0 Comments

TÜRKİYE NOGAYLARI VE DİLLERİ ÜZERİNE (SÖZLÜKÇE İLAVELİ)

Ülkü ÇELİK ŞAVK[1]

Giriş

Etnik adlan Altın Orda devleti yöneticilerinden Emir Nogay’a dayandırılan Nogaylar, tarihte kuruculuğunu Mangıt’ların efsanevi lideri Edige’nin yaptığı görüşü hakim olan Nogay Orda ile birlikte anılmaktadır. Önceleri Mangıt olarak adlandırılan bu devletin sahiplerine 15. yüzyıldan itibaren Nogay denmeye başlanmıştır. İlkin İdil ve Ural Nehirleri arasında hakimiyet kazanmış olan Nogay Orda devleti, Edigeden sonra “biy”liği devralan Nureddin zamanında, coğrafi alanını Azak Denizi’nden Aral Gölü’ne kadar genişletmiştir. Başkenti Sarayçık olan bu devlet 150 yıl civarında bağımsız olarak hüküm sürmüş, ancak 1560 yılında Rus işgali sonucu parçalanmıştır.

Günümüzde de parçalanmışlıkları süren Nogaylar ana kitleler halinde Kuzey Kafkasya’da üç idari bölgede yaşamaktadır. Bu bölgeler: Dağıstan Özerk Cumhuriyeti’nde Nogay ve Terekli Mekteb rayonları ve bunlara bağlı köyler; Stavropol Eyaleti’nde Neftekum, Stepnov, Mineralovod ve Koçubeev rayonlarına bağlı köyler; Karaçay-Çerkes Özerk Cumhuriyeti’nde başkent Çerkessk, Adyge Habl’ ve Habez rayonlarına bağlı köyler (Karakoç 2013: 275).

‘Kara Nogay’ ya da ‘Dağıstan Nogayı’ da denen Dağıstan Özerk Cumhuriyeti’nde yaşayan Nogaylar 2002 nüfus sayımında 38.168 kişi olarak tespit edilmiştir. Aynı yıla ait nüfus sayımında Stavropol Eyaleti’nde yaşayan Nogaylar 20.068, ‘Kuban Nogayı’ denilen Kaçay- Çerkes Özerk Cumhuriyeti’nde yaşayan Nogaylar ise 14.873 kişi olarak gösterilmiştir (Karakoç 2013:275).

Bu bölgeler dışında Nogaylar, daha küçük gruplar veya dağınık olarak Ukrayna, Romanya ve Türkiye’de de yaşamaktadırlar. Bu ülkelerden zamanla çeşitli sebeplerle değişik Avrupa ülkelerine gidip yerleşen Nogaylar da vardır.

Türkiye Nogayları ve Dilleri

Bir kısmı on sekizinci yüzyıl ortalarında ve daha kitlesel olarak da on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında Türkiye’ye göç eden Nogayların sayısı ile ilgili ise kesin bir bilgi yoktur. Nüfus sayımında etnik kayıtlar tutulmadığı için ancak yaşadıkları köylerin nüfusları ile orantılı bir sayı ifade edilebilir. Esasen, Türkiye’de yaşayan Nogaylar ile ilgili demografik bilgiler dışında eksik veya bilinmeyen nice hususlar vardır.

Peter Alford Andrews’un 1989 yılında yayımladığı ve Türkiye’de yaşayan bütün etnik grupların tespitini amaçladığı Ethnic Groups in the Republic of Turkey[2] kitabında Nogaylara da yer verilmiş, ancak böylesi kapsamlı bir çalışma olmasına rağmen bilgilerin doğruluğu ve kesinliği daha sonra yapılan çalışmalarla eleştirilmiştir (Kırımlı 2012:xxii). Andrews’un kitabı kadar iddialı ve kapsamlı olmamakla birlikte Türkiye’de yaşayan Nogay varlığını tespite yönelik ikinci çalışma Henryk Jankowski tarafından gerçekleştirilmiş ve sonuçları 2000 yılında makale olarak yayımlanmıştır[3]. Bu çalışma yalnızca Türkiye’deki Kırım Tatarları ile Nogay varlığını tespite odaklandığı için diğerine göre daha net sonuçlara ulaşılabilmiştir. Ancak, araştırma sahasının sınırlı tutulması nedeniyle Türkiye’nin bütününü yansıtmamaktadır.

Türkiye’de yaşayan Nogayların Kırım Tatarları ile birlikte incelendiği diğer bir çalışma Hakan Kırımlı tarafından hazırlanmıştır. Kapsamı ve konuyu ele alış metodu ile daha derinlikli olan ve hem yazılı kaynaklardaki bilgilere hem de saha çalışması verilerine dayanan bu araştırmada elde edilen veriler bir kitap olarak yayımlanmıştır[4]. Kırımlı, kitabının ilk sayfalarında Kırım Tatarları ve Nogaylar başlığı altında sıkça tartışılan bir konuyu ele almış ve tarihi arka plandan aktardığı bilgilerle kimleri Kırım Tatarı, kimleri Nogay kabul etmek gerektiğini açıklamaya çalışmıştır.

Bunların dışında, az olmakla birlikte, Türkiye’de yaşayan Nogayların göç ve iskan yılları, yeni coğrafyalarına ve bu coğrafyada yaşayanlarla yaşadıkları uyum sorunları, var olma mücadeleleri vb. konular üzerinde yapılmış çalışmalar da vardır[5]. Şu ana kadar dilleri hakkında kapsamlı dilbilimsel bir çalışma yapılmamış olmakla birlikte, bir ön olması dileği ile iki tezden söz etmekte yarar var. Bunlardan ilki Özlem Ateş tarafından hazırlanmış olan Paşadağı Bölgesi Nogay Ağzı adlı yüksek lisans tezi. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nce kabul edilmiş, ancak yayımlanmamış. Yayımlanmayan bir yüksek lisans tezi olan ikinci çalışma ise Dilek Çetin’e ait[6]. Ancak, bu tez ilki gibi bir dil çalışması değil aslında bir tarih araştırması. İçerdiği malzeme yönüyle dil çalışmalarına kaynaklık edebilecek olan tezin adı Nogaylar Üzerine (Doğankaya, Şeker, Akin Köyleri) Sözlü Tarih Çalışması ve Gazi Üniversitesinde hazırlanmış.

