Çocukların oynadıkları oyunlar ile sosyal yaşamda sergiledikleri davranışlar büyük bir benzerlik göstermektedir. Oyun içerisinde rekabetçi, grup dayanışması ve grup içi paylaşmayı gerektiren davranışların sergilenmesi gerekmekte ise, o çocuk/birey sosyal yaşantısında da aynı davranışları sergilemeye başlar.
Dergimizin ikinci sayısında yayımlanmış olan yazımızın ilk bölümünde, çocuk oyunlarının toplum sosyolojisi içerisindeki önemine kısaca değinmiştik. Ayrıca aynı yazıda çocuk oyunlarının geçmiş ile bu günkü değişen durumlarına ve kültürel boyutuna da değinerek, Nogay çocuk oyunlarından Kulakburgavuş ve Aksüyek oyunlarını sizlere çeşitli yönleriyle anlatmıştık.
Çocuk oyunları henüz yeni doğmuş bir bebekten başlayarak, ergenlik dönemini bitirerek genç bir erkek/kız oluncaya değin geçen süreç içerisinde, çocuğun/bireyin yaşantısında önemli bir yer/zaman tutmaktadır.
Çocuğun henüz çevre algısı gelişmemişken başlayan bu süreç, kendi kendini tatmin için parmağını emen veya dikkatini belli bir noktaya çekerek oyalamak amacıyla eline tutuşturulan bir çıngırak oyuncağı ile avutulan bir bebeklik aşamasından; bebeğini giydiren, arabasıyla hayali senaryolar yaşayan çocuktan, sokakta arkadaşlarıyla bilinçli ve belli kuralara tabi olan oyunları oynayan çocukluk döneminden ; ve nihayetinde ergen gençlik aşamasına kadar süren ve o çocuğun, çocukluktan bireyliğe geçiş dönemine denk gelen zaman dilimidir.
Bu zaman dilimi içerisinde çocuk/bireyin hayatında oyunlar çok önemli bir yer tutar. Kendini ve vücudunu tanımaya, çevresindeki gelişen olaylara, ailesine, okulundaki eğitimine ve benzeri durumlara ayırdığı ilgi kadarını veya daha fazlasını oyunlara yönlendirir. Aynı şekilde yönlendirdiği ilgiye paralel olarak oyunlara harcadığı zaman da değişkenlik gösterir. Oynadıkları oyunların türü. içeriği ve kültürü ne olursa olsun çocuk/bireyin fiziki. ruhsal ve düşünsel gelişimlerinde ebeveyn ve okul eğitimlerinin ardında. kendine önemli bir yer edinmektedir.
Çocuk/birey büyüdükçe oynadığı oyunlarda ilgi alanı yeteneğine ve kendini tatmin yoğunluğuna bağlı olarak değişiklik göstermeye başlar. Bu değişiklik kendi arayışıyla olmakla birlikte daha çok dış etkenlerin yönlendirmesiyle şekil bulmaktadır. Örneğin, çocuğun futbola olan yeteneğini keşfetmesine ve bu yönde ilgisini arttırıyor olmasına karşın arkadaşlarının veya çeşitli etkenlerin , ilgisini başka yönlere çekerek başka bir oyun, bir bilgisayar oyunu , üzerinde yoğunlaşması ve buna hayatında gereğinden fazla yer ve zaman ayırması gösterilebilir.
Çoğumuzun önemsemediği, önemine atfen çocukların yönlendirilmesinde eksik kalınan oyunlar, bilinenin aksine çocukların çocuk/bireylikten çıkıp birey oldukları dönemler için önemli temeller attıkları ve o bireyin yaşantısındaki kişiliğini geliştiren araçların başında geldiği bir gerçektir.
Çocukların oynadıkları oyunlar ile sosyal yaşamda sergiledikleri davranışlar büyük bir benzerlik göstermektedir. Oyun içerisinde rekabetçi, grup dayanışması ve grup içi paylaşmayı gerektiren davranışların sergilenmesi gerekmekte ise. o çocuk/birey sosyal yaşantısında da aynı davranışları sergilemeye başlar. Hayatında rekabetçi, dayanışmaya açık ve paylaşmaya yatkın bir bireydir. Ancak oynadığı oyunlar daha çok tek başına hareket etmesini, yardım almadan, grup davranışı ve paylaşımı yerine bencileyin davranışlar sergilemesini gerektirmekteyse. aynı çocuk yaşamında, genellikle tek başınalığı tercih eden, asosyal ve agresif davranışlar sergileyebilen. bencil ve kendi egosunu tatmin yoluna giden birisi olacaktır.
