0 Comments

  1. Alaştan qazaq tarağanNoğaylığa qarağanCawğa aldırmay noğaylarBırbırıne carağanNoğaydan qazaq bölenepÜş Cüz bolıp tarağan.URAN: Savaş narası/savaş parolası
    Türkler savaşırken aralarında anlaşmak ve düşmanı korkutmak için URAN dedikleri savaş çığlıkları/savaş naraları atarlardı


    Aşağıda Oğuz Kağan destanını anlatan bir uygurca metinden bir bölüm veriliyor
    ÖZGÜN UYGURCA METİN (sayfa: 11; satır: 96-99)

    Men sizlerge boldum kagan,
    Alalıng ya takı kalkan;
    Tamga bizge bolsun buyan,
    Kök Böri bolsungıl uran.

    Ben sizlere oldum kagan,
    Alalım yay ve kalkan;
    Damga bize olsun buyan,
    Gök Börü olsun uran.


    Oğuzlar kökböri diyemi bağırırdı yoksa kurt gibi uluyarak mı saldırırlardı düşmanlara, ihtimalen kurt sesi çıkararak saldırıyorlardıUran kelimesinin Vur Ha! ile de ilgisi olmalı, şöyle bir yazı buldum
    HURRA:Almanların sevinç çığlıkları. Bu Türkçeymiş. Peki nerden Türkçeymiş? 16. yüzyılda, Osmanlılar Viyana’dayken saldırı anında sadece Allah-Allah değil bir de “vur ha!! Vur ha!!” diye bağırırlarmış. Bu “Vur ha!” sevinçle öforik bir şekilde bağırılırmış. Zamanla Almanlar ve Avusturyalılar da saldırılarında Hurra Hurra diye bağırmaya başlamışlar. Ve bugün her Almanın kullandığı Hurra kelimesi bir sevinç çığlığıdır.(Not: Bu savaş çığlığı İngilizlerde Hurray slavlarda Urra şeklinde var)Kanglıların uranı bayterek imiş, ALAŞ kelimesinin anlamı:Kazakistan’in resmi açıklamasına göre Alaş adı Kazakların efsanevi atası Alaş Han dan alınmışdır. Alaş Han, Orda Han’ın diğer bir ismidir.Ancak Orta Asya Türk dillerinde Alaşa – at anlamına geldiğinden Alaş Orda’nın anlamı Atlı Ordusu olduğu daha mantıklı olurdu.***** Kazak Türkleri’nden Hasan Oraltay’ın ” ALAŞ TÜRKİSTAN TÜRKLERİNİN MİLLİ İSTİKLAL PAROLASI” adındaki kitabı Türk tarihinden birkaç sayfanın hikâyesidir.Hemen hemen aynı ağzı konuşup komşu olan Kazaklar’la Kırgızlar’ın, daha eski zamanlarda Kazak ve Kırgızlar’la birlikte Özbek ve Nogaylar’ın savaşı uranı (parolası) olan “Alaş” kelimesinin nereden geldiği, ne demek olduğu hakkında bugün ancak faraziyeler mevcut olup mânâsı kesin olarak belli değilse de bugünkü kullanışı ile Kazak ve Kırgızlar’ı ortaklaşa anlatan bir kelime olduğu söylenebilir.Türkler arasında millî şuur uyandıkça geçmiş yüzyıllara doğru yönelmek temayülleri de artmış ve Türk toplulukları kendilerini daha birleştirici adlarla anmak lüzumunu duymuşlardır. Doğu Türkistan Türkleri’nin artık unutulmuş olan “Uygur” adını benimseyerek “Kaşgarlı”, “Yarkentli” vesaire gibi parçalara bölünmekten kurtulmak isteyişleri gibi Kazaklar da Batı Türkistan’ın bütün kuzey bölgelerini birleştirecek “Alaş”ı devlet adı diye almakla aynı millî şuura daha önce ermişlerdir.Birinci Cihan Savaşı sonunda Rusya yenilip yıkılırken Çarlık içindeki milletler bağımsızlık davasına koşmuşlar ve önceden hazırlıklı olan Polonyalılar, Finler, Estonlar, Letonlar ve Litvanlar millî devletlerini kurabilmişlerdir. Bu hengâmede Türkler de aynı bağımsızlık davasına kalkmışlarsa da başarıları geçici olmuş, ayrı ayrı kurulan devletleri kısa bir süre sonra Bolşevikler tarafından istilâ edilmiştir. Öteki milletler başarıya kavuştuğu halde Türkler’in aynı sonucu alamayışlarının iki sebebi vardır: Birinci sebep, Türkler’în öteki milletler çapında hazırlıklı olmayışları, ikincisi de pek geniş bir bölgeye yayılmış olup millet adından çok özel topluluk adıyla (Kazak, Özbek, Başkurt, Kırgız, Tatar, Azeri.. vesaire) yaşamaya alışık bulunmasıdır.Hazırlıklı olmayışları aydın tabakanın sayıca azlığından ve iktisadî gerilikten doğuyordu. Böyle olduğu halde Kazak aydınları yetersiz hazırlıklarıyla devlet kurmak teşebbüsünden geri kalmamışlar ve “Alaş Orda” adıyla millî devletlerinin kurmuşlardır. “Orda” kelimesi Türkiye Türkleri’ndeki “ordu”nun karşılığıdır. “Ordu” ilkönce Orkun yazıtlarında görülen bir kelime olup bugünkü gibi asker bütünü değil, devlet merkezi veya askeri karargâh anlamında kullanılmıştır. Cengiz devleti zamanında ise yine “karargâh” “devlet karargâhı ve daha sonra “devlet” mânasında ve “orda” şeklinde kullanılmış, büyük kağanlığın Kuzey-Batı bölümü “Altın Orda” adını almış, bunun Doğu ve Batı’daki iki bölümü de “Gök Orda” ve “Ak Orda” diye adlandırılmıştır.işte Türkistan’da 1917 yılında kurulan Alaş Orda Hükümetinin Milli Marşının içinde geçen bu kelime bizim dilimize bu marşta ki anlamı içerği ile yerleşmiştir.
    Arğı atam er Türik, biz Kazak elimiz,
    Samal tau, şalkar köl, Sarak jerimiz.
    Say saylap, mal aydap, sayrandap, keñ jeylap,———–
    Arkada erke öksen, erkesi-ay serimiz———————-.
    Turanda keñ jürgün Türiktiñ erimiz,
    Üleste enşialğan, özgermez tübimiz.—————–
    Ecelden er Türik, ok tesken etimiz,
    Kaymığıp kaytpağan, heş javdan betimiz.—————-
    Cavıñnıñ sözbe eken, bizlerge köp azı,
    Ölsek hak şehitbiz, öltirsek biz ğazı.
    Küşti jav karsı tur, erinip jatpa (Alaş).
    Kötergen ak tuvdı, jerge üzip jıkpa alaş,
    Tevekel Allah dep, bet koyıp
    kapta alaş.
    “Ap!” dese at bolıp, zuvıldap
    şabamız,
