0 Comments

ALPAMIŞ BATIR VE ER TARGIN DESTANLARıNDA KAHRAMAN, KADıN VE AT MOTİFLERİ ÜZERİNE BİR DENEME

Dr. Orhan SOYLEMEZ -Lezzet ALIYEVA

KAHRAMANLIK DESTANLARI

halkın edebiyatı içinde kahramanlık destanının rolü büyüktür.
Bunun çeşitli sebepleri vardır. Öncelikle, kahramanlık destanları,halkın tarihini, duygularını estetik olarak içinde bulundurur. Gelecekten beklenilen ümidi, arzuyu içine alır. Bazı önemli olayların tarihi belgelerinin bulunmamasına rağmen kahramanlık destanı, bu olayların derin ve nihai manasını ve bitimini kapsar.
Bu açıdan bakıldığında kahramanlık destanı, tarih zincirinin bir halkası sayılabilir.
Tanınmış bir Kazak halk bilimcisine göre de “destan, tarihi mücadelenin yapısını değil, ruhunu” verir.
Kahramanlık destanının, babadan oğula, aileden aileye, nesilden nesile değişmeden, unutulmadan gelmesinin sırrı, eşsiz edebi kuruluşu içinde hayalin ve tasvirin muhtelif örneklerini sığdırabiImesindedir.
Destanlarda kahramanlığın, vatanseverliğin, belli bir amaç yolunda canını feda edip savaşmanın, namuslu olmanın nice örneklerini taşıyan kahramanlarla karşılaşılır.
Kazak Halk edebiyatında destan, geniş bir koldur.
Bu destanlar, genellikle Orta Asya’da, Kırım ve İdil civarında yerleşen göçebe halkların yaşadığı gerçek tarihi vakaların şiirsel görünüşüdür. Bu destanlar, Kazakların henüz siyasi birliğinin kurulmadığı zamanda yaşadığı devirleri tasvir eder.

Sonradan Kazak halkınm temelini oluşturan gruplar, o sıralar Altın Orda, Kırım, Kazan Hanlıklarının ve Orta Asya Hanlıkları siyası birliğinde idi ve hepsine birden Nogaylı denilirdi.
Kobılandı, Kambar, Er Targın, Alpamış gibi destan kahramanlarının adları doğrudan tarihı vak’alarla ilişkilidir.

Kobılandı Batır destanı, 15. asırda Kazak Hanlığının parçalanışını;

Er Targın destanı, 15.-16. asırlardaki Kırım Hanlığında olan kabile mücadelelerini;

Er Sayın, Alpamış Batır destanları, Kazakların ve Moğolların 15. asırda birleşerek yaptığı seferlerini ve 

Kambar Batır destanı, Kazaklar ve Özbeklerin seferlerini anlatır.

Kazak kahramanlık destanlarında Kıpçak, Nogaylı Kazaklarının Kızılbaslarla, Kalmuklarla devamlı mücadele etmeleri vardır.

Bu tür destanların çoğu, Kalmukların, Kazak topraklarını ele geçirme isteğine karşı onların mücadelelerini tasvir ederler. Mesela, Kobılandı’nın bütün hayatı Kıpçak halkı için kanlı mücadelerle geçer. Destanda onun kendi halkının mutluluğu için gösterdigi cesaretinden, mertliğinden söz edilir.

Kahramanlık destanlarında kahramanın halkına, doğduğu topraklarına, vatanına, anne-babasına, akrabalarına, sevgilisine karşı duyduğu çocukluk, akrabalık, kardeşlik ve sevgi gibi lirik duygulardan da bahsedilir.

Kahraman da insandır. O da diğer insanlar gibi sevinir, diğer insanlar gibi üzülür, yeri gelince kızar, sinirlenir. İşte ozan, kahramanı böyle insanı yönleri ile tasvir eder. Ancak bu, destanın asıl maksadı değildir. Asıl maksad, yurdun namusunu korumak, yiğitlik ve kahramanlıktır. Bu tür destanların “kahramanlık destanları” diye adlandırılması da bu yüzdendir.

Kuruluşu yönünden kahramanlık destanın kendine has özellikleri vardır.
Öncelikle kahraman, inanan birinin “Allahtan yalvararak elde ettiği” oğludur. Bunun yanında kahramanın mucizevi bir şekilde doğuşu ancak “evliyalar”ın yardımı ile mümkündür. ihtiyarlamış anne babanın ve bütün halkın yüce yaratıcıdan evlat dilerneleri tek bir ailenin dileği değil halk için sayılması destanın başlangıcına ayrıca
esrarlı bir güç verir. Bu durum “Alpamış Batır” destanında çok açık olarak görülür.
Zenginlik Bayböri’ye baht olmaz. Bunun sebebi destanda “bunca zengin olsa da yokmuş onun çocuğu” sözlerinden anlaşılır. Ata-erkil sistemin hakim olduğu zamanlarda baba mülküne ancak çocuğun varis olabileceği durumda çocuk sahibi olarnamak, insanın en büyük kusuru sayılırdı. Zengin Bayböri’nin AlIah’tan çocuk dilernesi ve bu dileğinin yerine gelmesi ayrıca bir önem taşır. Bayböri ve karısının evlat sahibi olmak için yaptıkları aşağıdaki gibi sıralanabilir:
1. Çocuksuzluk çilesi.
2. Koruyucu güçlere yalvarmaları.
3. Aziret Sultan’a çocuk dilemeye gitmeleri.
4. Evliya türbesinde geceleyip, sadaka vermeleri.
5. Babay Tükti Şaştı Aziz Evliya’nın türbesine gitmeleri.
6. Namaz kılıp münacaat etmeleri.
7. Sabahleyin beyaz sarıklı, elinde asası olan bir divanenin gelip bunların bir erkek ve bir de kız çocuklarının olacağını söylemesi.
8. Analık’ın kaplan etine aşermesi.
9. Alpamış’ın dünyaya gelişi.
1O. Düğünün yapılması.
Kahraman daha dört-beş yaşlarında iken büyük bir güç sahibidir. Kendine layık sevgilisini ve atını bulduktan sonra genç yaşından itibaren halkın dertlerini düşünerek düşmanlarla savaşır.
Bazı kahramanlar o kadar güçlüdürler ki “atarsan, ok değmez; kesersen, kılıç kesmez; ateşe koysan, yanmaz; suya koysan, batmazlar.” Böyle mübalağalı tasvire, sadece Kazak halkının değil, başka halkların kahramanlık
destanlarında da rastlanır.