Bu makalede, Türkiye’de yaşayan Nogayların her geçen gün biraz daha yok olan dillerine ait belli başlı ses özelliklerine değinilmiştir. Anadolu’ya göçlerinin üzerinden geçen her yıl dilleri ile ilgili yavaş ancak derin kayıplara sebep olmuş ve günümüzde ancak köylerde yaşayan yaşlı kuşağın çok azının bildiği bir miras dil haline gelmiş. Türkiye’de konuşulan Nogayca artık orta ve genç kuşakta büyük ölçüde, çocuklarda ise tamamen yerini Türkiye Türkçesine bırakmış. Orta ve genç kuşağın bildiği ve konuşmaya çalıştığı Nogayca, aslında bir yönüyle Nogayca, bir yönüyle ise Türkiye Türkçesi. Karma bir ağız niteliğinde olan Türkiye Nogaycası’nın sürdürülebilirliği çok zor. Bu aşamada yapılması gereken ise mevcut durumu kayıt altına almak, belgelemek. Dil değiştirimine (language shift) bir örnek olması yönüyle de bu çalışmaların bir an önce sistemli ve planlı biçimde yapılması gerekiyor.

Makalenin sonunda yer alan Sözlükçe’de Türkiye Türkçesi’nden geçen sözcüklere özellikle yer verilmemeye çalışılmış, ancak, Nogayca’nın yapısına uygunlaştırılmış olanlara veya ses bilgisi çalışmasında örnek olarak kullanılanlara yer verilmiştir.

Ses Bilgisi Ünlüler

Genel Türkçe sekiz ünlü yanında şu ünlüler de sıkça kullanılmaktadır:

•                      /$/ “açık e”: kwlgen ‘gelen, gelmiş’, wrüw ‘iyi, güzel’, xveli ‘evveli’, illw ‘illa’, wziz ‘aziz’

•                      /e/ “kapalı e”: eki ‘iki’, epey ‘epey, epeyce’, netip ‘ne edip’, enni ‘enli’, belge ‘bele’, men ‘ben’

•                      /i/ “düz, dar, yarı kalın i”: Istanbulya ‘İstanbul’a’, siyir ‘sığır’

•                      /u/ “yuvarlak, dar, yarı kalın ü”: üyler ‘evler’, Türklestıq ‘Türkleştik’, üğrendiy ‘öğrendin’

•                                                                                                                                             /o/ “yuvarlak, geniş, yarı kalın ö”:               göz         “göz”,    görevlendiredi

“görevlendirir”, dört “dört”~ tort “ay.”

•                      /ı/ “kısa ı”: bir ‘bir’, bıröw ‘biri’, ıraxatsız ‘rahatsız’, Mandıra ‘Mandıra’, bıyerde ‘burada, bu yerde’

•                      /ü/ “kısa u”: ü ‘o’, arüw ‘iyi, güzel’, büramızya ‘buramıza’

•                      /e/ “yuvarlak e”: Türklestıq ‘Türkleştik’, özleri ‘kendileri’, tömendegilere ‘aşağıdakilere’

•                      /aa/ “uzun a”: Haymanaa ‘Haymana’ya’, bayaa ‘bayağı, epeyce’, Ibraam ‘İbrahim’, bolyaaq ‘olacak’, Aamet ‘Ahmet’, zaamet ‘zahmet’

•                      /ee/ “uzun e”: üğrenmee ‘öğrenmeye’, islemee ‘işlemeye (dantel vb.)’, semsee ‘şemsiye’

•                      /uu/“uzun a”: uulu ‘oğlu ’ ~ulu ‘ay. ’~ uğlu ‘ay.’

•                      /oo/ “uzun o”: soora ‘sonra’

•                      /öö/ “uzun ö”: eköö ‘ikisi’, bıröönüy ‘birinin’

Türkiye Nogaylarının dillerinde ünlü sistemi ile ilgili dikkat çeken diğer bazı hususlar da şöyledir: bızaw ‘buzağı’, bızıq ‘bozuk’, cawıs ‘çavuş’, ısyır ‘uçkur; kuşak”, indeme ‘ünleme, seslenme’, papis ‘ayakkabı’, sıpra ‘sofra’, sowıqlıq ‘soğukluk’, sapıt ‘çaput; bez’ sözcüklerinde düzleşme; söküs ‘çekiç’, sömüs ‘kepçe’, töbele- ‘tepelemek; dövmek’, tuwu(l) ‘değil’, towru ‘doğru’ sözcüklerinde yuvarlaklaşma; ıraxatsız ‘rahatsız’, elegen ‘leğen’, oraza ‘oruç’ sözcüklerinde öntüreme ve arba ‘araba’, zımsaq ‘yumuşak’, zoyar ‘yukarı’, ısger ‘içeri’, tısyar ‘dışarı’, tutas ‘hepsi’ sözcüklerinde ise ünlü yitimi gözlenmektedir.

Ünsüzler /b/

Sözbaşı /b-/ ünsüzünün kullanımında birkaç farklı durum görülmektedir: ber- ‘vermek’, bar- ‘varmak’, bar ‘var’ sözcüklerinde yaygın olarak korunmakla birlikte, aynı sözcüklerin ver-, var- ve var~war biçimleri de kullanılmaktadır. bol- “olmak’ fiilinin ol- biçimi de özellikle ünsüzle sonlanan sözcüklerden sonra tercih edilmektedir: yürban oldüyüm “kurban olduğum”, qabıl olür “kabul olur”vb.

