Nogayların Hanlık Veya Ulus Olma Sorunsalı
Problem of Being a Khanate or a Nation of NoghaisDerya DERİN PAŞAOGLU

Giriş
Cuçi Ulusu’nun oluşumu Cengiz oğullan arasındaki toprak taksimatıyla Deşt-i Kıpçak coğrafyasının (1) yurt olarak taksimi ve bu topraklar üzerinde yaşayan kabilelerin paylaşılması esasına dayanmıştır. Nitekim Altın Orda’nın sükûtu ve mirasçılarının ortaya çıkışında Cuçi neslinden şehzadelerin mücadelesinin ardındaki güç, söz konusu kabileler olmuşlardır. Kabile aristokrasisi olarak ifade edilen bu yönetim unsuru; Altın Orda sonrası Deşt-i Kıpçak coğrafyasındaki siyasi teşkilatlanmada söz sahibi olan, askeri ve ekonomik gücünü kendine tâbi boy ve kabilelerden alan Karaçi beyleridir.(2)
Bu karaçi beyleri ve mirzaları, han soyundan şehzadelerin tahta çıkışlarını destekleyerek bir yandan hanlığın parçalanma sürecini hızlandırmışlar, öte yandan yönetimde söz sahibi oldukça kontrollerindeki gücü arttırmışlardır.
Bu konuda iki isim ön plana çıkmaktadır. Toktamış Han’ın emir-i kebiri olan Emir Rektemür ve Toktamış Han’ın hanlık mücadelesini kaybetmesinde etkin olan Emir Edigü.
Nitekim Emir Rektemür ve oğlu Tekene ve bu nesilden gelen Eminek Mirza, Kırım Hanlığı’nın kuruluşunda ve yönetiminde söz sahibi olan Şirin kabilesinin beyleridirler.
Emir Edigü ise Nogay Ulusu’nun oluşumunda hâkim güç olan Mangıtların lideridir.
Emir Edigü’den Musa Mirza’ya kadar, Altın Orda’nın sol kol uruğlarında ve Özbek Hanlığı’nda kukla hanların yanında beylik makamında olan mirzalar, Musa Mirza’nın son döneminden itibaren müstakil hale gelmişlerdir.3
Edigü oğullarını, Şirin Mirzalar ve diğer Karaçi beylerinden ayıran en önemli husus, Şirin Mirzaları ve Karaçi beyleri han soyundan (Çengîz neslinden) gelen şehzadelerin han olmasıyla onların yanında yönetimde etkin rol alırken, Emir Edigü neslinden gelenler Musa Miza’dan itibaren Nogay Ulusu’nun başında müstakil olmuşlardır.
Nitekim Hudyakov’da Kazan Tarihi adlı eserinde söz konusu farklılığa işaret etmiştir. 1495 senesi han soyunun kesilmesi meselesini izah ederken; “…O zamanın örf ve âdeti mucibince taht veliahtsız kaldığı vakitlerde akraba Tatar Hanları’nın evlatlarından birisi han olarak davet edilirdi. O zamanlar Kırım, Sibir ve Astrahan hanlıkları müstakildir. Han namzetliği için iki şerâit mevcuttur. İlki Cengiz evladından olmak, diğeri Müslüman dininde olmaktır. İlk şartı yerine getirmedikleri için Edigey Mirza evladından (Cengiz evladından değil) gelen Nogay emirleri Kazan tahtına han olarak çağrılmamışlardır. … Sadece Ali Ekrem, istiklal muharebesi günlerinde olağanüstü şartlar gereği Ötemiş ve annesi Süyümbike ’ye akrabalığına istinaden tahta çıkarılmıştır. Taht ve tac Cengiz evladının hakkıdır… Bütün Tatar devletlerinde aynı usul takip edilmiştir, Nogay emirlikleri bundan müstesnadır, çünkü oraya Edigey Mirza evladı yerleşmiştir”[4] ifadelerini kullanarak Nogaylarda han soyundan olma zorunluluğunun olmadığı istisnai yönetime işaret etmiştir.
Bu istisnai yönetime dayanarak, Altın Orda bakayası siyasi oluşumların isimlerinde Kırım Hanlığı, Kazan Hanlığı gibi hanlık ifadesi kullanılırken Nogaylar için bu ifadenin kullanılmayıp, Nogay Ulusu, Nogay Ordası ifadelerinin kullanılması daha doğru olacaktır.
Nogay Ulusu ve Kabileleri
Nogay Ulusu’nun ortaya çıkışının izahında üzerinde durulması gereken üç temel husus vardır:
-Nogay Ulusunun uruğları hususu,
-Nogay adının menşei hususu ve
-Nogay Ulusu’nun Emir Edigü liderliğinde ortaya çıkışı ve Edigü oğullarının Nogay Ulusu’ndaki yeri hususudur.
