TÜRKİYE NOGAYLARI VE DİLLERİ ÜZERİNE (SÖZLÜKÇE İLAVELİ)
Ülkü ÇELİK ŞAVK[1]
Giriş
Etnik adlan Altın Orda devleti yöneticilerinden Emir Nogay’a dayandırılan Nogaylar, tarihte kuruculuğunu Mangıt’ların efsanevi lideri Edige’nin yaptığı görüşü hakim olan Nogay Orda ile birlikte anılmaktadır. Önceleri Mangıt olarak adlandırılan bu devletin sahiplerine 15. yüzyıldan itibaren Nogay denmeye başlanmıştır. İlkin İdil ve Ural Nehirleri arasında hakimiyet kazanmış olan Nogay Orda devleti, Edigeden sonra “biy”liği devralan Nureddin zamanında, coğrafi alanını Azak Denizi’nden Aral Gölü’ne kadar genişletmiştir. Başkenti Sarayçık olan bu devlet 150 yıl civarında bağımsız olarak hüküm sürmüş, ancak 1560 yılında Rus işgali sonucu parçalanmıştır.
Günümüzde de parçalanmışlıkları süren Nogaylar ana kitleler halinde Kuzey Kafkasya’da üç idari bölgede yaşamaktadır. Bu bölgeler: Dağıstan Özerk Cumhuriyeti’nde Nogay ve Terekli Mekteb rayonları ve bunlara bağlı köyler; Stavropol Eyaleti’nde Neftekum, Stepnov, Mineralovod ve Koçubeev rayonlarına bağlı köyler; Karaçay-Çerkes Özerk Cumhuriyeti’nde başkent Çerkessk, Adyge Habl’ ve Habez rayonlarına bağlı köyler (Karakoç 2013: 275).
‘Kara Nogay’ ya da ‘Dağıstan Nogayı’ da denen Dağıstan Özerk Cumhuriyeti’nde yaşayan Nogaylar 2002 nüfus sayımında 38.168 kişi olarak tespit edilmiştir. Aynı yıla ait nüfus sayımında Stavropol Eyaleti’nde yaşayan Nogaylar 20.068, ‘Kuban Nogayı’ denilen Kaçay- Çerkes Özerk Cumhuriyeti’nde yaşayan Nogaylar ise 14.873 kişi olarak gösterilmiştir (Karakoç 2013:275).
Bu bölgeler dışında Nogaylar, daha küçük gruplar veya dağınık olarak Ukrayna, Romanya ve Türkiye’de de yaşamaktadırlar. Bu ülkelerden zamanla çeşitli sebeplerle değişik Avrupa ülkelerine gidip yerleşen Nogaylar da vardır.
Türkiye Nogayları ve Dilleri
Bir kısmı on sekizinci yüzyıl ortalarında ve daha kitlesel olarak da on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında Türkiye’ye göç eden Nogayların sayısı ile ilgili ise kesin bir bilgi yoktur. Nüfus sayımında etnik kayıtlar tutulmadığı için ancak yaşadıkları köylerin nüfusları ile orantılı bir sayı ifade edilebilir. Esasen, Türkiye’de yaşayan Nogaylar ile ilgili demografik bilgiler dışında eksik veya bilinmeyen nice hususlar vardır.
Peter Alford Andrews’un 1989 yılında yayımladığı ve Türkiye’de yaşayan bütün etnik grupların tespitini amaçladığı Ethnic Groups in the Republic of Turkey[2] kitabında Nogaylara da yer verilmiş, ancak böylesi kapsamlı bir çalışma olmasına rağmen bilgilerin doğruluğu ve kesinliği daha sonra yapılan çalışmalarla eleştirilmiştir (Kırımlı 2012:xxii). Andrews’un kitabı kadar iddialı ve kapsamlı olmamakla birlikte Türkiye’de yaşayan Nogay varlığını tespite yönelik ikinci çalışma Henryk Jankowski tarafından gerçekleştirilmiş ve sonuçları 2000 yılında makale olarak yayımlanmıştır[3]. Bu çalışma yalnızca Türkiye’deki Kırım Tatarları ile Nogay varlığını tespite odaklandığı için diğerine göre daha net sonuçlara ulaşılabilmiştir. Ancak, araştırma sahasının sınırlı tutulması nedeniyle Türkiye’nin bütününü yansıtmamaktadır.
Türkiye’de yaşayan Nogayların Kırım Tatarları ile birlikte incelendiği diğer bir çalışma Hakan Kırımlı tarafından hazırlanmıştır. Kapsamı ve konuyu ele alış metodu ile daha derinlikli olan ve hem yazılı kaynaklardaki bilgilere hem de saha çalışması verilerine dayanan bu araştırmada elde edilen veriler bir kitap olarak yayımlanmıştır[4]. Kırımlı, kitabının ilk sayfalarında Kırım Tatarları ve Nogaylar başlığı altında sıkça tartışılan bir konuyu ele almış ve tarihi arka plandan aktardığı bilgilerle kimleri Kırım Tatarı, kimleri Nogay kabul etmek gerektiğini açıklamaya çalışmıştır.
Bunların dışında, az olmakla birlikte, Türkiye’de yaşayan Nogayların göç ve iskan yılları, yeni coğrafyalarına ve bu coğrafyada yaşayanlarla yaşadıkları uyum sorunları, var olma mücadeleleri vb. konular üzerinde yapılmış çalışmalar da vardır[5]. Şu ana kadar dilleri hakkında kapsamlı dilbilimsel bir çalışma yapılmamış olmakla birlikte, bir ön olması dileği ile iki tezden söz etmekte yarar var. Bunlardan ilki Özlem Ateş tarafından hazırlanmış olan Paşadağı Bölgesi Nogay Ağzı adlı yüksek lisans tezi. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nce kabul edilmiş, ancak yayımlanmamış. Yayımlanmayan bir yüksek lisans tezi olan ikinci çalışma ise Dilek Çetin’e ait[6]. Ancak, bu tez ilki gibi bir dil çalışması değil aslında bir tarih araştırması. İçerdiği malzeme yönüyle dil çalışmalarına kaynaklık edebilecek olan tezin adı Nogaylar Üzerine (Doğankaya, Şeker, Akin Köyleri) Sözlü Tarih Çalışması ve Gazi Üniversitesinde hazırlanmış.
