HALİL PAŞA YURDU
XVII. yüzyılın ikinci yarısında, Nogaylar’ı yerleştirmek üzere Tuna nehri ağzının kuzeyinde Osmanlılar tarafından teşkil edilen arazi.
Bugün Moldavya ve Ukrayna sınırları içinde kalan Halil Paşa Yurdu, stratejik bakımdan önemli bir yer olan Bucak bölgesinde Akkirman, Kili, İsmâil ve Bender’in kuzey-kuzeybatısındaki boş ve kimsenin tasarrufunda bulunmayan toprakları içine alır.
Buranın adının, 1666’da söz konusu yerleri tesbit etmekle görevlendirilen kapıcıbaşılardan Halil Ağa’dan geldiği belirtilir.
Arazinin bugünkü sınırlarının hemen hemen doğuda Turla (Dinyestr) ve Botna sularına, kuzeyde Valea Lui Traian (Büyük Hendek, İmparator Traian Çukuru) denilen vadiye, batıda Yalpu (Yalpuğ, Yalpuh) deresine, güneyde Tuna ağzına kadar uzandığı tesbit edilmiştir.
Burası, teşkil edildiği tarihten XIX. yüzyıl başlarına kadar Osmanlılar, Boğdan Prensliği, Kırım Hanlığı ve Lehistan arasında önemli bir siyasî mesele olarak kalmıştır.
Karadeniz hâkimiyetine önem veren Osmanlılar, bu denizi çevreleyen kıyıların güvenliği için özellikle XVI. yüzyıldan itibaren Karadeniz’in kuzeybatı bölgeleriyle daha yakından ilgilenmeye başladılar.
Eflak-Boğdan voyvodalıklarını, Kırım Hanlığı’nı kontrol altında tutmak, Lehistan’a ve Kazaklar’a karşı bölgedeki askerî varlığını güçlendirmek, ticaret yollarının güvenliğini sağlamak amacıyla kuzey steplerine açılan yol üzerindeki bölgelere doğru nüfuzlarını yaydılar.
Daha XVI. yüzyıl ortalarından itibaren Tuna ve Kuzeybatı Karadeniz havzasındaki hâkimiyetlerini kuvvetlendirmek için bu kesimlere çeşitli Tatar kabilelerini yerleştirmeye, iskânı teşvik etmeye, yeni iskân merkezleri kurmaya çalıştılar.
Özellikle Bucak bölgesi Tatar grupları ile iskân edildi.
XVII. yüzyılın ilk çeyreğinde Lehistan’a ve Kazaklar’a yönelik askerî harekâtlar bu bölgenin önemini oldukça arttırdı.
Ancak bu yörede yerleştirilen Tatar ve Nogay kabileleri bağlı oldukları Kırım hanları ile geçinemedikleri gibi kanlı savaşlara da sebep oldular.
Daha sonraları Leh ve Kazaklar tarafından sıkıştırılan diğer bir kısım Nogay kabilelerinin bölgeye gelmeleri yeni karışıklıklara yol açtı.
XVII. yüzyılın ikinci yarısında bölgede meydana gelen olaylara şahit olduğu anlaşılan Evliya Çelebi’ye göre çeşitli baskılara uğrayan Nogaylar Kılburun’dan Özi’yi (Dinyepr), ardından da Turla’yı geçip Akkirman nahiyelerine yerleşmişler,
Bender beyi ve Bucak Tatarları ile anlaşmışlardı;
fakat Boğdan ve Akkirman halkı bunların bölgede yol kesip eşkiyalık yaptıkları konusunda şikâyette bulunmuştu.
Bunun üzerine Kırım Hanı Mehmed Giray Nogaylar’ı İstanbul’dan aldığı emirle Kırım’a geri götürmek istemiş, ancak karşı koymaları üzerine onları dağıtarak köylerini yağmalamış, pek çoğunu esir almıştı (Seyahatnâme, VII, 495-499).
Dönemin Osmanlı tarihlerinde ise bu konu daha farklı anlatılır.
Bunlara göre Nogaylar merkeze başvurarak Kırım hanına bağlı olmaktan çıkıp Osmanlılar’a bağlanmak, her yıl hazineye 20.000 kuruş vermek ve sefere “eşmek” şartları ile Silistre etrafında iskân edilmelerini istemişler, hükümet merkezi de onları bölgedeki boş araziye yerleştirmiş, bunun üzerine Kırım hanı kendisine bağlı oldukları gerekçesiyle emre rağmen Nogaylar’ı geri götürmek için harekete geçmişti (Silâhdar, I, 395).
Yeni Nogay kabilelerinin Osmanlı sınır boylarına gelişi, Ukrayna meselesine ağırlık vermek isteyen Osmanlı hükümet merkezi için önemli bir fırsat oldu.
Vezîriâzam Köprülü Fâzıl Ahmed Paşa Nogaylar’dan sınır boylarında faydalanmak, Ukrayna’ya ve Kazaklar’a karşı yapılacak seferlerde destek almak maksadıyla onları Kırım Hanlığı’nın idaresinden çıkararak doğrudan Osmanlı hâkimiyeti altına aldı.
Nogaylar’ı Tuna’nın kuzeyindeki boş topraklara yerleştirmek üzere Kapıcıbaşı Halil Ağa görevlendirildi.
Halil Ağa, bölgedeki Osmanlı idarecileriyle tahsis edilen iskân sahasının sınırlarını belirledi ve bölge bundan sonra Halil Paşa Yurdu adıyla anılmaya başlandı (BA, MAD, nr. 607).
Özi beylerbeyinin idaresi altına alınan Nogaylar, savaş durumundan istifade ederek kendilerine ayrılan arazinin dışına çıkıp Boğdan Voyvodalığı’na ve Lehistan’a ait topraklarda yerleşmeye ve hayvanlarını otlatmaya başladılar.
Nitekim Karlofça Antlaşması maddelerinden biri, bu gibi Tatar gruplarının eski yurtlarına döndürülmesi veya Özi karşısında Kırım topraklarına yerleştirilmesi şartını getirmekteydi.
1701’de Kırım Hanı II. Devlet Giray antlaşma gereği bunların bir kısmını Kırım’a götürdü, bir bölümü de Halil Paşa Yurdu’na döndü (Râşid, II, 506-509).
Ancak Eflak ve Boğdan voyvodalarının Ruslar’la anlaşması, Ruslar’ın Osmanlı kuzey sınırlarındaki faaliyetleri, Boğdan Voyvodası Dimitri Kantemir’in Bucak ve Besarabya’ya yönelik emelleri Nogaylar’ın bulunduğu bölgenin önemini daha da arttırdı.
Prut Savaşı’ndan (1711) sonra Osmanlılar sınır boylarının emniyeti için ve siyasî gayelerle Nogaylar’ın iskân sahalarını genişlettiler.
Bucak Nogayları’nın nüfusunun fazla olduğu, ikametlerine ve hayvanlarını otlatmaya Halil Paşa Yurdu’nun yetmediği ve yeni topraklara ihtiyaç duyulduğu gerekçesiyle Halil Paşa Yurdu dışında Boğdan sınırları içinde yeni bir arazi parçası daha bunlara tahsis edildi.
1711 Eylülünde Kırım Hanı II. Devlet Giray ve Vezîriâzam Baltacı Mehmed Paşa, Halil Paşa Yurdu dışında Boğdan arazisinde Turla’dan Prut nehrine kadar olan “otuz iki saat uzunluğunda, iki saat genişliğinde” (1500 km2) bir toprak parçasını daha tesbit ederek tahririni yaptılar (BA, TD, nr. 860). “İki saatlik arazi” adıyla anılan bu toprak şeridi Boğdan Voyvodalığı ile meselelere yol açtı.
1714’te Boğdanlılar’ın şikâyetleri dikkate alınmadıysa da 1716-1718 Osmanlı-Avusturya savaşları sırasında mesele yeniden gündeme geldi.
Yapılan teftişler sonucu Nogaylar’ın iki saatlik arazinin de dışına çıktıkları, beş altı saatlik yerde yerleşip çiftlikler, köyler kurdukları anlaşıldı.
Bunun üzerine buradaki Nogaylar eski topraklarına geri gönderildiler ve zaptettikleri yerdeki yedi köy boşaltıldı. Fakat toprak tecavüzleri sebebiyle anlaşmazlık sürdü.
1730’da iki saatlik arazi dışında kalan boş yerlerin kullanım hakkının, vergilerin Boğdan voyvodalığına verilmesi ve buranın Boğdan toprağı olduğunun tanınması şartıyla Nogaylar’a bırakıldığı konusunda bir anlaşma sağlandı.
Böylece Halil Paşa Yurdu’nun sınırları oldukça genişlemiş oluyordu.
1768 savaşı sırasında Halil Paşa Yurdu’ndaki Tatar kabilelerinin büyük bölümü bölgeden kaçtıysa da 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan sonra bunlar Bucak’a geri döndüler.
Bu arada 1775’te Boğdan Voyvodası III. Grigore Chica (Gika), iki saatlik arazinin kuzey kesimini geri alıp burada Hotarniceni vilâyetini kurdu. Ancak geri dönen bazı kabileler yeniden Boğdan toprağına girerek evler yapıp yerleştiler.
Boğdan voyvodasının şikâyeti üzerine 1780’de bölgede yapılan teftiş sonucu Or Mehmed ve Orakoğlu kabilelerinin Boğdan arazisinde köyler kurdukları tesbit edildi.
Bunlardan Orakoğlu kabilesinin Hotarniceni arazisindeki yedi köyü boşaltılarak Halil Paşa Yurdu’na nakledilmesi, otuz iki saatlik araziden ayrılan ve Or Mehmed kabilesine ait köylerin bulunduğu on altı saatlik arazideki altı köyün terkedilip geri kalan otuz altı köyün vergilerini Boğdan’a vermek şartıyla bunlara bırakılması kararlaştırıldı (BA, Cevdet-Hariciye, nr. 5095).
Aynı yılın ağustos ayında yapılan tahrire göre Oruçoğlu, Orakoğlu ve Or Mehmed adlı kabilelere ait köylerden elli yedisi Halil Paşa Yurdu içinde, otuz altısı Boğdan arazisinde kalmıştı (TK, TD, nr. 83, vr. 31b).
Halil Paşa Yurdu’yla ilgili meseleler XIX. yüzyılın ilk on yılında da sürdü.
1802’de Boğdan boyarları Osmanlı Devleti’ne başvurarak bölgedeki Tatarlar’dan şikâyetçi oldular. 1812’de imzalanan Bükreş Antlaşması ile Bucak bölgesi Ruslar’a bırakılınca Halil Paşa Yurdu da Rus idaresi altına girmiş oldu.
Antlaşma gereği bölgedeki halkın büyük kısmı göç etti. Ancak burada az da olsa Tatar grupları kaldı. 1918’de Romanya’ya bırakılan bölge II. Dünya Savaşı’ndan sonra Sovyetler Birliği topraklarına dahil edildi. Bugün bölgede din, dil ve etnik bakımdan farklı gruplar yaşamaktadır.
EKLER:
EK 1
MAD.d, 7389’de “Bucak canibinde “Halil Paşa Yurdu” denmekle maruf mahalle yerleştirilen Nogay Tatarları..” ifadesi yer almaktatır. Bu belgenin 1127 (1715) tarihlidir. Arşiv belglerinde Halil Paşa’nın kimliği ile alakalı yaptığım taramada ise;
“Nogay Tatarlarının her sene verdikleri meblağın tesviyesine aid evvelatını tahsil için Silahşör-i Şehriyari Süleyman Ağa’nın mübaşir olduğu hakkında ve tahsilde ianat eylemesi hakkında Özi Muhafızı Halil Paşa’ya hüküm yazılması” ile alakalı bir belge karşıma çıktı. Bu durumda Halil Paşa’nın 29/Z /1081 (1671) tarihinde Özi Muhafızı olduğıu anlaşılıyor. [İE.ML.,24/2319]
İE.ML, 68/6365 kodlu ve 1115/ 1703 tarihli 3. belge ise; “Halil Paşa kurbunda Bucak’da iskan edilen Nogay Tatarları’ndan alınan aşar-ı şeriye adet-i ağnam bedelinden sarf olunan mebaliğe dair bir makbuz.
Bu üç belgeye toplu olarak baktığımızda Özi’de bir mahalle Özi Muhafızı Halil Paşa’dan dolayı “Halil Paşa Yurdu” denildiğini, sonradan da bu mahalle veya buraya yakın bir yerlere Halil Paşa’nın zamanında (1081/1671) veya bir müddet sonra (yani 1115/ 1703 tarihine kadar bir süre zarfında) Nogay Tatarlarının iskan edildiğini ve Bucak adının verildiğini söyleyebiliriz.
Mümin YILDIZTAŞ
EK 2
Benim Bucak Tatarlarını konu alan doktora tezimde tespit edebildiğim kadarı ile
Osmanlı kaynaklarında Bucak ya da Bucak Tatarları ifadesi Ayn-ı Ali Efendi’nin Kavânîn-i Âl-i Osmân Der Hülâsa-i Mezâmin-i Defter-i Divân[1] isimlieseri ile Katip Çelebi’nin Fezleke[1] H.1052/M.1642 isimli eseriyle belirir. Diplomatik yazışmalarda ise 1630 yılında Kaymakam Recep Paşa ile Polonya elçisi Aleksander Piaseczynski arasında imzalan anlaşma metninde[2] tesadüf edilmektedir. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki belgelerde ise tespit edebildiğimiz kadarı ile ilk olarak 1634 yılına ait ve İbnül Emin Tasnifi’nin Hariciye kısmında bulunan bir belgede bulunmaktadır[3]. Ayrıca Topkapı Sarayı Arşivi’nde 1647 yılı tarihli bir fermanda da aynı ifadeye rastlamaktayız[4]. Osmanlı kaynaklarının içinde “Bucak Tatarları” ifadesine en erken rastladığımız eserlerden birisi de Münşeâtü’s-Selâtîn’dir. Bu eserde “Kazak Eşkıyasının Def’-i İrâdesiyle Leh Kralı Tarafına İrsâl Buyurulan Nâme-i Hümâyûnun Suretidir” ismini taşıyan belgede “Bucak Tatarı” ifadesi geçmektedir. Bize göre belge en geç 1626 yılına aittir[5]. Avrupa’da yazılan eserlerde ise Dominikan tarikatına mensup Jan De Lyuk’un 1625 yılına ait olan ve çeşitli dillere çevirilen eserinde rastlamaktayız[6].
Dr. Alper Başer, Afyon Kocatepe Ünv. Fen-Edb. Fak. Tarih Bölümü
[1] Katip Çelebi, Fezleke (Tahlil ve Metin), hzl., Zeyneb Aybicin, Mimar Sinan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, basılmamış doktora tezi, İstanbul 2007, vr. 208a/s. 771.
