0 Comments

DERLEME Kaynağı: Filiz SEZEROL EskişehirMahmudiye Hamidiye Köyü’nden derlenen bir masalın Türkiye Türkçesine aktarılması.

NAR KAMIŞ

Bír zamanda bar eken,bir zamanda yog eken pukara bír akaynıñ bír de apakayı bar eken. Olar insan barmagan bír adada yaşay
ekenler. Onlarının bír kız ekí de oğlanları bar eken, amma dúnyada olarnıñ kızı kibi bùlber kız yog eken.
Kùnlarnıñ bírinde kızlarınıñ kartayıp kalmaması işüñ, öz araları sözleşip kıznı balaban oğlanlarına bermek kararına keleler. Bu kararnı kıznıñ kişkene kardaşı eşitip ablasına bara.
Ablam, anamman, babam sení balaban agama kocaga bermek istiyler. Der.
Kız nege ograganını bilmegen, öz özünden utangañ. Bu kız cerden eline suv taşıgan savutlarından birini alıp şeşmege kete. şeşmenin başında balaban bir göl bar eken, gõlnin içersinde de kamışlık õse eken. Kız, bu kamışlıknın canına alaya cılaya barıp:
Canım kamış, carıl kamış, artık meñ bu dünyanın yüzüni kormek istemiymen, dep calbara. Kamış carıla. Kızı kamışnıñ içersine kıre de:
Cabıl kamış, diy. Kamış cabıla.
Kıznıñagası bekliy bekliy, kardaşı kelmiş. Oñı karap şıga. Lakin alamaganından, gayipten haber berice cadıga bara. Cadı ona kardaşının şeşme başındaki gõlde ösken nar kamışlardan birinin işinde ekenini ayta.

Bir zamanda varmış, bir zamanda yokmuş. Fakir bir adamın bir de karısı varmış. Onlar, insan gitmeyen bir adada yaşıyorlarmış. Onların bir kızı, iki de oğlanları varmış, amma dünyada onların kızı gibi dilber kız yokmuş.
Günlerin birinde kızlarının yaşlanıp kalınaması için, öz aralarında sözleşip kızını büyük oğlanlarına vermek ka¬rarına geliyorlar. Bu kararı kızın küçük kardeşi işitip, ablasına varıyor.
Ablam, annemle, babam seni büyük ağama kocaya vermek istiyorlar. Der.
Kız neye uğradığını bilmemiş, kendi kendinden utanmış. Bu kız yerden eline su taşıdığı kaplardan birini alıp çeşmeye gidiyor. Çeşmenin başında büyük bir göl varmış. Gölün içerisinde de kamışlık büyümüş. Kız, bu kamışlığın yanına ağlaya ağlaya varıp:
Canım kamış, yarıl kamış, artık ben bu dünyanın yüzünü görmek istemiyorum, deyip yalvarıyor. Kamış yarılıyor. Kız, kamışın içerisine giriyor da:
Örtül kamış, diyor. Kamış örtülüyor.
Kızın ağabeyi bekliyor bekliyor,kardeşi gelmiyor. Onu aramaya çıkıyor. Lâkin bulup alamadığından gaipten haber verici cadıya (gidiyor) varıyor. Cadı ona, kardeşinin çeşme başındaki gölde yetişen nar kamışlardan birinin içinde olduğunu söylüyor.”

