0 Comments

DÜĞÜN

Kız çocuklarında evlilik hazırlığı erkeklere göre çok daha erken başlar. Yaş ortalaması onsekizdir.
Kız çocuklarının elleri iş tutar olunca daha ortada evlilik düşüncesi yokken, yavaş yavaş kendi çeyizlerini dizmeye başlarlar. Ufak bir iğne oyası işleme ile başlayan serüven ÇEYİZ SERME günü son bulur. Yıllarca el emeği göz nuru dökülmüştür. Kimi gün evin işleri bile yapılmamış, kimi gün geceler sabahlara kadar uykusuz kalınmıştır. Ama ortaya sanat şaheserleri çıkmıştır. Göz kamaştıran güzellikteki bu işlemeler, oyalar, danteller, örtüler, seccadeler, yazmalar ve daha neler neler.
Erkeklerde ise evlilik hazırlığı askerden geldikten sonra başlar. Her ne kadar gönlünde bir isim var ise de, askerden gelecek, işini bulacak ve ev olacaktır.
Normal şartlarda erkeklerin evliliğe hazırlıkları ise şöyledir. Genç, delikanlı erkeğin artık gündelik hal ve hareketleri değişmiştir. Saçını başını tarar, elbiselerini ütüsüz giymez, evde oturamaz, sık sık ortadan kaybolur. Yapması gereken işleri bir türlü tamamlayamaz. Vaktinin çoğunu sevdiği kızın evinin etrafında, tarla, bağ, bahçe yollarında geçirir. Yalnız kaldığı zamanlar (yörenin durumuna göre) şarkı türkü söyler, maniler dizer. Dalgın dalgın gezer. Görenler anlar ki, “bu oğlan sevdalıdır. Bir an önce evlendirmek gerekir.” derler
Genç kızlar da ise, bir canlılık gözlenir. Ev işlerini artık eskisine göre daha titiz yaparlar. Daha çok süpürge sallar, daha çok mahalle çeşmesinden su getirmeye giderler. Sık sık kapıya çıkar, sanki şüpheli bir durum varmış gibi etrafı kolaçan ederler. Her zamankinden erken uyumak bahanesi ile odalarına çekilir ancak geç saatlere kadar uyumazlar. Evlerine gelen misafirlere, özellikle sevdiği delikanlının yakınlarına karşı daha fazla ilgi gösterir, hürmet ederler.