Söz konusu meseleler, Emir Edigü’nün Altın Orda tahtında söz sahibi olduğu 14. Yüzyıldan günümüze kadar uzanan oldukça geniş bir tarihi süreci kapsamaktadır.
Ayıca İdil’in doğusunda Yayık ve Emba Nehirleri’nin çevresinden başlayarak batıya doğru kayan Kafkaslar’ı ve Kuban Nehri boyunu, Azak Denizi çevresini ve Kırım’ı, Özü, Turla ve Tuna Nehirleri arası olmak üzere Karadeniz’in kuzeyinden Osmanlı topraklarına ve günümüz Türkiye’sine kadar uzanan coğrafi hareketin de takibini gerektiren bir meseledir.
Öte yandan zaman ve coğrafya genişliğinin yanı sıra Nogay Ulusu’nun göçebe hareketliliği ve bu kültüre bağlı yerli kaynakların yetersizliği Nogaylar üzerine yapılan çalışmaları oldukça zorlaştırmıştır.
Nogaylar üzerine en kapsamlı çalışmaları yapan Trepavlov(5) ve Keraytov(6), eserlerinde söz konu meseleleri, özellikle Rus kaynaklara, elçi raporlarına ve ikili ilişkilerin belgelerine dayanarak izah eden, aydınlatıcı ve oldukça hacimli bilgiler sunmuşlardır.
Ancak Kırım’ın Rus hâkimiyetine girmesiyle ve ardından Rusya’nın Kafkaslarda ilerlemesine paralel olarak Nogayların Kırım ve Osmanlı Devleti topraklarına sığınmaları hız kazanmıştır. Dolayısıyla bu dönemden sonra gerek Kırım yerli kaynaklarında gerekse Osmanlı arşiv kayıtlarında Nogaylar ve kabile isimleri hakkında çok daha fazla bilgi yer almaya başlamıştır.
Özellikle 1859-62 yılları ve sonrası görülen büyük göç dönemini yaşan çocuk yaştaki Nogayların torunları olan günümüz Nogaylarının mensubu oldukları kabilelerinin Nogay Ulusu’daki yerlerinin tespit edilebilmesi için söz konusu verilerin birleştirilmesi gerekliliği ihtiyaç olmuştur. Kırım yerli kaynaklardan, Osmanlı Arşiv kayıtlarından ve Türkiye’de yapılan saha araştırmalarından elde edilen verilerin bu alanda yapılan çalışmalardaki yerlerinin tespiti, üzerinde durulması gereken bir diğer husustur.
Nogay Ulusunun Uruğları Hususu
Nogay Ulusu’nun ortaya çıktığı coğrafya, XV. Yüzyılda İdil Nehri’nin doğusunda, Saraycık(7) şehri merkez olmak üzere Yayık ve Cim (Emba) nehirleri sahası olup Sirderya’ya kadar uzanmaktadır. Bu yüzyılda bölgede göç eden uruğlar daha öncede ifade edildiği üzere Altın Orda Hanlığı’nın sol kol uruğlarıdır ve Şirin, Arın, Kıpçak, Argun, Alçın, Katay ve Mangıt olmak üzere Yedisan adıyla bilinmektedir.(8) Yetmiş bin kazgan anlamına gelen Yedisan(9) uruğlarından Şirinler(10) başta olmak üzere ilk dördü Kırım tarafına göçmüşlerdir, kalanlar ise Nogay-Mangıt adı ile anılmışlardır.(11)
Keraytov, Nogay Ulusu’nun içinde yer alan boyların otuz ikisinin ismini vermiş ve Kıpçak, Kanglı, Uysun, Nayman, Kereyit, Kongrat, Mangıt, Katagan, As, Kıtay, Bayis, Baydar, Bayata, Bayteke, Kobek, Tama, Keneges, Matakay, Bodrak, Majar, Şijuvıt, Nukus, Ming, Uygur, Abaz, Bulgar, Kırgız, Türkmen, Sirak, Kobanşı, Durmen, Merkit olarak listelemiştir.(12)
Trepavlov bu listeyi yetmişe çıkarmıştır.(13) Ancak bu boylar sadece Nogay ulusunun içinde değillerdir. Boyların birçoğu yine birlikte Kazan, Özbek, Karakalpak, Kırgız, Başkır, Türkmen, Yakut, Tatar, Kırım Tatarı, Hakas, Altay uluslarının oluşumunda da etkin rol oynamışlardır.(14) Nitekim bu boyların bazıları; Kıpçak, Hıtay, Burlak, Kondra meyk, Kilçi, Nayman, Ağran-Çapçak-Tuma ve Haydaroğlu Türkmenleri, Kara Kıpçak, Mangıt, Altıayakoğlu, Kızılbayoğlu, Aksüyün, Nartaylak, Kanglı olmak üzere 18. yüzyılda Kırım Hanlığı himayesindeki Edigü neslinden gelen mirzaların nökerleri olarak karşımıza çıkmaktadırlar.(15) Nogayların doğu kaynaklarında Mangıt olarak bilinmeleri(16) Emir Edigü’nün Mangıt lideri Kutlu Kıya Beg’in oğlu olması hasebiyle Nogay Ulusu’nda hâkim ulusun Mangıtlar olmasındandır.