Halkını bozguna uğratan Alşağır’ı öldüren Targın ve Kıpçakları mağlup eden Kobılandı gibi kahramanlar, kendi halkını gerçekten seven, halkı için canlarını feda eden yiğitlerdir. Bu yüzden onlar vatansever erkek tipi olarak tasvir edilmektedirler. Ölümden hiç korkmazlar; yurt namusunu gökteki bayrağa eşdeğer saydıklarından kıymet verirler, vatam dış düşmanlardan korurlar, amaçlarına, ülkülerine ulaşmak için gerekirse “altına buz döşeyip, üzerini karla örtüp” her türlü sıkıntıya katlanırlar. Kahraman, düşmanı mağlup edene kadar durmaz. “Düşman
sayısı az mı, çok mu?” değil “Düşman nerede?” diye sorar. Düşmanı yenemeyip yarı yoldan geri dönme, ölüm sayılır. Düşman sayısı bin, on bin, yirmi bin, yüz bin olsada, tek başına savaşır.
Kazakistan topraklarının zenginliklerine göz dikmiş olan ve halk içindeki mücadeleleri kendi menfaati için uygun gören dış düşmanlar, Kazak halkını birkaç kere bozguna uğratmışlardır. Tarihi eserlerde bu vakaların kesin sebeplerinden, durumlarından, savaşa katılanlardan ve savaşın sonucundan söz edilir. Kahramanlık destanı, bunların hepsini değil, sadece en lüzurnlu olanını ele alır. Tarihi eserlerde düşmanın adı anılıp, mesleği hakkında bilgilerin bulunması gerekir. Destan için ise düşmanın “adı” veya mesleği değil, “cismi” lazımdır. Bunun yanında kahramanlık destanlarında “falan savaşta, filan kahraman şunca erlik, ayrıca şunca mertlik göstermiş” gibi söylenişlere gerek yoktur. Destandaki kahramanların çoğunlukla gerçekten yaşamış insanları değil, halk anlayışına göre hayatta olması gereken insanları hatırlatmasının sebebi de budur.
Kahramanlık destanlarının bir başka özelliği, kahramanın acayip doğuşudur. Bu motif, destandan daha evvel yaşayan edebi türlerde yani hikaye ve efsanelerde kullanılıyordu. Dikkatle bakıldığında kahramanın doğuşundan evvel mevcut olan durumu okuyucuya duyurmanın büyük roloynadığı görülür.

KAZAK KAHRAMANLlK DESTANLARı
Kahramanlık destanı kendinden önceki eski destanın zengin epik tecrübesini, genel halk edebiyatının en estetik usullerini, ulaştığı yüksekliklerini iç
yapısına sindirerek teşekkül etmiştir.

