0 Comments

NOGAY BALA OYUNLARI

NECDET ÖZENDEN HİKAYELERLE BALA OYUNLARI (Linklere tıklayın)
1 – DANDÜRÜK
2 – TABAMADIN TÜMBÜRDEK
3 – PARMAK CASIRUV
4 – AKSÜYEK
5- ŞİLİK 
6 – AŞIK
7 – MOŞUL TAYAK
8 – ATLANŞIK / ATLAN KONAK
9 – DİGAY DİGAY

Mehmet TAŞKIRANdan ÇOCUKLUĞUMUZUN OYUNLARI

1-LAPATAK (ŞEKİRDEK )

Bu oyun kayısı çekirdekleri ve ayakkabı tabanı ile oynanır.
Eski ayakkabıların sağlam olan tabanlarının ön tarafını,yani ortasından burun kısmına doğru olan yerini keser kenarlarını incelterek kaygan hale getirilirdi.
Daha sonra 1 veya 1.5 m. Çapında çizilen dairenin içine çekirdekler tek sıra olarak dizilir,
dairenin yaklaşık üç metre uzağına çekirdek dizinine paralel olarak çizilen düz bir çizgide,şimdiki deyimle start çizgisi o zamanki adı ise Nogayca TIMPAY olan yerden kura çekilerek belirlenen sıraya göre çekirdeklere,Lapatak atışı yapılır,
eğer atış yapan daireden çekirdek çıkarmışsa o çekirdekler onun olur ve Lapatak atma eli onda devam eder.
Eğer çekirdek çıkaramamış ise el rakibe geçer.
Her arkadaşımızın elinde bir çuval çekirdek olurdu.
Bizim köyümüzün Kayısı çekirdeklerinin tanesi ziyan olmaz,Köye gelen çerçilere (Şulcu) dediğimiz öteberi satanlara leblebi,üzüm,iğde vs,gibi şeyler karşılığında satılırdı.

2- TÜYME-SADEP ( DÜĞME )

Bu oyun,bildiğimiz elbise düğmeleri ile oynanır.
Düğmeler büyük bir kapının takriben 1.5 veya 2 m. Önüne dizilir,
kapının iki yanından çapraz olarak oyuncunun kullandığı eline göre yapacağı atış ile, dizili düğmelere doğru vuruş yapılır,
vurulan düğme yerdeki dizideki düğmeye değmiş veya 1 karış yaklaşmış ise o düğmeyi kazanmış olur.
Tabi o günlerde bizlerin evlerimizdeki tüm elbiseleri düğmesiz bıraktığımızda ailelerimize birer külfet oluyordu.

3- ŞELİK (ÇELİK-ÇOMAK )

a-Gınafiy;

Bu oyun için önce ucları aksi yönlerde üçgen şeklinde yassılaştırılmış yaklaşık 10 cm. uzunluğunda ÇELİK ile bu Çelik’e vurmak için kullanacağımız 70-80 cm. uzunluğunda düz bir sopaya ihtiyaç vardır.
Ayrıca yere yine yaklaşık 10 cm.uzunluğunda ve 1-2 cm. eninde ortası 2-3 cm. derinliğinde çukur kazılması gerek.
Oyuna başlama elini kazanmak için ÇELİK’i sopanın ucunda en fazla saydırmayı yapmak lazım.
Daha sonra oyuna geçilir,bu oyun guruplar ilede oynanabileceğinden(daha zevkli olur) eli kazanan ÇELİK’ kazılmış çukura enine gelecek şekilde yerleştirir ve sopayı ÇELİK’in altından takıp en uzağa atabilecek kuvvette fırlatır.
Karşılayan guruptan herhangi biri ÇELİK yere inmeden elindeki sopa ile başlangıç kuyusunu geçecek şekilde geri gönderirse atan tarafın oyuncusu eli kaybettiği gibi almış olduğu sayıda yanar,
yok eğer sopa ile vuran olmaz ise karşılayan guruptan biri ÇELİK’i başlangıç kuyusuna enine yatırılmış sopanın üzerine atar eğer sopayı vurursa atan oyuncu sadece eli kaybeder,
yok vuramazsa atan oyuncu sopası ile ÇELİK’in yontulmuş ucuna vurarak havalandırıp havada vurur ve en uzak yere atmaya çalışır.
Her vuruşun bir ismi vardır.
Tabii 40 yıl üzerinden geçtiği için vuruş isimlerini unutmuş olabilirim.
Benim hatırladığım dört vuruş vardı,
1 GINAFFİY,
2 GINNANNANAFİY,
3 HAZIRAHÖK ve
4 ÇAMURAÇÖK idi.
Bu arada unuttum kaşılayan ÇELİK’i başlangıç kuyusuna atarken atan çelik’e yön verircesine bağırırdı,LÖK,LÖÖK LÖK diye manası ise Çelik’in ucundaki yontulmuş tarafın yere doğru gelmesini temenni etmektir.
Sora ÇELİK’in dört vuruş sonrası düştüğü yerden başlangıç kuyusuna doğru atan oyuncu elindeki sopa ile ölçmeye başlar.
Her dört sopa uzunluğu bir sayıdır.
Bitiş sayısı önceden kararlaştırıldığından o sayı bulununca oyun biter.
Kaybedenin cezası,LIKKA dediğimiz iki eli ile kazanan oyuncu kaybedenin tek eline paralel olarak vurmak yada,yine adı LIKKA olan diz üstü ile kaybeden oyuncunun poposuna vurulmasıdır.