Mangıtlar,
Deşt-i Kıpçak’ta Türk boylarıyla karışıp İslamlaşan bir Moğol kabilesidir.
Moğolların efsanevi ataları olan Alan-koa’nın evlatlarından Nirunlara (ışığın oğlu-pak nesile(17) bağlanan Mangıtlar’ın ataları Alan- koa’nın yedinci göbekten torunu Tumine’nin dokuz oğlundan en büyüğü Caksu’nun; Nuyaktin, Urut ve Mangkut adlı üç oğlunun kendi isimleriyle birer uruğ teşkil etmeleriyle ortaya çıkmıştır.(18)
Tayciutlarla yaşayan Mangıtlar’dan Huyıldar Seçen’in takipçileri Cengiz Han’a katılırken,(19) kalanların büyük bir kısmı Cengiz Han’ın Tayciutları yenmesinden sonra öldürülmüştür.
Cengiz oğullarının uluslarının tamamında bir miktar Mangıt var ise de ağırlıklı olarak Cuçi ulusu içerisinde yer almışlardır.
Altın Orda Hanlığı’nda İdil Nehri’nin iki tarafında, Aral Gölü’nden Sibir’e kadar olan bölgede yaşamışlardır.
Emir Edigü’den sonra torunu Vakkas döneminde Ebu’l-hayr Han’ın saltanatında önemli rol oynamışlar, Vakkas oğlu Musa döneminde Şeybani Han’ı desteklemişlerdir.
1620’de Kalmuklar tarafından sürülünceye kadar Mangıtlar’dan önemli bir kitle İdil ve Emba Nehirleri arasında kalmışlar ve Kalmuk sürgünüyle bunların büyük bir kısmı Kuzey Kafkasya’ya göçmüş ve burada sadece Nogay olarak anılmışlardır.
Kalanlar ise Hive, Harezm bölgesine giderek buradaki siyasi mücadelede etkin rol oynamışlarıdır.(20)
Mangıtların askeri yönleri,
Moğolların Gizli Tarihi ’nde Camuka’nın ifadeleriyle izah edilir;
Temücin’in yanında Uru ’ut ve Manghut kabileleri vardır.
Muharebeden anlarlar.
Çekildikleri zaman bile muharebe safları bozulmaz.
Tekrar geldikleri zaman bile intizamları bozulmaz.
Küçüklüklerinden başlayarak kılıç ve mızrağa bu halk alışkındır.
Onların kara ve ala tuğları var.
Bu halktan sakınmak lazımdır.
öz konusu muharebede Cengiz Han’ın ordusunun ön saflarını Uru’ut ve Manghut’lar oluşturmuştur.(21)
Mangıt Nogay ilişkisinde üzerinde durulması gereken bir husus da Mangıt emirlerinin Mangıt soyundan geldiği yanılsamasına düşülmesidir.(22)
Deşt-i Kıpçak coğrafyasındaki bozkır aristokrasisini tesis eden karaçi beylerinin kimliği ve statüleri doğru tespit edildiğinde bu yanılsama ortadan kalkacaktır. Nitekim Hudyakov; Velyaminov-Zernov’un, 1495 yılına ait bir mektuba dayanarak, Mangıt emirleri ile Mangıt soyunu bir saymasını eleştirmiş, Onun düştüğü bu yanılsamayı vurgulayarak, Mangıt soyundan gelenlerin karaçi olduğunu düşünmek doğru değildir, Mangıt emirleri umumen Nogay emirleridir,(23) ifadeleriyle söz konusu ayrıma işaret etmiştir. Zira avamı teşkil eden asil olmayan kimseler; arat ya da karaçular olup imtiyazsız sınıftır ve efendileri vardır.(24) Karaçi Beyleri ise karaçilerin yönetimini elinde tutan böylece kontrollerindeki askeri ve ekonomik güçle yönetimde söz sahibi olan bozkır aristokrasisinin beyleridir.(25) Emir Edigü’nün nesep olarak Hz. Ebubekir neslinden gelmesi de söz konusu yanılsamayı bertaraf etmektedir.(26)
Edigüoğulları, Nogay Ulusu’nun yönetimini elinde tutmalarının yanı sıra Kazan Hanlığı’nın yönetiminde dahî yer almışlardır. Hatta Kırım Hanlığı’nın yönetimini elinde tutan Şirinlerin yerine geçerek Canıbek Giray Han döneminde, Kırım yönetiminde ilk sıraya yükseldikleri ve bu dönemde Şirinlere dahî beylik yaptıkları görülmüştür. Bütün bunlar gösteriyor ki; Edigüoğulları bir yandan Nogay Ulusu’nun başında hâkim güç iken öte yandan Altın Orda bakayası uluslardaki yönetim unsuru olan karaçiler arasında -bozkır aristokrasisindeki- yerlerini de muhafaza etmişlerdir.
