2 Nisan, 2025
0 Comments
1 category
- Alaştan qazaq tarağan, Noğaylığa qarağan, Cawğa aldırmay noğaylar, Bır–bırıne carağan, Noğaydan qazaq bölenep, Üş Cüz bolıp tarağan.URAN: Savaş narası/savaş parolası
Türkler savaşırken aralarında anlaşmak ve düşmanı korkutmak için URAN dedikleri savaş çığlıkları/savaş naraları atarlardı
Aşağıda Oğuz Kağan destanını anlatan bir uygurca metinden bir bölüm veriliyor
ÖZGÜN UYGURCA METİN (sayfa: 11; satır: 96-99)
Men sizlerge boldum kagan,
Alalıng ya takı kalkan;
Tamga bizge bolsun buyan,
Kök Böri bolsungıl uran.
Ben sizlere oldum kagan,
Alalım yay ve kalkan;
Damga bize olsun buyan,
Gök Börü olsun uran.
Oğuzlar kökböri diyemi bağırırdı yoksa kurt gibi uluyarak mı saldırırlardı düşmanlara, ihtimalen kurt sesi çıkararak saldırıyorlardıUran kelimesinin Vur Ha! ile de ilgisi olmalı, şöyle bir yazı buldum
HURRA:Almanların sevinç çığlıkları. Bu Türkçeymiş. Peki nerden Türkçeymiş? 16. yüzyılda, Osmanlılar Viyana’dayken saldırı anında sadece Allah-Allah değil bir de “vur ha!! Vur ha!!” diye bağırırlarmış. Bu “Vur ha!” sevinçle öforik bir şekilde bağırılırmış. Zamanla Almanlar ve Avusturyalılar da saldırılarında Hurra Hurra diye bağırmaya başlamışlar. Ve bugün her Almanın kullandığı Hurra kelimesi bir sevinç çığlığıdır.(Not: Bu savaş çığlığı İngilizlerde Hurray slavlarda Urra şeklinde var)Kanglıların uranı bayterek imiş, ALAŞ kelimesinin anlamı:Kazakistan’in resmi açıklamasına göre Alaş adı Kazakların efsanevi atası Alaş Han dan alınmışdır. Alaş Han, Orda Han’ın diğer bir ismidir.Ancak Orta Asya Türk dillerinde Alaşa – at anlamına geldiğinden Alaş Orda’nın anlamı Atlı Ordusu olduğu daha mantıklı olurdu.***** Kazak Türkleri’nden Hasan Oraltay’ın ” ALAŞ TÜRKİSTAN TÜRKLERİNİN MİLLİ İSTİKLAL PAROLASI” adındaki kitabı Türk tarihinden birkaç sayfanın hikâyesidir.Hemen hemen aynı ağzı konuşup komşu olan Kazaklar’la Kırgızlar’ın, daha eski zamanlarda Kazak ve Kırgızlar’la birlikte Özbek ve Nogaylar’ın savaşı uranı (parolası) olan “Alaş” kelimesinin nereden geldiği, ne demek olduğu hakkında bugün ancak faraziyeler mevcut olup mânâsı kesin olarak belli değilse de bugünkü kullanışı ile Kazak ve Kırgızlar’ı ortaklaşa anlatan bir kelime olduğu söylenebilir.Türkler arasında millî şuur uyandıkça geçmiş yüzyıllara doğru yönelmek temayülleri de artmış ve Türk toplulukları kendilerini daha birleştirici adlarla anmak lüzumunu duymuşlardır. Doğu Türkistan Türkleri’nin artık unutulmuş olan “Uygur” adını benimseyerek “Kaşgarlı”, “Yarkentli” vesaire gibi parçalara bölünmekten kurtulmak isteyişleri gibi Kazaklar da Batı Türkistan’ın bütün kuzey bölgelerini birleştirecek “Alaş”ı devlet adı diye almakla aynı millî şuura daha önce ermişlerdir.Birinci Cihan Savaşı sonunda Rusya yenilip yıkılırken Çarlık içindeki milletler bağımsızlık davasına koşmuşlar ve önceden hazırlıklı olan Polonyalılar, Finler, Estonlar, Letonlar ve Litvanlar millî devletlerini kurabilmişlerdir. Bu hengâmede