0 Comments

Kırım’ın çöl diye adlandırılan kuzey bölgesinde yaşayan Tatarlar arasında çınlardan başka Nogay beyitleri söylenmekteydi, Çünkü çöl şivesi denilen şive Nogaycadır, Çöl halkı denilen kerış ve şongar diye bilinen halkda Nogaylardır.

Çınlar yine çöl şivesi denilen Nogaycadır ve Nogaylara özgüdür, Tat lar arasında Çın yerine mane vardır.

Bozlawlar yine Nogaylara özgüdür.

Kırım bozkırlarına Altınorda zamanından itibaren çok miktarda Tatar kabilesinin iskân edildiği bilinmektedir (13). Kırım Hanlığı’nın kurucusu Hacı Giray ve ondan önce amcası Devlet Berdi’nin burada tutunabilmelerinin bu nüfus sayesinde olduğu anlaşılıyor. Diğer yandan, Ceneviz gibi güçlü bir rakibe karşı mücadele etmek için daha fazla kabile gücünün Kırım’a çekilmesi gerekmekte idi. Bu, halâ en önemli rakip olan Altınorda’ya karşı mücadele için de gerekli idi. Bu şekilde Altınorda zayıflayacak, Kırım Hanlığı ise güçlenecekti. Hacı Giray’ın Kırım’a çekmeyi başardığı Hanlığın esas gücünü teşkil eden kabileler, Şirin, Barın, Argın ve Kıpçaklar idi. Bunlara Karaçi beyleri deniliyordu. Bunlar içinde en güçlüsü Şirinler idi (14). Hacı Giray I., mümkün olduğu kadar fazla kabile gücünü Kırım’a çekmek suretiyle gücünü artırmaya çalışmıştı (15).

Yedisan(Cetsan)
Nogay uruğlarından yedisi (ŞırınBarınKıpçakArgın, Alçın, Katay ve Mangıt) Yedisan adıyla biliniyordu.
Bunlardan başta Şırın olmak üzere ilk dördü (yani Şırın, Barın, Kıpçak ve Argın ) Kırım tarafına gitmişti; kalanlar ise bir müddet aşağı İdil boyunda göç etmişler ve geriye kalanlar içinde çok etkin bir duruma gelen Mangıt uruğunun ismi bir ara Nogay adı yerine kullanılır olmuştu, (daha sonra Mangıtlar Özbekleri oluşturmak üzere Özbekistan taraflarına gittiler, Mangıtların bir kısmıda Kırıma gitti.)

16. yüzyılda haki renkteki bölüm de türkler oturmaktaydı,
Nogayların cetsan boyundan ayrılan kıpçaklar, şırınlar, argınlar, barınlar,
ile mangıtlar ve han sülalesi kırım yarımadasının çeşitli yerlerine yerleşmişlerdi.

or gözleve tarafına şongar kerç kefe tarafına kerış diyorlar

Kırım hanlığının kurucu Nogay kabileleri kırım yarım adasına yukarıdaki gibi yerleşmişlerdi
KIPÇAK,BARIN,ARGIN,ŞIRIN,MANGIT

Anadolu Türkü, Kırımlıya sadece Tatar der, yoksa ne Nogay’ı, ne Yalıbolu’yu, ne de Kerç’i, Kefe’yi, Çongar’ı duymuşlardır. Kırımlılarda kendilerini tanıtmak, dertlerini duyurmak noktasında pek istekli davranmamışlardır.

Romanyada Tatar Türkleri kendilerini Tat, Keriç-Çongar ve Nogay olmak üzere üçe ayırmaktadır. Bahçesaray civarından gelen ve şiveleri Anadolu Türkçesi’ne yakın olanlara Tat;
Dobruca’ya ilk yerleşen,(Nogay hanlığından ayrılıp Kırım tarafına gelen Küçük Nogaylar yada Kadiy ulus diye bilinen sonraları Bucak, Akkerman, Ocakov, Kabayıl vs gibi adlandırmalar yapılanlar ile sonradan gelen Büyük Nogaylar) şiveleri Kuzey Türkçesi ne benzeyenlere Nogay;
1860’lardan sonra gelen ve Dobruca’daki Kırım Türklerinin çoğunluğunu teşkil edenlere (Şırın,Barın,Argın,Barın,Kıpşak,Sicivut,Mansur gibi Nogay kabilelerine mensup Kırım yarımadası Nogaylarına) ise Keriç-Çongar denilmektedir.

