergilediği ve konumunu aşan meselelerle uğraştığını göstermektedir. Mengü Temür dönemindeki Nogay’ın faaliyetlerine baktığımızda genellikle dışdevletlerle veya Bulgarlar gibi vassal devletlerle olan ilişkiler göze çarpmaktadır. Birtaraftan Memlüklerle yazışması, diğer taraftan Bizans ve Bulgarlar arasındaki ilişkileridüzenlemesi ve bütün bunları kendi hükmü doğrultusunda yapması onun bir emir veyabeylerbeyinin görev ve yetkileri ötesinde işler yaptığını göstermektedir. 3.1.3. Nogay’ın Tuda Mengü Han Dönemindeki FaaliyetleriTuda Mengü Han olduğu zaman Büyük Rus Knezi Dmitriy Alekseyeviçharicinde tüm Rus Knezleri ondan yarlık almak için saraya geldiler. Onun bu davranışıve Novgorod bölgesine devamlı yaptığı tecavüzlerden dolayı Tuda Mengü, VladimirKnezliği tahtına onun kardeşi Andrey’i oturttu. Dmitriy buna karşı çıkınca Han daonun üzerine askerlerini gönderdi. Altın Orda askerleri karşısında fazla dayanamayanDmitriy ve yandaşları Knezlik tahtını Andrey’e bırakıp şehri terkettiler. Bu durumukabullenmeyen ve Tuda Mengü ile Nogay’ın arasındaki çekişmeyi fırsat bilen Dmitriy,bu durum için Nogay’dan yardım istedi. Tuda Mengü’nün kendisinden habersiz hareketetmesine sinirlenen Nogay ise Dmitriy’e Vladimir Knezliği’nden yarlık vererek,beraberinde büyük bir ordu ile onu oraya sevk etti. Andrey ise Han’dan yardımgelmeyince tahtı bırakmak zorunda kalmıştır. Görüldüğü gibi Nogay ve Tuda Mengüarasındaki fikir ayrılıkları ve çekişmeler Rus Knezliklerine hareket alanını genişletmeimkânı sunmuştur.1283 yılında Müslüman olan Tuda Mengü, bir taraftan Müslüman olduğubilinen İlhanlı Sultanı Ahmed Teküder ile ikili ilişkileri geliştirmeye başlamış, diğertaraftan ise Memlüklerle ilişkileri iyice arttırmıştı.302 Bu ilişkiler neticesinde olacak ki,Memlük Sultanı, Altın Orda Devletinde ileri gelenlerden 16 kişiye değerli hediyelerinbulunduğu birer paket göndermiştir. Bu hediye gönderilenler arasında Emir Nogay dabulunmaktaydı.Tuda Mengü, 1285 yılında içlerinde Nogay’ın da bulunduğu bir komisyonlaMacaristan üzerine sefere çıkma kararı aldı. Ancak Karpat Dağlarını aşarken Nogayüzerine aldığı sorumluluğu yerine getirmedi ve ordunun düzenini bozdu. Bundan dolayıorduda büyük kayıplar yaşandı. Bu olaydan sonra tahta Tuda Mengü yerine Tula Bukaçıktı.304 Tuda Mengü zaten dini hayata dalmış ve artık devlet işlerinden elini çekmeyebaşlamıştı. R. Grousset’in Nuveyrî’den naklen “yanında daima şeyhleri ve dervişleribulunduran” han diye bahsettiği Tuda Mengü, dünya işlerini bırakmaya karar vermişve tahtını Tula Buka’ya devretmişti. 3.1.4. Nogay’ın Tula Buka Dönemindeki FaaliyetleriBu dönemde tahtta Tula Buka vardı ancak devletin bütün kontrolü EmirNogay’ın elindeydi. Öyle ki, Kırım misyonerliğinin şefi Fransisken rahibi Ladislas,rahiplerden Moise’nin 1287 yılında Altın Orda’dan bahsettiği seyahat raporunda, EmirNogay’ın Tula Buka’yla aynı seviyede ve ortak hükümdar olduğundanbahsedilmiştir.306 Aynı ifadeyi Tula Buka zamanında Altın Orda’yı ziyaret eden MarcoPolo da seyahatnamesinde kullanmıştır.307 Aslında Tula Buka ile Nogay arasındaki ilkçekişme yukarıda kaydettiğimiz Macaristan seferi esnasında meydana gelmiştir. Buseferde Karpat Dağları’nda kışın bastırması ile kar bataklıklarında sıkışan Tula Bukaçok zor durumda kalmış ve askerleri ile yanlarında bulunan hayvanlarının çoğu helakolmuş, Tula Buka ise canını zor kurtarmıştı. Tula Buka bu olaydan dolayı yanlarındanayrılıp kışlaklara giden Nogay’ı suçlamış ve içten içe Nogay’a karşı nefret duymayabaşlamıştı.308Nogay ile Tula Buka arasındaki bir başka çekişme de 1287-1288 yıllarındadüzenlenen Polonya Seferi sırasında olmuştur. Polonya Seferinde Nogay’ın açıkçayaptığı sabote faaliyetleri artık ikisi arasındaki durumu iyice germeye başlamıştır.309Emir Nogay ve Tula Buka arasındaki diğer bir mesele ise Rus knezlikleri ileilgili ikili çatışmadır. Kurs şehrine baskak olarak Altın Orda Devleti’nden AhmetBaskak gönderilmiş ancak Rus yöneticileri ondan şikayetçi olmuş Han da bu şikayetlerüzerine onu cezalandırmaya karar vererek ona ait tüm şehirlerin tahrip edilmesiniemretmişti. Şehirlerinin yakılıp yıkılması üzerine Ahmet Baskak da Nogay’a başvurupRusları ona şikâyet etmiştir. Nogay, Ahmed Baskak’a ordusunu verip Rus knezlerininüzerine gönderdi ve knezler kaçmak zorunda kaldı. Bunun üzerine Nogay ve Tula Bukaanlaşmaya varmaya çalışsa da olay çözülmedi ve ikisinin arası tamamen bozuldu. ArtıkNogay’ın gücünün farkında olan Tula Buka ondan kurtulmanın çaresini aramayaçalıştı.310 Tula Buka, Emir Nogay’a dostça bir buluşma teklif ederek onu tuzağınadüşürmek istemiştir. Fakat oldukça zeki ve kurnaz olan Nogay onun bu niyetini sezerekona karşı aynı tuzağı planlamıştır. Bunun için Tula Buka’nın annesine mektup yazarakTula Buka ile onun gibi genç ve tecrübesiz bir hana öğütler vermek için görüşmekistediğini belirtmiş annesi de buna oğlunu ikna edip görüşmeyi kabul etmiştir. Nogay,Tula Buka’nın yanına gelmiş ve konuşma sırasında han, Nogay’ın askerleri tarafındanyakalanarak atın üstüne bağlı bir şekilde Tokta Han’a teslim edilmiştir.311 Nogay’ınkışkırtmaları sonucunda Tula Buka’yı idam ettiren Tokta Altın Orda tahtının yeni hanıbir nevi Nogay’ın yeni kuklası olmuştur.Tuda Mengü zamanında güçlenmeye başlayan Emir Nogay’ın Tula Bukazamanında artık Altın Orda Devleti’ndeki istediğini tahttan indirip istediğini tahtaoturtacak kadar güç sahibi olduğu açıkça görülmektedir. 