ALPAMIS BATIR DESTANI
Alpamış Satır, Kazak halkınıil kahramanlık destanları içinde en eski olanıdır. Kazaklar henüz dağınık vaziyette yaşarken ortaya çıkmıştır. Destan içindeki kahramanlar, hayali hikayelerdeki kahramanlara benzemez. Destanda, “yalnızca birliği ve beraberliği olan halk, düşmanın saldırısına karşı durabilir” anafikri verilmiştir. İlin veya soyun birlik-beraberliğini sağlayan, düşmana heybetli gösteren de halkının koruyucusu olan kahramandır. Destanı şöyle özetlemek mümkündür:
Geçmiş zamanlarda Jiyeli-Baysın topraklarında Konırat diye bir halk yaşar. Bayböri adlı hanı vardır. Çok zengindir. Zenginlik Bayböri’ye baht olmaz. Çocuğunun olmaması onun üzüntü kaynağı ve kaygısıdır. Malını-mülkünü başkasına bırakamaz.
Bu durum destanda şöyle tasvir edilir:
– Ey yüce Tanrım! Canımı almadın. Evladım olmadığı için Akrabam malımı mülkümü yedi.
Bayböri’nin Kultay diye bir akrabası vardır. Kultay’ın köle kadından bir çocuğu olur. çocuğa meraklı olan Bayböri ve karısı bu habere çok sevinirler. çocuğu evlerine alırlar, düğün yaparlar. Ultan adını verdikleri çocuk büyüdükçe çirkinleşir. U1tan, Bayböri ve analığına destek olacağı yerde, onları mallarından, hayvanlarından mahrum eder. Onları “bunamış zürriyetsizler” diyerek eve bile yaklaştırmaz.
Ondan bir şey çıkmayacağını anlayan karı koca, Aziret Sultan’a gidip
evlat dilerler. Evliya türbesinde gecelerler. Azireti Karatav evliyalar yeridir.
Evliyaların hiçbirini atlamadan hepsinde gecelerler. Baba Ata Evliya türbesinde de
üç gün gecelerler. Doksan gün geçer. Her şeyden ümidini kesmiş, artık hayattan
vazgeçmiş perişan vaziyette, başlarını kıbleye çevirerek kanlı gözyaşlarını döke
döke tam uykuya daldıkları bir sırada Şaştı Aziz adlı bir divane gelerek bir oğulları
ile bir kızlarının olacağını müjdeler. Oğlanın adını Alpamış, kızın adını da Karbgaş
kor ve uzun ömür dilerek kaybolur.
Şekti ilinde Sarıbay Han yaşamaktadır. Onun da hiç çocuğu yoktur.
Bayböri ile konuşurken: “Keşke birimizin oğlu, diğerimizin kızı olsa da, ikirniz
dünür olsak. Kız ve oğulu evlendirip, torunlarımızı sevsek, başka birşey
istemezdim,” diye ağlamaktadır. O sırada Sarıbay’ın karısı bir kız çocuk doğurur.
Adına “Gülbarşın” derler. İki han birbirlerine “müjde” verip, dünür olurlar. Ancak
vakit geçtikçe Sarıbay’ın düşüncesi değişir. “Benim kızım Alpamış ile evlenir.
Alpamış ailede tek çocuk. Beklenilmedik bir yerde, Allah korusun, ölürse, kızım
köle Ultaıı’a geçer. Buna dayanamam, kızımı vermem” diyerek Şekti ilini başka bir
yere göç ettirir.
Bu sırada Alpamış on yaşını doldurur. Jideli-Baysııı topraklarında Konırat
halkını bey görevi ile idare etmektedir. Öyle güçlüdür ki, oynarken vurduğu her
çocuk derhal ölür. İnsanlar çocuklarını evden çıkaramaz olurlar.
Gülbarşın gizlice bir mektup yazar. Mektubu gören Alpamış, hemen
Sarıbay’ın yaşadığı otlağa gider. Tek başına bin kadar Kalmuk askeri ile savaşır.
Gizli güçler Alpamış’ı korurlar. Askerlerinin peşpeşe öldüğünü gören Karaman, çok
sinirlenir. Atına biner ve Alpamış’ııı yanına gider. İkisi vuruşurlar. Alpamış kazanır.
Bundan sonra Alpamış Batır Kalmukları kendine itaat ettirir. Kaynatası Sarıbay’ı
halkın başına han yapar. Gülbarşın ile evlenir. Otuz gün oyun, kırk gün düğün
yaparlar. Birkaç ay orada kaldıktan sonra evine dönmek ister. Halkını toplar, izin
ister. İlin aksakalları aralarında konuşurlar, kırk deveye altın yükleyip, altın otağ
hazırlayıp, Sarıbay’ın kızı ve güveyini gönderirler.
Birkaç gün sonra kendi yurduna gelirler. Alpamış yurduna sağ salim
geldiğinde, babası Bayböri’nin atlarını Kalmuk hanı Tayşık Han götürmüşllir.
Olanları duyunca Alpamış Han’ın peşinden gitmeye karar verir.
Alpamış’ın gideceğini öğrenen halk toplanır. Hamile karısını ve annesi ile babasını
onlara emanet ederek yola çıkar. O gün Kalmuk hanı Tayşık Han rüyasında
Alpamış’ı görür. Onu ortadan kaldırmak ister. Bir cadıkarı kızını oğluna vermek
şartıyla Alpamış’ı yakalamayı Han’a teklif eder. Tayşık Han bu teklifi kabul eder.
Alpamış cadıkarınm sözlerine aldanır. Cadıkarı, kırk kızla kırk şişe içki
içip sarhoş olan Alpamış’ı bağlayıp ateşe atar. Alpamış yanmaz. Tayşık Han’ın
askerleri onu tutuklayıp, getirirler. Han, Alpamış’ı zindana atar. Tayşık Han daha
sonra onu demir eve koyar. Cadıkarıya da kızı Karagöz’ü dokuz sene sonra
vereceğini söyler. Cadıkarı bu teklifi kabul eder. Karagöz babasına: ” Baba! Bana
bir otağ ver. Yüz tane de keçi ver. Kırk hizmetçi kız ver. Dokuz yıl bozkırda
yaşayayım. Dokuz yıl sonra tekrar göç edeyim buraya. Senin sözün sözdür, baba.
Evlenirim o kel başlı ile” der. Kızının bu sözlerine razı olan Tayşık Han istediği her
şeyi verir ve gönderir. Kızına bir otağ diktirir. Yüz keçiye de Keykuvat çoban bakar.
Keçilerden biri otlarken Alpamış’m bulunduğu zindana düşer. Keykuvat
zindanın yanına gelip keçisini ister. Alpamış da her gün bir tane keçi getirmek
şartıyla keçisini vereceğini söyler. Buna öfkelenen Keykuvat büyük bir değirmen taşı
yuvarlayarak onun üzerine bırakır. Alpamış bu taşı havada tutar ve hızla geri
dışarıya atar. Taş Keykuvat’ın başının üzerinden geçer. Çok korkan Keykuvat, ona
her gün bir keçi getirir. Böylece keçi biter. Gelir, Alpamış’a söyler. O zaman
Alpamış ona keçilerin boynuz ve kaburga kemiklerinden yaptığı bir dilsiz kavalı
verir ve şöyle der: “Bu kavalı gidip kızların yanında çalacaksın. Sana “bunu kim
yaptı?” derler. Bir şey deme. Sadece han kızı Karagöz’e söyle.
Keykuvat korkudan Alpamış’ın dediklerini aynen yapar. Alpamış ve
Karagöz görüşürler, konuşurlar. Alpamış’a aşık olan Karagöz, önce hile ile onun
atım alıverir, sonra da zindandan çıkmasına yardımcı olur. Alpamış, zindandan
çıktıktan sonra atma biner ve yolunda bulunan herkesi öldürür. Tayşık Han kaçıp
gider. Onun mülkünü halk kendi arasında paylaşır. Hayatta kalan Kalınukları
Keykuvat’a itaat ettirir ve Keykuvat’ı Han yapar. Orada otuz iki gün kalır. Otuz
üçüncü gece uyurken rüya göri.ir. Anne babasının, halkının tehlikede olduğunu görür.
Karagözle vedalaşır, yola çıkar.
Köle Ultan, Beyolmuş, Bayböri’yi deveci, Kultay’ı çoban yapmıştır.
Alpamış’ın yedi aylık iken bıraktığı çocuğu Yadiger’in elini ve ayaklarını zincir ile
bağlayıp kuzu baktırır. Gülbarşın’ı ise zorla evlendirmek için otuz gün oyun, kırk
gün düğün yapar. Alpamış geldiği gece de nikahım kıymak üzeredir.
Alpamış bu durumu öğrenir. Köyüne yaklaşır. Deve besleyen babasına
rastlar. Babası çok sevinir, konuşurlar. Sonra koyunlara bakan Kultay’a rastlar. O da
sevinir, konuşurlar. Sonunda oğlunu görür. Bütün akrabalarının böyle perişan halde
bulunduklarını gören Alpamış Vltan’ı öldürür. Sonra anne-babasını “boz biyenin
sütünde” yıkar, babasını tekrar tahta çıkartır. Herkes muradına erer.