/b-/ ünsüzü ile ilgili dikkat çeken bir husus da pısır-‘pişirmek’, pıser ‘biçer’, pısak ‘bıçak’

polsowq ‘bolşevik’, pursaq ‘burçak’ vb. sözcükler de /p/ye ötümsüzleşmenin yanı sıra barmak ‘parmak’, bek ‘pek’ gibi sözcüklerin kullanılıyor olmasıdır. Birinci tekil kişi zamiri genellikle men, seyrek olarak da ben biçimindedir. Genel Türkçe /b-/~/m/ nöbetleşmesinin sıkça görüldüğü bu işaret zamirinin durum ekleri ile kullanımında daha çok /b- /li biçimler tercih edilmektedir: bünı ‘bunu’, bmıy ‘bunun’ gibi. Seyrek olarak ise mi’nda ‘burada’ kullanımından da söz etmek gerekir. moysaq ‘boncuk’, moyun ‘boyun’ sözcükleri ise m-li örneklerdendir.

Sözsonu /-b/ ünsüzü uy ‘ev’ (eb) ve süy- ‘sevmek’ (seb-) sözcüklerinde /-y/ ünsüzüne evrilmiştir.

/k/~/g/

Sözbaşı /k/ ünsüzü sıkça /g/ünsüzü ile nöbetleşmektedir: ketedi ‘gider ’, kellesini ‘kellesini’, kel ‘gel!’, kelediler ‘gelirler’, kıy ‘giy!’, kösediler ‘göçerler’, köyüy ‘köyün’, kördüyüzmî ‘gördünüz mü’, hoskeldın “hoşgeldin’, keysek ‘gelin’ sözcükleri ile birlikte gel ‘gel!’, geleydiler ‘gelirler’, gellesini ‘kellesini’, göyünü ‘köyünü’, gösediler ‘göçerler’, giyerimdi ‘giydiğimi’, geysekler ‘gelinler’ biçimleri de kullanılmaktadır. Söziçi /-k-/ ünsüzün iki ünlü arasında ötümlüleştiği örnekler de görülmektedir: egin ‘ekin’, segizde ‘sekizde’, toğuz ‘dokuz’, segsen ‘seksen’ vb.

Genel Türkçe /g/ ünsüzü hece sonunda birkaç farklı biçimde karşılanmaktadır. üğren- ‘öğrenmek’ fiilinde sızıcılaşmış, iy- ‘eğmek’, tiy- ‘değmek; dokunmak’, tüyüm ‘düğüm’ ile teg edatının ekleşmiş biçimi olan -day ekinde akıcılaşmıştır: bünday ‘böyle”, sülay ‘şöyle’ vb. /-egü/ ses öbeğinde ise iki farklı biçime evrilmiştir: kiyew (< küSegü) ‘güveyi’ sözcüğünde /-ew/ öbeğine, biröö ‘biri’, eköö ‘ikisi’ vb. sözcüklerde ise uzun ünlü ile karşılanmaktadır.

/q/~/y/

Sözbaşı /q/ ünsüzünün korunduğu sözcükler olduğu gibi /y/ ünsüzüne ötümlüleştiği biçimler de kullanılmaktadır: qara ‘kara, siyah’, qas ‘kaç’, qı’s ‘kış’, qisya ‘kısa’, qarayyı ‘karanlık’, qardas ‘kardeş’, qoy ‘koyun’; yıziylan ‘kızı ile’, yoyadı ‘koyar’, yizilaydiy ‘Kızılayın’, yardastiy ‘kardeşin’, yara ‘kara’, yolunda ‘kolunda, elinde’, yüsaq ‘kuşak’, yomunıstler ‘komunistler’ vb. Söziçi durumlarda özellikle iki ünlü arasında Ayyaranıy ‘Ankaranın’, tayip ‘takıp’, toyuz ‘dokuz’örneklerinde görüldüğü gibi ötümlüleşebilmektedir. Axdas ‘Aktaş köyü’, axsam ‘akşam’, bax- ‘bakmak; gözetmek (hayvan vb)’, yox ‘yok’, düwardaxı ‘duvardaki’, yasdıxdiy ‘yastığın’ vb. sözcüklerde ise gırtlaksıllaşmıştır. qirqiz ‘hırsız’, qoranta ‘horanta; aile’, qoraz ‘horoz’, mıq ‘mıh, çivi’ sözcüklerinde ise tersine paralel bir gelişme söz konusudur.

Sözsonu /y/ ünsüzü hece sonunda, tek heceli sözcüklerde sözsonunda veya çok heceli sözcüklerde iki ünlü arasında dudaksıllaşma sonucu /w/ olur: zaw ‘yağ’, saw ‘sağ’, baw ‘bağ’, awız ‘ ağız’, zawün: ‘yağış, yağmur’, suwıq ‘soğuk’, towru ‘doğru’. Birkaç sözcükte akıcılaşır: bayla- ‘bağlamak’, ziyna- ‘toplamak’ (siy- ‘sığmak’ , sıyır ‘sığır’. ayıl ‘ağıl’, zalyız ‘yalnız’ ve yamyır ‘yağmur’ sözcüklerinde korunurken zıla- (< yıyla-) ‘ağla-’ fiilinde ise tamamen düşmüştür. /ayu/ ses öbeği /aw/ öbeğine değişmiştir: bızaw ‘buzağı’.

/s/

Sözbaşı ve sözsonundaki /s/ ünsüzlerinin büyük bir kısmı birincil iken, bir kısmı da /s/ ünsüzünün değişmesi sonucunda görülen ikincil biçimlerdir: Sekerge ‘Şeker köyüne’, sındı ‘şimdi’, sise ‘şişe’, sülay ‘şöyle’; zaslıqta ‘gençlikte’, atmıs ‘altmış’, bes ‘beş’, tüse ‘düşe’ sözcüklerinde olduğu gibi. Ancak seylik “şeylik”, bes ‘beş’, sesme ‘çeşme’vb. birkaç sözcükte /s/ ünsüzünün korunduğu da görülmektedir.

/s/

Sözbaşı, söziçi ve sözsonu / s/ ünsüzü saytan ‘şeytan’, semsee ‘şemsiye’, simdi ‘şimdi’ gibi birkaç sözcük dışında ikincil olup /c/ ünsüzünün dönüşmesiyle oluşmuştur: sarsıdıy ‘çarşının’, sıqmıs ‘çıkmış’, salısamız ‘çalışıyoruz’, santa ‘çanta’, sapa ‘çapa’, sapıt ‘bez’, saqmak ‘çakmak’, saqır- ‘çağırmak’, sesme ‘çeşme’, soban ‘çoban’, suqur ‘çukur’, gös- ‘göçmek ’, qas “kaç ’, gös ‘göç ’, sas ‘saç ’, üs ‘üç ’, newsün “niçin”, üsin “için ”vb.