3.1.5. Nogay’ın Tokta Han Dönemindeki FaaliyetleriTula Buka’nın ortadan kaldırılmasından sonra 1291 yılında tahta Toktageçmiştir. Tokta Han’ın tahta oturması tamamen Nogay’ın faaliyetleri sonucundagerçekleşmiş, Tokta’yı tahta çıkaran bizzat Nogay’ın kendisi olmuştur.312 Bu durumgösteriyor ki, artık Nogay, bir hanı tahttan indirip, başka bir hanı tahta çıkaracak kadargüç ve kudret kazanmış, iktidarı tamamen ele geçirmiştir. A.Yu. YakubovskiyRükneddin Baybars’a atıfta bulunarak “Nogay uzun süre memlekette hâkim kesilmişti.Berke ailesini tahakkümü altında tutmuş, hanlardan hoşnut olmadığını tahtındanindirmiş, dilediğini tahta çıkarmıştı.”313Tokta Han dönemi, Nogay’ın faaliyetlerini genişlettiği siyasi alanda etkilerininarttığı ayrıca Kırım’ın Nogay’a hediye edildiği bir dönem olmuştur.314 Nogay,kendisinin tahta çıkardığı Tokta Han döneminde etkili ve baskın faaliyetler sürdürmeyedevam etmiştir. Tokta Han bu durumun farkındaydı ve bu durumdan rahatsızdı fakatNogay’ı etkisiz hale getirecek güce sahip olma zamanını bekliyordu. Tokta Han,Nogay’ın tüm isteklerini yerine getiriyordu, hatta onun kendisi için tehlikeli gördüğüAltın Orda beylerinin çoğunun öldürülmesi talebini dahi kabul ederek hepsiniöldürtmüştür.315 Bu olay Tokta Han’ın tahta çıkışının ilk yıllarında gerçekleşmiştir.Nogay, karısı Baylak Hatun’u Tokta Han’a göndermiştir. Tokta Han tarafından izzet veikramla karşılanan Baylak Hatun’a ziyaret sebebi sorulduğunda Nogay’ın “ToktaHan’ın hanlık yolunda biraz diken kalmıştır, Tokta Han onları temizlesin” dediğinihana iletmiştir. Bu dikenlerden kasıt ise Tula Buka’ya sadık kalarak Nogay’a karşıcephe alan, M. Kafalı’nın isimlerini saydığı 22 adet bey idi. Bu beyler Tokta Hantarafından öldürülünce Baylak Hatun da Nogay’ın yanına dönmüştür.316Nogay’ın bu dönemdeki faaliyetlerinden birisi Bulgarlar üzerinedir. Nogay,1292 yılında Bulgarlar üzerine bir sefere çıkmıştır. Bu sefer sonucunda Bulgarlarıtamamen kendisine bağlamış ve artık Bulgarların mutlak hâkimi olmuştur. 1294 yılındaise Sırbistan’a bir sefer düzenlemiştir. Sırplar üzerine düzenlediği seferde orduyubizzat kendisi kumanda etmiştir. Bu seferde yenilgiye uğrayan ve zor durumda kalanSırp Çarı Milutin, Nogay’la anlaşma yoluna gitmiştir. Sonunda Nogay’ın vassalıolmayı kabul etmiş ve oğlu Stefan’ı da bir grup soyluyla birlikte Nogay’ın askerihizmetine vermiştir.317Tokta ile Nogay arasında ilk sorun Rus knezlikleri ile ilgili olmuş ve Tokta buçekişme sonunda Nogay’ın knezlikler üzerindeki etkisine son vermiştir. Bu olaydansonra ikisinin birbirine duyduğu kin ve öfke gün yüzüne çıkmıştır. İkisini tamamenkarşı karşıya getiren olay ise Mengü Temür’ün karısı Çiçek’in Nogay tarafındanöldürülmesidir. Çiçek Hatun Tokta Han’ın üvey annesiydi ve eşi zamanında devletişlerinde oldukça aktif rol oynadığı için Nogay’a rakip olarak gösterilmişti. Bu durumuhazmedemeyen Nogay ise 1294 yılında Çiçek Hatun’u boğdurtmuştur.318 Bu durumTokta Han’ın tepkisini çekmiştir. Hem Çiçek Hatun’un öldürülmesi hem de Nogay veoğullarının sürekli Tokta Han üzerinde baskı uygulamaları artık Tokta’nın canınısıkmıştı. Artık baskıdan bunalan Tokta Han ile Nogay’ın arası 1297-1298 yıllarındagerçekleşen bir hadiseden dolayı iyice açıldı. Bu yıllarda Tokta Han’ın yanından kaçanbazı emirler Nogay’a sığındı. Tokta bunları geri istedi fakat Nogay, bu emirleri gerivermediği gibi onlara iyi davranarak birer de yurt vermişti. Bunun üzerine Tokta, birelçi göndererek Nogay’a “bir avuç toprak, bir sapan ve bir ok” gönderdi. Bunun anlamı“gökyüzüne çıksanız bu ok ile sizi indiririm, yeraltına girseniz bu sapanla çıkarırım,toprak da sizi kurtaramaz” demek oluyordu. Nogay ise bunun karşılığında elçiye “Githanına söyle atlarımızı Ten nehrinden sulamak istiyoruz.” demiştir. Tokta cevabı alıralmaz hemen ordusunu toplayıp harekete geçmiştir ancak Nogay ve oğulları da karşıharekete geçtiler. Neticede yapılan savaşta Tokta Han yenildi. Nogay ise çevrebölgeleri yağmaladı. Nogay, artık iyice ön plana çıkmış ve beyler üzerindeki baskılarınıarttırmıştır. Nogay’ın oğullarının baskısından bunalan bazı beyler Tokta Han’asığınmak üzere yola çıktılar. Bunlardan Abacı ve Karaçin, Nogay’ın oğulları tarafındantuzağa düşürülerek öldürüldüler. 