ER TARGIN DESTANI
Kahramanlıkdestanlarının içinde ilk yazıya geçirilmiş olan Er Targın’dır.
Kazan Üniversitesi profesörli N. İ. ilminskiy (1822-1892), bu romanı Arabay
Ozan’dan 1859 yılında dinleyip kaydettikten sonra i 862 yılında yayınlar.
Bu destanda diğer destanlarda olduğu gibi anne babanın çocuksuzluk
çilesi çekmeleri, ihtiyarlıkta çocuk sahibi olmaları, kahramanın büyümesi, nişanlısını
aramak için yola çıkması tasvir edilmez. Destan, Targın’ın düşmanların kalesini
alırken gösterdiği yiğitlik ve cesaretinin tasviri ile başlar. Bu durumda Targın kendi
halkının değil komşu Akşahan ilinin namusunu korur. Sonra han kızı Akctinis’i alıp
idil civarındaki Nogaylılara kaçar. Kızının Targın ile beraber kaçtığından haberdar
olan Akşahan, kızının Targın ile gitmesine razı değildir. Kızını kim geri getirirse
onunla evlendireceğini söyler. Bunun tizerine herkes atına biner, yola çıkar. Ancak
yarı yolda korkudan geri dönerler. Targm’ın gücününü, heybetini görurler. Bunların
içinde altmış beş yaşında olan Kırım Hanlığı’dan Kartkojak adında cesur bir adam
vardır. Sadece o dönmez. Karşılaştıklarında Kartkojak Targın’ı öldürmeye kıyamaz. Targın da
hayatını bağışladığı için Akctinis’i ihtiyara bırakıp gider. Fakat Kartkojak ile beraber
gitmek istemeyen Akctinis oldukça kıvrak bir söz ile yaşlı adamın ümidini keser.
Akcilnis sözlerine ilk önce kendisini tasvir etmekle başlar. Sonraki sözleri ile de
Kartkojak’ın hayatı boyunca yaptığı iş ve hareketlerini, huy, karakter ve mizacını
söyler. Burada o, ihtiyarın şöhretli hayatını “hayattan kendi payını aldın, artık
istediklerin arsızlıktır” sözleri ile bağlar.
Kızın bu sözlerine dayanamayan Kartkojak ikisini yalnız bırakır ve gider.
Sonra Targın, idil civarında yerleşen Nogay hanı Hanzade Han‘ın kolbaşısı olur. Bu
dönemde Kalmuklara karşı savaşlarda birçok kahramanlıklar gösterir. Targın
Nogaylılarla barışır. Akcünis ile uzun ve mutlu bir hayat yaşarlar. Destan da böylece
biter.