Nogay Adının Menşei Hususu
Nogay Ulusu’nun tarihi hakkında bugün aydınlatılamamış bir konudur
Nogay adının menşei. Bu meseledeki en net ifade Bartold’un Nogay adının etnik bir ad olarak kullanılmasına ilk defa Rus kaynaklarda rastlanmaktadır. Doğu kaynaklarında daha çok Mangıt olarak adlandırılmışlardır(21) şeklindeki izahıdır.
Nogay Ulusu üzerine çalışmalar yapan bilim insanları söz konusu meseleyi aydınlatmak adına farklı görüşler ortaya koymuşlardır; Nogay adı Emir Nogay’dan veya Kara Nogay Han’dan gelmektedir.
Nogayların menşeini Kara Nogay Han’a bağlayan görüşün sahibi Zeki Velidi Togan’dır. Togan; gerek coğrafi farklılık gerekse zaman farklılığı konusunun izahında yaşanan sorunları öne sürerek ismin menşeinin Emir Nogay olamayacağı görüşündedir.
Emir Nogay’ın merkezinin İsakçı Kasabası olması, etkin olduğu coğrafyanın Kırım’ın batısında kalması ve Nogay Ulusu’nun ortaya çıkışının İdil’in doğusunda ve Emir Nogay’dan yaklaşık bir yüzyıl sonra olması hasebiyle ismin menşeinin Emir Nogay’a bağlanmasına karşı çıkar.
Altın Orda Hanlığı’nın son dönemlerinde yaşanan taht kavgalarında İdil’in doğusundaki sol kol uruğlarını toplayarak tahta çıkan ve yaklaşık üç yıl tahtta kalan Kara Nogay Han’ın hem coğrafi hem de tarihi olarak sol kol uruğlarına hâkimiyetini delil göstererek Nogay Ulusu’nun menşeini Kara Nogay Han’a bağlamaktadır.(28)
Emir Nogay ise Cuçi oğlu Bo’al (Mogul) neslinden olup Berke Han döneminde Terek Savaşı’nda (H.653-M.1225-26) tarih sahnesinde görünen bir tümen beyidir. Baybars’a yazılan mektubunda İslâmiyet’e geçişi ile ilgili verdiği bilgiye göre 1270-71’de Müslüman olmuştur.(29) Berke Han’dan sonra Mengü-Timür (1266-1282), Tuda-Mengü (1282-1287), Tula-Buka (12871291) ve Tokta (Toktağa) (1291-1319) dönemlerinde (30) tahtın belirleyicisi olma noktasına kadar yükselen Emir Nogay, Tuna Nehri’nden Don Nehri’ne kadar olan coğrafyada etkinliğini artırarak han gibi davranmış ve komşu ülkelerde han olarak telakki edilmiştir. Zira Rus yıllıklarında Çar olarak
tanımlanmıştır. (27)
Ancak bu konunun izahında ilk adım her ne kadar Emir Nogay, Kara Nogay Han ve Emir Edigü’nün Mangıtlarla olan ilişkisini doğru bir şekilde ortaya koyabilen kaynakların varlığına bağlı gibi görünse de meselenin başlangıç noktası Mangıtların Nogay ulusundaki yerinin tespiti meselesidir. Daha önce de ifade edildiği üzere bir Moğol kabilesi olan Mangıtlar hâkimiyet altına alındıktan sonra Cengîz oğullarının hepsine dağıtılmışsa da en çok Cuçi Ulusu’nun içinde bulunmuşlardır.
Bu tanımlamalardan sonra tekrar başa dönüp Bartold’un ifadesini hatırlayıp, Kırımî’nin ifadesiyle örtüştürmeliyiz. Bartold; Nogay adına etnik bir ad olarak ilk defa Rus kaynaklarda rastlandığı ve Doğu kaynaklarında Mangıt olarak adlandırıldıklarını ifade etmişti. Kırımî bu coğrafyadaki ad verme geleneğine işaret ederek; Altın Orda coğrafyasının İslâmlaşmasının Özbek Han zamanında tamamlanmasına atıfla Müslüman Tatarlara Özbek Halkı denmesi bundandır, şeklinde bu geleneği izah etmiştir.
Altın Orda Hanlığı’nın varlığında Özbek halkı olarak tanımlananlar, hanlığın sükûtunda ise bozkır aristokrasisindeki yükselen gücün başındaki liderlerin isimleriyle adlandırılmışlardır.