KIZ İSTEME

Türk gelenek ve göreneklerinde usul, erkek tarafının kız tarafına dünür olmasıdır. Evliliğe karar vermiş delikanlı niyetini hal ve hareketleri ile belli etse de, anne oğlunun arkadaşları, ağabeyi, ablası gibi kimseler vasıtası ile veya bazen direk kendisi konuşarak evliliği isteyip istemediğini usulen sorar. Eğer olumlu cevap gelir ise yine bildikleri halde bilmiyormuş gibi gönlünde kimse olup olmadığını öğrenir.
Delikanlının annesi bu bilgileri aldıktan sonra oğlunun verdiği bilgiler doğrultusunda araya köyün büyük saydığı, sözü geçen, işin ilmini bilenlere konu bildirilir. Kız tarafından kızlarının evlilik isteyip istemediğini, gönlünde kimse olup olmadığını sordurulur. Eğer durum kendilerinin düşündüğü gibi, kızın gönlüde oğullarından yana ise heyecanlı günler başlar.
Artık delikanlının evi (oğlan tarafı) erkek tarafı, müstakbel gelin adayının evi ise kız tarafı olmuştur. Oğlan tarafı bir gün kız tarafına misafirliğe gider. Bu ziyarette gündelik konuşulanlardan başka farklı bir şey konuşulmaz aslında. Amaç konuyu açmak için müsait bir gün gelinmek üzere söz almaktır. Kız tarafı da zaten konuya vakıftır. Ama onlarda usulen konuyu bildiklerini çaktırmazlar. Erkek tarafı
-şu gün( hangi gün belirlenmiş ise) ziyaretinize geleceğiz.Müsait misiniz derler. Kız tarafı da aksi bir söz söylemez.
-her zaman bekleriz, buyurun. Deyince konu anlaşılmış olur.
Kız isteme günü için hazırlıklar yapılır. Gidecek heyet belirlenir. Heyette genelde köyün en büyükleri, köy imamı, köy öğretmeni ve aileden bir kaç kişi bulunur. Kız tarafının da kararı verecek, söz söyleme yetkisi bulunan kimseleri hazırdır. Hoş geldiniz, eee. Ne var ne yok. Daha daha nasılsınız gibi konuşmaların arasında müstakbel gelin adayı misafirlere ikramlarda bulunur. Bu esnada erkek tarafı:
– amanın efendim. Maşaallah. Allah Nazardan saklasın. Pek de güzelmiş, serpilmiş, büyümüş, geçen gün gördüğümde daha şu kadardı, küçücüktü. Ne de çabuk boy atmış. Gibi iltifatlarda bulunurlar. Ve bir taraftan kahveler yudumlanırken bir taraftan da oğullarının meziyetlerinden bahsederler. Kızlarını çeşme başında görüp pek beğendiğinden, askerliğini yaptığından, karnını doyuracak işinin olduğundan, içkisinin, kumarının, hatta sigara bile içmediğinden, kötü alışkanlıkların olmadığından bir birlerini şahit göstererek söz ederler. Kız tarafı da onların bu söylediklerini iltifat edercesine tasdik ederler. Durum her iki taraf içinde anlaşılınca daha fazla bekletmeden erkek tarafından gelen heyet reisi sözü açar.
– Efendim. Bizim sizi rahatsız edişimizin asıl sebebi, der söze girer. Allah (c.c) ın emri, Peygamberimiz (s.a.v) in kavli kızınızı oğlumuza istiyoruz. Der ve derin bir oh çekerek terini siler. Şöyle bir toplanır. Oturuşunu değiştirir. Artık daha rahat oturur. Çünkü omuzlarından koca bir dağın yükü kalkmıştır.
Söz söyleme sırası kız tarafındadır. Bir müddet ağızları bıçak açmaz. Erkek tarafı gözleri ile kız tarafını süzmektedirler. Kız tarafı ise bir şaşkınlık geçiriyormuşçasına birbirlerinin gözlerine bakıp bakıp dururlar. Kısa süren ama o kadar derin ve ağır olan sessizliği kız tarafından konuşacak kişinin sesi bozar.
– Efendim. Teklifinizle bize şeref verdiniz. Allah yazdı ise olur. Sizden daha iyisini mi bulacağız. Elbette şurada hepimiz birbirimizi tanıyoruz. Ancak bilirsiniz ki evlenecek olan çocuklardır. Her ne kadar biz uygun gördük ise de, onlarında görüşlerini almakta fayda vardır. Hem kız evi naz evidir. Bize biraz zaman verin. Biz size kararımızı bildiririz. Derler.
Bu sözlerden sonra erkek tarafı hemen müsaade isterler kalkmak için. Çünkü artık beklemekten başka yapacak bir şey yoktur. Hem de ne bekleyiş. Dakikalar saatleri, saatler günleri kovalar ama bir türlü vakit geçmez. Erkek tarafının gözü yoldadır. Kız tarafından bir sözcü ne zaman avluda gözükecek .diye
Kızın anne babası kızlarına ya kendileri veya uygun bir yakınları vasıtası ile konuyu iletirler. Kız hiç bir şeyden haberi yokmuş gibi davranır. İsteyip istemediği sorulur. Eğer sessiz kalır, veya siz bilirsiniz derse cevabı EVET demektir. Eğer kız istemiyorsa ağlayarak odasına kapanır. Bu da HAYIR demektir. Kızlarından Evet cevabı alan aile sözcülerini ayarlar. Bu durumda normal süre bir hafta kadar sürer. Fazla bekletilmez. Ve bir gün kapıda beklenen kişi gözükür. Kız tarafının sözcüsü olduğu bilinir. Karşılanır. Ağırlanır. Sözcü
– Filancalar sizi misafirliğe bekliyorlar. der Bu sevinçli haber karşılığında erkek tarafınca daha önceden hazırlanmış hediyesi kendisine ikram edilir.
Artık iş olmuştur. Erkek tarafı yine aynı heyetle bu sefer söz kesmek için yola koyulurlar. Gelen misafirler her zamankinden başka bir sevinçle ağırlanırken kız tarafının sözcüsü sözü alır.
-Efendim. Geçen haftaki ziyaretinizde siz bize bir teklifte bulunmuştunuz. Bizlerde oturup değerlendirdik, kızımıza sorduk, onun da cevabını aldık. Biz de Allah(C.C) ın emri, Peygamberimiz (s.a.v) in kavli ile kızımızı oğlunuza uygun gördük.der.
O gün söz alındı diye kızın parmağına söz yüzüğü takılır. Hep birlikte fatiha okunur.