Bu makalede, Türkiye’de yaşayan Nogayların her geçen gün biraz daha yok olan dillerine ait belli başlı ses özelliklerine değinilmiştir. Anadolu’ya göçlerinin üzerinden geçen her yıl dilleri ile ilgili yavaş ancak derin kayıplara sebep olmuş ve günümüzde ancak köylerde yaşayan yaşlı kuşağın çok azının bildiği bir miras dil haline gelmiş. Türkiye’de konuşulan Nogayca artık orta ve genç kuşakta büyük ölçüde, çocuklarda ise tamamen yerini Türkiye Türkçesine bırakmış. Orta ve genç kuşağın bildiği ve konuşmaya çalıştığı Nogayca, aslında bir yönüyle Nogayca, bir yönüyle ise Türkiye Türkçesi. Karma bir ağız niteliğinde olan Türkiye Nogaycası’nın sürdürülebilirliği çok zor. Bu aşamada yapılması gereken ise mevcut durumu kayıt altına almak, belgelemek. Dil değiştirimine (language shift) bir örnek olması yönüyle de bu çalışmaların bir an önce sistemli ve planlı biçimde yapılması gerekiyor.
Makalenin sonunda yer alan Sözlükçe’de Türkiye Türkçesi’nden geçen sözcüklere özellikle yer verilmemeye çalışılmış, ancak, Nogayca’nın yapısına uygunlaştırılmış olanlara veya ses bilgisi çalışmasında örnek olarak kullanılanlara yer verilmiştir.
Ses Bilgisi Ünlüler
Genel Türkçe sekiz ünlü yanında şu ünlüler de sıkça kullanılmaktadır:
• /$/ “açık e”: kwlgen ‘gelen, gelmiş’, wrüw ‘iyi, güzel’, xveli ‘evveli’, illw ‘illa’, wziz ‘aziz’
• /e/ “kapalı e”: eki ‘iki’, epey ‘epey, epeyce’, netip ‘ne edip’, enni ‘enli’, belge ‘bele’, men ‘ben’
• /i/ “düz, dar, yarı kalın i”: Istanbulya ‘İstanbul’a’, siyir ‘sığır’
• /u/ “yuvarlak, dar, yarı kalın ü”: üyler ‘evler’, Türklestıq ‘Türkleştik’, üğrendiy ‘öğrendin’
• /o/ “yuvarlak, geniş, yarı kalın ö”: göz “göz”, görevlendiredi
“görevlendirir”, dört “dört”~ tort “ay.”
• /ı/ “kısa ı”: bir ‘bir’, bıröw ‘biri’, ıraxatsız ‘rahatsız’, Mandıra ‘Mandıra’, bıyerde ‘burada, bu yerde’
• /ü/ “kısa u”: ü ‘o’, arüw ‘iyi, güzel’, büramızya ‘buramıza’
• /e/ “yuvarlak e”: Türklestıq ‘Türkleştik’, özleri ‘kendileri’, tömendegilere ‘aşağıdakilere’
• /aa/ “uzun a”: Haymanaa ‘Haymana’ya’, bayaa ‘bayağı, epeyce’, Ibraam ‘İbrahim’, bolyaaq ‘olacak’, Aamet ‘Ahmet’, zaamet ‘zahmet’
• /ee/ “uzun e”: üğrenmee ‘öğrenmeye’, islemee ‘işlemeye (dantel vb.)’, semsee ‘şemsiye’
• /uu/“uzun a”: uulu ‘oğlu ’ ~ulu ‘ay. ’~ uğlu ‘ay.’
• /oo/ “uzun o”: soora ‘sonra’
• /öö/ “uzun ö”: eköö ‘ikisi’, bıröönüy ‘birinin’
Türkiye Nogaylarının dillerinde ünlü sistemi ile ilgili dikkat çeken diğer bazı hususlar da şöyledir: bızaw ‘buzağı’, bızıq ‘bozuk’, cawıs ‘çavuş’, ısyır ‘uçkur; kuşak”, indeme ‘ünleme, seslenme’, papis ‘ayakkabı’, sıpra ‘sofra’, sowıqlıq ‘soğukluk’, sapıt ‘çaput; bez’ sözcüklerinde düzleşme; söküs ‘çekiç’, sömüs ‘kepçe’, töbele- ‘tepelemek; dövmek’, tuwu(l) ‘değil’, towru ‘doğru’ sözcüklerinde yuvarlaklaşma; ıraxatsız ‘rahatsız’, elegen ‘leğen’, oraza ‘oruç’ sözcüklerinde öntüreme ve arba ‘araba’, zımsaq ‘yumuşak’, zoyar ‘yukarı’, ısger ‘içeri’, tısyar ‘dışarı’, tutas ‘hepsi’ sözcüklerinde ise ünlü yitimi gözlenmektedir.
Sözbaşı /b-/ ünsüzünün kullanımında birkaç farklı durum görülmektedir: ber- ‘vermek’, bar- ‘varmak’, bar ‘var’ sözcüklerinde yaygın olarak korunmakla birlikte, aynı sözcüklerin ver-, var- ve var~war biçimleri de kullanılmaktadır. bol- “olmak’ fiilinin ol- biçimi de özellikle ünsüzle sonlanan sözcüklerden sonra tercih edilmektedir: yürban oldüyüm “kurban olduğum”, qabıl olür “kabul olur”vb.
