İdil boyu ve Başkurt ilinin Rusların eline geçişi
AKDES NİMET KURAN
Kazan ilinde Rus tahakkümünün yerleşmesi ve devam ettirilmesinde şu
dört vakanın mühim tesiri olmuştur: 1) Astarhan Hanlığının Ruslar tarafından
zaptı, 2) Başkurtların Rus hâkimiyetini tanımaları 3) Nogay Ordası’nın
dağılması ve 4) Sibir – Tura Hanlığı’nm Ruslar’ın eline geçmesi. 1557 ye kadar
Astarhan Hanlığı ve Başkurt ili Ruslar’ın eline düşmüş ve az sonra da Nogay
Ordası ikiye bölünmüş ve içten de parçalanarak zaafa uğramıştı. Bunun
neticesinde Orta dil sahasında yaşayan eski Kazan Hanlığı ahalisinin
kendilerine yardım edebilecek kavimdaşları (ve dindaşları) ile temasları
kesilmiş ve bunlar tamamıyla Rus çemberi içine alınmış oldular. Bu durum
tabiatıyla, Orta dil sahasında Moskova – Rus hâkimiyetinin kuvvetlenmesi ve
devam ettirilmesinde büyük bir âmil teşkil etmiştir.
Başkurtların Rus hâkimiyetine alınması ilk defa bir Türk kavminin “Kendi
arzusu ile Moskova’ya tabi olması” bakımından ayrıca dikkat çekicidir. Şöyle
ki, mücadelesiz Moskova’nın eline düşmüş olan Başkurtlar uzun bir zaman
kendi hususiyetleri ve bazı imtiyazlarını muhafaza etmekle beraber, yine de
Rus kolonizasyonundan kendilerini kurtarmağa muvaffak olamamışlar ve
XVII. yüzyılın başlarından itibaren sık sık ayaklanarak, Ruslar’a karşı
mücadele etmişlerdir.
Başkurtların Türk menşeli oldukları muhakkaktır; mamafih bunlar, işgal
ettikleri sahanın (Ural’ın güney kısımları ve batı Sibirya sahası) icabı olarak M.
s. VIII – IX. yüzyıllarda geniş nisbette Fin-Ugor (Vogul, Ostyak, Macarların
cedleri) zümreleriyle karışmışlardır. Altın Ordu devrinde Başkurtlar arasında
slâmiyet tamamıyla yayılmıştır. Türkistan’la kültür münasebetleri tesis edilmiş
olmalıdır. XVI. Yüzyılda Başkurtlar 42 uruğdan teşekkül ediyorlardı; bu
uruğlar arasında Merkit, Katay, Kıpçak, Kanglı, Kırgız, Büler gibi eski Türk
uruğlarının mevcudiyeti Başkurtların etnik teşekkülü hakkında bir fikir
verebilir. Başkurtlar Kazan Hanlığı’nın sukutu sırasında tam bir göçebe hayatı
sürmekte idiler; bunların hiç bir uruğu ötekine nispetle daha fazla kuvvet sahibi
olmadığı gibi, uruğ başbuğlarının herhangi bir “han sülâlesi”ne mensup
olamamaları hasebiyle – bir Başkurt “devleti” kuramamışlardır. Altın Ordu’nun
sukutundan sonra, Başkurtların batı uruğları (Ak dil’in batısındaki zümreler)
Kazan Hanlığı’na tabi olmuşlar; Batı Sibirya’dakiler Sibir-Tura Hanlarının
güneydekiler de Nogay mirzalarının hâkimiyetini tanımışlardı.
Nogay Ordası ile Sibir – Tura (Şiban) hanları arasındaki rekabet,
dolayısiyle, Başkurtlar arasında iç mücadeleye yol açmıştı. Kazan’ın düş-
Page 10
100
AKDES N MET KURAT
mesinden sonra, Başkurt ili bu defa Moskova Rusyası’na komşu olmuştu; çok
geçmeden burası Rus tehdidi ve Rus “sızması”na müsait bir zemin teşkil
etmeğe başlamıştı.