ÇEYİZ YAZMA

Düğünden önce oğlan ve kız tarafından söz sahibi birkaç kişilik (her iki tarafında kabul edeceği köyün büyüğü / imam / öğretmen gibi kişilerin de bulunduğu) heyetle toplanılır. Bu toplantı da oğlan tarafı kız tarafına ne istediklerini sorar. Ne yapacaklarını sorar. Kız tarafı da isteklerini belirtir bir liste sunar. Bu liste üzerinde pazarlık yapılır. Ve hazırlanan liste fiyatlarıyla birlikte bir tutanakla tespit edilerek hazır bulunanlar tarafından imzalanır. Bu liste ayrılık veya ölüm olduğunda mal paylaşımı için bir belge hükmündedir.

SATUV
Düğüne yakın SATUV denilen bir alış-veriştir. Oğlan tarafından geline genelde giyim üzerine hediye alınır. Oğlan tarafı gelin adayına ve bazı yakınlarına haber gönderir. Kararlaştırılan günde kalabalık bir heyetle alış-verişe çıkılır. Bu alış-verişte erkek tarafı biraz kalabalık olur. Bunun sebebi ise alış verişin paylaşılmasıdır.

SOKUM SOYMA
Çarşamba günü erkek evi tarafından (sokum soyulur) et için hayvan kesilir. Sokumun bir kısmı kız tarafına gönderilmek üzere ayrılır. Erkek evi çeyiz sandığı hazırlar. Bu sandık içerisine kuruyemiş-çay-şeker-mevsimine göre meyve konulur. Sandığı ve yükü taşımak için at veya eşek veya öküz arabası hazırlanır. Sokumu taşıyacak at veya eşek bir güzel süslenir. Gençler davul zurna eşliğinde çeyiz sandığını ve sokumu götürürler.
Sandık içerisinde getirilen bu çerez kına gecesi kız evinde kına yakılırken dağıtılır. Bu çereze SANDIK ÇEREZİ denir.


BAYRAK DİKME
Bu usul ile düğün evinin neresi olduğu belli edilir.Bir tellal vasıtası ile köye düğün ilan edilir. Perşembe günü ikindi namazını müteakip köy erkeleri erkek evine gelirler. Uzunca bir sırık ucuna elma / soğan gibi yiyecek ile renkli bezler bağlanır. Eskiden bayrak her yerde bulunmadığı için bu bezlerden birisi üzerine hilal ve yıldız dikilerek bayrak şekline getirilirdi. Hazırlanan bu bayrak dua ile birlikte uzaktan da görülebilecek şekilde yüksekçe bir yere sabitlenir. Bayrak dikmeden sonra gençler eğlenirdiler. Bu bayrağı görenler anlarlar ki bu evde düğün vardır. Bayrak dikildikten sonra bayrak yemeği adında bir yemek verilir.

ŞIRAK TELLEME
Erkek evi tarafından meyvelerden veya ince bir çubuk üzerine elde taşınabilecek büyüklükte renkli süs kağıtlarından biri damadı bir de gelini temsil eden iki kukla bebek yapılır. Gelin kuklanın beline yazma, damat kuklanın beline çevre bağlanır. Hazırlanan bu kuklalar (Şıraklar) ilk önce damada verilir. Damat bu kuklaları eline takarak oynar. Sonra sırası ile yakınları ve arkadaşları alır onlarda oynarlar. Hazırlanan şırak kız evine götürülür ve bahşiş alınır. Daha sonra bu Şıraklar gelinle birlikte gelin evine getirilir. Odanın bir köşesine asılır. Şırak yapımında kullanılan meyveler bozulana kadar asılı kalır.