[2] Kolodziejczyk’ın tarafından yayınlanan belgeler içinde 41 numaralı ve orjinali Polonya Arşivlerinde bulunan 30 Ağustos-8 Eylül 1630 tarihli belgede “sa’ir Dobruca ve Bucak Tatarı Turla’dan geçüp” şeklinde kullanılmıştır, belgede Bucak’da yaşayan Tatarlardan şikayet edilmektedir, Dariusz Kolodziejczyk; Ottoman-Polish Diplomatic Relations (15th-18th Century), An Annotated Edition of Ahdnames And Other Documents, Brill 2000, s. 429.
[3] BOA, İbnül Emin Tasnifi, Hariciye, Nu. 81 Neşreden, Tahsin Gemil; Relatiile Tarilor Romane Cu Poarta Otomana In Documente Turceşti (1601-1712), Bucureşti 1984, s. 223, bu belge oldukça yıpranmış olmakla birlikte tarih ve Bucak Tatarları ifadesi net bir şekilde okunabilmektedir. Gemil İbnül Emin tasnifinin Şükrü Şikâyet kısmında 41 numara ile kayıtlı bir belgede 1633 yılıyla tarihlendirdiği bir belgede Bucak Tatarları ifadesi ile karşılaşılmaktadır. Bununla birlikte bu belgenin tarihlendirmesi konusu sıkıntılıdır. Belgenin görüntüsü için Ek-III’e bkz., Gemil eserininin 222. sayfasında belgeyi neşretmiştir.
[4]TSMA, E-610/17, neşreden Ali Aktan, Osmanlı Paleografyası ve Siyasî Yazışmalar, Osmanlılar İlim ve İrfan Vakfı Yayınları, İstanbul 1995, Vesika 17, s. 204-205. Topkapı Sarayı’nın Arşiv ve Kütüphanesi restorasyonda olduğu için sınırlı şekilde araştırılabilmiş ve daha ziyade yayınlanan belgelere dayanılarak bu ifadede bulunulmuştur.
[5] Feridun Bey, Münşeâtü’s-Selâtîn, C. 2, İstanbul, H. 1265/ M. 1848-1849, s. 426; bunun sebebi belgenin Mehmed Giray’ın Kırım Hanı ve Şahin Giray’ın Kalgay olarak bulunduğu döneme ait olması ile Kantemir Mirza’nın Bucak havalisinden göçürüldüğüne dair olan bilgidir. Kantemir Mirza Mehmed Giray’ın hanlığı döneminde 1623 ve 1625 yıllarında Bucak havalisinden göçürülmüştür. Bu olayın ayrıntıları için bkz., ikinci bölüm, ayrıca s. 52’de bulunan diğer bir belgede Bucak Tatarı ifadesi geçmekte olup bu belge de III. Mehmed Giray Han devrine aittir.
[6] Biz Rusça çeviriyi kullandık, Jan De Lyuk, “Opisanie Perekopskih i Nogayskih Tatar; Çerkesov, Mingrelov i Gruzin Jana de-Lyuka, Monoha Dominikanskago Ordena (1625)”, Rusça’ya Çev. P. Yurçenko, Zapiski İmperatorskogo Odesskogo Obşestva İstorii İ Drevnostey, Tom. 11, 1879, s. 488.
[1] Ayn-ı Ali, Kavânîn-i Âl-i Osmân Der Hülâsa-i Mezâmin-i Defter-i Dîvân, Tıpkıbasım, Önsöz ve Yay. hzl., Tayyib Gökbilgin, Kalem Yayınları Matbaası, İstanbul Tarihsiz. Ayn-ı Ali bu çalışmasını, H.1018/M. 1609 tarihinde hazırlamıştır, matbu basımda H. 1018/ M.1609, H. 1050/1640-41 ve H. 1080/ M.1669-1670 tarihlerini kapsayan ilaveler yapılmıştır. Biz 1640 tarihinin geçerli olduğunu düşünmekteyiz, s.5, Bu eserde “Bender ve Akkirman Bucak Tatarlığı şeklinde s.12 de geçmektedir.
HALİL PAŞA YURDU VE NOGAYLAR
Alper Başer
3. NOGAYLARIN BUCAK HAVALİSİ’NE DÖNÜŞÜ VE HALİL PAŞA
YURDU’NUN KURULUŞU
Mehmed Giray Han’ın azli ve Adil Giray’ın Kırım Hanı olmasından sonra
Nogaylar Bucak havalisine geri dönmüşlerdir. Bu geri dönüş hakkında en ayrıntılı
bilgiler Başbakanlık Osmanlı Arşiv’inde “maliyeden müdevver defterler” arasında
607 numarayla bulunan defterde karşımıza çıkmaktadır646.
Bu defter tamamen Nogay Tatarları ile Bucak Tatarları’nın Bucak havalisine
yeniden iskânlarını konu almakta olup H. Safer 1077/ M. Ağustos 1666 ile H.
Rebiülevvel 1077/ M. 20-30 Eylül 1666 tarihleri arasına ait kayıtları içermektedir.
Defterin başında “…Müceddeden Akkirman Bucak’ında ve altı pare kazada iskân
olunan Nogay Taifesi ve Bucak Tatarı içün Hatt-ı Hümâyûn-u saâdet makrûnum ile
verildi ahkâm-ı şerife ve husûslaru içün olan hüccet-i şer’iyeleri Baş Muhasebede
hıfz olunup ba’de’l-yevm mucebince amel oluna…”647 şeklindeki ifadeden Bucak
Tatarları ile Nogayların yeniden Bucak bölgesine iskan ettirildikleri ortaya
konulmaktadır.
643 Mühürdar Hasan Ağa, s. 292-293.
644 İsâzâde Abdullah, a.g.e, s. 90-92.
645 Evliya Çelebi, a.g.e, Yedinci Kitap, s. 264-265; Silahdar’da Evliya Çelebi gibi Hüseyin Paşa’nın
Hanın aleyhinde bulunduğunu belirtir, Silahdar Fındıklılı, a.g.e, s. 395.
646 Bu defteri ilk defa fark eden ve değerlendiren kişi Tahsin Gemil olmuştur. Defterden iki sayfayı
neşretmiş ve bu defterdeki verileri temek alarak “Yeni Belgelere Göre ‘Halil Paşa Yurdu’ ve ‘İki
Saat’lik Arazi” adlı bir bildiriyi kaleme almış ve iki sayfasını Relatiile Tarilor Romane Cu Poarta
Otomana In Documente Turceşti (1601-1712) isimli çalışmasında neşretmiştir, bu çalışmadan sonrada
Feridun Emecen, Türk Diyanet Vakfı tarafından hazırlanan İslam Ansiklopedisi’nde “Halil Paşa
Yurdu” isimli maddeyi hazırlarken bu defterden faydalanmıştır, Tahsin Gemil, “Yeni Belgelere Göre
‘Halil Paşa Yurdu’ ve ‘İki Saat’lik Arazi”, IX. Türk Tarih Kongresi, Kongreye Sunulan Bildiriler, II.
Cilt, Ankara 1988, s. 1011-1020; Gemil, a.g.e, s. 322, 331; Feridun Emecen, “Halil Paşa Yurdu”.
647 BOA, MAD 607, s. 4.
147
Yeniden gerçekleşecek olan iskân olayının yürütülmesi için İstanbul
tarafından “Dergâh-ı Âli Kapucubaşıları”ndan Halil Ağa görevlendirilmiştir648.
Kapıcıbaşı Halil Ağa’nın Evliya Çelebi tarafından Nogayların Bucak’tan kaldırılması
için ilk sürgün emrini getiren kişi olarak zikredilen Halil Ağa ile aynı kişi olduğunu
düşünmekteyiz649.
Kili, Akkirman, Bender, İsmail Geçidi, Sarata ve İsakça kadıları ve Boğdan
Voyvodası tarafından gönderilen boyarlar ile Bucak Tatarları’nın Ağaları ve Nogay
Tatarları’nın mirzaları Silistre eyaletine mutasarrıf olan Yusuf Paşa’nın huzurunda
toplanarak zikredilen kazalar arasında kimse tarafından kullanılmayan boş araziye
Nogay Tatarları’nın iskânını görüşmüşler ve bu görüşmelerde alınan kararlar hüccet
haline getirilerek kaydedilmiştir650.
Ağustos ve Eylül aylarında gerçekleşen bu iskan olayından bahsedilirken
Bucak Tatarları için herhangi bir kabile ismi zikredilmez iken Nogayların kabileleri
zikredilmiştir. Maliyeden müdevver defterler içinde 607 numaralı ile kayıtlı olan
defterde Nogaylar’a ait olarak zikredilen kabileler ve mirzaları şu şekildedir:
“Ormembedoğullarından Adil Mirza ve Tohta Küçük Mirza ve Büyük Ukaz Mirza ve
Kasay Mirza ve Bey Mirza ve yine tâife-yi mezbureden olup Orakoğullarından Kasım
Mirza ve Havud Mirza ve Dın Mehmedoğullarından Kantimur Mirza ve Mamayoğlu
kabilesinden İsmail Mirza ve Çatak Mirza’dır 651. Evliya Çelebi tarafından zikredilen
kabileler ise Adil Nogayları, Şıdak Nogay, Ormembed Nogay ve Kör Yusuf Mirza
Nogayları’dır652.
Evliya Çelebi ile 607 numaralı defter arasında Ormembedoğulları’nın aynı
olduğu ortadadır. Evliya Çelebi’nin Adil Nogayları ve Ormembedoğulları’nı ayrı
ayrı zikrettiğini görmekteyiz. Belgelerde ise görüldüğü üzere
Ormembedoğulları’ndan Adil Mirza ifadesi geçmektedir. Bununla birlikte Kırımlı
Hacı Mehmed Senai’nin İslam Giray Han hakkında kaleme aldığı eserinde
Orakoğulları’ndan Adil Mirza isimli bir mirzanın zikredildiğini görmekteyiz653. Bu
648 BOA, MAD 607, s. 5.
649 Evliya Çelebi, a.g.e, Yedinci Kitap, s. 191. Halil Ağa’nın daha önceki deneyimlerinden dolayı
Nogayların yeniden iskanı ile görevlendirdiği açıktır.
650 BOA, MAD 607, s. 5-6.
651 BOA, MAD 607, s. 12, 13-15.
652 Evliya Çelebi, a.g.e, Yedinci Kitap, s. 191.
653 Kırımlı Hacı Mehmed Senai, a.g.e, Osmanlıca matbu kısım, s. 49.
148
olayları birlikte ele aldığımızda Evliya Çelebi’nin zikrettiği Adil Nogayları’nın
Orakoğulları’ndan olması ihtimali kuvvetlidir654.
Ormembedoğlu kabilesinin Büyük Nogaylarının önemli kabilelerinden
olduğu ve iç mücadelelerden ve zikrettiğimiz Kalmuk baskısından dolayı 1636
yılında Kırım Hanlığı ile görüşerek Kırım tarafına geçtiğini görmekteyiz. 1639
yılında Kırım Hanı Bahadır Giray Mansuroğulları’nı tenkile başladığı zaman
Ormembedoğulları Kırım Hanı’nın yanında yer aldıkları için Mansuroğlu
Mirzaları’na ait bölgeleri Ormembedoğulları Mirzaları’na ve uluslarına verilmiştir655.
1639-1641 yıllarından itibaren Ormembedoğulları’nın Tinmembedoğulları, Orakoğlu
ve Mamayoğlu kabileleri ile birlikte hareket ettiğini görmekteyiz656. 1648 yılında
Ormembedoğlu kabilesi Kalmuk saldırısı üzerine Özi ve Or Kapı havalisine doğru
çekilmek zorunda kalmıştır657. 1648 yılında Moskova’nın Ormembedoğullarını
yeniden himayesine almaya çalıştığı, Boyar ve Kazaklardan oluşan bir grubu elçi
olarak Ormembedoğulları’na gönderdiği görülmektedir. Ormebedoğulları bu elçileri
Kırım Hanına teslim ederek Hanlığı durumdan haberdar etmişlerdir. İslam Giray
Han’da tehdid dolu ifadelerle Moskova’yı uyarmış ve Moskova’nın elinde rehin
olarak bulunan Ormembedoğlu Bey Mirza’nın oğlu Ali Mirza’nın serbest
bırakılmasını istemiştir658. Mansuroğlu, Orakoğlu ve Ormembedoğlu kabilelerinin
İslam Giray Han’ın Lehistan’a karşı gerçekleştirdiği seferde Kırım kuvvetleri ile
birlikte hareket ettiğini görmekteyiz659.
Bu veriler bize Orakoğlu, Mamayoğlu ve Ormembedoğulları’nın 1640’lı
yıllardan sonra birlikte hareket ederek 1665 yılında birlikte Bucak havalisine
yerleştiklerini düşündürmektedir.
654 Trepavlov’da aynı kanaattedir, Trepavlov, İstoria, s. 449.
655 Novoselskiy, a.g.e, s. 240-241, 283-284; Togan Ormembedoğullarının bu göçünün diğer kabileler
ile birlikte 1635 yılından sonra gerçekleştiğini ve 1640 yıllarında Nogayların bütün ileri gelenlerini,
İşterek, Orus ve Ormembedoğullarının Kuzey Kafkasya ve Kırım çevresinde görüldüklerini belirtir,
Togan, Türkeli, s. 163-164;
656 Novoselskiy, açıkça 1639 yılı için Ormembedoğulları, Tinmembedoğulları ve Küçük
Nogayları’nın Kırım’da birlikte hareket ettiklerini belirtir, Novoselskiy, a.g.e, s. 284, 291; Seyyid
Mehmed Rıza Ormembedoğlu ve Orakoğulları’nınbirlikte hareket ederek Tin Membetoğulları’na
saldırdıklarını belirtmektedir, Seyyid Muhammed Rıza, a.g.e, vr. 80a/s. 158-159.
657 Novoselskiy, a.g.e, s. 394, eserini 1675 yılında tamamlayan Hüseyin Hezarfen Efendi
Ormembedoğulları’nı Or Kapısı taşrası ile Azak arasında göstermektedir ki muhtemelen 1648
yılından sonraki durum hakkında bilgi vermektedir, Hezafen Hüseyin Efendi, a.g.e, s. 171.
658 Veliaminof, a.g.e, Belge: 114, s. 395-399, Belge: 118, s. 409-412.
659 Kırımlı Hacı Mehmed Senai, a.g.e, s. 51.
149
Nogay kabilelerinin yerleştirildikleri bölge ise “Akkirman ve Kili ve İsmail ve
Bender ve Sarata kazalarında vaki arazi-i haliyye”660 olarak tanımlanmaktadır.