/b-/ ünsüzü ile ilgili dikkat çeken bir husus da pısır-‘pişirmek’, pıser ‘biçer’, pısak ‘bıçak’
polsowq ‘bolşevik’, pursaq ‘burçak’ vb. sözcükler de /p/ye ötümsüzleşmenin yanı sıra barmak ‘parmak’, bek ‘pek’ gibi sözcüklerin kullanılıyor olmasıdır. Birinci tekil kişi zamiri genellikle men, seyrek olarak da ben biçimindedir. Genel Türkçe /b-/~/m/ nöbetleşmesinin sıkça görüldüğü bu işaret zamirinin durum ekleri ile kullanımında daha çok /b- /li biçimler tercih edilmektedir: bünı ‘bunu’, bmıy ‘bunun’ gibi. Seyrek olarak ise mi’nda ‘burada’ kullanımından da söz etmek gerekir. moysaq ‘boncuk’, moyun ‘boyun’ sözcükleri ise m-li örneklerdendir.
Sözsonu /-b/ ünsüzü uy ‘ev’ (eb) ve süy- ‘sevmek’ (seb-) sözcüklerinde /-y/ ünsüzüne evrilmiştir.
Sözbaşı /k/ ünsüzü sıkça /g/ünsüzü ile nöbetleşmektedir: ketedi ‘gider ’, kellesini ‘kellesini’, kel ‘gel!’, kelediler ‘gelirler’, kıy ‘giy!’, kösediler ‘göçerler’, köyüy ‘köyün’, kördüyüzmî ‘gördünüz mü’, hoskeldın “hoşgeldin’, keysek ‘gelin’ sözcükleri ile birlikte gel ‘gel!’, geleydiler ‘gelirler’, gellesini ‘kellesini’, göyünü ‘köyünü’, gösediler ‘göçerler’, giyerimdi ‘giydiğimi’, geysekler ‘gelinler’ biçimleri de kullanılmaktadır. Söziçi /-k-/ ünsüzün iki ünlü arasında ötümlüleştiği örnekler de görülmektedir: egin ‘ekin’, segizde ‘sekizde’, toğuz ‘dokuz’, segsen ‘seksen’ vb.
Genel Türkçe /g/ ünsüzü hece sonunda birkaç farklı biçimde karşılanmaktadır. üğren- ‘öğrenmek’ fiilinde sızıcılaşmış, iy- ‘eğmek’, tiy- ‘değmek; dokunmak’, tüyüm ‘düğüm’ ile teg edatının ekleşmiş biçimi olan -day ekinde akıcılaşmıştır: bünday ‘böyle”, sülay ‘şöyle’ vb. /-egü/ ses öbeğinde ise iki farklı biçime evrilmiştir: kiyew (< küSegü) ‘güveyi’ sözcüğünde /-ew/ öbeğine, biröö ‘biri’, eköö ‘ikisi’ vb. sözcüklerde ise uzun ünlü ile karşılanmaktadır.
Sözbaşı /q/ ünsüzünün korunduğu sözcükler olduğu gibi /y/ ünsüzüne ötümlüleştiği biçimler de kullanılmaktadır: qara ‘kara, siyah’, qas ‘kaç’, qı’s ‘kış’, qisya ‘kısa’, qarayyı ‘karanlık’, qardas ‘kardeş’, qoy ‘koyun’; yıziylan ‘kızı ile’, yoyadı ‘koyar’, yizilaydiy ‘Kızılayın’, yardastiy ‘kardeşin’, yara ‘kara’, yolunda ‘kolunda, elinde’, yüsaq ‘kuşak’, yomunıstler ‘komunistler’ vb. Söziçi durumlarda özellikle iki ünlü arasında Ayyaranıy ‘Ankaranın’, tayip ‘takıp’, toyuz ‘dokuz’örneklerinde görüldüğü gibi ötümlüleşebilmektedir. Axdas ‘Aktaş köyü’, axsam ‘akşam’, bax- ‘bakmak; gözetmek (hayvan vb)’, yox ‘yok’, düwardaxı ‘duvardaki’, yasdıxdiy ‘yastığın’ vb. sözcüklerde ise gırtlaksıllaşmıştır. qirqiz ‘hırsız’, qoranta ‘horanta; aile’, qoraz ‘horoz’, mıq ‘mıh, çivi’ sözcüklerinde ise tersine paralel bir gelişme söz konusudur.
Sözsonu /y/ ünsüzü hece sonunda, tek heceli sözcüklerde sözsonunda veya çok heceli sözcüklerde iki ünlü arasında dudaksıllaşma sonucu /w/ olur: zaw ‘yağ’, saw ‘sağ’, baw ‘bağ’, awız ‘ ağız’, zawün: ‘yağış, yağmur’, suwıq ‘soğuk’, towru ‘doğru’. Birkaç sözcükte akıcılaşır: bayla- ‘bağlamak’, ziyna- ‘toplamak’ (siy- ‘sığmak’ , sıyır ‘sığır’. ayıl ‘ağıl’, zalyız ‘yalnız’ ve yamyır ‘yağmur’ sözcüklerinde korunurken zıla- (< yıyla-) ‘ağla-’ fiilinde ise tamamen düşmüştür. /ayu/ ses öbeği /aw/ öbeğine değişmiştir: bızaw ‘buzağı’.
/s/
Sözbaşı ve sözsonundaki /s/ ünsüzlerinin büyük bir kısmı birincil iken, bir kısmı da /s/ ünsüzünün değişmesi sonucunda görülen ikincil biçimlerdir: Sekerge ‘Şeker köyüne’, sındı ‘şimdi’, sise ‘şişe’, sülay ‘şöyle’; zaslıqta ‘gençlikte’, atmıs ‘altmış’, bes ‘beş’, tüse ‘düşe’ sözcüklerinde olduğu gibi. Ancak seylik “şeylik”, bes ‘beş’, sesme ‘çeşme’vb. birkaç sözcükte /s/ ünsüzünün korunduğu da görülmektedir.