1299-1300 yıllarında ise Nogay’a kırılan Maci, Sadan,Utraç, Akboğa ve Tayta mahiyetlerindeki 30 bin atlıyla birlikte Tokta Han’a katıldılar.Kuvvetlenen Tokta Han, Nogay’a karşı harekete geçti. Yapılan savaşta Nogayyenilgiye uğradı ve Tokta mahiyetindeki bir Rus askerine esir düştü. Rus askermükafatlandırılacağı düşüncesi ile Nogay’ın ona beni öldürme Tokta’ya götürdemesine rağmen, onun başını keserek hana götürmüştür (1300). Nogay’ın kesik başınıgören Tokta Han “halktan birinin Han’ı öldürme hakkı yoktur” diyerek Rus askeriniderhal öldürtme emri vermiştir.319Nogay’ın ölümünden sonra oğulları Çaka ve Taka, Tokta Han’dan kaçıpyurtlarına dönmüştür. İki kardeş arasında iktidar kavgası yaşanmış ve babasınınmakamını Çaka alırken Taka da ona muhalefet etmiştir. Öyle ki Taka ağabeyine karşıTokta Han’ın yanında yer almak istemiş ancak durumu erken farkeden Çaka onuöldürtmüştür. Bu cinayetten sonra Çaka’nın kız kardeşi Tuğluca ve kocası Taz onakarşı savaş açmıştır. Buna Nogay’ın kumandanlarından Tunguz da dâhil olmuştur.Ancak onlar Çaka’ya karşı yenilmiş ve Tokta Han’dan yardım istemişlerdir. ToktaHan’ın ordusuna karşı direnemeyen Çaka, Bulgaristan’a kaçmıştır. Ancak ToktaHan’dan çekinen Bulgar Çarı, Çaka’nın hayatına Tırnova’da son vermiştir.320Berke Han döneminde, 1262 yılındaki Hülâgû’ya karşı yapılan savaşta adıduyulmaya ve ön plana çıkmaya başlayan Nogay, 1300 yılında Tokta Han ile yaptığısavaşta yenilerek hayatını kaybetmiştir. Görüldüğü üzere yaklaşık 40 yıl Altın Ordahayatında etkili ve aktif bir rol oynamıştır. Devlet idaresinde söz sahibi ve hükmügeçen birisi olmakla kalmamış, hanları baskı altında tutmuş ve hatta birisini tahttanindirip diğerini tahta çıkarmak vasıtasıyla han değişikliği bile yapmıştır. Nogay, sadeceülke içinde değil ülke sınırları dışında da çok etkili olmuştur. Rus knezleri üzerindebaskı kurmuş, Bizans imparatoruna emirler göndererek istediğini yaptırmış ve hattaevlilik yoluyla akrabalık kurmuş, Bulgarları tamamen kendine vassal hale getirmiş,Sırpları kendine tabi kılmıştır. Ülke içinde ve dışında şan ve şöhret kazanarak oldukçatanınan bir sima haline gelmiştir. 1300 yılında öldürülene kadar yaklaşık 40 yılboyunca bir han gibi yaşamış ve hükmetmiştir. O öldükten sonra oğulları bir aradatutunamamışlar ve zamanla dağılıp gitmişler, yok olmuşlardır. 3.2. Emir Edigü’nün Altın Orda Üzerindeki EtkisiEdigü’nün 1350’li yıllarda Aral çevresinde doğduğu tahmin edilmektedir.Edigü’nün babası emir Baltıçak, Urus Han ve Urus Han’ın oğlu Timur Melikdönemlerinde bir bey idi. Edigü ise Toktamış’ın sol kanat beyi idi. Onun ailesininMangıt boyuna mensup olduğu hakkında bilgiler yer almaktadır.321Emir Edigü, Altın Orda Devleti’nde Nogay’dan sonra iktidarı elinde tutan birMangıt-Nogay beyi idi. Nogay ve Edigü arasında Altın Orda iktidarında etkili olmuşbaşka beyler ve emirler de mevcuttur, ancak bizim konumuz Nogay-Mangıt boyunamensup beyler ve emirlerle alakalıdır. Bundan dolayı Nogay ve Edigü arasındaki beylerkonumuz dışında kalacaktır. Nogay’dan sonra Altın Orda iktidarında etkili olmuşNogay-Mangıt boyuna mensup bir emir olarak ise Edigü sayılmaktadır. O da aynıNogay gibi Altın Orda’da söz sahibi, etkili bir emir idi. Altın Orda tahtındaki hanlarıbaskı altında tutmuş, han değişikliği yapabilecek kadar güç ve kudret kazanmıştı.Emirliği, Nogay kadar uzun sürmemiş olsa da 25 yıl kadar bir süre içinde Altın Ordatahtını elinde tutabilmiş, birkaç han değişikliği yapmada muvaffak olmuştur. AltınOrda’nın XIV.-XV. yüzyıl siyasi hayatında büyük rol oynamıştır.Emir Edigü, Mangıt lideri Kutlu Kıya Bey’in oğludur. Onun ömrükahramanlıklarla ve maceralarla geçmiştir, özellikle Ruslarla yaptığı muharebelerdehem Nogay boyları arasında hem de Karadeniz’in kuzeyinde ve İtil boyundaki boylararasında destanlara konu olmuş şahsiyeti ile bilinen bir Altın Orda emiridir. EmirEdigü’nün soyu, Hz. Ebubekir’in oğlu Muhammed’e ve Baba Tukles’e322dayanmaktadır. Edigü’nün soyunu Hz. Ebubekir’e dayandıran kaynaklarda şecerelerfarklılık gösterse de Baba Tukles’den Edigü’ye kadar olan nesilde görüşleri ortaktır.Baba Tukles neslinden olmasından dolayı Emir Edigü, hanlık içerisinde ve toplumnazarında saygın bir statüye sahipti.323 İbn Arabşah; “Edigü, buğday renkli, hafifçeesmer, orta boylu ve sağlam bünyeliydi. Cesur ve heybetliydi; cömertti ve tebessümçehresine yakışırdı. Görüş ve düşünceleriyle diğer insanlardan farklıydı. Alimlere vefaziletli kişilere himmet eder, takvadar ve fakirlere yakınlık gösterir, onlarla şakalaşır,şirin sözler söylerdi. Orucu hakkıyla tutar, şeriatı gözetir ve gecelerini ibadetlegeçirirdi. İki kitabı (Kur’an’ı) ve Hz. Peygamber’in sünneti ile alimlerin sözlerinikendisi ile Tanrı arasında köprü yapardı.”324 diyerek Edigü’nün hem fiziksel görünüşühem de takva ehli bir Müslüman olduğu yönünde bilgiler verir. 3.2.1. Edigü’nün Toktamış Han Dönemindeki FaaliyetleriEdigü’nün ortaya çıktığı ve şan-şöhret kazanmaya başladığı dönem ToktamışHan zamanına denk gelmektedir. Çünkü kaynaklarda da ilk defa Toktamış Hanzamanında zikredilmektedir. 