0 Comments

Aksak Timur, Altın Ordu Han’ ı Toktamış Han’ ı mağlup ettiği zaman Kıpçak Bozkırı’ ındaki Tatarlardan bir kısmı Dobruca’ ya kaçtı. Altın Ordu Devletinin dağılmasından sonra Kırım Giray Han’ lığı zamanında da Tatar Türkleri Dobruca’ ya göç ettiler.
Yıldırım Bayezit, Dobruca’ yı zaptedince 1502’ de Kıpçak Bozkırı’ ında yaşayan Tatar Türklerini Dobruca’ ya yerleşmeye çağırdı.
Kanuni Sultan Süleyman Ağustos 1538’ de Dobruca’ dadır. Padişah’ a refakat etmiş olan Türk bilgini Nasuh Matraki’ nin (Fetihname-i Kara Boğdan) eserinde ve Feridun M.Emecen’ in (Münşaat, ms, 12, 602 vd.) ruznamesinde tafsilat vardır.
1593-1595 yıllarında Romen baskısından dolayı Bucak (Baserabya) dan Dobruca’ nın boş yerlerine Tatar’lar geldiler. (N.İorga)
1783’ te Kırım Rusya’ ya bağlanınca Kırım Türkleri kütle halinde Türkiye’ ye göç ettiler, bir kısmı arabalarla Bucak’ tan geçerek Dobruca’ da Köstence, Kavarna, Balçık ve Varna’ ya yerleştiler.
1856-1860 yılları arasında Kırım Tatarlarından 100 bin kadarı Dobruca’ ya çıktı(F.Bianconi)
XV. yy.’ dan itibaren Dobruca ahalisinin büyük çoğunluğunu Kıpçak Bozkırı’ ından, Anadolu’ dan ve Kırım’ dan gelen Türkler teşkil etmişlerdir.

1877 Osmanlı- Rus savaşında Dobruca’ dan göçmüş olan pek çok Kırım Türkleri Varna, Şumnu, Pravadi civarlarına kadar gidip durmuşlar, oralarda, bilhassa Kırım Türklerinin köylerinde ve eski yurtlarının evlerinde 9-10 ay kadar barındıktan sonra, bir kısmı geri dönerek kendi köylerine gelmişlerdir. Bir kısmı da ileriye, Edirne köylerine veya Anadolu’ ya göçmüşlerdir. ( Buradan anlaşılıyor ki ; Dobruca’ dan güneye yani Deliorman bölgesine henüz Ruslar Dobruca’ ya girmeden göçler olmuş. Ve Deliorman’ da Dobruca’ dan gelenler boş köyler ve evler bulmuşlar. O halde Deliorman’ dan Rus’ lar girmeden önce Anadolu’ ya göç başlamış. A.O.GÜRCAN)
Dobruca’ da yüzden fazla Türk ve Tatar köyünün pek çoğu, 1878 yılındaki Osmanlı-Rus savaşında, Türklerin askere alınmaya başlandığı 1883 yılında ve kıtlığın hüküm sürdüğü 1899 yıllarında boşalmıştır.
Hacıoğlu Pazarcık’ ta Kırımlı Türklerin terk ettikleri, fakat Anadolu Türklerinin oturmağa devam ettikleri köyler şunlardır.
Akıncı, Aptat, Azaplar, Ballıca, Bazavurt, Yenice, Eğerci, Gelincik, Güngenli, Karaali, İhsandede, Karabaşlı, Karakışla, Karlıbey köy, Kokarca, Arıklar, Musubey, Osmanfakih, Süleymanlık, Ortakuyusu, Tekke, Çayırorman, Karalez, Kabasakal, Türkkuşu, Toy kuyusu, Uzlar.
Bu köylerin Türkçe isimleri II. Dünya savaşı arefesinde Romence ve Bulgarca’sıyla değiştirilmişlerdir. 1910 yılında ise Bulgar nüfus sayımı yapılmıştır.