    Lap dese ot bolıp, dürildeb janamız.——————-
    Alaştıñ ak tuvın, akırıp kolğa alıp.
    Alaştap şapkanda, javğa oryan salamız.
    Kökendeki atam er Türk, biz Kazak eliyiz.
    Serin dağ, çalkanan göl, Sarak (dağı) yerimiz.
    Vadi aşıp, mal sürüp, seyran edip, serbest yaylayıp,
    Arka (dağı)nın özgür büyüyen şımarığı, efendisiyiz.
    Turanda serbest yürüyen, biz Türk’ün eriyiz,
    Üleşte(paylaşımda) en çoğu alan, değişmez dibimiz(kökümüz).
    Ecelden er Türk, ok deşen etimiz,
    Kaymayıp kayıtmayan, hiç düşmandan betimiz(yüzümüz).
    Düşmanın söz mü olur, bizlere hep az.
    Ölsek hak şehitiz, öldürsek biz gazi.
    Güçlü düşman karşı durur, erinip yatma (Alaş!),
    Kaldıran ak tuğu yere, koparıp yıkma (Alaş!).
    “Tevekkül, Allah” deyip, bet(beniz/yüz) koyup kapla (Alaş!).
    “Ap!” dese (ap demek: ata seslenmek) at olup şahlanırız,
    “Lap” dese (birdenbire alevlenen ateşin sesi) od olup gürüldeyip yanarız.
    Alaşın ak tuğun, haykırıp kola alıp,
    Alaşlayıp çarpanda, düşmana uran salarız.
    7th October 2011, Unknown tarafından yayınlandı./Nogaylar Ногайцы_ 2011_files/tweet_button.html ./Nogaylar Ногайцы_ 2011_files/like.html0 Yorum ekle
  2. Sep23MANSUR ORDA MİRZALARI VE ŞECERESİEDİGEY OĞLU MANSUR MİRZA EVLATLARI1 DİN SUFİY BİY (TEMSUBUY MİRZA????)2 TEMUR MİRZA* * *TEMSUBUY MİRZA EVLATLARI1 AZİKEY MİRZA2 ZAMAMET MİRZA VE OĞLU TELES3 MAMALAY MİRZA4 İBRAHİM KARA MİRZA5 CAN KUVVAT MİRZA (Mansur Ordanın 2. mirzası 1486-1490)6 AHMET MİRZA (Mansur Ordanın 3. mirzası 1490-????)* * *İBRAHİM KARA MİRZA EVLATLARI1 TELEŞ MİRZA2 ÜTEŞ MİRZA VE OĞLU NEHOŞ MİRZA3 SALTIŞ MİRZA4 BİBEY MİRZA VE OĞLU DOSLEY MİRZA5 TEVKİŞ MİRZA VE OĞLU MAVLEŞ MİRZA6 İSENEY MİRZA* * *CAN KUVVAT MİRZA EVLATLARI1 TENEŞ MİRZA VE OĞLU MERDEŞ2 CANSEYD MİRZA3 ŞAHMAHMUD MİRZA4 ÜSEYİN MİRZA* * *MANSUR MİRZANIN İKİNCİ OĞLU TEMİR MİRZA EVLATLARI(Mansur Orda hanedan soyu genellikle bu koldan gelmiştir)1 TAVAKKUL MİRZA2 HASAN MİRZA3 UDEM MİRZA* * *HASAN MİRZA EVLATLARI1 BAKİ BİY (4. VE 6. MİRZA 1532-1535 VE 1540-1542)2 HOCA AHMED (5. MİRZA 1535-1540)3 AKBİBİ4 DİVEY MİRZA (7. MİRZA 1542-1573)* * *DİVEY MİRZA EVLATLARI1 ESENAY (8. MİRZA 1573-1588) VE ONUN OĞLU ARSLAN2 ARSLANAY (9. MİRZA 1588-1595)3 KASIM MİRZA* * *ARSLANAY MİRZA OĞLU1 MUHAMMED MİRZA (10. MİRZA 1595-????)23rd September 2011, Unknown tarafından yayınlandı 0 Yorum ekle
  3. Sep21İSTANBULGA KÖŞÜV
    Bir zamanlar Rusyaya Moskof denildiği gibi Osmanlıya/Türkiyeye İstanbul deniliyormuş
    NOGAYLARDIN TURKİYEGE KÖŞÜVİ