Kırım Tatarcası ve Romanya Tatarcası

Doerfer; XX. yüzyılın başlarına ait, eski dil malzemesine ve verilere dayalı çalışmasında, Kırım ve Dobruca’daki varyantları; coğrafyayı ve bol-,bar-sözlerinde b-’nin korunmasını;

b->ø-,b- > v-gelişlmelerini ölçüt olarak kullanarak 6 gruba ayırır:

IKırım Osmanlıcası (güney)

II Merkezî Kırım Tatarcası (kuzey, güney kolları ve doğu kolları)

III Kırım Tatarcası (kuzeybatı)

IV Kırım Nogaycası (kuzeydoğu)

V Dobruca Tatarcası

VI Dobruca Nogaycası

Osmanlıca ile Tatarca arasında bağ teşkil eden Merkezî Kırım Tatarcasının kuzey kolunda

bol-, bar- biçimlerine karşılık, güney kolunda ol- ve var- biçimleri baskındır (1959: 369). Doerfer’in tasnifindeki Kırım Tatarcası ve Kırım Nogaycası varyantları, Dobruca bölgesine de taşınmıştır.

Róna-Tas’a göre de Kıpçak dillerinin Batı (Pontus-Hazar) alt grubunda yer alan Kırım Tatarcası ile Dobruca Tatarcası ayrı varyantlardır (1991:31).

Kırım Tatarcasını fonetik ve coğrafi ölçütlere göre sınışandıran Berta, benzer şekilde

kuzey, güney ve merkez olmak üzere üç varyanttan söz eder. Yazı dili Merkez diyalektine dayalıdır (Orta Yolak). Güneyde y- , merkezde y- c- , kuzeyde ise c- baskındır.

Dudak uyumu kuzeyde en zayıf, güneyde en güçlüdür (1998: 316).

Kırım Tatarcasının 1944 öncesindeki diyalektleri şu şekildedir:

1- Kuzey düzlüklerinde, Gözleve, Kerç, Çongar, Kefe, Or bölgelerinde konuşulan Nogayca, (polatlı ve eskişehir köyleri genellikle bu bölgelerden gelen Nogay şivesini konuşanlardan oluşuyor, ova/çöl bölgesinde yaşayanları ovalara vermişler) Kıpçakça karakteristikleri en çok yansıtan varyanttır.

2- Bahçesaray başta olmak üzere Akmesçit, Alma, Kaçı vd. merkezî bölgelerin dili Orta Yolak ,Oğuzca ve Kıpçakça ögelerin bir arada bulunduğu varyanttır.

3- Güneyde, kıyı bölgelerinde Sivastopol, Alupka, Gurzuf, Yalta, Sudak, Aluşta vd. yerleşim merkezlerinde konuşulan Yalıboyu (Kıyıboyu) Tatarcası ise Osmanlı Türkçesine en yakın

varyanttır (bk. Ülküsal 1970: 248-249).

1944 öncesi verilere dayalı bu sınıflandırmalar, 1944’te Kırım’ın Tatarsızlaştırılması nedeniyle, bugünün gerçeğini yansıtmaz. Ancak Osmanlı Türkçesinin izlerinin yoğun olduğu varyantlar ile Kıpçakça ögelerin yoğun olduğu varyantlar arasındaki farklar Kırım’dan göç ile Türkiye, Romanya ve diğer ülkelere de taşınmıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından hızlanan Kırım’a geri dönüşlerde nasıl bir yerleşim politikası uygulandığı ve bunun hangi dilbilimsel sonuçlara ulaştığı ise ayrı bir araştırma konusudur.

Romanyada Tatarca (Nogaycanın Osmanlı türkçesinden az etkilenmiş varyantı) genellikle Köstence şehrinin güneyinde ve merkezinde,

Nogayca Köstence’nin, yakın ve uzak kuzeyinde Tulça’da;

Tatça ise Hacioğlu, Pazarcık şehirleri civarında konuşulur (Ülküsal 1970: 8).

Kuşkusuz bu dağılım, şehirleşmeye bağlı olarak değişmiştir.

Romanya Tatarcasının Nogayca , Tatarca ve Tatça varyantları arasındaki

ayrımı belirleyen en önemli etken, Kıpçakça ve Oğuzcaya yakınlık ya da uzaklık
derecesidir.

Nogayca, Kıpçakça ögeleri korumakta en muhafazakâr;

Tatça, Oğuzcaya en yakın;

Tatarca (Keriç-Çongar) ise (kendini daha az korumuş) Oğuzcadan önemli ölçüde etkilenen varyanttır.

