0 Comments

KIRIM HANLIĞI TARİHİNDE MANGIT KABİLESİ
Alper BAŞER*

A.     Kırım Hanlığı Bünyesine Dâhil Olana Kadar Mangıtlarm Tarihine Bakış

     Kırım Hanlığı’mn yanı sıra Altın Orda Devleti’nin halefi olan diğer Tatar devletlerinde de karşımıza çıkan Mangıt kabilesinin oldukça köklü bir tarihi bulunmaktadır. İlk kaynaklardan Camiü’t-Tevârih ve Moğolların Gizli Tarihi’nde Manghud şekliyle karşımıza çıkan Mangıtlar, Moğolların Nirun koluna mensup kabilelerdendir1.

     Tayciutlar ile birlikte hareket eden Mangıtlann bir bölümü önce Huyuldar Seçen idaresinde Cengiz Han’a katılmışlar geride kalanlar ise Tayciutlar’ın yenilgisinden sonra itaat altına alınmışlardır. İlerleyen yıllarda Cengiz Han’ın ordusunun sağ ve sol kanadında bulunmuşlardır2.

     Mangıtların Moğolistan’dan Deşt-i Kıpçak bölgesine olan göçlerinin ve Altın Orda Devleti’nin bir parçası haline gelişlerinin tarihi hakkında net bir bilgi yoktur. Mangıtların Moğolistan’dan ilk olarak Buhara çevresine geldikleri ve Özbek Han (1312-1341) zamanında bu bölgede bulundukla­rı düşünülmektedir. 

     Mangıtların, Özbek Han’ın ölümünden sonra Deşt-i Kıpçak havalisine geldikleri anlaşılmaktadır. 1360’lı yıllarda Mangıtlar’m Kıyat Mamay ile birlikte hareket ettikleri görülmektedir. Mangıtlar ilk defa Mamay döneminde Kırım havalisine gelmişlerse de Mamay’m Toktamış Han tarafından öldürülmesinden sonra bu bölgeden uzaklaşmışlardır3.

     Mangıt kabilesinin gittikçe artan siyasi önemini gösteren isim ise Ediğe olmuştur. Ak Mangıt kabilesinin lideri olan Ediğe, ölümüne kadar Altın Orda Hanlıgı’nın siyasi tarihinde büyük rol oynamış, tahta çıkan hanları belirleyecek bir güce sahip olmuştur. Ediğe döneminde Yayık, Emba ve İdil nehirleri arasındaki bölge Mangıtların hayat sahası olmuştur4. 

      Edi­ğe’den sonra gelen Mangıt beyleri, Ediğe ile Toktamış Han arasındaki mücadeleyi devam ettirmişler; Toktamış Han’ın soyundan gelenlere karşı düşmanca politika izlemişlerdir5. Edige’nin öldürülmesinden sonra oğul­larından Gazi, Mansur ve Nevruz Moskova’ya, Nureddin ve Keykubad ise Tura vilayetindeki Başkurt’lara sığınmışlardır6.

     Edige’nin ölümünden bir süre sonra oğlu Mansur, beylerbeyi olmuş ve Hacı Muhammed Oglan’ı hanlık makamına yükseltmiştir. 

Böylece Al­tın Orda’daki Beylerbeyilik mevkii Ediğe ailesinde kalmıştır. 

Mansur daha sonra hanlığın başına getirdiği Barak Han tarafından ortadan kaldırılmış­tır. 

Mansur Mirza’nın kardeşleri Gazi ve Nevruz ise Küçük Muhammed Han’ın yanma kaçmışlardır. Barak Han’ın öldürülmesinden sonra yerine geçen Küçük Muhammed Han döneminde de Ediğe soyu beylerbeylik mevkiinde bulunmuştur7.

1420’li yıllardan itibaren Ediğe Bey’in soyundan gelenler tarafından kurulan Mangıt Ordası sınırları ile teşekkül etmiş, fakat Mangıt Beyleri Altın Orda hanlanna bağlı kalmaya devam etmişlerdir.

Mangıt beyleri Altın Orda Devleti’nin çöküş devresinde de faal rol oynayarak 1481 yılında Altın Orda hanı Ahmed b. Küçük Muhammed’i ortadan kaldırmışlardır. 

Bu zaferden sonra Volga’nın aşağı yakasında hâkimiyetlerini sağlamlaş­tırmışlardır. 

1490’lı yıllarda Musa b. Vakkas’ın liderliği altında Mangıtlar, Deşt-i Kıpçak ve Dogu Avrupa’da hüküm süren müstakil siyasi güçlerden biri olmuşlardır8. 

Musa Mirza’mn liderliğindeki Nogay Ordası’nın müs­takil hale gelmesi ile Mangıtlar, Nogay Ordası Mangıtları ve Büyük Orda’nın Mangıtları olmak üzere başlıca iki gruba ayrılmışlardır.

B.     Mangıtların Kırım Hanlığı’nın İdari Sistemine Katılışları

Kırım Hanlığı, mirasçısı olduğu Altın Orda Devleti gibi çeşitli kabile­lerin Cengiz Han’ın soyundan gelen bir mirasçının etrafında birleşme­siyle meydana gelen siyasi bir organizasyondur. Kırım Hanlığı gibi Ka­zan Hanlığı ve Hacı Tarhan Hanlıgı’nda da görülen bu siyasi yapılanma “Dört Karaçi Bey” veya “Dört Ulus Sistemi” adı altında tanınmıştır9. Kırım Hanlıgı’nın kuruluşu safhasında Şirin, Barın, Argın ve Kıpçak kabilelerine dayalı olarak “Dört Karaçi Bey” sistemi oluşturulmuştur. 

İlerleyen yıllarda özellikle Büyük Orda’nm (1502) dağılmasından sonra Kıyat, Mangıt, Sicivut ve Kongrat kabileleri de bu sisteme dahil olmuştur10.

İslam Giray Han’ın tarihçisi Kırımlı Hacı Mehmed Senai, İslam Giray Han döneminde “Karaçi Beyleri” sistemini ve hiyerarşisini “…kadîmul eyyamdan âyîrı-i Cengizî üzere dört Karaçi ta’bîr olunur erkân-ı erba’a ki her biri birer livâ-yı emâreti mutasarrıf ümerâ-i kirâmdırlar evvelâ mirlivâ-i $irin ve saniyen mirlivâ-i Mangıt ve sâlisen mirlivâ-i Sicivut ve râbi’ân mirlivâ-i

Argın bular cümle ber-vech-i ocaklık emâretler olup azl ve nasbden müberrâ her silsilenin kibân kayd-ı hayât ile zabt ide gelmiş beğler olmağla…” ifade­siyle ortaya koyar11.

Şirin kabilesinin kadısı ve tarihçi Abdulgaffar-ı Kınmî de Kırım Hanlıgı’nın idari yapısında karaçi beylerinin rolünü “… ma’lûm ola ki Kırım hanlarının tertîb-i divân ve sâ’ir umûr-ı râsihü’l-erkânları dört rükn beğle- rinin kef-i kifâyetlerine tejvîz olunup anların re’yi olmadıkça bir emr-i azî- me mübâşeret olunmak kanûnları değildir. Dört rüknün evveli $irin, sâniyen Mansûroğlu ve sâlisen Barın ve râbi’an Siciut ta’bîr olunub lisân-ı Tatar’da bunlara dört karaçi dirler… ” ifadesiyle ortaya koyar12.

Kınm Hanlığı tarihi için en kıymetli eserlerden birini kaleme alan Sey- yid Muhammed Rıza da eserinde karaçi sistemi hakkında “…ol zamâna gelince kabâil-i Tatar’dan $irin ve Barın ve Argın ve Kıpçak ümerâ-yı Karaçu ta’bîri ile kabâil-i sâ’ireden mümtâz iken Han-ı müşârünileyh Siciut kabilesi rüesâsına i’tibâr ve hürmet kezâlik İslam Giray Han kâtili Baki Bey’in hidmet-i nâ-meşruâsı mukabelesinde Tay Hoca kâbilesini tahsîs ve itâ itmekle Mansûrilere nusret eyledi. ” ifadelerini kullanmaktadır13.

XVII. asır Osmanlı tarihçilerinden Hezarfen Hüseyin Efendi, Kırım adasının dört sancaktan oluştuğunu, bunların yöneticilerine bey denildi­ğini ifade ettikten sonra bu beylerin Şirin, Argın, Barın ve Mangıt beyleri olduğunu, Şirin beyinin ise baş bey olduğunu ifade etmektedir14. Osmanlı Devleti ve Kırım Hanlığı tarihi üzerine çok sayıda çalışma kaleme alan Halil İnalcık da Kınm tarihinde Karaçi beyleri ve kabilelerinin rollerini, “Kınm Hanlıgı’nın tarihi, kabilelerin hâkim zümrelerinin mihveri etrafında dönmektedir.” şeklinde ifade eder15. Kırım Hanlığı tarihinde kabilelerin rolüne dair ciddi bir araştırma kaleme alan Beatrice Forbez Manz da ka­bilelerin siyasi güçlerini kabul etmekle birlikte bu gücün derecesini sorgulamıştır16.