“DOĞAR ERLER İL İÇİN” – BATIRLAR MOTİFİ

Kahramanlık eposunun esas kahramanı olağanüstü güç sahibidir.
Kahramanın hayattaki dönemleri şu şekilde gösterilebilir:
i. Dönem: Kahramanın çocukluk yılları ve evlenmesi.
1. O anki kabilenin (soy, anne-baba) durumu.
2. Kahramanın acayip yaratılışı.
3. Kahramanın çocukluk çağı.
4. Gösterdiği ilk cesareti ve başarısı.
5. Nişanlısını araması.
6. Nişanlısı için tehlikeye düşmesi ve kurtulması.
7. Zafer ve kahramanın nişanlısı ile geri dönmeleri.
II. Dönem: Kahramana ait yiğitlikler.
8. Dtişman saldırısı.
9. Sefere çıkışı.
10. Kahramanın mücadeleye girmesi.
ll. Kahramanıntek başına mücadelesi ve zaferi.
12: Zaferle yurduna dönüşü.
III. Dönem: Düşmanın veya kölenin zulmünden kabileyi, soyunu veya
nişanlısını kurtarması.
13. Nişanlısının veya akrabalarının tuzağa düşmesi konusunda verilen bir
haber. (düş görmesi, bir belgenin kendisine verilmesi)
14. Düşmanının (Kobılandı Batır’da Alşagır Han) rakibinin veya kölenin
(Alpamış Batır’da Ultan köle) kahramanın nişanlısı ile evlenme niyetinde olması.
15. Nişanlısı ile gizlice buluşması (Kobılandı Batır) veya nişanlısının
düğününde başka birisi kılığında gelmesi. (Alpamış Batır)
16. Mücadele sırasında kahramanın herkes tarafından tanınması.
17. Doğduğu
yere dönmesi ve aııne babasına eziyet eden kölenin
(Alpamış Batır) cezalandırılması.
18. Düğün.

ALPAMIŞ HATIR
Alpamış Batır destanındaki Alpamış tipi ile halkın kendi arzusunu dile
getirdiği görülmektedir. Bu tip, halkın gücünün, bitmez gayretinin, sarsılmaz
kuvvetinin belgesidir. Alpamış sadece kendisini değil, halkın sağlığını, birliğini,
namusunu, mutlu hayatını düşünür. Alpamış uzak seferlere yalnız kendi namusu için
değil, bütün Konırat halkının namusu için çıkar. İşte bu seferlerde düşmanlarla
savaşır. Birçok ağır dönemleri yaşar.
Bu yüzden halk, büyük kavga için yola çıkan kahramanın dünyaya gelişini
teferrnatlı olarak tasvir eder. 0, küçük yaşından beri kuvvet, gayret ve cesaret
sahibidir. Bunun yanında çok da yakışıklıdır. “Bir kirpiği gilmilşten, bir kirpiği
altından yapılmıştır.” Alpamış, uzun zaman çocuk sahibi olamayan ve kölesinden
eziyet gören aııne-babasının ihtiyarlıkta gördükleri tek oğullarıdır. Onu da Allah’tan
evliyalardan ağlayarak dilerler. Üveyağabeyisi Kultay, Alpamış’a: “Senin ne kadar
gayretli bir yiğit olduğunu göreyim. Haydi sana ayrılmış atı bir tut. Tut da göreyim.
Tutabilirsen, onu sana veririm” der. Hem kendine dayanak olacak at seçmek, hem de
onu tutabilmek bu çocuk için imtihandır. İki sınavı da başarır. Birçok atın içinden
Şubar’ı seçer. Tutup boynuna ip bağlar.
Alpamış’ın cesaretinin ilk göze çarptığı an, Kalmukların kahramanı Karaman ile karşılaşmasıdır. İkisi dövüşürler. İkisi de çok kuvvetli ve gayretlidirler.
Ama burada Alpamış zaferi kazanır, çünkü ona daima koruyucu güçler yardım
ederler. Onu herşeyden korurlar. Alpamış namuslu kahramandır. Namusu için gerekirse canını feda eder.
Kalmuk ilinde Kalmuk kahramanıKaraman’ın eziyetinden korkan Gülbarşın sevgilisinin onun halini düşünilp
canı acıyarak:
“Eğer beni dinlersen, kaç buralardan” gibi sözlerine şöyle cevap verir: “Namuslu er hiçbir zaman hiçbir
durumda kaçmaz ve düşmanı ile savaşır.”