Zira Kırımî, hanlığın sükûtu dönemi Edigüoğullarını Mansuriler-Mansuroğulları olarak ifade etmiştir.
Yine Hive-Harezm bölgesinde erken dönemde Özbekler olarak geç dönemde etkin rol oynadıkları hanlığın adıyla anılanlar Türk-İslâm kimliği kazanmış Mangıtlardan başkası değildir.
Zira onlar (Müslüman Mangıt-Moğollar) için Nogay adını ilk kullananların Ruslar olması, bozkır aristokrasisinin işleyişiyle izah edilebilir.
Şöyle ki Batu Han döneminde Moğol hâkimiyetine giren Karadeniz’in kuzeyindeki topraklar üzerinde yaşayan Ruslar, ardından gelen Berke Han döneminden sonra 40 yıl boyunca askeri ve siyasi muhatap olarak Emir Nogay’ı karşılarında bulmuşlardır.
Emir Nogay’a tabi halk ve asker olarak tanımladıkları bu Müslüman Mangıt-Moğollar’ın Emir Nogay’dan sonraki yaklaşık yüz yıllık suskunluğu söz konusu halkın yok olması değildir. Zira aynı halk aynı yerde hala var ancak gücünü kaybeden ve siyasi-askeri sahneden uzaklaştırılan Emir Nogay oğullarının hâkimiyeti altında değil, güçlenen han soyunun ve onun ardındaki destekleyici kabile(lerin) kontrolü ve ismi altındadırlar.
Bu nedenle Emir Nogay sonrası kaynaklara Altın Orda Hanlığı’nın ismiyle yansımış olmaları muhtemeldir. Nitekim hanlığın sükûtunda Emir Edigü ile güçlenen ve Ruslar ile askeri ve siyasi mücadeledeki Müslüman Mangıt-Moğolların han soyunun suskunluğu nispetinde Ruslar tarafından yine Nogay olarak tanımlanmış olması olağandır.
Batu Han (Sayın Han) neslinin inkırazından sonraki taht kavgaları sürecinde Cuçi ulusunun İdil’in doğusu ve batısı olmak üzere ayrıştıkları ve Yedisan halkının 4 boyunun İdil’in batısına geçerek Kırım’a yerleşip Kırım Hanlığı’nın oluşumunda rol aldıkları bilinmektedir.
İdil’in doğusunda kalan Yedisan uruğlarından Mangıtlar, coğrafyadaki siyasi ve askeri hareketlerde ön plana çıkmışlardır.
Zira bu süreçte Toktamış Han’ın ve devrin güçlü emiri Rektemür’ün hayatını kaybetmesi, bölgede Emir Edigü’nün yükselişine fırsat sunmuştur.
Hanlık makamını keyfince dolduran Emir Edigü Mangıtların emiri Kutlu Kıya Bey’in oğludur.
Altın Orda Hanlığı’ndaki bozkır aristokrasisinin işleyişinde bir kabile lideri askeri ve siyasi gücünü hâkimiyetini elinde tuttuğu kabileden alırken, yönetimde söz sahibi olarak söz konusu kabilenin devlet içerisindeki gerek ekonomik, gerekse askeri ve siyasi gücünü de yükseltmektedir. Emir Edigü nezdinde Altın Orda Hanlığı’nın sükûtunda İdil’in doğusunda yönetimde yükselişe geçen unsur Mangıtlar olmuşlardır.
Mangıtlar Moğolların Gizli Tarihinde savaşçı tabiatlarıyla ön plana çıkarken, benzer şekilde Karadeniz’in kuzeyinde yaşanan güç dengelerindeki değişmelerde de Nogaylar askeri güçlerinden ötürü her kesimin kendisine taraf olmaya çalıştığı unsur olarak karşımıza çıkmıştır.
Bu konuda yapığımız bir diğer tespit ise Nogayların Emir Edigü nezdinde teşkilatlanmaları konusunda oldukça ayrıntılı ve hacimli bilgilerin derli toplu bulunabildiği tek eser olan Umdetü’l-Ahbâr’daki Nogay ve kelb kelimelerinin kullanımı ile ilgilidir. Eserde Cengîz, Cengîzoğulları ulusları ve Kırım Hanlığı hakkında verilen bilgiler arasında kelb kelimesine sadece iki kez rastlanmıştır.(28)
Her ikisinin de Emir Edigü’nün tanımlanmasında kullanılmış olması bir tesadüf değildir. Zira eserin geneli incelendiğinde müellifin bir âlim olarak etik kurallar konusundaki hassasiyeti açıkça görülecek niteliktedir. Öte yandan kelb tanımlaması, kağanın sadık adamı manasında ve Edigü’nün hiç vazgeçmeyen, mücadeleciliğinin tanımlanmasında kullanıldığı göz önünde bulundurulduğu takdirde lideri olduğu Mangıtların Cengiz’e olan sadakatleriyle, savaşçı ve mücadeleden vazgeçmeyen yönlerine atıf yapılmış olabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Nitekim Kırımî, Mansur Mirza’nın Gıyaseddin Han’ı İdil tahtına çıkarıp sol kol uruğlarına bey olmasını izah ederken bu kadar Uluğ Nogay Tatarının başına geçtiğini ifade etmiştir. Uluğ Nogay Tatarı tanımlamasında kast ettiği, İdil’in doğusunda kalan Mangıtların çoğunlukta olduğu Yedisan halkının geride kalanlarının oluşturduğu savaşçı halktır.