Kırım Hanlıgı’nın teşekkül ettiği sırada Mangıt kabilesinin hanlığın idari yapısının bir parçası olmadığı açıktır. 

Mangıtların Kırım Hanlıgı’mn idari yapısına dahil olmaları Altın Orda’nm çöküş esnasındaki siyasi ge­lişmelerle yakından ilişkilidir. 

Musa Mirza zamanında politik açıdan müs­takil bir Nogay Ordası teşekkül ederken Ediğe soyunun diğer bir ferdi Timur b. Mansur Mirza ile kardeşi Hacike ise Seyyid Ahmed Han ile bir­likte hareket etmekteydiler. 

Hacike aynı zamanda Ulu Orda’nın beyler­beyi konumunda bulunmaktaydı17.

1481’de Seyyid Ahmed Han’ın Sibir Tura Hanı İbak ve onunla birlikte hareket eden Nogaylar tarafından or­tadan kaldınlması üzerine Seyyid Ahmed Han’ın beylerbeyi konumunda bulunan Timur b. Mansur Mirza, Mengli Giray’a sığınmış, kızını Mengli Giray ile evlendirdikten birkaç yıl sonra da Bahçesaray’da ölmüştür18. 

Bu hadiseyle birlikte Mangıtlar ilk defa Kırım’a gelmişlerdir. 

Bu dönem­de Timur b. Mansur ile birlikte Kınm’a gelen diğer bir isim de Timur b. Mansur’un yeğeni Yankuvat’dır. Mengli Giray Han’ın Timur’un kızı ile evlenmesi Yankuvat’m Kırım Hanlığı’ndaki konumunu güçlendirmiş gö­rünmektedir. 

Yankuvat Mirza, Kırım’a geldikten bir süre sonra 1488’de Şeyh Ahmed’in liderliğini yaptığı Ulu Orda’ya gittiyse de 1490’da Kırım’a geri dönmüş ve eski konumuna sahip olmuştur19.

Ulu Orda bünyesindeki Mangıtların Kırım Hanlığı’na dâhil olmalarının en önemli kısmı ise Mengli Giray’ın 1502’de Şeyh Ahmed Han’ı bozgu­na uğratmasından sonra gerçekleşmiştir. 

Ulu Orda’nın çöküşünden sonra hem Mengli Giray’a hem de III. İvan’a sığınmaya çalışan Hacike’nin bu isteği her iki hükümdar tarafından da reddedilmiştir. Mengli Giray tara­fından Hacike’nin sığınma isteği reddedilmesine rağmen Mengli Giray’ın oğlu Ahmed Giray Hacike’yi hizmetine almıştır. Mengli Giray kendi kont­rolü dışında gelişen bu duruma izin vermek zorunda kalmıştır. Bu şekilde Kırım Hanlığı’nın bir parçası olan Hacike, Mehmed Giray devrinde Karaçi beyleri arasında ilk sıraya yükselmiştir20. 

Ulu Orda Mangıtları’nm geride kalan ve Tevkel Mirza’nm liderliğindeki kısmının Kırım Hanlıgı’na katıl­ması da aynı dönemde gerçekleşmiştir. Tevkel Mirza’nm 1503’te Kırım’a geldiği düşünülmektedir. 

Mengli Giray’m Polonya-Litvanya Kralı Sigismund’a gönderdiği 14 Temmuz 1507 tarihli şartnamede Tevkel Mir- za’nm ismi hana bağlı beylerin içinde zikredilmektedir21. Mengli Giray, Tevkel Mirza’nın kendine bağlanmasını “Kötülüklerini kendilerinden sö­küp attılar. Canlarını bizim göğsümüzde canımızla birleştirdiler. ” diyerek belirtmiştir22.

Tevkel Mirza’nm Kırım’a geldikten sonra Moskova ve Litvanya ile olan ilişkilerde faal rol oynadığı görülmektedir23. Tevkel Mirza ve Hacike gibi Ulu Orda’nın iki büyük Mangıt liderinin Kırım Hanlıgı’mn bir parçası ha­line gelmesi hanlığın gücünü ve itibarını arttırmıştır24. 

Tevkel Mirza ve Hacike’nin yanı sıra Haşan b. Timur’un da babasının ölümünden sonra Kırım’da kalmaya devam ettiğini Mehmed Giray’m III. Vasili ile olan bir yazışmasından anlamaktayız25. Mangıtların Kırım Hanlıgı’nm bir parçası haline gelmesinden sonra Şirin kabilesi ile aralarında Altın Orda Devleti zamanından beri devam eden rekabet tekrar gün yüzüne çıkmıştır26.

Mangıtlar diğer hanlıklar ve Nogay Ordası’nda yer alıyorlar ve bu si­yasi teşekküllerde önemli roller oynuyorlardı. 

Mengli Giray Han ve halef­lerinin Mangıtların Kırım Hanlığı bünyesine katılmasına ve hanlığın idari yapılanmasında hızla önem kazanmalarına izin vermelerinin sebebi, bu nüfuzun hanlar tarafından kullanılma arzusu olduğu ifade edilmiştir27. 

Bu görüşe ilave edilmesi gereken bir nokta da hanların Şirin kabilesine karşı denge arayışı olmalıdır. Şirin Beyi Eminek Mirza’nm hayaündan da anla­şıldığı üzere Şirin Mirzaları hanlığın kuruluş döneminde hanların kaderini tayin eden başlıca güç olmuştur28. 

Mangıt kabilesinin Kırım’a gelmesin­den sonra Kırım Hanları Şirin kabilesine karşı denge sağlayacak yeni bir unsura kavuşmuş oluyordu.

28 Eminek Mirza’nın Kırım Hanlıgı’nın siyasetinindeki rolü ve hanlar üzerindeki tesirini gösteren ifa­deler Fatih Sultan Mehmed’e yazdığı mektupta çok belirgindir, “.. .Nur Devlet ile Haydar sebebinden ötürü pi zahmetler çekermiz ikisi barışmazlar, benüm sözümni tutmazlar… Minli Gireyge eyyü nasihatlar kılasız… Eminek sözünden çıkmagıl deyü çok nasihatlar kılasız… ”

Kırım Hanlığı ile Nogay Ordası arasındaki ilişkilerin gerginleştiği ve sıcak çatışmaya döndüğü yıllarda Kırım’daki Mangıtların durumu sıkıntılı bir hal almış görünmektedir. 

Nogaylara karşı gerçekleştirilen 1509 sefe­rine katılanlar arasında Mangıt beylerinden Hacike de bulunmakta idi29. 

Mehmed Giray’m tahta geçmesinden sonra hızla güçlenmesi ve Altın Orda’nın mirasını Kırım Hanlıgı’nm şahsında birleştirme teşebbüsünün neden olduğu bu çatışmaların son merhalesi Mehmed Giray Han’ın ve oğlunun 1523’te öldürülmesi olmuştur. 

Kırım Mangıtlarının bu hadise sı­rasında Mehmed Giray Han’ı kaderine terk ettikleri görülmektedir. Halim Giray bu hadiseyi eserinde “.. .isr-i peder üzre diyâr-ı küffâra gazâ vü cihâd içün azimetlerinde esnâ-yı râhdafirâr iden Gâzî Giray ve Baba Giray’ın ba’z-ı hüddâm-ı nemek-harâmın ifsâdıyla pederlerinden injîkâkını ümerâ-yı No­gay’dan Mamay ve $ıgım dimekle meşhûr kelb-i akûrlann mesmû’ları olub do­kuz yüz yigirmi dokuz senesi zi’l-hiccesinde bir şeb-i deycûrda Hân-ı mûmâ-i- leyhi sebhûn itdiklerinde Han ve Kalgay Sultân cur’a-nûs-ı câm-ı şehâdet ve zevkyâb-ı nukl-i mağfiret olub…” şeklinde anlatmaktadır30.

Seyyid Muhammed Rıza ise hanın oğullarının yanı sıra Kınm üme­rasının da hanı kaderine terk ettiğini belirtmektedir31. 

Mehmed Giray, Kırım Hanlıgı’nın güç merkezlerinin neredeyse tamamı tarafından terk edilmesine rağmen Kınm Mangıtlan bu cinayet dolayısıyla en fazla suçla­nan grup olmuştur.