    Onyedınşı, onsegızınşı ömürler nogay halktıng tarihınde ende ayavsız em katı şaklar.

    Takka talasıp, bırıbırıne kavgalarman şapkınlık etıp turgan nogay mırzalar nogay halktın baktısıng onmaysız yagına urdular.

    Ene sol yıllarda nogay halktın sanı ayavsız kemeyıp basladı.

    Onsegızınşı ömürdung sekseninsi yıllarında yettı yüz ming nogay Turkiye ge köştü.

    Sosı yıllarda Turkiye ga köşiyek bolıp dört yıllık yazıvlardan song Osmanlı Padişahından ferman algan nogaylardın artınnan aytılgan yatlav tömende yazılgan.

    Ol zamanda kafkasya nogayları Osmanlıga temsılde Istanbul dep aytkan, Turkıye ga kelgen nogaylarda russiaga moskov dep aytadı eken.
    Bırı kettı urum ga,
    Bırı kettı kırım ga,
    Batır el dıng balası
    Bızde ketıp baramız
    Biyik tavdıng kırınaNOGAYLARIN TÜRKİYE’YE GÖÇÜ

    Onyedinci, onsekizinci asırlar nogay halkının tarihinde en çaresiz ve zor donemler olmuştur.
    Taht için, birbirlerine iç çekişmelerle saldırmaya devam eden mirzalar nogay halkının geleceğini zayıf taraflarından vurmuştur.

    İşte o yıllarda nogay halkın sayısı çaresizce azalmaya başladı.

    Onyedinci asrın sekseninci yıllarında yediyüzbin nogay Türkiye’ye göç etti.

    O yıllarda Türkiye’ye göç etmek için dört yıl suren yazışmalardan sonra Osmanlı Padişahından ferman alan nogayların ardından söylenen şiir aşağıda yazılmıştır.

    O zamanlarda Kafkasya nogayları Osmanlıya temsilen İstanbul derlerdi. Türkiye’ye gelen nogaylar da Rusya’ya Moskova derlerdi.
    Biri gitti Kırım’a,
    Biri gitti Rumeli’ne
    Kahraman yurdun evladı
    Bizde gidiyoruz
    Yüce dağların kırına İSTANBUL’GA KÖŞÜV