Günümüzde oyunlar, çocuk/bireyin yetiştirilmesinde, eğitilmesinde, ve yönlendirilmesinde etkin bir araç olarak eğitim kurumlarınca kullanılmaktadır. Buradaki oyunlarda ana amaç, çocukların zeka seviyesini yükseltmek, yeteneklerini keşfetmek, sosyalleşmesini sağlamak, paylaşımcı ve sorumluluk yüklenebilen bir kişiliğe sahip olmasıdır.
Gerçekte oyunların en önemli özelliklerinden biri de kültür aktarımıdır. Günümüz modern eğitim kurumlarının ve ebeveynlerin çocukları yönlendirdikleri oyunlarda en büyük eksiklik kültür aktarımıdır. Zira geçmişte oynanan oyunların çoğunluğu ile günümüzde bilgisayar başında oynanan oyunlar arasındaki en büyük fark kültür aktarımıdır. Tabiri caiz ise, kadın/erkek kıyafet seçiminde ayrıca unisex dediğimiz ve cinsiyetsizliği ifade eden kıyafetler de vardır. Yani hem erkek hem kadın tarafından kullanılabilen. Bu günkü modern oyunlarda unisex diyebileceğim z \C iürsüz – herhangi bir küftüre ait olmayan kendine özgü olan – bir durumdadır.
Burada önemli olan nokta şudur; çocukların yüzyıllardır oynadıkları oyunların çıkış amacı bir kültür aktarımı amacı taşımamaktadır. O günün koşulları içerisinde, oynanan oyun , çocuk’bireye bulunduğu kültürel yapı içerisinde kendine sağlam bir zemin bulabilmesi için. savaşçı, kabiliyetli, coğrafi ve iklimsel koşullara kolaylıkla adapte olabilen, kamuflaj yeteneğine sahip, analitik düşünebilen, refleks sahibi, gücünü kontrollü bir biçimde kullanan donanımlı bir birey yetiştirme amacı taşımaktadır.
Aynı oyun bu gün. bulunduğumuz modern çağda bu gereksinimleri karşılamak yerine, çocuk/bireye atalarının kültürünü, milli duygu ve hasletlerini aşılamak, kendi kültürüne ve ahlaki yapısına ilgisini çekmek amacı taşımaktadır. Aradaki bu fark değişen zamanın gerekliliğinden kaynaklanmaktadır.
Bu son dönem modern oyunlar popüler kültürü temsil eden. temelinde Amerikan kültürü ile beslenen ve Avrupa kültürüyle desteklenen; tüketimi teşvik eden. materyalist anlayışı benimseyen, global düşünceyi şiar edinen, bireyci yaklaşımı destekleyen karmaşık bir yapı içerisindedir. Bahsi geçen oyunlarda kültürel bir kimlik görmeniz mümkün değildir. Oyun ile zaman geçiren çocukların kendi kültürüne yabancı kaldığı gözlemlenebilen birdoğrudur.
Çocuk/birey büyüdükçe oynadığı oyunlarda ilgi alanı yeteneğine ve egosuna bağlı olarak değişiklik gösterneye başlar demiştik. Fakat zamanımızda, gelişen modern çocuk/birey döneminden çok daha önceki konar- göçer toplumlar içerisindeki çocuklar için aynı yetenek ve egosuna bağlı olarak değişen bir oyun çeşitliliğinden bahsetmek pek mümkün değildir. Zira bahsi geçen dönemler içerisinde çocukların, kendilerine sunulan oyunlar dışında pek fazla bir seçenekleri bulunmamaktadır.
Dolayısı ile, o dönemlerdeki koşullar içerisinde oynanan oyunlar, bu günkü gibi konsollar ve bilgisayar üzerinde değil, bizzat çocuğun bedeni üzerinde tatbik edilmekteydi, işte bu nedenleydi ki, eski zaman çocuk oyunları veya toplum içerisinde yapılan oyun/spor müsabakalarının çoğu sertliğe, mücadeleciliğe. rekabetçiliğe. grup içi yardımlaşmaya ve paylaşımcılığa yönelikti.
Nogayların yaşamış oldukları coğrafyanın sertliği, sürekli olarak düşman unsurların baskısı altında olmaları, tehdit altında yaşamaları yaşam biçimlerini etkilediği kadar çocukların oynadıkları oyunları da biçimlendirmiştir.