Nitekim bu tanımlamadaki halk Emir Edigü oğulları nezdinde gerek göçlerle yaşamaya başladıkları coğrafyaların isimlerini alarak, gerekse Edigü oğullarının mirzalığı liderliğinde daha küçük alt gruplara parçalanarak başlarındaki mirzaların isimleriyle anılmışlardır.
Kaynakça
Abdullah İbn Rıdvan, Tevârîh-i Deşt-i KıpçakAn Hıtta-i Kırım Veya Tevârîh-i Tatar Hânân-ı Kadîm Ve Ahvâl-i Deşt-i Kıpçak, Haz. M. Akif Erdoğru, Selçuk Uysal, İzmir 2012.
Abdülgaffar Kırımî, Umdetü ’l-Ahbâr, Haz. Derya Derin Paşaoğlu, Kazan 2014.
Akbıyık, Hayrunnisa, “Mangıtlar”, İA, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., C. 27, Ankara 2003, S. 570-571.
Alpargu, Mehmet, Nogaylar, İstanbul 2007.
Barthold, Wilhelm, Türk-Moğol Ulusları Tarihi, çev. Hasan Eren, TTK Yay., Ankara 2006.
Derin Paşaoğlu, Derya “Altın Orda ve Kırım Sahasında Bozkır Aristokrasisinin Güçlü Temsilcileri: Emir Rektemür ve Şirin Mirzalar”, Ankara Üniversitesi DTCF Tarih Araştırmaları Dergisi (TAD), c.33, S.56, Ankara 2014, s.147-190.
Ebu’l-Gazi Bahadır Han, Türk’ün Soy Ağacı, çev, Doktor Rıza Nur, İstanbul 2010.
Forbez Manz, Beatrice, “The Clans Of The Crimean Khanate 1466-1532, Harvard Ukrainian Studies, Vol.2, No:3, September 1978, s. 282-309.
Golden Peter B., Türk Halkları Tarihine Giriş, Çev. Osman Karatay, Karam Yay., Ankara 2002.
Grousset Rene, Bozkır İmparatorluğu, Çev. Reşat Uzmen, İstanbul 1999.
Gündoğdu Abdullah, Hive Hanlığı, Ankara 1995.
Hudyakov Mihail, Kazan Hanlığı Tarihi, çev. Ayaz İshakî, Haz. İlyas Kamalov, TTK Yay., Ankara 2009.
İbn Battûta, İbn Batûta Seyahatnâmesi, c. I., çev. Sait Aykut, YKY Yay., İstanbul
2010.
Kafalı, Mustafa, “Cuci Ulusu’ndaki İl ve Kabilelerin Siyasi Rolleri ve Ehemmiyetleri”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Enstitüsü Dergisi, S.2, (Ekim 1971) İstanbul 1971, s.99-110.
Kamalov, İlyas, Altın Orda ve Rusya (Rusya Üzerindeki Türk-Tatar Etkisi), Ötüken Yay., İstanbul 2009.
Kefeli İbrahim Efendi, Tevârîh-i Tatar Han Ve Dağıstan Ve Moskov Ve Deşt-i Kıpçak Ülkelerinindir, Yayına Haz. İsmail Otar, Eskişehir 2005.
Keraytov, P. X. Nogaytsı, Stavropol 2009. [P.X.KenemüB, Horandı, CraBpono^b 2009]
Kesbî Haşim Mehmed Efendi, Ahvâl-i Anapa Ve Çerkes, Hazırlayan: Mustafa Özsaray, Kafkas Vakfı Yay., İstanbul 2012.
Kıldıroğlu, Mehmet, Kırgızlar ve Kıpçaklar, TTK Yay., Ankara 2013.
Kurat Akdes Nimet, IV.-XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz’in Kuzeyindeki Türk Kavim Ve Devletleri, Murat Kitabevi Yay., Ankara 2002.
Moğolların Gizli Tarihi, çev. Ahmet Temir, TTK Yay., Ankara 1995.
Tiesenhausen, W. De, Altınordu Tarihine Ait Metinler, çev. İsmail Hakkı İzmirli, İstanbul 1941.
Togan, A. Zeki Velidi Togan, Türk İli (Tükistan) ve Yakın Tarihi, İstanbul 1947.
