Aktav tatarları Cuci ulusu tatarlarının Tuna boyunda yaşayanlarıydı. Bunlar Bizans ordusun içinde paralı asker olarak bulunan diğer Türk gruplarıyla birlikte TÜRKOPOL diye anılıyorlardı. (Not: Nogayın Toktagu ile savaşı neticesi ölümünden sonra Nogaya bağlı olan ve cezalandırılması kaçınılmaz olan, Altınordu içerisinde yaşaması imkansız hale gelmiş bazı beylerin maiyetleriyle birlikte Bizansa sığınmaktan başka çareleri olmayacağı akla yakın görünüyor)
Osmanlıların kuruluş aşaması sırasında Tatar adı verilen gruplarla savaş yaptığını biliyoruz, Aktav tatarlarıyla savaşılmıştır. Aktav tatarları İlhanlı tatarlarından değil Cuci ulusunun Rumelinde yaşayanlarıydı,
BİGADA AKTAV TATARLARI İLE SAVAŞ
Bigada Aktav tatarları ile savaş meselesinde Bga şeklinde yazılan yer adını Buga değil Biga olarak okumak icap eder.
Aktav tatarları Cuci ulusu tatarlarının balkanlarda, Tuna havzalarında yaşıyanlarıdır, ki reisleri olan şehzade Nogayın katlinden sonra bunlar dağılmıştı.
(Nogay zamanında) Tuna boyunda 200.000 çadır teşkil eden kalabalık bir camia halinde yaşayan bu tatarların beyleri Nogayın sağlığında Bizans topraklarına müteaddid defa girmişler ve bu memleketi yakından tanımışlardı.
1299 yılında Nogay öldükten sonra bunların mühim bir kısmı Toktagu Han ve oğullarından korkarak Bizans toprağına girdiler. Bizanslılar bunları Turkopollar ile birlikte Anadoludaki uç beylerine karşı hududu muhafaza etmek için göndermişlerdir. Bilindiği gibi, o zaman uç beylerinden bazıları müslüman oldukları halde Bizansa giderek onların hizmetine giriyorlardı, Turkopolların çoğu esasen müslüman olan Türkmen askerleri idi. Bunların arasında Aydın vilayetinde yaşıyan uç beylerinden ayrılmış Melik İshak adında birisi vardı. O sıralarda Bizanslıların hizmetindeki Katalonyalıların arasında magripli müslüman araplar da bulunuyorlardı.
Osmanlı rivayetlerinde bir anochronizm eseri olarak Aktav diye isimlendirilen bu Tatarlar, Nogayın idaresinde iken müslüman olmuşlardı.Bu camiaya dahil olan Alanlar da vardı onlar hristiyandı, fakat onların arasında da İslam propagandası artıyordu, Bunlar Bizanslıların Anadolu seferine bir kaç defa iştirak etmişlerdir, Bir defa imparator Michael zamanın da bizans ordusuyla beraber Çanakkaleden geçip Manisa ile Biga arasında Anadolu beyleri tarafından müthiş bir yenilgiye uğratıldılar, bu olay 1300-1301 yılları arasında olmuştur.
YENİŞEHİRDE AKTAV TATARLAR İLE SAVAŞ
Bu daha ziyade Bizans hizmetinde bulunup İzmiti müdafaa eden Nogay tatarlarıyla olan bir savaşa ait karanlık bir hatıradan ibaret olsa gerektir.
İznik’teki Bizans İmparatoru Teodor Laskaris, Anadolu’yu yeniden ele geçirmek ve tekrar eski hakimiyeti sağlamak için büyük gayretler sarf etmekteydi. I. Alaeddin Keykubat, İznik İmparatorunun faaliyetlerine bir son vermek için ordusu ile birlikte Konya’dan kalkarak Sultanönü (İnönü) taraflarına geldi.
Ertuğrul Gazi, bütün maiyeti ve oğulları ile, Konya Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat’ın Rum ordusu üzerine yaptığı sefere Sultanönü’nde iltihak etmişlerdir.
Alaeddin Keykubat, Ertuğrul Gazi’nin maiyetine kuvvetler vererek onu akıncı kuvvetlerine başbuğ yapmıştır ve Bizans ordusuna karşı seferle görevlendirdi.
Ertuğrul Gazi idaresindeki Selçuklu ve Kayıhanlıl ardan oluşan müttefik kuvvetler ilerleyerek Ermeni Derbendi’ne ulaştı. Bizans İmparatoru Teodor’da ordusuyla Yenişehir ovasına gelmişti. Burada Selçuklu/Kayıhanlı ve Bizans kuvvetleri iki gün iki gece çarpıştı. Bizans ordusu bozulmaya başladığı bir anda Rumeli’den getirilen Aktav Tatarları Bizans ordusunun imdadına yetişti ve harp yeniden başladı. Bir gün daha devam eden muharebe, Bizans ordusunun mağlup olmasıyla neticelendi. Ertuğrul Gazi, Bizans ordusunu İnegöl’e kadar sürdü.