Oğlan nar kamışlarının canına kele. şu sözlemi aytıp yırlay:
Nar , nar kamış, nar kamış
Carılsa da şu kamış,
şu kamışnıñ işinde,
Menim yârim bar eken.
Kamış işinden kız oğa:
Nar, nar kamış, nar kamış
Carılmasın şu kamış,
Kardaşına yar degen,
Bu dünyada bar eken.
Dep, cevap ayta. Anası da kamışnın canına kelip calbarmaga başlay
Nar, nar kamış, nar kamış
Carılsa da şu kamış,
şu kamışnın işinde
Caş kelinim bar eken, diy.
Kız karşıylık olarak:
Nar, nar kamış, nar kamış
Carılmasın şu kamış.
Balasına kelin degen,
Bu dünyada bar eken, diy.
Anasıman agası alay cılay uyge kaytalar. Birazdan caşını şıbırtıp kişkene kardaşı kele ve kamışka calbarmaga başlay
Nar, nar kamış, nar kamış
Carılsa da şu kamış,
şu kamışnın işinde
Menim ablam bareken, diy.

Oğlan, nar kamışlarının yanına geliyor. şu sözleri söyleyip, yırlıyor:
Nar, nar kamış, nar kamış
Yarılsa da şu kamış,
şu kamışın içinde,
Benim yârim var imiş.
Kamış içinden kız, ona:
Nar, nar kamış, nar kamış,
Yarılmasın şu kamış,
Kardeşine yar diyen,
Bu dünyada var imiş.
Deyip cevap (veriyor) söylüyor. Anası da kamışın yanına gelip yalvarmaya başlıyor:
Nar, nar kamış, nar kamış,
Yarlsa da şu kamış,
şu kamışın içinde,
Genç gelinim var imiş, diyor,
Kız karşılık olarak:
Nar, nar kamış, nar kamış,
Yarılmasın şu kamış,
Çocuğuna yâr diyen,
Bu dünyada var imiş, diyor.
Anasıyla, ağabeyi ağlaya ağlaya eve dönüyorlar. Birazdan gözlerinin yaqşını döküp küçük kardeşi geliyor ve kamışa yalvarmaya başlıyor:
Nar, nar kamış, nar kamış,
Yarılmasın şu kamış,
şu kamışın içinde
Benim ablam var imiş, diyor.

Kamış carıla. Kız kamış íçerisinden şıga. Kardaşınıñ kolundan tutıp, ekiside o cerden şıkıp keteler. Kete kete bur suwga raskeleler. Kardaşı:
Ablam, şu suwdan bir cutum işiyim mı? Dep soray,
ablası:
Eger mından suw işseñ
Toru atka dönersin,
İnsan bolup osmez de,
Bir ayvanga dönersn dep cevap bere.
Bala, ablasının sözünden şıkmay ve collarına devam eteler. Bir kop vakıt geşken son, bír suwga raskeleler. Bala bek susay, ablasının kuw işmesine izin bermesini istiy.
Ablası:
Eger mından suw işseñ,
Ala kaşkır bolursun,
Avcıların kolundan,
Sopa aşap ölürsün, diy
Bala bunu da dinlıy ve suw işmemege karar bere. Bíraz vakit geşken son, bir temiz suwle yerge raskeleler. Kardaşı suw işmek işin, ablasından tekrar razılık istiy.
Ablası:
Eger mından suw işsen,
Ak kozuga dönersin,
İnsan bolup cürmezsin,
Pışak aşap ölersin, diy.
Balanın o kadar suw işeceği kele ki endiği dayanamay. Ablası artına karamay, tüşünceli bir alda ketgen de, bír kaç cumut suw işe. şu arada bír kozuga dõne. Ablasının artından kozudayna bakırmaga başlay