/s/
Sözbaşı, söziçi ve sözsonu / s/ ünsüzü saytan ‘şeytan’, semsee ‘şemsiye’, simdi ‘şimdi’ gibi birkaç sözcük dışında ikincil olup /c/ ünsüzünün dönüşmesiyle oluşmuştur: sarsıdıy ‘çarşının’, sıqmıs ‘çıkmış’, salısamız ‘çalışıyoruz’, santa ‘çanta’, sapa ‘çapa’, sapıt ‘bez’, saqmak ‘çakmak’, saqır- ‘çağırmak’, sesme ‘çeşme’, soban ‘çoban’, suqur ‘çukur’, gös- ‘göçmek ’, qas “kaç ’, gös ‘göç ’, sas ‘saç ’, üs ‘üç ’, newsün “niçin”, üsin “için ”vb.
/t/ ünsüzü söz başında genellikle korunmuş ancak bazı sözcüklerde /d/ ünsüzüne ötümlüleşmiştir: taw ‘dağ’, tısyar ‘dışarı’, tidi ‘dedi’, tis ‘diş’, toquz ‘dokuz’, tüs- ‘düşmek; inmek’ yanı sıra didi “dedi”, diydi “dedi”, dep “diye”, dört “dört”, dawar ‘hayvan’ gibi.
/y/~/z/
Genel Türkçe sözbaşı /y-/ sesinin kullanımında kararsız bir tutum gözlenmektedir. Kararsızlık köy veya kuşaklar arasında değil, aynı kişinin konuşmasında bile sürmektedir. Mevcut derleme kayıtlarındaki söz varlığında /z/li sözcükler biraz daha fazla olmakla birlikte aynı sözcüğün her iki ünsüz ile kullanımı da dikkat çekmektedir: zemeğe ‘yemeğe’ zasaydılar ‘yaparlar’, zaz ‘yaz’, zerge ‘yere’, zayı ‘yeni’, zalyız ‘yalnız’, zoq ‘yok’, zaslıqta ‘gençlikte’, zipten ‘ipten’, zaqi’n ‘yakın’, zattı ‘yattı’, zeygeleri ‘yengeleri’, zoğarı ‘yukarı’, zawlıq ‘yağlık; başörtüsü’, zawadı ‘yağar’, zanındağı ‘yanındaki’, zımırtya ‘yumurta’ sözcüklerinin yanı sıra yasaydı ‘yapar’, yerlerine ‘yerlerine’, yalyiz ‘yalnız’, yoq ‘yok’, yasağan üsin ‘yaşadıkları için’, yaylanıp ‘yaylanıp’ biçimleri de kullanılmaktadır.
/q/~/ğ/~/y/
Genel Türkçe /q/ sesi söziçi ve sözsonunda genellikle korunmuş, ağnatayin “anlatayım” (< aylat-) fiilinde ğ’ye; süyek ‘süyek (< süyek) ‘kemik’ isminde ise y’ye dönüşmüştür.
Farklı dillerden kopyalanmış bir kısım sözcükte /f/, ünsüzü süreksizleşerek /p/ ünsüzüne dönüşmüştür: sipraa “sofraya”, tarapı “tarafı”, Yusup “Yusuf’, lap ‘söz, laf, mitpay ‘mutfak’, sipte ‘çifte; tüfek’ gibi. Bazı söyleyişlerde fli biçimlere de rastlanmaktadır: filan ‘filan’, efendi ‘efendi’ vb.
Türkiye Nogaylarının ünsüz sistemi ile ilgili dillerinde meydana gelmiş bazı özellikler de şöyledir: nasi ‘nasıl’, alinde ‘halinde’, atmis ‘altmış’ sözcüklerinde ünsüz yitimi; Aamet ‘Ahmet’, zaamet ‘zahmet’, insallaa ‘inşallah”’, maazır ‘muhacir’, Maamit ‘Mahmut’, allaa ‘Allah’ sözcüklerinde ise ünsüz yitimi sonucu ünlü uzaması oluşmuştur. zıp ‘ip’, zıpek ‘ipek’, züzüm ‘üzüm’, yeki ‘iki’ sözcüklerinde öntüreme; qassiq ‘kaşık’, sassiq ‘pis kokan’ sözcüklerinde ikizleşme; zamyür ‘yağmur’ sözcüğünde ise göçüşme (metatez) izlenmektedir.
Türkiye’de yaşayan Nogayların artık büyük çoğunluğu Türkçe konuşmakla birlikte, köylerde ve özellikle de yaşlı kuşaktan birinin var olduğu evlerde, ev içi iletişim dili olarak Nogayca konuşuluyor. Bundan başka son on yılda eğitimli Nogaylar arasında yavaş yavaş dillerine ve kültürlerine sahip çıkma ve yaşatma çabalarına paralel aralarında Nogayca konuşma veya konuşmaya çalışma eğiliminde oldukları da gözleniyor. Ancak, genç kuşağın konuşmaya çalıştığı Nogayca ile yaşlı kuşağın konuştuğu Nogayca arasında da bariz farklılıklar göze çarpıyor.
Bu fark bir tarafın doğal Nogayca ile diğer tarafın ise biraz da kitabi bilgilerle süslenmiş ve sonradan öğrendikleri Nogayca ile konuşmalarından kaynaklanıyor.
Bu makalede işaret edilen seslik özellikler doğal olarak Türkiye’de konuşulan Nogaycanın bütün ses bilgisi yapısını kapsamamaktadır. Türkiye Nogaycasının, Türkiye Türkçesinin gölgesinde korumaya çalıştığı ve günümüze kadar getirebildiği bütün dilbilgisi yapısını ortaya koyacak bir çalışma için vaktin geçmek üzere olduğunu kabul ederek bir an önce kolları sıvamak gerek. Zira dili, mümkün olduğunca kendi yapısına sadık kalarak kullanan yaşlı kuşak birer ikişer sahip oldukları bilgilerle aramızdan ayrılmaktalar.
Alpargu, M. (1996a). Dünden bugüne Kafkasya’da Nogaylar. Tarih Boyunca Balkanlardan Kafkaslara Türk Dünyası Semineri, İstanbul.
Alpargu, M. (1996b). XVI. Yüzyılın Ortasında Nogay Türkleri ve Ordaları. Emel 215, 28-43.