Türkler de aynı bağımsızlık davasına kalkmışlarsa da başarıları geçici olmuş, ayrı ayrı kurulan devletleri kısa bir süre sonra Bolşevikler tarafından istilâ edilmiştir. Öteki milletler başarıya kavuştuğu halde Türkler’in aynı sonucu alamayışlarının iki sebebi vardır: Birinci sebep, Türkler’în öteki milletler çapında hazırlıklı olmayışları, ikincisi de pek geniş bir bölgeye yayılmış olup millet adından çok özel topluluk adıyla (Kazak, Özbek, Başkurt, Kırgız, Tatar, Azeri.. vesaire) yaşamaya alışık bulunmasıdır.Hazırlıklı olmayışları aydın tabakanın sayıca azlığından ve iktisadî gerilikten doğuyordu. Böyle olduğu halde Kazak aydınları yetersiz hazırlıklarıyla devlet kurmak teşebbüsünden geri kalmamışlar ve “Alaş Orda” adıyla millî devletlerinin kurmuşlardır. “Orda” kelimesi Türkiye Türkleri’ndeki “ordu”nun karşılığıdır. “Ordu” ilkönce Orkun yazıtlarında görülen bir kelime olup bugünkü gibi asker bütünü değil, devlet merkezi veya askeri karargâh anlamında kullanılmıştır. Cengiz devleti zamanında ise yine “karargâh” “devlet karargâhı ve daha sonra “devlet” mânasında ve “orda” şeklinde kullanılmış, büyük kağanlığın Kuzey-Batı bölümü “Altın Orda” adını almış, bunun Doğu ve Batı’daki iki bölümü de “Gök Orda” ve “Ak Orda” diye adlandırılmıştır.işte Türkistan’da 1917 yılında kurulan Alaş Orda Hükümetinin Milli Marşının içinde geçen bu kelime bizim dilimize bu marşta ki anlamı içerği ile yerleşmiştir.
Arğı atam er Türik, biz Kazak elimiz,
Samal tau, şalkar köl, Sarak jerimiz.
Say saylap, mal aydap, sayrandap, keñ jeylap,———–
Arkada erke öksen, erkesi-ay serimiz———————-.
Turanda keñ jürgün Türiktiñ erimiz,
Üleste enşialğan, özgermez tübimiz.—————–
Ecelden er Türik, ok tesken etimiz,
Kaymığıp kaytpağan, heş javdan betimiz.—————-
Cavıñnıñ sözbe eken, bizlerge köp azı,
Ölsek hak şehitbiz, öltirsek biz ğazı.
Küşti jav karsı tur, erinip jatpa (Alaş).
Kötergen ak tuvdı, jerge üzip jıkpa alaş,
Tevekel Allah dep, bet koyıp
kapta alaş.
“Ap!” dese at bolıp, zuvıldap
şabamız,
Lap dese ot bolıp, dürildeb janamız.——————-
Alaştıñ ak tuvın, akırıp kolğa alıp.
Alaştap şapkanda, javğa oryan salamız.
Kökendeki atam er Türk, biz Kazak eliyiz.
Serin dağ, çalkanan göl, Sarak (dağı) yerimiz.
Vadi aşıp, mal sürüp, seyran edip, serbest yaylayıp,
Arka (dağı)nın özgür büyüyen şımarığı, efendisiyiz.
Turanda serbest yürüyen, biz Türk’ün eriyiz,
Üleşte(paylaşımda) en çoğu alan, değişmez dibimiz(kökümüz).
Ecelden er Türk, ok deşen etimiz,
Kaymayıp kayıtmayan, hiç düşmandan betimiz(yüzümüz).
Düşmanın söz mü olur, bizlere hep az.
Ölsek hak şehitiz, öldürsek biz gazi.
Güçlü düşman karşı durur, erinip yatma (Alaş!),
Kaldıran ak tuğu yere, koparıp yıkma (Alaş!).
“Tevekkül, Allah” deyip, bet(beniz/yüz) koyup kapla (Alaş!).
“Ap!” dese (ap demek: ata seslenmek) at olup şahlanırız,
“Lap” dese (birdenbire alevlenen ateşin sesi) od olup gürüldeyip yanarız.
Alaşın ak tuğun, haykırıp kola alıp,
Alaşlayıp çarpanda, düşmana uran salarız.