Bugünün koşulları içerisinde baktığımızda. Nogayların çocuklarına oynattıkları oyunların bazıları. mesela Kulakburgavuş. çoğumuza pek vahşice, pek gaddarca ve acımasızca gelebilir. Doğrudur. Bugün bu şekilde algılanabilir. Ancak Nogay toplumunun yaşadığı tarihsel süreç içerisinde maruz kaldıkları çetin çevre ve insani faktörler bunu tamamen gerekli kılmaktadır.
Unutmamalıyız ki. günümüzde bireyin refahı için devlet söz konusu iken, o dönemde birey, devlet bekası için vardı. Dolayısıyla, Nogaylar kendi varlığının devamını sağlayabilmek adına, kendi çocuklarına karşı sertliği, dayanıklılığı, acımasızlığı, ve korkusuzluğu öğretebilmek için en ideal yol olarak, aynı koşullardaki oyunları bir araç olarak kullanmışlardır.
Nogayların çocuklarına öğrettikleri oyunların hepsi aynı sert özelliklere sahip değildir. Ancak özünde yine aynı yeteneklere sahip olunmasını amaçlayan daha yumuşak dokulu oyunlar da oynana gelmiştir.
Dolayısıyla geçmişte oynanan çoğu çocuk oyunları o dönem içerisinde kültür aktarımı amacı taşımıyor olsa bile bu amaca da hizmet ve kendi çocuklarını kendi kültürlerine daha sıkı sarılmaya teşvik etmekteydi.
Yukarıdaki tespitlerimizi yaptıktan sonra şimdi Nogay çocuk oyunlarından bir kaçını tanıtmaya çalışalım. Önceki yazımızda dışarıda oynanan oyunlardan ikisini anlatmıştık. Bu kez yine dışarıda oynanmakta olanlardan devam edelim. İlk oyunumuz Mık Oyunu.
MIK OYUNU-ÇİVİ OYUNU
Mık. türkçede çivi demektir.Adından da anlaşılabileceği gibi büyük bir çivi ile veya çivi yok ise küçük ama sivri bir bıçak ile oynanan bir oyundur. Özellikle bahar aylarında yağmur yağdıktan sonra yumuşayan toprak zeminde oynanan bir oyundur.
Oyun içerisinde en az iki oyuncu olmaktadır. Oyunun kuralı oldukça basittir. Başlangıçta çiviyi ilk kullanacak oyuncu belirlenir. Bunun için çöp çekme, saydırma gibi eleme usulleri kullanılır. Yerde öncelikle belirli bir nokta tespit edilir. Bu da genelde çiviyi ilk kullanan tarafından atılan çivinin saplandığı noktadır. Bu nokta merkez alınarak çiviyi ilk kullanacak olan çocuk çiviyi atarak bir kez daha yere saplar. Saplanan nokta ile ilk nokta arasında düz bir çizgi çeker. Bu surette oyun da başlamış olur.
Oyunda amaç, rakibin çiviyi yere saplayarak daha önce çizmiş olduğu çizgileri birleştirmek suretiyle oluşturduğu çizgileri, bu kez diğer oyuncunun yaptığı çizgiler ile bir sarmala alıp, hareket alanını daraltmak ve o çemberden rakibinin çıkışını engellemektir. Rakibi de kendisi için aynı amacı taşıyacağı için her bir atışın çok önemi vardır.
Oyunda kural, herkes sırası ile bir kez çiviyi yere saplamak amacıyla atar. Çiviyi saplayamayanın sırası geçmiş kabul edilir. Rakibinin veya kendisinin daha önce çizmiş olduğu çizgiye çivisini saplayanın da sırası geçmiştir. Bu kez çiviyi atma sırası diğerine geçer. Ne zamanki artık rakip oyunculardan birisi diğer oyuncuyu bir çemberin içine alıp da o çember içerisinden çıkması mümkün hale gelemez ise, oyun o noktada biter.
Oyunun çoğu kez o aşamaya gelmesi saatlerce sürmekte olduğundan, oynayan çocuklar açısından hem zevkli hemde çekişmeli geçmektedir. Oyun içerisinde, oyuna ait herhangi bir mani veya söz yoktur. Oyunda ortaya konulmuş olan bir ödüllendirme de bulunmamaktadır.
