Kırgızlarda bir kaç varyantı olan Kurmanbek destanının Komuzçu metninde Kurmanbek’in babası Mangıt yani Nogaydır.
Ş. Komuzçu Metni özeti
Eskiden Mangıt halkının Cançarkan adlı bir hanı vardır.
Altmış kadın alsa da çocuğu olmadığı için küçük karısıyla mezarları dolaşıp durur.
Bir gün mezarda yatarken biri, “Ey biçare çocuğun olacak, erkek olursa adını Kurmanbek koy, kız olsa sen bilirsin.” der.
Sevinerek evine gelen Cançarkan, karısının erkek çocuk doğurduğunu görür ve adını Kurmanbek koyar.
Büyüdüğünde savaşacak düşman bulamayan Kurmanbek, Teltoru atına binip yanına kırk yiğit alır.
Kaşkar’a gittiğinde Akkan’ın Kalmuklar tarafından esir edildiğini görür. Kurmanbek, Akkan’ı kurtarıp onunla dost olur ve memleketine döner. Babasıyla artık aynı şehri yönetmenin doğru olmadığını düşünen Kurmanbek, Kalmuklara saldırıp onların bir şehrini alır ve burada yaşamaya başlar. Bu arada Un adlı şehirden bir kadın gelip onunla evlenir ve bir çocukları olur. Tekrar Kalmuklarla savaşması gerekir ve babasından Teltoru atı almak üzere kırk yiğidini gönderir fakat Cançarkan atı vermez, kırk yiğidi kovar. Kurmanbek Kozurun ile Kara ata binerek düşmana saldırmayı düşünür ancak düşman kaleyi çoktan sarmıştır. Kurmanbek atına binip düşmana saldırır. Öğlene kadar at koşturup düşmanı öldüren Kurmanbek, atının yorulduğunu görür. Kalmuk hanı Korun, sınçı olduğu için atın yorulduğunu anlar ve hile yapar. Kırk yiğit, Kara atı getirmek için kapıyı açınca Kalmuklar bir duman havaya salar ve at Kurmanbek’e ulaştırılamaz. Böylece Kalmuklar onu mızrakla yaralayıp kaçarlar. Kırk yiğit, beylerini Kalmukların aldığı düşüncesiyle onların ardından gidip çok sayıda Kalmuk askeri öldürür, şehrini kuşatır ve beylerini isterler. Bu arada bir çukura yuvarlanan yaralı Kurmanbek, bir kervanın geçtiğini görüp yardım ister. Kervanın başında onun can dostu Akkan vardır. Kurmanbek dostunu tanır ve şiirle kendisini tanıtır ama Akkan onu ilkin tanıyamaz. Daha sonra tekrar şiirle olanları anlatır. Bu defa dostunu tanıyan Akkan, ne yapacağını bilmez ama etrafa adam gönderip hekim bulmasını ister. Birkaç gün sonra Un adlı şehirden gelen hekimler, yirmi günde Kurmanbek’i iyileştirir. Kurmanbek, Akkan’ı önden göndererek Kanışay’ı sınamak ister. Akkan, dostunun dediği gibi önden gelip Kurmanbek’in öldüğünü söyleyince Kanışay ağıt yakar ve kendini öldürmek ister. Akkan, Kanışay’ın kendini öldürmesini engeller. Bu sırada Kurmanbek de çıkagelir. Akkan, Kurmanbek’in babasını öldürür ve Teltoru atı getirip dostuna verir (Komuzçu 1926: Dos. No: 46/240).
Kaynak: http://www.millifolklor.com/PdfViewer.aspx?Sayi=104&Sayfa=17
KIRGIZ VE KARAKALPAK versiyonları bulunan KURMANBEK (KURBANBEK) destanının Karakalpak versiyonunda KURMANBEK NOGAYDIR
destanın Karakalpak versiyonu Kurbanbek’te kahramanın annesi Meliyka, NOGAY ELİ HÜKÜMDARI Erdara’nın iki oğlundan Kara Biy’in oğlu Kurbanbek’le evlidir ve bir peri kızıdır
Kırgız versiyonu Kurmanbek’te ise daha farlı bir durum söz konusudur. Çünkü KIRGIZ-KIPÇAK ÜLKESİ HÜKÜMDARI Teyitbek ile kırk yaşına gelen en büyük eşi Sulaykalnın henüz hiç çocukları olmamıştır (s:9). Destanı hikaye edenin bu konudaki tasarrufu yanısıra yaygın olduğu çevrenin bu konuya bakış açısını da aksettiren bu durumdan (7) anlaşılacağı üzere Sulayka’nın annesi ve babası ile ilgili herhangi bir bilgi verilmemektedir. Kısacası Sulaykada, Meliyka da soylu birer kadın değillerdir.
2. Babası bir kraldır: Destanın her iki versiyonunda da anlatı
kahramanlarının babalan, olayların başladığı yer olarak belirtilen ülkelerin hükümdarlarıdırlar. Nitekim Kurmanbek’ın babası Teyitbek KIRGIZ-KIPÇAK ELİ’nde (s:9); Kurbanbek’in babası Kara Biy ise yedi payitahtlı NOGAYLI ÜLKESİNDE hüküm sürmektedirler.