b- Kuyruk Kazmaca;

Bu oyunda oyuncu sayısı çoğaldıkça oyunun zevki artar.Oyuncu sayısına göre büyüklükte yere bir kare çizilir yaklaşık ikişer metre ara ile oyunculara TIMPAY yani başlama noktası verilir.Yine diğer oyunda olduğu gibi el için Çelik saydırması yapılır,en en az saydıran karşısındakine doğru Çelik ağacını fırlatır eğer karşıdaki Çelik’vurursa ve bu vuruş ne kadar hızlı olursa iyi olur atan Çelik düştüğü yerden alıp,bir diğer oyuncunun TIMPAY’ına saplayana kadar onun kuyruğu diğer oyuncular tarafından kazılarak uzatılırdı.Kimin kuyruğu uzun olursa o oyuncu belirlenen cezayı çekerdi.

Ayrıca Çelik,Çomak oyununun diğer Türk boyları arasında oynanan versiyonlarıda NOGAY çocukları arasında oynanırdı.

4- AKSÜYEK ( AK KEMİK )

Bu oyunda iki Grup arasında oynanan AK KEMİK veya benzeri bir beyaz odun parçası ile oynanan oyundur.Espirisi ise gece karanlıkta oynanıyor olmasıdır.İki grup ayrılır ayrılan gruplar bir binanın iki tarafına geçerler ve SİBA( saymaca benzeri ) çekilişi yapar,Kazanan grup kemiği binanın öbür tarafına atar eğer karşılayan grup kemiği bulamadan atan grubun elemanları gelip bulurlarsa karşılayan grup kaybetmiş olur.Bu oyunun anlatımında eksiklerim olabilir özür dilerim .

5- KORŞAK

Bu oyunu kız çocukları ağaç çubuklarını birleştirerek yaptıkları bebeklerle oynarlardı.Bu bebeklere yün dolaması ile bir kafa yapıp kopya kalemi dediğimiz MOR kalemle veya ucu yanmış ağaç karası ile kaş,göz ve ağız burun yaparlardı.

6- DANDÜRÜK ( TOPAÇ )

Bu oyun 2-3 cm çapında ve 5-6 cm uzunluğunda ağaçtan yontularak ucu sivriltilmiş topaç biçiminde nesne ile ve bir sopanın ucuna bağlanmış bezden kamçı ile oynanırdı.Tabi torna ile yapılmış topaçlar çıkınca bizim DANDÜRÜKLER tarih oldu.

AŞAĞIYA AKTARACAĞIM OYUNLARIN ÇOĞU TÜRKİYE’DE OYNANAN OYUNLAR OLUP NOGAYCAYA DEĞİŞİK İSİMLERLE YANSIMIŞTIR.