Coğrafi açıdan ise çevresine göre şu şekilde açıklanmıştır: “Hâliyâ ra’iyyet kabul
eyleyen Nogay Tatarlarına kimesnenin mülkü olmayup hâlî ve harabe olan yerlere
iskân ettirmek içün Dergâh-ı âli Kapucubaşılarından El-Hac Halil Ağa dâme
meciduhû yediyle emr-i şerif-i âlîşân vârid olup cânib-i kıblesi İsmail kazası
karyelerinden beru Tatlı Lunka deresinden cârî olan çay sıra gidüp andan Bay
Himmet karyesi mukabelesine gelince arkrı gidüp Yalpu nam mevzi ile Lunka nam
mevzi’ mâbeyninde olan Takya Depesi dimekle ma’rûf dereye gelüp andan dahi
arkurı Yalpu Çayırı içinden geçüp Topalaz Depeye varup andan dahi Hacı Kul
Tepesinin altı yanında kıble tarafında olan iki küçük çatal depe ile cânib-i garbisi
zikrolunan Hacı Kul Tepesinden sırtı sıra gidüp Nurali Hacı Yurdunun kurbunda
olan büyük depeye varup andan geçüp yine sırtı sıra hayli mesafe kat’olunup Yalpu
başında Ulu Hendek ile cânib-i şimalîyesi Sarata kazasında vaki Ulu Kovanlık haddi
ile cânib-i şarkısî Ulu Kovanlık haddinden geçüp Köpek Kuyusu deresine gelüp
andan dahi geçüp mârrü’z-zikr Tatlı Lunkadan cârî olan çay ile tahrîr ve tavsîf
olunup hudud-u mezkûre dahilinde olan Acı Lunka Vadisi ve Yalpu tabir olunur
vadiler arazi-i hâîiyyeden olduğuna müsinn ve ihtiyarlardan Kili sakinlerinden Şeyh
Ali Efendi ibn Sofi ve İsmail kazasına tâbi Eskerled nam karyeden es-seyyid
Süleyman Çelebi ibn Seyyid Ali ve İbrahim el Hatur zikr olunan arazi yüz seneden
mütecaviz zirâat ve hırâset olunmayub ve kimesnenin mülkü olmadığına şehâdet
itmeleriyle tâife-i mezbûreden Ormembedoğulları cümle nökerleriyle ber mûcib-i
emr-i âli oymak oymak iskân olunmak babında Kili Kadısı Şaban Efendi ve İsmail
Geçidi Kadısı Mustafa Efendi ve Akkirman Kadısı İvaz Efendi ve Sarata Kadısı
Muslu Efendi ve İsakça Kadısı Yahya Efendi ve Bender Kadısı Ahmet Efendi mümzâ
ve muntazam mühürleriyle hüccet-i şer’iyyedir ki nakl olundu”661.
Defterde sadece Ormembedoğulları için böyle bir hüccet düzenlenmiştir.
Orakoğlu, Mamayoğlu gibi kabileleri için böyle bir hüccet düzenlenmemiştir.
660 BOA, MAD 607, s. 8.
Romence’de çayır demektir. Gemil, ‘İki Saat’lik Arazi”, s. 1015.
Arkrı kelimesi Kıpçak Türkçesi’nde eğri, meyilli, eğri büğrü anlamına gelmekte olup arhuru, arkurı,
arkuru şeklinde de bulunmaktadır, Kıpçak Türkçesi Sözlüğü, hzl., Recep Toparlı, Hanifi Vural, Recep
Karaatlı, , Ankara 2007, s. 11. Metinde hem arkrı hem de arkurı şeklinde geçmektedir.
661 BOA, MAD 607, s. 5.
150
Ormembedoğulları’na tahsis edilen arazinin temel olarak Bucak bölgesinde Yavuz
Sultan Selim Vakıflarına ait Ulu Kovanlık Deresi Vadisi ile İsmail kazasına tâbi
Yalpu Vadisi olduğu defterde açıkça ifade edilmiştir662. Belirttiğimiz bölgede
sınırları defterde hüccet ile düzenlenen ve muhtemelen Ormembedoğulları dışında
kalan kabilelerin yerleştirildiği yerler ise “Çaka Kovanlık”, “Bala Kovanlık”, “Yalpu
ve Acı Lunka Vadisi” ile “Ulu Kovanlık Deresi Vadisi”dir663.
Nogayların Bucak bölgesine yerleşme şartları ise her yıl “Hâzine-i Âmireye”
10000 esedi kuruşluk bir ödeme yapmaları, örfi ve şer’i vergileri bölgedeki Osmanlı
yöneticisine vermeleri, Boğdan reayasına zarar vermemeleri664, Kalmuk ve Kazak
tehlikesine karşı bulundukları bölgeyi korumaları665 ve “töre” yerine Osmanlı hukuk
normlarını kabul etmeleridir666.
Osmanlı Devleti ayrıca gelecekte çıkması muhtemel problemleri önlemek için
önceden tedbir alarak Nogayların komşuları ile olan ilişkilerini düzenlemiştir. İlk
olarak daha öncede ifade ettiğimiz gibi Boğdan ile olan ilişkiler düzenlemiş, Boğdan
boyarlarının görüşleri ve onayları alınarak Nogayların iskânı gerçekleştirilmiştir667.
İki taraf arasındaki denge korunmaya çalışılmıştır. Boğdan ile olan ilişkilerden sonra
Kırım ile olan ilişkilerde düzenlenmiş, Kırım Hanları ve aristokrasisinin bölge ile
olan ilişkileri kesilmiş ve Bucak bölgesindeki Tatarların idaresi Özi eyaletine
mutasarrıf olanlara verilerek tamamen Osmanlı kontrolüne alınmışdır668. Kırım
Hanları’nın Bucak bölgesindeki Tatarlarla ilişkilerini düzenleyen temel yönetim
aygıtı olan Yalı Ağalığı kurumu da ortadan kaldırılmıştır. Yalı Ağalığı müessesinin
kaldırılmasında Silistre muhafazasında olan Vezir Hacı Hüseyin Paşa’nın etkili
olduğu görülmektedir669. Evliya Çelebi Yalı Ağalığı’nın kaldırılmasından sonra
662 BOA, MAD 607, s. 8.
663 BOA, MAD 607, s. 9-10, 19-20, 23, 26.
664 BOA, MAD 607, s. 7, 12.
665 BOA, MAD 607, s. 13 (13 ile numaralandırılmış iki sayfa bulunmaktadır. Padişahın hâttı
hümâyûnu bulunan sayfayı kasdetmekteyiz).
666 BOA, MAD 607, s. 11. “Kendi beynlerinde olan törelerin terk idüp” şeklinde ifade edilmektedir.
667 BOA, MAD 607, s. 6.
668 BOA, MAD 607, s. 13. (Padişahın hâttı hümâyûnu bulunan sayfayı kasdetmekteyiz).
669 Abdi Paşa, a.g.e, s. 219; Silahdar, a.g.e, s. 621; Mehmed Râşid Efendi, a.g.e, s. 114-115; Evliya
Çelebi Yalı Ağalığı’nın kaldırıldığını Mehmed Giray Han’a ilk olarak Leh Kralı’ndan gelen elçinin
bildirdiğini buna inanılmadığını fakat arkadan Yalı Ağası Ahmed Ağa’nın mektubu geldikten sonra
bu habere inanıldığını belirtir, Evliya Çelebi, a.g.e, Yedinci Kitap, s. 211.
151
Bucak’ta Kırım Hanına ve mirzalarına ait çiftlik ve otarların yakıldığını belirtir670.
Osmanlı belgelerinde 1668 yılı için bu kurumun ortadan kaldırılmasından dolayı
ortaya çıkan sorunların devam ettiğini görmekteyiz671.
Tahsin Gemil 607 numaralı defterden hareket ederek Osmanlı Devleti’nin bu
iskân olayı ve Kırım Hanları’nın bölge ile olan alakalarının kesilmesini Osmanlı
merkezileşmesi olarak görmektedir. Bu sayede de Kırım Hanlarının fiilen izlediği
bağımsızlık politikalarına da darbe vurulması olarak görmektedir. Aynı süreçte Eflak
ve Boğdan’a da büyük darbeler indirilerek daha sıkı kontrol altına alındığını,
Podolya’dan Lehistan’dan alınmasının da bu açıdan önemli olduğunu belirtir672. İ.
Metin Kunt da Osmanlı Devleti’nin bu dönemdeki Karadeniz politikasını
merkezileşme süreci olarak görmektedir ve Viyana Savaşı ile başlayan süreç olmasa
idi Osmanlı Devleti’nin Eflak, Boğdan ve Kırım Hanlığı’nı doğrudan merkeze bağlı
hale getirmeyi düşündüğünü ifade etmektedir673. Her iki yazarın birbirlerinden farklı
noktalardan hareket ederek aynı sonuca yaklaşmaları dikkat çekicidir.
Sonuç olarak Kalmukların Hazar çevresine doğru ilerlemesi ve Büyük
Nogaylara vurdukları darbeler Karadeniz’in kuzeyinde büyük bir hareketlenmeye
neden olmuş, bu sürecin neticesinde Büyük Nogayların önemli kabilelerinden olan
Ormembedoğulları Kırım Hanlığı tarafına geçmiş, burada Küçük Nogaylardan
Orakoğulları ile birlikte hareket etmişlerdir. Kalmukların devam eden baskısı
sebebiyle Orakoğlu ve Ormembedoğlu kabileleri Bucak havalisine gelmişler,
Osmanlı Devleti’nin izni ile Bucak bölgesine yerleştirilmişlerdir. Bu kabilelerin
Bucak içinde yerleştirildikleri bölge ise Osmanlı Devleti’nin bu iskân olayı için
görevlendirdiği Halil Ağa’dan mülhem olarak Halil Paşa Yurdu olarak tanınmıştır674.
670 Evliya Çelebi, a.g.e, Yedinci Kitap, s. 211; MAD 607’de bu durumu teyid etmektedir, BOA, MAD
607, s. 13. (Padişahın hâttı hümâyûnu bulunan sayfayı kasdetmekteyiz).
671 BOA, Kamil Kepeci, Büyük Ruznamçe Kalemi Defteri 2301, Sayfa: 10, Hüküm: 18.
672 Gemil, ‘İki Saat’lik Arazi”, s. 1014-1015.
673 İ. Metin Kunt, “17. Yüzyılda Osmanlı Kuzey Politikası Üzerine Bir Yorum”, Boğaziçi Üniversitesi
Dergisi, Vols. 4-5-1976-1977, s. 114-115.
674 1700’lü yıllardan sonra Halil Paşa Yurdu hakkında en önemli kayıtlar BOA 860 numaralı tapu
tahrir defterinde bulunmaktadır, bu tahrir defterinde 1711 ve 1728 yılında yapılan arazi
düzenlemelerine ait kayıtlarda bulunmaktadır, BOA TD 860, 1728 düzenlemesi için s. 1-2; 1711
düzenlemesi için s. 3-4, 32 ve 43’de, s. 45-46’da da Halil Paşa Yurdu içindeki Salkuşa Kışlası
hakkındaki düzenlemeleri içermektedir; tetkik eserlerden ise Emecen ve Gemil’in zikrettiğimiz
makaleleri ile Zuhal Mermer tarafından İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü’nde 1975 yılında
hazırlanan mezuniyet tezinde 1700 yılından sonra Halil Paşa Yurdu ve Nogay Tatar kabileleri
hakkında bilgiler bulunmaktadır, Mermer’in tezinde 1700 yılından itibaren Halil Paşa Yurdu hakkında
152
18. yüzyılda Halil Paşa Yurdu Nogaylara yetmediği için 1711 yılının Eylül
ayında Halil Paşa Yurdunun kuzey ve batısından iki saatlik genişliği ve otuz iki
saatlik uzunluğa sahip yaklaşık olarak 1500 km2 bir arazi Halil Paşa Yurdu’na ilave
edilmiştir675.
4. HALİL PAŞA YURDU’NUN KURULUŞUNDAN GAZİ GİRAY
İSYANINA KADAR BUCAK BÖLGESİNDE TATAR FAALİYETLERİ
Halil Paşa Yurdu’nun kurulmasıyla Bucak bölgesinde iki tür Tatar varlığı
görülmeye başlanmıştır. Bunlardan ilki Bucak Tatarları olarak tanımlanmakta ve
kökeni Bucak bölgesinin Osmanlı kontrolüne girmesine kadar uzanmaktadır. Diğeri
ise Kalmuk tehlikesi nedeniyle harekete geçen Büyük ve Küçük Nogaylardan olan
Ormembedoğlu, Orakoğlu gibi Nogay Tatarı kabileleridir.
Bucak bölgesine gerçekleştirilen yeni iskân düzenlemesinden sonra Nogay
kabilelerinin 1670 yılında vaat ettikleri üzere 10000 kuruşluk ödemeyi Osmanlı
Devleti’ne yaptığını, komşu topraklara gerçekleştirdikleri saldırılarda elde ettikleri
esirlerden ödemeleri gereken miktarları ise bölgedeki Osmanlı yöneticilerine
ödemelerinde sıkıntılar olduğu görülmektedir676.
1672 yılındaki ünlü Kamaniçe Seferi’nde Bucak Tatarları Osmanlı ordusu ile
birlikte yakından tanıdıkları Lehistan arazisindedirler. 1000’den fazla Bucak Tatarı
Eyüp Paşazade’nin komutasında Lehistan içlerine saldırarak 400’den fazla esir ve
çok sayıda hayvanı ele geçirmişlerdir677.
Kamaniçe Seferinin sonlandığı sırada H. 6 Ekim 1083/ M. 28 Ekim 1672
tarihinde Kırım Hanı Selim Giray678 IV. Mehmed’in huzuruna alındığında Bucak
Başbakanlık Osmanlı Arşivi belgelerine dayanılarak bilgi verilmiştir, belgelerin önemli bölümleri
neşredilmiştir, Zuhal Mermer, Halil Paşa Yurdu, İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü, Yayınlanmamış
Lisans Tezi, İstanbul 1975, s. 6-30; Emecen, “Halil Paşa Yurdu”, s. 326-327; Gemil, ‘İki Saat’lik
Arazi”, s. 1017-1020.
675 Gemil, ‘İki Saat’lik Arazi”, s. 1017-1020; Emecen, “Halil Paşa Yurdu”, s. 326-327; Mermer, a.g.t,
s. 7-13, 20.
676 BOA KK Büyük Ruznamçe Kalemi 2301, Sayfa: 18, Hüküm: 38, Sayfa: 18, Derkenar Hüküm: 42-
43; Sayfa: 23, Hüküm: 56-57; BOA İbnül Emin-Maliye 2319.
677 Hacı Ali Efendi, Tarih-i Kamaniçe, hzl., Ayşe Hande Can, Hacı Ali Efendi ve Tarih-i Kamaniçe’si,
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul
2003, s. 38-39.
678 Selim Giray’ın hayatı ve siyasi faaliyetleri için bkz., H. Mustafa Eravcı, “Selim Giray”, TDVİA, C.
36, s. 428-429.
153
bölgesindeki Tatarları Kırım’a götürmekle görevlendirilmiştir679. Hacı Ali Efendi
sürgün olayına kısaca Tatarların şekavetini neden olarak gösterir ve Trablus-u Şam
Beylerbeyi Halil Paşa’nın Selim Giray Han’la birlikte görevlendirildiğini belirtir 680.