Hanın öldürülmesinden sonra Nogay Ordası’na gitti­ği anlaşılan Yankuvat Mirza’nm oğlu Teniş Mirza’nın 1525 yılında Kınm’a dönmesine başta Şirin beyleri olmak Kırım ümerası karşı çıkmıştır. Buna rağmen Han, Teniş Mirza’yı korumuştur32.

C.     Kırım Hanlığı’nın Parlak Devrinde Mangıtlar

Mehmed Giray’ın ölümünden sonra Saadet Giray ve İslam Giray ara­sında Kınm Hanlığı için başlayan iç savaş devresinde Mangıtlann nasıl hareket ettikleri hakkında ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır. Bununla bir­likte Saadet Giray’ın Şirin kabilesinin gücünü kırmasının33 Mangıtların Kırım Hanlığı içerisindeki konumunu güçlendirdiği düşünülebilir. 

Saadet Giray’dan sonra onun gibi Osmanlı desteği ile Kınm Hanlıgı’nın başı­na geçen Sahip Giray döneminde Mangıtlar Kırım Hanlıgı’mn iç ve dış politikasında hâkim bir rol oynamışlardır. 

Sahip Giray Han’ın hanlığı34 döneminde Mangıt kabilesinden Baki Bey ile kardeşleri Divey ve Ak Bibi Mirzaların faaliyetleri dikkat çekmektedir. Baki Bey ve kardeşleri Mengli Giray döneminde Kırım Hanlıgı’na geldiğini gördüğümüz Timur’un oğlu Hasan’ın çocuklarıdır35. Tevkel Mirza’mn 1509 yılında yerine geçecek bir varisi olmadan vefat etmesi Hasan’ın çocuklarını Mangıt ailesi içinde ön plana çıkarmış olmalıdır36.

Sahip Giray 1532 yılında Osmanlı yönetimi tarafından Kırım’a han olarak gönderildiği sırada Kınm beylerinin ittifakı ile İslam Giray Kırım Hanlıgı’nm başında bulunmaktaydı. Osmanlı yönetiminin bu müdahale­si Saadet Giray devrinden beri devam eden iç çatışmaların şiddetini art­tırmıştır37. 

Baki Bey ilk olarak Kırım tahtı için Sahip Giray ile mücadele eden İslam Giray’ı 1537 yılında ortadan kaldırarak Kırım’daki iç savaşın sona ermesinde büyük rol   oynamıştır. 

İslam Giray’ı Sahip Giray’ın emriy­le öldürmesine rağmen Baki Bey’in Sahip Giray’a güvenmediği ve ondan uzak durduğu görülmektedir38. 

Bu dönemde Mangıt kabilesinin beyi ola­rak Hoca Tay Bey görülmektedir39. Mangıt kabilesinin beyliği Hoca Tay Bey’de olmasına karşın Baki Bey’in diğer kardeşi Divey Mirza’nın da Kı­rım’da sağlam bir konumda olduğu görülmektedir. Divey Mirza’nın 1535 yılında Polonya-Litvanya Kralı Sigismund’a gönderilen elçilik heyetinin başında bulunması bu durumu ortaya koyan en önemli delildir40.

Baki Bey ve Divey Mirza ilerleyen safhada Sahip Giray Han’ın karşı­sında yer almışlardır. Sahip Giray’ın oğlu Emin Giray’ın 1539-1540 yılında Moskova’ya karşı düzenlediği saldırıdan dönüş sırasında Kırım kuv­vetlerine saldıran Baki Bey çok sayıda Kınm askerinin ölümüne neden olmuştur. Emin Giray’m atalığı bulunan ve geriden gelen İbrahim Paşa bu gelişmeyi Emin Giray’ı karşılamaya gelen beylere haber vermiş, beyler Baki Bey ve kardeşi Divey Mirza’yı yakalamak için harekete geçmişlerdir. 

Baki Bey Azak tarafına kaçmayı başararak oradaki Azak Kazakları’nın lideri olurken Divey Mirza yakalanmıştır. 

Sahip Giray Han, Baki ve Divey Mirza ile hareket etmediği anlaşılan diğer kardeş Ak Bibi Mirza’yı getirterek Divey Mirza ile birlikte zincire vurdurtmuştur41.

Moskova ile ciddi bir mücadele içinde bulunan Sahip Giray, Baki Bey’in bu hareket tarzına karşın uzlaşmacı davranarak Baki Bey’in yeniden Kı­rım’a dönmesini sağlamış ve Mangıt beyliğini Hoca Tay Bey’den alarak Baki Bey’e vermiştir. 

Sahip Girayın isteği üzerine Baki Bey Kınm’a dön­müşse de iki taraf arasındaki güvensizliğin devam ettiği görülmektedir. 

Baki Bey Divey Mirza’dan sonra kendisini Kırım’a döndürmeye çalışan Ak Bibi Mirza’ya Sahip Giray’ın kendilerini öldürteceğini belirtmiştir. 

Bu gü­vensizliği gösteren diğer bir sebep de Baki Bey’in Ak Bibi ile Kırım’a dön­mesine rağmen kardeşi Divey Mirza’yı güvendiği nökerler ile Nogay’da olan evine göndermesidir42. 

Baki Bey ile Sahip Giray arasındaki güvensiz­lik Sahip Giray’ın 1541’deki Moskova Seferi’nin başarısızlıkla sonuçlan­masına neden olmuştur. Bu hadiseden sonra Sahip Giray Han, Baki Bey’i ortadan kaldırmak için bizzat kendisi harekete geçmiş ve Özi Nehri’nin kıyısında ele geçirdiği Baki Bey ve kardeşi Ak Bibi Mirza’yı 1541’de ortadan kaldırmıştır43. 

Bu gelişmeden sonra Haşan b. Timur’un çocuklanndan Divey Bey ile Hoca Tay Bey’in hayatta kaldığı görülmektedir.

Baki Bey ile Ak Bibi Mirza’mn ortadan kaldırılmasından sonra Mangıt kabilesinin lideri olarak yeniden Hoca Tay Bey’i görürüz. 

Hoca Tay Bey, Sahip Giray’m hanlığının başından beri Baki Bey’den uzak durarak Sahip Giray’ın yanında yer almıştır. 

Hoca Tay Bey’in liderliğindeki Man- gıtlar Sahip Giray’ın 1542’de Jane Çerkeslerine karşı düzenlediği sefere katılmışlar, Nogaylar ile vuku bulan çatışmalarda da yer almışlardır44. 

Sa­hip Giray’ın Kırım Hanlıgı’nda Osmanlı Devleti gibi merkeziyetçi yapıya sahip bir devlet kurma teşebbüsleri hanlık idaresinde sıkıntılara neden olmuş ve Osmanlı yönetimi ile yaşadığı gerginlik neticesinde iktidarını kaybederek öldürülmüştür. 

Bu esnada Mangıt beyi bulunan Hoca Tay Bey İstanbul’dan gönderilen Devlet Giray’m yanında yer almış ve Sahip Giray Han’ın torunları ve aynı zamanda kendi yeğenleri olan Cafer Giray ve Kutlu Giray’ı öldürtmüştür45. 

Devlet Giray’m Kırım tahtına oturmasından bir süre sonra Baki Bey’in kardeşi Divey Mirza da Kırım’a geri dönmüş­tür. Devlet Giray’m Sahip Giray katli dolayısıyla yedi nefer Şirin mirzasını öldürüp Divey Mirza’yı Kırım’a geri çağırması Şirin kabilesine karşı Mangıtlar ile denge sağlama politikasının devam ettiğini göstermektedir46. 

Divey Mirza’nm 1558’den önce Kırım’a döndüğü, Devlet Giray’m oğlu Mehmed Girayla birlikte Moskova arazisine 1558’de gerçekleştirdikleri büyük saldırıdan anlaşılmaktadır. Bu saldırıdan iki yıl sonra Divey Mirza bu kez kendi kuvvetleri ile Rılysk bölgesini vurmuştur47. 

Bu sırada sık sık Moskova ile yazışan Divey Mirza, Devlet Giray tarafından 1563’te Man- gıt kabilesinin başına getirilerek Karaçi beyleri arasına alınmıştır. 

Devlet Giray Han’ın 1571 ve 1572’deki Moskova seferlerine katıldığı anlaşılan Divey Mirza başarısızlıkla sonuçlanan bu seferde esir düşmüş ve 1576’dan sonra Moskova’da vefat etmiştir48.
48 Kolodziejczyk, a.g.e., s. 690, dipnot: 1. Devlet Giray Divey Mirza’yı Moskova’daki esaretinden kur­tarmak için büyük çaba göstermiştir,

Sahip Giray Han’ın son günleri ile Devlet Giray Han’ın tahta çıktı­ğı sırada Nogay Ordası’nda meydana gelen siyasi gelişmeler Kırım’daki Mangıt kabilesinin konumunu güçlendirmiştir. 