A- AYGÖRDÜM – (digay digay)
Bu oyun bir nevi saklambaç gibidir.Saklanan gruptan birinin bir arkadaşı sobelemeden ebeye görünürse tüm grup yanmış sayılırdı.

B- GUZGUDAĞAY

Bu oyun bildiğimiz evcilik oyunudur.

C- CÜZÜK ( YÜZÜK ) Saklamaca.

Mehmet TAŞKIRAN

Baymırza Kalmıkov dan Nоgаy bаlа оyınlаrı 

Tеgеrşik bоlıp аylаnuw 

Turgаn еrinnеn sоl yağınа yadе оñ yağınа, kоllаrındа kаzаy turıp, аyaklаrın yоgаrgа kеñ yayıp, аldıgа аylаnıp, аyaklаrınа tüsip turmаgа kеrеk bоlаdı. Kim yarаsık etip körsеtеr em uzаkkа аylаnаr?

Bоs еr 

Bаlаlаr üykеn tögеrеktiñ işindе оrtаgа kаrаp, şоñkаyıp оltırаdılаr, а bir bаlа оltırgаn bаlаlаrdıñ şеtinnеn аylаnıp yurеdi em bir zаmаndа kоlı mаn оltırgаnlаrdıñ birеwiniñ iyininе tyеdi. Tiyisli bаlа şаlt bоlıp turıp, tögеrеk pеn bаskа yağınnаn şаwıp kеlip, оgа tiygеn bаlаdаn аldın kеlip оrınınа оltırmаgа şаlısаdı. Bоs оrıngа kim аldın еtisе, оl sоndа оltırаdı, а еtispеgеn bаskа bir оltırgаn bаlаdıñ iyininе tyеdi em süytip оyın bаrdırılаdı.

Bаyrаklаrıñızgа!

Оynаytаgаn bаlаlаr nеşе bir küplеrgе bölinеdilеr em är bir tögеrеktiñ оrtаsınа özlеriniñ bir оynаwşısın bаyrаk pаn sаlаdılаr. Är kоmаndаdıñ öz tüsli bаyrаklаrı bаr (yasıl, kök, kızıl em s.b.). Bаsındа kоmаndаlаr tögеrеktе bаyrаk pаn turgаn bаlаdıñ kаsınа tizilеdilеr. Оkıtuwşıdıñ sızğırığı mаn bäri bаlаlаr dа yan-yakkа şаşırаydılаr, tеk tögеrеklеrdiñ işindеgilеr bаyrаklаrı mаn kаlаdılаr.
Bаskа bir sızğırık pаn оynаwşılаr közlеrin yumаdılаr, sоl zаmаndа tögеrеklеrdiñ işindеgi bаlаlаr bаyrаklаrı mаn turgаn еrlеrin аwıstırаdılаr. Egеr оkıtuwşi “Bаyrаklаrıñızgа!” dеsе, sоl zаmаndа оynаwşılаr közlеrin аşıp, özlеriniñ bаyrаkşısınа şаwıp bаrаdılаr.
Birinşi bоlıp öziniñ bаyrаkşısınıñ tögеrеgindе tizilgеn kоmаndа еñüwşi bоlıp sаnаlаdı.

Bаspаn оynаw 

Bаlаlаr tоptı bаslаrı mаn sоğıp оynаydılаr. Egеr kim köp sоksа, sоl оynаwşı еñüwşi bоlıp tаnılаdı.

Bаyrаk 

Töbеşiktе kişkеy kuwаklıktıñ işindе yadе аgаşlıktıñ şеtindе “bаyrаktı” kаdаydılаr. Bаlаlаr tаyaktı tаwıp ştаbkа äkеlmеgе kеrеklеr. Оynаwşılаr eki küpkе bölinеdilеr. Är birin оyınnıñ аldındа kеrеk еrgе аkеtеdilеr em küplеrdiñ kаpitаnlаrınа kаğıtlаr bеrilеdilеr. Sоl kаğıttа bаyrаkа kаytip bаrmаgа kеrеk ekеni sхеmа mаn körsеtilеdi. Küplеr bir-birinnеn bаskа еrlеrdе turаdılаr. Söylеsilgеn zаmаndа eki küp tе yоlgа şıgаdılаr.
Kаysı küp birinşi bоlıp bаyrаktı tаpsа, sоl оnı şаlt bоlıp ştаbkа еtkistpеgе şаlısаdı. Egеr dеyim küplеr ekеwi dе birgе tаpsаlаr, оl zаmаndа bаyrаktı ıslаp turgаn оynаwşı оyınnаn şıgаrılаdı.