KÜTÜK SÖKME
Kütük sökme törenine tüm köy halkı katılır. Bu törenden maksat, hem düğün esnasında kullanılmak üzere hem de yeni çiftlere evlerinin ihtiyacı olan yakacağı temin etmektir. Yeni ev oldukları için hazırlıkları yoktur. Ormandan kütük sökülür, toplanır. Bir nevi yardımlaşmadır.
Kütük sökme için bir kağnı arabası hazırlanır. Oyunlar oynayarak, türküler söyleyerek ormana gidilir. Ormanda kütükler sökülüp, toplandıktan sonra kağnıya yüklenir. Yine neşe içinde, oyunlar oynanarak, türküler söylenerek köye dönülür.

PERDE
Cumartesi günü kına yakılacak odada bir perde hazırlanır. Gelin bu perdenin arkasına oturtulur. Annesi ve Babası gelin ile bu perde arkasında son defa görüşürler. Sarılır ve ağlaşırlar. Bu arada kına gecesi eğlenceleri başlar. Gelinin arkadaşları ve kınaya katılacak misafirler toplanır. Türkü ve ağıtlarla gelinin kınası yakılarak istirahata gönderilir. Gençler eğlenmeye devam eder. Bu eğlence gece geç saatlere kadar sürer.

KINA GECESİ TÜRKÜSÜ

Aman Aman feridem
Ne bakarsın geriden
Kurbanlık koyun gibi
Ayırdılar sürüden

****
Kınamı getir annem
Yanımda otur annem
Bu gece misafirim
Koynunda yatır annem
(Köyün geneli bu kına türküsünü bilirler)

TOKUZ KÖKLEME
Gelin tarafından hazırlanan ve Tanış’ ta damadın en yakın akrabalarına verilecek
hediyelerdir. Bu hediyelikler, seccade, havlu, iç çamaşırı ve yün çorap, namaz takkesi, yastık ve karyola eteği, gecelik, gibidir. Bunlar herkes için ayrı ayrı seccade üzerine dikilir. Tanışta sırtlarına örtülerek verilir.

KAPI BASMA
Erkek tarafı gelin almaya geldiğinde evin dış kapısı kız tarafından (genellikle gençler) kilitlenir. Düğün alayı gelini alabilmek için kapıyı açtırmak zorundadır. Kapıyı kilitleyenlerle sıkı bir pazarlık başlar. Günün şartlarına göre bir takım isteklerde bulunulur. Makul ölçülerde anlaştıktan sonra kapı açılır ve düğün alayı içeri alınır.


SANDIK ÇIKARTMA
Kapı basmada olduğu gibi sandık çıkartmada da aynı usul takip edilir. Gelinin küçük kardeşleri veya yakınlarından birisi sandığın üzerine oturur. İstediğini aldıktan sonra iner ve sandık teslim edilir.

GELİN KUŞAĞI
Artık bütün engeller aşılmış ve gelin evden çıkartılacaktır. Gelinin ağabeyi/kardeşi/babası/annesi gibi hane halkından birisi gelinin beline kırmızı bir kuşak bağlar.
PERDE
Gelin evinden alınır. Yeni yuvasına doğru yolculuk başlar. Eskiden gelin almaya binek olarak varsa at veya at cinsi hayvanlar kullanılır yoksa yaya olarak gidilirdi. Her iki halde de gelin evden çıkartıldıktan sonra iki değnek arasına gerilmiş bir bez (perde) gelin ile düğün alayı arasına çekilir. Gelinin aynası ve gaz lambası ise yenge tarafından gelinin yanı sıra götürülürdü. Bu gaz lambası ise gelin evinde sabaha kadar yakılırdı.