7th October 2011, Unknown tarafından yayınlandı./Nogaylar Ногайцы_ 2011_files/tweet_button.html ./Nogaylar Ногайцы_ 2011_files/like.html0 Yorum ekle - Sep23MANSUR ORDA MİRZALARI VE ŞECERESİEDİGEY OĞLU MANSUR MİRZA EVLATLARI1 DİN SUFİY BİY (TEMSUBUY MİRZA????)2 TEMUR MİRZA* * *TEMSUBUY MİRZA EVLATLARI1 AZİKEY MİRZA2 ZAMAMET MİRZA VE OĞLU TELES3 MAMALAY MİRZA4 İBRAHİM KARA MİRZA5 CAN KUVVAT MİRZA (Mansur Ordanın 2. mirzası 1486-1490)6 AHMET MİRZA (Mansur Ordanın 3. mirzası 1490-????)* * *İBRAHİM KARA MİRZA EVLATLARI1 TELEŞ MİRZA2 ÜTEŞ MİRZA VE OĞLU NEHOŞ MİRZA3 SALTIŞ MİRZA4 BİBEY MİRZA VE OĞLU DOSLEY MİRZA5 TEVKİŞ MİRZA VE OĞLU MAVLEŞ MİRZA6 İSENEY MİRZA* * *CAN KUVVAT MİRZA EVLATLARI1 TENEŞ MİRZA VE OĞLU MERDEŞ2 CANSEYD MİRZA3 ŞAHMAHMUD MİRZA4 ÜSEYİN MİRZA* * *MANSUR MİRZANIN İKİNCİ OĞLU TEMİR MİRZA EVLATLARI(Mansur Orda hanedan soyu genellikle bu koldan gelmiştir)1 TAVAKKUL MİRZA2 HASAN MİRZA3 UDEM MİRZA* * *HASAN MİRZA EVLATLARI1 BAKİ BİY (4. VE 6. MİRZA 1532-1535 VE 1540-1542)2 HOCA AHMED (5. MİRZA 1535-1540)3 AKBİBİ4 DİVEY MİRZA (7. MİRZA 1542-1573)* * *DİVEY MİRZA EVLATLARI1 ESENAY (8. MİRZA 1573-1588) VE ONUN OĞLU ARSLAN2 ARSLANAY (9. MİRZA 1588-1595)3 KASIM MİRZA* * *ARSLANAY MİRZA OĞLU1 MUHAMMED MİRZA (10. MİRZA 1595-????)23rd September 2011, Unknown tarafından yayınlandı 0 Yorum ekle
- Sep21İSTANBULGA KÖŞÜV
Bir zamanlar Rusyaya Moskof denildiği gibi Osmanlıya/Türkiyeye İstanbul deniliyormuş
NOGAYLARDIN TURKİYEGE KÖŞÜVİ
Onyedınşı, onsegızınşı ömürler nogay halktıng tarihınde ende ayavsız em katı şaklar.
Takka talasıp, bırıbırıne kavgalarman şapkınlık etıp turgan nogay mırzalar nogay halktın baktısıng onmaysız yagına urdular.
Ene sol yıllarda nogay halktın sanı ayavsız kemeyıp basladı.
Onsegızınşı ömürdung sekseninsi yıllarında yettı yüz ming nogay Turkiye ge köştü.
Sosı yıllarda Turkiye ga köşiyek bolıp dört yıllık yazıvlardan song Osmanlı Padişahından ferman algan nogaylardın artınnan aytılgan yatlav tömende yazılgan.
Ol zamanda kafkasya nogayları Osmanlıga temsılde Istanbul dep aytkan, Turkıye ga kelgen nogaylarda russiaga moskov dep aytadı eken.
Bırı kettı urum ga,
Bırı kettı kırım ga,
Batır el dıng balası
Bızde ketıp baramız
Biyik tavdıng kırınaNOGAYLARIN TÜRKİYE’YE GÖÇÜ
Onyedinci, onsekizinci asırlar nogay halkının tarihinde en çaresiz ve zor donemler olmuştur.
Taht için, birbirlerine iç çekişmelerle saldırmaya devam eden mirzalar nogay halkının geleceğini zayıf taraflarından vurmuştur.
İşte o yıllarda nogay halkın sayısı çaresizce azalmaya başladı.
Onyedinci asrın sekseninci yıllarında yediyüzbin nogay Türkiye’ye göç etti.
O yıllarda Türkiye’ye göç etmek için dört yıl suren yazışmalardan sonra Osmanlı Padişahından ferman alan nogayların ardından söylenen şiir aşağıda yazılmıştır.
O zamanlarda Kafkasya nogayları Osmanlıya temsilen İstanbul derlerdi. Türkiye’ye gelen nogaylar da Rusya’ya Moskova derlerdi.