/t/~/d/

/t/ ünsüzü söz başında genellikle korunmuş ancak bazı sözcüklerde /d/ ünsüzüne ötümlüleşmiştir: taw ‘dağ’, tısyar ‘dışarı’, tidi ‘dedi’, tis ‘diş’, toquz ‘dokuz’, tüs- ‘düşmek; inmek’ yanı sıra didi “dedi”, diydi “dedi”, dep “diye”, dört “dört”, dawar ‘hayvan’ gibi.

/y/~/z/

Genel Türkçe sözbaşı /y-/ sesinin kullanımında kararsız bir tutum gözlenmektedir. Kararsızlık köy veya kuşaklar arasında değil, aynı kişinin konuşmasında bile sürmektedir. Mevcut derleme kayıtlarındaki söz varlığında /z/li sözcükler biraz daha fazla olmakla birlikte aynı sözcüğün her iki ünsüz ile kullanımı da dikkat çekmektedir: zemeğe ‘yemeğe’ zasaydılar ‘yaparlar’, zaz ‘yaz’, zerge ‘yere’, zayı ‘yeni’, zalyız ‘yalnız’, zoq ‘yok’, zaslıqta ‘gençlikte’, zipten ‘ipten’, zaqi’n ‘yakın’, zattı ‘yattı’, zeygeleri ‘yengeleri’, zoğarı ‘yukarı’, zawlıq ‘yağlık; başörtüsü’, zawadı ‘yağar’, zanındağı ‘yanındaki’, zımırtya ‘yumurta’ sözcüklerinin yanı sıra yasaydı ‘yapar’, yerlerine ‘yerlerine’, yalyiz ‘yalnız’, yoq ‘yok’, yasağan üsin ‘yaşadıkları için’, yaylanıp ‘yaylanıp’ biçimleri de kullanılmaktadır.

/q/~/ğ/~/y/

Genel Türkçe /q/ sesi söziçi ve sözsonunda genellikle korunmuş, ağnatayin “anlatayım” (< aylat-) fiilinde ğ’ye; süyek ‘süyek (< süyek) ‘kemik’ isminde ise y’ye dönüşmüştür.

/f/~/p/

Farklı dillerden kopyalanmış bir kısım sözcükte /f/, ünsüzü süreksizleşerek /p/ ünsüzüne dönüşmüştür: sipraa “sofraya”, tarapı “tarafı”, Yusup “Yusuf’, lap ‘söz, laf, mitpay ‘mutfak’, sipte ‘çifte; tüfek’ gibi. Bazı söyleyişlerde fli biçimlere de rastlanmaktadır: filan ‘filan’, efendi ‘efendi’ vb.

Türkiye Nogaylarının ünsüz sistemi ile ilgili dillerinde meydana gelmiş bazı özellikler de şöyledir: nasi ‘nasıl’, alinde ‘halinde’, atmis ‘altmış’ sözcüklerinde ünsüz yitimi; Aamet ‘Ahmet’, zaamet ‘zahmet’, insallaa ‘inşallah”’, maazır ‘muhacir’, Maamit ‘Mahmut’, allaa ‘Allah’ sözcüklerinde ise ünsüz yitimi sonucu ünlü uzaması oluşmuştur. zıp ‘ip’, zıpek ‘ipek’, züzüm ‘üzüm’, yeki ‘iki’ sözcüklerinde öntüreme; qassiq ‘kaşık’, sassiq ‘pis kokan’ sözcüklerinde ikizleşme; zamyür ‘yağmur’ sözcüğünde ise göçüşme (metatez) izlenmektedir.

Sonuç

Türkiye’de yaşayan Nogayların artık büyük çoğunluğu Türkçe konuşmakla birlikte, köylerde ve özellikle de yaşlı kuşaktan birinin var olduğu evlerde, ev içi iletişim dili olarak Nogayca konuşuluyor. Bundan başka son on yılda eğitimli Nogaylar arasında yavaş yavaş dillerine ve kültürlerine sahip çıkma ve yaşatma çabalarına paralel aralarında Nogayca konuşma veya konuşmaya çalışma eğiliminde oldukları da gözleniyor. Ancak, genç kuşağın konuşmaya çalıştığı Nogayca ile yaşlı kuşağın konuştuğu Nogayca arasında da bariz farklılıklar göze çarpıyor.

Bu fark bir tarafın doğal Nogayca ile diğer tarafın ise biraz da kitabi bilgilerle süslenmiş ve sonradan öğrendikleri Nogayca ile konuşmalarından kaynaklanıyor.

Bu makalede işaret edilen seslik özellikler doğal olarak Türkiye’de konuşulan Nogaycanın bütün ses bilgisi yapısını kapsamamaktadır. Türkiye Nogaycasının, Türkiye Türkçesinin gölgesinde korumaya çalıştığı ve günümüze kadar getirebildiği bütün dilbilgisi yapısını ortaya koyacak bir çalışma için vaktin geçmek üzere olduğunu kabul ederek bir an önce kolları sıvamak gerek. Zira dili, mümkün olduğunca kendi yapısına sadık kalarak kullanan yaşlı kuşak birer ikişer sahip oldukları bilgilerle aramızdan ayrılmaktalar.

Kaynaklar

Alpargu, M. (1996a). Dünden bugüne Kafkasya’da Nogaylar. Tarih Boyunca Balkanlardan Kafkaslara Türk Dünyası Semineri, İstanbul.

Alpargu, M. (1996b). XVI. Yüzyılın Ortasında Nogay Türkleri ve Ordaları. Emel 215, 28-43.

Alpargu, M. (2007). Nogaylar. İstanbul.

Ates, Özlem. (2004)., Paşadağı Bölgesi Nogay Ağzı, (Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü yayımlanmamıs yüksek lisans tezi), Konya.

Bayraktar, H. (2008). Kırım Savaşı Sonrası Adana Eyaleti’ne Yapılan Nogay Göç ve İskânları, Bilig, Bahar/45, s.45-72.