“Kamış yarılıyor. Kız kamış içinden çıkıyor,kardeşinin elinden tutup, ikisi de o yerden çıkıp gidiyorlar. Gide gide bir suya rastgeliyorlar. Kardeşi:
Ablam bu sudan bir yudumsu içeyim mi? Diye soruyor.
Ablası:
Eğer buradan su içsen,
Doru ata dönersin,
İnsan olup yetişmez de,
Bir hayvana dönersin, diye cevap ve¬riyor.
Çocuk, ablasının sözünden çıkmıyor ve yollarına devam ediyorlar. Bir çok va¬kit geçtikten sonra, bir suya rast geliyorlar. Çocuk çok susuyor, ablasının su içmesine izin vermesini istiyor.
Ablası:
Eğer buradan su içsen,
Ala kurt (canavar)bolursun.
Avcıların elinden
Sopa yiyip ölürsün, diyor.
Çocuk bunu da dinliyor ve su içmemeye karar veriyor. Biraz vakit geçtikten sonra, bir temiz sulu yere rastgeliyorlar. Kardeşi su içmek için, ablasından tekrar razılık istiyor.
Ablası:
Eğer burdan su içsen
Ak kuzuya dönersin
İnsan olup yürümezsin
Bıçak yiyip ölürsün,diyor.
Çocuğun o kadar su içeceği geliyor ki artık dayanamıyor. Ablası ardına bakmadan, düşünceli bir halde giderken,birkaç yudum su içiyor. Hemen bur kuzuya dönüyor. Ablasının ardından kuzu gibi bağırmaya başlıyor.”

Ablasının katına bara,kardaşınıñ kozuga döngeniñ korüp cana. Katsin, artık eş bir çare kalmay. Kozu ablasının artından takılgañ.
Collarına devam eteler ve bahşaga barıp ceteler. Bag içinde balaban bír terek kõre. Terekniñ tübünde de padanın suw işken çokragı bar ekeñ. Kız, kozuşukñı terek tübüne otlatmaga cibere. Ozü ise terekniñ töbesine şıgıp otura. Bíraz vakıttan son padışanın kullarından bírí koluna ekí balaban kapga alıp, suwga kele. O kul da bu yaşına kelgenine kadar daa ozünü kormegen eken. O, ozünü suwda gorüngen kıznın kolgesi gibi sunıp.
Men bu kadar dülber olgan son, maga padışahga kul bolup, suw taşımak ne kerek eken, dep tüşüne ve alıp kelgen kopkalarını cerge urup, sıgıp kete. Padışa bekliy bekliy, amma kul kelmiy. Ekinci kulunı cibere, o da bírincisi kibi, kopkalarnı parlay ve şıgıp kete. Padişa bekliy bekliy kullarından eş birisi suwdan kaytmay. Son ne olganın bílmek işin şeşmege bara. Padişa gnolnün canına kelip suvga karay, karasa ne korsün; suvwişinde dülberden dülber uzun şaşlı bír kıznın kõlgesin kore. Cüregi atmaya başlay. Başını koterip karay, tereknin yukarı bıdakları arasında aynın on dörtü kibi dülber bír kıznın oturganını kore. Ne yasayacağını bílmiy. Biraz tüşüngen son kızga şu sõzlerni aytıp, calbara:

“Ablasının yanına varıyor. Kardeşinin kuzuya döndüğünü görüp üzülüyor. Ne yapsın,artık hiçbir çare kalmıyor. Ku¬zu, ablasının ardından takılmış.
Yolarına devam ediyorlar ve bahçeye varıp, ulaşıyorlar. Bağ içinde büyük bir ağaç görüyor. Ağacın dibinde padişahın su içtiği çokragı varmış. Kız, kuzucuğu ağaç dibine otlamaya gönderiyor. Kendi ise ağacın üstüne çıkıp oturuyor. Biraz vakitten sonra padişahın hizmetçilerinden biri, eline iki büyük kova alıp,suya geliyor. O hizmetçi de bu yaşına gelene kadar daha kendini görmemiş imiş. O, kendini su da görünen kızın gölgesi gibi sanıp;
Ben bu kadar dilber olduktan son¬ra, bana padişaha kul olup,su taşımak ne gerekmiş, diye düşünüyor ve alıp geldiği kovaları yere vurup, çıkıp gidiyor. Padişah bekliyor bekliyor, ama kul gelmiyor. İkinci kulunu gönderiyor, o da bi¬rincisi gibi kovalarını parçalıyor ve çıkıp gidiyor. Padişah bekliyor, bekliyor, kullarından hiç birisi sudan dönmüyor. Sonra ne olduğunu bilmek için çeşmeye varıyor. Padişah gölün yanına gelip suya bakıyor, baksa ne görsün. Su içinde dilberden dilber uzun saçlı bir kızın gölgesini görüyor. Yüreği atmaya başlıyor. Başını kaldırıp bakıyor, ağacın yukarı budakları arasında ayın on dördü gibi dil¬ber bir kızın oturduğunu görüyor. Ne yapacağını bilmiyor, biraz düşündükten sonra kıza şu sözleri söyleyip, yalvarıyor:”