Trepavlov, Vadim V., İstoriya Nogayskoy Ordı, Moskova 2002.[B.B.TpenaB^OB,
Hcmopua Ho^aücKoü Opöbi, MocKBa 2002.]
____________________________ ,The Formation And Early History of The Manghit
Yurt, İndiana University Research Institute For Inner Asian Studies, İndiana
2011.
Vâsâry Istvân, Kumanlar ve Tatarlar, YKY, İstanbul 2008.
[1] Kefeli İbrahim Efendi’nin tanımına göre; Koçan Suyundan Kuzey Buz Denizi ’nin sonuna kadar ve batı tarafında da Özi ve Aksu Nehirleri, Rus ve Moskof memleketleri, Ukrayna -yani kazak memleketi- Çerkes, Alan ve As -yani kakım çıktığı yerler- Kazan, Bulgar, Mişen(r), Alatur, Kırgız, Harezm, Ejderhan, samur çıkan Sibir, İbir ve Oyşun vilayetleri, Kırım, Akkerman, bazı Rumeli, Özi ’den çıkan İrtsak Kaynağı ’na varıncaya dar olan topraklar Deşt-i Kıpçak (Kıpçak Ovası) olarak adlandırılmıştır. Kefeli İbrahim Efendi, Tevârîh-i Tatar Han ve Dağıstan ve Moskov ve Deşt-i Kıpçak Ülkelerinindir, Yayına Haz. İsmail Otar, Eskişehir 2005, s. 11. Abdullah İbn Rıdvan ise; Tatar Hanlarına Cengiz ailesinden irs yoluyla geçen, geniş ve uçsuz bucaksız, memleketlerden oluşan, sultanlar tarafından idare edilir gibi coğrafi ve siyasi tanımlamalar yapmış ancak Hazar Denizi’nin kuzeyi ile Kırım Yarımadası arasında kalan bölge için kullanarak kavramın anlamını daraltmıştır. Abdullah İbn Rıdvan, Tevârîh-i deşt-i Kıpçak‘an Hıtta-i Kırım veya Tevârîh-i Tatar Hânân-ı Kadîm ve Ahvâl-i Deşt-i Kıpçak, Haz. M. Akif Erdoğru, Selçuk Uysal, İzmir 2012, s. 9.
[2] Derya Derin Paşaoğlu “Altın Orda ve Kırım Sahasında Bozkır Aristokrasisinin Güçlü Temsilcileri: Emir Rektemür ve Şirin Mirzalar”, Ankara Üniversitesi DTCF Tarih Araştırmaları Dergisi (TAD), C.33, S.56, Ankara 2014, s.149 (Bu makale “Şirin” olarak ifade edilecektir); Beatrice Forbez Manz, “The Clans of The Crimean Khanate 1466-1532, Harvard Ukrainian Studies, Vol.2, No:3, September 1978, s. 285.
[3] Vadim V. Trepavlov, The Formation And Early History of The Manghit Yurt, İndiana University Research Institute For Inner Asian Studies, İndiana 2011, s.47, (Bu eser The Manghit olarak ifade edilecektir.)
[4] Mihail Hudyakov, Kazan Hanlığı Tarihi, Çev. Ayaz İshakî, Haz. İlyas Kamalov, TTK Yay., Ankara 2009, s.158.
[5] B.B.TpenaB^OB, Mcmopun Ho^aücKoü Opdu, MocKBa 2002. (Bu eser Ho^aücKoü olarak ifade edilecektir.)
[6] P.X.KeneftTOB, Ho^aü^u, CTaBponom 2009. (Keraytov, Nogaytsı, Stavropol 2009)
[7] Serâcûk (Saraycık) ismindeki cûk (cık) küçük anlamına gelir. Ulu-su (Yayık) Nehri’nin kıyısındadır. İbn Battûta, İbn Batûta Seyahatnâmesi, C. I., Çev. Sait Aykut, YKY Yay., İstanbul 2010, s. 519.
[8] Akdes Nimet Kurat, IV.-XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz’in Kuzeyindeki Türk Kavim ve Devletleri, Murat Kitabevi Yay., Ankara 2002, s. 281.
[9] Yedisan: Yedi Tümendir. Bir Tümen: on bin, yedi tümen yetmiş bin kazandır. Kesbî Haşim Mehmed Efendi, Ahvâl-i Anapa ve Çerkes, Hazırlayan: Mustafa Özsaray, Kafkas Vakfı Yay., İstanbul 2012, s. 17.
[10]Başlarındaki Karaçi beylerinin liderliğinde Kırım yönetiminde söz sahibi olmuşlardır. Şirin Beyleri, Karaçi Beylerini temsilen baş karaçiliği elinde tutmuştur. Derin Paşaoğlu, “Şirin”, s. 153; Abdülgaffar Kırımî, Umdetü ’l-Ahbâr, Transcript: Derya Derin Paşaoğlu, Kazan 2014, s. 222.