Csato, E. Â. & Karakoç, B. (1998). Noghay: Johanson, L. & Csato, E. Â. (yay.). The Turkic languages, London & New York, 333-343.

Çetin, Dilek.(2006). Nogaylar Üzerine (Doğankaya, Şeker, Akin Köyleri) Sözlü Tarih Çalışması, (Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü yayımlanmamıs yüksek lisans tezi), Konya.

Ergönenç, D. (2009). Nogay Türkçesi Grameri. Ses ve Şekil Bilgisi. Ankara.

Gündüz, Ahmet (2012). XIX. Yüzyılda Kırşehir’e Yerleştirilen Nogay Muhacirleri (1861-1863). Turkish Studies – International periodical for the languages, literature and history of Turkish or Turkic 7/1, 1217-1229.

Jankowski, H. (2000). “Crimean Tatars and Noghays in Turkey” Türk Dilleri Araştırmaları, 10, 113-131.

Karakoç, B. (2013). Az Konuşurlu Bir Türk Dili: Nogaylar ve Nogayca Üzerine, Tehlikedeki Diller Dergisi, Sayı: 2, 273-301.

Kırımlı, Hakan (2012). Türkiye’deki Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri. Ankara: Tarih Vakfı Yurt Yayınları.

Tavkul, U. (2003). Kafkasya’daki Nogay Tatarlarının Etno-politik Durumları Üzerine Sosyolojik Bir Analiz. Kırım Dergisi 11 (41­44), 38-46.

Örnek metin:

Bizim günümüzde iste toy bolatan edi, tawuq soydürup, toy etip, sami’rda cabar edik yawnm bawırsaq eter edik, at cabar etediler, at cabar berediler nege zaslarya. Bır de tüyün tüyün dayıtır edik, toyuz dayıtır edik qaynana toyuz! qayınbike toyuzi’ ondan sogra nası aytayın toğuz taytadan edik ondan sınlaytan ediler men bilmeyuq men u sındı da sınlaytan ediler qına salatan ediler qma toy etetıkanek.

…. zaslardı saqmp qawı toy etediler yawrım, qawı toy onnan gelip zaslar ilkog toy etip qawı toy etediler. Ertegmen zaslar zasqa baxsı’s atar ediler. Boxsa dayıtır ediler, qi’Syi’r, boxsa zastarya.

Ondan bet asar edik, bet askanda ilkog toy etip bawı’rsaq etip neceme berediler u bizim toyımız onday edi. Ondan sogra neyde qına toyunda sıpatay oynar edik, zemıs alır edik, seker alır edik, sıpbeytak oynar edik. Kim zense o qazansa o yazamr edi bırow zemisti. Onnan men nası aytayım, qı’na toy etip ondan sog sennik Siyartip yawrı’m aw$lki nedi süt yatımı’ etetanek biz harman yerlerde. Süt yatım eter edik, pılaw pisire edik bırbır üstün suwlar ele seleklep zuwrup zuwrup olay senniğimiz bar edi bizim sındı onlar zoq, sındı onlar zoq yawnm.

Süt yati’mM’ onnar neğe etetan ediler. Zamyı’r zoya zowsun alla bolluq bersin dep süt yatimi’ni’ onda da zamyır zowar edi. Neter edik qi’direllezde Zi’mi’rtyalardi yaynatıp boyap boyap biz neğe sı’yar edik, tawlarya. Tawlarya sı’yar edik pılaw pisire edik, yemeg eter edik, okır edik zürür edik oynar edik, küler edi zastar yi’zdar oynar ediler. Soğna yoza yoza nelermen ögüz arabalarıman harman yerlerge ne yuratan ediler serkense yuratan ediler bîr zas bîr serkense tebetan ediler, qowızıla oynar ediler qobızımız bar edi bizim depben dep salıp oynar ediler, kowızman oynar ediler, zastar yi’zlar. Aw$l olay qarsıp toy bolatan edi. Olay iste bawırsak eter edik men bawırsaq sozar edim. Men tutyalardan üğreniw edim men de. Eken eken bawırsaq etip ertegmen bayraq qaldırmaa bawi’rsaqman say bermee onnan sog ^lkög toy yata ükög siğir soyup mal soyup ükög qazanlarman as asıp yemek beretan ediler geysek tüskennen sog. İlkin geysek si’yara ediler bizim aadette sığıp üyden üyden buğon qana toy buğun erteg bet asarı bar erteg toy bar dep saqi’rar ediler (Elmas Yılmaz).

Sözlükçe

Aa
aba: anne (ölmeden önce)ağnat-: anlatmakaq: beyazaqa(y): babaakel-: getirmekaket-: götüral-: almakal: hal, durumaldı: önalgasa-: acele etmekalila: şaşırma kelimesiallaa: allahall^z: İlyasana: anneanaw: ötekiagnat-: anlatmakarba: arabaarüw: iyi, güzelaryavül: Şeker köyünün aşağıtarafıas: yemekas-: yemek pişirmekas-: açmakasaana: aşhane; mutfakase!: işte!assı: acıast: altasıq-: acıkmakat: adata(y): dedeataman: hindiatmıs: altmışaw!: şaşırma kelimesiaw$li: önceawîr: ağırawız: ağızawîz: ağız (krş. awi’z: ağız)awul: avluawül: köyawıstır-: değiştirmekaxsam: akşamaxtoprak: anadoluayaq: tasayda-: sürmek (tarla vb.)aylan-: dolanmakaylan-: küsmek ay-nenni: ninni ayt-: söylemek aytıpbil-: söyleyebilmek ayye: anneanne; teyze ayyamay: çok ayıl: ağıl


Bb

baatür: bahadır, yiğit 
bax-: bakmak; gözetmek (hayvan vb) 
baq-: bakmak 
bala-saga: çoluk çocuk 
ballar: çocuklar 
baqa: kurbağa 
bar: var 
bar-: varmak 
barmak: parmak 
bas: baş

baskıl: kil (saç yıkamak için de kullanılan)

baszawlüq: başörtüsü

baw baw!: tüh tüh!