325Toktamış Han tahta çıktığında, Edigü 18 yaşında idi ve han hizmetinde görevalmaktaydı. Ancak Hz. Ebubekir soyundan geldiği için bu görevde olmaktan (gulammesabesinde olmaktan) ar eden Edigü, bozkıra çıkıp ve çevrede yılkı sürmüşse de herkaçışında yakalanıp hanın dergâhına getirilip, hapsedilmiştir. Edigü’nün amcası EseneyBey ise bu dönemde Emir Rektemür’ün arkadaşı ve yakın dostuydu. Bundan dolayıEmir Rektemür, Edigü’nün bağışlanması konusunu handan rica edip, Edigü’yühimayesine almıştır. Ancak Edigü bir süre sonra tekrar bozkıra çıkmış ve yineyakalanınca katline karar kılınmıştır. Bunun üzerine Edigü, nökerlerini yanına alarakTimur’a sığınmıştır (1391). Diğer taraftan Timur, İran, Maveraünnehir ve Türkistan’ıele geçirmişti, bunun üzerine Toktamış’ın çevresindekiler de bu toprakların yenidenalınması konusunda Toktamış’a tavsiyelerde bulunmaktaydılar. Timur, Edigürehberliğinde Aladağ üzerinden Harezm’e girmiş ve Toktamış üzerine hareketegeçmiştir. Edigü, Harezm’de yeğeni, Şiban neslinden Melik Timur oğlu Kutluk TemürOğlan ile kardeşi Künçek Oğlan’ı bulup Timur’a getirmiştir. Timur, Deşt-i Kıpçakiçlerine çekerek Timur ordularını perişan etmek isteyen Toktamış’ı üç ay boyunca takipetmiş ve sonunda iki ordu karşılaşmıştır.326 Timur’un ordusunun başında bulunan Edigüve Timur Kutluk, Toktamış’n ordusunu bozguna uğratarak büyük bir başarısağlamışlardır. Timur, Edigü’yü, Timur-Kutluk’u ve Künçek Oğlan’ı dağılan boyları veaskerleri toplamaları için göndermişse de sadece Künçek Oğlan Emir Timur’a geridönmüştür.327 Timur’un dönmesinden sonra aralarında anlaşan Edigü ve Timur-Kutluk,Timur safına geri dönmeyerek Yayık ırmağına doğru gittiler. Timur, onları durdurmakistemiş ancak engel olamamıştır. Edigü, bu bölgede Timur-Kutluk’u han ilan etti vekendisi de bey oldu. Toktamış ise bu durum karşısında onlarla mücadele yolunuseçti.328 Ancak Edigü ve Timur-Kutluk ile olan mücadeleler sırasında Toktamış’ın atıyardan uçtu ve öldü.329 Toktamış bu mücadelede, Edigü ve Timur-Kutluk ile savaşmakiçin Litvanya kralından yardım istemişti. Litvanya askerleri ve Toktamış’ın askerleriEdigü ve Kutluk-Timur üzerine yürüdüler ve ilk başlarda başarılı oldular. Daha sonraEdigü, kuvvetlerini toplayarak Litvanya askerlerine saldırdı ve onları perişan etti.Toktamış’ın Edigü ve Timur-Kutluk’u saf dışı bırakmak için verdiği bu mücadelede 15defa sefer düzenlediği ancak başarılı olamadığı kayıtlarda geçmektedir.330 3.2.2. Edigü’nün Timur-Kutluk Han Dönemindeki FaaliyetleriEdigü’nün, Timur’dan ayrıldıktan sonra daha Toktamış Han hayatta ikenbulunduğu bölgede Timur-Kutluk’u han ilân ettiğini yukarıda söylemiştik. Toktamışöldükten sonra ise Timur-Kutluk’u hanlık makamına oturtmuş, kendisi de beylerbeyiolmuştu.Timur-Kutluk tahta oturduktan sonra Altın Orda iktidarında bir bütünlükoluşmuş, artık tek bir han devlete hükmetmeye başlamıştır. Edigü ise bu dönemde altınçağını yaşamaya başlamış ve artık tahta gelecek hanları kendisi belirlediği gibi tahtagelen hanları da elinde oynatmaya başlamıştır.331 Timur-Kutluk 6 yıl hükümdarlıkyaptıktan sonra ölmüş ve onun vasiyeti üzerine kardeşi Şadıbek, Edigü tarafından tahtaoturtulmuştur.332 Böylece Timur-Kutluk’tan sonra Şadıbek de Edigü aracılığı ile tahtıelde etmiştir. 3.2.3. Edigü’nün Şadıbek Han Dönemindeki FaaliyetleriTimur Kutluk’un ölümünden sonra onun vasiyeti üzerine kardeşi Şadıbek, Edigütarafından tahta çıkarıldı ancak yönetim Edigü’nün elindeydi. Şadıbek dönemindeEdigü, Cengiz yasası olan Yasak’a birtakım eklemeler yaptı; vergi sistemini değiştiripdüzen ve disiplini yeniden tesis etti.333 Ayrıca Edigü, Türk nüfusunun azalmasınıengellemek maksadıyla olacak ki, eskiden beri devam eden Mısır’a köle ticaretini deyasakladı.334 Diğer taraftan Şadıbek, Edigü’nün faaliyetlerinden rahatsız idi ve gizliceonu ortadan kaldırmak istiyordu. Mısır’la ticaret yapan tacirlerin desteğini de alarakEdigü’ye karşı çıktı fakat Edigü bunu öğrendiği için başarılı olamadı. Şadıbek iseDerbend tarafına kaçarak Emir Şeyh İbrahim’e sığındı, Edigü ise Şeyh İbrahim’e elçigöndererek Şadibek’in iade edilmesini iletmişse de Şadıbek geri dönmemiş ve bir süresonra burada ölmüştür.335 A.Yu. Yakubovskiy, Şadıbek’in Edigü’yü ortadan kaldırmakiçin Ruslarla anlaştığını kaydeder. Ona göre Şadıbek’e yardım için Tver prensi VolgaNehri üzerinden gemilerle gelmiş fakat Edigü bunlara galip gelmiştir. Bunun üzerineŞadıbek de Derbend’e kaçmış ve orada ölmüştür.336 Seleznöv ise bu olay hakkında;“Şadıbek’in 1406 yılında Litvanya’ya sefer düzenlemek için Moskova’dan yardımistemek bahanesiyle Plava nehri civarına gittiği ve burada Edigü’yü uzaklaştırmak içinyardım ve plan yaptığı, Edigü’nün bunu öğrendikten sonra Şadıbek’in kaçmak zorundakaldığı ve Derbend’de Şeyh İbrahim’e sığındığı ancak burada 1408 veya 1409 yılındaöldüğü” yönünde bilgiler vermektedir.337Şadıbek Han döneminde Edigü’nün Timurlulara karşı 1405-1406 yıllarındaHarezm’de savaştığı ve Harezm’i Timur’dan aldığına dair bilgiler de yer almaktadır.Edigü, 1408 yılında ise Litvanya üzerine yürümüş ancak Rus ve Litvanya ordularıbirlik olmuştur. Bunun üzerine aynı yıl Rusların üzerine