Rus tehdidine maruz kalan Başkurtlardan “Ming” (bin) ve “Tabın”
uruğlarından bir kısmı, Ak-Kelimbet ve Kara-Kelimbet mirzaların idaresinde
Yayık nehri tarafına göç ettiler; fakat yerlerinde kalan uruğların beyleri ve
mirzaları, bilhassa Gazanfer Bey adlı biri, Başkurtların Moskof Çarının
tabiiyetine girmeleri gerektiği yolunda faaliyete geçtiler. Min uruğu namına
Başkurt elçi heyetlerinin 1553’ten itibaren Moskova’ya giderek Ruslar’la
müzakereye giriştikleri biliniyor. 1556 yılı sonu ve 1557 yılı başında birçok
Başkurt uruğu adına Moskova’ya elçiler gelerek Çar van IV.’a tâbi olmak
istediklerini bildirmişlerdi; tabiî bu tabiiyet bazı şartlara bağlıydı ve bilhassa
Başkurtların ellerindeki araziye ve sosyal bünyelerine dokunulmayacak ve
Başkurtlardan çok az nispette “yasak” (vergi) alınacaktı. Moskova hükümeti bu
şartları kabullenmiş görünmüş ve bu suretle 1557 de Başkurt uruğlarının
mühim bir kısmı “kendi arzulan” ile Rusya sınırları içine alınmış oldu.
Kazan’ın sukutundan beş yıl geçmeden Başkurt ilinin Moskova’ya
bağlanması ile Ruslar’a doğu istikametinde, Sibir-Tura Hanlığı sahasında
yayılma imkânı açılmış oldu. Nitekim 30 yıl geçmeden burası da Ruslar’ın
eline girmiş olacaktır. Başkurtların ancak bir kısmının başındaki beyler ve
mirzalar Ruslar’ı davet etmişlerdi; hâlbuki bazı uruğlar Moskova hâkimiyetini
tanımak istemediler. Fakat bunların Rus ilerleyişine karşı duracak kuvvetleri
olmadığından Nogaylarla birlikte dil nehrini geçip Kuban boyuna göç ettiler,
bunlar ” stek” (Ostyak’la ilgili) adıyla tanınmışlardır. Başkurtların bu zümresi
az sonra Nogaylar arasında eriyip gitmiştir.
Kazan Hanlığı devrinde Kazan’la sıkı münasebeti olan Nogay Orda-sı’nda
çıkan iç mücadele (Yusuf mirza ile kardeşi smail mirzaların mücadeleleri)
neticesinde Nogay Ordası’nın kuvvetten düşmesi, az sonra da dil’in
mansabımdaki Astarhan Hanlığı’nın önce Rus himayesi, sonra Rus hâkimiyeti
altına düşmesi gibi, Orta dil ahalisi üzerinde büyük tepkiler yapan mühim
vakalar cereyan etti. (Mangıt) – Nogay Ordası’nın başında duran Yusuf
mirza’nın Kazan ile müttefik olduğunu ve Ruslar’a karşı mücadelede yardımda
bulunduğunu görmüştük. Kazan’ın meşhur “milliyetçi” kraliçesi Süyümbike
işte bu Yusuf mirza’nın kızı idi. Bu defa Yusuf mirza ile kardeşi smail mirza
arasındaki mücadele Nogay uruğları arasında müthiş bir iç harbe sebebiyet
verdi. smail mirza sırf şahsî menfaati icabı Moskova ile yakın münasebete
girişti; tabiatıyla Moskova hükümeti bu iç mücadeleyi kışkırttı ve smail
mirzayı destekledi.
smail mirza Ruslar’dan temin ettiği menfaatlerin karşılığı olarak,
Moskova hükümetini Astarhan’ı zapta veya hiç olmazsa Astrahan’a, Ruslar’a
tabi olacak bir Han’ın nasbına teşvik etti; Astarhan’da hüküm süren Yam-
Page 11
RUS HÂK M YET ALTINDA D L-URAL ÜLKES
101
gurcu (Yağmurcu)’nun rakibi olan Derviş Ali, smail mirza tarafından öne
sürüldü. Nitekim 1554’te Rus kuvvetleri anî olarak Astarhan’a geliverince,
Yamgurcu Han güç hal Azak kalesine, Osmanlılar’ın himayesine iltica etti.