İsmail Mirza’nın kardeşi Yusuf Mirza’yı öldürterek Rus yanlısı bir politika izlemesi ve ağır geçen iklim koşulları nedeniyle Nogay Ordası’ndan kitleler halinde kopuşlar gerçekleşmiştir. Bu kopuşun neticesinde Azak çevresinde Küçük No­gay Ordası teşekkül ederken Nogaylann bir bölümü Kırım’da bulunan Mangıt kabilesine katılmışlardır.

Bu tarihten sonra Kırım Hanlıgı’nda- ki Mangıtların, Mansurogulları ve Diveyogulları şeklinde farklı isimler­le kaynaklara yansıdığını görmekteyiz. 

Sroeckovsky, Mangıt kabilesinin XVI. asnn ilk çeyreğinden sonra Mansuroğullan şeklinde anılmaya başla­dığını ifade etmektedir49. 

Novoselyskiy de Mansurlar’m Mangıt kabilesini yöneten mirzaların soylarının ismi olduğunu, bey ünvanı alınca Mangıt Beyi olarak adlandmldıklarını belirtmektedir. Diveyogullan’nın da Man- surogulları’mn bir kolu olduğunu belirtmiştir50. Bu ifadelerden hareketle Mangıtların yöneticilerine nispetle önce Mansuroğullan arkasından da Diveyogulları olarak adlandırılmaya başladıkları anlaşılmaktadır.

Devlet Giray’m hanlığı dönemine kadar Kırım Hankgı’na katılan Man- gıtlarla ilgili söylenmesi gereken bir nokta da Mangıtlar’ın yaşadıkları böl­genin tespitidir. Trepavlov, Laşkov ve Yakobson’un çalışmalanna dayana­rak Mangıtlara Kırım’a ilk geldikleri sırada yurt olarak Gözleve çevresinin verildiğini, bu bölgenin Or Kapısına kadar uzandığını ve Mangıt Eli olarak adlandırıldığını ifade etmektedir51. 

Remmal Hoca, eserinde Mangıtların yaşadıklan bölge hakkında net bir bilgi vermemekle birlikte Baki Bey’in Kırım ordusu ile birlikte Or Kapısı’ndan geçerek yurduna gittiğini, yani Mangıt yurdunun yarımada içinde olduğunu yazmaktadır52. Bununla bir­likte Remmal Hoca’nm eserinde verdiği bilgiler Or Kapısı’nın dışında da yaşayan Mangıtların olduğunu düşündürtmektedir53. Mangıtlar, Man- surogulları ve Diveyogulları tariflerini iki yerleşim yerini esas alarak dü­şünürsek Diveyogullan’nm Or Kapısı’nın dışında Mangıt kabilesinin ise Kırım içerisinde bulunmaları muhtemeldir.

Devlet Giray’ın ölümünden sonra tahta çıkan oğlu Mehmed Giray dö­neminde de Mangıtlar Kırım siyasetinde rol oynamaya devam etmişlerdir. Mehmed Giray’m hanlığının ilk günlerinde Divey Bey’in çocukları Arslanay ve Eseney Mirza’lar Mehmed Giray’ın karşısında yer alarak onun hanlığını tanımamışlardır54. Bu da onların daha sonra Safevi-Osmanlı ça- tışmalannda yer alan ve İran’da esir iken öldürülen Adil Giray’m55 yanın­da yer aldıklarını düşündürtmektedir.

Mehmed Girayın Osmanlı idaresi ile karşı karşıya geldiği safhada Divey Bey’in oğulları Arslanay ve Eseney Mirzalar, Mehmed Giray ve oğullarının yanında yer almışlardır. Mehmed Giray devrinde Kırım Han­lığı ile Osmanlı yönetimini karşı karşıya getiren temel mesele Osmanlı yönetiminin Kınm kuvvetlerinden Safeviler ile olan mücadelede sürekli yardım istemesidir. Bu durum Kırım Hanlığı’mn idarecileri ile Osmanlı yönetimi arasında özellikle Şahin ve Mehmed Giray kardeşler döneminde çok büyük kopuşlara neden olacaktır. Semin Mehmed Giray’ın sonunu hazırlayan da İran cephesinden izinsiz dönmesi olmuştur. Osmanlı yöne­timi Özdemiroglu Osman Paşa ve Kırım’daki adamlan vasıtasıyla Semin Mehmed Giray’ı ortadan kaldırarak 1584’te Kırım tahtına II. İslam Gi- ray’ı geçirmiştir. Mehmed Giray öldürülmesine rağmen çocukları Saadet, Saffet ve Murad Giray, Kırım tahtı için olan mücadeleyi sürdürmüşlerdir. Bu mücadeleleri sırasında Mehmed Giray evladının yanında yer alanlar arasında Mangıt kabilesinin liderleri Divey Bey’in çocukları Arslanay ve Eseney kardeşleri görmekteyiz.56.

Saadet Giray’ın Kırım tahtı için girdiği mücadelenin başarısızlıkla so­nuçlanmasından sonra Diveyogulları Kırım Hanlığı’nın idari yapısının dı­şında kalmışlardır. 

Bununla birlikte Mangıtlarm Kırım içerisindeki bölümü hanlığın idaresi altında kalmış olmalıdır. İslam Giray’m 1588’de ölümün­den sonra Kınm tahtına Bora Gazi Giray geçmiştir. Semin Mehmed Gi­ray ve daha sonra İslam Giray devrinde devam eden dâhili mücadelelerin Kırım Hanlıgı’na verdiği zararlann farkında olan Gazi Giray’ın Kırım’da istikrarı sağlamak için yaptığı şeylerden ilki Mehmed Giray Han’ın çocuk­ları ile Diveyogulları’mn yeniden Kırım’a dönmesini sağlamaya çalışmak olmuştur. 

Gazi Giray’ın Kırım’a dönmeleri teklifini ilk kabul edenler Saf­fet Giray ve beraberindeki Arslanay Mirza olmuştur. Bu durum Eseney Mirza’nın dâhili çatışmalar sırasında öldürüldüğünü ortaya koymaktadır. Mehmed Giray Han ve Eseney Mirza’nın ölümünde payları bulunanlar bu gelişme üzerine Kınm’dan kaçmak zorunda kalmışlardır. Diveyogulla- n’nm Kırım’a geri dönerek eski arazilerine yerleşmelerinin Gazi Giray’m tahta çıkmasından kısa bir süre sonra 1588 yılı içinde gerçekleştiği görül­mektedir. Bu sırada Diveyogullan’nın nüfusunun aileleri ile birlikte yakla­şık olarak on bin kişiden oluştuğu görülmektedir57.

D.     Kırım Siyasetinde Mangıt Çağı

XVI. asrın sonu ile XVII. asrın başındaki siyasi gelişmeler Kırım siya­setinde Mangıt kabilesinin tesirini arttırmasına neden olmuştur. Bu geliş­melerin en önemlisi Nogay Ordası’ndaki parçalanma devresinde Mangıt kabilesine yeni katılımların olmasıdır. Tabii olarak bu gelişme Mangıt ka­bilesinin gücünü arttırmıştır. Mangıtların XVII. asırda belirgin bir şekilde tesirli oldukları dönem 1618 ile 1641 yılları arasındaki devrindir. Bu yıllar arasında en dikkat çekici gelişme Mangıt kabilesinin bir kısmının Arşla- nay Mirza’nın oğlu Kantemir Mirza’nın liderliğinde Osmanlı Devleti ile Polonya arasında sınır bölgesinde bulunan Bucak havalisine doğru göç ederek yerleşmeleridir. Bu göçün neticesinde Mangıt kabilesinin gücü ve yayılım sahası artmıştır.

Lehistan-Litvanya Devleti’nin önde gelen devlet adamlarından Sta- nislavv Zolkievvski, Bucak havalisine Mangıt göçünün 1606 yılının baş­larında Kırım’da görülen açlık nedeniyle gerçekleştiğini yazmaktadır58. Feridun Bey’in ünlü eseri Münşeâtü’s-Selâtîn’de Lehistan Kralına yazılan bir nâme-i hümâyûnda Kantemir Mirza’mn kabilesi ile birlikte Birinci Ahmed devrinde (1603-1617) Bucak bölgesine göç ettiği belirtilmiştir59. Devrin Osmanlı arşiv kaynakları da XVIL asrın başında Bucak bölgesine gerçekleşen Tatar göçüne dikkat çekmektedirler60. Osmanlı-Lehistan iliş­kilerinin Bogdan meselesi ve Lehistan’a tabi Kazak gruplarının saldırıları yüzünden gerginleşmesine paralel olarak Kantemir Mirza’nm ve Bucak Tatarları’nm önemi artmıştır61.