Oyunla ilgili sosyal veya psikolojik tespitlerde bulunmaya çalışmak biraz zorlamacılık olur. Ancak oyun genelinde çocuk için fayda sağlayan öğeleri de görmezden gelemeyiz. Şöyle ki, Oyunu oynayan çocuklar her şeyden önce her oyunun bir kuralı olduğu bilincine erişmektedirler. Başarıya ulaşmak için ise her zaman bazı kurallara uymak gerektiğini oğrenmekteler. Oyun içinde kullanmış oldukları çivi sayesinde el becerilerini ve dikkatlerini artırmaktadırlar. Dikkat eksikliği çeken, belli bir işe odaklanma güçlüğü çeken çocuklar için ideal bir oyunudur.
Mık oyunu ile ilgili olarak ne kadar zaman öncedir oynandığına dair bir kayıt bulunmamaktadır. Aslında sadece Nogay’lara özgü olmayan bu oyun. geçmiş dönemlerde Nogay köylerinde çocuklar arasında oldukça ilgi görmekteydi. Ayrıca bulunduğum bölge içerisinde Nogay çocuklarının haricinde başka çocukların oynadığına da şahit olmadım. Bu yine de bu oyunun bir Nogay çocuk oyunu olduğunu göstermemektedir.
AY KÖRDÜM
Tanıtacağımız bir diğer oyun ise, saklambacın bir başka versiyonu olan ve Nogay köylerinde çocukların yaz gecelerinin en büyük eğlencelerinden biri olan Ay Kördüm.
Ay kördüm’ ün türkçesi Ay gördüm’ dür. Bu oyun yazın, özellikle ay ışığının olduğu akşamlarda köy meydanlarında oynanmakta olan bir oyundur. Çocuklar için heyecan verici bir oyun olan Ay Kördüm, kalabalık gruplar halinde oynanmaktadır. Oyun içerisinde iki grup vardır. Bu grupların oyuncu sayılarının eşit olması gerekmemektedir. Ancak genelde eşit sayıda oyuncular tarafından oynanmaktadır. Oyun başlamadan önce oyun içerisinde olabilecek hataları en aza indirmek için genellikle bir mahal- çevre sınırı konulmaktadır.
Oyunda hem oyun kurucu hem hakemlik yapacak iki çocuk lider olur. Her bir lider kendi grubunu, karşılarına almış oldukları çocukların içerisinden, sırasıyla, adlarıyla çağırarak yanlarına alırlar. Yanlarına aldıkları çocuklar bir grup oluştururlar, iki ayrı grubun oluşması ile birlikte bu kez mahal – çevre sınırı konulur.
Bu sınırdan amaç. oyunun çok geniş bir alana yayılmasını engellemek ve oyunu zevkli hale getirecek makul ve mantıklı bir sınır belirlemektir. Zira belirlenen mahal içerisinde bir grup oyuncuları saklanacaklardır. Bir diğer grup ise bu mahal içerisinde saklanan grup üyelerini arayacaklardır. Bu mahalin genişliği genellikle çocuklar için koşarken çok yorulmayacakları bir mesafe olarak tespit edilir.Oyun içerisinde bu mahalin dışında saklanan bir çocuk olduğu tespit edilirse o çocuğun olduğu grup ebe olurdu.
Oyunu oynamak için gerekli şartlardan biri de ebe olacak grubun belirlenmesidir. Oyunun heyecanı burada başlamaktadır. Genellikle ebe olmak istenmediği için ” nızarma ” dediğimiz ve ebe olan grup tarafından çıkarılan ihtilaflarla heyecan başlar. Ebe olacak grubu belirlemek için eleme usûllerinden biri seçilir. Bu genelde manilerden oluşan tekerlemelerdir. Nihayetinde ebe olan grupda belirlenince son olarak oyunda ebelenme noktası belirlenir. Bu nokta oyunun merkezi konumundadır. Bu tekerlemelere örnek olarak;
Aveleme daveleme Dave kuşu kovalama Hapen Hüppen Tavdan kaşgan Sırlı şışgan’ ı verebiliriz.
Ebeleme noktası çocukların boy hizasında olan ve saklanacak grubun üyelerinden birisi ebeler tarafından görüldüğünde oyundan elenmesi için koşup gelerek el vurulması gereken nihai noktadır.