Alpargu, M. (2007). Nogaylar. İstanbul.
Ates, Özlem. (2004)., Paşadağı Bölgesi Nogay Ağzı, (Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü yayımlanmamıs yüksek lisans tezi), Konya.
Bayraktar, H. (2008). Kırım Savaşı Sonrası Adana Eyaleti’ne Yapılan Nogay Göç ve İskânları, Bilig, Bahar/45, s.45-72.
Csato, E. Â. & Karakoç, B. (1998). Noghay: Johanson, L. & Csato, E. Â. (yay.). The Turkic languages, London & New York, 333-343.
Çetin, Dilek.(2006). Nogaylar Üzerine (Doğankaya, Şeker, Akin Köyleri) Sözlü Tarih Çalışması, (Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü yayımlanmamıs yüksek lisans tezi), Konya.
Ergönenç, D. (2009). Nogay Türkçesi Grameri. Ses ve Şekil Bilgisi. Ankara.
Gündüz, Ahmet (2012). XIX. Yüzyılda Kırşehir’e Yerleştirilen Nogay Muhacirleri (1861-1863). Turkish Studies – International periodical for the languages, literature and history of Turkish or Turkic 7/1, 1217-1229.
Jankowski, H. (2000). “Crimean Tatars and Noghays in Turkey” Türk Dilleri Araştırmaları, 10, 113-131.
Karakoç, B. (2013). Az Konuşurlu Bir Türk Dili: Nogaylar ve Nogayca Üzerine, Tehlikedeki Diller Dergisi, Sayı: 2, 273-301.
Kırımlı, Hakan (2012). Türkiye’deki Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri. Ankara: Tarih Vakfı Yurt Yayınları.
Tavkul, U. (2003). Kafkasya’daki Nogay Tatarlarının Etno-politik Durumları Üzerine Sosyolojik Bir Analiz. Kırım Dergisi 11 (4144), 38-46.
Bizim günümüzde iste toy bolatan edi, tawuq soydürup, toy etip, sami’rda cabar edik yawnm bawırsaq eter edik, at cabar etediler, at cabar berediler nege zaslarya. Bır de tüyün tüyün dayıtır edik, toyuz dayıtır edik qaynana toyuz! qayınbike toyuzi’ ondan sogra nası aytayın toğuz taytadan edik ondan sınlaytan ediler men bilmeyuq men u sındı da sınlaytan ediler qına salatan ediler qma toy etetıkanek.
…. zaslardı saqmp qawı toy etediler yawrım, qawı toy onnan gelip zaslar ilkog toy etip qawı toy etediler. Ertegmen zaslar zasqa baxsı’s atar ediler. Boxsa dayıtır ediler, qi’Syi’r, boxsa zastarya.
Ondan bet asar edik, bet askanda ilkog toy etip bawı’rsaq etip neceme berediler u bizim toyımız onday edi. Ondan sogra neyde qına toyunda sıpatay oynar edik, zemıs alır edik, seker alır edik, sıpbeytak oynar edik. Kim zense o qazansa o yazamr edi bırow zemisti. Onnan men nası aytayım, qı’na toy etip ondan sog sennik Siyartip yawrı’m aw$lki nedi süt yatımı’ etetanek biz harman yerlerde. Süt yatım eter edik, pılaw pisire edik bırbır üstün suwlar ele seleklep zuwrup zuwrup olay senniğimiz bar edi bizim sındı onlar zoq, sındı onlar zoq yawnm.
Süt yati’mM’ onnar neğe etetan ediler. Zamyı’r zoya zowsun alla bolluq bersin dep süt yatimi’ni’ onda da zamyır zowar edi. Neter edik qi’direllezde Zi’mi’rtyalardi yaynatıp boyap boyap biz neğe sı’yar edik, tawlarya. Tawlarya sı’yar edik pılaw pisire edik, yemeg eter edik, okır edik zürür edik oynar edik, küler edi zastar yi’zdar oynar ediler. Soğna yoza yoza nelermen ögüz arabalarıman harman yerlerge ne yuratan ediler serkense yuratan ediler bîr zas bîr serkense tebetan ediler, qowızıla oynar ediler qobızımız bar edi bizim depben dep salıp oynar ediler, kowızman oynar ediler, zastar yi’zlar. Aw$l olay qarsıp toy bolatan edi. Olay iste bawırsak eter edik men bawırsaq sozar edim. Men tutyalardan üğreniw edim men de. Eken eken bawırsaq etip ertegmen bayraq qaldırmaa bawi’rsaqman say bermee onnan sog ^lkög toy yata ükög siğir soyup mal soyup ükög qazanlarman as asıp yemek beretan ediler geysek tüskennen sog. İlkin geysek si’yara ediler bizim aadette sığıp üyden üyden buğon qana toy buğun erteg bet asarı bar erteg toy bar dep saqi’rar ediler (Elmas Yılmaz).
Sözlükçe | |
Aa aba: anne (ölmeden önce)ağnat-: anlatmakaq: beyazaqa(y): babaakel-: getirmekaket-: götüral-: almakal: hal, durumaldı: önalgasa-: acele etmekalila: şaşırma kelimesiallaa: allahall^z: İlyasana: anneanaw: ötekiagnat-: anlatmakarba: arabaarüw: iyi, güzelaryavül: Şeker köyünün aşağıtarafıas: yemekas-: yemek pişirmekas-: açmakasaana: aşhane; mutfakase!: işte!assı: acıast: altasıq-: acıkmakat: adata(y): dedeataman: hindiatmıs: altmışaw!: şaşırma kelimesiaw$li: önceawîr: ağırawız: ağızawîz: ağız (krş. awi’z: ağız)awul: avluawül: köyawıstır-: değiştirmekaxsam: akşamaxtoprak: anadoluayaq: tasayda-: sürmek (tarla vb.)aylan-: dolanmakaylan-: küsmek ay-nenni: ninni ayt-: söylemek aytıpbil-: söyleyebilmek ayye: anneanne; teyze ayyamay: çok ayıl: ağıl |
Bb
baatür: bahadır, yiğit
bax-: bakmak; gözetmek (hayvan vb)
baq-: bakmak
bala-saga: çoluk çocuk
ballar: çocuklar
baqa: kurbağa
bar: var
bar-: varmak
barmak: parmak
bas: baş
baskıl: kil (saç yıkamak için de kullanılan)
baszawlüq: başörtüsü
baw baw!: tüh tüh!