yürüme kararı almış ve buseferden istediği sonucu elde etmiştir.338A.Yu. Yakubovskiy, Şadıbek Han’dan sonra tahta Polat Han’ın oturduğunukaydetmektedir.339 Bu bilgi A.N. Kurat tarafından da teyit edilmektedir.340 Ancak diğeraraştırmalarda durum bundan farklıdır. Aşağıda göreceğimiz üzere Polat Han,Edigü’nün oğlu tarafından han ilan edilmiş, Edigü ise Temür Han’ı tahta çıkarmıştır.Kaynaklarda bu dönemde Edigü’nün oğlu tarafından han ilan edilen Polat Han’ın mıyoksa Edigü tarafından han ilan edilen Temür’ün mü tahta çıktığı konusunda birkarışıklık ortaya çıkmaktadır. A.Yu. Yakubovskiy’in aktardığından anlaşıldığıkadarıyla bazı Rusça kayıtlar Polat Han’ın tahta çıktığını kaydetmiştir.1409-1410 yılları A.Yu. Yakubovskiy tarafından Polat Han dönemi olarak dilegetirilir. Bu dönemde Edigü’nün faaliyetleri arasında bir Rusya seferi yer almaktaydıve bu sefer hakkında bilgiler veren A.Yu. Yakubovskiy, gelişen olayları anlatırkenPolat Han’ın varlığına değinmekte ve hatta bu seferde Polat Han’ın da bulunduğunukaydetmektedir. A.Yu. Yakubovskiy, bu seferin Edigü tarafından 1409 yılındayapıldığını ve doğu kaynaklarının bu seferden habersiz olduğunu, bu seferinNikonovskaya Letopis’te kayıt altına alındığını söylemektedir. Edigü bu seferleMoskova’yı kuşatmış, etrafı yağma ve tahrip etmiş, ancak başkentte yeni bir han ortayaçıktığı ve karışıklık başladığı haberleri üzerine Ruslardan 3000 ruble vergi alarakkuşatmayı kaldırmış ve Volga’ya dönmüştür. A.Yu. Yakubovskiy’e göre, bu seferdensonra 1410 yılında Polat Han ölmüş ve Temür Han tahta geçmiştir. 3.2.4. Edigü’nün Temür Han Dönemindeki FaaliyetleriŞadıbek Han ölünce, Edigü ve onun oğlu Nureddin Mirza342 arasında tahtaçıkacak han konusunda birtakım anlaşmazlıklar ortaya çıkmış, Edigü ve oğlu NureddinMirza karşı karşıya gelmişlerdir.Şadıbek Han ölünce Nureddin Mirza, babası Edigü’ye ya sen han ol veya banaruhsat ver ben han olayım demiştir. Edigü ise “Bizim neslimiz Hz. Ebubekir’den sonrasaltanat tahtına çıkmadı, şeyhlik yolunda oldu, bazıları ise şeyhlik ve emirliğibirleştirmiştir, bu düşünce fasittir” diyerek ona karşı çıkmıştır ve Temür-Kutluk’unoğlu Temür’ü tahta çıkarmıştır. Babasına kızan Nureddin Mirza ise Temür’ün küçükkardeşi Polat’ı han ilan edip, Uyşin Kabilesinden Pir Muhammed’i emir yapmış veasker toplayarak babasının üzerine yürümüştür. Edigü ise ona karşı koymanın yakendisine ya da oğluna zarar vereceğini düşünerek ve iki durumda da kendisinin zarargöreceği düşüncesiyle Harezm kalesine çekildi. Ancak Nureddin Mirza babasınınbölgesine girerek yağmaladı, hatta babasının yaylaya çıktıklarında cemaatle namazkılmak için yaptırdığı, arabayla çekilebilen mescidin keçelerini bile parçalamıştır.343Diğer taraftan Toktamış’ın büyük oğlu Celaleddin, bu olanların gerçekleşmesi üzerineAltın Orda tahtını ele geçirmek üzere harekete geçti. Önce Kırım’a ve ardından Azak’aulaşan Celaleddin, 1411 yılında Polat Han üzerine yürüdü. Bu sırada Nureddin Mirzaise Polat Han’ı da yanına alarak babasının yanına kaçmakta idi. Celaleddin, PolatHan’a yetişerek yakaladı ve öldürttü. Temür’ü ise Altın Orda tahtında bıraktı, ancak birsüre sonra Temür’ü ortadan kaldırıp tahta kendisi oturmuştur. Artık Altın Orda’nın yenihanı Celaleddin idi ve Edigü’nün bir an önce ortadan kaldırılması taraftarı idi.344 PolatHan ile kaçan Nureddin ise yakalanmıştı fakat Edigü’ye tuzak kurup hepsini birdenöldürmek amacıyla rehin tutuluyordu. Cihan Mirza ve Barın Seray Bey, NureddinMirza’yı yanlarına alarak, Edigü’ün yanına varmışlar ve Celaleddin Han’ın buyruğuüzerine barış yapmak için geldiklerini bildirmişlerdir. Edigü tuzağı anlamış ancakçevresindekilere anlatamadığı için onları kaleye almıştır. Daha sonra Toktamış’ın kızıCanıbek Hanuş ile oğlu Nureddin Mirza’yı evlendirmiş, Celaleddin’in beyleri de budüğüne katılmıştır. Celaleddin hana gitme zamanı gelince Edigü, tedbir olarak önceküçük oğlu Seyyid Ahmed’i göndermiş, Celaleddin, düğün olayını ve Nureddin’inöldürülmediğini duyunca Seyyid Ahmed’i öldürmüştür ve böylece beylerin yapmışolduğu Edigü’yü yok etme planı bozulmuştur. 3.2.5. Celaleddin, Cabbar Berdi, Kebek, Çekre ve Kadir Berdi HanlarDöneminde Edigü’nün Faaliyetleri ve ÖlümüCelaleddin tahta çıkınca Edigü ile mücadelelere devam etmiş ve KaculayBahadıra, onun öldürülmesi emrini vermiştir. Edigü ordusunun Kaculay’ın ordusundansayıca az olmasına rağmen onu mağlubiyete uğratmayı başarmıştır. Savaştan sonraEdigü’nün askerlerinin sayısının az olması, onun yaptığı kurnazca bir plandankaynaklanmakta idi. Edigü ordusunu ikiye bölmüş ve birisine pusu kurma, diğerine iseyenilip kaçma izlenimi verme görevini yüklemişti. Edigü’nün ordusunun yenilipkaçtığını düşünen Kaculay, onları takip etmiş ve pusuya düşürülerek öldürülmüştür.346Bu dönem Altın Orda tahtında olayların hızlı bir şekilde cereyan edip, kardeşlerarasında mücadelelerin yaşandığı ve hanların peş peşe tahta çıkıp indiği bir dönemolmuştur. Celaleddin, Cabbar Berdi, Kebek ve