Seyyid Muhammed Rıza ise bu konuda daha ayrıntılı bilgi verir. O sürülen
grupları Nogay u Tatar diyerek tanımlar ve tapu resmi ve aşar gibi vergilerden
rahatsızlık duyan Bucak bölgesindeki Tatarların Şıhne ve Sipahdar gibi Osmanlı
görevlilerini öldürdüklerini buna ilaveten başka serkeşliklerde de bulundukları için
Bucak havalisinden çıkarılarak Kırım’a sürülmeleri kararının çıktığını belirtir ve
Bucak bölgesindeki Tatarların idaresinin bu sürgün olayından önce Kırım Hanı
Selim Giray’a tevdi edildiğini ortaya koyar681. Seyyid Muhammed Rıza’nın ifadesi
temel olarak Bucak havalisine kısa bir süre önce iskân edilen Nogay kabilelerinin
sürüldüğünü ortaya koymaktadır. Silahdar Fındıklılı Mehmed Ağa’da sürülenleri
“Akkirman Bucağında olan Nogay Tatarı” olarak tanımlayarak Seyyid Muhammed
Rıza’yı teyid eder682.
Sürgün emrinin Ekim ayının son günlerinde verildiği göz önünde tutulursa
1672 yılının Kasım ayında Bucak bölgesinden Tatar grupların çıkarılarak Kırım’a
götürüldüğü ortadadır. Osmanlı belgelerine göre doğrudan sürgün emri hakkında bir
belgeye rastlayamadık. Bununla birlikte sürgünden sonra meydana gelen sıkıntılar ve
yapılan düzenlemeler hakkında kayıtlar bulunmaktadır. Bu kayıtlara göre Bucak
bölgesi içinde Sarata, Tatar Pınarı, Kili, İsmail Geçidi ve Akkirman’a bağlı Tatar
köyleri Kırım’a sürülmüşlerdir683.
Bucak havalisindeki Tatarların bu sürgünü de bundan önceki sürgünler gibi
kısa süreli olmuştur. Seyyid Muhammed Rıza, Bucak havalisinden Kırım’a sürülen
679 Hacı Ali Efendi, a.g.e, s. 116-117; Silahdar Fındıklılı, a.g.e, s. 621; Mehmet İnbaşı, Ukrayna’da
Osmanlılar Kamaniçe Seferi ve Organizasyonu (1672), Yeditepe Yay, İstanbul 2004, s. 182; Howorth
tarih vermeden sürgün olayı hakkında bilgi vermektedir, Howorth, a.g.e, Division II, s. 1027.
680 Hacı Ali Efendi, a.g.e, s. 117; Silahdar Fındıklılı, a.g.e, s.621.
681 Seyyid Muhammed Rıza, a.g.e, vr. 92a-92b/s. 182-183.
682 Silahdar Fındıklılı, a.g.e, s. 621.
683 Tapu Kadastro Arşivi TD 83, s. 32/Görüntü Nu: 83-58. (Görüntü numarasını sayfada sıkıntı olduğu
için verildi) bu kayıtta sadece Kili havalisinde Tatar köylerinin hali kalmasıyla yapılan düzenlemeler
vardır; BOA, MAD 3592, s. 49, 52, 55, 72; BOA, MAD 8488, s. 72, 101. Sayfa 72’deki kayıtta
Kırım’a sürülen Bucak Tatarı yurtlarından olan Kaplan Ağa Bucağı hakkında bilgi verilmekte olup
yer isimleri içinde Mamay-ı Sagir, Küçük Oraklu gibi isimlere rastlanılması artık Bucak Tatarı ve
Nogay Tatarları’nın birlikte ele alınmaya başladığını göstermesi açısından önemlidir. Sayfa 101’deki
kayıtta da Akkirman sahrasındaki Bucak Tatarı yurtlarından Şahbaz Ağa Bucağı hakkında bilgi
verilir.
154
Tatarların bir müddet sonra Kırım’da asayişi bozarak fitne kaynağı olmaya
başladıklarını, sürgünle umulan sonuçların elde edilemediğini buna ilaveten sürgün
olayından dolayı ekonomik sıkıntı içine düşen Kili ve İsmail kasabası halkının
şikâyetleri üzerine Bucak’tan sürülenlerin Bucak havalisine geri dönmelerine izin
verildiğini ve bunların küçük gruplar halinde eski yurtlarına geri döndüklerini belirtir
fakat tarihi hakkında herhangi bir şey söylemez684.
Osmanlı arşiv kayıtları ise bu geri dönüş olayını tarihlendirmemize imkân
sağlamaktadır. Maliyeden müdevver defterler içerisinde 3592 numara ile kayıtlı olan
defterde H. 2 Muharrem 1085/ M. 8 Nisan 1674 tarihli Akkirman Kadısına cevaben
gönderilen bir emr-i şerifte “Akkirman Kadısına hükm ki, Sen ki kadısın Ordu-yu
hümâyûnuma arz gönderüp kaza-i mezbûre ve tevâbi’inde vâki’ Sultan Selim Evkâfı
karyelerinden işbu sene-i mübarekede izn ile tavattun iden Tatar taifesi meclis-i şer’e
gelüp vakf-ı mezbûr toprağına hâlâ birer ikişer gelip teskin idinüp lakin hayvanımız
ve öküzlerimiz olmamağla hırâset ve zirâat eylemeye iktidarımız olmayup her vechle
zayıf halimiz varken vakf-ı mezbûr karyelerinden olan sâir re’âyaya tekâlif vâki’ olup
bize dahi tahsil olunmakla edâsına bir vechle iktidârımız yokdur evkaf-ı mezbûr
karyeleri üslub-u sabık üzre tavattun ve iskân eyleyinceye değin bir seneye dek berayı
tekâlif olunmayup bir vechile rencide ittirilmemek üzre emr-i şerif virilmek ricasın
ilhâh eylediklerin i’lâm eylediklerin ecilden imdi bu sene gelüp tavattun idenlerden
ancak bu sene vâki’ olan tekâlîf talep olunmaya deyü ferman olunmağın şurûtuyla
emr-i şerif yazılmak içün tezkiresin virildi. 2 Muharrem 1085685” ifadeleri
bulunmaktadır. Bu kayıt Bucak’tan sürülen Tatarlara geri dönüş izninin verildiğini ve
1674 yılının Nisan ayından önce geri dönüşlerin başladığının yanı sıra geri dönme
sürecinin de hala devam ettiğini ortaya koymaktadır.
Bu verilerin ışığında Bucak havalisindeki Tatarların 1672 yılının Kasım
ayından 1674 yılının bahar aylarına kadar yaklaşık bir buçuk yıl kadar süren bir
sürgün yaşadıkları ortadadır.
1674 yılından itibaren Kırım’daki sürgünlerinden dönen Bucak Tatarları’nın
idari yapısında yeni bir düzenlemeye gidilmiştir. Mehmed Giray’ın Kırım
Hanlığı’ndan alınması ve Halil Paşa Yurdu’nun kurulması sırasında Kırım Hanlığı
684 Seyyid Muhammed Rıza, a.g.e, vr. 92b/s. 183.
685 BOA, MAD 3592, s. 106.
155
ile Bucak bölgesindeki Tatar grupların idari ilişkisinin koparıldığını görmüştük.
Selim Giray’ın hanlığı döneminde ise H. 3 Şevval 1087/ M. 9 Aralık 1676 tarihinde
Bucak Tatarlarının ve Yalı köylerinin idaresi yeniden Kırım Hanlığı’na tevcih
edilmiştir686. Bu tevcih ile birlikte Yalı Ağalığı kurumu yeniden faaliyete geçmiştir.
Bu minvalde H. Evahir-i Cemaziyelevvel 1090/ M. 29 Haziran- 8 Temmuz
1679 tarihinde Yalı Ağasına “Bucak ve Nogay Tatarı taifesi”ni geride bir fert
bırakmayacak şekilde sefere getirmesi emredilmiştir687. H. Evasıt-ı Cemaziyelahir
1090/ M. 20-29 Temmuz 1679 tarihinde Yalı Ağasına bu konu hakkında yazılan
diğer bir emirde ise Ormembedoğulların Adil ve Vakkas Mirzaların 7000-8000
kişilik bir kuvvet ile Orakoğullarının ise 3000 kişilik bir kuvvet ile sefere gelmeleri
gerektiği halde hala orduya katılmadıklarından bahsedilerek Yalı Ağası’nın duruma
el koyması ve Tatarların hepsini sefere getirmesi emredilmiştir688. Bu hükümlerden
ilki ile aynı tarihe sahip bir diğer hüküm ise Yalı Ağası, Ormembedoğulları,
Orakoğulları, Nogay ve Bucak mirzalarına hitaben yazılmıştır689.
1680 yılında Orakoğlu ve Ormembedoğlu kabilelerinin Halil Paşa Yurdu’na
yerleşirken ödemeyi taahhüd ettikleri 10000 kuruşun 8500’ünü ödedikleri geri
kalanını da ödemedikleri görülmektedir690. Aynı yıl Akkirman’da çiftliklerde
toplanan Tatarlar, Emir Ali adlı bir Tatarın liderliğinde toplanarak 1680 yılının şubat
ayında Boğdan’a bir saldırı düzenleyerek bazı köyler halkını esir ve mallarını da
yağmalamışlardır. Osmanlı Devleti yöneticilerinin zararın tazmini ve esir alınanların
iadesi için çalıştığı görülmektedir691.
1680 yılı için dikkat çeken bir hususta Bucak Tatarlarından toplanan 14000
kile buğdayın Kamaniçe kalesine götürülmesidir. Halil Paşa Yurdu’na yerleştirilen
Nogaylardan buğday ya da zahire istenmediği fakat 250 kişilik bir kuvvetle buğdayın
Kamaniçe’ye kadar götürülmesine yardımcı olmalarının emredildiği
görülmektedir692.
686 Abdi Paşa, a.g.e, s. 452.
687 BOA, MD 97, Sayfa: 4 Hüküm: 24. Bu seferin 1680 yılında Ruslara karşı yapılması düşünülen
seferle ilgili olduğu kanaatindeyim, Uzunçarşılı, a.g.e, C.3, I. Kısım, s. 432.
688 BOA, MD 97, Sayfa: 6, Hüküm: 35.
689 BOA, MD 97, Sayfa: 2, Hüküm: 9. Katip kabile adlarını yazarken yanlışlıklar yapmıştır.
690 BOA, MD 97, Sayfa: 18, Hüküm: 101.
691 BOA, MD 97, Sayfa: 19, Hüküm: 104.
692 BOA, MD 97, Sayfa: 31, Hüküm: 146.
156
1680 yılında Bucak Tatarları’ndan 1000 kadarının Semre kalesi muhafazası
ile görevlendirildiğini fakat sadece 300 Tatarın geldiğini görmekteyiz. Bu konuda
Yalı Ağası uyarılmış ve geri kalan 700 Tatarı da Semre muhafazasına göndermesi
emredilmiştir693.
1683 yılında Bucak havalisindeki Tatarları Yalı Ağası’nın liderliğinde Kırım
kuvvetleri ile birlikte Viyana seferine katılmış olarak görmekteyiz. Kırım Hanı ve
Yalı Ağası’nın sefere gitmesiyle Bucak bölgesi tamamen savunmasız kalmıştır. Bu
durumun farkında olan Barabaş Kazakları ile Lehliler Boğdan’dan Çerkes Boyar
kuvvetleri ile birleşerek Turla nehrini geçmişler ve Bucak’a saldırmışlardır. Yaklaşık
30000 kişilik bu kuvvete karşı ise sadece Yalı Ağası’nın vekili 3000 kişilik karışık
bir Tatar kuvveti toplayabilmiştir. Yalı Ağası’nın vekili düşman kuvvetleri ile
gerçekleşen ilk çatışmanın ardından direnemeyeceğini anlayınca geri çekilmiştir.
Düşman kuvvetleri bundan sonra Bender kalesini kuşatmışlardır. Onbir gün kadar
Bender kalesini kuşatan düşman kuvvetleri “yalı içi” denen yoldan İsmail üzerine
gelmişlerdir. Sabık Boğdan Voyvodası da düşman kuvvetlerine destek vermiştir.
İsmail Mütevellisi Yusuf Ağa çevredeki ahaliden asker toplayarak direnişe
hazırlanmıştır. Kırım Hanı Hacı Giray’ın seferden dönmesi üzerine durum tersine
dönmüş Kazak lider Konuksa liderliğindeki düşman kuvvetleri kaçmaya
başlamışlardır. Hacı Giray’ın dönüşünden sonra düşman kuvvetlerinin büyük
çoğunluğu imha edilmiştir694.
Romen kronik yazarları İon Nekulçe ve Dimitri Kantemir eserlerinde Kazak
ve Leh kuvvetleri ile birleşen Boğdanlılar’ın Bucak’a havalisine saldırdıklarında
bölgedeki Tatarlara karşı korkunç bir katliam gerçekleştirdiklerini hatta hamile
kadınları bile öldürdüklerini, Bucak Tatarları’nın ise topraklarına döndükten sonra
Kazak ve Boğdanlılar’a karşı amansız bir savaş başlattıklarını belirtir695.
Doğrudan bir bilgiye rastlamamakla birlikte Bucak bölgesindeki Tatarların,
Selim Giray Han’ın Lehlilere karşı 1684-1685 ve 1688 yılında kazandığı zaferlerde
693 BOA, MD 97, Sayfa: 38, Hüküm: 173.
694 Mehmed Râşid Efendi, a.g.e, C. 1, s. 434-436; Mehmed Giray, Târih-i Mehmed Giray, hzl., Uğur
Demir, Târih-i Mehmed Giray, (Değerlendirme-Çeviri, Metin), Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,
Marmara Ünvivresitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul 2006, s. 12-13.
695 İon Nekulçe, “Letopisetul Târii Moldovei De La Dabija-Voda Pina La A Doua Domnie A Lui
Constantin Mavrocordat”, hzl., Mehmed Ali Ekrem, Romen Kaynak ve Eserlerinde Türk Tarihi I
Kronikler, T.T.K. Basımevi, Ankara 1993, s. 83-84; Dimitri Kantemir, a.g.e, C. 3, s. 69-70.
157
Kırım ordusu ile birlikte hareket etmiş olmalıdır696. 1687 yılında Akkirman Kadısına
gönderilen bir fermandan anlaşıldığına göre Selim Giray Han’ın aracılığı ile
çatışmalarda gösterdikleri yararlılıklardan dolayı “Tatar Nogayı tâifesinden
Ormembedoğlu kabilesinin 8000 guruş ve Orakoğlu kabilesinin 2000 guruş” olarak
ödemeleri gereken ve Halil Paşa Yurduna yerleşirken ödemeyi taahhüd ettikleri
10000 guruşluk meblağın H. 1095, 1096, 1097, 1098, 1099 seneleri için affedilmesi
kararı Osmanlı hükümetince alınmıştır697.
1688 yılında Lehliler Akkirman ve Bender’e saldırdıklarında Akkirman’da
serasker olarak bulunan Azamet Giray Sultan şiddetli çatışmalardan sonra Leh
kuvvetlerini yenilgiye uğratmıştır698.