baw: bağ
bawa: baba
bawam: canım
bay: zengin; koca
bayaa: bayağı, epeyce
bayla-: bağlamak
baylawlı: bağlı
baytal: at
begen- beğenmek
bek: pek
beklet-: bekletmek
bel: bel
ben: ben
benim: benim
ber-: vermek
ber-: vermek
bergawül: şeker köyün yukarısı
berzımek: mercimek
bes: beş
bestemal: peştemal
bet: yüz, taraf
betzawlüq: havlu
bılan: ile
bıltır: geçen yıl
bınıg: bunun
bır: bir (krş. bir)
bıro: biri, her biri (krş. bırow)
bıroo: biri; her biri (krş. bırow)
bırow: biri (krş. bırow)
bıyaq: bura, bu taraf
bıyer: bura
bızaw: buzağı
bızıq: bozuk
bii: bir örümcek türü
biıday: buğday
bıke: kadın
bir: bir
bırow: biri
bıtıkıy: az
bitinikıy: azıcık,
bıyer: bura, bu yer
bizim: bizim
bol-: olmak
bol$: kuzen
borag: bora, boran
boraw: bora (krş. borag)
boray: bora (krş. borag)
botya: pilav
boyına: sürekli
boyle: böyle
boztoryay: serçe
buğa: buna
bul-: bulmak
bülay: böyle
bünday: böyle, bunun gibi
bünîg: bunun
büra: bura
büyer: bura, bu yer
bütün: bütün
buzday: buz gibi
Cc
zalan: yalan
zalag ayaq zalag zas: çırılçıplak
zalagbas: başı açık
zalpaq: yassı
zalyi’s: yalnız
zalyi’z: yalnız
zaman: kötü
zamawlüq: yama
zamîz: manda
zamyür yağmur
zan: yan
zanasası: civarı
zanıq: yanık
zagr yeni
zagı: yeni
zap-1: yapmak
zap-2: kapatmak, örtmek
zaqsi: güzel
zaqın: yakın
zara: yara
zarıq: ışık
zarlıq: rahatlık
zas: genç
zasa-: yapmak
zasil: yeşil
zaslıq: gençlik
zastîq: yastık zat-: yatmak
zaw-: yağmak
zawlüq: başörtüsü
zawlıq: yağlık; başörtüsü
zawün: yağış, yağmur
zay-: yaymak, sermek
zayma: yufka
zaz-: yazmak
zazıq: madımak
ze-: yemek
zel: yel
zem: yem
Zem^s: yemiş
zenaqam: yeğen
zegge: yenge
zegil: hafif
zer: yer
zet-: yetmek
zeter: yeter
zezdem: enişte
zığîl-: yıkılmak, düşmek
zibit-: ıslatmak
zfoftke: ıslanan
zigare: sigara
zîla-: ağlamak
zingan : çingene
Zip: ip
zipek: ipek
Zipten: ipten
ziyelek: ince elek
zoyar ( üy) : yukarı (ev)
zoğarî: yukarı
zoq et-: yok etmek
zoq: yok
zol: yol
zorqan : yorgan
zoyt-: kaybetmek
zoytul-: kaybolmak
zötkür-: öksürmek
zuluq: çürük
zullüq: hindi
zum-: yummak
zün: yün
zuqa: ince
zür-: yürümek zurt: yurt
zurun: koyun derisi (evleri sıvamak için)
zut-: yutmak
zuw- : yıkamak
zuwur-: koşmak
zuwurt: yoğurt
züzük: yüzük
züzüm: üzüm
züwen: yular
zıbıldavıq: terlik
zılan: yılan
zılawüq: sürekli ağlayan
zılqı: at sürüsü
zıllı: sıcak
zılqı: at
zılın-: ısınmak
zılıs-: kaçmak
zılıs-: yanaşmak
zı’mırtqa: yumurta (krş. zı’mırtya)
zı’mırtya: yumurta
zı’mısaq: yumuşak
zı’msaq: yumuşak (krş. ziımısaq)
zır: şarkı
zırt-: yırt-
zıyna-: toplamak
Ç
canta “çanta”,
CawiS: çavuş
ciftlik: çiftlik
D
dawar: hayvan
dede: dede
dep: diye
di-: demek
dibek: kahvenin dövüldüğü taştan oyma alet
digir-: dönmek
digirsiq: tekerlik
dinama: dinamo
diy-: demek
dort : dört
düwar: duvar
E
edi: idi
efendi: efendi
egin: ekin
eken: imiş
eki: iki
ekoo: ikisi eköö: ikisi
el: yabancı
el: el
elegen: leğen
ellaam: her halde
emmi: amca
endi: artık
ene : işte
enni: enli
eg: en (üstünlük)
epıy: epey, epeyce
erek: uzak
erene: büyük
erkek: erkek
erte: erken
erteg: yarın
erteggı: masal
erttemen: sabah
erüw: iyi, güzel (krş. arüw)
esik: kapı
esit-: duymak
eski: keçi
et-: etmek
eveli: evvel, önce
eziz: aziz
Ff
filan: filan
Gg
gâwur: gayrimüslim
gel-: gelmek
gelle: kelle
geysek: gelin
geysiq: – değin
giyer: giysi
görev: görev
görevlendir-: görevlendirmek
gös: göç
gös-: göçmek
göy köy
göz: göz
güleylan: ayçiçeği
günazi’n: dana
Q
Qadîr: kadar
Qara: kara
Qardas: kardeş
Qı’dır-: gezmek
Qız: kız
Qoza: koca, büyük
Qol: kol, el
Qomunist: komunist
Qoy-: koymak
Qumaş: kumaş
Qurq: kuluçka
Qüsaq: kuşak
Hh
hepsi: hepsi
herkes: herkes
Iı
îraxatsı’z: rahatsız
ısla-: tutmak
ıssı: sıcak
iSQir: uçkur; kemer
İi
ilas: ilaç
ilebez: ısrarcı
ügis: işleme halı
ilkög: ilk önce
ilte: illa
ig: en (üstünlük) (krş. eg)
indeme: seslenme me: işte
insallaa: inşallah
işde: işte
iSger: içeri
isle-: işlemek (dantel vb.)