Tüş, güzelim,sen mında,
Seni apakayım yasarım
Gül bahşañın işinde
Bülbül dayna kararmam, diy.
Kız, oga:
Yok padişam, tüşamam
Emriñıznı yasayamam
Gül bahşañın işinde
Güzel bülbül bolamam, dep cevap bere.
Padişanın kozünden yaşlar akıp başlay. O, kõz yaşlarını sürtüp:
Tüş güzelim sen mında
Seni kelin yasarman
Altın kapes işinde
Laçin dayna kararman,diy.
Kız buna da razı bolmay:
Yok padişam, tüşamam
Emrinizñi yasayamam
Altın kapes işinde
Laçinkuşu bolamay, dep cevap bere.
Padişa:
Tüş güzelim,sen mında,
Seni kızım yasarman
Yüksek saray işinhde
Laçin dayna kararman, dep calbara.
Kız padişahnın bu sözüne razı bola ve terekten tüşe:”

“İn güzelim, sen buraya.
Seni kadınım yaparım
Gül bahçenin içinde
Bülbül gibi bakarım,diyor.
Kız ona:
Yok padişahım,inemem
Emrinizi yapamam
Gül bahçenin içinde
Güzel bülbül olamam, diye cevap veriyor.
Padişahın gözünden yaşlar akmaya başlar. O gözyaşlarını silip:
İn güzelim sen buraya
Seni gelin yaparım
Altın kafes içinde
Laçin gibi bakarım,diyor.
Kız ona da razı olmuyor:
Yok padişahım, inemem
Emrinizi yapamam
Altın kafes içinde
Laçin kuşu olamam, diye cevap veriyor.
Padişah:
İn güzelim,sen buraya
Seni kızım yaparım
Yüksek saray içinde
Laçin gibi bakarım, diye yalvarıyor.
Kız padişahın bu sözüne razı oluyor ve ağaçtan iner.”

Padişa kıznıñtüşgenine bek kuvana. Kız ona özün başına kelgenlerni ayta ve canıñda
ki kõzuşuknı kosterip:
Padişam,mınav kozuşuk menim dunya ahretkardaşım, cıolda beir suw işip, kozuga döndü, diy
Padişa kozuşuknı kabul ete. Sarayga keleler,kırk kün,kırk keşe toy yasaylar.Padişaman kız sarayda yasamayga başlaylar.Saray kalkı onlarnı bek kûnliy.
Bír gún padişa kızga kelip:
Men bu gún avga ketecekmen. Men ketgen son, kímsenin sozúne tanıp, tışga şıkma, diy. Kız razı bola.
Saray apakayları kıznın canına keleler,olar:
Deñiz yalısına şıgıp, biraz egleneyik, diyler.Kız, razı bolmaycak bola amma şare tabamay. Kızlar zornan onı yalıga alıp keleler ve cuvañmaga başlaylar. Padişanıñapakayına da:
“Cuven” dep calbaralar. O, kızlarnın calbarganlarını reddetmek Eistemiy. Ayagğndaki pabuşlarını şıgarıp bí ayagını cuva, ekíncisini cuvmuga azırlanganda, Taz Davke oñı denizge itep cıga. Kız suwga batar batmaz oñı bír arram balık cuta. Kızlar sarayga kaytıp keleler. Bu taz davke de bu kıznıñ urbalarnı kıyip sarayga kele. Ozúne sogan kabıgından bí toşek tıktíríp, töşekge kíríp cata.