    Aylana akkan ak koban
    Ayrım ayrım keng togay
    Kayda ketıp yoyıldı
    Yagasına yayılıp kongan köp nogay
    Koban boyu kök ağaş
    Ağaş bası burlendı
    Töh ay nege ettı
    Yaman yalgan dunya basımızda turlendı
    Kapıstaman badrajan kara suvda kaynasa
    Üyrenmegen yaslar dep bızım nogay ullardı
    Patışa tutup kıynasa
    Ol zaman da ne etermız?
    Eğer patışa yol berse
    Istanbulga ketermız
    Ketsek ne zat etermız
    Aylak terıs etermız
    Ketkenımız ne taptı?
    Mıng uş yuz otuz sanede
    Ya hayırga ya şerge dep
    Istanbulga halk köştü
    Köştü bolsa ne taptı?
    Alpıska kelgen karalar
    Emşekteğı balalar
    Beren kalgır turk yerinde
    Yayav yurup suv tappay
    Akırında kum taptı
    Kayırga dep el köştü
    Kayır kaydan tabılsın
    Kayır suvga ketken song
    El suklangan ak kobandı kaldırıp
    Yer yartısı kara dengız kak yarıp
    Köp nogayım turk yerıne yetken song
    Yayılıp kırda yaşagan
    Kımızıman koy yılığın aşagan
    Ellerden el ötüp maktalgan
    Aytuvlı nogay yurdu tas boldu
    Kıl yalavlı kalmık bızge kas boldı
    Esap etıp karasang köp saneler avustu
    Köbsıngen iyt mırzalar erisıp
    Alem maytak, köp nogay, kalım nogay
    Avur yurttu tavüstü
    Edıl Yayık ekı suv
    Bır sanede yayıkkada sıymadık
    Yerı yennet suvu serbet
    Keşınmege kütınmege kolaylı
    Erıkken kun dombaylı
    El suklangan ak kobandıng toppa tolu nogaylı
    Yeryüzününg körkü dep
    Ağaşay bar karagan
    Şorkragı şor şor etıp ağagan
    Kıyıvlu yağa koban bar
    Kobanda ayrı kuyruk saban bar
    Kobanda taram taram toğay bar
    Toğay tolu nogay bar
    Bu ne degen koban tolu el edık
    Ne şık yaşay turu edık
    Yarlıkban yalgızlık bızge yos boldu
    Kalım şerkeş köp nogay
    Teng yaşagan tolu koban bos boldu
    Azgana kalgan nogayga
    Ak kobandan ayırmay
    Mavlemız bırge köştü
    Savdat alsa bızden
    Orıstın ötpeğı azık bolar tınglangız
    Mınnan arı bız ketsek karıp kasar
    nogayga yazık bolar anglangız.
    Kettı yıllar.
    Tömen akkan ak kobanday aktarılıp.
    Ane Edıldey bolup bayıp
    Yarık yayıktay yayılıp
    Tavlar, taslar, keng şöller,
    Döngül döngül kök köller
    Dört yagası kıyıvlu Derya dengız,
    Alem maytag alem kıyavlı
    Altın orda elım edıng
    Yok boldıng Som yureklı batır edım
    Art boldum Argımaktı saylap mıngen
    Aruvlerdı sernep algan
    Yilik maydı mol yegen
    Kımızdı baldı sımırgen
    Yıgıtlerını ördögen
    Yıravlarını sıylagan
    Han biylerın saylap bılgen
    Halk edık Endı bugun azaydık
    Kollarımız ab argın bolduk
    Yavlıkban bızıktı
    Söngen yurttan angladık
    Kemsılıkben zorlukka,
    Harp bolganda teng bolduk
    Endı bızdı korlamaga şalışkanlar
    Az şıkpaz Iyerşeng kırgen ordaga
    Tüz kabardı eş aytpaz
    Bırevlerı kedem der
    Bırevlerı bebem der
    Özgelerı yangıp turgan
    Asılından adasgan
    Yetım ösgen balaga
    Şıbjıy sogan salganday
    Aguv berıp kusturur.
    Adet yoldu mıttırır.
    Buzgın salıp araga
    Halkımızdı yılatar.
    Eh nogayım nogayım
    Yanım süygen aziz kalkım
    Teren tamır emensın
    Nuh ayelden kelesın
    Sav dunyaga urluk taslap
    Kop mılletke dem tamlap
    Yangı yurtlar baylaysın
    Kart bolsan da yaşaysın
    Negedeseng niyetıng
    Köz yaştan da tazadı
    Negedesen yuregın
    Karakustun koynunda
    Şahit bolup uşadiİSTANBUL’A GÖÇ