Alpamış, gençliğine rağmen her tarafta meşhur olur. Dostuna destek,
düşmanına heybetli ve korkunçtur. Babası, Bayböri’nin atlarmı götüren Kalmuk Hanı
Tayşak’ın rüyasında onu görüp ne yapacağını şaşırması Alpamış’ın ne kadar heybetli
bir kahraman olduğunu gösterir. Alpamış, Han’a arslan suretinde görünür. Han’ın
gördüğü bu rüyası gerçekleşir. Kalmuk ili bozguna uğrar. Han kahramanm eliyle
öldürülür.
Kahramanlığın kuvvet ve yiğitlikten başka kendine has özelliklerinden
biri de saflıletır. Saflık, Alpamış’ta da vardır. Cadı kadının sözlerine inanır ve onun
kurduğu tuzağa düşer. Ancak destanda Alpamış her zaman saf değildir. Herşeyi
düşünen, akıllı, gereken durumlarda hileyi de kullanabilen yiğittir. Kendisi yokken
halkmın ailesinin nasıl bir durumda olduğunu öğrenmek için divane kılığında gelir.
Demek ki saf olmakla beraber zor durumlarda işin kolay çözümünü bulabilecek
kadar kıvrak zekalıdır. Alpamış hünerlidir. Onun yüz serkenin kemiğinden yaptığı
dilsiz kavalı ve Keykuvat’a öğrettiği beste, hizmetçileri ile gelip dinleyen Karagöz’ü
şaşırtır. Alpamış’ın zindandan çıkmasını sağlayan bu kavalıyla çaldığı beste,
Alpamış’ın hüner ustası olduğunu gösterir.
Alpamış cesurdur. Erliği, hilesi, sanatı ile halkını, anne-babasını, ailesini
içten seven yufka yürekli bir insandır. Destanda Alpamış, “atarsan ok değmez,
kesersen kılıç kesmez, suya koysan batmaz, ateşe atsan yanmazlı gibi doğa üstü güç
sahibidir. Alpamış’m yaptığı bütün erlikler, sadece kendisinin değil, bütün halkının
çıkarı için yapılmıştır.

ER TARGIN

Targın, el namusunu, halk çıkarını düşünen bir yiğittir. Destanındaki
bütün olaylar Targın etrafinda gelişir. Targın’ın cesareti birden gözükmez. ilkin onun
cesur birisi olduğunu kimse bilmez. Akşahan ve diğer düşmanlarla yapılan savaşta
da ona kimse önem vermez. Ozan onu kavgaya birden değil, Akşahan’m askerleri
kaleyi bozamadan kalabalıktan ayrılıp yurduna geri dönmek istediği sırada çıkarır.
Bunun sebebi de kahramanın gerçek erliğinin, bitmez gayretinin ancak böyle zor ve
sıkışık durumlarda görünmesidir. Onun cesareti Kartkojak ile ilk buluştuğunda
görülür. Kartkojak gibilerden korkmaz, tam önüne gider durur.
Kahraman biraz saftır. Kartkojak onun gençliği yüzünden ona acıyıp,
öldürmeye kıyamazsa da Targın sırası geldiği zaman sinirli bir şekilde hiç
düşünmeden kılıcını çıkarır. Kartkojak’ı hemen öldürmek ister. Ancak Kartkojak’m
sözlerinden sonra aklını toplar, durur. “Atasözünü arsız tartışır” denildiği gibi
Targın, yaptığı hareketinin çok yanlış olduğunu anlar ve: “Bunun söyledikleri
doğrudur, beni öldürmek isteseydi ya beni ya da atımı öldürürdü gerçekten bana
acımış. Ben bu ihtiyarın kıymetini bileyim” diyerek Akcünis’ü onun yanma bırakır ve
gider.
Halk arasında “iyilik yapana iyilik yap” diye bir nakil vardır. Kartkojak da
burada yiğitçe davranır. Kendine saygıda bulunan kahramanı öldürmez, ağabeylik
gösterir. Buna karşılık Targın da sevgilisini bırakır ve artık kararı düşünmeyi
Kartkojak’a ve Akcünis’e bırakır. insanda ar-namus, insanlık gibi özellikler

bulunmalıdır. Kahramanda bu haysiyetler fazlasıyla olmalıdır. Öyle olmazsa o
kahraman değildir, kahraman sayılmaz. Gençliğini, gayretini, insaniyetini ve
cesaretini hesaba katarak kendisine acıyıp öldürmeye kıyamayan ve adaletlilik,
insaniyetlik yapan adamın iyiliğine iyilikle karşılık vermezse, erlik göstermezse
Targın’da ne cesaret ne de insaniyet kalır.
Targın, sevgilisi ile beraber hayat ve ölüm arasında bocalarken onlara el
uzatacak ve acıyacak akrabalarının olmamasına pişman olur. Kendi topraklarından
uzak gurbette hor vaziyette bulunmasına, çaresizliğine yanar. Kendisi ölüm halinde
olsa da sevgilisinin kaderini düşünür, üzüıür. Targın’ın namuslu bir kahraman
olduğu, kendisini tek başına susuz bozkırda bırakıp giden Han’a söylediği sözlerden
anlaşılır. O, sabırsız ve adaletsiz Han’a itaat etmez. Targm, “insan değerini bilmeyen
senin gibi düşman olmam” diye Han’ın kusurunu yüzüne vurur. Targın, “ben bir saf
börüyüm” diye kendi saflığını itiraf eder.