Çekre Hanlar birbiri ardına hanlıkmakamına çıkmışlar ve hepsinin de kısa süreler içinde ölmesi sonucu sürekli bir handeğişikliği yaşanmıştır. Kaynaklardan elde ettiğimiz bilgilere göre, bir taraftankardeşlerin birbiriyle olan mücadeleleri, diğer taraftan ise Edigü’nün bazı hanlarüzerindeki ve devlet idaresi üzerindeki etkisi bir istikrarsızlık ortamı yaratmış, uzunvadeli bir han seçimi ve yönetimine engel olmuştur.Celaleddin’in han olmasıyla, Toktamış’ın diğer oğulları onun etrafındatoplanmışlar ancak Celaleddin, kardeşlerinin hiçbirine iltifat etmemiştir. Bunun üzerinekardeşi Kebek, atalığı olan Rektemür oğlu Yahşi Hoca’nın desteğiyle Celaleddin’iöldürmüştür. Tahtı Kebek’in ele geçirmesinden korkan ve taşrada bulunan CabbarBerdi kendisi Saray’a ulaşıncaya kadar kardeşi Kerim Berdi’yi tahta çıkartmış, dahasonra gelip tahtı devralmıştır. Ancak kısa bir süre sonra bir sarhoşluk ortamında buiyiliğin gündeme gelmesiyle çıkan kavgada Kerim Berdi, Cabbar Berdi’yi öldürmüş,ardından çıkan kargaşada Kerim Berdi de öldürülmüş ve Cuci Ulusu başsız kalmıştır.Boş kalan tahta Kebek çıkmışsa da kışlamak üzere Kebek Han’ın Bozan Suyu kenarınagitmesini fırsat bilen Edigü, Şiban Han neslinden Çekre Oğlan’ı hanlık makamınaoturtmuş, Kebek Han’ın ordasını basıp onu öldürmüş, böylece Çekre Han tahtaçıkmıştır.347Üç yıl Altın Orda tahtında oturan Çekre, Edigü’nün baskısından kurtulmayaçalışmış fakat bu durumu anlayan Edigü, Müyesser oğlu evladından Seyyid Ahmed adlıbirini han ilan edip, Çekre’yi Türkistan’a kovalamıştır. Ancak Edigü dönmeden SeyyidAhmed eceliyle ölmüş, Türkistan’a ulaşan Çekre de ölünce,348 Edigü, yine Müyesserneslinden Derviş adlı, akılsız ve temiz olmayan birini bulup 1417 yılında han ilanetmiştir. Ancak diğer taraftan da uygun bir han aramaktaydı. Derviş Han’ın da sadeceismi vardı, devlet idaresi ve ülkedeki her türlü iş Edigü tarafından yönetilmekteydi.Derviş Han adına basılan paralarda dahi hanın isminin yanı sıra Edigü’nün ismi de yeralmaktaydı. 1419 yılına gelindiğinde Toktamış oğlu Kadir Berdi, Edigü’ye karşı birlikolup harekete geçmek üzere beylerini teşvik etmekteydi.349 Kadir Berdi, kardeşleriKerim Berdi ile Cabbar Berdi’nin öldüğü Kebek’in han olduğu sırada bozkıra kaçmışve Şirin, Barın, Argun, Kıpçak gibi boylarla ve çok sayıda beylerle birlikte Kırım ileKabartay taraflarında Tatartop adlı yere yerleşmiştir. Edigü’nün hanlığı baskı altındatutmasını uzaktan izleyen Kadir Berdi, etrafındaki beylerle durumu değerlendirmiş veEdigü’ye karşı harekete geçmiştir. “Edigü dedikleri adam hepimizi diyarımızdan,evladımızdan, yârimizden ayırmış, şaşkın ve perişan gezmemize sebep olmuştur.Evlatlarımız karşısında ar etmektense cesurca ölmek daha izzetlidir.” diyerek beylerigayrete getiren Kadir Berdi, üç bin atlı toplatıp Edigü üzerine yürümüştür. İdil ırmağıhenüz buz tutmadığı için geçemeyen atlılar bir süre burada nehrin donmasını beklemekistemişlerse de Kadir Berdi onlara hitaben;“İdil tonsa kim ötmes, Edigü ölse kim almas,İdilni tonmas burın geçmek gerek, Edigünü ölmes burın almak gerek,İdil donsa kim geçmez, herkes geçer,Edigü ölse yurdunu kim almaz, herkes alır,Lakin erkek olana İdil buz olmadan geçmek gerektir,Edigü ölmeden katl ederek yurdunu almak gerektir” demiştir.350Büyük güçlükler çekilerek İdil’i geçmişlerdir. Edigü durumu haber almış ve 60binden fazla askerle onları karşılamıştır. Çok zorlu geçen savaşta Edigü’nün oğluKeykubat kaçmış, Kadir Berdi Han, Edigü’yü ok ile vurmuş ancak Edigü, ağıryaralansa da Kadir Berdi’yi öldürmüştür. Savaştan sonra başsız kalan devlete kimi hanyapacaklarını bilemeyen beyler, Toktamış’ın amcası Çağayoğlan’ın oğlu İçkiliHasanoğlu Uluğ Muhammed’i han yapmaya karar vermişlerdir. Diğer taraftanyaralanan Edigü, kendi beyleri tarafından başına bir asker bırakılarak sazlıklar içinesaklanmıştır. Ancak başka bir asker Edigü’nün yerini öğrenmiş ve Kadir Berdi’ninadamlarına söylemiştir. Seray Bey gelip Edigü’yü okla vurarak buradan çıkarmış vesonra öldürülmüştür (1419). 3.3. Mansur Mirza’nın Altın Orda Üzerindeki EtkisiEdigü öldükten sonra oğullarından Mansur, Gazi ve Nevruz Mirzalar, ŞadıbekHan’ın oğlu Gıyaseddin Sultanı da yanlarına alarak Moskova taraflarına gitmişlerdi.Moskova’da yaşarken kötü hava şartlarından dolayı çok sayıda adamlarınıkaybetmişler, bunun üzerine Mansur Mirza’nın “Ölülerimiz kafir ellerinde kalmakta,gidelim ölürsek de ölülerimiz toprağımızda kalır” diyerek diğerlerini teşvik etmesiyleAltın Orda topraklarına gelme kararı almışlardır. Bu sırada Altın Orda tahtında iseUluğ Muhammed vardı. Uluğ Muhammed, Mansur Mirza’nın 3000 atlı ile Ural nehrineulaştığını haber alınca hazırlıklara başlamış ve Tekene Bey’e de hazırlanıp kendisinekatılmasını iletmiştir. Tekene Bey ise Edigü’nün kızı Turan Hanuş ile evliydi. TekeneBey, Mansur Mirza’ya Uluğ Muhammed Han’ın ordusunun ön safında bulunacağını veMansur Mirza’nın kendi üzerine gelmesi durumunda hemen dağılacaklarınıbildirmiştir. Mansur Mirza, onun