“Padişah, kızın indiğine çok seviniyor. Kız, ona kendi başına gelenleri söylüyor ve yanındaki kuzucuğu gösterip:
Padişahım,bu kuzucuk benim dünya ahret kardeşim,yolda bid su içip, kuzuya döndü der.
Padişah kuzucuğu kabul ediyor. Saraya geliyorlar, kırk gün kırk gece düğün yapıyorlar. Padişah ile kız sarayda yaşamaya başlıyorlar. Saray halkı onları çok kıskanıyor.
Bir gün padişah kıza gelip:
Ben bu gün ava gideceğim. Ben gittikten sonar, kimsenin sözüne kanıp, dışarı çıkma diyor. Kız razı oluyor.
Saray kadınları kızsın yanına geli¬yorlar. Onları:
Deniz yalısına çıkıp, biraz eğlenelim, diyorlar. Kız razı olmayacak oluyor ama çare bulamıyor. Kızlar, zorla onu yalıya alıp geliyorlar ve yıkanmaya başlıyorlar. Padişahın karısına da “yıkan” diye yalvarıyorlar. O, kızların yalvarmalarını reddetmek istemiyor. Ayağındaki pabuçları çıkarıp bir ayağını yıkıyor, ikincisini yıkamaya hazırlandığı zaman, Kel Davka, onu denize ittirip yıkıyor. Kız suya batar batmaz onu bir haram balık yutuyor. Kızlar, saraya dönüp geliyorlar. Bu kel Davke de, bu kızın elbiselerini giyip saraya geliyor. Kendine soğan kabuğundan bir döşek diktirip, döşeğe girip yatıyor.

”Bu Taz Davkeniñ kõzleri kok, şaşları kıska, beti şirkin bír kız eken. Padişa sarayga keldeni gibi, apakayınıñ catkan odasına kıre, karasa ne kõrsün, toşekte şirkin bír kıznıñ catkanın korüp şaşa.
Vay saga ne boldu? Degende taz davke sesini şıgarmay. Ozúnü pek esta kõsterip bír yahtan bír yaha aylana. Taz davke tişek işersinde aylangan. Sogan kabığından yasalgan töşek şıtırdamaga başlay. Padişa bu vakit töşek te catgan taz Davkege:
Aytsa, saga ne boldu? O şıtırdagan ne? Diy. Taz Davke zorman:
Kemiklerim şıtırday padişam, bek yaramayman. Men sıznıñ kelmeñıznı bekliy bekmip kozlerim kogerdi, alaca kargalar şaşlarımnı şokup, culkup pıtirdi. Kargalar da betimnı şokudular diy. Padişa:
ne yasasam aruv bolursun? Dep, sara.
Bu vakıt Taz davke padişaga
aña bu kozuşuknu soyup, onun etıni aşasam aruv bolurman, diy.
Padişa:
Sen,bu kozuşık menim dúnya ahret kardaşım degen edin, degende Taz Davke:
Men onu koy bellep, soymasınlar dep sizge yalan ayttım,diy