KADIN MOTİFİ

Kahramanlık destanlarının en önemli unsurlarından biri de, ilin
koruyucusu kahramanın en yakm dostu ve yarinin çok güzel, akıllı, vefalı kadın
tipinde tasvir edilmesidir. Kahramanlık destanlarının kahramanı kendi nişanlısını
alabilmesi için mutlaka düşmanla savaşmalı ve çeşitli denemelere girerek
pehlivanlık, nişancılık gibi yarışmalarda ön safta bulunmalıdır.
Kahramanlık eposlarının kahramanları, Alpamış ve Er Targın’ın
evlenmeleri ancak savaşlarda erlik gösterip, cesaretini gösterdikten sonra yerine
gelir. Alpamış da yapılan türlü sınamalarda Kalmuklarm en güçlülerinden öne geçer
ve Gülbarşın ile evlenir. Targın ise Kırım’da düşmanla yapılan bir savaşta kendini
gösterir. Hareketinden, erliğinden dolayı Akşahan’ın kızı Akcünis ona aşık olur.
Alpamış Batır destanında halk Gülbarşın’da birçok güzel hasleti
bulundurur. Destan onu çok güzel bir kız olarak tasvir eder. “Güzel bakışlı,” “elma
gibi kırmızı yanaklı,” “on beşinde doğmuş ay gibi,” “güzel bahçenin gülü”
şeklindeki tasvirlerle okuyucu onun yüzünü göz önünde canlandırabilir. Gülbarşın
kendi halkını sevmeyi anasından öğrenir. Alpamış’ı sevmesinin sebebi ise bir yandan
kahraman olması, bir yandan da Kalmuk değil Konırat yiğidi olmasıdır. Gülbarşın,
kahramanın yardımcısı, yari, sözünde duran samimı arkadaşıdır.
Kurtka da kahramanın yardımcısı, akıl danışmanı, samimı arkadaşıdır.
Kurtka olmasa Kobılandı’nın savaşı kazanması da kuşkuludur. Kurtka, kahramanın
slklŞtlğl an doğru yolu gösteren akıı danışmanı ve geleceğini tahmin eden yaridir.
Kendisinin değil, halkının çıkarını daha yüksek tutan Kurtka, Kobılandı’ya iyi
niyetle, halkının menfaatine yarayan işlere yönelik yol gösterir. Bunu anlayan
kahraman da “aklı fazla Kurtkancan Han olmaya layıktır” diye ona karşı saygıda
bulunur. Kurtka’ya destanda çok sık rastlanmasa da en gerekli işleri yapar.
Kobılandı’nın atı Tayburıl’ı özel ilgi göstererek besler ve uzak seferlere dayanıklı
olacak kadar çaba sarfeder.

Kazak destanlarında kadının aklına büyük önem verilmiştir. Akcünis ve
Gülbarşın, sevgilileri olan kahramanlar kadar akıllıdırlar. Er Targın destanında
Akcünis han kızı olmasına rağmen sıradan bir yiğidi sever. Herşeyden evvel onun
erliğinin ve insaniyetinin kıymetini bilir. Anne babasını dinlemeden Er Targın ile
yurdundan kaçar. Sonra ona samimi yar, akılcı dost, güvenilir destek olur.
Kartkojak’ın “ellerine düştüğü” an da aklı ile hile bulur, ondan kolayca kurtulur.
Kahraman nerede ise her zaman onun yanında bulunur. Onun namusunu korur ve
onun şan-şerefini yüksek tutmak için bütün gücü ile uğraşır. Bu da Kazak halkının
kadınları tarih boyunca hep yüksek tuttuğunu gösterir.

AT MOTİFİ

Asırlar boyunca göçebe hayat sürıllüş Kazak halkı için atın rolü büyüktür.
Sağarsan süt verir, binersen taşıt olur, kesersen et olur. Bu yüzden at, halk şuurunda
silinmez bir yer almıştır. Buna delil olarak atlarla ilgili yazılmış birçok efsane, şiir
ve atasözleri gösterilebilir.
Kahramanlık destanında kahramanın atı, muhtelif durumlarda değişik
özelliklerini gösteren çevik at tipinde hayal edilir. Bu özellikler şunlardır:
1. Uçan kuşa yetişecek ve geçecek çevikliği,
2. Uzak yerlere ulaşıncaya dek normal nefes alması, gayreti ve dayanıklılığı,
3. Kahramanın istediğini, ruh halini derhal anlayıp ona göre davranması, düşmanın kötü niyetini derhal sezmesi,
4. Zor durumlarda dile gelip konuşması, kahramana akıl vermesi ve tavsiyelerde bulunması,
5. Kriz anlarında rengini değiştirebilmesi,
6. Düşmanın yaklaştığını bir gün evvel hissedip, sahibini uyarması,
7. Kahraman öldüyse vücudunu bozkırda bırakmayıp, yurduna götürmesi ve sadakati.
Destanların hemen hepsinde cüyrik (hızlı koşan at), corğa (yorga at,
rahvan yürüyüşlü at). tulpar (en hızlı koşan at) ve arğımak (en iyi cins at) gibi at
tipleri tasvir edilmiştir. Bu, insanlık tarihinde atların, halkın hem sevincine hem
derdine ortak olmasındandır. Eski tarihin şahidi sayılan atın, toplumun, ayrıca
insanın hayatındaki görevi yüksektir ve bunlar farklıdır. At yetiştirme çok eskiden
Orta Asya’da başlamıştır. Aradaki yıllar ve asırlar bu hayvan türünün bütün
özelliklerini öğrenmeyi sağlamıştır. Bu yüzden Kazak dilinin kelime hazinesi, atın
bütün cinsini, yaşını, rengini, organlarını tasvir edecek kelimelerle doludur.
Kazak ve diğer halkların destanlarındaki kahramanların sevgilisi veya kız
kardeşinin, gerektiğinde ata binip düşmanla savaşabilmesi sadece hayal örgüsünde
oluşmamış, hayatta da görülmüştür. Mesela, Karakalpakların meşhur destanlarından
biri olan “Kırk Kız”ın temelinde de bu vardır.
Kahramanın bindiği atın çevik olarak tasvir edilmesi kahramanlık
destanının ana fikrine yani halkı dış düşmanlardan koruma maksadına dogrudan
doğruya bağlıdır. “At, erin kanadı” atasözü de asırlar boyunca kalıplaşmış bu fikri
içine alır. Savaşın ve zaferin kaderinin atlı askere bağlı olduğu zaman çevik atın ne
kadar önemli olduğunu anlamak zor değildir. Çevik atı ele geçermek ne kadar itibar
getiriyorsa yaya kalmak da o derecede alçaltır. Kısacası, göçebe halkın günlük
hayatında kovalayacaksa ulaştıran, kaçacaksa kurtaran atın rolü büyüktür.