dediğini yapmış ve Tekene Bey de sözünü tutarakmukavemet göstermemiştir. Ancak sol koldaki Kongrat Haydar Bey’le olan savaş çetinsürmüştür. Sonuçta galip gelen Mansur Mirza, İtil tahtını almış ve tahta da GıyaseddinSultan’ı oturtmuştur. Böylece Mansur Mirza sayesinde Edigü’den sonra yenidenMangıt-Nogay boylarına hükmeder hale gelmişlerdir. İki buçuk yıl sonra GıyaseddinSultan ölünce, Mansur Mirza, Temür’ün oğlu Küçük Muhammed’i tahta çıkarmıştır. Buhanı yetersiz bulan Mansur Mirza bu sefer Barak’ı tahta çıkarmayı düşünmüştür. BarakHan tahta çıktıktan sonra Mansur Mirza’nın boyunduruğundan kurtulmak ve bağımsızbir han olmak için onu öldürtmüştür. Mansur Mirza’nın ölümü üzerine Gazi ve NevruzMirzalar, Küçük Muhammed’in yanına kaçmışlardır. Bir süre sonra asker toplayıpBarak Han üzerine yürümüşler ve Mansur Mirza’dan kalan Barak Han ordusu içindekiaskerlerin de yardımıyla Barak Han’ı öldürmüşlerdir. Bu olaydan sonra KüçükMuhammed yeniden han olmuş ve Gazi Mirzada başbey olmuştur. Mansur Mirza’nınöldürülmesinde katkıları olmasından dolayı Yedisan halkı denen sol kola Gazi Mirzaeziyet etmeye başlamış ve onlar da bir yolunu bularak Gazi Mirza’yı öldürmüşlerdir.Bunun üzerine karışıklıklar çıkmıştır. Olayı haber alan Uluğ Muhammed, İdil’egelmiştir ve Küçük Muhammed ile yaptığı savaş üç ay sürünce sonuçta İdil sahili,Saraycık ve Astrahan’nın Küçük Muhammed’de kalmasına karar verilmiş ve AltınOrda iki han arasında paylaşılmıştır.352Mansur Mirza’nın ölümünden sonra Nogay boyları dağılmaya başlamış ve diğerbeylerin etrafında toplanmıştı. Ancak Mansur Mirza’nın oğlu Nureddin Mirza,Saraycık’da Nogay boylarını kısmen yeniden toplamış ve Nogay iktidarını yenidenkurmayı başarmıştır ama o da bir süre sonra ölmüştür. Onun ölümünden sonra Vakkas’ıgörmekteyiz.Vakkas, Nureddin Mirza’nın oğlu idi. O, Nureddin Mirza öldükten sonra ÖzbekHan’ı Ebu’l-Hayr Han’dan ayrılarak, kendisiyle birlikte birtakım boyları da getirmiş veNogay Orda’yı canlandırmıştır. Vakkas’tan sonra da Edigü neslinden birçok kişi Nogayboylarının beyi olarak başa geçmiştir. Ancak biz kaynaklarda Mansur Mirza’dan sonraNogay beylerinin Altın Orda içinde, Altın Orda iktidarına karşı etkili bir siyasetizlediklerine dair bilgilere rastlamadık. Bu dönemden itibaren Altın Orda’nın dağılmasüreci ve bu devletten ayrılan hanlıkların kurulma süreci başlamıştır. Bu dönemde AltınOrda, bağımsız bir devlet olmak isteyen Kırım Hanı Mengli Giray ve kuzeyde sürekligüç kazanmış olan Ruslarla sürekli bir mücadele içindedir ve bu mücadelelersonucunda dağılmış, yerine ondan ayrılan hanlıklar kurulmuştur.
30th November 2020, Unknown tarafından yayınlandı 0 Yorum ekle - Oct20BABA TÜKLES RİSALESİ-ÇAĞATAY TÜRKÇESİNİN SON DÖNEMİNE AİT BİR ŞECERE
Ebu’l Gazi Bahadır Han ya da I. Ebül Gazi Bahadur Han, 1643-1663 yılları arasında Hive Hanlığı yapan bir han ve tarih yazarıdır.
bu metin 1719 tarihli küçük bir neseb-namedir. Konusu Edige’nin büyük atası olan ve Nogaylar arasında Baba Tükles adıyla bilinen Sadr Ata’nın nesebi üzerine-dir.
Eserin yazarı veya müstensihi Nurullâh bin ‘Ubeydullâh es-Sıddîk el-Hârizmî’dir.
Bu isim hakkında kaynaklarda herhangi bir bilgi mevcut değildir. Metin, Berlin’deki Staatsbibliothek zu Berlin-Preussischer Kulturbesitz kütüphanesinde, Abu’l-Ghāzī’nin Šeğere’i Türki adlı eserinde kayıtlıdır.
Eserin dili Çağatay Türkçesi ile yeni yazı dilleri arasında geçiş özelliği göstermektedir. Zengin bir dil malzemesine sahiptir.Nurullâh bin Ubeydullâh es-Sıddîk el-Hârizmî tarafından H. 1131/M. 1719 yılında yazılmış olduğu anlaşılan bu metin, müstakil bir eser değildir. Söz konusu metin Berlin’de Staatsbibliothek zu Berlin- Preussischer Kulturbesitz, Orientabteilung, MS Diez A. Quart.14 numarada kayıtlı Abu’l-Ghāzī Bahādur Khān < Chiwa, Chan>: Šeğere’i Turki, 1150 [1737] adlı eserin içindedir. Ancak bu eserin asıl metninin dışında sonradan eklenmiş bir bölüm olarak 234b-236a varaklarında kayıtlıdır.Ebul Gazi Bahadır Han’ın Şecere-i Türk’ün asıl metninin dışında bağımsız bir bölümde yer alan bumetnin, konu olarak Baba Tükleş’in şeceresini anlatan küçük bir neseb-name olduğuanlaşılmaktadır.2. METİN(1) erbâb-ı basâret ve ferâset ve ashâb-ı fetânet ve kiyâsetga ve mestûr kalmasun ehl-itevârih (2) ve nessâbnıŋ kelâmları egerçi tevehhüm-i kizb ve iftirâdan hâlî imesdür. Lâkin şevk-ıkelâmları binâ-yı ale’ş-şöhretdür (3) ve sübût-ı neseb hem binâ-yı ale’t-tesâmi‘ olmak iledürmüverrih ve nessâbga lâzım olgan rivâyet ve nakildür ve el-uhde ale’r- (4) râvî-yü’l-evvel İdilve Kuban ke-narında olturgan Nogay ve mirzalar aralarında meşhûr budur ki Edigi Biy BabaTükles evlâdı-dur (5) ve Özbek Han ve aŋa tâbi bolgan il ol ‘azîz da’veti birle şeref-i İslâma müşerref boldılar zahiren alarnıŋ adı Sadru’ddîn (6) Ahmed olmak kerek ki diyâr-ı Hârizm ve Mâverâ’ünnehirde Sadr Ata lâkabı ile meşhûr derler çun alar şa’rânî ve bedenleriniŋ tüki köp (7) bolmak cihetinden Nogay arasında Baba Tükles derler ve ba’zı