Kantemir Mirza’yı Kırım hanlarının seviyesine çıkaran gelişme ise Hotin Savaşı olmuştur. Kantemir Mirza’nın bu savaşta oynadığı role dö­nemin yerli ve yabancı kaynakları dikkat çekmiştir62. Kantemir Mirza bu başarıların neticesinde 1621 yılında Özi Beylerbeyi makamına getirilmiş ve doğrudan Osmanlı idaresi altına alınmıştır63. Osmanlı yönetimi bunun yanı sıra Canbek Giray’dan Kantemir Mirza’nın ailesinin ve ulusunun Bu­cak havalisine gönderilmesini istemiştir. Ulusun gönderilmesi dışındaki istekler Canbek Giray Han tarafından kabul edilmiştir64. Bu gelişmeler Kı­rım içerisinde Or Kapıya doğru uzanan bölgede, Or Kapısı’nın dışında ve Bucak   havalisinde olmak üzere üç ayrı Mangıt grubunun ortaya çıktığını düşündürtmektedir. Bucak havalisinde Kantemir Mirzaya bağlı Tatarların sayısının ve tesirinin artışı Lehistan üzerinde büyük bir baskı unsuruna dönüşmüştür. Lehistan devlet adamlarının aşın baskıları Kırım hanları­nın Kantemir Mirza’yı yeniden kontrolleri altına alma çabası ile birleşince Kantemir Mirza ve Mangıtları 1623’te Bucak havalisinden kaldırılarak ye­niden Azak Denizi yakınlarındaki Süt Suya (Moloçnoya Voda) yerleştiril­mişlerdir65.

Kantemir Mirza Bucak havalisinde iken Kırım’daki Mangıt mirzaları- mn Karaçi sistemi içinde varlıklannı sürdürdükleri görülmektedir66. XVII. asnn ilk çeyreğinde Mangıt kabilesine tesir eden ve gücünü arttıran ha­diseler arasında en önemlilerinden biri de Urak Mirza’mn (Petr Urusov) Yurt Tatarları ile birlikte Mangıt kabilesi bünyesine katılması ve Kantemir Mirza’nm kızı ile evlenmesidir.

Kantemir Mirza’nm Kırım’a dönmesinden kısa bir süre sonra Osman- lı-Kırım ilişkilerini koparan açık bir isyan ortaya çıkmıştır. Kırım Hanı Mehmed Giray ile kardeşi Şahin Giray Osmanlı yönetiminin kendilerini vazifeden almasına isyan ederek cevap vermişlerdir. Bu isyanın ilk ka­demesinde yani 1623 yılında Mangıt kabilesinin genelinin Mehmed ve Şahin Giray ile birlikte hareket ettiği anlaşılmaktadır. Şahin Giray kendi­lerine isyandan vazgeçmelerini söyleyen Osmanlı yöneticilerine cevaben yazdığı mektupta kendilerini destekleyen mirzalan belirtir. Şahin Giray tarafından zikredilen bu mirzalar Kantemir Mirza’mn kardeşleri, Yusu- foglu mirzaları, Ali Mirza ile cümle Nogay mirzaları ve isimleri belirtilmeyen beş mirzadır67. Bu ifadeler Kantemir Mirza’nın olmasa bile kar­deşleri ve damadının Mehmed ve Şahin Giray ile birlikte hareket ettiğini açıkça ortaya koymaktadır. Kantemir Mirza’nm bilgisi olmadan böyle bir hadisenin gerçekleşmeyeceği aşikardır. Bunun yanı sıra metinde zikre­dilen diğer isim Ali Mirza ise Kırım’da kalan Mangıt kabilesinin beyliği­ni yürütmekte olan Ali Bey’dir68. Dolayısıyla Şahin Giray’m bu mektubu Diveyogulları liderliğindeki Mangıtlarm genel kanaatin aksine 1623’teki isyan sırasında Mehmed ve Şahin Giray kardeşlere destek verdiğini açık­ça ortaya koymaktadır.

Kırım’daki savaş ortamından faydalanan Kantemir Mirza 1624’te Bu­cak bölgesine dönmüştür69. Kantemir Mirza Bucak havalisine döndükten sonra Osmanlı-Lehistan ilişkilerinde aktif rol oynayarak Osmanlı Devle- ti’nin bölgedeki en önemli güçlerinden biri olmaya devam etmiştir. Kı­rım’ın Osmanlı Devleti’nden fiilen koptuğu bu yıllarda Kantemir Mirza ve ona bağlı grupların önemi daha da artmıştır70. Mehmed ve Şahin Giray kardeşler Kantemir Mirza’nın Bucak havalisinde ikametine izin verme­yerek 1625’te gerçekleştirdikleri yeni bir operasyonla Kantemir Mirza ve ona bağlı Tatarları Bucak havalisinden çıkararak bir bölümünü Kırım’a, bir bölümünü Or Kapısının kuzeyine doğru olan bölgeye yerleştirmişlerdir71. Kantemir Mirzaya bağlı Tatarların bir bölümünün Kırım’a, bir bölümü­nün Or Kapısı’mn kuzeyine doğru yerleştirilmesi daha önce zikrettiğimiz Kırım’daki Mangıtlarm temel olarak iki bölgede varlıklarını sürdürdükleri şeklindeki düşüncemizi destekleyen diğer bir meseledir. Kantemir Mir­za ve Mangıtları’nın Kırım’da bulunduğu bu dönemde Kınm içerisindeki Mangıtlarm liderliğini Diveyoglu Ali Mirza’nın yaptığı görülmektedir72.

1627’de Kırım’da bulunan Mangıt kabilesinin liderliğini yürüten Di- veyogulları Mehmed ve Şahin Giray kardeşlerle açık bir çatışma içine girmişlerdir. Bu hadisenin sebebi ise eski bir kan davasıdır. Kantemir Mirza’mn kardeşi Selmanşah Mirza, Mehmed Giray Han’ın 1627 yılında Çerkeş topraklarına ziyareti sırasında babasını öldüren Çerkeş Beyi’ni intikam almak için öldürtmüştür. Öldürülen Çerkeş Beyi aynı zamanda Mehmed Giray’m damadı olduğu için bu hareket hanın otoritesine karşı açık bir isyan haline almıştır. Selmanşah Mirza, Kantemir Mirza gibi Di- veyogullarının önde gelenleri Kırım’dan kaçmayı başarmışlar fakat geride kalan aileleri Şahin Giray tarafından ortadan kaldırılmıştır73.

Mehmed ve Şahin Giray kardeşlerin iktidardan düşüşünü başlata­cak safhada bu hadiseler ile başlamıştır. Kuvvetleriyle Tuna hattına ka­dar ilerleyen Şahin Giray Babadağı yakınlarında Kantemir ve Selmanşah Mirza’mn liderliğini yaptığı kuvvetler tarafından yenilgiye uğratılmışlar, Şahin Giray Kırım’a kaçmak zorunda kalmıştır. Zaporog Kazaklarının da müdahil olduğu çatışmalann sonunda Mehmed Giray Han öldürülmüş, Şahin Giray ise Safevilere sığınmak zorunda kalmıştır74. Kırım’ın yeniden Osmanlı kontrolü altına alınmasında ve Canbek Giray’m Kırım tahtına çıkmasında büyük rol oynayan Mangıt kabilesi liderleri Kırım’da en bü­yük güç haline gelmişlerdir. Abdulgaffar-ı Kırımî bu durumu eserinde “… Umûr-ı külliyesini Mansuroğlu mirzalarına teslîm itmiş olup hükümet-i Kırım Mansurî elinde imiş dirler…” diyerek ifade eder75.

1628-1629 yılları arasında bir müddet ulusu ile birlikte Kefe civarında bulunan Kantemir Mirza kendisini Kınm’da güvende hissetmeyerek Bu­cak bölgesine dönmüştür. Kantemir Mirza Bucak’a döndükten sonra da Mangıt kabilesi beyleri Kırım siyasetindeki tesirlerini sürdürmeye devam etmişlerdir. Diveyogulları’nın bu dönemde önde gelen yöneticileri olarak Azamet Şirin, Nart Mirza Şirin, Ali Mangıt, Gülim Mangıt, Adilşah Man- gıt ve Süleymanşah, Adilşah Mirza’mn oğlu Velişah Mirzalar görünmek­tedir76. Mehmed ve Şahin Giray kardeşlerin isyanlannın bastırılmasından sonra Kınm siyasetinde Mangıtlann tesirinin artması Kınm Hanlığı’ndaki diğer politik aktörlerin tepkisini çekmiştir. Kırım’da problemlere neden olan Mangıt mirzalarının Kantemir Mirza’mn yanma kaçması ise hadise­leri daha da karmaşık hale getirmiştir. 1634’te Canbek Giray Han’ın Kan­temir Mirza üzerine sefer düzenleyeceği konuşulmakla birlikte Canbek

Giray’ın tahtan indirilerek yerine İnayet Giray’m getirilmesi bu projenin askıda kalmasına neden olmuştur77.