SONUÇ
Kazak destanlarının yapısını inceleyen araştırmacının belirttiği gibi
kahramanlar, Kazak akınları için de geçerli olan “sekiz kırlı bir sırlı” yani
“yöneticilik, cömertlik, adillik, avcılık, pehlivanlık, şairlik, nişancılık, yargıçlık” gibi
özellikleri haiz olmalıdır.

Bunlar da kahramana derin bir karakter kazandırmaktadır.
Henüz “beşik cın”nın yani ninninin bal tadı dillerden gitmeden yine
iştahla yudumlanacak tat, eşi benzeri olmayan kahramanlık destanlarıdır. Ninelerden
işitilen ninnileri anneler söylüyorsa, dedelerden miras kalan “kahramanlık
destanlarını” da babalar anlatırlar. Ninnilerle emmeye alışan Kazak halkı
kahramanlık destanları ile omuz kemiğini sağlamlaştırıp kaburgasını olgunlaştırır
yani yere sağlam basar. Kahramanlık destanlarını babadan dinleyen oğul
cesaretlenir, oğullarına söyleten babaların canı kuşkusuz rahatlar, sevinirler.
Kazak Türklerinde belki de kendisi bir an için ordu başında Alpamış olup
yurdun intikamını alıp oynamayan, Kambar olup “karşığası” elinde tazısı peşinde
ozanın cırını dinlemeye heveslenmeyen hiç bir erkek çocuk; il koruyucusu er yiğide
Akcünis gibi akıllı, Kurtka gibi yardımcı olmak istemeyen hiç bir kız çocuk yoktur.
Çocukken kendi atını Bayşubar’a, Taybmıl’a benzetmeyen kim vardır?
Her çocuk kendi atlllın bu kahramanların atlarına benzemesini ister. Tabii ki, bu
çocuğun sadece hayalidir. İşte kahramanlık destanları bu hayal üzerine kurulmuştur.
Halk, her zaman kendisini dış düşmanlardan koruyacak, kendisine sığınak olacak
kahramanların olmasını ister; bu kahramanlara daima destek olan atlllın ve akılcı
dostu ve sevgilisinin de olmasını ister. İşte böyle hayaller üzerine zevkle okunan
kahramanlık destanları bugünlerde de söylene gelmiştir.

K.AYNAKÇA
K. Cumaliyev-T. Akşolakov. Kazak Edebiyatı 9, Almatı: Ravan, 1996.
Kazak Edebiyatı-Hrestomatiya9. Almatı: Ravan, 1986.
Muhtar Avezov. Şıgarmalar-Makaleler, Zerttevler, XI. cilt, Almatı: Jazuvşı, 1969.
Rahmankul Berdibay. Epos Muratl, Almatı: Bilim, 1997.
Rahmankul Berdibayev. Kazak Eposl. Almatı: Bilim, 1982.
2 Şakir İbrayev. Destanın Yapısı. (Akt. Ali Abbas Çınar) Ankara: AYK Atatürk Yüksek
Kurumu Kültür Merkezi Başkanlığı, 1998. s. 266.
Page 12
-46-0. Söylemez- L Aliyeva: Alpamıs Batır ve Er Targın DestanlarındaKahraman, Kadın ve At
Şakir Ibrayev. Destanın Yapısı. (Akt. Ali Abbas Çınar) Ankara: AYK Atatürk Kültür
Merkezi Başkanlığı, 1998.
Şakir Ibrayev. “Kazaktın batırlık jırlarınıfl poetikası,” Epos Alemi, Almatı: Gılım,
1993.
Tört Batır, Almatı: Jalın, 1990.




Fiyatı :18 YTL 
İÇİNDEKİLER :

İçindekiler : – Sayın Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL’in sunuş yazısı
 – Prof. Dr. Sadık TURAL’ın sunuş yazısı
 – Prof. Dr. İristay Kuçkartay’ın sunuş yazısı
 – Prof. Dr. Töre MİRZAYEV’in Önsöz’ü
 – ALPAMIŞ DESTANI

ISBN :
975-16-1272-1
Yayın Türü :
kitap
Basım Yeri :
Ankara
Basım Yılı :
2000
Sayfa Sayısı :
491
Dili :
Türkçe
Ebatları :
24 x 16 cm
İLESAM Numarası :
2000.06.Y.0143-205
Fiyatı :
18 YTL

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer Paylaşımlar