1688 yılında Bucak Tatarları Kalgay sultanın emri altında Eflak ve Boğdan
kuvvetleri ile birlikte Erdel’i çatışmada yer alıp burada Avusturya kuvvetlerinin
yenilgiye uğratılmasında rol oynarlar. Bir müddet sonra ise buradaki Osmanlı
kuvvetleri tutunamayarak geri çekilir, Tatarlarda Bucak’a geri dönerler699. 1688
yılında Erdel’e müdahalenin yanı sıra Bucak ve Kırım Tatarları Osmanlı kuvvetleri
ile birlikte Belgrad Seferi’ne katılırlar. Yaz mevsiminde iki üç kez Eflak’tan geçen
bu Tatar birlikleri Eflak’a büyük zarar verirler700. Yine 1688 yılında Bucak
havalisindeki Tatarlar’ın Silahdar Fındıklılı Mehmed Ağa’nın komutasında Kırım’ın
savunmasına yardımcı olmakla görevlendirildiğini görmekteyiz701.
1689 yılında Kalgay Sultanın emri altındaki Bucak Tatarları Serasker Mustafa
Paşa ile birlikte Eflak’a yönelik Avusturya tehdidine karşı Eflak’ı savunmakla
görevlendirilirler702.
696 Selim Giray’ın zaferleri için bkz., Danişmend, a.g.e, C. 3, s. 459-460, 466.
697 KŞS, 27/47b; Ömer Bıyık, Osmanlı Yönetiminde Kırım (1600-1774), Yayınlanmamış Doktora tTzi,
Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir 2007, s. 81, 186. Bıyık’ın sicilleri numaralandırma
metodunu temel aldık. İlk numara defteri gösterirken ikinci numara varağı göstermektedir. 1683-1688
yılları arasında görüldüğü üzere Nogaylar’ın ödemeleri gereken 10000 guruşluk mikdar afv edilmiştir.
Daha sonraki yıllarda da Nogaylar’ın ödemleri gereken bu miktarın yanı sıra öşr gibi vergilerden de
muaf tutuldukları görülmektedir, BOA, NHD 5, s. 127. Belge H. Rebiülahir 1103/M. 22 Aralık 1691-
19 Ocak 1692 tarihine aittir.
698 Mehmed Giray, a.g.e, s. 26; Azamet Giray’ın bu galibiyetin akabinde Lehistan topraklarına büyük
bir saldırı gerçekleştirdiği görülmektedir, Silahdar Fındıklılı, a.g.e, C. 2, s. 353-354.
699 Nekulçe, a.g.e, s. 88.
700 Nekulçe, a.g.e, s. 88.
701 Silahdar Fındıklılı, a.g.e, C. 2, s. 440-441.
702 BOA, MD 99, Sayfa: 23, Hüküm: 106. Burada doğrudan Bucak Tatarları ifadesi kullanılmaz ama
1688 yılında Bucak Tatarları’nın Kalgay ile birlikte Erdel ve Belgrad’daki çatışmalarda rol oynadığını
158
1690 yılında Kırım Hanı Saadet Giray Han’a yazılan bir name-i hümâyûndan
anlaşıldığına göre “Nogay Mirzaları” olarak tanımlanan ve Sultan Osman Vakfı
köylerinde ikamet eden Tatarlar ürettikleri ürünlerden vakfa ödemeleri gereken
miktarı ödemedikleri gibi vakfın “ehl-i zimmet reayasını” da rahatsız
etmektedirler703. Burada “Nogay Mirzaları” olarak tanımlananların Halil Paşa
Yurduna iskân edilen Orak ve Ormembedoğlu kabileleri olduğu açıktır. Nogaylar
savaş sırasındaki koşullardan yararlanarak etki alanlarını genişletmeye
çalışmaktadırlar.
H. 1-10 Safer 1103/ M. 24 Ekim-2 Kasım 1691 tarihinde Orakoğlu,
Ormembedoğlu Nogaylarını Kırım Giray Sultanın idaresi altına Boğdan’a yeniden
müdahale etmeye çalışan Lehistan’a karşı mücadeleye çağrıldığını görmekteyiz704.
Saadet Giray Han Akkirman’da bulunduğu sırada Nogaylar Bucak bölgesinin sınırda
ve daima düşman tehdidi altında bulunduğunu bildiren başlarına bir “sultan” tayin
edilmesini istemişler, böylece Kırım Giray Sultan Saadet Giray Han tarafından
Bucak bölgesindeki Tatarların başına geçirilmiştir705. Kasım ayının sonlarına doğru
ise Boğdan içerisindeki Lehistan taraftarı güçlerle olan mücadeleye
çağrılmışlardır706.
1692 yılının Nisan ayında Bucak’ta bulunan Orak ve Ormembedoğlu
mirzaları ile Sultana (Kırım Giray Sultan?) Boğdan’a Lehistan ile Kazakların ortak
bir saldırı gerçekleştirme ihtimalleri olduğundan bahsedildikten sonra Boğdan
Voyvodası’nın herhangi bir yardım isteği olursa hemen yardıma koşmaları
emredilmiştir707.
Savaş koşullarından faydalanan Nogay Tatarlarının 1692 yılı içinde Boğdan
arazisinde yayıldıkları ve Eflak hududuna kadar olan bölgeye ulaştıklarını
görmekteyiz. Bu durumdan Eflak Voyvodası’nın şikâyetçi olması üzerine Bucak
tarafına memur edilen Gazi Giray Sultan bu konuda uyarılmış ve Tatarların Eflak
biliyoruz. Belgede de Kalgay Sultanın Eflak’a yakın bir bölgede bulunduğundan bahsedilmesi O’nun
Bucak havalisinde olduğunu düşündürmektedir ki bu nedenle belgedeki Tatar askeri varlığını Bucak
Tatarları’nın oluşturduğunu düşündük.
703 BOA, MD 101, Sayfa: 60, Hüküm: 190, H. Evasıt-ı Safer 1102/ M. 13-22 Kasım 1690.
704 BOA, MD 102, Sayfa: 62, Hüküm: 284.
705 Mehmed Giray, a.g.e, s. 43-44.
706 BOA, MD 102, Sayfa: 79, Hüküm: 357.
707 BOA, MD 102, Sayfa: 214, Hüküm: 823; İsâzâde 1692 yılının ilk günlerinde Kırım Giray’ın
Bucak’ta olduğunu belirtmektedir, İsâzâde, a.g.e, s. 225.
159
reayasına zararlarının önlenmesi emredilmiştir708. Bu yayılımın Boğdan
Voyvodalığını büyük sıkıntı içine düşürdüğü görülmektedir. Nogaylar Boğdan
köylerinin bir kısmını tahrip etmişler bir kısmını da doğrudan kontrolleri altına
almışlardır. Bunun yanı sıra Boğdan’a ait olan köylerin bazılarını da Kırım Hanına
bağlı Orlik Kazakları kontrolleri altına alınca Boğdan Voyvodasına bağlı sadece dört
köy kalmış, bu nedenle Boğdan Voyvodası içinde bulunduğu durumu İstanbul’a
bildirmiştir709.
1694 yılında Nogay Tatarlarının Boğdan üzerinden Erdel’e girerek büyük
zarar verdiklerini görmekteyiz. Bu saldırılarıda Nogaylar Erdel’in önde gelen
beylerinden Sandor Yanoş’u esir etmişler ve Çik nahiyesine büyük zarar
vermişlerdir710.
1695 yılında Şehbaz Giray Sultan Bucak havalisindeki Tatarlardan asker
topladıktan sonra Lehistan içlerine akın düzenlemiş, Lvov’a kadar olan bölgeyi
vurmuştur. Lehistan Kralı’nın Baş Hetmanı Şehbaz Giray Sultan idaresindeki bu
Tatarları durdurmaya çalışmışsa da başarılı olamamış ve yenilgiye uğramıştır. Bu
saldırıda Lehistan’dan 30000’ne yakın esir alındığı belirtilmiştir711.
1696 yılında II. Mustafa’nın Avusturya üzerine gerçekleştirdiği seferine712
Bucak havalisinden 10000 Nogay ve Akkirman Tatarı katılmışlardır. Eflak üzerinden
giderek Belgrad’da bulunan orduya dahil olmuşlardır713.
Bucak bölgesinde sakin olan Tatar toplulukları ilgili olarak bu dönemde
dikkati çeken iki olay vardır. Bunlardan ilki Sicivut kabilesinin H. Evahir-i
Cemaziyelevvel 1107/ M. 27 Aralık 1695-6 Ocak 1696 tarihinden önce Akkirman
708 BOA, MD 104, Sayfa: 130, Hüküm: 583. Bu konudaki hüküm H. Evasıt-ı 1104/ M. 17-26 Ocak
1693 tarihlidir. Buda göstermektedir ki 1692 yılı içinde Nogay Tatarları’nın yayılımı Eflak sınırına
kadar ulaşmıştır.
709 BOA, MD 106, Sayfa: 39, Hüküm: 92. H. Evail-i Ramazan 1106/ 15-24 Nisan 1695. 1696 yılına
ait ve Selim Giray Han’a gönderilen bir nâme-i hümayûndan anlaşıldığına göre Tatarlar Bucak’dan
bşlayarak Prut nehri boyunca kışlak ve çiftlikler kurarak Boğdan arazisini kontrolleri altına almışlar,
Boğdan reayasını da bu çiftliklere yerleştirmişlerdir, BOA, NHD 5, s. 194-195.
710 Mehmed Raşid, a.g.e, C. 2, s. 246.
711 Mehmed Raşid, a.g.e, C. 2, s. 321-322; Uzunçarşılı, a.g.e, C. 3, I. Kısım, s. 572; Seyyid
Muhammed Rıza’ya göre Şehbaz Giray 1695’deki Lehlilere karşı ilk askeri harekatında yenilgiye
uğramış, bunun intikamını almak için yapılan ikinci harekatta ise başarılı olarak Lehlilerin ünlü
hetmanlarından birini esir almıştır, Seyyid Muhammed Rıza, a.g.e, vr. 109ba-112a/s. 222-223.
712 Uzunçarşılı, a.g.e, C. 3, I. Kısım, s. 561
713 Mehmed Giray, a.g.e, s.78; Bu konudaki emir Kırım Hanı Selim Giray’a gönderilmiştir, BOA,
NHD 5, s. 218-219.
160
yakınlarına gelerek yerleşmiş olmasıdır. Bu konuyla ilgili mühimme hükmünde
Sicivut kabilesi mensuplarının 2500 kile hınta vereceklerinin belirtilmesi de bunlara
belirli bir arazi tahsis edildiğini ve bir müddettir üretim yaptıklarını ortaya koyar ki
bu da Bucak bölgesine geliş tarihleri en azından bir yıl kadar öne almamızı sağlar ki
bu da en geç 1694-1695 yıllarında Sicivut kabilesinin Akkirman civarına yerleştiğini
ortaya koyar. Böylece Bucak havalisinde Tatar unsurlara bir yeni kabile daha
eklenmiş olur714. Sicuvut kabilesi 1701 yılından önce büyük ihtimalle Bucak
bölgesinden ayrılmış olmalıdır, çünkü gelişleri hakkında bilgi veren hükümde
Orakoğlu ve Ormembedoğlu kabileleri ile zikredilerken H. 1 Şevval 1112/ M. 11
Mart 1701 tarihli bir mali kayıtda bu kabileler ile birlikte anılmaz715.
Dikkatimizi çeken ikinci nokta ise Bucak bölgesindeki Tatarların askeri
varlıklarının yanı sıra üretimleri sayesinde de Osmanlı kuvvetlerine destek
olmalarıdır. Öyle ki Kamaniçe kalesinin 1683-1699 yılları arasında Lehistan
kuvvetlerince geri alınamayışının ardında yatan en önemli sebeplerden biri de budur.
Kırım hanzadelerinin liderliğindeki Bucak havalisindeki Tatarlar 30000 kilelik
buğdayı Kamaniçe kalesine teslim etmekle görevlendirilmişler ve bunu büyük ölçüde
yerine getirmişlerdir716.
1697 yılında Bucak havalisindeki Tatarların Gazi Giray Sultan ile Yalı
Ağası’nın liderliğinde olarak Moskova ve O’na bağlı olan Barabaş Kazağı ile
mücadele etmek için görevlendirildiklerini görmekteyiz. Özi havalisinde bulunan
Vezir Yusuf Paşa ile birlikte hareket etmeleri emredilen Bucak havalisi Tatarların
hedefi Togan kalesinin geri alınmasıdır717.
714 BOA, MD 108, Sayfa: 24, Hüküm: 82; Sayfa: 25, Hüküm: 83; Sayfa: 147, Hüküm: 642; Sayfa:
149, Hüküm: 643; BOA MD 106, Sayfa: 362, Hüküm: 1388; Bu hükümlerde Sicivut kabilesinin ismi
Seliun ya da Selyun okunmaya uygun şekilde yazılmıştır.
715 BOA, MAD, 10146, Sayfa: 53. 1716-1717 yılına ait mali kayıtlarda da bu kabileler ile birlikte
görünmezler, BOA, MAD 4279, Sayfa: 2.
716 BOA, MD 108, Sayfa: 24, Hüküm: 82; Sayfa:25, Hüküm: 83; Sayfa: 147, Hüküm: 642; Sayfa: 149,
Hüküm: 643; BOA, MD 110, Sayfa: 26, Hüküm: 108; Sayfa: 185, Hüküm: 856; Sayfa: 186, Hüküm:
859; Sayfa: 221, Hüküm: 989; Sayfa: 324, Hüküm: 1442; Sayfa: 571, Hüküm: 2667; BOA, MD 105,
Hüküm: 96, 105 Numaralı Mühimme Defteri (Özet-Transkripsiyon), hzl., Bekir Gökbunar, Sakarya
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya 1996, s. 117-118; Mehmed Raşid Efendi, a.g.e, C. 2,
s. 268-269, 365. 426; Nekulçe, Boğdan’ın da Kamaniçe kalesinin zahire ihtiyacının giderilmesinde
yardımcı olduğunu belirtir, Nekulçe, a.g.e, s. 90.
717 BOA, MD 110, Sayfa: 26, Hüküm: 109; Sayfa: 81, Hüküm: 347; Mehmed Giray, a.g.e, s. 85;
Seyyid Muhammed Rıza Gazi Giray’ın bütün Bucak Tatarı ve Serasker Yusuf Paşa’nın da bütün
Rumeli askeri ile birlikte H. Muharrem 1108/ M. Temmuz-Ağustos 1695 tarihinde Akkirman ve
161
1698 yılının Haziran ayında Gazi Giray Sultanın ordu-yu hümâyûna
çağrılması üzerine Bucak havalisindeki Tatarların liderliği Kaplan Giray Sultan’a
verilmiştir718. Özi tarafında serasker olarak bulunan Yusuf Paşa’ya yardıma gidecek
olan Nogayların komutası ise Maksud Giray Sultana verilmiştir719.
1698 yılında Kaplan Giray Sultan’ın kontrolü altındaki Bucak Tatarları
Kamaniçe üzerinden Lehistan’a girmişler, Purcan Manastırı civarında Lehistan
Kralı’nın Hetmanı komutasındaki 12000 kişilik bir Leh ordusunu yenilgiye
uğratmışlardır. Bu başarının sonucunda çok sayıda esir ve ganimet alınarak bunlar
Kırım’a gönderilmiştir720. Bu olay Bucak havalisindeki Tatarların Karlofça Barışının
imzalanmasından önceki son büyük askeri başarısıdır.