baw: bağ

bawa: baba

bawam: canım

bay: zengin; koca

bayaa: bayağı, epeyce

bayla-: bağlamak

baylawlı: bağlı

baytal: at

begen- beğenmek

bek: pek

beklet-: bekletmek 
bel: bel 
ben: ben 
benim: benim 
ber-: vermek 
ber-: vermek

bergawül: şeker köyün yukarısı 
berzımek: mercimek 
bes: beş 

bestemal: peştemal

bet: yüz, taraf

betzawlüq: havlu

bılan: ile

bıltır: geçen yıl

bınıg: bunun

bır: bir (krş. bir)

bıro: biri, her biri (krş. bırow)

bıroo: biri; her biri (krş. bırow)

bırow: biri (krş. bırow)

bıyaq: bura, bu taraf

bıyer: bura

bızaw: buzağı

bızıq: bozuk

bii: bir örümcek türü

biıday: buğday

bıke: kadın

bir: bir

bırow: biri

bıtıkıy: az

bitinikıy: azıcık,

bıyer: bura, bu yer

bizim: bizim

bol-: olmak

bol$: kuzen

borag: bora, boran

boraw: bora (krş. borag)

boray: bora (krş. borag)

botya: pilav

boyına: sürekli

boyle: böyle

boztoryay: serçe 
buğa: buna 
bul-: bulmak 
bülay: böyle

bünday: böyle, bunun gibi

bünîg: bunun

büra: bura

büyer: bura, bu yer

bütün: bütün

buzday: buz gibi


Cc


zalan: yalan

zalag ayaq zalag zas: çırılçıplak

zalagbas: başı açık

zalpaq: yassı

zalyi’s: yalnız

zalyi’z: yalnız

zaman: kötü

zamawlüq: yama

zamîz: manda

zamyür yağmur

zan: yan

zanasası: civarı

zanıq: yanık

zagr yeni

zagı: yeni

zap-1: yapmak

zap-2: kapatmak, örtmek

zaqsi: güzel

zaqın: yakın

zara: yara

zarıq: ışık

zarlıq: rahatlık

zas: genç

zasa-: yapmak

zasil: yeşil

zaslıq: gençlik

zastîq: yastık zat-: yatmak

zaw-: yağmak

zawlüq: başörtüsü

zawlıq: yağlık; başörtüsü

zawün: yağış, yağmur

zay-: yaymak, sermek

zayma: yufka

zaz-: yazmak

zazıq: madımak

ze-: yemek

zel: yel

zem: yem

Zem^s: yemiş

zenaqam: yeğen

zegge: yenge

zegil: hafif

zer: yer

zet-: yetmek

zeter: yeter

zezdem: enişte

zığîl-: yıkılmak, düşmek

zibit-: ıslatmak

zfoftke: ıslanan

zigare: sigara

zîla-: ağlamak

zingan : çingene

Zip: ip

zipek: ipek

Zipten: ipten

ziyelek: ince elek

zoyar ( üy) : yukarı (ev)

zoğarî: yukarı

zoq et-: yok etmek

zoq: yok

zol: yol

zorqan : yorgan 
zoyt-: kaybetmek 
zoytul-: kaybolmak 
zötkür-: öksürmek 
zuluq: çürük 
zullüq: hindi 
zum-: yummak
zün: yün 
zuqa: ince 
zür-: yürümek zurt: yurt

zurun: koyun derisi (evleri sıvamak için)

zut-: yutmak

zuw- : yıkamak

zuwur-: koşmak

zuwurt: yoğurt

züzük: yüzük

züzüm: üzüm

züwen: yular

zıbıldavıq: terlik

zılan: yılan

zılawüq: sürekli ağlayan

zılqı: at sürüsü

zıllı: sıcak

zılqı: at

zılın-: ısınmak

zılıs-: kaçmak

zılıs-: yanaşmak

zı’mırtqa: yumurta (krş. zı’mırtya)

zı’mırtya: yumurta

zı’mısaq: yumuşak

zı’msaq: yumuşak (krş. ziımısaq)

zır: şarkı

zırt-: yırt-

zıyna-: toplamak



Ç


canta “çanta”,

CawiS: çavuş 
ciftlik: çiftlik 


D


dawar: hayvan 
dede: dede 
dep: diye 
di-: demek

dibek: kahvenin dövüldüğü taştan oyma alet 
digir-: dönmek 
digirsiq: tekerlik 
dinama: dinamo 
diy-: demek 
dort : dört 
düwar: duvar

E


edi: idi 
efendi: efendi 
egin: ekin 
eken: imiş 
eki: iki 
ekoo: ikisi eköö: ikisi 
el: yabancı 
el: el

elegen: leğen 
ellaam: her halde 
emmi: amca 
endi: artık 
ene : işte 
enni: enli 
eg: en (üstünlük) 
epıy: epey, epeyce 
erek: uzak 
erene: büyük 
erkek: erkek 
erte: erken 
erteg: yarın 
erteggı: masal 
erttemen: sabah

erüw: iyi, güzel (krş. arüw)

esik: kapı

esit-: duymak

eski: keçi

et-: etmek

eveli: evvel, önce

eziz: aziz


Ff

filan: filan 

Gg

gâwur: gayrimüslim 
gel-: gelmek 
gelle: kelle 
geysek: gelin 
geysiq: – değin 
giyer: giysi 
görev: görev

görevlendir-: görevlendirmek

gös: göç

gös-: göçmek

göy köy

göz: göz

güleylan: ayçiçeği 
günazi’n: dana

Q


Qadîr: kadar 
Qara: kara 
Qardas: kardeş 
Qı’dır-: gezmek 
Qız: kız

Qoza: koca, büyük 
Qol: kol, el 
Qomunist: komunist 
Qoy-: koymak

Qumaş: kumaş 
Qurq: kuluçka 
Qüsaq: kuşak


Hh

hepsi: hepsi 
herkes: herkes




îraxatsı’z: rahatsız 
ısla-: tutmak 
ıssı: sıcak 
iSQir: uçkur; kemer


İi

ilas: ilaç 
ilebez: ısrarcı 
ügis: işleme halı 
ilkög: ilk önce 
ilte: illa

ig: en (üstünlük) (krş. eg) 
indeme: seslenme me: işte

insallaa: inşallah 
işde: işte 
iSger: içeri

isle-: işlemek (dantel vb.) 
isteka: bardak 
iyya: evet


k

kel-: gelmek (krş. kel-)