Bu Kel Davke, gözleri mavi, saçları kısa, yüzü çirkin bir kız imiş. Padişah sa
raya geldiği gibi karısının yattığı odasına giriyor. Baksa ne görsün, döşekte çir¬kin bir kızın yattığını görüp şaşırıyor.
Vay sana ne oldu? Deyince Kel Dav¬ke sesini çıkarmıyor. Kendini pek hasta gösterip bir taraftan bir tarafa dönüyor. Kel Davke, döşek içinde dönmüş. Soğan kabuğundan yapılan döşek çatırdamaya başlıyor. Padişah, bu vakit döşekte yatan kel Davke’ye:
Söylesene, sana ne oldu? O çatırdayan ne? Der. Kel Davke, zorla:
Kemiklerim çatırdıyor padişahım , çok fenayım. Ben sizin gelmenizi bekleye gözlerim mavileşti (göğerdi), alaca kar¬galar saçlarımı gagalayıp, yolup bitirdi. Kargalar da yüzümü gagaladılar, der. Padişah:
Ne yapsam iyi olursun? Deyip soruyor.
Bu vakit Kel Davke, padişaha:
işte bu kuzucuğu kesip, onun etini yersem, iyi olurum der.
Padişah:
Sen bu kuzucuğa, benim dünya ah¬ret kardeşim demiştin, deyince Kel Dav¬ke:
Ben onu, koyun sanıp kesmesinler diye size yalan söyledim. Der.”

Bu vakit padişa vezirlerinden bírini şagırıp:
Kasap Bolat’nı şakırıñız, diy.
Vezir kasap Balat’nı şakırmalarını emrete. Kozuşıknı tuıp ayaklarını baylaycakken kozucuk:
Ciber mení, Bolat akam
Yalı betke keteyim
Ömrünmün sonunda
Bír duaşık etiyim, dep calbara.
Bolat, kozuşuknıñ ayaklarnı şeşip cibere. Kozuşuk yalıga kelip cılay. Ablasına:
Bolat pışak kayray
Bogazıma tayay
Taz davke ayttı “koy” dedi.
Ablası kadaşının sesini tuyup
Aram balık işindemem
Siya şaşım tışında
Xon canımda sultanım
Katip şıgayım tuvganım, dep cevap be¬re.
Kasap koluna pışaknı alganda kozuşuk
XCiber meni bolat akam
Yalı boyu çapayım
Songulukga şu dúnyanı
Toya toya karayım, dep calbara.
Bolat kozuşuknın calbarganına dayanamay, ayaklarını şeşip cibere.

Bu vakit padişah vezirlerinden birini çağırıp:
Kasap Bolat’ı çağırmalarını emrediyor. Kuzucuğu tutup ayaklarını bağlayacakken kuzucuk:
bırak beni Bolat ağam
Yalı tarafına gideyim
Ömrümün sonunda
Bir duacık edeyim,diye yalvarır.
Bolat, kuzucuğun ayakları çözüp, gönderiyor.kuzucuk yalıya gelip ağlayor.
Ablasına:
Bolat bıçak biliyor
Boğazıma dayıyor
Kel davke söyledi “kes “dedi
Padişa söyledi “koyun2 dedi.
Ablası kardeşinin sesini duyup:
Haram balık içindeyim
Siyah saçım dışında
Sağ yanımda sultanım
Nasıl çıkayım kardeşim (yakınım9 , deyip cevap veriyor.
Kasap eline bıçağı alınca kuzucuk:
Bırak beni Bolat ağam
Yalı boyu çapayım(?)
Son kez şu dünyaya
Doya doya bakayım, diye yalvarıyor.
Bolat kuzucuğun yalvarmasına dayanamıyor. Ayaklarını çözüp, bırakıyor.

”Kozuşuk yalıga kelip ablasina calbarmaga başlay:
Bolat pışak kayray
Boğazıma tayay
Taz Davke ayttı “soy”dedi
Padişa ayttı “koy” dedi, diy.
Kız şu sözlerni eşitip kene de kardaşına:
Aram balık işindemem,
Siya şaşım tışında,
On tızimde sultanım
Katip şıgayım tuvganım, dep cevap bere.
Kozuşuk bir daaa cılay cılay bolat’ka kele. Bolat onuñ ayaklarını baylay, başını tutup boğazına pışaknı yakınlaştırganda kozuşuk:
Cibermeni Bolat akam,
Yalı boyu kezeyim,
şu bahşanın işersinden
Men bír gulşük koreyim, dep calbara.
Bolat kuzuşuknu acıp, bír daa cibere. Kozuşuk kapıdan şıgıp ketgen de padişa: “Barıp karayım, şu ayvan kayda kete eken? Dep, kozuşuknun artından kete.
Kozuşuknuñ dooru yalıga ketgenni kore. Onın artında yavaş yavaşketip, dinliy. Padişa, kozuşuknun cılay, cılay ablasına:
Bolat pışak kayray
Boğazıma tayay
Taz Davke ayttı “soy”dedi
Padişa ayttı” koy” dedi,
Degenini eşite.