Nogayın 1299 yılında katlinden sonra dağılan ordusuna mensup bir bey deniz yoluyla İlhanlılara giderken ters rüzgar tarafından Eregliye atılmış, Bizanslıların eline düşmüş ve Bizans hizmetine intisap edip hristiyan olarak İzmitin müdafaasına memur edilmişti. Nogayın en yakın adamı olduğu anlatılan bu beyin ismi KUKSİMPAKSİS şeklinde yazılmıştır. Bizans kaynaklarında paksis kelimesinin kahin demek olduğu zikredilmiştir. Buna bakılarak Bahşı demek olmalıdır, Herhalde bu Kuksimpaksis Küçüm-Bahşı olmalıdır. Bu tatar beyi İzmit valisi sıfatıyla bulunduğundan uç beylerinden pachymreste Suliman paksis yani Süleyman Bey diye yazılan bir beyi ve arkadaşlarını bizans tarafın meylettirmek vazifesile görevlendirilmişti. Buda Candar Yemen beğin oğlu Süleyman Beğ (sonradan paşa) olsa gerektir, çünkü o 1335 yıllarında İbni Batuta geldiği sırada yaşı yetmişi geçmiş bir ihtiyardı. Osman beyin tatarları Yenşehir civarında mağlup ettiğine ait olan rivayetler, işte bu Küçümbahşı ile aralarında 1300 yıllarında vaki olan birer savaşa ait olabilir.
Not:( Bu iki savaşa Şener Üşümezsoy farlı bir yaklaşım sergiliyerek
Gerek Zeki Velidi Togan’ın gerekse Halil İnalcık’ın vurguladığı gibi İlhanlılar-Tatarlar savaşı, aslında Bizans ordusundaki Ak Tatarlar dediğimiz Bulgaristan’dan Trakya’ya gelen Kıpçaklarla savaşmasıdır. Yani Türkler Osmanlı’yla Avrupa’ya gitmeden evvel Avrupa’da 1200’lü yıllarda ve ondan evvel de gelmiş Hunlarla başlayan ve Kıpçaklarla devam eden bir Türk göçü Bulgaristan tarihinde ve Romanya tarihinde açıkça yaygındır. Bulgaristan ve Romanya tarihini yazdığınız zaman Kıpçakların ve daha sonra da bunların devamı olan Nogay Tatarlarının tarihini yazmadan bunu koyamayız. Keza aynı şekilde Bizans, yani Roma ordusundaki birçok Türkmen, yani Türk isimli komutanın aslında Kıpçak Tatarlarının Bizans ordusundaki askerleridir. Ve bunların Osmanlılarla İznik ve Biga civarında olan savaşları yaygındır. Bu iki savaş İlhanlıların uç beyi olan Osmanlılarla keza Altınordunun uç beyleri olarak Bizans’a gelmiş Nogayların savaşları olarak da geçmektedir.
demektedir.)
(Not: Burada da Nogay Hanın Bizans imparatorunun damadı olduğu ve aralarında yakın bir ilişki olabileceği hatıra getirilmeli)
İmparator Bizansa gelerek ücretli asker olan ve Turkopul ismi altında anılan müslümanlardan da askeri birlikler kurmuştu. Sonra Aydın Türklerinden Melik İshak 10.000 kadar askeriyle Bizansın hizmetine intisab etti. Öte yandan da Tuna boyundaki Nogayın ordusunu teşkil eden Tatarlarla Alanların bir kısmı da Bizansın hizmetine girmişlerdi. İçten çürümüş olan Bizans, her taraftan Müslüman ve gayri müslüm Türk ve Tatarları askerliğe ala ala, memleketini ve içteki çürüklüğünü bunlara pek yakından tanıtmıştı. Özetle Bizans ordusunda Bizanslılardan başka herşey vardı. İşte Bursanın 1326 yılında Orhan Bey tarafından işgali, böyle bir şeriatte meydana geldi, Sınır boyundaki Hristiyan Bizans askerlerinden hatta kumandanları arasında imparatorun hizmetinde bulunan İslam-Hristiyan karşıık Katalan-Turkopollar birliğinde kalmaktansa, Kayı beylerine iltihak etmeyi tercih edenler bulundu.
1299 yılında Nogayın ölümünü müteaakip Tuna havzasında ve Rumelinde artık müslümanlık yoluna girmiş olan ülkelerin tekrar gavur memleketi olması ve bunların binlerce aileleriyle birlikte Karesiye dönüp gelmesi bir çok müslümanların Küçümbahşı gibi hristiyanlaşarak bizans hizmetine intisap eylemesi (Bursada tekfur olan Baursuk da bu ibi hristiyanlaşan Türklerden olması muhtemeldir) uç mıntıkasında gaza ile geçinen mutaassıp dervişler ve onlara toptan yani oymak halinde mürid olan Türkmenler için heyecan doğurucu bir hadise olmuştur. Şehzade Nogayın kadını Çini hatun ve büyük oğlu Türi, Gazan hanın karargahına gelerek İlhanı Alturordada tekrar kefereyi hakim kılan Toktagu hana karşı harp ilan etmeye teşvik ettiler
Bu yazıları okuduktan sonra Mihail gazinin soyununda meşhur akıncı sülalerinden olduğu bilgisi ile birleştirince gözümün önünde çekik gözlü seyrek sakallı bir Köse Mihal hayali oluştu, (Nogayhan 1299 da öldürüldü, Köse Mihal 1313 de müslüman oldu,) internette yaptığım araştırmada, Rum kökenli olduğuna dair rivayetler ile
mihal ogullarinin atasi kose mihal’in hristiyanliktan muslumanliga gectigi kaynaklarda acik zaten rum yada bulgar asilli(bu iddia curutulmus sanirim) oldugu iddiasi kadar nogay’in kumandanlarindan olup bizans hizmetinde hristiyanliga gectigi de soyleniyor.
şeklinde bir ibare bulabildim