kel-: gelmek

kelle: kelle

kene: yine

kes: geç

kes-: geçmek

kese: gece

ket-: gitmek

keysek: gelin

keysek: gelin

kiçik: küçük

kiçkiy: küçük; küçücük

kindik: göbek kordonu

kır: çamaşır

kır-: girmek

kirrik: sıpa

kıse: cep

kısı: adam

kıy-: giymek

kıyew: damat

kop: çok (krş. kop)

kobey- : çoğalmak

kok: mavi

koküs: hindi

kogül: gönül

kop: çok

kor-: görmek

kos:- göçmek

koy: köy

körkösne: kirpi

kös: göç

kübür: kül

kül-: gülmek

kültebe: çöplük

kümüs: gümüş

kün: gün

küpelek: kelebek

küy- : yanmak




q


qadıy: nasıl 
qalaqay: yağlı ekmek 
qalay: nasıl 
qag: kağan 
qangkı: Nogay dansı 
qapan-: kapanmak 
qapqas: kapak 
qapsıq: çuval 
qara: kara, siyah 
qaragyı’: karanlık 
qaraqasga: kara cahil 
qardas: kardeş 
qart: kart, yaşlı 
qartaba: babaanne; teyze 
qas: kaç

qasqır: kurt, canavar (yabani köpek)

qassıq: kaşık

qatesın: ne yapıyorsun?

qayda: nerde

qayde: nerede

qayerge: nereye

qaygır-: umursamamak

qayınbıke: baldız

qayızyaq: bebeklerin başında

oluşan yara

qaynana: kaynana

qaynata: kaynata

qayqana: kaygana; omlet

qayraq: keskin

qaysı’: hangi

qaysı’: makas

qaytar-: döndürmek

qayzamat: ne zaman

Qırim: Kırım

qırgıs: sıpatula

qırqız: hırsız

qırlend: kırlent

qırlı: güvensiz, şımarık

qırsla-: çalmak

qıs: kış

qı’sya: kısa

qisyayaqli: kız çocuğu

qîysayt-: eğriltmek qolarba: el arabası qoltaba: tava

qondur-: ateşe yemek koymak

qonyuz: karaböcek

qopüz: kopuz

qoq: hayvan dışkısı

qora: duvar

qoranta: aile

qoraz: horoz

qorgay: kurşun

qoy: koyun

qoyan: tavşan

qoyan ayaq: tavşan ayağı (hamuru yağlamak için kullanılan fırça.) 
qumalaq: koyun dışkısı 
quman~qumyan: ibrik 
qumpur: patates 
qurquldaq: ıvır zıvır 
qursaq: karın 
qurtga: yaşlı 
quwala-: kovalamak 
qüz: güz


L

lâ so so:küçümseme kelimesi 
lap: söz, laf

laylaha: şaşırma kelimesi 
laylon: naylon

Mm

maadem: madem 
maazır: muhacir 
maamıt: Mahmut 
mağa: bana 
mal: hayvan 
Mandîra: Mandıra köyü

magnay: alın

magqa burun: yassı burun

maqdan-: övünmek

maspaq: terlik

may: yağ

medrese: medrese

men: ben

men: ben

menim: benim

mında: burada

mıq: çivi

mırıq: çamur

mısıq: kedi

mıt-: unutmak

mıtpay: mutfak

moysaq: boncuk

moyun: boyun


Nn

nası: nasıl 
naw: şu 
netip: ne edip 
newsün: niçin 
newü: şu 
noğut: nohut

noqta: heybenin üstündeki süsleme


Öö (Oe-eO)

öbbek : ekmek 

öbgele-: küsmek 

oya: ona 

oğa: ona 

öğüz: öküz 

ol-: olmak 

öl-: ölmek 

olay: öyle 

ög: önce 

on-: yaşamak 

onday: öyle 

ogar-: onarmak 

onnar: onlar 

onı: onu 

oraza: oruç 

orme: kazak 

Osmannı: Osmanlı 

otur-: oturmak 

otüraq: sandalye 

oz: kendiozgar-: uğurlamak 

P

padisax: padişah 
papis: ayakkabı 
pendir: peynir 
pılaw: pilav 
pırın: fırın 
pisir-: pişirmek 
piser: biçer 
piyala: ayna 
polsowq: bolşevik 
pursaq: burçak 
purse: pire 
pısak: bıçak


Ss

saban: saban; nadas

sabantoy: sabantoy; saban şenliği

saya: sana

sayın-: özlemek

sağa: sana

saqsır: pantolon

sal-: koymak

sagır: sağır

saray: saray

sarımay: tereyağ 
sassıq: pis kokan 
saw: sağ 
saw-: sağmak 
sawbet: sağ taraf 
sawbol: sağol 
savlaqam: kuzen 
sawlem: kuzen 
segiz: sekiz 
segsen: seksen 
seker: şeker 
Seker: Şeker köyü 
sene: sene 
senek: dirgen 
sıla-: badana yapmak 
sındır-: kırmak
 sınıq: kırık 
sıpır-: süpürmek 
sıpra: sofra 
sıpırgıs: süpürge
sırga: küpe 
sıt-: yumurta kırmak 
sıy-:sığmak 
sıyır: inek 
sıyla-: ağırlamak 
sıylı: iyi, saygıdeğer 
sıypa-: sıvazlamak 
sindi: şimdi 
sıyır: sığır 
siggen: cıvık

siggil: seçici, zor beğenen
 sise: şişe 
so: şu

soğra: sonra (krş. sogra) 
soqur: kör

soqurzumran: köstebek 
sog: son, sonra 
sogra: sonra

soora: sonra (krş. sogra) 
sowîqlıq: soğukluk 
soy-: kesmek 
soyat: soyad 
soytaqam: kuzen 
sülay: şöyle 
suw: su 
suwüq: soğuk 
sümür-: içmek 
süt: süt 
süy-: sevmek 
süyek: kemik 
süyün-: sevinmek 
süyrek-: sürüklemek