İnayet Giray’m Kırım ham olmasından sonra da Mangıtlar ile Kırım hanları arasındaki problemler devam etmiştir. Bu durumun temel nedeni Kantemir Mirza’mn Osmanlı yönetimi ile olan ilişkilerinde yatmaktadır. Kantemir Mirza’nm doğrudan Osmanlı yönetimi ile kurduğu ilişkiler ve Zaporog Kazaklan’nın saldırılarına karşı Polonya sınırında bir denge un­suru haline gelmesi onu Osmanlı yönetiminin kuzey politikaları için vaz­geçilmez bir unsur haline getirmiştir. Mangıt kabilesinin diğer liderlerinin de Kantemir Mirza’ya olan bağlılıkları Kırım hanlanmn Mangıtlar üzerin­de zaten zayıf olan otoritesini tamamen yok etmiştir78.

Osmanlı yönetiminin özellikle İran seferleri için asker ve mühimmat isteklerine karşılık veremeyen Kırım Hanlıgı’nm yerli aristokrasisinin bas­kısı üzerine İnayet Giray açık bir isyana yönelmiştir. Bu esnada ilk olan Kantemir Mirza ve Mangıtlannm desteğini almaya çalışan İnayet Giray bunda başarısız olunca Mangıt kabilesi ve liderlerine karşı harekete geç­miştir. İnayet Giray’m Mangıtlar üzerine 1637’de gerçekleştirdiği seferden sonra Selmanşah ve Urak Mirza gibi Mangıt kabilesinin liderleri İnayet Giray’a itaat etmek zorunda kalmışlardır. Zorunlu olarak Kırım hanına itaat eden Selmanşah, Urak ve Ay Timur Mirzalar ilk fırsat buldukları anda Kalgay Hüsam Giray ve Nureddin Saadet Giray’ı ortadan kaldırarak İnayet Giray’m hâkimiyetini fiilen ortadan kaldırmışlardır. İnayet Giray’m yerine Kırım tahtına Bahadır Giray Han getirilmiştir. Direnme umutlarını yitiren İnayet Giray İstanbul’a gitmiştir. İstanbul’a çağrılan Kantemir Mir­za sultanın huzurunda İnayet Giray ile yüzleştirilmiştir. Bu yüzleşmeden sonra İnayet Giray daha sonra da Kantemir Mirza öldürtülmüştür79.

Kırım Hanlığı’nda Mangıtların gittikçe artan nüfuzu, hanların ve han­lığın güç odaklanmn Osmanlı yöneticilerinin özellikle İran konusundaki isteklerinin ortaya çıkardığı gerginlik hem   Osmanlı Devleti’ne hem de Kırım Hanlığı’na zarar vermeye başlamıştır. Bu durumun ilk müşahhas göstergesi Azak Kalesi’nin 1637’de düşüşü olmuştur. Dönemin Osmanlı kaynakları Azak Kalesi’nin düşüşünün temel nedeni olarak İnayet Giray Han’ın Mangıtlar ile olan mücadelesinde destek için Küçük Nogayları Azak çevresinden uzaklaştırmasını görürler. Kırım Hanlığı içerisindeki ikiliğin sonucunda ortaya çıkan bu gelişme Kırım’ın ve Karadeniz’in güvenliği için Osmanlı- Kırım işbirliğinin gerekliliğini bir kez daha ortaya koymuştur. Bu devrede Osmanlı idaresi tavrını Kırım’da birlikten yana tavır alarak göstermiştir.

Bahadır Giray Han’ın hanlığı döneminde iki temel mesele kendini göstermiştir. Bunlardan ilki Mangıtların yeniden Kırım hanlarının dene­timi altına alınması İkincisi ise Azak Kalesi’nin geri alınmasıdır. Mangıt kabilesinin yöneticilerinin Kantemir Mirza’nm ölümünden sonra Polonya ile yakınlaşmaları, Urak ve Selmanşah mirzaların geçici bir süre Polonya hizmetine girmeleri Mangıtların kontrol altına alınmasının önemini orta­ya koymuştur. Selmanşah ve Urak Mirzalar, Bahadır Giray Han’ın ceza­landırılmayacaklarına dair verdiği söz üzerine 1639’da Kınm’a geri dön­müşlerdir80. Bahadır Giray Han verdiği söze rağmen 1639 yılının Mayıs ayında Mangıt kabilesinin liderlerini öldürtmüştür. Halim Giray ve Seyyid Muhammed Rıza’nm eserlerinde Mangıt liderlerinin ortadan kaldırılması ile sonuçlanan devri başlatan hadise olarak Kutluşah Mirza’nm Kongrat mirzalanndan dokuz tanesini öldürmesi gösterilir81. Bu ölümlerden son­ra Kefe Müftüsü Afifeddin Efendi’den alman bir fetva sonrasında Baha­dır Giray Han, Mansuroğlu mirzalarını ortadan kaldırmak için harekete geçmiştir. Sefer hazırlıkları için yapılan birisi Bahçesaray’da diğeri Or Ka- pısı’nda iki toplantıya davet edilen Mangıt beylerinden Ay Temür Mirza dışında kalanlann tamamı ortadan kaldırılmışlardır82. Rus arşiv kaynak­larına dayanan Novoselskiy, Bahadır Giray Han’ın emriyle gerçekleş­tirilen ilk saldırıda Mangıt mirzalarından Urak Mirza, Gülim Mirza, Ali Mirza, Nart Mirza’nın öldürüldüklerini, bu saldırıdan kaçmayı başararak Tinmembed ve diğer Nogay uluslarına sığman Süleymanşah, Turtemir, Süleymanşah’ın oğlu Kantemir mirzaların ise ilerleyen dönemde Kırım hanının baskısı üzerine Kırımlılara teslim edilerek öldürüldüğünü yaz­maktadır.83

Kırım Hanlıgı’nda Mangıtların siyasi gücünü kıran ve hanın otoritesini tesis eden bu operasyonda hayatına dokunulmayan Ay Temür Mirza’nm yanı sıra bazı mirzalar İstanbul’a Adil ve Azamat mirzalar ise Azak’a ka­çarak kurtulmayı başarmışlardır84. Bu gelişmeler ve iktidar mücadelesinde acaba Osmanlı Devleti’nin rolü ne olmuştur? Kırım’daki istikrarsızlığın kuzey politikasına verdiği zararların farkında olan Osmanlı yöneticileri Bahadır Giray Han tarafından gerçekleştirilen bu operasyona onay ver­mişlerdir. Bunun en açık delili de operasyona izin veren fetvanın doğru­dan Osmanlı yönetiminde bulunan Kefe müftüsünden alınmış olmasıdır. Bu nedenle Osmanlı yöneticilerinin Mangıt mirzalarından kurtulabilenle­re sığınma hakkı vermesi göstermelik bir durumdur.

E.     İslam Giray Han’dan Kırım Hanlığı’nm Düşüşüne Kadar Kırım Siyasetinde Mangıtlar

Bahadır Giray Han’ın Mangıt mirzalarını öldürmesine rağmen Ay Te- mür Mirza’yı ortadan kaldırmadığını ifade etmiştik. Ay Temür Mirza öl­dürülmesine rağmen Mangıtların beyliği Süleşogullanndan Sülemşa Mir- za’ya verilmiştir. Kınm siyasetinde Mangıtların yeniden güç kazanması İslam Giray Han devrinde hanın kapıkulları ve saray teşkilatı ile Kırım asilzadeleri arasındaki çatışmalanyla yakından ilgilidir. İslam Giray Han 1645’te anlaşmak zorunda kaldığı Şirin, Dair ve Siciut mirzalarına karşı Mangıt kabilesini yeniden güçlendirmek istemiştir. Bunun için ilk olarak Bahadır Giray Han’ın saldırısından sonra İstanbul’a kaçan Mangıt mirza­larından Kaya Mirza ve dört arkadaşının İstanbul’dan Kırım’a gönderil­mesini Osmanlı hükümetinden talep etmiştir. 1647 yılının Mayıs ayında Kaya Mirza İstanbul’dan Kırım’a gelerek İslam Giray Han’ın Şirin ve diğer kabile beyleri ile olan mücadelesinde hanın yanında yer almıştır. Kaya Mirza’nın hanın yanında yer almasına rağmen Mangıt mirzalarından ba­zılarının Şirin kabilesinin beyleri ile birlikte hareket ettiği görülmektedir85. Şirinlere karşı Mangıt kabilesinin yeniden güçlendirilmesi Kırım hanları­nın kabileler arasındaki mücadeleyi kullanarak otoritelerini güçlendirme çabalarının sürekliliğini ortaya koyması açısından önemlidir. Mangıt ka­bilesinin beyi konumuna yükseldiğini düşündüğümüz Kaya Bey ve Man- gıt kabilesi İslam Giray döneminde Lehliler ile yapılan mücadelelerde de hanın yanında yer almıştır86. Kantemir Mirza’nm kardeşi olan Ay Temür Mirza ise İslam Giray Han döneminde Bucak havalisinde faaliyet göstermiştir87. Bu durum aynı zamanda Mangıtlann Kınm içerisinde, Or Kapısı dışında ve Bucak havalisinde olmak üzere üç parça halinde bulunduğunu ortaya koyar.

