14.-15. yüzyıllarda yaşadığı tahmin edilen Asan Kaygı’nın da özel bir yeri vardır. Kırgız, Kazak, Karakalpak ve Noğayların sözlü geleneğinde bir düşünür ve ozan olarak karşımıza çıkan bu sanatkâra, tarihte adı bilinen ilk Türk filozofu denilebilir. LİNKLER
- ASAN KAYGI
- Asan Kaygı Kazakça
- Karakalpaklarda Asan Kaygılı
- Başkurtlarda Asan kaygı
- Nogaylarda Asan Kaygılı
- Kazan tatarlarında Esen Kaygı
- Kazaklarda Asan Kaygı
- Kırgızlarda Asan Kaygı
- Asan Kaygı Nogay-Kazak kavminin filozofu
./Nogaylar Ногайцы_ 2011_files/hgGuxnj_ASI.html
TAZA MİNSİZ ASIL TAS
Taza minsiz asıl tas / temiz kusursuz değerli taş
Suv tübünde yatadı. / su dibinde yatar
Taza minsiz asıl söz /temiz kusursuz değerli söz
Oy tübünde yatadı. / düşüncenin dibinde yatar
Suv tübinde yatkan tas / su dibinde yatan taş
Yel tolkıtsa şıgadı. / yel dalgalandırsa çıkar
Oy tübinde yatkan söz / düşüncenin dibinde yatan söz
Şer tolkıtsa şıgadı. / şer-kölülük dalgalandırsa çıkar
El işinde yamanlar / İl içinde yamanlar
Er kaygısın bılermi / Er kaygısını anlarmı
El kıdırıp kormegen / El arayıp görmeyenler
Er kaygısın bılermi / Er kaygısını bilirmi
El kaygısın eş bilmes / El kaygısını hiç bilmez
Elde tüşman kuvmasa / Elde düşmanını kovmasa
Elin yerin aldırıp / Elini yerini aldırıp
Elni sinin/tizin urmasa? / (üzüntüden) Elini göğsüne vurmasa
Taza minsiz asıl tas
Suv tübinde yatadı.
Taza minsiz asıl söz
Oy tübinde yatadı.
ASAN KAYGI daha sonra destanlaşmış sonrada efsaneleşmiştir, kırımnın kırk batırı isimli çalışmada Asan kaygının hayatı şöyle anlatılmaktadır
Asankaygı

Asan eskiden zengin biridir. Bir gün arkadaşlarıyla otururken arkadaşlarından biri bir deryanın olduğunu, o deryada insanoğlunun görmediği balıkların olduğunu söyler. Asan mirza dostuna o balıkları görmek istediğini söyleyince birlikte yola çıkarlar. Deryada bir grup insan balık tutmaktadır. İki ağ atarlar. Ağlardan birine düşeni Asan’a vereceklerini söylerler.
O zamanlarda da bir peri kızı ağabeylerinden kendisini bir insanoğluyla evlendirmelerini istemekteymiş. Ağabeyleri de kardeşlerinin bu isteğini yerine getirmek için bir sandık yaptırıp kızı denize bırakıvermişler. Balık avlayanların Asan için attıkları ağa işte bu sandık takılır. Balıkçılar sandığın içinde ne olduğunu bilmedikleri için balıkları alıp sandığı da Asan’a verirler.
Asan sandığı açtığında içinden güzel bir kız çıkar. Kız Asan’dan üç şey ister: İlki yatağa yattıklarında kendisine dokunmaması, ikincisi otağdan çıkıp gittikten sonra otağın örtüsünden gizlice dönüp içeriye bakmaması, üçüncüsü ise üç yıla kadar hiç konuşmayacağı bunu da kimseye anlatmamasıdır .
Asan tüm bu şartları kabul eder; ancak ahali dilsiz biriyle evlendiği için Asan ile dalga geçmektedir. Alay konusu olmaktan sıkılan Asan kızı konuşturmak için her yolu dener. Bu arada kızın yapmasını istemediği üç şeyi de yapar.
Asan bir gün otağına geldiğinde karısını kıyafetsiz bir şekilde tam uçmak üzereyken bulur. Eşi Asan’a sözünde durmadığı için kendisinin uçup gideceğini, karnındaki beş aylık çocuğu da Mısır’da doğuracağını, çocuğu oradan alabileceğini söyleyip yok oluverir.
Asan eşini kaybetmenin acısıyla yedi yıl dolaşıp durmuş. Kaygılı olduğu için Asan Kaygı adını almış. Yeryüzünü dolaşıp duran Asan oğlunu bulmuş. Oğlunun adı Abat’mış.
Bir gün Adil Janibek Han Astrahan şehrinin inşaatı bitince halka ziyafet verir. Han Asanı da davet eder. Asan davete katılmaz. Bir süre sonra oğlunun sünnet düğünü olur han yine davet eder. Düğüne katılan Asan’a han ilk davetine niye katılmadığını sorunca Asan şehri inşa ederken kendisinin eziyet çekmediğini, eziyetini çekenlerin katılmasının daha doğru olacağını söyler. Han Asan’a Nogayilinde kimin en iyi nişancı, kimin yüreğinin daha geniş, kimin yiğit olduğunu sorar. Asan hepsinde oğlu Abat’ın adını söyler .
Janibek Abat’ın nişancılığını, yüreğinin genişliğini, yiğitliğini denemeye kararlıdır. Janibek’in bir şahini vardır. Başka yabani bir şahin hanın şahinin avlanmasına müsaade etmemektedir. Han da buna çare olarak Abat’a iyi nişancıysa yabani şahini vurmasını söyler. Abat attığı okla şahinin kuyruğunu ikiye böler. Han onun iyi bir nişancı olmadığını söylediğinde ise Abat şahinin bedeninde iz bıraktığını, namusuna düşkünse bir daha gelmeyeceğini söyler. Han bu cevap karşısında ezilir. Abat böylece nişancılık testini geçmiştir.
Janibek Nogay yurdunun tüm erkeklerini çağırır, yenemediği bir düşmanının olduğunu, kimin bu düşman için sefere çıkacağını sorar. Hiç kimseden ses çıkmayınca Abat yanına Kırım’ın meşhur yiğitlerini alıp yola çıkacağını söyler………bundan sonra Abatın hayatı anlatılır.