Nogaycaya özgü ç > ş , ş > s gelişmeleri Kıpçak dillerinin kos- alt grubuna ait tipik ses özellikleridir. Söz başında y ’yi koruyan Tatça, söz başında y > c değişimi görülen Tatarcadan ayrılır. Tatça, coğrafî bakımdan Kırım kaynaklı olmakla birlikte, Anadolu ve Rumeli Türkçesiyle güçlü bağlara sahiptir.

Dobruca’da yaşayan Kırım Türkleri, buraya geldiklerinden büyük harb başına kadar kendilerini birkaç grup altında tanıyorlardı:Keriç,Çongar,Tat,Nogay.

Kırım’ın Kerç ve Kefe sancaklarından gelmiş olanlara: “Keriç Tatarı”,

Or ve Gözleve sancaklarından gelenlere: “Çongar Tatarı”,

Bakçesaray civarından gelip yerleşmiş olanlara da: “Tat” denir.

Daha evvelden Bucak’tan gelmiş olanlara da “Nogay” denir.

Bütün bu grupları tip ve şive bakımlarıından üçe ayırmak mümkündür:
1 – “Tat” denilen Kırım Turkleri ki,
bunlarda, diğerlerinde az veya çok göze çarpan mongol tipi yoktur. Bunlar, diğerlerine nisbetle daha uzun boylu, beyaz tenli, ince yüzlü, yakışıklıdırlar. Bunlar arasında kumral veya açık saçlı, mavi ve açık renk gözlüler diğerlerine nisbetle daha çoktur. Bunlar, şivece olduğu gibi,
sima ve adet itibarile de cenub yani Osmanlı Türklerine daha yakındırlar.
Bu Türkler, Dobruca’nın Pazarcık,Silistre ve Balçik kasabalarile Pazarcığ’ın Çatallar, Mumcul,
Veyisköy, Doğanyuvası köylerile,Köstence’nin Toksofu ve Tulça’nın Cavuşköy ve Omurlar köylerinde otururlar. Bu köyler bağ ve bahçe yapmaya elverişli, suyu bolca,bayırlık ve ağaçlık yerlerdir. Bunların düğün ve sair bazı adetlerile diğer Kırım Türkleri’nin adetleri arasında küçük farklar vardır. Mesela, bunlarda mane vardır, çin yoktur. Şivelerine gelince bunda da biraz fark vardır.Çöl-ova Türkleri’nin “c” ile başlayan sözlerini bunlar “y” ile söylerler. Meselâ: Cavun’a(yağmur) yavun, cavluk’a (mendil) yavluk derler.

2 – Keriç ve Çongar Tatarı denilen Kırım Türkleri ki,
bunlarda mongol tipi az ve çok göze carpmaktadır. Boylarının biraz daha kısalığı, saçlarının daha siyahlığı ile de andırırlar.Bunlar arasında sarısaçlı ve mavi gözlü gayet seyrektir. Gözleri ela, tenleri esmerdir. Kırım’ın Keriçve Kefe mıntakalarile Or ve Gözleve ovalarından gelmiş olan bu Türkler,tamamile oradakilerin karakterlerinin yani adet, şive ve yaşayış tarzını muhafaza etmişlerdir. Yekdiğerine her bakımdan çok daha yakın olan Keriç ve Çongarlar, büyük harb
başlarına kadar,aralarında gene de biraz fark gösteriyorlardı. Kerçliler arasında hoca, efendi, münevver daha coktu. Çongarlılar’da ise zengin ve ağa daha coktu. Bunlar iyi cins at koşmayı daha çok severler ve muhim sayarlardı. Dobruca’daki Kırım Türkleri’nin ekseriyetini bunlar teşkil ederler ve Dobruca’nın Köstence sancagının cenub ve orta taraflarında daha kalabalık otururlar. Bunların çoğu son hicretlerde gelmişlerdir.