Murad Giray Han’ın (1677-1683) Mangıt kabilesi ile olan yakınlığı Kı­rım siyasetinde bir kez daha Mangıtları hâkim aktör konumuna getirmiş­tir. Abdullgaffar-ı Kınmî bu durumu eserinde “… Şirinleri çokluk isteme- yüb an asi neşv ü nemâ bulduğu mahal Bunyak dedikleri halk içinde olmağla Mansuroğulları ol semtde olduğundan anlara alâkalan küllî olup Mansurileri ilerüye çekdi.” ifadesiyle anlatır ve bu gelişmenin Kırım’ın dâhili siyasetin­de büyük meselelere neden olduğunu yazar88.

Murad Giray Han devrinden sonra meydana gelen gelişmeler Kırım’ın birbirine rakip iki büyük kabilesinin hanlığın siyasetindeki gücünün azal­masına yol açacaktır. Bu gelişmelerden   ilki Murad Giray Han devrinden kısa bir süre önce Bucak Tatarları olarak anılan Akkirman ve Kili arasın­da bulunan Tatar topluluğuna Kalmuk baskınından kaçan Ormembed ve Orakoglu Nogaylarmın katılımıyla Bucak havalisinde 1665’ten sonra 20 bin kişilik bir askeri kuvvet çıkarabilecek bir ordanm teşekkül etmesidir89. Bucak Tatarlan ya da Bucak Ordası olarak bilinen bu Tatar topluluğundan sonra Yedisan, Camboyluk gibi Nogay kabilelerin Kalmuk hâkimiyetin­den çıkarılarak Kırım arazisine getirilişleri Şirin ve Mangıt kabilelerinin önemini azaltan ikinci gelişmedir. Hanlığın iç siyasetinin dışında gittikçe artan Rus tehdidi90 ise hanlığın idari yapısında Osmanlı Devleti’ne bağ­lılığı artıran ve geleneksel idari yapıyı çökerten diğer bir unsur olmuştur.

Silahdar Fındıklılı Mehmed Ağa, Yedisan ve Camboyluk Nogayları’nın Kalmuk kontrolünden çıkarılarak Kınm Hanlığının bünyesine katılımla­rının H. Ramazan 1108/ Mart-Nisan 1697 tarihinde gerçekleştiğini ya­zarken91, Osmanlı arşiv vesikalarına göre ise Yedisan Nogaylan Kalmuk esaretinden H. 1111/1699-1700 tarihinde kurtarılmışlardır92. Sonuç olarak bu katılımlar ile birlikte hanlık içerisinde Bucak ve Yedisan gibi Nogayların nüfuzları artarken Mangıt ve Şirin kabilesinin nüfuzları örselenmiştir. Nogaylann güçlerinin artışını gösteren en önemli sebep hanlık içerisinde gerçekleşen isyan hareketleridir. 1699 yılı içinde gerçekleşen Gazi Giray İsyam’mn93 ve II. Mengli Giray döneminde gerçekleşen Adil Giray İsya- m’nm arkasında Bucak havalisindeki Nogay kabilelerinin olması94, Halim Girayın hanlığı döneminde (1172/1758-1759) Yedisan kabilesinin seras­kerleri Said Giray Sultan’a, daha sonra hanın kendisine karşı isyanları,95 Nogay kabilelerinin artan önemini ortaya koyan başlıca vakalardır. No- gaylann bu etkinliğini sağlayan temel unsur ise nüfusları ve askeri güçle­ridir. Hanlığın yıkılmasından kısa bir süre önce bölgedeki siyasi ve askeri yapı hakkında bilgi veren Tunman, De Kleeman’m verilerine dayanarak Yedisan, Bucak, Yedişkul, Cemboyluk Ordalarınm 70 bin yaylık bir kuvvet çıkardıklarını yazmaktadır96. Baron de Tott da Nogayların nüfusunun Kı­rım ve Bucak Tatarlan’na göre daha fazla olduğunu yazmaktadır97. Kırım Hanlıgı’nın son günlerinde Mangıtların çıkardığı asker sayısının ise 6 bin olduğu görülmektedir. Çıkarılan bu asker sayısından hareketle Mangıtla- rın nüfusunun da 25 bin civarında olduğu düşünülebilir98. Yedisan, Bucak, Cemboyluk ve Yedişkul Ordaları ile Mansurogullan’nın nüfusu ve asker sayısı arasındaki fark kabilenin hanlık siyaseti içindeki konumunu da be­lirlemiştir.

Sonuç olarak Büyük Nogay Ordası’nın 1640’lı yıllardan itibaren tama­men dağılışı ve Nogaylann Kırım Hanlıgı’nın idari yapısına dâhil oluşları, Rus tehdidinin Osmanlı Devleti’ne olan bağımlılığı arttırması ile birlik­te Mangıt ve Şirin kabilesinin Kırım siyasetindeki önemi büyük ölçüde azalmıştır. Bununla birlikte Mangıtlar, Kırım Hanlıgı’nın son günlerinde de Kırım siyasetinde rol oynamışlardır. Mangıtlar’ın önemli bir bölümü Şahin Giray’ı Devlet Giray ile olan mücadelesinde desteklemiş ve Mangıt mirzalarının bazıları II. Katerina’nın 1787’de gerçekleştirdiği ünlü seyaha­tinde çariçeyi Or Kapısı’nda karşılayanlar arasında yer almışladır99.

98 1778 yılında Kınm Giray’ın oğlu Kaplan Giray’m Or Kapısı’nda Ruslarla çarpıştığı sırada altı bini Mansurogullan’ndan olmak üzere toplam yedi bin askere sahip olduğu Osmanlı vesikalarına yansı­mıştır. (BOA, A.AMD.KRM 1/6) Vesika yayınlanmıştır. Osmanlı Belgelerinde Kınm Hanlığı, Yay. haz., Kemal Gurulkan-Yusuf İhsan Genç-Ugurhan Demirbaş-Turgay Özekici, İstanbul 2013, s. 275-277.

EK: 
Derya Derin Paşaoğlu’nun
Nogayların Hanlık yada Ulus olma sorunsalı yazısından Mangıtlarla ilgili bölümler

Nogaylann doğu kaynaklarında Mangıt olarak bilinmeleri16 Emir Edigü’nün Mangıt lideri Kutlu Kıya Beg’in oğlu olması hasebiyle Nogay Ulusu’nda hâkim ulusun Mangıtlar olmasındandır.
Mangıtlar, Deşt-i Kıpçak’ta Türk boylarıyla karışıp İslamlaşan bir Moğol kabilesidir.
Moğolların efsanevi ataları olan Alan-koa’nın evlatlarından Nirunlara (ışığın oğlu-pak nesile17) bağlanan Mangıtlar’ın ataları Alan- koa’nın yedinci göbekten torunu Tumine’nin dokuz oğlundan en büyüğü Caksu’nun; Nuyaktin, Urut ve Mangkut adlı üç oğlunun kendi isimleriyle birer uruğ teşkil etmeleriyle ortaya çıkmıştır.18
Tayciutlarla yaşayan Mangıtlar’dan Huyıldar Seçen’in takipçileri Cengiz Han’a katılırken,19 kalanların büyük bir kısmı Cengiz Han’ın Tayciutları yenmesinden sonra öldürülmüştür.
Cengiz oğullarının uluslarının tamamında bir miktar Mangıt var ise de ağırlıklı olarak Cuçi ulusu içerisinde yer almışlardır.
Altın Orda Hanlığı’nda İdil Nehri’nin iki tarafında, Aral Gölü’nden Sibir’e kadar olan bölgede yaşamışlardır.
Emir Edigü’den sonra torunu Vakkas döneminde Ebu’l-hayr Han’ın saltanatında önemli rol oynamışlar, Vakkas oğlu Musa döneminde Şeybani Han’ı desteklemişlerdir.
1620’de Kalmuklar tarafından sürülünceye kadar Mangıtlar’dan önemli bir kitle İdil ve Emba Nehirleri arasında kalmışlar ve Kalmuk sürgünüyle bunların büyük bir kısmı Kuzey Kafkasya’ya göçmüş ve burada sadece Nogay olarak anılmışlardır.
Kalanlar ise Hive, Harezm bölgesine giderek buradaki siyasi mücadelede etkin rol oynamışlarıdır.20
Not: Mangıtlar 1599-1785 arasında Buhara hanlığını yöneten Astarhan hanedanından canoğulları ile bu bölgeye geldiler ve 1785 den itibaren Mangıt Hanedanı Astarhan hanedanından yönetimi alarak 1785-1920 yılları arasında rus işgaline kadar buhara hanlığını yönettiler

Mangıtların askeri yönleri, Moğolların Gizli Tarihi ’nde Camuka’nın ifadeleriyle izah edilir; Temücin’in yanında Uru’ut ve Manghut kabileleri vardır.
Muharebeden anlarlar.
Çekildikleri zaman bile muharebe safları bozulmaz.
Tekrar geldikleri zaman bile intizamları bozulmaz.
Küçüklüklerinden başlayarak kılıç ve mızrağa bu halk alışkındır.
Onların kara ve ala tuğları var.
Bu halktan sakınmak lazımdır.
Söz konusu muharebede Cengiz Han’ın ordusunun ön saflarını Uru’ut ve Manghut’lar oluşturmuştur.