Oyunu oynamak için tüm şartlar yerine getirildikten sonra ebe olan grup yüzlerini ebeleme noktasına dönerek, belirlenmiş olan bir rakama kadar saymaya başlarlar. O rakam telaffuz edilene kadar, saklanacak olan grup üyeleri dağılmış ve her biri bir yere saklanmış olmalıdır. Sayma işlemi bitince rakibe verilen saklanma süresi de bitmiş olmaktadır. Bu kez ebe olan grup, saklanmış olan grup üyelerini aramaya başlar.
Ebelerden biri saklananlardan birini gördüğü zaman ” ay kördüm, ay kördüm. Murat I… ” diye bağırarak gördüğü kişiyi belirtir ve hızla sobeleme noktasına koşar. Görünmüş olan oyuncu da aynı sobeleme noktasına koşarak ebeden önce oraya el vurmak ister. Burada hangisi daha çabuk varıp ebeleme noktasına elini vurursa, elini vuran oyuncu diğer oyuncuyu elemiş olur.
Burada ismin söylenmesinin önemi şudur; ebe karanlıkta saklanan kişiyi görmekle kalmayıp aynı zamanda kimliğinden de emin olmak durumundadır. Şöyle ki. saklanmış olan kişi Murat ise ve ebelerden
biri Murat’ın adını bağırarak ebelemeye gidip ebelerse. Murat elenmiş olmaktadır. Ancak, ebe gördüğü kişinin Murat olduğunu sanarak koşarken, o kişi ” Şanak şomlek patladı., şanak şomlek patladı ” diyerek çıkıyorsa, gördüğü kişi Murat değil, bir başkasıdır. Bu tekerlemenin iki anlamı vardır. Ya ebe gördüğünü Murat sanmıştır ve yanılmıştır ya da hile yolu ile yanıltılmıştır. Her iki durumda da yanılan kişi oyundan elenir. Ebeyi yanıltmak için çoğu kere çocuklar üzerlerindeki kıyafetleri değiştirerek hile yaparlar.
Oyun. bu şekilde devam eder. Oyunun bitmesi için ebe olan grubun, saklanan grup üyelerinin tamamını ebelemesi gerekmektedir ya da çok zor da olsa saklanan grubun, ebe olan grubu çeşitli hileler ile yanıltarak oyuncu sayısını azaltması ve nihayetinde ebe olanlardan birine görünmeden ve yakalanmadan gidip ebeleme noktasına ellerini vurması gerekmektedir.
Oyun içersinde söylenen bir de mani vardır. Bu mani şöyledir:
Ay kördüm Alla Emantü billa Ne güzel aymış Elhamdülillah
Ay Kördüm Oyunu anlaşıldığı üzere bilinen saklambaç oyununun farklı bir oynanış biçimidir.. Bu oyunun ne kadar zamandır oynandığı hakkında bir bilgimiz yoktur. Bildiğimiz ise. en az 20 yıldır Seyitahmetli ve Boğazören köylerinde oynanmadığıdır.
Bu oyun içerisinde sertlik içeren davranış ve kurallar olamamasına karşın, oyun. çocuklara bulundukları dönem içerisinde kazanmaları gereken bazı yeteneklere sahip olmalarını sağlamaktadır. Ki. bu yetenekler o dönemler içerisinde hayati öneme sahip becerilerdir.
Bunlar kısaca, günümüzde askeri birliklerde verilen gece eğitimine benzer bir eğitimin oyun versiyonu gibi, oyunu oynayan çocuklara gece savunma, saldırı, kamuflaj, gizlenme, hile ile rakibi yanıltma becerilerini kazandırmaktadır. Zira oyunu kazanabilmek için tüm bu unsurları başarı ile uygulamak gerekmektedir.
Görüldüğü üzere basit gibi görünen, çocuklara yönelik bir eğlenceymiş gibi düşünülen bir oyun içerisinde bile, geçmişteki her toplum için hayatta kalma, ırkının ve neslinin devamı ve sürekliliği tehdit altındayken, bu tehditlere karşı ayakta kalabilme ve başkaları için bir tehdit oluşturabilme amacıyla, kendi çocuklarına yönelik bir eğitim verilmesi söz konusudur. Üstelik bu eğitim askeri eğitimler gibi değil, bir eğlence olarak sunulmaktadır.
Gelecek sayımızda Nogay Çocuk Oyunlarından bazılarını sizlere tanıtmaya devam edeceğiz. Sevgi ve saygılarımızla.
Hakan BENLİ
2 Nisan, 2025
0 Comments
1 category
Category: 2011