Tаbаn tirеsüw 

Eki ädеm аyaklаrı mаn tirеsıp, kаrsılаs оltırаdılаr, bir-birlеriniñ kоllаrınnаn ıslаydılаr. Kündеsin оñ yakkа tаrtkаn ädеm еñüwşi bоlıp şıgаdı.

Аyak pаn tаstı аtuw 

Yalpаk tаs аyaktıñ аlkımınа sаlınаdı em оynаwşı, kеrkinip, tаstı uzаkkа tаslаmаgа şаlısаdı. Tаstı eñ uzаkkа аtkаn kisi еñüwşi bоlıp sаnаlаdı.

Tеgеrşikti sоğıstıruw 

Eki оynаwşı bir-birlеrinе kаrsılаs оltırаdılаr em tеgеrşiklеrdi sоğılıskаndаy etip tığırtаdılаr. Tеgеrşigi kündеsindikin yıkkаn оynаwşı еñüwşi bоlаdı.

Tаyak pаn şаbuw 

Оynаwşılаr, kоllаrınıñ аyalаrınа tаyaktı turаgаltıp sаlıp, şаbısаdılаr. Tаyaktı еrgе tüsirmеy, eñ dе uzаkkа şаpkаn ädеm еñüwşi dеp bеlgilеnеdi.

/Bаymurzа Kаlmıkоw, pеdаgоgikаlık bilimlеndirüwdiñ Хаlklаr аrа ilmilеr Аkаdеmiyasınıñ аgzа-хаbаrşısı, pеdаgоgikа ilmilеriniñ kаndidаtı, dоtsеnt/

Hakan BENLİ den Nogay Kültüründe Çocuk Oyunları
KULAKBURGAVUŞ – AKSÜYEK OYUNLARI

Çocuklar tüm toplumların bekasıdır. Toplumların sağlıklı bir şekilde devamının sağlanabilmesi için çocukların dini, milli, ahlaki ve kültürel duygularla yetiştirilmesi elzemdir. Çocukların yetiştirilmesi ve terbiyesi için sadece ailenin, sosyal çevrenin, toplumun ve eğitim kurumlarının katkısı yeterli değildir. Çocukların fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimlerinde oynadıkları oyunlar çok önemli bir yer tutar.

Çocuk oyunları sadece oyun olmaktan ibaret eğlence etkinlikleri değildir. Toplumların çocukları için ortaya çıkarmış olduğu her bir oyun ve oyun içerisinde geçerli olan kurallar silsilesi ve oyun içerisinde söylenilen maniler ve şarkılar aynı zamanda o toplumların birer yansıması niteliğindedir.
Çocukların oynadıkları oyunların bir kısmı kendi ebeveynleri tarafından öğretilen oyunlardan olduğu gibi; bir kısmı da, çocukların ebeveynlerini veya mensubu oldukları toplumun yaşayış biçimlerini taklit ederek o davranışları oyun olarak biçimlendirmelerinden oluşmuştur. Dolayısıyla her iki şekilde de oyunlar toplumun bir kesitidir.

Her bir toplum kendi milli, dini, kültürel ve sosyal özelliklerini, gelenek ve göreneklerini; yaşadıkları coğrafi konuma, iklimsel özelliklerine, yaşam biçimlerine ve hatta yeme içme kültürlerine harmanlayarak çocuklar için en uygun olan oyunları hayata geçirmişlerdir. Bu oyunlar kimi yerde çok sert ve ağır şartlara haizken kimi yerde daha naif ve kolay şartlar gerektirmektedir.

Çocuk oyunlarındaki kurallar ve yaptırımlar çocuklar için hem bir eğlence ve vakit geçirme aracıdır hem de çocukları yaşadıkları coğrafyanın koşullarına göre ve aynı zamanda bulundukları toplumun gelenek ve göreneklerine; milli ve dini yapılarına göre fiziksel ve zihinsel olarak geleceğe hazırlamakla mükelleftirler.