Mangıt Nogay ilişkisinde üzerinde durulması gereken bir husus da Mangıt emirlerinin Mangıt soyundan geldiği yanılsamasına düşülmesidir.22
Deşt-i Kıpçak coğrafyasındaki bozkır aristokrasisini tesis eden karaçi beylerinin kimliği ve statüleri doğru tespit edildiğinde bu yanılsama ortadan kalkacaktır.
Nitekim Hudyakov; Velyaminov-Zernov’un, 1495 yılına ait bir mektuba dayanarak, Mangıt emirleri ile Mangıt soyunu bir saymasını eleştirmiş, Onun düştüğü bu yanılsamayı vurgulayarak, Mangıt soyundan gelenlerin karaçi olduğunu düşünmek doğru değildir, Mangıt emirleri umumen Nogay emirleridir,23 ifadeleriyle söz konusu ayrıma işaret etmiştir.
Zira avamı teşkil eden asil olmayan kimseler; arat ya da karaçular olup imtiyazsız sınıftır ve efendileri vardır.24
Karaçi Beyleri ise karaçilerin yönetimini elinde tutan böylece kontrollerindeki askeri ve ekonomik güçle yönetimde söz sahibi olan bozkır aristokrasisinin beyleridir.25
Emir Edigü’nün nesep olarak Hz. Ebubekir neslinden gelmesi de söz konusu yanılsamayı bertaraf etmektedir.26

Edigüoğulları, Nogay Ulusu’nun yönetimini elinde tutmalarının yanı sıra Kazan Hanlığı’nın yönetiminde dahî yer almışlardır.
Hatta Kırım Hanlığı’nın yönetimini elinde tutan Şirinlerin yerine geçerek Canıbek Giray Han döneminde, Kırım yönetiminde ilk sıraya yükseldikleri ve bu dönemde Şirinlere dahî beylik yaptıkları görülmüştür.
Bütün bunlar gösteriyor ki; Edigüoğulları bir yandan Nogay Ulusu’nun başında hâkim güç iken öte yandan Altın Orda bakayası uluslardaki yönetim unsuru olan karaçiler arasında -bozkır aristokrasisindeki- yerlerini de muhafaza etmişlerdir.

Ancak bu konunun izahında ilk adım her ne kadar Emir Nogay, Kara Nogay Han ve Emir Edigü’nün Mangıtlarla olan ilişkisini doğru bir şekilde ortaya koyabilen kaynakların varlığına bağlı gibi görünse de meselenin başlangıç noktası Mangıtların Nogay ulusundaki yerinin tespiti meselesidir.
Daha önce de ifade edildiği üzere bir Moğol kabilesi olan Mangıtlar hâkimiyet altına alındıktan sonra Cengîz oğullarının hepsine dağıtılmışsa da en çok Cuçi Ulusu’nun içinde bulunmuşlardır.

Bu tanımlamalardan sonra tekrar başa dönüp Bartold’un ifadesini hatırlayıp, Kırımî’nin ifadesiyle örtüştürmeliyiz. Bartold; Nogay adına etnik bir ad olarak ilk defa Rus kaynaklarda rastlandığı ve Doğu kaynaklarında Mangıt olarak adlandırdıklarını ifade etmişti.
Kırımî bu coğrafyadaki ad verme geleneğine işaret ederek; Altın Orda coğrafyasının İslâmlaşmasının Özbek Han zamanında tamamlanmasına atıfla Müslüman Tatarlara Özbek Halkı denmesi bundandır, şeklinde bu geleneği izah etmiştir.
Altın Orda Hanlığı’nın varlığında Özbek halkı olarak tanımlananlar, hanlığın sükûtunda ise bozkır aristokrasisindeki yükselen gücün başındaki liderlerin isimleriyle adlandırılmışlardır.
Zira Kırımî, hanlığın sükûtu dönemi Edigüoğullarını Mansuriler-Mansuroğulları olarak ifade etmiştir.
Yine Hive-Harezm bölgesinde erken dönemde Özbekler olarak ,  geç dönemde etkin rol oynadıkları hanlığın adıyla anılanlar ,  Türk-İslâm kimliği kazanmış Mangıtlardan başkası değildir. 
Zira onlar (Müslüman Mangıt-Moğollar) için Nogay adını ilk kullananların Ruslar olması, bozkır aristokrasisinin işleyişiyle izah edilebilir.
Şöyle ki Batu Han döneminde Moğol hâkimiyetine giren Karadeniz’in kuzeyindeki topraklar üzerinde yaşayan Ruslar, ardından gelen Berke Han döneminden sonra 40 yıl boyunca askeri ve siyasi muhatap olarak Emir Nogay’ı karşılarında bulmuşlardır.
Emir Nogay’a tabi halk ve asker olarak tanımladıkları bu Müslüman Mangıt-Moğollar’ın Emir Nogay’dan sonraki yaklaşık yüz yıllık suskunluğu söz konusu halkın yok olması değildir. 
Zira aynı halk aynı yerde hala var 
ancak gücünü kaybeden ve siyasi-askeri sahneden uzaklaştırılan Emir Nogay oğullarının hâkimiyeti altında değil, güçlenen han soyunun ve onun ardındaki destekleyici kabile(lerin) kontrolü ve ismi altındadırlar. 
Bu nedenle Emir Nogay sonrası kaynaklara Altın Orda Hanlığı’nın ismiyle yansımış olmaları muhtemeldir.
Nitekim hanlığın sükûtunda Emir Edigü ile güçlenen ve Ruslar ile askeri ve siyasi mücadeledeki Müslüman Mangıt-Moğolların han soyunun suskunluğu nispetinde Ruslar tarafından yine Nogay olarak tanımlanmış olması olağandır.

Batu Han (Sayın Han) neslinin inkırazından sonraki taht kavgaları sürecinde Cuçi ulusunun îdil’in doğusu ve batısı olmak üzere ayrıştıkları ve Yedisan halkının 4 boyunun îdil’in batısına geçerek Kırım’a yerleşip Kırım Hanlığı’nın oluşumunda rol aldıkları bilinmektedir.
îdil’in doğusunda kalan Yedisan uruğlarından Mangıtlar, coğrafyadaki siyasi ve askeri hareketlerde ön plana çıkmışlardır.
Zira bu süreçte Toktamış Han’ın ve devrin güçlü emiri Rektemür’ün hayatını kaybetmesi, bölgede Emir Edigü’nün yükselişine fırsat sunmuştur.
Hanlık makamını keyfince dolduran Emir Edigü Mangıtların emiri Kutlu Kıya Bey’in oğludur.
Altın Orda Hanlığı’ndaki bozkır aristokrasisinin işleyişinde bir kabile lideri askeri ve siyasi gücünü hâkimiyetini elinde tuttuğu kabileden alırken, yönetimde söz sahibi olarak söz konusu kabilenin devlet içerisindeki gerek ekonomik, gerekse askeri ve siyasi gücünü de yükseltmektedir.
Emir Edigü nezdinde Altın Orda Hanlığı’nın sükûtunda îdil’in doğusunda yönetimde yükselişe geçen unsur Mangıtlar olmuşlardır.
Mangıtlar Moğolların Gizli Tarihi’nde savaşçı tabiatlarıyla ön plana çıkarken, benzer şekilde Karadeniz’in kuzeyinde yaşanan güç dengelerindeki değişmelerde de Nogaylar askeri güçlerinden ötürü her kesimin kendisine taraf olmaya çalıştığı unsur olarak karşımıza çıkmıştır.

Mansurlu Nogayları ve Mansurlu ordası TIKLA

Mansur orda mirzaları ve şecereleri TIKLA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer Paylaşımlar