Biri gitti Kırım’a,
Biri gitti Rumeli’ne
Kahraman yurdun evladı
Bizde gidiyoruz
Yüce dağların kırına İSTANBUL’GA KÖŞÜV
Aylana akkan ak koban
Ayrım ayrım keng togay
Kayda ketıp yoyıldı
Yagasına yayılıp kongan köp nogay
Koban boyu kök ağaş
Ağaş bası burlendı
Töh ay nege ettı
Yaman yalgan dunya basımızda turlendı
Kapıstaman badrajan kara suvda kaynasa
Üyrenmegen yaslar dep bızım nogay ullardı
Patışa tutup kıynasa
Ol zaman da ne etermız?
Eğer patışa yol berse
Istanbulga ketermız
Ketsek ne zat etermız
Aylak terıs etermız
Ketkenımız ne taptı?
Mıng uş yuz otuz sanede
Ya hayırga ya şerge dep
Istanbulga halk köştü
Köştü bolsa ne taptı?
Alpıska kelgen karalar
Emşekteğı balalar
Beren kalgır turk yerinde
Yayav yurup suv tappay
Akırında kum taptı
Kayırga dep el köştü
Kayır kaydan tabılsın
Kayır suvga ketken song
El suklangan ak kobandı kaldırıp
Yer yartısı kara dengız kak yarıp
Köp nogayım turk yerıne yetken song
Yayılıp kırda yaşagan
Kımızıman koy yılığın aşagan
Ellerden el ötüp maktalgan
Aytuvlı nogay yurdu tas boldu
Kıl yalavlı kalmık bızge kas boldı
Esap etıp karasang köp saneler avustu
Köbsıngen iyt mırzalar erisıp
Alem maytak, köp nogay, kalım nogay
Avur yurttu tavüstü
Edıl Yayık ekı suv
Bır sanede yayıkkada sıymadık
Yerı yennet suvu serbet
Keşınmege kütınmege kolaylı
Erıkken kun dombaylı
El suklangan ak kobandıng toppa tolu nogaylı
Yeryüzününg körkü dep
Ağaşay bar karagan
Şorkragı şor şor etıp ağagan
Kıyıvlu yağa koban bar
Kobanda ayrı kuyruk saban bar
Kobanda taram taram toğay bar
Toğay tolu nogay bar
Bu ne degen koban tolu el edık
Ne şık yaşay turu edık
Yarlıkban yalgızlık bızge yos boldu
Kalım şerkeş köp nogay
Teng yaşagan tolu koban bos boldu
Azgana kalgan nogayga
Ak kobandan ayırmay
Mavlemız bırge köştü
Savdat alsa bızden
Orıstın ötpeğı azık bolar tınglangız
Mınnan arı bız ketsek karıp kasar
nogayga yazık bolar anglangız.
Kettı yıllar.
Tömen akkan ak kobanday aktarılıp.
Ane Edıldey bolup bayıp
Yarık yayıktay yayılıp
Tavlar, taslar, keng şöller,
Döngül döngül kök köller
Dört yagası kıyıvlu Derya dengız,
Alem maytag alem kıyavlı
Altın orda elım edıng
Yok boldıng Som yureklı batır edım
Art boldum Argımaktı saylap mıngen
Aruvlerdı sernep algan
Yilik maydı mol yegen
Kımızdı baldı sımırgen
Yıgıtlerını ördögen
Yıravlarını sıylagan
Han biylerın saylap bılgen
Halk edık Endı bugun azaydık
Kollarımız ab argın bolduk
Yavlıkban bızıktı
Söngen yurttan angladık
Kemsılıkben zorlukka,
Harp bolganda teng bolduk
Endı bızdı korlamaga şalışkanlar
Az şıkpaz Iyerşeng kırgen ordaga
Tüz kabardı eş aytpaz
Bırevlerı kedem der
Bırevlerı bebem der
Özgelerı yangıp turgan
Asılından adasgan
Yetım ösgen balaga
Şıbjıy sogan salganday
Aguv berıp kusturur.
Adet yoldu mıttırır.
Buzgın salıp araga
Halkımızdı yılatar.
Eh nogayım nogayım
Yanım süygen aziz kalkım
Teren tamır emensın
Nuh ayelden kelesın
Sav dunyaga urluk taslap
Kop mılletke dem tamlap
Yangı yurtlar baylaysın
Kart bolsan da yaşaysın
Negedeseng niyetıng
Köz yaştan da tazadı
Negedesen yuregın
Karakustun koynunda
Şahit bolup uşadiİSTANBUL’A GÖÇ
Döne döne akan ak Koban
Ayrı ayrı geniş doga
Nereye gidip kayboldu
Kıyısında yayılıp yerleşmiş çok nogay
Koban boyu yeşil ağaç
Ağaç bası kurudu
Tuh ah neden yaptı
Kotu utanç dünyası başımıza çullandı
Kapuska ile domates kara suda kaynasa
Cahil gençler diye bizim nogay oğullarımızı
Padişah tutup katletse
O zaman ne yaparız?