Bir köy alanında, sokak içerisinde veya bir parkta oyun oynayan çocukları izleyerek hiç tanımadığınız bir toplum hakkında, o toplumun sosyal, kültürel, ahlaki ve dini yapısı hakkında gerçekçi ve nesnel fikir sahibi olabilirdiniz. Ne var ki günümüzde bu yargılara ulaşmak hiçte kolay değil. Gelişen bilgisayar ve internet teknolojisi sayesinde neredeyse tüm dünya çocuklarının müşterek olarak paylaştıkları oyunlar ön plandadır. Bu değişim nedeniyle hemen her kültürde çocukların oynamış olduğu oyunlar bu gün ya oynanmamakta ya da tamamen unutulmuş durumdadır.

Nogay toplumunun çocuklara yönelik ortaya çıkardığı oyunlar da, Nogayların sosyal, kültürel, ahlaki ve dini yapısı ile ilgili derin ipuçları içermektedir. Dergimizin bu sayısında bu konu üzerinde kısa değerlendirmelerde bulunacağım. Bu yazının tam metnini internet sitemde bulabilirsiniz.

Oyunları anlatmadan bu oyunlar üzerinde bazı değerlendirmelerde bulunmak mümkün değil. Bu nedenle elli veya altmış yıl kadar öncesine kadar çocuklar tarafından oynanan ama bugün unutulmuş olan veya oynanmayan oyunlardan birkaçını kısaca aktaralım. İlk oyunumuz;

KULAKBURGAVUŞ:

Oyunun adı Türkçe olarak kulak bükmedir. Adından da anlaşılabileceği gibi temelinde kişinin kulağını bükmek gerektiği için bu adı almıştır. Ne kadar zamandır oynandığı hakkında bir bilgiye sahip değiliz. Oyuna yönelik herhangi bir mani veya tekerleme olduğuna dair bir kayıt da mevcut değil. Oyun açık alanda ve genellikle ilkbahar – yaz aylarında oynanmaktadır. Bu oyun da diğer birçok Nogay çocuk oyunu gibi yıllardır oynanmamaktadır. Dört veya daha fazla erkek çocuk tarafından oynanan bu oyunun kuralları ise şöyledir;

Çocuklardan biri elinde tutmuş olduğu madeni parayı veya o günün şartlarında çocuklara göre değerli sayılabilecek herhangi bir küçük nesneyi ‘Kulakburgavuş’ diyerek uzağa fırlatarak oyunu başlatır. Oyuna iştirak eden çocuklar herkesten önce yere düşen nesneye ulaşarak o nesneyi mümkünse kimseye kaptırmadan ebenin başının üzerine koymağa çalışırlar. Oyunun kuralı bu kadar basit olmasına karşın oynanış biçimi oldukça serttir. Zira koşarak yerden nesneyi alan çocuk peşinden yetişen diğer çocuklara karşı o nesneyi savunmak durumundadır. Rakibin elindeki nesneyi almak için uygulanacak yaptırım ise nesneyi tutan çocuğun kulağını bükmeyi gerektirmektedir. Kulağını büktürmeden ebeye koşmaya çalışan çocuk diğer rakipleri bertaraf etmek için hepsinden daha hızlı ve kıvrak hareket etmek zorundadır. Rakiplerinden birine yakalandığında bir ya da bir kaçı tarafından kulağı büküleceği için elindeki nesneyi bırakmak zorunda kalacaktır. Yere düşen nesneyi alan bir diğer çocukta aynı yaptırıma maruz kalacaktır. Oyun ta ki içlerinden birinin rakiplerinden sıyrılarak o nesneyi ebenin başı üzerine koyabilmesi ile son bulur. Oyunu kazanan kişi aynı zamanda ödül olarak o nesneye de sahip olmaktadır.

Oyunun sert olan yapısı ve güç sarf edilerek oynanan bir oyun olması nedeniyle sadece erkek çocukları tarafından oynanmaktaydı. Bu oyun Seyitahmetli ve Boğazören Köyü civarında en az elli yıldır oynanmamaktadır.