5. GAZİ GİRAY İSYANI VE BUCAK TATARLARI
26 Ocak 1699 tarihinde imzalanan Karlofça Antlaşması721 ile birlikte Bucak
havalisindeki Tatar topluluklar için sıkıntılı günler başlayacaktır. Karlofça
Antlaşması’nın imzalanmasından uzun süre önce barışı sağlamak üzere Avusturya’ya
gönderilen Zülfikar Paşa’nın H. 12 Cemaziyelevvel 1100/ M. 4 Mart 1689 ve H. 14
Cemaziyelevvel 1100/ M. 5 Nisan 1689 tarihlerinde yaptığı görüşmelere ait kayıtlar
Lehistan Krallığı’nın barış için ileri sürdüğü ön koşullardan birinin Bucak
havalisinden Tatarların çıkarılarak Özi nehrinin öte yakasına sürülmesi olduğunu
ortaya koymaktadır722.
Mehmed Giray’a göre Avusturya ve Lehistan Karlofça müzakerelerinde daha
önce Zülfikar Paşa’ya söyledikleri gibi Rami Mehmed Paşa’ya da Nogayların
Bucak’tan çıkarılması gerektiğini belirtmişler ve Rami Mehmed Paşa’da bunu kabul
etmiştir723.
Romen kronik yazarlarından İon Nekulçe’de bu konuda dikkat çekici bilgiler
vermektedir. Nekulçe’nin eserinde “….tüm Nogay Türkleri Bucak’tan çıkarılacak ve
Cankirman çevresini korumakla görevlendirildiklerini belirtir, Seyyid Muhammed Rıza, a.g.e, vr.
121a-121b/s.239-240; Togan kalesinin düşüşü için bkz., Uzunçarşılı, a.g.e, C.3, I. Kısım, s. 582.
718 BOA, MD 110, Sayfa: 455, Hüküm: 2026.
719 BOA, MD 110, Sayfa: 456, Hüküm: 2029.
720 Mehmed Raşid, a.g.e, C. 2, s. 445; Uşşâkîzâde Es-Seyyid İbrâhîm Hasîb Efendi, Uşşâkîzâde Târihi
1, Çamlıca Basın Yayın, hzl., Raşit Gündoğdu, İstanbul 2000, s. 349-350.
721 Uzunçarşılı, a.g.e, C.3, I. Kısım, s. 590; Kolodziejczyk, a.g.e, Belge: 59, s. 587-593.
722 Zülfikâr Paşa, Ceride-i Takrirât-ı Zülfikâr Efendi (1099-1103/1688-1692), hzl., Mustafa Güler,
Zülfikâr Paşa’nın Viyana Sefareti ve Esâreti , Çamlıca Yayınevi, İstanbul 2007, s. 58, 93.
723 Mehmed Giray, a.g.e, s. 107.
162
Ten’in ötesindeki kendi vatanlarına götürülecekler, Bucak’ta yerliler kalacaktır”
ifadesi bulunmaktadır724. Mezkûr kayıtta yerliler ile kastedilenlerin 1650’li yıllara
kadar Bucak havalisine yerleşen ve yine “Bucak Tatarları” ifadesiyle tanınan Tatar
toplulukları olduğu ortadadır.
Karlofça Antlaşması’nın Lehistan Krallığı ile olan kısmının dördüncü
maddesi Bucaklu ve gayri Tatardan Boğdan arazisine girenlerin çıkarılması ve Tatar
tecavüzlerinin önlenmesi olmuştur725. Bu minvalde Osmanlı Devleti barışın
imzalanmasından sonra ilk iş olarak Bucak havalisinde bulunan Gazi Giray’a ve
Orakoğlu ve Ormembedoğlu mirzalarına Lehistan’a karşı herhangi bir saldırı
yapılmamasını emretmiştir726.
Bu kesin emre rağmen H. Evahir-i Receb 1111/ M. 21 Ocak 1700 tarihinden
önce yani 1699 yılı içinde ve Karlofça Antlaşması’nın imzalanmasından hemen
sonra “Bucak tarafında olan Gazi Giray Sultan Bucaklu ve gayri tatar taifesiyle
akib-i sulhde bil-nefs kendüsü bila izn Leh memleketü içine çapul idüp” ifadesinin
ortaya koyduğu üzere Lehistan’a saldırmış esir ve ganimet alarak geri
dönmüşlerdir727.
Gazi Giray’ın Bucak havalisine gelişi ise Kırım Hanlığı’ndaki iç
mücadelelerle yakından ilgilidir. Kırım Hanı Devlet Giray Han kardeşlerinden
Şehbaz Giray Sultanı Çerkeslere öldürtmüştür. Bu durumu araştırmaları sonucunda
kesin olarak öğrenen Gazi Giray Taman adası üzerinden Kırım’a gelerek Şirin
mirzalarından Cantimur Mirza ile görüşmüştür. Cantimur Mirza’nın kendisini
uyarması üzerine Or kalesinden Cankirman vadisine oradan da Özi nehrini geçerek
Akkirman’a gelmiştir. Nogaylara buradan haber yollamış, Nogaylar 20000 kadar
adamla Gazi Giray’ı karşılamış ve aralarına almışlardır. Gazi Giray’ın kaçışını
duyduktan sonra Devlet Giray Han peşine adamlar göndermiş, fakat bunlar
724 Nekulçe, a.g.e, s. 92.
725 Mehmed Raşid, a.g.e, C. 2, s. 462-463; Kolodziejczyk, a.g.e, Belge: 59, s. 589-590.
726 BOA, MD 110, Sayfa: 581, Hüküm: 2667; Sayfa: 611, Hüküm: 2828. H. Evahir-i Ramazan / M.22
Mart- 1 Nisan 1699
727 BOA, 55/I Düvel-i Ecnebiye Defteri, s. 27, hzl., Züleyha Türkoğlu, 55/1 Nolu Lehistan Ahidnâme
Defterinin Transkripsiyon ve Değerlendirilmesi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gaziosmanpaşa
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tokat 2007, s. 79; Kırım kroniklerinden Umdet Üt Tevarih’te
ve Anonim Osmanlı Tarihinde Gazi Giray’ın bu akınını doğrulamaktadır, Abdulgaffar Kırımî, a.g.e,
s. 134-135; Anonim Osmanlı Tarihi, hzl., Abdulkadir Özcan, Ankara 2000, s. 200, Howorth bu
saldırının başında bulunan Gazi Giray’ı Nogay olduğunu belirterek yanılır, Howorth, a.g.e, Division
II, s.1027.
163
Nogayların Gazi Giray’ı aralarına alması üzerine dönmek zorunda kalmışlardır. Bu
olaylardan önce Şirin mirzalarından olan Öktimur Bey’de Şirinler içindeki rekabet de
Devlet Giray’ın diğer bir Şirin mirzasını desteklemesi üzerine Kırım’dan kaçarak
Osmanlı toprağına sığınmıştır bundan sonrada Bucak havalisindeki karışıklıkları
fırsat bilerek Akkirman’a gelmiş ve Nogaylar ile Gazi Giray’ın yanında yer
almıştır728.
Devlet Giray Han bu gelişmeler üzerine Akkirman’a yönelmiştir. Devlet
Giray Han’a İstanbul’dan yollanan kapıcıbaşı tam Özi’yi geçtiği sırada Han’a tesadüf
etmiş ve Nogayların İstanbul’a Devlet Giray Han aleyhinde yazdıkları mektupları
Hana teslim ederek Nogayların hakkından gelinmesi emreden fermanı da teslim
etmiştir729. Özi Valisi Vezir Yusuf Paşa ve Kefe Beylerbeyisi Murteza Paşa’ya
gönderilen emirlerden anlaşıldığına göre Devlet Giray Han’a H. Evasıt-ı
Cemaziyelevvel 1111/ M. 4-13 Kasım 1699 tarihinden önce Nogaylara karşı
harekete geçmesinin emredildiği anlaşılmaktadır730, ki muhtemelen Ekim ayı
içerisinde Devlet Giray’ın eline Nogaylar’a karşı harekete geçmesi emredilmiş
olmalıdır.
Seyyid Muhammed Rıza’da eserinde Devlet Giray Han’ın Osmanlı
Devleti’nden gelen emir üzerine Nogayları cezalandırmak için Kırım’dan çıkış
tarihini H. Evahir-i Rebiülevvel 1111/ M. 16-26 Eylül 1699 olarak vermektedir.
Seyyid Muhammed Rıza, Nogayların cezalandırılmasına dair hükmün Kırım’da
Devlet Giray’ın eline geçtiğini belirtirken; Mehmed Giray ise hükmün yolda eline
geçtiğini belirtir731.
Nogayların sürgün kararının son aşaması konuşulmasından sonra Gazi
Giray’ın liderliğinde Bucak havalisindeki Tatarların gerçekleştirdiği saldırı olmuştur.
728 Mehmed Giray, a.g.e, s. 118-121; Seyyid Muhammed Rıza, Gazi Giray’ın Nogayların Nevruzoğlu
ve Sultan Mehmedoğlu oymağına sığındığını belirtir, kaçışının nedeni olarak Şehbaz Giray’ın
öldürülmesi olayını gösterir, Öktimur Bey’in Kırım’da Mirliva konumunda olduğunu ifade eder,
Abdulgaffar Kırımî Gazi Giray’ın Orak ve Mamayoğlu’nun beslemesi olduğunu belirtir, Devlet Giray
Han’ın Gazi Giray’ı çekemediği için tavır aldığını belirtir, Seyyid Muhammed Rıza, a.g.e, vr. 133b,
135a-137a/s.261-270; Abdulgaffar Kırımî, a.g.e, s. 134-135; Osmanlı kronikleri Şehbaz Giray’ın
öldürüldüğünü belirtir, Anonim Osmanlı Tarihi, s. 200; Mehmed Raşid, a.g.e, C.2, s. 507; Defterdar
Sarı Mehmed Efendi, a.g.e, s. 702-703; Uşşâkîzâde, a.g.e, s. 450-451. Seyyid Muhammed Rıza ve
Osmanlı belgelerine göre Devlet Giray tarafından Gazi Giray’ın peşine gönderilen kişi Kaplan
Giray’dır, BOA, NHD 5 s.465; Seyyid Muhammed Rıza, a.g.e, vr. 134b/s. 263-264.
729 Mehmed Giray, a.g.e, s. 124-126.
730 BOA, MD 111, Sayfa: 170, Hüküm: 563, 565, 567.
731 Seyyid Muhammed Rıza, a.g.e, vr. 134b/s. 264.
164
Kırım Hanı Devlet Giray’ın muhtemelen 1699 yılının Kasım ayında Devlet Giray’ın
üzerlerine geldiğini duyan 80000? Nogay Devlet Giray’ı karşılamak üzere harekete
geçmişlerdir. İki kuvvet Özi nehri yakınlarında karşı karşıya gelmişler, Nogayların
sayıca fazlalılığı sebebi ile Devlet Giray Han’ın elinden bir şey gelmemiş, beyler ve
ulemanın araya girmesiyle barış yapılmış ve Devlet Giray Nogaylarla hesaplaşmayı
düşünerek Kırım’a dönmek zorunda kalmıştır732.
Osmanlı belgelerine göre bu ilk çatışmadan önce Özi Valisi Yusuf Paşa,
Kamaniçe’den çıkan Karaman Paşa, Kefe Beylerbeyisi Murteza Paşa, Eflak
Voyvodası Konstantin, Boğdan Voyvodası ve bölgede bulunan askeri görevliler ile
kadılara çatışmaya hazırlanmaları emredilmiştir. Askeri operasyonun Osmanlı
tarafını Yusuf Paşa Kırım tarafını ise Devlet Giray Han’ın organize ettiği
görülmektedir733. Nogay tarafında ise Cavım Mirza, Beg Arslan Mirza ve Gazi Giray
liderlik yapmaktadırlar734.
Kırım Hanı Devlet Giray’a karşı kazandıkları bu seferden sonra Nogayların
bölgedeki etkinliği iyice artmış, Akkirman köylerinde çiftlikler kurarak Boğdan
reayasını bu çiftliklere çekmişlerdir. Boğdan’dan gelen köylülerin cizyelerini
üzerlerine almışlar, Akkirman Tatarı’na baskı uygulamaya başlamışlardır735. Arşiv
kayıtlarına göre bu dönemde Nogaylar Lehistan’dan gelen tüccarları öldürerek
mallarına el koymuşlar, Bucak havalisinde olan reayaya eziyet etmişlerdir736.
Bu gelişmelerden sonra durumun yeni bir çatışmaya doğru gittiği ortadadır.
Belirleyici olan nokta ise Osmanlı Devleti’nin ne yapacağıdır. Nogaylar isyan tehdidi
732 Mehmed Giray, a.g.e, s. 108-109, 123; Abdulgaffar Kırımî, a.g.e, s. 135-136; Seyyid Muhammed
Rıza, a.g.e, vr. 135b/s. 270-271. 80000 rakamını Mehmed Giray vermektedir ve bu çatışma hakkında
verdiğimiz bilgiler temel olarak Abdulgaffar Kırımî’nin eserine dayanmaktadır; Bu ilk çatışmanın
Kasım ayı içinde gerçekleştiğine dair kroniklerde herhangi bir bilgiye rastlamadık, bununla birlikte kış
mevsimi olduğundan bahsedilmektedir. Ayrıca Eflak, Boğdan ve Osmanlı yöneticilerine Devlet
Giray’ın bu ile seferine yardımcı olmaları için gönderilen emirler Evasıt-ı Cemaziyelevvel 1111/ M.
4-14 Kasım 1699 tarihlidir; Romen kronik yazarı Nekulçe Devlet Giray Han’ın Bucak üzerine ilk
seferindeki mağlubiyetinden bahsetmez, Devlet Giray’ın Nogaylara Bucak havalisinden ayrılmaları
için bahara kadar zaman tanıdığını söyler, Nekulçe, a.g.e, s. 94.
733 BOA, MD 111, Sayfa: 123, Hüküm: 405; Sayfa: 170, Hüküm: 563-568; Sayfa: 171, Hüküm: 569;
Sayfa: 175, Hüküm: 592.
734 Mehmed Giray, a.g.e, s. 109, 122; Demir, Tarih-i Mehmed Giray’da Çarım Mirza şeklinde
okumuştur, Umdet-üt Tevarih’te ise Cavım Mirza şeklinde okunmaya yakındır bu nedenle Cavım
Mirza şeklinde kullanmayı tercih ettik, Abdulgaffar Kırımî, a.g.e, s. 134, 136 .
735 Mehmed Giray, a.g.e, s. 109.
736 BOA, MD 111, Sayfa: 42, Hüküm: 136; Sayfa: 123, Hüküm: 405.
165
ile Devlet Giray’ın hanlıktan alınmasını sağlamaya çalışmaktadırlar737. Osmanlı
Devleti’nin buradaki hareket tarzının ne olacağını görmek ise kolaydır. İlk
çatışmadan önce Kırım’a Bucak havalisindeki Tatarların tedibi için emir vermesi
uzun süren bir savaştan sonra komşularıyla sıkıntı yaşamak istemediğini
göstermektedir. Lehistan ile sorun çıkmaması içinde Bucak havalisinde sakin olan
Tatarların tam bir kontrol altına alınması lazımdır. Bu yüzden Osmanlı Devleti
Nogayları oyalarken738 bir yandan da askeri operasyona hazırlanmıştır.