[11] Kurat, a.g.e., s. 281.
[12] Keraytov, a.g.e, s. 17. Ayrıca Nogay etnik adı, Manas Destanının bütün nüshalarında geçmekle birlikte Ak Nogay, Kara Nogay ayrılması dahi vardır ve Kırgızların içinde Nevruz (Nooruz uulu), Mamat ve Urak (Orak) boyları da yer almaktadır. Mehmet Kıldıroğlu, Kırgızlar ve Kıpçaklar, TTK Yay., Ankara 2013, 158. Söz konusu ortaklıklar, gerek Nogayların ve Kırgızların içerisinde yer alan Kıpçak ve Kırgız uluslarında gerekse Nogay- Mangıtların Sirderya boyunda oldukça geniş bir coğrafyada etkin olmalarında aranmalıdır.
[13] Boyların listesi için bkz. Trepavlov, Ho^aücKoü, s. 499-504.
[14] Keraytov, a.g.e., s. 17; Mehmet Alpargu, Nogaylar, İstanbul 2007, s. 33.
[15] Kırımî, a.g.e., s. 234-239.
[16] Wilhelm Barthold, Türk-Moğol Ulusları Tarihi, Çev. Hasan Eren, TTK Yay., Ankara 2006, s. 22.
[17] Niron, Türkçe pak nesil demektir. Ebu’l Gazi Bahadır Han, Türk’ün Soy Ağacı, Çev, Doktor Rıza Nur, İstanbul 2010 s. 59.
[18] Hayrunnisa Akbıyık, “Mangıtlar”, İA, Türkiye Diyanet Vakfı, C. 27, Ankara, 2003, s. 570, 571; Ebu’l-Gazi Bahadır Han, a.g.e., s. 72; Moğolların Gizli Tarihi’nde bu isimlendirme, Bodonçar neslinden gelen Menen-tudun’un oğlu Na’çin-ba’atur’un oğlu Manghutai’nin soyundan gelenler Manhgut soyunu meydana getirmişlerdir, şeklinde ifade edilmiştir. Moğolları Gizli Tarihi, Çev. Ahmet Temir, TTK Yay., Ankara 1995, s. 14, (§46).
[19] Tayciutlardan ayrılıp Cengîz Han’a katılan grup için bkz. Moğolları Gizli Tarihi, s.55 (§120), Camuka’dan ayrılıp Cengiz Han’a katılan gurup için bkz. Moğolları Gizli Tarihi, s.62 (§130).
[20] Abdullah Gündoğdu, Hive Hanlığı, Ankara 1995, s. 32; Akbıyık, a.g.e., s. 570.
[21] Moğolları Gizli Tarihi, s. 93,94, 95,121. (§170,171,195)
[22]Söz konusu yanılsamaya örnekler için bkz. Edigü yaptıklarıyla şimdi Altın Orda ’daki en güçlü siyasi-askeri güçlerden biri haline gelen kendi Mangıt yurdunun kuvvet ve itibarını artıran Mangıt kökenli ünlü taht yapıcı idi. Peter Golden, Türk Halkları Tarihine Giriş, Çev Osman Karatay, Ankara 2002, s. 170.; Edigey Mirza, Mangıt kabilesinden olup, cesur ve kurnaz biriydi. İlyas Kamalov, Altın Orda ve Rusya (Rusya Üzerindeki Türk-Tatar Etkisi), Ötüken Yay., İstanbul 2009, s. 109.
[23] Hudyakov, a.g.e., s. 174.
[24] Rene Grousset, Bozkır İmparatorluğu, Çev. Reşat Uzmen, İstanbul 1999, s. 218
[25] Derin Paşaoğlu, “Şirin”, s.151, 152.
[26] Emir Edigü’nün kaynaklara yansıyan hayatı ve Hz. Ebubekir’e dayanan şeceresi, yayına hazırladığımız Emir Edigü Ve Oğullarının Nogay Ulusu’ndaki Yeri başlıklı çalışmamızda ayrıntılarıyla izah edilmiştir.
[27] Istvan Vâsâry, Kumanlar ve Tatarlar, YKY, İstanbul 2008, s. 83, 84; Kamalov, a.g.e, s. 84, (Tipografskaya Letopisy ve Voskresenskaya Letopisy yapılan atıflarla)
[28] Kelb, Kağanın adamı, sağdığı manasında kullanılmıştır. Kırımî, a.g.e., s. 97, 99.
. Zeki Velidi Togan, Türk İli (Tükistan) ve Yakın Tarihi, İstanbul 1947, s. 29; bu konuda Trepavlov’da Nogayların kendi tarihlerini Kara Nogay’a bağladıklarına değinmektedir. Trepavlov, The Manghit, s. 5.