Oyunda geçerli olan sertlik bazen şiddete dayanma noktasına gelmektedir. Bu tarz sertlik derecesi yüksek olan oyunlarda oyuncuların güçlü olmasının sağlanmasının yanı sıra gücünü kontrol edebilme yeteneğini de kazandırmaktadır. Göçebe ve göçebe yaşamdan yerleşik düzene geçen toplumlarda güç en önemi hayatta kalma faktörüdür. Kendini savunabilme, gerektiğinde saldırabilme yeteneğinin olması kaçınılmazdır. Bu oyunlarda bunu görebilmekteyiz. Çocuğun rakibinden sıyrılmaya çalışması, hem saldırı hem savunma pozisyonunda olması ve dikkatini çevresindeki rakiplerine yoğunlaştırması onun savaşçı kişiliğini kazanabilmesini gerektirmektedir. Kondisyon gerektiren ve güç sarf etmesi gereken bu oyunda çocuk bunlara sahip olmaktadır. Bu tür oyunların hemen hepsinde olduğu gibi bu oyunda da çocuk kendi benliğini benmerkezci seviyede tutmaktadır. Nogayların yaşadıkları coğrafyalardaki sert ve acımasız yaşam koşulları ister istemez çocuklarının bazı oyunlarında da kendini göstermektedir. Kısaca değinmek istediğimiz bir diğer oyunumuz;

AKSÜYEK:

Genellikle yaz aylarında ve akşam karanlığında ay ışığında oynanan oyunlardan biridir. Oyunun Türkçe ismi Beyaz Kemiktir. Nogayca Assık kemiği olarak tabir edilen ve koyunun ayak kemiği ile oynanan bir oyundur. Günümüzde altmış beş, yetmiş yaşında olan kişilerin çocukluklarında bile oynamadıkları, unutulmuş olan bir oyundur. Aksüyek oyununda kullanılan bir mani ya da söz yoktur. En az dört erkek çocuğu tarafından oynanmaktadır.

Oyun ebenin elindeki kemiği, yanında bulundukları bir yapının üzerinden diğer tarafa atması ile başlar. Yapının üzerinden diğer tarafa düşen süyeki – kemik – bulmak için çocuklar koşarak aramaya başlarlar. Süyeki bulan oyuncu diğer oyunculara yakalanmadan ebeye ulaştırabilmek için koşmak zorundadır. Rakipleri tarafından yakalandığında sırtına çıkılarak ve elinden zorla alınarak, süyek el değiştirir. Bu kez süyeki alan oyuncu rakiplerinden sıyrılarak ebeye ulaşmaya çalışır. Süyeki ebeye ulaştıran kişi, süyeki atma hakkına sahip olan yeni ebe olmaktadır. Oyun bu döngü içerisinde devam etmektedir.

Süyek oyunu da Kulakburgavuş gibi basit kurallara tabii olmasına karşın içerik olarak kondisyona dayalı bir oyundur. Bu oyunda da güç en önemli faktörlerden birisidir. Güç, hız, dikkat, hareket kabiliyeti, gece ve gündüz çevreye uyum sağlayabilme becerisi ve diğer faktörler çocuğun bedensel ve zihinsel gelişimine katkı sağlayan unsurlardır.

Nogay çocuk oyunlarının unutulmaması, unutulanların yeniden hatırlanarak oynanabilmesi ve yaşatılabilmesi için bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim. Nogaytürk Dergisi’nin 3. sayısında diğer Nogay çocuk oyunlarına da değineceğiz. Görüşmek dileğiyle esen kalın.

Ö.HAKAN BENLİ

www.nogayturkdergisi.com

———————————

BANDIRMA ORHANİYE KÖYÜNDE OYNANAN ÇOCUK OYUNLARI

KULLİK
En az iki oyuncu ile oynanır.
Her oyuncunun bir cicozu (misket) vardır.
kullük (kullik de denir) denilen bir çukura giren diğer cicozlara atışlar yaparak onları kullükten uzak tutmaya calışır.
Her vuruştan sonra kullüğe dönmek gerekir ve her giriş ile her vuruş 5’er puan değerindedir. 100 puana ulaşan galip gelir.