neseb-nâmede alarga Hacı Ahı hem derler ol vecheden ki Hazret-i (8) Seyyid Ataga ahu rızâ’î imişler ve Hazret-i Seyyid Ata ve Sadr Ata ve Bedr Ata ve Uzun Hasan Ata bu tört azîz kiçiklikden bir yerde (9) musâhibolup Mâverâ’ünnehirde tahsîl-i ulûm-ı zâhirî kıldılar irse dâiye-i sülûk-i meşâyih batınlarındapeydâ olup (10) bir kâmil taleb kılıp cümle meşâyih-i Hârizm ve Mâverâ’ünnehirni ziyâretkıldıklarında barça meşâyihden alarga işaret boldı ki (11) Türkistan vilâyetiga barıp maksûdnıanda taleb etgeyler bes bu tört azîz meşâyih irşâdı ile Türkistanga (12) barıp murâdların Zengi Atadan hâsıl kıldılar ve Zengi Ata Hakîm Atadan murahhasdur ve Hakîm Ata Sultan Hâce Ahmed Yesevîden murahhasdur (13) rahmetullâhi aleyhim bes Zengi Ata evvelâ Sadr Ataga ruhsat berdi ol cihetden alarga baş halîfe dirler bes ol üş (14) azîz hem murahhas oldılar bes Hazret-i Zengi Ata Seyyid Ata ile Sadr Ataga emr kıldılar ki Deşt-i Kıpçak ve Sarayçıkga barıpandagı (15) küffâr ve halâyıknı İslâmga da’vet idesiz ol zamanda Sarayçıkda pâdişâh Özbek Han irdi ki Çingiz Han (16) nıŋ ulug ogıl Cuci Han beşinci ogıl Şiban Han evlâdıdur ol zamanda Çingiz Han evlâdıdan henüz müselman (17) olgan pâdişâh yok irdi bes Hazret-i Seyyid Ata ve Sadr Ata Pîr emri ile Sarayçıkga barıp Özbek Hannı İslâma (1) da’vet itdiler ve köp keramet ve hârık âdât zahir kıldılar Özbek Han âkil ve sâhib-rey (2) ve kısas ve tevârîh-i mülûk-ı mâziyeni köp bilür irdi bu ‘azîzlerga aytdı kim sizniŋ dîniŋizniŋ (3). haklugın bilür men bir şart eyleyem şartım budur ki ol zamandaki Firavunnıŋ sâhirleri (4) Haz-ret-i Mûsâ aleyhi’s-selâmga mukâbil bolup sihr itdiler Mûsâ aleyhi’s-selâmga te’sîr itmey (5) Mûsâ aleyhi’s-selâmnıŋ mu’cizesi ol sihirlerni bâtıl kıldı cenâbınca asası ejdehâ olup barça (6) sihirlerni yutup yok itdi ol zamanda sâhirler barçası Mûsâ aleyhi’s-selâmga îmân ketürdiler(7) fi’l-hâl ol sâhirlere şerâfet-i îmân ile yeti kat yer ve yeti kat kök ve arşı ve kürsi alarga (8)münkeşif boldı eger men hem müselmân olgaç bu şekilde maŋa hem münkeşif olsa bilür men kisizniŋ (9) dîniŋiz hakdur bes Hazret-i Seyyid Ata Sadr Ataga işaret kıldılar ki siz baş halifesiz (10) bu işiŋ tasarrufı sizge mufavvazdur bes Hazret-i Sadr Ata Özbek Hanga kelime-i şehâdet (11) telkîn itdiler ve erkân-ı îmân ve şerâyit ve ahkâm-ı İslâm ve abdest ve namâz ta’lîm itdiler(12) bes vakt-i namâz boldı irse kıble tarafına müteveccih boldı bes Özbek Han aytdı Kâ’beni men (13) körmesem neçük namâz iter men didüginde Sadr Ata kolların köterüp ol körüngen Kâ’bedür deyü (14) işaret kıldılar irse Özbek Han ve hazır turgan barça halâyıknıŋ nazarından Hicâblar (1) köterilüp Hazret-i Kâ’be-i Mükerreme ayân ve beyân zâhir oldı evvel keşif ki Özbek Hanga zâhir oldı bu irdi ve (2) meşhûrdur ki Özbek Han aytur irdi müddet-i hayâtımda namâzga şuru’ etgenimde Kâ’beni körmegünçe tekbîr-i (3) tahrîmeni aytmadım hâsıl-ı kelâm ol künde yetmiş miŋ kişi şeref-i İslâmga müşerref boldılar ve (Elhamdü li’llahillezi hedânâ li hâzâ ve mâ (4) künnâ li nehtediye lev lâ en hedânellâh) ve Sadr Atanıŋ neseblerinde ihtilâfdur ba’zı ayturlar Sadr Ata imâm-ı Muhammed-i (5) Hanefî neslidür ve bazı ayturlar Ebû Bekr Sıddîk radıyallahu anh neslidür bu iki rivâyetde vech-i tevfîk mümkindür ki bir (6) vecheden ata tarafından bolgay ve bir vecheden ana tarafından bolgay velâkin Nogay arasında Hazret-i Sıddîk nesli (7) olmak ile meşhûrdur vallahu a’lem ve Sadr Atanıŋ atası dervîş Edhemdür ki sultân İbrâhîm bin Edhemniŋ (8) kiçik ogıldur ammâ sultan İbrâhîm Belh vilayetinde pâdişâh irdi bir kiçe taht üstinde ‘ibâdete meşgûl idi kasr (9) üstinde bir kimse yürür İbrâhîm sordı kimdür benim kasrım üstinde cevâb keldi kim bir Arab men tive (10) izlep yürüp men İbrâhîm didi bu ne aceb sözdür bu kasr üstinde tive bulmak ne mümkindür cevâb keldi (11) kim taht üstinde dervîşlik itip teŋri te’âlanı izlemek ne mümkindür İbrâhîmga bu söz teessür kılıp pâdişâh (12) lıgnı terk kılıp ve dervîş kisvetin kiyip Belhden gayb olup ve Kâ’be tarafına ketdihatunı ogıl ile (13) İbrâhîm talebine irdi Kâ’bege barıp anda merhum oldılar ve kiçik ogıl Edhem Belhden dervişlik ihtiyâr itip ketdi (14) ve ammâ sultan Celâleddîn-i Rûmî sultan İbrâhîmniŋ atası imesdür belki sultan İbrâhîm ile ibn-i amdur (15) ve Sadr Ata ki elhâl Baba Tükles lakabı ile meşhûrdur peri kızın alupdur digen söz meşhurdur (16) eger bu söz sâbit bolsa hem mümkindür zîrâ ki insan cinniyeni nikâh etmek şeriatde fi’l-cümle (17) cevâzı bardurhâsılu’l-kelâm babanıŋ üş ogıl bardur ulug ogılnıŋ atı İslâm Babadur (1) âlim âmil ve şeyh ve atamandı (2) alarga kaldı ve alar Hârizm (3) vilâyetine tüşdi ve bir ogıl Türkistanga (4) tüşdi ve birsi yaş kaldı ve anı (5) Mangıt asradı anıŋ meşhûr atı Termedürki (6) Nogay arasında cemi’ mirzalarnıŋ ulug atasıdur (7) vallahu’l-a’lem tahkîku’l-hâl ve ileyhi’l-merciu ve’l-mahâl (8) sadruhu el-hakîr el-fakîr ilellâhi Nurullâh bin (9) ‘Ubeydullâh es-Sıddîk el-Hârizmî sene 1131.
Category: 2020