GÜVEĞİ ÖNÜ
Gelin baba evinden törenle ayrılıp yeni yuvasına geldikten sonra erkek evi tarafından misafirlere ve düğün alayına iştirak edenlere yemek ikram edilir. Bu yemeğin vakti genellikle ikindi namazını müteakip olur.

TANIŞ
Gelin pazartesi günü kafasına duvak takarak akrabalarını tanımak için odasından çıkar. Bu tanışma esnasında beraberinde getirdiği hediyeler verilir. Bundan sonra gelin 40 gün dışarı çıkmaz. Kırk gün dolunca kayın validesi gelini yemeğe davet eder. Sonra ise gelinin ailesi davet eder.

ÇEYİZ SERME ve TOPLAMA

Gelinin çeyizi düğünden önce Çarşamba veya Perşembe günü kız evinde serilir. Cumartesi günü toplanır. Çeyiz toplanacağı zaman yazmalar gerilen bir ip üzerine dizilir. Toplanacağı zaman bu ip sallanır. Yazmalar ipten düşer. Eğer sallamaya rağmen ip üzerinde kalan yazma olursa bu yazma veya yazmalar ayrılarak fakir bir kıza hediye edilir.
Gelinin çeyizi bu seferde yeni gelin geldiği evde bir odaya serilir. Bu çeyiz gelini ile birlikte 40 gün serili kalır. Kır gün sonra toplanır. Bir rivayette: Serilen bu çeyiz gelinin çocuğu olana kadar kalır.

ŞERBET

Kız evinde söz kesmek için toplanılır. Şerbet hazırlanarak gelen misafirlere ikram edilir. İş tatlıya bağlanmıştır. Şerbet içildikten sonra sohbet esnasında kız tarafından bir kişi elinde koyun postu olabilir, namazlık olabilir veya süpürge ile içeri girer ve oğlan tarafından seçtiği bir kişinin önüne atar. Bunun manası, getirilen eşya ne ise ona göre bir bahşiş veya hediye istemedir. Kendisine süpürge , post vs. verilen kişi bu post veya süpürgenin tellerini tek tek sayacak veya kabul edilecek bir şey verecektir. Durumuna uygun Para olabilir, Kesilip yenilecek koyun olabilir, tavuk olabilir, vs. bir ceza çekecektir.

*
ŞERBET TASINA

Oğlan tarafı şerbet içmeye hazırlıklı gelir. adet gereği şerbet içilince kaynata (Kayınbaba) veya heyetin büyüğü yanında getirdiği ve içinde altın/ para/gibi hediye olan bir çıkını şerbet tasına diyerek ortaya çıkartır. Bu çıkın gelin adına kız tarafına bir hediyedir.

Şerbet dağıtıcısı boş bardakları topladıktan sonra elinde tepsi ile içeri girer ve sıradan herkesi dolanır. Herkes kendine göre tepsiye bahşiş atar.


DÜĞÜNLERLE İLGİLİ İNANIŞLAR
*Gelin evden çıkarken ayakkabısının içine buğday koyulur. (Bereketli olsun diye.)
* Gelin evden çıkarken oğlan tarafından birisi kız tarafından bir tabak ve bir kaşık alır. Gelin yeni evine inene kadar bu tabak ve kaşığı bir birine vurarak giderler. ( Kötü huyları kırılsın diye)
* Gelin arabaya binerken arabanın içinde gaz lambası yakılır. Ayna tutulur.
* Gelin evinden çıkarken koltuğunun altına Kur’an-ı Kerim verilir.
* Gelin yeni evine inerken ayağının dibinde çanak kırarlar. Gelin yeni geldiği eve girmeden kapıya eliyle yağ sürer veya evin herhangi bir tarafına çivi çakar. ( Evine ve eşine bağlı kalsın. Ayrılmasınlar diye)
* Gelinin kucağına hemen bir çocuk verilir. Gelinin yüzünü bu erkek çocuk açar. Gelin tarafından bu çocuğa getirdiği hediye verilir.

Bilgiler ÜmitÖZKAN tarafından köyümüzden derlenerek bastırılan KALECİKKAYA isimli kitaptan alınmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer Paylaşımlar