H. Evasıt-ı Ramazan 1111 / M. 2-12 Mart 1700 tarihinden önce Devlet Giray
tekrar Bucak havalisi üzerine ikinci askeri harekâtını gerçekleştirdiğini
görmekteyiz739. Nogaylar karşısında aldığı ilk yenilgiden sonra daha tedbirli hareket
eden Devlet Giray, Kırım’ın önde gelenleri ile görüştükten sonra yeniden Nogayların
üzerine yürüme kararı almış ve çevreden kuvvet toplamaya başlamıştır740.
Abdulgaffar Kırımî, Kuban taraflarında bulunan Yediçkioğlu kabilesinden
10000’den fazla askerin yardıma çağrıldığından ve Kırım’a getirildiğinde
bahsetmektedir741.
Mehmed Giray’a göre Devlet Giray’ın Kırım ordusu ile birlikte ileri
harekatını duyan Nogaylar Gazi Giray, Öktimur Bey, Cavım Mirza ve Beğ Arslan
Mirza liderliğinde Devlet Giray’ı karşılamak üzere harekete geçmişler ve iki kuvvet
Fuyanlık mevkiinde karşı karşıya gelmiştir. Kırım ordusunu tam anlamıyla
karşılarında gören ve direniş umutları kırılan Nogaylar hemen barış istemişlerdir.
Barış görüşmelerinin yapıldığı gece çöken sisten faydalanan Nogaylar Aksu nehri
havalisine kaçmışlardır. Nogayların kaçtığını duyan Han Onları cezalandırmak için
Yaman Sadak kabilesine Nogayların evlerini yağmalama izni vermiştir. Kırım
737 Mehmed Giray, a.g.e, s. 121-122.
738 Mehmed Giray, a.g.e, s. 122.
739 BOA, MD 111, Sayfa: 254, Hüküm: 898.
740 Mehmed Giray, a.g.e, s. 123-124.
741 Abdulgaffar Kırımî, a.g.e, s. 136; Mehmed Giray’da “Çerkes vilâyetinde vâki’ Cihan Sadak” tan
yardım istendiği zikreder sayı olarak 3000 rakamını verir, Cihan Sadak’ın yanı sıra Kalmuk ve
Kazaklarında Kırım ordusu içinde bulunduğunu belirtir Mehmed Giray, a.g.e, s. 124, 126. Demir
eserin bazı sayfalarında Cihan Sadak bazı yerlerde ise Yaman Sadak okumuştur, biz Yaman Sadak
kullanımını tercik ettik; Seyyid Muhammed Rıza ise Kırım ordusunda Yaman Sadak, Yedisan ve
Anapa Nogaylarının bulunduğunu belirtir, Seyyid Muhammed Rıza, a.g.e, vr. 138b/s. 271.
166
ordusunda bulunan diğer gruplarda yağmaya katılmışlar, Nogay kabilelerine karşı
şiddetli yağmalar ve tecavüzler gerçekleştirilmiştir. 742.
Abdulgaffar Kırımî’nin bu çatışma hakkında verdiği bilgiler farklılık
göstermektedir. Ona göre İsakça, İsmail Geçidi, Tatar Pınarı, Emanet, Kemikli
kazaları halkının Kırım ordusunu görünce biz “Nogay” değiliz diyerek kaçtıklarını
bundan sonrada Nogayların çözüldüklerini, Cavım ve Bey Arslan Mirzaların ise
Moskova sınırındaki Çehrin ve Piyale Sergü denilen mahale kaçmak zorunda
kaldıklarını belirtir. Abdulgaffar Kırımî’de Nogay kabilelerine karşı Han’ın
ordusunun yaptığı zulümlere kısaca değinir743. Biz Nogay değiliz diyerek çatışmadan
kaçan Tatarların 1650 öncesinde Bucak Tatarı olarak tanımlanan gruplar olduğu
ortadadır.
Kırım ordusunda kaçmak zorunda kalan Nogay Mirzaları “kazak” çıkmışlar
ve bir müddet sonra Kırım Han’ından af dilemişlerdir. Kırım Hanı Devlet Giray’ın
kendilerini af etmesi üzerine çatışma sona ermiştir744. Nogay kabilelerinin mirzaları
Devlet Giray Han’ın yanı sıra Osmanlı Devleti’ne de affedilmek için başvurmuşlar,
Kırım’ın önde gelen mirzaları, ulemaları ile Devlet Giray Han Nogay mirzalarının iyi
niyeti hakkında Osmanlı Devleti’ne garanti vermişlerdir. Nogay Mirzaları Osmanlı
Devleti’ne itaat üzere olacakları, Boğdan’dan aldıkları yerleri iade edecekleri, adet-i
ağnam ve öşürlerini ödeyecekleri, Boğdan, Lehistan, Rus ve Eflak arazisine
saldırmayacakları, yanlarında bulunan gayr-i Müslimlerin cizyelerinin ödeneceği ve
Halil Paşa Yurdu dışına çıkanların geri dönecekleri, töreyi terk edecekleri, Kırım
Hanı ile birlikte memur oldukları seferlere gidecekleri konusunda Osmanlı
yöneticilerine söz vermişlerdir. Ayrıca Ormembedoğlu ve Orakoğlu kabilelerinin
742 Mehmed Giray, a.g.e, s. 127-128; Osmanlı belgelerine göre bu isyan sürecinde Bucak
havalisindeki Tatarlar’ın liderliğini Cavım Mirza, Cavım’ın kardeşleri Bey Arslan, Can Akay ve
Mehmedşah Mirzalar ile Şeyh Urak, Kara Kutluşah, Divey Mirza, Cantimur mirzalar yapmışlardır,
BOA, NHD 5, s. 466.
743 Abdulgaffar Kırımî, a.g.e, s. 136-137.
744 Abdulgaffar Kırımî, a.g.e, s. 136-137. Mehmed Giray Cavım Mirza ve Gazi Giray liderliğinde
kaçan Nogayların çatışmaya devam ederek Kırım’a karşı bir saldırı gerçekleştirmeyi düşündüklerini,
bunun olası olmadığının anlaşılması üzerine ailelerinin de tehlikede olduğunun farkında olan Nogay
halkının isyana baş olanlar gider, biz Handan af dileriz dediklerini, Cavım ve diğer mirzaların bunu
önlemek istediklerini fakat önleyemediklerini belirtir. Bunun üzerine Gazi Giray ve mirzalar 200
kadar kişi ile tek başına kalmışlar ve Barabaş Kazakları’nın yanına kaçmışlardır. Gazi Giray ve
yanındaki mirzalar bir müddet sonra yaşadıkları bu hayattan bunalarak af dilemişlerdir, Mehmed
Giray, a.g.e, s.129-132; Mehmed Giray’ın Nogayların Kırım’a saldırmayı hedefledikleri hakkında
verdiği bilgileri Osmanlı belgeleri de doğrulamaktadır, BOA, MD 111, Sayfa: 536, Hüküm: 1875.
167
başına müstakil kadı tayini ve Bucak bölgesinde mescidler, medreseler ve mektepler
kurulması da karara bağlanmıştır745.
Seyyid Muhammed Rıza Osmanlı Devleti, Kırım Hanlığı ve Nogaylar
arasında gerçekleşen bu sözleşmeyi eleştirir. Ona göre Nogay kabileleri verdikleri
rüşvetle Yusuf Paşa’yı satın almışlar ve müstakil kadılıkların ortaya çıkmasını
sağlamışlardır. Bu durumdan rahatsız olan Devlet Giray Han Yusuf Paşa’yı
İstanbul’a şikâyet etmiştir746.
Mehmed Giray, Seyyid Muhammed Rıza ve Abdulgaffar Kırımî, Devlet
Giray Han’ın Nogay kabilelerine karşı kazandığı bu zaferden sonra Bucak
havalisindeki Nogayların bir bölümünü Kırım’a zorla götürdüğünü belirtirler747.
Mehmed Giray Cavım ve Beğ Arslan Mirza’nın aileleri ile kabilelerinin Kırım’a
götürüldüğünü belirtir748, Abdulgaffar Kırımî de bunları Orak-Mamayoğulları olarak
tanımlar749. Seyyid Muhammed Rıza ise kalgay Sultanın kontrolünde Bucak
havalisinde bulunan 700-800 Nogay hanesinin Kırım’a sürüldüğünü ortaya koyar750.
Osmanlı belgelerine göre Bucak havalisinden çıkarılacak olan kabileler Beğ
Mirzaoğlu, Kan Mirzaoğlu ve Gazioğlu kabileleridir751. Bucak havalisinden çıkarılan
bu kabileler Turla nehrinin karşısından Sarı Su’ya kadar olan araziye
yerleştirilmişlerdir ve bu kabileler Abdulgaffar Kırımî’nin de ifade ettiği gibi
Orakoğulları’ndan kopan parçalardır752. Önceki bilgiler ve arşiv kayıtlarına dayalı
745 BOA, MD 111, Sayfa: 254 Hüküm: 898; Sayfa: 413 Hüküm: 1416; Defterdar Sarı Mehmed Paşa,
a.g.e, s. 704; Uşşâkîzâde, a.g.e, s. 451-452; Mehmed Raşid, a.g.e, C. 2, s. 508-509; BOA, MAD
10146, s. 52’de bu bilgilere ilaveten Şeyhülislam Feyzullah Efendi’nin işarları ile Orakoğlu
kabilesinin kadısı olarak Seyyid Ebubekir Efendi ve Ormembedoğlu kabilesi kadısı olarak İbrahim
Efendi’nin atandığı bilgilerini vermektedir.
746 Seyyid Muhammed Rıza, a.g.e, vr. 145a-145b/s. 283; 1704 yılında Bucak havalisindeki Tatarların
idaresi tamamen Kırım Hanı Selim Giray’a verilmiş ve kurulan müstakil kadılıklar kaldırılmıştır,
BOA NHD 6, s. 73-74.
747 Mehmed Giray, a.g.e, s.131; Abdulgaffar Kırımî, a.g.e, s. 137; Seyyid Muhammed Rıza, a.g.e, vr.
142a/s.278; Devlet Giray Han’ın Bucak havalisindeki isyanı bastırdıktan sonra 1701 yılının Haziran
ayına kadar Bucak havalisinde kaldığı dikkate alınırsa sürgün olayı 1701 yılının sonbaharında
gerçekleşmiş olmalıdır, BOA, NHD 5, s. 576-578.
748 Mehmed Giray, a.g.e, s. 131.
749 Abdulgaffar Kırımî, a.g.e, s. 137.
750 Seyyid Muhammed Rıza, a.g.e, vr. 142a/s. 278.
751 BOA, MD 111, Sayfa: 536, Hüküm: 1875; bir diğer belgede ise Beğ Mirzaoğlu, Kan Mirzaoğlu ve
Kay Mirza oğulları olarak gösterilmiştir, BOA Cevdet Maliye 18191.
752 BOA, Cevdet Maliye 18191; yine BOA Cevdet Dâhiliye kısmında 1559 numara ile kayıtlı bir diğer
belgeye göre bu kabilelerin başında Cavım Mirza bulunmaktadır ve Akkirman’da Sultan Selim Han’ın
evkafı reayasından 700 civarında Tatar Cavım Mirza ile Turla ile Sarı Su arasındaki araziye göç
168
olarak verdiğimiz son bilgilerin ışığında sürgün olayının 1700 yılının Eylül-Ekim
aylarında gerçekleşmiş olduğu düşünülebilir. Bu sürgün olayı da önceki sürgünler
gibi kısa süreli olmuş ve Nogaylardan götürülenler kısa bir süre sonra geri
dönmüşlerdir753. Gazi Giray’ın liderliğinde Bucak havalisindeki Tatarların isyanın
bastırılmasından sonra yeni bir idari ve hukuki düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Bu
değişikliklere son bölümde değineceğimiz için burada ele almadık.
Bu son olayla birlikte tez konumuzu oluşturan dönem içerisinde Bucak
havalisinde bulunan Tatarların faaliyetlerini ortaya koymuş bulunuyoruz.
6. 1637-1700 YILLARI ARASINDA BUCAK TATARLARI’NIN
YAŞADIĞI DÖNÜŞÜME DAİR
1637-1700 yılları arasında Bucak havalisinde bulunan Tatar toplulukların
tarihini incelediğimiz zaman karşımıza çıkan en önemli problem Bucak Tatarları’nı
tanımlama sorunudur. Çalışmamızın giriş bölümünde ortaya koyduğumuz üzere
Bucak Tatarları ifadesi 1625’lerden itibaren Bucak havalisindeki Tatar varlığını
tanımlamak için kullanılmaya başlamıştır. 1650’lili yıllar için Bucak bölgesini
yakından tanıyan Evliya Çelebi ve Ebubekir bin Bihram Dımışki’nin Bucak Tatarları
ifadesini kullandığını görmekteyiz.
1665 yılından itibaren Bucak Tatarları ifadesinin kullanımı hakkında temel
bir sıkıntı ortaya çıkmıştır. Bu sıkıntı Orakoğlu ve Ormembedoğlu kabilelerinin
liderliğinde Bucak havalisine Nogay Tatar kabilelerinin gelişi ve Halil Paşa
Yurdu’nda iskân edilmeleridir. Sayı ve etkinlik olarak bu kadar güçlü olan Nogay
kabilelerinin gelişi ile birlikte Bucak havalisinde iki büyük Tatar topluluğu ortaya
çıkmıştır. Bunlardan ilki kökleri 1484 yılına kadar giden ve “Bucak Tatarları” olarak
tanımlanan topluluk ikincisi ise 1665 yılından itibaren Bucak havalisine iskan edilen
Nogay kabileleridir.
Bucak Tatarları ve Nogay kabilelerinin çok kısa bir sürede birbirlerine
eklenmeleri iki Tatar grubunun birbirinden ayrılmasını çok zorlaştırmaktadır. Aynı
zamanda Nogay kabileleri de bundan sonra bazı yazarlar tarafından “Bucak
Tatarları” başlığı altında değerlendirilmektedir. Bunun en güzel örneği Bartınlı
etmişlerdir ki Osmanlı Devleti bu 700 kişinin geri döndürülmesi için bir karar almıştır. Bu belge H.
Evahir-i Rebiülevvel 1121/ M. 31 Mayıs- 9 Haz. 1709.
753 Abdulgaffar Kırımî, a.g.e, s. 137.
169
İbrahim Hamdi’dir. H. 1134/ M. 1721-1722 yılında Bucak havalisinde bulunan
Bartınlı İbrahim Hamdi “Fi Beyân-ı Vilâyet-i Bucak Tatarı” başlığı ile konuya giriş
yaptıktan sonra “ve bu tâife 10000 kadar olurdu. El yevm Bucakda 30000 ve Ulu
Nogayda 40000 kadar harb u darbe kadir Tatar vardır” ifadelerini
kullanmaktadır754.