KAYNAK: http://turkoloji.cu.edu.tr/HALKBILIM/nerin_kose_lord_raglan_geleneksel_kahraman_kurmanbek.pdf
KIRGIZCA CIRDIN SÖZLERİ
Kırgız Kıpçak elimdin (Kırgız Kıpçak halkımın)
Kırılgan öçün albasam (Kırılmasının öcümü almazsam)
Kırçıldaşıp kalmakka (yığılıp kımıldaşıp? kalmuğa)
Kızıl kırgın salbasam (Kızıl kırgın salmazsam)
Kurmanbek atım attangan (Kurmanbek adıyla adlanmış)
Kurusun menin danazam (Kurusun benim Şanım şöhretim)
Kamınalım cigitter (Hazırlanalım yigitler)
Kara taanday kalmakka (Kara karga gibi kalmuğa)
Ört calınday küç menen (Alevlenmiş bir güçle)
Ötkün Öçkü almaka (Geçmişteki öcümüzü almaya)
Öksügön eldin ayınan (Ağlayan halk için)
Ötken küngö men gapa (Geçmişe ben üzgünüm)
Tuugan eldin ubalı (Doğduğum elin vebalı)
Meni kantip uktatat (Beni nasıl uyutur)
Mınday ışti oylonso hey (Böyle işi düşünse heeey)
Kanday baatır tınç çatat hey (Nasıl yiğit rahat/dinç yatar heeey)
Eneden çalgız tuulup (Anadan yalnız doğmuşken)
Erezege men cettim (Ergenlik çağına girdim)
Calınduu erdin belgisi (Yalımlı erin belirtisi )
Caltanbay tosot coo betin (Çekinmez toslar düşmanın yüzüne)
Kastaşkan düşman köp eken (pusuya yatan düşman çokmuş)
Kalkalaylık el çetin (Kalkışalım el zorda/çetin)
Tuygundarım cürügün (Tuvganlarım/Halkım yürüyelim)
Düşmandın közün karatbay (Düşman gözünü açmadan/bakamadan)
Tuu kötörüp çıgalı (Bayrak/Tuğ kaldırıp çıkalım)
Dünüyö mülkün taratpay (Dünya mülkünü dağıtmadan/talan ettirmeden)
Ubalın oylop ilgerki ((Vebalini düşünerek ilerki)
Uykudan bezem tan atbay (Tan ağarmadan uykuldan çıkalıp)
Aynalayın kırk cigit (Kurbanolayım kırk yiğit)
Attanıp çıksak col bolsun (Atlanıp çıksak yolaçık olsun)
Aldımdan colum calaarga hey (Önümden yoluk kesene/çalana hey)
Kırk cigitim yoldoşom hey (Kırk yiğitim yoldaşım)
Men aytam kulak salgıla (Ben söyleyeyim siz kulak salın)
Kırk cigitim kalgıla (Kırk yiğitim siz kalın)
Meltiregen coo keldi ((göz) belertip Düşman geldi)
Men çıgayın aldına (Ben çıkayım önüme)
Kaçırıp berse kalmaktar (Peşimden gelirlerse kalmaklar)
Arkamdan kirip bargıla (Arkamdan gelin varınız)
Ay balta kılıç nayza alıp (Balta, kılıç, mızrak alarak)
Kılıçtaşaar er kanday (Kılıçla dövüşen kahramana nasılmış)
Kılkıldagan coo kelip (dalgadalga düşman geldiğinde)
Kırılaşaar cer kanday (Kırılışılan yer nasılmış)
Kızıganda çubugan ((Savaş kızıştığında damlayan)
Kızıl kanduu ter kanday (Kızıl kanlı ter nasılmış)
Asmandagı tumanday (Gökteki duman gibi)
Atıp çıkkan çan kanday (Atıp çıkan toz nasılmış)
Mınday coodon kaçkança hey (Böyle düşmandan kaçacağımıza)
Ölgön cakşı can kalbay hey (Ölmek yahşi can kalmadan heeeey)
Bahtlı pehlivan batırım,
Biz kırk yiğit yakının.
Adamın gönlünü kurcatır (keskinleştirir),
Eydip (konuşup) duran akılın.
Atadaştan artığım (Kardeşten fazlam),
Heybeti sürlü (korkunç) yarkınım (ışığım).
Kırgın salıp gel deyip,
Kalmuk’u göz dek (gibi) şilte (ezip geç),
Kıranım (yiğidim) sana dil almadan (itaat etmeden),
Kılcandasak (çıkarsak) dildekini.
Yürü desen koşa (birlikte) yürürüz,
Gir desen koşa (birlikte) gireriz.
Yağıya (düşmana) sürlü (korkunç) berenim (kahramanım),
Yoruğunu (karakterini) biliriz.
Aycılık (bir aylık) yola atlansak,
Amanlığı (selameti) dileriz.
Kurguy (atmaca) dek (gibi) ilgir (çevik) olsun diye,
Kılıç taktım yanına.
Kırk yiğidim tapıldın (bulundun)
Kıranını (yiğidini) benim bahtıma.
Kırılışır (kırılacak/öldürülecek) yağı olsa,
Kılcaymadan girgil, yapıla (Arkaya bakmadan atılın akın akın)
Can ayamadan (esirgemeden) girelim,
Yad (yabancı) düşmana yapıla (akın akın).
Kuş salsak birge (beraber) salarız,
Kurbdaş ösen balayız (Akran olarak yetişen çocuklarız).
Güçlü olsak varımız (hepimiz),
Batırlık tahtını alırız.
Hiç düşmana hor kılmadan (Hiç düşmanı hor görmeden),
Eli asırayıp bakarız. (Yurdu koruyup bakarız)