Eğer padişah yol verse
İstanbul’a gideriz
Gitsek ne yaparız?
Elbet terhis oluruz.
Gidenlerimiz ne oldu?
Binücyüzotuz senesinde
Ya hayıra ya şerre diye
İstanbul’a halk göçtü
Göçtü de ne buldu?
Atmışa gelen büyükler
Emzikli bebekler
Yerinde kalası Türk yerinde
Yayan yürüyüp su bulamadan
Sonunda kum buldu.
Hayıra diye el göçtü.
Hayır nerden bulunsun?
Hayır suya aktıktan sonra
Ellerin kıskandığı ak Kobanı bırakıp,
Yer yarısı kara denizi tam yarıp
Çok nogayım Türk yerine vardıktan sonra
Dağılıp kırda yaşamış
Kımızı ile koyun iliği yemiş
Ellerden el üstünlüğü ile övülen
Dillere destan nogay yurdu taş oldu
Kıl yalavlı kalmuk bize yakın oldu
Hesap edip baksan çok seneler geçti
Çoğunlukla it mirzalar inatlaşıp,
Alem hayran, çok nogay, koklu nogay
Değerli yurdu bitirdi.
Edıl Yayık iki nehir
Bir senede Yayık’a da sığmadık
Yeri cennet suyu şerbet
Geçinmeye, yaşamaya kolaylı
Erıkken kun dombaylı
Ellerin kıskandığı ak Koban’ın dopdolu
Nogaylı Yeryüzünün görkemi diye
Ağa cay var bakılan
Pınarı şırşır diye akan
Parça parça kenarlı Koban var
Kobanda ayrı kuyruk saban var
Kobanda çizgi çizgi doğa var
Doğa dolu nogay var
Bu ne denilen Koban dolu el idik
Ne mutlu yaşayıp gidiyorduk
Fakirlikle yalnızlık bize kısmet oldu
Koklu Çerkez çok nogay
Barış içinde yaşanan dolu Koban boşaldı
Azıcık kalan nogaya
Ak Koban’dan ayırmadan
Kaderimiz birlikte göçtü
Ver alsa bizden
Rusların ekmeği azık olur dinleyin.
Buradan öteye biz gitsek gariplik kaplar
Nogaya yazık olur anlayın.
Geçti yıllar.
Aşağı akan ak Koban gibi aktarılıp.
İdil Nehri gibi kıvanıp
Yarık Yayık nehri gibi dağılıp
Dağlar, taşlar, geniş düzlükler,
yuvarlak yuvarlak mavi goller
Dört yakası parçalı Derya deniz,
Alem hayran, alemin kıyamadığı
Altın ordu elim idin
Yok oldun Esas yürekli batur idim
Art oldum.Erkek ati şahlandırıp binen,
İyileri secip alan,
İlik yağını bol yiyen
Kımızı, balı kafasına diken
Yiğitlerini ödüllendiren
Sanatçılarını ağırlayan
Han beylerini seçmeyi bilen
Halk idik Artık bugün azaldık
Kollarımız yop yorgun olduk
Düşmanlıkla bozgunu
Sönen yurttan anladık
Kötü muamele ve zorbalığa,
Harp olduğunda maruz kaldık
Artık bizi horlamaya çalışanlar
Az çıkmaz Sığınmayla girdiği orduya
Doğru haberi hiç söylemez
Birileri dayım der
Birileri kardeşim der
Benlikleri yanıp duran
Aslından kaybolan
Yetim büyüyen çocuğa
Biber soğan koymuş gibi
Zehir verip kusturur.
Adeti yolu unutturur…
Nifak sokup araya
Halkımızı ağlatır.
Ey nogayım nogayım
Canım sevdiğim aziz halkım
Derin köklerinle eminsin
Nuh ailesinden geliyorsun
Tüm dünyaya hazine bırakıp
Çok millete dem verip
Yeni yurtlar bağlıyorsun
Yaşlı olsan da yaşıyorsun
Neden desen niyetin
Göz yaşından da temizdi
Neden desen yüreğin
Kara kuşun koynunda
Şahit olup uçuyor
Category: 2011