isteka: bardak
iyya: evet
k
kel-: gelmek (krş. kel-)
kel-: gelmek
kelle: kelle
kene: yine
kes: geç
kes-: geçmek
kese: gece
ket-: gitmek
keysek: gelin
keysek: gelin
kiçik: küçük
kiçkiy: küçük; küçücük
kindik: göbek kordonu
kır: çamaşır
kır-: girmek
kirrik: sıpa
kıse: cep
kısı: adam
kıy-: giymek
kıyew: damat
kop: çok (krş. kop)
kobey- : çoğalmak
kok: mavi
koküs: hindi
kogül: gönül
kop: çok
kor-: görmek
kos:- göçmek
koy: köy
körkösne: kirpi
kös: göç
kübür: kül
kül-: gülmek
kültebe: çöplük
kümüs: gümüş
kün: gün
küpelek: kelebek
küy- : yanmak
q
qadıy: nasıl
qalaqay: yağlı ekmek
qalay: nasıl
qag: kağan
qangkı: Nogay dansı
qapan-: kapanmak
qapqas: kapak
qapsıq: çuval
qara: kara, siyah
qaragyı’: karanlık
qaraqasga: kara cahil
qardas: kardeş
qart: kart, yaşlı
qartaba: babaanne; teyze
qas: kaç
qasqır: kurt, canavar (yabani köpek)
qassıq: kaşık
qatesın: ne yapıyorsun?
qayda: nerde
qayde: nerede
qayerge: nereye
qaygır-: umursamamak
qayınbıke: baldız
qayızyaq: bebeklerin başında
oluşan yara
qaynana: kaynana
qaynata: kaynata
qayqana: kaygana; omlet
qayraq: keskin
qaysı’: hangi
qaysı’: makas
qaytar-: döndürmek
qayzamat: ne zaman
Qırim: Kırım
qırgıs: sıpatula
qırqız: hırsız
qırlend: kırlent
qırlı: güvensiz, şımarık
qırsla-: çalmak
qıs: kış
qı’sya: kısa
qisyayaqli: kız çocuğu
qîysayt-: eğriltmek qolarba: el arabası qoltaba: tava
qondur-: ateşe yemek koymak
qonyuz: karaböcek
qopüz: kopuz
qoq: hayvan dışkısı
qora: duvar
qoranta: aile
qoraz: horoz
qorgay: kurşun
qoy: koyun
qoyan: tavşan
qoyan ayaq: tavşan ayağı (hamuru yağlamak için kullanılan fırça.)
qumalaq: koyun dışkısı
quman~qumyan: ibrik
qumpur: patates
qurquldaq: ıvır zıvır
qursaq: karın
qurtga: yaşlı
quwala-: kovalamak
qüz: güz
L
lâ so so:küçümseme kelimesi
lap: söz, laf
laylaha: şaşırma kelimesi
laylon: naylon
Mm
maadem: madem
maazır: muhacir
maamıt: Mahmut
mağa: bana
mal: hayvan
Mandîra: Mandıra köyü
magnay: alın
magqa burun: yassı burun
maqdan-: övünmek
maspaq: terlik
may: yağ
medrese: medrese
men: ben
men: ben
menim: benim
mında: burada
mıq: çivi
mırıq: çamur
mısıq: kedi
mıt-: unutmak
mıtpay: mutfak
moysaq: boncuk
moyun: boyun
Nn
nası: nasıl
naw: şu
netip: ne edip
newsün: niçin
newü: şu
noğut: nohut
noqta: heybenin üstündeki süsleme
Öö (Oe-eO)
öbbek : ekmek
öbgele-: küsmek
oya: ona
oğa: ona
öğüz: öküz
ol-: olmak
öl-: ölmek
olay: öyle
ög: önce
on-: yaşamak
onday: öyle
ogar-: onarmak
onnar: onlar
onı: onu
oraza: oruç
orme: kazak
Osmannı: Osmanlı
otur-: oturmak
otüraq: sandalye
oz: kendiozgar-: uğurlamak
P
padisax: padişah
papis: ayakkabı
pendir: peynir
pılaw: pilav
pırın: fırın
pisir-: pişirmek
piser: biçer
piyala: ayna
polsowq: bolşevik
pursaq: burçak
purse: pire
pısak: bıçak
Ss
saban: saban; nadas
sabantoy: sabantoy; saban şenliği
saya: sana
sayın-: özlemek
sağa: sana
saqsır: pantolon
sal-: koymak
sagır: sağır
saray: saray
sarımay: tereyağ
sassıq: pis kokan
saw: sağ
saw-: sağmak
sawbet: sağ taraf
sawbol: sağol
savlaqam: kuzen
sawlem: kuzen
segiz: sekiz
segsen: seksen
seker: şeker
Seker: Şeker köyü
sene: sene
senek: dirgen
sıla-: badana yapmak
sındır-: kırmak
sınıq: kırık
sıpır-: süpürmek
sıpra: sofra
sıpırgıs: süpürge
sırga: küpe
sıt-: yumurta kırmak
sıy-:sığmak
sıyır: inek
sıyla-: ağırlamak
sıylı: iyi, saygıdeğer
sıypa-: sıvazlamak
sindi: şimdi
sıyır: sığır
siggen: cıvık
siggil: seçici, zor beğenen
sise: şişe
so: şu
soğra: sonra (krş. sogra)
soqur: kör
soqurzumran: köstebek
sog: son, sonra
sogra: sonra
soora: sonra (krş. sogra)
sowîqlıq: soğukluk
soy-: kesmek
soyat: soyad
soytaqam: kuzen
sülay: şöyle
suw: su
suwüq: soğuk
sümür-: içmek
süt: süt
süy-: sevmek