Derviş Ali, Rus himayesinde bulunmak şartıyla Astarhan’a han oldu.
Nogay ilindeki iç mücadele bütün şiddetiyle devam etmekte idi. 1555
yılında smail mirza biraderi Yusuf mirzayı ve Rus düşmanı diğer mirzaları
öldürünce, Nogay Ordası smail mirzanın hâkimiyetini tanımış ve dolayı-sıyla
Ruslar’la barışmış oldu. Bu suretle Aşağı dil sahasında Rus nüfuzu yerleşmiş
gibiydi.
Mamafih çok geçmeden Astarhan’da Ruslar’a karşı hareket belirdi; çünkü
Rus baskısına tahammülü kalmayan Derviş Ali Han Kırım hanından ve bazı
Nogay mirzalarından Ruslar’a karşı yardım alacağını umarak isyan bayrağını
kaldırdı. Fakat istenilen yardım gelmedi ve Derviş Ali Han, dil boyunca sevk
edilen Rus kuvvetlerine karşı koyamadı, 1557’de Astrahan’ı bırakıp,
kendisinden evvelki Yamgurcu Han gibi, Azak Kalesi’ne ilticaya mecbur kaldı.
Bu defa Astarhan tamamıyla Moskova’nın eline geçti ve dil boyundaki son
Türk-Tatar Hanlığı da sona ermiş oldu. Astarhan’ın Ruslar’ın eline geçmesiyle
bin yıldan fazla bir Türk nehri olan ” dil” suyu – menbam-dan mansabıma kadar
bir “Rus nehri” haline geldi, ve ” dil” adı yerine “Vol-ga” adı kaim oldu. smail
mirzanın Nogay Ordası’nı parçalaması, Moskova’ya yardım etmesi sayesinde
Aşağı dil boyunun Ruslar’ın eline geçmesi neticesinde Kazan ili, Türk – slâm
dünyasından büsbütün tecrit edilmiş, tek başına bırakılmış oldu.
**************
İdarî bakımdan Başkurt li dört “Daruga”ya bölünmüştü:
“Kazan Damgası” (Batı saha), Nogay Darugası” (orta ve güney saha), “Sibir
Darugası” (doğu) ve Ak dil nehri boyunca uzanan. “Osa Darugası”.
Moğolcadan alınarak “vilâyet” karşılığına gelen “daruga”, Rusçadaki “yol”
manasına gelen “doroga” (telâffuzu: Daroga) ya benzediğinden, Başkurt idarî
taksimatı “Kazan Yolu”, “Nogay Yolu”, “Sibir Yolu” ve “Osa Yolu” şeklinde
kullanılagelmiştir
*******************
1557 de Kama Nehri üzerinde Layiş Kalesi inşa edilerek, Kama’nın
cenubundan gelmesi muhtemel Nogay akınlarına karşı tedbir alındı.
Nogaylar’dan ve bilhassa XVII. yüzyılda Kalmıklar’dan gelmesi
muhtemel akınlara karşı yüzlerce kilometrelik “müdafaa hatları”nın
inşası yerli ahali üzerine ağır bir yük, angarya, olarak yüklenmekte idi
1586’da tesis edilen Ufa Şehri’nde bulunan Rus Voyevodaları ve
Memurları Başkurtların iç teşkilâtına dokunmadan, oldukça hafif bir
“yasak”(vergi) almak suretiyle Başkurtlar’ı mülayim bir şekilde idare
etmekte idiler.
Fakat Şamara Nehrinin güneyinden Nogay Uruğları’nın çekilip gitmeleri
üzerine boş kalan sahaya Rus göçmenleri gelmeğe ve Şamara ile Ufa arasında
Rus unsuru Başkurt arazisini ele geçirmeğe başlayınca, Başkurtlarla Ruslar
arasında geçimsizlik belirdi.