Oyunda kimin önce başlayacağını belirlemek için küllükten 4 -5 metre mesafeye bir çizgi çekilir ve küllükten bu çizgiye doğru cicozlar atılır. Çizgiye en yakın olandan başlayarak oynama sırası belirlenir. Birinci oyuncu çizgiden küllüğe cicozu atar. Şayet küllüğe sokarsa cicozu eliyle kendisi için en avantajlı olacak bir yere koyar, cicoz küllüğe girmemişse nerede durursa orada kalır ve oynama sırasının kendisine gelmesini bekler. Daha sonra sırası gelen oyuncu çizgiden cicozu küllüğe atar. Cicoz küllüğe girdiyse diğer oyuncunun cicozuna vurmaya çalışır. Diğer cicoza vurursa tekrar küllüğe girmeye çalışır ve tekrar diğer cicoza vurmak için atış yapar.Bunlardan birini başaramazsa oynama sırası sıradaki diğer oyuncuya geçer. Oyun bu şekilde sırayla devam eder. Her vuruş ve küllüğe giriş 5 puandır. 100 puanı tamamlayan oyunun galibi olur.Benim hatırladığım bu şekilde oynanırdı.

Valla İsmail sen çok güzel açıklamışsın benim tek ilave edebileceğim biz o oyuna KAPTAN KULLİK derdik.Hele bir de hava yağmurluysa üstümüz başımız ellerimiz çamur içinde kalırdı.

Kaptan kullik, birden fazla kuliğin olduğu oyunun adıydı 

CEVİZ OYUNU

yere çakılmış bir çivi üzerine bir para konur ve birkaç metre uzaktan atılan cevizlerle bu para düşürülmeye çalışılır.
yapılan atışlarda parayı düşürmeyen cevizler ebe tarafından toplanır.
Amaç parayı düşürerek ceviz toplama hakkını elde etmektir.
Bu oyunu çok oynayanlar inceliklerini anlatabilirler.

Oyun benim bildiğim kadarıyla senin yazdığın gibi oynanırdı.
Küçük bir not: Bayramda çocuklara kim ceviz verirse, o ev birkaç defa ziyaret(!) edilmeye çalışılırdı.

PİKO

Yuvarlak bir çakıl taşı olan piko yüksekçe bir noktaya konduktan sonra oyuncular 4-5 metre uzaktan yassı taşlarla atış yaparak pikoyu vurmaya çalışır.Piko vurulduğunda oyuncular taşlarını koşarak alırlar. Eğer piko yerinde ise ebeye yakalanmadan taşlar alınabilir. Eğer ebe bir oyuncuyu yakalarsa oyun yeni baştan başlar.

BATMAY

Yağmur yağdıktan sonra yumuşayan toprağa çivi saplanarak oynanan bir oyun. İki veya daha fazla oyuncuyla oynanır. Yukarda sanal ortamda oynanan bir batmay oyunu krokisi çizilmiştir. Belli olması için başlangıç noktası mavi, birinci oyuncu, kırmızı ikinci oyuncu ise siyah ile gösterilmiştir. Oyuncular sırayla çiviyi eliyle toprağa fırlatarak saplar ve daha öceki sapladığı noktadan düz bir çizgi çeker. Böylece rakibinin etrafını çevirerek hapsetmeye ve çıkamaz hale getirmeye çalışır. Elindeki çiviyi yere saplayamaz veya sapladığı noktadan önceki yerine çizdiği düz çizgi kendisinin veya rakibinin daha önceki çizgisiyle kesişirse yanar. Hamle sırası diğer oyuncuya geçer. Böylece oyun oyuncuların birbirlerini hapsetmeye çalışması şeklinde devam eder. Herhangi bir oyuncunun yol bulup çıkma imkanının kalmadğını anlayıp mağlubiyetti kabul etmesiyle sona erer..

Örnekte kırmızı çizgi çeken oyuncu çıkamayacağını anlayınca pes etmiştir.

İsmail,senın anlatkanın bızım köyde oynangan batmay tuvu. bo oyunnu İstanbullular köyge ketırdı. 1970 li yıllarda oYnanmaga başlandı.