Kırım Türklerinin düğünlerinde; fakir düğünlerinde davul-zurna bulunur. Orta halli ve zenginlerin düğünlerinde incesaz veya nefesli çalgı ile birlikte yaylısaz takımı bulunur. Dobruca’ daki çalgıcıların çoğunluğu Müslüman Çingenelerdir.
Kırım Türklerinin düğünlerinde, gelin arabasında, gelinin yakın akraba hanımları bulunur. Bunlardan biri gelinin önderi, kılavuzu olur. Buna CENGE (yenge) denir.
Kırım Türklerinde gelen gelini müjdeleyene, (damadın akrabası olacak) gömlek, kumaş vs. hediye verilir. (Aslında gelini köye girmeden yarı yolda damat karşılar., yanında köy delikanlıları vardır. Gelin, kendi işlediği hediyelikleri ki dokuz derler (dokuz adet don, gömlek, mendil vs.) damada verir, o da atına takıp köye geri gider. Karşılamaya damat gitmezse yakınları o zaman giderler.)
Kırım düğünlerinde, gelin gelip arabadan indirilince, ihtiyar bir kadın, kuruyemiş ve ufak para sağa sola saçar. (Burada indirmelik, gelinin kardeşi gelmişse önce onun gönlü hediyeyle yapılıp sonra gelin indirilir.) Gelini arabadan; gelinin ağası veya erkek kardeşi, yoksa en yakın erkek akrabası kucağına alarak içeri götürür. Gelin indikten sonra yemekler yedirilir. Gençler, erkekler toplaşır, güreşler başlar. Üç güreşçiden hakem kurulu oluşturulur. Güreşler evvela çocuklardan başlar. Heyet hediyeleri kararlaştırır. Bir kişi yenene …..lira, üç kişi yenene bir şal, bir gömlek vs. Baş güreşi kazanana koç, tay veya para verilir. En hızlı güreşler gençlere sıra gelince başlar. Güreşler, köylerin delikanlılarından meydana gelen güreşçiler arasında yapılır. Aynı köyün gençleri karşı köylerin gençleriyle güreşir. Güreşi kazanan hangi köy delikanlısı ise, hangi köylüyse, şeref bütün o köy delikanlılarınındır. Kazanılan hediyelerin bez kısmı bir sırık ucuna bağlanır. Güreş sırığını arabalarına dikerek köyün içini türkü söyleyerek dolaşırlar ve köylerine dönerler. Bu surette yıllarca güreş kazanan ve “Pehlivan” adını almış delikanlılar vardır. Zenginlerin düğünlerinde at yarışları da yapılır. 1.ci, 2. ci ve 3. cü’ye bahşişler verilir.
DAMAT TIRAŞI; damat, büyük odanın ortasına oturtulur. Berber damadı tıraş etmeye başlar. Çalgılar, tıraş havası çalmaktadır. Delikanlılardan birisi “Tıraş yok, benim havam çalınacak” der ve berbere bahşiş verir. Tıraş durur, çalgılar delikanlının havasını çalar. Berber yine tıraşa başlar. Sonra diğer bir delikanlı tıraş yok der, berbere bahşiş verir ve onun havası çalınır. Böylece tıraş iki saat te sürebilir. Tıraştan sonra güveyi, kız tarafından verilmiş olan yeni elbiseleri giyer. Damat, gündüzden zaten yıkanmıştır. (Bu düğünün son gecesi olur, gerdeğe sabaha karşı girilir.) Gerdeğe girerken sağdıç ve birkaç kişi damadın arkasından yumruklar. Damadın uyuşukluğu gitmesi için vuruluyormuş.(Güneş doğarken düğün bitiyor.)
(Dobruca’ da) Deli Orman bölgesindeki köyler arasında çok büyük ve nüfusu kalabalık olanlar vardır. Bu köyler, genel olarak bir dere ile veya bir tepe ile birkaç mahalleye bölünmüşlerdir. Her mahallenin bir adı, ağası, hocası, Camii, okulu, öğretmeni ve odası vardır. Türk mahallelerinin varlığı ve ayrılığı, bu köyleri kuran halkın veya cemaatin vaktiyle ayrı bir bölgeden, köyden, yahut başka bir Boy’ dan veya Uru’ dan (soy ve aileden) gelmiş olmasındandır.
AYAT; Dobruca’ daki Kırım Türkleri, ocaklığın olduğu odalara veya iki oda ortasındaki ocaklı salonlara AYAT derler. (Mutfak olarak kullanılır)
SUNDURMA; Dobruca’ da üst katta ev boyunca uzanan 1 m. Genişliğindeki çıkıntıya (çardak, balkon) sundurma denir. Alt katın veya yalnız salon olarak kullanılan Ayatın önündeki, evin önünde boydan boya uzanan açık çıkıntıya da Sundurma denilir.
KORANTA; (Dobruca’ daki) Bir aileye ait evler, ambarlar, ahırlar ve bahçeler bir çit veya kerpiç duvarlarla diğer ailenin ev ve eklentilerinden tamamen ayrılmış ve müstakil hale getirilmiştir. Bu şekilde ayrılmış olan bir aile varlığına Kırım Türkçesinde (Koranta Karaldısı) denilir.
SIĞIRTMAÇ; Hayvanları meraya götüren, otlatan.(Çoban demek herhalde)
YASTIK ÖRTÜLERİ; Kırım Tatarlarının odalarının sağ ve sol, karşı duvarlarının kenarından 7-8 cm yüksekliğinde, 50 cm genişliğinde kerpiçten “Tapçan” (sedir) vardır. Saman yastıklar bunun üstünde duvara dayalıdır. Yastık örtüsü, bütün yastıkları, üç duvarı kaplıyacak kadar uzundur.
. Kırım Türkleri, toplu halde, kadın ve erkek bir arada eğlenmeyi, milli müzik ve oyunlarla neşelenmeyi severler.(syf.99)
Kırım Türk erkekleri; don (şalvar) ve kısa entari giyerler. Bellerine düz beyaz veya kırmızı yün kuşak sararlar. İhtiyarlar başlarına fes giyerler ve üzerine renkli kısa bir sarık sararlar. Delikanlılar ise feslerinin üstüne, köşeleri renkli ipliklerle gergefte işlenmiş beyaz çevre sararlar. Kırım Türkleri “Dede” ye “Kartbaba” derler.
Kırım Türkleri yakın ve hatta uzak akrabaları ile de evlenmek istemezler ve evlenenleri çok azdır.
Kırım Türklerinin adetleri, oyunları arasında Nevruz, Tepreş ve Şamatlamak vardır.
Kırım Türklerinde yaşayan bir inanca göre; namaz (kandil) günlerinde ölülerin ruhları çıktıkları evlerin bacalarına konarlar ve evdeki yakınlarından Hatim Duası ve yağ kokusu isterlermiş. Bunun için Kandil günlerinde Yasin-i Şerif, Amme (Bir Surenin adı) okunur ve bazlamaç pişirilir. Bazlamaç; mayalı hamurların küçük, köşeli şekilde yağda pişirilmesidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer Paylaşımlar