süyek: kemik
süyün-: sevinmek
süyrek-: sürüklemek
Şş (Sh-Hs)
sakülü: alkış
salıs-: çalışmak
samek: maymun
samur: çamur
santa: çanta
sapa: çapa
sapît: bez
saqmak: çakmak
saqır-: çağırmak
saramazan: ramazan
sardaq: çardak
sarsar: şelale
sarsı’: çarşı
sas: saç
sasal: şelale
satal: çatal
satır: çadır
say: çay
saydanlık: çaydanlık
sayna-: çiğnemek
saytanpapîr: motorsiklet
saytansamîldaq: örümcek ağı
selek: kova
semsee: şemsiye
sennik: şenlik
sesek: çiçek
sesekey: çiçek
sesme: çeşme
seylik: şeylik
sıba: elbise
sıbîn: sinek
sıbır-: akmak
sık-: çıkmak
sılk: zılk
sımîldıq: perde
sın: atışma
sıngîraq: zil
sıq- çıkmak
sırp-: çırpmak
sıt : çaput
Sikayat: şikayet
singene: çingene
simdi: şimdi
sinzi: şimdi
sipiy: civciv
SipSiy: biber
sipte: tüfek
sirkin: çirkin
sitlevük: çekirdek
soban: çoban
sökelek: çökelek
sökür: diken
söküs: çekiş
somun-: banyo etmek
sömüs: kepçe
sontay: kese
soqa: baba
sorap: çorap
soraq: çorak toprak
sorsu-: zıplamak
sosqa: domuz
sos-: coşmak
sot: çekiç; keser
sugul: hızlı
sul: çul
suqur: çukur
Tt
tabıs-: buluşmak
tağa: daha
talaz: rüzgar
taman: -e kadar; şimdi
tana: dana
tangasıq: sabaha kadar
tangaytın: sabahtan beri
tanyaqsi: günaydın
tap-: bulmak
tarap: taraf
tart-: çekmek
tas: taş
tasla-: bırakmak; atmak
tasmı’yü’n: sert ? tastayın
tastar: tülbent
tası- : taşımak taw: dağ
tawqunus: küskün
tawsul-: bitmek
tayaq: değnek
tegersik: tekerlek
telek: tüy
tentene: dantel
tepseq: tabak
terek: ağaç
tereze: pencere
tımalaq: yuvarlak
ti-: demek
tigis: dikiş
tile-: dilemek
tilek: dilek
tırnavus: tırmık
tıs: diş
tiy-: değmek, dokunmak
tiyrevüs: çatal iğne
tobe: tepe
tobele-: dövmek
toğuz: dokuz
tomen(üy): aşağı (ev)
tomen: aşağı
tomendegi: aşağıdaki
ton-: donmak
toqaqlaq: kel
toqda-: durmak
toquz: dokuz
topla-: toplamak
toplü: toplu
tort: dört
tosbaqa: kaplumbağa
tosek: yatak
tostaqay: tasın küçüğü
towru: doğru
toy-: doymak
toy: düğün
töbele-: tepelemek; dövmek
tuğ-: doğmak
tükkan: dükkan
tumala-: yuvarlanmak
tumalaq: yuvarlak
tünevün: dün
tur-: durmak
turum: durum
tüs-: düşmek; inmek
tüsür-: düşürmek
tutas: hepsi
tuwar: arabaya at koşumu
tuwra-: doğramak
tuwu(l): değil
tüyüm: düğüm
tüyme: düğme
tımawüsî: kıskanç
tırzık: zayıf
ti’syar: dışarı
Uu
uzuz: ucuz
uyraş-: uğraşmak
uyul: oğul
ul: oğul
ülay: öyle
ünîg: onun
ünı: onu
uul: oğlu
üyaq: ora, o taraf
üyer: ora, o yer
uyqala- : ovmak
üyqla-: uyumak
uyüq: patik
Üü (Ui-İu)
üğren-: öğrenmek
üken: büyük; yüksek
üstün: üstünü
üs: üç
üsin: için
üt-: geçmek
üy: ev (krş. üy)
üy: ev
üyle: öğle
üylen-: evlenmek
üytöbe: evin çatısı
üytüp: öyle
ünde-: seslenmek
V-W
vali: vali
waqît: vakit
var: var
war: var
Yy
yaxın: yakın
yalgız: yalnız
yasa-: yapmak
yasa-: yaşamak
yasdîx: yastık
yawrü: yavru; sevgi sözü (yavrum vb.)
yaylan-: yaylanmak
yeki: iki
yer: yer
yıl: yıl
yoq: yok
yox: yok (krş. yoq)
yüz: 100
z
zaamet : zahmet
zaman: zaman
zınr sini ???
zı’yün: zeytin
pdf için
http://dergipark.ulakbim.gov.tr/asbed/article/view/5000072066/5000066266
\ P. Alford (1989). Ethnic Groups in the Republic of TurkeyAndrews, Wiesbaden. (Türkçesi için bkz. P. Alford Andrews, Türkiye’de Etnik Gruplar ( Çev. Mustafa Küpüşoğlu), ANT/ Tümzamanlar Yayıncılık, İstanbul, Aralık 1992.)
[3] Jankowski, H. (2000). “Crimean Tatars and Noghays in Turkey” Türk Dilleri Araştırmaları, 10, 113-131.
[4] Kırımlı, Hakan (2012). Türkiye’deki Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri. Ankara: Tarih Vakfı Yurt Yayınları.
[5] Alpargu 1996b; Bayraktar 2008; Gündüz 2012 gibi.
[6] Bu makalede kullanılan Nogayca malzeme Dilek Çetin’in derleme kayıtlarının tarafımca deşifre edilmesi ile elde edilmiştir.