Teşekkürler Aykut abi.Bize gerçek Batmay’ı anlatırmısın. (cevap gelmemiş yani nogay oyunu olup olmadığı konusu asılı kalmış)

http://orhaniye.forumup.com/

———————–

DİGAY DİGAY

Eskişehirde Aygördüm isimli oyunu bu isimle oynardık, nogay oyunu olup olmadığını bilmiyorum ama iki grubu ayrılırdık, sonra geniş bir saha belirlerdik falan cadde falan sokaklar diye o sahadan çıkmak yasaktı, saklanacak grubun uzaklaşacağı kadar bir müddet, ya sayıyla ya saatle belirlenirdi, oyun geceleri oynanırdı, arayan grup saklanan gruptan bir kişiyi görürse digay digay diye bağırırdı gruptan ayrılanlar varsa sesin geldiği yere yönelir herkez toplanırdı, yeni oyun başlardı.

nogay çocuk oyunları üzerine internette fazla bir şey yok

ancak Kırım Tatar köyü olan sakarya köyü ile ilgili bir yazıda şunları buldum
Çocuk oyunlarıda giderek kaybolmaktadır. Avlularda ve sokakta oynanan çocuk oyunları “aksüyek”, “babaytop”, “çelik çomak”, “aşık” ile evlerde oynanan çocuk oyunları “tabamadın dürsüldek”, “onsekiz taş”, “beş taş” giderek azalan çocuk sayısıyla birlikte unutulmak üzeredir.

Marie DİLMANBETOVA dan NOGAY OYUNLAR

Mariе Dilmanbеtоva

АT ŞАBIS: аt üstindе аwnаp öskеn nоgаy аt şаbıs dеgеnlеy,köñili kötеrilip,kеtkеn. Kаrt tа, yas tа аt şаbıstı zаwıklаnıp kаrаgаnlаr. Аt şаbıs bоlаyak kündi аwıl küniburın bilgеn em sоl küngе ärüw bоlıp äzirlеngеn.

Bаs dеp şаbuw küngе yuyrik аtlаr sаylаytаgаn Edilеr. Şаbаyak ädеmlеr özlеri dе äzirlеngеnlеr. Хаlk , bаyrаmşılаnıp kiyinip, аt şаbаtаgаn еrgе ertеrеk yıynаlаtаgаn bоlgаnlаr.

Şаbıstа оzgаn аt kеlееk bir аt şаbıskа dеyim ädеmlеrdiñ аwızlаrınnаn tüspеgеn. Оnıñ är bir аyak аlgаnınа şеkim eslеrindе turğıstkаnlаr.

Mariе Dilmanbеtоva

TАS АTKIŞ ОYIN: yaslаr bir küp bоlıp Tаs аtıp оynаgаnlаr. Kim tаstı аlıskа tаslаsа, sоl еñgеn. Bu оyın ädеmniñ müşеlеrin bеrkitkеn, dеnin şınıktırgаn

Mariе Dilmanbеtоva

АRKАN TАRTUW: оynаyaklаr tеñ bоlıp eki küpkе bölingеnlеr. Em аrkаnnıñ eki yağınnаn ıslаsıp tаrtıskаnlаr. Kаysısı bаskа birеwin özi bеtkе tаrtsа, sоl küp еñgеn. Bu оyın dа ädеmlеrdiñ küşin sınаgаn

Mariе Dilmanbеtоva

KURЕS ОYIN: bu Nоgаy хаlktıñ bir dеgеn оyını bоlаdı. Kürеs dеsе, ädеmlеr işееk аslаrın dа mutkаnlаr. Sölе birеrlеr futbоl оyının kаrаyak üşin yuz-eki yuz şаkırım еrgе bаrаdılаr tuwılım. Аldınğı zаmаndа dа kürеsti kаrаyak üşin köplеr bаskа аwıllаrgа dа bаrаtаgаn bоlgаn.

Aynara Tanbulatоva

Pis-pis kаlаkаy

Zukhra Uzairоva

Аsık

Nazgul Bеschanоva

Аsık jаksı оyın, kişkеntаy kеzindе аgаlаrmеn bаrimiz оyınаdık

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer Paylaşımlar