Kuzucuk yalıya dönüp ablasına yalvarmaya başlıyor:
Bolat bıçak biliyor
Boğazıma dayıyor
Kel Davke söyledi “kes” dedi
Padişa söyledi “koyun” dedi, diyor.
Kız şu sözleri işitip gene de kardeşine
Haram balık içindeyim
Siyah saçın dışında
Sağ yanımda sultanım
Nasıl çakayım kardeşim (yakınım), deyip cevap veriyor.
Kuzucuk bir daha ağlıya ağlıya Bolat’a geliyor. Bolat onun ayaklarını bağlıyor, başını tutup, boğazına bıçağı yakınlaştırdığında kuzucuk:
Bırak beni Bolat Ağam,
Yalı boyu gezeyim
şu bahçenin içerisinden
Ben bir gülcük göreyim, deyip yalvarıyor.
Bolat, kuzucuğa acıyıp, bir daha bırakıyor. Kuzucuk kapıdan çıkıp giderken padişah: “Varıp bakayım şu hayvan nereye gidiyor imiş? Deyip kuzucuğun ardından gidiyor.
Kuzucuğun doğru yalıya gittiğini görüyor. Onun ardından yavaş yavaş gidip, onu dinliyor. Padişah kuzucuğun ağlaya ağlaya ablasına:
Bolat bıçak biliyor
Boğazıma dayıyor
Kel Davke söyledi “kes” dedi
Padişah söyledi “koyun” dedi.
Dediğini işitiyor.

“Soñ denizden kıznıñ da:
Aram balık işidemen
Siya şaşım tışında
On tizımde sultanım
Katip şıgayım tuvganım,
Degenini eşite.
Padişa bu sõzlerni eşitken,barıp kozuşuknı kuşaklap ala ve bir daaa yırlamasını istiy. Kozuşuk bír daa yırlay. Padişa kıznıñ sesini dinliy, sarayga kaytıp öz memleketinde bolgan dalıcılarına aram balıknı tabıp şıgarmaga emirbere.
Dalıcılar denizge dala, aram balıknı ta¬bıp şigalar. Balıknı ortadan caralar da onın işinden kıznı sagselamet şıgaralar. Padişa sarayga kele ve kozuşknı soydurmak istegen Taz Davkeni özünin yalancı apakaylarını atlarnın kuyruklarına baylata da, süyretip öldürte.

Sonra, denizden kızın da:
Haram balık içindeyim
Siyah saçım dışında
Sağ yanımda sultanım
Nasıl çıkayım yakınım
Dediğini işitiyor.
Padişah bu sözleri işitmiş, varıp kuzucuğu kucaklayıp alıyor ve bir daha yır
lamasını istiyor. Kuzucuk bir daha yırlıyor. Padişah kızın sesin dinliyor, saraya dönüp kendi memleketinde olan dalıcılarına haram balığı bulup çıkarmaları emrini veriyor.
Dalıcılar, denize dalıyorlar, haram balığı bulup çıkarıyorlar. Balığı ortadan yarıyorlar da, onun içinden kızı sağsela¬met çıkarıyorlar. Padişah, saraya geliyor ve kuzucuğu kestirmek isteyen Kel Davke’yi , kendisinin yalancı kadınlarını, atların kuyruklarına bağlatıyor da, süründürüp öldürtüyor.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer Paylaşımlar