Şş (Sh-Hs)


sakülü: alkış 
salıs-: çalışmak 
samek: maymun 
samur: çamur 
santa: çanta 
sapa: çapa 
sapît: bez 
saqmak: çakmak 
saqır-: çağırmak 
saramazan: ramazan 
sardaq: çardak 
sarsar: şelale 
sarsı’: çarşı 
sas: saç 
sasal: şelale 
satal: çatal 
satır: çadır 
say: çay

saydanlık: çaydanlık 
sayna-: çiğnemek 
saytanpapîr: motorsiklet 
saytansamîldaq: örümcek ağı 
selek: kova 
semsee: şemsiye 
sennik: şenlik 
sesek: çiçek 
sesekey: çiçek 
sesme: çeşme 
seylik: şeylik 
sıba: elbise 
sıbîn: sinek 
sıbır-: akmak 
sık-: çıkmak 
sılk: zılk 
sımîldıq: perde 
sın: atışma 
sıngîraq: zil 
sıq- çıkmak 
sırp-: çırpmak 
sıt : çaput 
Sikayat: şikayet 
singene: çingene 
simdi: şimdi 
sinzi: şimdi 
sipiy: civciv
SipSiy: biber 
sipte: tüfek
sirkin: çirkin 
sitlevük: çekirdek 
soban: çoban 
sökelek: çökelek 
sökür: diken 
söküs: çekiş 
somun-: banyo etmek 
sömüs: kepçe 
sontay: kese 
soqa: baba 
sorap: çorap 
soraq: çorak toprak 
sorsu-: zıplamak

sosqa: domuz 
sos-: coşmak 
sot: çekiç; keser 
sugul: hızlı 
sul: çul 
suqur: çukur


Tt

tabıs-: buluşmak 
tağa: daha 
talaz: rüzgar 
taman: -e kadar; şimdi 
tana: dana

tangasıq: sabaha kadar 
tangaytın: sabahtan beri 
tanyaqsi: günaydın 
tap-: bulmak 
tarap: taraf 
tart-: çekmek 
tas: taş

tasla-: bırakmak; atmak 
tasmı’yü’n: sert ? tastayın
tastar: tülbent 
tası- : taşımak taw: dağ

tawqunus: küskün 
tawsul-: bitmek 
tayaq: değnek 
tegersik: tekerlek 
telek: tüy 
tentene: dantel 
tepseq: tabak 
terek: ağaç 
tereze: pencere 
tımalaq: yuvarlak 
ti-: demek 
tigis: dikiş 
tile-: dilemek

tilek: dilek 
tırnavus: tırmık 
tıs: diş

tiy-: değmek, dokunmak 
tiyrevüs: çatal iğne 
tobe: tepe 
tobele-: dövmek 
toğuz: dokuz 
tomen(üy): aşağı (ev) 
tomen: aşağı 
tomendegi: aşağıdaki 
ton-: donmak 
toqaqlaq: kel 
toqda-: durmak 
toquz: dokuz 
topla-: toplamak 
toplü: toplu 
tort: dört

tosbaqa: kaplumbağa 
tosek: yatak 
tostaqay: tasın küçüğü 
towru: doğru 
toy-: doymak
toy: düğün

töbele-: tepelemek; dövmek 
tuğ-: doğmak 
tükkan: dükkan 
tumala-: yuvarlanmak 
tumalaq: yuvarlak 
tünevün: dün 
tur-: durmak 
turum: durum 
tüs-: düşmek; inmek
tüsür-: düşürmek 
tutas: hepsi

tuwar: arabaya at koşumu 
tuwra-: doğramak 
tuwu(l): değil 
tüyüm: düğüm 
tüyme: düğme 
tımawüsî: kıskanç 
tırzık: zayıf 
ti’syar: dışarı


Uu

uzuz: ucuz 
uyraş-: uğraşmak 
uyul: oğul 
ul: oğul 
ülay: öyle 
ünîg: onun 
ünı: onu 
uul: oğlu 
üyaq: ora, o taraf 
üyer: ora, o yer 
uyqala- : ovmak 
üyqla-: uyumak 
uyüq: patik


Üü (Ui-İu)


üğren-: öğrenmek 
üken: büyük; yüksek 
üstün: üstünü 
üs: üç 
üsin: için 
üt-: geçmek 
üy: ev (krş. üy) 
üy: ev 
üyle: öğle 
üylen-: evlenmek
üytöbe: evin çatısı 
üytüp: öyle 
ünde-: seslenmek


V-W

vali: vali 
waqît: vakit 
var: var 
war: var


Yy

yaxın: yakın

yalgız: yalnız

yasa-: yapmak

yasa-: yaşamak

yasdîx: yastık

yawrü: yavru; sevgi sözü (yavrum vb.)

yaylan-: yaylanmak

yeki: iki

yer: yer

yıl: yıl

yoq: yok

yox: yok (krş. yoq) 
yüz: 100


z

zaamet : zahmet 
zaman: zaman 
zınr sini ???
zı’yün: zeytin
pdf için

http://dergipark.ulakbim.gov.tr/asbed/article/view/5000072066/5000066266


\ P. Alford (1989). Ethnic Groups in the Republic of TurkeyAndrews, Wiesbaden. (Türkçesi için bkz. P. Alford Andrews, Türkiye’de Etnik Gruplar ( Çev. Mustafa Küpüşoğlu), ANT/ Tümzamanlar Yayıncılık, İstanbul, Aralık 1992.)

[3] Jankowski, H. (2000). “Crimean Tatars and Noghays in Turkey” Türk Dilleri Araştırmaları, 10, 113-131.

[4] Kırımlı, Hakan (2012). Türkiye’deki Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri. Ankara: Tarih Vakfı Yurt Yayınları.

[5] Alpargu 1996b; Bayraktar 2008; Gündüz 2012 gibi.

[6] Bu makalede kullanılan Nogayca malzeme Dilek Çetin’in derleme kayıtlarının tarafımca deşifre edilmesi ile elde edilmiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer Paylaşımlar