Bartınlı İbrahim Hamdi’nin bu ifadesi kendi içerisinde birtakım sorunlar
barındırmakla birlikte Bartınlı İbrahim Hamdi’nin Bucak’da 30000 asker olarak
zikrettiği Tatarların Bucak’taki eski Tatar grupları ile Nogay kabileleri olduğu
açıktır. Ulu Nogay olarak adlandırdığı grupların ise Turla nehri ile Kırım arasında
yaşayan Tatarlar olduğu açıktır. Aşağıda İnciyan ve Kleeman’dan alıntıladığımız
notlarda, bu durumu ortaya koymaktadır.
1800’li yılların başında P. L. İnciyan “Özü livasında, Osmanlı Rumelisi’nde
sakin Bulgarlardan ve diğer milletlerden başka, Özü Tatarları, Bucak Tatarları ve
Dobruca Tatarları diye ayırt edilen üç çeşit Tatar halkı vardır…” ve Bucak
Tatarları’ndan bahsederken “…Bölgenin halkı için bazı yazarlar XVI. Asırda
Moskofistan’dan gelen Nogay Tatarları olduklarını söylerlerse de, Tatar tarihine
göre onlar Kırım Tatarlarıdır, nitekim iki kavmin de adetleri aynıdır, yalnız bunlar
Kırımlılardan daha kuvvetli insanlardır…” ifadelerini kullanmaktadır755.
Bartınlı İbrahim Hamdi ve P. L. İnciyan’ın ifadeleri Nogay kabilelerinin bile
daha sonraki süreç içerisinde Bucak Tatarları olarak tanımlanmaya başladığını
göstermesi açısından önemlidir. Fransız Seyyah Kleeman 1769 yılında Belgrad’dan
Kili’ye geldikten sonra yolculuk yaptığı Kili ve Kavşan arasındaki bölgeyi Bucak
Tatarları’nın ülkesi olarak tanımlar ve Bender’den Özi’ye uzanan kısımda ise Nogay
Tatarları’nı anlatır756. Kleeman’ın ifadeleri Bartınlı İbrahim Hamdi’nin verdiği
bilgiler ile uyum göstermektedir.
754 Bartınlı, a.g.e, vr. 280a.
755 P. L. İnciyan, a.g.e, s. 109-111.
756 Nicolas-Ernest Kleeman, Voyage De Vienne A Belgrade Et A KiliaNova Dans Le Pays Des
Tartares Budziacs, & Nogais Dans Le Crimée, De Kafa A Constantinople, Au Travers De La Mer
Noire, Avec Le Retour A Vienne, Par Trieste, Fait Dans Les Annees 1768, 1769, & 1770 Par Nicolas-
Ernest Kleeman, Traduit de L’Allemand, Neuchatel 1780, Kili ve Kavşan arası için, s. 43-68, Özi ve
Bender arası Nogay Tatarları için, s. 68-76; Howorth, Baron De Tott’a dayanarak Yedisan
Nogayları’nın arazisinin Beserabya’dan Dinyester (Turla) nehri ile ayrıldığını belirtir ki Kleeman ile
tutarlılık göstermektedir, Howorth, a.g.e, Division II, s. 1044.
170
Dimitri Kantemir’de Boğdan coğrafyası ile ilgili eserinde Bucak
havalisindeki Nogay Tatarları’nın bulunduğunu kimi tarihçilerin bunları Bucak
kiminin de Akkirman Tatarı olarak tanımladıklarını ve Orakoğlu ve Ormembedoğlu
olmak üzere iki büyük kabileye ayrıldıklarını belirtir. Bunun yanı sıra bu eserinde
çoğu zaman Bucak Tatarları ifadesini kullandığı görülmektedir757.
1665 yılı ile 1700 yılları arasına ait Osmanlı belgeleri incelendiği zaman
Osmanlı bürokrasisinin Bucak havalisindeki geçmişi uzun yıllara dayanan ve “Bucak
Tatarları” olarak tanımladığı topluluk ile bölgeye yeni gelen “Nogay Tatarları” nın
birbirinden ayrı topluluklar olduğunu farkında olduğu görülmektedir. Öncelikle 607
numaralı defterde Halil Paşa Yurduna Nogay kabileleri iskân edilirken bu kabileler
ile Bucak Tatarı olarak tanımlanan gruplar arasındaki ilişkileri düzenlemesi758,
bölgeden asker temini için gönderilen emirlerde Orakoğlu, Ormembedoğlu ve Bucak
Mirzalarına ifadesini kullanması759 bu farklılığın ayrımında olduğunun kanıtlarıdır.
Yine Osmanlı belgeleri Bucak Tatarları olarak tanımlanan gruplarla Nogay
kabilelerinin 1665 yılından 1700 yılına kadar geçen sürede iç içe geçtiklerinin ortaya
koymaktadır. Bu konu hakkında bilgi veren belgeler Osmanlı Devleti’nin Gazi
Giray’ın isyanından sonra Bucak Tatarları ve Nogay kabilelerini birbirlerinden
ayırarak eski düzeni yeniden tesis etme çabasının ürünüdürler760.
Yaklaşık otuz yıllık bir sürede farklı zamanlarda gelen iki Tatar topluluğu
büyük ölçüde birleşmiştir. İki Tatar grubunun birleşmesinde 1683-1699 yılları
arasında Osmanlı Devleti’nin yaşadığı savaş ortamı etkili olmuştur. 1692 yılında
Safa Giray Han’a gönderilen bir nâme-i hümayûndan anlaşıldığında göre Nogay
kabileleri kendilerine tayin edilen arazinin dışına çıkarak belgede Bucak Tatarı
olarak tanımlanan Tatarlar’ın arazilerini ve hayvanlarını dağıtmışlar, ayrıca buradaki
757 Dimitri Kantemir, a.g.i.a, kitapta s. 24, 32, 39; Kantemir Osmanlı Devleti’nin tarihini konu alan
eserinde de “Bucak Tatarları” ifadesini kullanır, Dimitri Kantemir, Osmanlı, C. 3, s. 7, 69, 396.
Bununla birlikte Kantemir Nogay Tatarları’nın Bucak Tatarları’nın arasına yerleştirildiğini
belirtmektedir ki ilk gelenler Tatar gruplar ile son gelenlarin arasındaki farkı bildiği ortadadır, Dimitri
Kantemir, Osmanlı, C. 2, s. 312.
758 BOA, MAD 607, s. 21.
759 BOA, MD 97, Sayfa: 2, Hüküm: 9, Sayfa: 4, Hüküm: 24, Sayfa: 31, Hüküm: 146. H. Evahir-i
Cemaziyelevvel 1090/ M. 30 Haziran-9 Temmuz 1679.
760 BOA, MD 111, Sayfa: 536, Hüküm: 1875, H. Evail-i Rebiülahir 1112/ 15-24 Eylül 1700; BOA,
MAD 10146, Sayfa: 52, H. 22 Rebiülevvel 1112/ M. 6 Eylül 1700.
171
Tatarları da kendi kabileleri içerisine yerleştirmişlerdir761. Bundan başka bu dönem
içinde sürekli çatışma içinde askeri yönü daha kuvvetli olan Nogay Tatarları Osmanlı
Devleti içinde daha önemli hale gelmesiyle bu duruma müdahale edilememiş
olmalıdır. Zikrettiğimiz dönem zarfında Bucak bölgesindeki Tatar topluluklara
yönelik askeri taleplerde genel olarak Kırım hanzadelerinden biri ile Orakoğlu,
Ormembedoğlu mirzalarının zikredilmesi askeri liderliğin Nogay kabilelerine
geçtiğini göstermektedir ki askeri liderlik ile birlikte bölgedeki Tatar grupların da
Nogaylar ile birlikte hareket etmesi bu sonucu doğurmuş gibi gözükmektedir762.
Bucak bölgesindeki Tatar varlığına Nogay kabilelerinden sonra Sicivut
kabilesi katılmıştır. Sicivut kabilesini Akkirman’da yerleşmiş olarak gösteren
belgenin tarihi H. Evail-i Cemaziyelevvel 1107/ M. 8-17 Aralık 1695 tarihlidir.
Belgede 2500 kilelik hınta vermeleri gerektiğinden bahsedildiğine göre en geç 1694
yılının bahar aylarının başında Bucak havalisine gelip yerleşmiş olmalıdırlar763.
Biz çalışmamızın giriş kısmında ifade ettiğimiz üzere “Bucak” ifadesinin
etnik değil coğrafi bir tanımlama olduğundan hareket ederek hem Bucak
havalisindeki geçmişi eskiye dayanan grupları hem de yeni gelen Nogay Tatarı
kabilelerini Bucak Tatarı olarak tanımlamaya devam ettik.
1637-1700 yılları arasında Bucak Tatarları için diğer bir önemli noktada
Bucak havalisindeki Tatar nüfusun tespit edilmesi sorunudur. Nogay Tatarı
kabilelerinin Halil Paşa Yurdu’na iskân edilmelerinden önce Bucak havalisinde
bulunan Tatar sayısının 3000-10000 arasında asker ve 12000-40000 arasında bir
nüfus olabileceğini hesap etmiştik764. Nogay kabilelerinin gelişinden sonra Bucak
havalisindeki Tatar nüfusun sayısın büyük bir artış gerçekleşmiştir. Bu konudaki
ifade edeceğimiz fikirlerimizin iki temel kaynağı vardır. Bunlardan ilki “mühimme
defterleri” içerisinde 97 numaralı ile kayıtlı defterde H. Evasıt-ı Cemaziyelahir 1090/
M. 20-29 Temmuz 1679 bulduğumuz bir hükümdür. Bu hükümde
761 BOA, NHD 5, s. 127-128.
762 Askeri meselelerde Nogay kabilelerinin önderliği ile ilgili bu hükümler için bkz., BOA, MD 102,
Sayfa: 214, Hüküm: 823; BOA, MD 105, Hüküm: 96, s. 117-118, Hüküm: 97, s. 118, Hüküm: 98,
neşreden, Gökpınar; MD 106, Sayfa: 196, Hüküm: 754; Sayfa: 215-216, Hüküm: 810; Sayfa: 362,
Hüküm: 1388; BOA, MD 108, Sayfa: 147, Hüküm: 642, Sayfa: 149, Hüküm: 643, Sayfa: 178,
Hüküm: 761; Sayfa: 311, Hüküm: 1311; BOA, MD 110, Sayfa: 26, Hüküm: 109.
763 BOA, MD 106, Sayfa: 362, Hüküm: 1388.
764 III. Bölüm, s. 8.
172
Ormembedoğullarının 7000-8000 asker ile Orakoğullarının ise 3000 Tatarla sefere
gelmesi emredilmektedir765. Bu elimizdeki nüfus tespiti yapabilmek için ilk önemli
veridir.
Elimizdeki ikinci veri ise Bartınlı İbrahim Hamdi’nin daha öncede
zikrettiğimiz ve “…bu tâife 10000 kadar olurdu. El yevm Bucakda 30 bin ve Ulu
Nogayda 40 bin kadar harb u darbe kâdir tatar vardır…” şeklindeki ifadesidir766.
Bartınlı İbrahim Hamdi’nin her ne kadar eserini 1750 yılında tamamlamış767 olsa da
verdiği bu bilgilerin H. 1134/ M. 1721-1722 yıllarında Bucak’ta bulunmuş olması
sebebi bu yıllara ait olduğunu düşünmekteyim. Diğer bir önemli veri de 1699 yılında
Gazi Giray Kırım Hanlığı’ndaki iç mücadelelerden kaçarak Bucak Tatarları’na
sığınmak için geldiğinde Onu Mehmed Giray’ın ifadesiyle 20000 Nogay”ın
karşıladığı768 ve eserinin diğer bir yerinde Nogayların 80000 askerle Devlet Giray’a
karşı çıktıklarını769 belirtmesidir. Bucak havalisinde bulunan hatta komutanlıklarını
da yapan Silahdar Fındıklılı Mehmed Ağa H. 1099/ M. 1687-1688 yılında Selim
Giray’ın emriyle Lehistan’ı Azamet Giray’ın komutasında vurmaya giden Tatarları
anlatırken “…Bucak ve iki Nogay askerinden otuz bin Tatar cem’ ve ikinci oğlu
Azamet Giray Sultanı üzerlerine baş idüp” ifadesini770 kullanır ki iki Nogay askeri
ile kasdedilenin Ormembed ve Orakoğlu kabileleri, Bucak ile kasdedilenin de Bucak
havalisindeki eski Tatar grupları olduğu ortadadır.
97 numaralı mühimme defterinden zikrettiğimiz kayıt Nogay Tatarı
kabilelerinin kolaylıkla 10000-11000 asker çıkarabileceğini ortaya koymaktadır. Biz
1665 öncesinde de Bucak’ta azami 10000 kişilik bir Tatar askeri kuvveti olduğunu
biliyoruz. Bu durumda Mehmed Giray, Silahdar Fındlıklılı Mehmed Efendi ve
Bartınlı İbrahim Hamdi’nin verdiği bilgileri de göz önünde tutarsak Bucak
havalisinde en az 20000 kişilik en fazla 30000 kişilik Tatar kuvvetinin sahaya
sürülebileceğini ortadadır. Ortalama olarak bir askere karşılık üç asker olmayan kişi
bulunduğu düşünülürse toplamda en az 80000 en fazla 120000 civarında Tatarın
765 BOA, MD 97, Sayfa: 6, Hüküm: 35.
766 Bartınlı, a.g.e, vr. 280a; İnciyan daha geç bir dönemde Bucak Tatarları’nın nüfusunun 30000
erkekten oluştuğunu belirtir ki Bartınlı’nın verdiği bilgiler ile uyum göstermektedir, İnciyan, a.g.e, s.
111.
767 A. Hamdi Furat, Gülcan Gündüz, M. Serdar Bekar, Ramazan Şeşen, a.g.e, s. 140.
768 Mehmed Giray, a.g.e, s. 119.
769 Mehmed Giray, a.g.e, s. 108.
770 Silahdar Fındıklılı, a.g.e, C. 2, s. 353.
173
Bucak havalisinde yaşadığını düşünebiliriz. Zikrettiğimiz mühimme defteri hükmüde
Bucak havalisindeki en büyük Tatar kabilesinin Ormembedoğlu kabilesi olduğunu
ortaya koymaktadır.
Bucak havalisindeki Tatar nüfusun sayısının artışına bağlı olarak Kırım
Hanlığı ve Osmanlı Devleti için önemi artmıştır. Tatar nüfusun artışı Boğdan, Eflak
ve Lehistan üzerinde baskı unsuru oluşmuş, Tatarlar özellikle 1683-1699 yılları
arasındaki savaş döneminde Boğdan arazine sızmışlardır. Bu etkinlikleri ve bölge
için önemlerinin en büyük göstergesi Lehistan Krallığı’nın barışın şartlarından biri
olarak Tatarların Boğdan havalisinden sürülmesini istemesi olmuştur.
174