    Döne döne akan ak Koban
    Ayrı ayrı geniş doga
    Nereye gidip kayboldu
    Kıyısında yayılıp yerleşmiş çok nogay
    Koban boyu yeşil ağaç
    Ağaç bası kurudu
    Tuh ah neden yaptı
    Kotu utanç dünyası başımıza çullandı
    Kapuska ile domates kara suda kaynasa
    Cahil gençler diye bizim nogay oğullarımızı
    Padişah tutup katletse
    O zaman ne yaparız?
    Eğer padişah yol verse
    İstanbul’a gideriz
    Gitsek ne yaparız?
    Elbet terhis oluruz.
    Gidenlerimiz ne oldu?
    Binücyüzotuz senesinde
    Ya hayıra ya şerre diye
    İstanbul’a halk göçtü
    Göçtü de ne buldu?
    Atmışa gelen büyükler
    Emzikli bebekler
    Yerinde kalası Türk yerinde
    Yayan yürüyüp su bulamadan
    Sonunda kum buldu.
    Hayıra diye el göçtü.
    Hayır nerden bulunsun?
    Hayır suya aktıktan sonra
    Ellerin kıskandığı ak Kobanı bırakıp,
    Yer yarısı kara denizi tam yarıp
    Çok nogayım Türk yerine vardıktan sonra
    Dağılıp kırda yaşamış
    Kımızı ile koyun iliği yemiş
    Ellerden el üstünlüğü ile övülen
    Dillere destan nogay yurdu taş oldu
    Kıl yalavlı kalmuk bize yakın oldu
    Hesap edip baksan çok seneler geçti
    Çoğunlukla it mirzalar inatlaşıp,
    Alem hayran, çok nogay, koklu nogay
    Değerli yurdu bitirdi.
    Edıl Yayık iki nehir
    Bir senede Yayık’a da sığmadık
    Yeri cennet suyu şerbet
    Geçinmeye, yaşamaya kolaylı
    Erıkken kun dombaylı
    Ellerin kıskandığı ak Koban’ın dopdolu
    Nogaylı Yeryüzünün görkemi diye
    Ağa cay var bakılan
    Pınarı şırşır diye akan
    Parça parça kenarlı Koban var
    Kobanda ayrı kuyruk saban var
    Kobanda çizgi çizgi doğa var
    Doğa dolu nogay var
    Bu ne denilen Koban dolu el idik
    Ne mutlu yaşayıp gidiyorduk
    Fakirlikle yalnızlık bize kısmet oldu
    Koklu Çerkez çok nogay
    Barış içinde yaşanan dolu Koban boşaldı
    Azıcık kalan nogaya
    Ak Koban’dan ayırmadan
    Kaderimiz birlikte göçtü
    Ver alsa bizden
    Rusların ekmeği azık olur dinleyin.
    Buradan öteye biz gitsek gariplik kaplar
    Nogaya yazık olur anlayın.
    Geçti yıllar.
    Aşağı akan ak Koban gibi aktarılıp.
    İdil Nehri gibi kıvanıp
    Yarık Yayık nehri gibi dağılıp
    Dağlar, taşlar, geniş düzlükler,
    yuvarlak yuvarlak mavi goller
    Dört yakası parçalı Derya deniz,
    Alem hayran, alemin kıyamadığı
    Altın ordu elim idin
    Yok oldun Esas yürekli batur idim
    Art oldum.Erkek ati şahlandırıp binen,
    İyileri secip alan,
    İlik yağını bol yiyen
    Kımızı, balı kafasına diken
    Yiğitlerini ödüllendiren
    Sanatçılarını ağırlayan
    Han beylerini seçmeyi bilen
    Halk idik Artık bugün azaldık
    Kollarımız yop yorgun olduk
    Düşmanlıkla bozgunu
    Sönen yurttan anladık
    Kötü muamele ve zorbalığa,
    Harp olduğunda maruz kaldık
    Artık bizi horlamaya çalışanlar
    Az çıkmaz Sığınmayla girdiği orduya
    Doğru haberi hiç söylemez
    Birileri dayım der
    Birileri kardeşim der
    Benlikleri yanıp duran
    Aslından kaybolan
    Yetim büyüyen çocuğa
    Biber soğan koymuş gibi
    Zehir verip kusturur.
    Adeti yolu unutturur…
    Nifak sokup araya
    Halkımızı ağlatır.
    Ey nogayım nogayım
    Canım sevdiğim aziz halkım
    Derin köklerinle eminsin
    Nuh ailesinden geliyorsun
    Tüm dünyaya hazine bırakıp
    Çok millete dem verip
    Yeni yurtlar bağlıyorsun
    Yaşlı olsan da yaşıyorsun
    Neden desen niyetin
    Göz yaşından da temizdi
    Neden desen yüreğin
    Kara kuşun koynunda
    Şahit olup uçuyor

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer Paylaşımlar