3 -Nogay denilen Kırım Türkleri ki,
bunlarda mongol tipi diğerlerine nisbetile daha ziyade göze çarpmaktadır. Boyları ve kalınlıkları bakımlarından olduğu gibi: renkleri, saçları ve kafa ve yüz kemiklerinin yapılışları itibarile de mongoloid tipe daha yakındırlar.Bunların pek çoğu, yüzlerce yıl evvel, muteaddid defalarda Bucak’tan, Kırım’ın şimalinden ve Azav Denizi etrafından gelmişlerdir. Bunlar, Kırım Hanlığı’nın Dobruca’ya ilk gönderilmiş muhacirleridir. Bunun için, bunaların köyleri bugün en eski Türk köyleri ve kendileri Dobruca’nın en eski yerli halkı sayılmaktadırlar.
1806’da Bucak Rusları’n istilâsına uğradıktan ve 1812’de hâkimiyetine geçtikten sonra, bu Türkler’in büyük bir kısmı Kırım’a, Kafkasya’ya göçmüşler ve oradan da Anadolu ve Dobruca’ya gelmişlerdir. Bir kısmı da Ruslar tarafından Rusya içerilerine sürülmüştür. Bu Türkler’in yaşadıkları köyler Mecidiye etrafında ve Köstence’nin yakın ve uzak şimalindedirler.
Nogayların şivelerine gelince, Kırım’ın ova Türkleri’nkine (keriş ve şongar diye bilinen kırım yarımadası Nogaylarına) çok yakındır; fark yalnız bir, iki harfin tellafuz ayrılığından ve bir, iki lahika edatının başkalığından ibarettir. Meselâ: ş harfini bazı yerlerde s olarak kullanırlar.
Yukarıda ehemmiyetle kaydettiğimizi burada yeniden tekrarlamak isteriz:Türkler’in
muhtelif gruplarıarasında görülen bu küçük farklar yalnız ilmi ve tarihi bakımdan tebaruz ettirilmektedir;
yoksa bunların milli duygu ve emel birliği itibarile hiç kıymet ve ehemmiyeti yoktur.Bugün bu Türkler arasındaki tahsil birliğinin yayılması ve kuvvetlenmesi gün geçtikçe şive farklarını ortadan kaldırmaya doğru gittiği gibi; içtimai ve iktisadi şartlar ve karışmalar da tip farklarını silmektedir. Bugünkü “Bütün Milliyetçilik” devrinde Türkler’in kabilecilik yapmalarınıne vicdan, ne akıl, ne de menfaat kabul ve tecviz edemez.
(Mustecib H.Fazıl (Ülküsal),
“Dobruca ve Türkler”, 1940, s. 133)aşağıdaki yazı bir üniversite çalışmasından…..
http://www.edebiyatdergisi.hacettepe.edu.tr/2004211AysegulAydingul.pdf

Günümüz Kıtım Tatarca’sının üç şivesi vardır: Yalıboyu, Orta Yolak ve Çöl.
Kırım’ın güneyinde konuşulan Yalıboyu şivesi, Osmanlı’nın etkisinin en fazla olduğu yer olması nedeniyle Türkiye Türkçe’sine en yakın şivedir ve kolaylıkla anlaşılabilir.

Orta Yolak şivesi Bahçesaray civarında konuşulmaktadır. Oğuz ve Kıpçak lehçelerinin bir karışımı olduğu söylenebilir. Türkiye Türkçesi konuşanlar tarafından bazı güçlüklerle karşılaşılsa da anlaşılabilir.

Çöl şivesi ise Kırım’ın kuzeyinde yaşayan Nogayların konuştuğu şivedir ve tamamıyla Kıpçak özelliklere sahiptir. Bu nedenle Kazakça’ya yakındır ve Türkiye Türkçe’sinden farklıdır. Sözü edilen üç şiveden anlaşılması en zor olanıdır.

ve wikipedianın kırım tatarca sayfasından alıntı,

http://crh.wikipedia.org/wiki/Q%C4%B1r%C4%B1mtatarca sahifesinden bir alıntı
Qırımtatarlar üç subetnik gruppasından er birisiniñ (tatlar, noğaylar ve yalıboylular) öz şivesi bar.

* Yalıboylu (cenübiy) şivesi oğuz tillerine mensüp ve türk tiline pek yaqındır. İşbu şive türkçeniñ şivelerine baqqanda edebiy türkçeden az farqlı. Yalıboylu şivesiniñ daa da böyle hususiyeti bar ki, onda bayağı yunan ve bir qaç italyan alınmaları bar.
* Çöl (şimaliy, noğay) şivesinde noğaylar laf eteler, o qıpçaq tillerine mensüp olıp qaraçay-balqar, noğay ve qumıq tillerine yaqın. Çöl şivesinde Romaniyadaki, Bulğaristandaki qırımtatarlar em de Türkiyedeki qırımtatarlarnıñ çoqusı laf eteler.
* Eñ ziyade darqalğan orta yolaq (tat) şivesinde Qırım dağ ve dağ aldı rayonlarından çıqmalar laf eteler. Bu şive yuqarıda añılğan eki şive içün arasındakidir. Onda em qıpçaq, em de oğuz hususiyetleri mevcut. Şimdiki edebiy qırımtatar tiliniñ esasıdır. Oğuzlaşmasına baqmadan orta yolaq şivesi kuman tiliniñ devamıdır, bu tilde XIV asırda Qırımda laf ettiler (Codex Cumanicus yazı abidesi yazılğan tildir).

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer Paylaşımlar